Basel'de düzenlenen Gezi ve LGBTİ panelinde konuşan Kaos GL editörü Yıldız Tar, "Bulunduğumuz her mekanı heteroseksizmle mücadele alanı haline getirmeliyiz" dedi. Boğaziçi Üniversitesi'nden Özge Kelekçi ise Gezi direnişini anlattı.
Basel Eğitim Kültür Sanat Merkezi ve İsviçre Göçmen İşçiler Federasyonu, Basel'de LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks) mücadelesi ve Gezi direnişi üzerine panel düzenledi.
Kaos GL editörü Yıldız Tar ve Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden araştırmacı Özge Kelekçi'nin konuşmacı olduğu söyleşide Gezi ve LGBTİ mücadelesinin yanı sıra; mülteci LGBTİ'lerin sorunları da tartışıldı.
İlk olarak söz alan Yıldız Tar; hastalık, sapkınlık, suç ve günah söylemlerinden hak ve özgürlük mücadelesine LGBTİ hareketinin tarihini aktardı. Ülker Sokak'ta translara dönük linç politikalarını hatırlatan Tar, şöyle konuştu: "LGBTİ hareketi topyekun bir özgürlük arzusuyla kendisini var ederken; muhalif kesimlerin birçoğu cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği hakikatine gözlerini kapatmayı tercih etti. Gezi'yle birlikte bu gözünü kapatma halini sonlandırmaya ve bağlarımızı güçlendirmeye çalışıyoruz. Ve yine mesele LGBTİ'leri desteklemek için Onur Yürüyüşü'nde yürüme meselesi değil. Bulunduğun her alanda heteroseksizme karşı mücadeleyi büyütme meselesi. Evinin içini heteroseksizmle mücadele alanı haline getirmeden; beraber mücadeleyi örgütlemek mümkün değil."
Özge Kelekçi ise Gezi direnişinin bir "yatak odası" meselesi olduğunu söyledi. Gezi'de yüz binlerce insanın kendi özel alanını ve hiç kimseye açmadığı yatağını kamusal alana açtığını belirten Kelekçi şöyle devam etti: "Sistemin plazalara, yatak odalarına hapsettiği ne varsa bir patlama anıyla Gezi'nin ortasına düştü. Bir araya gelmesi tahayyül dahi edilemeyecek her şeyin bir araya geldiğini gördük. Plaza çalışanları işlerinden çıkıp, arabalarını park edip, direndikten sonra hiç tanımadığı bir sofrada ve çadırda uyudular. Ve sabah da işe gittiler."
Panel katılımcıların soru ve yorumları ile devam etti.