Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all articles
Browse latest Browse all 15058

Hem tokatladılar hem de sahte resimle Gay yaptılar

$
0
0

Soma'da Başbakan Erdoğan'ın tokatladığı madenci gnci, tokatlandığı yetmiyormuş gibi bir de Gay yaptılar. Googldan buldukları Gay fotoğrafını Erdoğan'ın tokatladığı Taner Kurucan gibi gösteren kişi de AKP'nin anketçisi ANAR'ın Genel Müdürü İbrahim Uslu.

AK Partili troller bugün akıllara durgunluk veren bir skandala imza atarak Başbakan Erdoğan'ın tokatladığı Somalı genci Googledan buldukları bir fotoğrafa dayanarak Gay gibi gösterdiler.

Trollerin AK Partililere malzeme vermek uğruna bu sahtekarlığa AK Parti'nin anketçisi  ANAR'ın Genel Müdürü İbrahim Uslu da yaptığı paylaşımla destek verdi. Söz konusu resim eşliğinde "Başbakan bana tokat attı diyen bakın kim? Mikrofondaki logoya dikkat. Bunların yardımına muhtaç hale geldiler" ifadesini kullanan İbrahim Uslu'ya, gerçeğin ortaya çıkmasının ardından büyük tepki geldi.

PEKİ GERÇEK NE?

AKP'li trollerin Erdoğan'ın tokatladığı genç gibi gösterdikleri kişinin adı Yasin Keskin. Erdoğan'ın tokatladığı gencin adı ise Taner Kurucan. Tokatlanan Taner  Kuruca olarak gösterilen kişi Gezi eylemleri sırasında Women dergisine verdiği roportajla tanınan bir Gay.

HEM TOKATLADILAR HEM DE GAY GİBİ GÖSTERDİLER

Soma'da bir madende çalışan Taner Kuruca'yı Gay gibi göstererek AK Partililere sözde malzeme vermeye çalışan İbrahim Uslu ve AKTroller, gencin kendi çevresinde ve arkadaşları arasında düşeceği durumu ve yaşayacağı psikoloji de hiç saydılar.

BUNU HEP YAPIYORLAR

AKTroller bu taktiği ise sürekli uyguluyor. Gözden düşürmek ve AK Partililere malzeme vermek adına Google'in rsim arama özelliğini kullanarak o kişiye benzer birinin resmini buluyor ve hem bu resimle o kişiyi vuruyor, hem de AK Partililerin hedefi haline getiriyorlar.

İŞTE WOMEN DERGİSİNDE YAYINLANAN O RÖPORTAJ VE RÖPORTAJDAKİ GAY YASİN KESKİN


Rota Haber

Dünya yerinden oynar ibneler özgür olsa!


womendergisi · Tarih: 02 Temmuz 2013
Gezi Parkı olaylarının içinden biri, LGBT bireylerinden Yasin ile konuştuk.

Bir gece, müdahaleler sonrası festival havasına bürünmüş olan Gezi Parkı’nda dolaşırken gördüm Yasin’i. Elinde “ÇAPULCU GELDİ HAANIIIM” yazılı bir pankart; gözlerinde müthiş, özgüven dolu bakışlar; yüzünde ise sıcak, samimi, sempatik ve sevimli bir gülümseyiş vardı. Gözleri ışıldıyordu o an içinde bulunduğu atmosferin de etkisi ile.

Üzerinde kısacık, siyah ve parlak, dekoltesi bol, seksi elbisesi; ayaklarında ise birçok kadının giyip yürümekte zorlanacağı kadar yüksek topuklu ve yine seksi olan ayakkabıları ile narin narin dolaşıyordu. El ve ayak tırnaklarında kırmızı ojeler, dudağında kırmızı ruj, kolunda çantası vardı. Gülümseyen yüzü sakallı, uzun bacakları kıllıydı. Fakat bu kadar mı güzel taşınırdı o elbise ve aksesuarlar?

Etrafına gülücükler atıyordu yürürken bir yandan. Çevresi epey kalabalıktı. Kendisi ile fotoğraf çekilmek isteyenler, yanında dikilip hayranlıkla seyredenler, alkışlayanlar, şaşkın gözlerle bakanlar vs.

İnanılmaz dikkatimi çekmişti. Sadece benim mi? Tabii ki hayır. Çevresinde bulunan ve görüş mesafelerinde olduğu herkesin. Hayranlıkla izledim kendisini. Özgüveni beni çok etkilemişti. Hemen yanına gittim ve şu an anımsamadığım bir şey söyledim. Sanırım “Harikasın! Süpersin! ya da Tebrik ederim!” benzeri bir şey idi sanırım söylediğim. Fotoğraf çekilmek istediğimi belirttim. Kabul etti ve eşimden Yasin’le fotoğrafımızı çekmesini istedim. Yazık ki makinemiz yanımızda yoktu ve akıllı denilen telefona mecbur kaldık, maalesef onun da batarya enerjisi bitmek üzere olduğu için kamerası çalışmadı. Fotoğraf çekilmeyi beklerken narin eli omzumdaydı. Elinin üzerine elimi koyduğumda cana yakınlığını, güzel enerjisini ve samimiyetini açıkça hissedebiliyordum. İtiraf ediyorum; o anın resmedilemeyişinden dolayı üzülmüştüm.

Sonra kendisine röportaj yapmayı önerdim. Gülümseyerek “çok sevinirim” dedi ve kabul etti bu önerimi. Sevinmiştim! Yasin Keskin’den herkesin haberi olsun istiyordum. Onun o dik duruşundan, ne istediğini bilen tavrından, her yanından kültür fışkıran tarzından ve cesaretinden başkalarının da haberi olmalıydı.. Cesareti; özünü benimseyemeyen, pasif kalan ve korkan (zorunda bırakılan) eşcinsellere ve azınlıktaki diğer topluluklara örnek olsun istiyordum. Ve şunu çok iyi biliyordum; Yasin, sorduğum sorulara açık yüreklilikle yanıt verecek kişiydi. Yanılmadığımı da gördüm zaten sonrasında.

Söyleyecek çok sözüm var fakat lafı daha fazla uzatmayacağım. Son olarak şunu belirtmek istiyorum;

Bu yaşıma dek daima azınlık topluluklardan yana oldum; Alevi, Kürt, Süryani, Ermeni, Çingene vb. Saymakla bitmez.. Ama en önemli topluluk benim için, özellikle, eşcinseller oldu. Yakından takip ettim daima. Bazı insanların (çevremdeki birkaç kişi de dâhil) nefret duydukları eşcinsel dostlarımın, yine o insanlara inat, daima ve elimden geldiğince yanlarında olmaya çalıştım. Birçok kişiden farklı olarak, eşcinsellerin oldukça “ÖZEL” ve “GÜZEL” kişiler olduklarına inanmışımdır. Vicdanlı ve yüreklidirler ki buna defalarca tanık oldum. İşte bu yüzden de hayatımda “ÖZEL” yerleri vardır, daima da öyle olacaktır!

Dileğim, Türkiye’nin ve dünyada geri kalmış birçok ülkenin yakın zamanda tüm LGBT bireylerinin haklarına saygı duyması, toplumun onları dışlayacakları yerde, önlerinde saygı ile eğilmesidir.

Bu röportaj sadece Yasin Keskin ile yapılmış bir röportaj değildir. Yeryüzündeki tüm eşcinseller dostlarımızın ortak mesajıdır. İyi okumalar…


Bize biraz kendinden bahsedebilir misin?
1985 Ankara doğumluyum. Güzel Sanatları Antalya’da bitirdim. 4 yıldır İstanbul’da yaşamaktayım. Muhafazakâr bir aile geleneğinde eşcinselliğimin farkında büyüdüm. Bir dolu alanda ifadem tıkalıydı. Tepkisel ve içe atarak büyüdüm. Bu süreç direncimi ve tepkiselliğimi geliştirdi. Bunun ifadesi de yine tepkisel ve sembolik yollarla oldu. Üniversitede tez konum “Giysi ve Kimlik” ti!

Dün akşam cesur bir şekilde kalabalığın içinde dolaşmak sana ne hissettirdi?
Herhangi bir cesaret motivasyonu ile değil, gezi protestolarının yarattığı özgürlük atmosferinde insanların daha tepkisiz anlayabileceği, marjinalize etmeyeceği, durup düşünebileceği bir ruh hallerine hitap etmek istedim. Normalde linç edebilecek insanların dahi gelip beraber fotoğraf çektirmeleri, kitle hareketlerinin gücünü göstermesi açısından şaşırtıcı hissettirdi.

Sokağa ilk adım attığında aklından ne geçti?
Dışavurum, özgürlük, kendi dilimce protestolara güç katmak ve özgürlüğün ne olduğuna dair algıyı genişletmek!

İnsanların seni ilk gördükleri andaki tepkileri nasıldı?
Kafası kasklı, gaz maskeli, dekolte kıyafetli, mini etekli, topuklu ayakkabılı; diğer taraftan sakallı, bacakları kıllı, gülümseyen bir insan vardı karşılarında. Birçok kişi tebrik etti. Alkışlayanlar çoğunluktaydı. Normalde “Homofobik” tepki verecek kişilerinde adeta ezberi bozulmuştu. Zaten ezberlerimizin bozulduğu bir süreç yaşıyorduk. İnsanlar da bu sürece uyum sağladılar. Tabi küçük tacizler de yaşamadım değil!

Türkiye’de öyle bir dünya mümkün mü sence?
Örneğin, işte o gece mümkündü. Gezi parkında 15 gün insanlar öyle bir dünya yaşatmaya çalıştılar. Her devrimde aslında böyle bir dünyanın mümkün olduğunu söyleyen azınlık tarafından örgütlenir. Türkiye’de de yaşanan yılların tek tipleştirici hetero-normatif, milliyetçi, bencil, vicdansız siyaset diline ve onun pratiğine karşı bir isyandı. Bunun mümkün olacağına ben inanıyorum!

31 Mayıs akşamı haklı taleplerimize karşı biber gazı yiyerek geri döneceğimizi zannettik. Tepkili kalabalıklardık. O bireysel ve yalnız tepkilerimiz toplumsal bir çoğunluğa dönüştü. Gezi parkını aldık. Çöpleri topladık, ağaç diktik, forumlar yaptık, onlarca farklılık; aptal, baskıcı, ötekileştirici dil karşısında birbirini tanıyarak dönüştü, bütünleşti. Bunun sürekliliği önemli.. Farkındalık önemli!

Gezi direnişi sonrası hak ve özgürlüklerin için beklentilerin neler?
Direniş bir yerde biten bir şey değildir. Her gün hayatımızın içindedir. Özgürlük idealdir ama özgürleşme mümkündür ancak. Çocukluğumda “İBNE” diye aşağılanan ben, dün 50 bin kişiyle İstiklal’de yürüdük. Dün kart kurt olanlar, bugün Kürtler olarak özgürlüğünün peşinde. Onun dışında, seçim barajının düşürülmesini istiyorum. Devletin  internet üzerinden röntgenciliği ve beni rahat bırakmasını istiyorum. İnternetin bir tehdit olarak sınırlamasını istemiyorum. Ezberci, yaratıcılığı yok eden eğitim yerine yeteneklerimizle barışık bir eğitim istiyorum. Kalpsiz siyasetle belirlenen reel politikalarla değil, vicdanla gelecek “Kürt/Türk” halk barışını istiyorum. Tüm LGBT bireylerinin varoluş hakkının tanınmasını istiyorum!

Son olarak konuyla ilgili eklemek istediklerin varsa bizimle paylaşır mısın?
Mücadele insanı özgürleştirir.. Direniş umudu doğurur.. Devrimin vaat ettiği  cennetler bir hayal olsa da, özgürleşme için verilen mücadele zevkli ve güzeldir. Zaten, Ursula K. Le Guin’in de  dediği gibi “Devrim yapamazsın devrim olabilirsin ancak!”..

Sevgili Yasin Keskin’e bizimle röportaj yapmayı kabul ettiği için ve sorularımıza verdiği samimi yanıtlarından dolayı WoMEN Dergi ekibi olarak sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum.

Röportaj: Gülcan Çengel

Viewing all articles
Browse latest Browse all 15058

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue



<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>