BERKİN’in gidişi içime ağır bir taş gibi oturdu.
Ya sizin çocuğunuz ekmek almaya giderken kafasından vurulsaydı?
Kulağının arkasından giren gaz fişeğini kendi eliyle çıkarmak zorunda kalsaydı...
Ve birden kan boşalsaydı...
Kusmaya başlasaydı...
Son sözleri, “Babama söylemeyin, üzülür” olsaydı...
Üstelik o gün, Babalar Günü olsaydı...
Siz n’apardınız?
2 AMELİYAT, 9 AY KOMA
Berkin’in gidişi içime ağır bir taş gibi oturdu.
Fırından ekmekle dönmesini beklediğiniz çocuğunuzun vurulduğu haberi gelseydi...
N’apardınız?
İki beyin ameliyatı geçirip,
9 ay komada kaldıktan sonra uçup gitseydi...
15 yaşındaki evladınız...
Canınız...
Siz n’apardınız?
Berkin’in gidişini sıradan bir gazete haberi gibiymiş gibi mi okurdunuz?
269 GÜN, 16 KİLO
Ve 269 gün uyanmasaydı...
16 kiloya kadar düşseydi...
Bir hastane yatağında eriyip gitseydi...
Ve siz, cılız da olsa hep içinizde bir umut taşısaydınız...
Uyanacak...
Tekrar bizimle olacak...
Bize sarılacak...
Gözümüzün içine bakacak...
Bizimle bu sofraya oturacak...
Duvarda asılı takım elbisesini giyip mezuniyet törenine gidecek...
Evimizin neşesi geri dönecek...
ACISI YÜREĞİMİZDE
Gezi sırasında, içimizi çok oyan şeylerden biridir Berkin’in başına gelenler.
Annesinin, babasının, ablasının acısını...
Hepimiz yüreğimizde hissettik.
Ve bir özür dahi dilemeyen bu ülkeyi yönetenler adına üzüldük.
Hatta nefret ettik.
İnsanlıktan nasibini almadıkları için...
O çaresiz aileyi kaderleriyle baş başa bıraktıkları için...
Evet Abdullah Gül aramış ama çocuk ölmeden bir gün önce...
El insaf!
Ve o vali, hiç utanmadan tweet atmış...
“Berkin’i kaybettik ailesine başsağlığı diliyorum!” diye...
İnsanda biraz utanma olur yani!
VE BİR SABAH GİTTİ
15 yaşındaki Berkin, adamakıllı dünyayı tanıyamadan...
İliklerinde hissedecek kadar âşık olamadan...
Hayatın güzelliklerini keşfedemeden...
Gitti.
Umarım gittiği yer buradan daha güzeldir.
Nur içinde yatsın.
Yeter artık!
Dün acılı bir sabaha uyandık.
Salı gerçekten sallandı.
Ve 269 gün boyunca, uyansın diye gözünün içine baktığımız Berkin aramızdan ayrıldı.
Hemen arkasından İstanbul Valisi’nin aileye başsağlığı tweet’i geldi:
Tweet’in üzerinden 5 dakika mı geçti, 10 dakika mı geçti Berkin’le vedalaşmak üzere Okmeydanı Hastanesi’nin önünde toplanan gençlere, polis gaz yağdırdı, fişek attı.
Allah aşkına olacak şey mi?
Nedir amacınız...
Başka çocukları da komaya mı sokmak...
Daha kaç çocuğu komaya sokacaksınız...
Yeter artık!
İnsanın içinden “İnsanlığınız batsın!” demek geliyor.
Batsın gerçekten.
İnsanın başı dönüyor bu ülkede!
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?
Bir anda, ortalık karman çorman oluyor.
Bir anda, başlayan şeylerle, 7-8 kişi ölüyor.
Bir anda, bilmem kaç yıldır hapishanede olan insanlar serbest bırakılıyor.
İnsanın başı dönüyor bu ülkede.
Bir denge yüzünden bir başka şey yaşıyoruz.
Boktan bir AVM olayı yüzünden Gezi yaşanıyor.
Yaşanan bütün baskılara karşı isyan ediliyor.
Birilerinin yolsuzlukları örtülsün diye, seçim geliyor diye, “Acaba oyları tırtıklayabilir miyiz?” diye, bir anda 5 yıldır zulüm edilen insanlar serbest bırakılmaya karar veriliyor.
Ve bu daha başlangıç, kim bilir daha neler yaşanacak.
Allah sonumuzu hayretsin bu ülkede...
Ayşe Arman - Hürriyet
Ya sizin çocuğunuz ekmek almaya giderken kafasından vurulsaydı?
Kulağının arkasından giren gaz fişeğini kendi eliyle çıkarmak zorunda kalsaydı...
Ve birden kan boşalsaydı...
Kusmaya başlasaydı...
Son sözleri, “Babama söylemeyin, üzülür” olsaydı...
Üstelik o gün, Babalar Günü olsaydı...
Siz n’apardınız?
2 AMELİYAT, 9 AY KOMA
Berkin’in gidişi içime ağır bir taş gibi oturdu.
Fırından ekmekle dönmesini beklediğiniz çocuğunuzun vurulduğu haberi gelseydi...
N’apardınız?
İki beyin ameliyatı geçirip,
9 ay komada kaldıktan sonra uçup gitseydi...
15 yaşındaki evladınız...
Canınız...
Siz n’apardınız?
Berkin’in gidişini sıradan bir gazete haberi gibiymiş gibi mi okurdunuz?
269 GÜN, 16 KİLO
Ve 269 gün uyanmasaydı...
16 kiloya kadar düşseydi...
Bir hastane yatağında eriyip gitseydi...
Ve siz, cılız da olsa hep içinizde bir umut taşısaydınız...
Uyanacak...
Tekrar bizimle olacak...
Bize sarılacak...
Gözümüzün içine bakacak...
Bizimle bu sofraya oturacak...
Duvarda asılı takım elbisesini giyip mezuniyet törenine gidecek...
Evimizin neşesi geri dönecek...
ACISI YÜREĞİMİZDE
Gezi sırasında, içimizi çok oyan şeylerden biridir Berkin’in başına gelenler.
Annesinin, babasının, ablasının acısını...
Hepimiz yüreğimizde hissettik.
Ve bir özür dahi dilemeyen bu ülkeyi yönetenler adına üzüldük.
Hatta nefret ettik.
İnsanlıktan nasibini almadıkları için...
O çaresiz aileyi kaderleriyle baş başa bıraktıkları için...
Evet Abdullah Gül aramış ama çocuk ölmeden bir gün önce...
El insaf!
Ve o vali, hiç utanmadan tweet atmış...
“Berkin’i kaybettik ailesine başsağlığı diliyorum!” diye...
İnsanda biraz utanma olur yani!
VE BİR SABAH GİTTİ
15 yaşındaki Berkin, adamakıllı dünyayı tanıyamadan...
İliklerinde hissedecek kadar âşık olamadan...
Hayatın güzelliklerini keşfedemeden...
Gitti.
Umarım gittiği yer buradan daha güzeldir.
Nur içinde yatsın.
Yeter artık!
Dün acılı bir sabaha uyandık.
Salı gerçekten sallandı.
Ve 269 gün boyunca, uyansın diye gözünün içine baktığımız Berkin aramızdan ayrıldı.
Hemen arkasından İstanbul Valisi’nin aileye başsağlığı tweet’i geldi:
Tweet’in üzerinden 5 dakika mı geçti, 10 dakika mı geçti Berkin’le vedalaşmak üzere Okmeydanı Hastanesi’nin önünde toplanan gençlere, polis gaz yağdırdı, fişek attı.
Allah aşkına olacak şey mi?
Nedir amacınız...
Başka çocukları da komaya mı sokmak...
Daha kaç çocuğu komaya sokacaksınız...
Yeter artık!
İnsanın içinden “İnsanlığınız batsın!” demek geliyor.
Batsın gerçekten.
İnsanın başı dönüyor bu ülkede!
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?
Bir anda, ortalık karman çorman oluyor.
Bir anda, başlayan şeylerle, 7-8 kişi ölüyor.
Bir anda, bilmem kaç yıldır hapishanede olan insanlar serbest bırakılıyor.
İnsanın başı dönüyor bu ülkede.
Bir denge yüzünden bir başka şey yaşıyoruz.
Boktan bir AVM olayı yüzünden Gezi yaşanıyor.
Yaşanan bütün baskılara karşı isyan ediliyor.
Birilerinin yolsuzlukları örtülsün diye, seçim geliyor diye, “Acaba oyları tırtıklayabilir miyiz?” diye, bir anda 5 yıldır zulüm edilen insanlar serbest bırakılmaya karar veriliyor.
Ve bu daha başlangıç, kim bilir daha neler yaşanacak.
Allah sonumuzu hayretsin bu ülkede...
Ayşe Arman - Hürriyet