80‘lerin en büyük starlarından biri. Tüm Dünya’da 25 milyondan fazla albüm satmıi, 12 albümü 40‘dan fazla single’ı var, hem Emmy hem de Grammy ödüllü… Sadece televizyon dizilerinin değil, Broadway sahnelerinin de oyuncu yıldızı… “Girls Just Wanna Have Fun” ile bir 80‘ler marşına imza atmakla kalmamış, post punk imajıyla bir kadın ve özgürlük sembolü haline gelmiş Cyndi Lauper ile GayMag için konuştuk.
![]()
Eşcinsel hakları sizin için bir sanatçı olarak hep bir mesele oldu, 2005 yılında ünlü televizyon dizisi Queer as Folks ‘ta,ve son olarak CBS’in ünlü arkası yarını As The World Turns ‘de konuk oyuncu olarak yer aldınız ve şarkılarınız “True Colors” ve “into the night life” ile eşlik ettiniz ayrıca son turnenize bir İnsan hakları mücadele derneğini davet ettiniz, Kız kardeşinizin bir lezbiyen oluşunu bir kenara koyarsak eşcinsel haklarını desteklemeye nasıl başladınız?
Her zaman aileden biri oldum. Ünlü olmadan ve kız kardeşim aileme açılmadan çok önce. Her zaman kendimi farklılıklarla çevrelemişimdir. New York’luyum dolayısıyla bu anlamda burada yetiştiğim için şanslıyım. Irk çeşitliliği, cinsel kimlik çeşitliliği, giyim kuşam, dil ve aksanlardaki çeşitlilikler ve dahası…
Arkası yarın “As The World Turns’de yeralışınızla ilgili olarak verdiğiniz röportajlarda, gerçek aşkın kazanması gerektiğini söylüyorsunuz, siz gerçek aşkı nasıl tanımlıyorsunuz?
Bozulamaz. Dünya’daki herkes ya da ilişkinin içindekiler size ya da ilişkinize ne atarlarsa atsınlar farketmez. Gerçekten birine ya da bir şeye tutunursanız aşkınız her zorluğun ve engelin üstesinden gelir…
True colors turnenizde B-52’s, Joan Jett and the Blackhearts gibi efsaneler eşlik etti ve eşcinsel haklarıyla ilgili bilinçliliği artırmak isteyen bir amaçla yola çıktınız, izleyicilerden ve medyadan nasıl tepkiler aldınız?
İzleyicilerden harika tepkiler aldık ve genel olarak medya oldukça olumlu yaklaştı. Sanırım insanlar birincil olarak GLBT haklarına odaklanmamıza rağmen sonunda mesajları almaya başladılar. True Colors (Gerçek Renkler) bu hakların ötesine geçiyor ve hepimizi kastediyor. Eşcinsel, heteroseksüel, melez ya da ne olursa olsun herkese aynı düzeyde saygıdan bahsediyor…
“Maalesef, bütün insanların gerçek renklerini gösterebildiklerini sanmıyorum.. Ahmet Yıldız’ın ölümüyle, kendi arka bahçenizde bile neler olduğuna bir bakın. Amerika’da GLBT (Gey,lezbiyen,biseksüel,transeksüel) olmak yasadışı değil ama insanlar hala dışlanıyorlar tacize uğruyorlar ve maalesef hala nefretle ilgili şiddete ve suçlara maruz kalıyorlar. Nefret cinayetleri heryerde oluyor ve nasıl baş edildiği ya da nasıl yanlış ele alındığı burada eyaletten eyalete ve uluslararası boyutta ülkeden ülkeye değişiyor. Dolayısıyla sorunun cevabı hayır, daha almamız gereken çok yol var. İnsanların tereddüt ya da korku olmaksızın gerçek renklerini gösterebilmeleri için…. ”
True Colors ,1986 yılında Amerika listelerinde kariyerinizdeki son bir numaranızdı,ve şimdi kulüp listelerinde ardı ardına “Same ol’ Story” ve “Into the nightlife” ile bir numara oldunuz,bu efsanevi bir geridönüş gibi gözüküyor,dahası 2007 yılından itibaren True colors turnesindesiniz ve bir turneden çok bütün insanların paylaşması gereken özgürlükleri kutlayan bir anlam içeriyor,insanların şarkınızdaki gibi gerçek renklerini hiç tereddüt etmeden gösterebildiklerine inanıyor musunuz?
Maalesef, bütün insanların gerçek renklerini gösterebildiklerini sanmıyorum.. Ahmet Yıldız’ın ölümüyle, kendi arka bahçenizde bile neler olduğuna bir bakın. Amerika’da GLBT (Gey,lezbiyen,biseksüel,transeksüel) olmak yasadışı değil ama insanlar hala dışlanıyorlar tacize uğruyorlar ve maalesef hala nefretle ilgili şiddete ve suçlara maruz kalıyorlar. Nefret cinayetleri heryerde oluyor ve nasıl baş edildiği ya da nasıl yanlış ele alındığı burada eyaletten eyalete ve uluslararası boyutta ülkeden ülkeye değişiyor. Dolayısıyla sorunun cevabı hayır, daha almamız gereken çok yol var. İnsanların tereddüt ya da korku olmaksızın gerçek renklerini gösterebilmeleri için…
GayMag
Her zaman aileden biri oldum. Ünlü olmadan ve kız kardeşim aileme açılmadan çok önce. Her zaman kendimi farklılıklarla çevrelemişimdir. New York’luyum dolayısıyla bu anlamda burada yetiştiğim için şanslıyım. Irk çeşitliliği, cinsel kimlik çeşitliliği, giyim kuşam, dil ve aksanlardaki çeşitlilikler ve dahası…
Arkası yarın “As The World Turns’de yeralışınızla ilgili olarak verdiğiniz röportajlarda, gerçek aşkın kazanması gerektiğini söylüyorsunuz, siz gerçek aşkı nasıl tanımlıyorsunuz?
Bozulamaz. Dünya’daki herkes ya da ilişkinin içindekiler size ya da ilişkinize ne atarlarsa atsınlar farketmez. Gerçekten birine ya da bir şeye tutunursanız aşkınız her zorluğun ve engelin üstesinden gelir…
True colors turnenizde B-52’s, Joan Jett and the Blackhearts gibi efsaneler eşlik etti ve eşcinsel haklarıyla ilgili bilinçliliği artırmak isteyen bir amaçla yola çıktınız, izleyicilerden ve medyadan nasıl tepkiler aldınız?
İzleyicilerden harika tepkiler aldık ve genel olarak medya oldukça olumlu yaklaştı. Sanırım insanlar birincil olarak GLBT haklarına odaklanmamıza rağmen sonunda mesajları almaya başladılar. True Colors (Gerçek Renkler) bu hakların ötesine geçiyor ve hepimizi kastediyor. Eşcinsel, heteroseksüel, melez ya da ne olursa olsun herkese aynı düzeyde saygıdan bahsediyor…
“Maalesef, bütün insanların gerçek renklerini gösterebildiklerini sanmıyorum.. Ahmet Yıldız’ın ölümüyle, kendi arka bahçenizde bile neler olduğuna bir bakın. Amerika’da GLBT (Gey,lezbiyen,biseksüel,transeksüel) olmak yasadışı değil ama insanlar hala dışlanıyorlar tacize uğruyorlar ve maalesef hala nefretle ilgili şiddete ve suçlara maruz kalıyorlar. Nefret cinayetleri heryerde oluyor ve nasıl baş edildiği ya da nasıl yanlış ele alındığı burada eyaletten eyalete ve uluslararası boyutta ülkeden ülkeye değişiyor. Dolayısıyla sorunun cevabı hayır, daha almamız gereken çok yol var. İnsanların tereddüt ya da korku olmaksızın gerçek renklerini gösterebilmeleri için…. ”
True Colors ,1986 yılında Amerika listelerinde kariyerinizdeki son bir numaranızdı,ve şimdi kulüp listelerinde ardı ardına “Same ol’ Story” ve “Into the nightlife” ile bir numara oldunuz,bu efsanevi bir geridönüş gibi gözüküyor,dahası 2007 yılından itibaren True colors turnesindesiniz ve bir turneden çok bütün insanların paylaşması gereken özgürlükleri kutlayan bir anlam içeriyor,insanların şarkınızdaki gibi gerçek renklerini hiç tereddüt etmeden gösterebildiklerine inanıyor musunuz?
Maalesef, bütün insanların gerçek renklerini gösterebildiklerini sanmıyorum.. Ahmet Yıldız’ın ölümüyle, kendi arka bahçenizde bile neler olduğuna bir bakın. Amerika’da GLBT (Gey,lezbiyen,biseksüel,transeksüel) olmak yasadışı değil ama insanlar hala dışlanıyorlar tacize uğruyorlar ve maalesef hala nefretle ilgili şiddete ve suçlara maruz kalıyorlar. Nefret cinayetleri heryerde oluyor ve nasıl baş edildiği ya da nasıl yanlış ele alındığı burada eyaletten eyalete ve uluslararası boyutta ülkeden ülkeye değişiyor. Dolayısıyla sorunun cevabı hayır, daha almamız gereken çok yol var. İnsanların tereddüt ya da korku olmaksızın gerçek renklerini gösterebilmeleri için…
GayMag