Fizyoterapist Metin Hara; doğru enerji yollayarak aşık olabileceğimizi ve park yeri bulabileceğimizi söylüyor.
Şehir insanının sürekli beta beyin dalgasıyla yaşadığını, bunun da birçok sorunun temeli olduğunu, alfa dalgasına geçmek gerektiğini söylüyorsunuz. Ne anlama geliyor bu dalgalar?
Uyanıkken etkisi altında olduğumuz iki beyin dalgası var. Beta, tehlikede hissettiğimizde, stresteyken girdiğimiz dalga. En yüksek dalga bu. Tehlikelere karşı tetikte olmamızı ve riskleri bertaraf etmemizi sağlıyor. Ama bu dalgada ana his korku olduğundan, hiç kimse betadayken mutlu olmuyor. Zaten çoğu insan da betadayken mutlu olmaya çalıştığından çuvallıyor. Bir antilop, aslan sürüsünün yanında rahat olabilir mi? Tehlikeyi hissedip kaçmalıdır; beta bunu sağlar.
Sürekli tehlike dalgasıyla yaşadığımız için mi mutsuz oluyoruz yani?
Kurumsal hayattaki insanların mutsuzluğunun yüzde 90'ı bundan kaynaklanıyor. Bu dalgayla sürekli geleceğe gidip plan yapar ve geçmişe gidip savunmaları yeniden inşa edersiniz. Gerçekten tehlikeleri bertaraf ettiğiniz örneklerde, mesela trafikte kendinizi veya yakınınızı ezilmekten koruduğunuzda tamam ama, ortada kaplan yokken varmış gibi davranırsanız sürekli, mahvoluyorsunuz. Sonuçta bu bir acil durum dalgası. Tüm hayatı onunla yaşarsan işler karışıyor.
Nasıl karışıyor işler?
Bağışıklık sistemi duruyor. Yani kendi kendimizi yenilediğimiz, bilinçaltımızı temizlediğimiz süreç duruyor. Çünkü beta beyin dalgası, vücudu tehlikeye konsantre ederek, diğer sistemleri kilitler. “Bir anda hasta oldum” diyorsunuz ya işte o bir anda olmuyor.
Peki bu alfada her şey daha mı iyi, daha mı kolay?
Alfada kalmak bütün hayatınızı değiştirir. Bulunduğun beyin dalgası algını değiştiriyor. Algı hissini, hissin tepkini, tepkin deneyimini değiştiriyor. Deneyimlerin toplamı da zaten hayat.
Bir dakika… Alfaya geçtik diyelim. Ama karşımızdaki geçmediyse ne olacak? Sonuçta patron yine de işten atabilir; sevgili terk edebilir.
İlk akla gelen hep bu. “Ben değişirim de patronum hıyar, eşim düşüncesiz” diyen birçok insan sonradan gelip özür diledi. Siz değişince karşınızdaki de değişecek. Başka bir alternatif yok. O kadar çok hikâye gördüm ki böyle. Evrende her şey birbirine uyumludur.
Aşkı alfada yaratmak esas mesele. Ama biz betada yaratıyoruz. İnsanların en değerli iki kavramı aşk ve annelik mesela. Betada kaldığımızdan bunların çoğunu bağımlılık olarak yaşıyoruz.
Yenal Bilgici - Hürriyet
Şehir insanının sürekli beta beyin dalgasıyla yaşadığını, bunun da birçok sorunun temeli olduğunu, alfa dalgasına geçmek gerektiğini söylüyorsunuz. Ne anlama geliyor bu dalgalar?
Uyanıkken etkisi altında olduğumuz iki beyin dalgası var. Beta, tehlikede hissettiğimizde, stresteyken girdiğimiz dalga. En yüksek dalga bu. Tehlikelere karşı tetikte olmamızı ve riskleri bertaraf etmemizi sağlıyor. Ama bu dalgada ana his korku olduğundan, hiç kimse betadayken mutlu olmuyor. Zaten çoğu insan da betadayken mutlu olmaya çalıştığından çuvallıyor. Bir antilop, aslan sürüsünün yanında rahat olabilir mi? Tehlikeyi hissedip kaçmalıdır; beta bunu sağlar.
Sürekli tehlike dalgasıyla yaşadığımız için mi mutsuz oluyoruz yani?
Kurumsal hayattaki insanların mutsuzluğunun yüzde 90'ı bundan kaynaklanıyor. Bu dalgayla sürekli geleceğe gidip plan yapar ve geçmişe gidip savunmaları yeniden inşa edersiniz. Gerçekten tehlikeleri bertaraf ettiğiniz örneklerde, mesela trafikte kendinizi veya yakınınızı ezilmekten koruduğunuzda tamam ama, ortada kaplan yokken varmış gibi davranırsanız sürekli, mahvoluyorsunuz. Sonuçta bu bir acil durum dalgası. Tüm hayatı onunla yaşarsan işler karışıyor.
Nasıl karışıyor işler?
Bağışıklık sistemi duruyor. Yani kendi kendimizi yenilediğimiz, bilinçaltımızı temizlediğimiz süreç duruyor. Çünkü beta beyin dalgası, vücudu tehlikeye konsantre ederek, diğer sistemleri kilitler. “Bir anda hasta oldum” diyorsunuz ya işte o bir anda olmuyor.
Peki bu alfada her şey daha mı iyi, daha mı kolay?
Alfada kalmak bütün hayatınızı değiştirir. Bulunduğun beyin dalgası algını değiştiriyor. Algı hissini, hissin tepkini, tepkin deneyimini değiştiriyor. Deneyimlerin toplamı da zaten hayat.
Bir dakika… Alfaya geçtik diyelim. Ama karşımızdaki geçmediyse ne olacak? Sonuçta patron yine de işten atabilir; sevgili terk edebilir.
İlk akla gelen hep bu. “Ben değişirim de patronum hıyar, eşim düşüncesiz” diyen birçok insan sonradan gelip özür diledi. Siz değişince karşınızdaki de değişecek. Başka bir alternatif yok. O kadar çok hikâye gördüm ki böyle. Evrende her şey birbirine uyumludur.
Aşkı alfada yaratmak esas mesele. Ama biz betada yaratıyoruz. İnsanların en değerli iki kavramı aşk ve annelik mesela. Betada kaldığımızdan bunların çoğunu bağımlılık olarak yaşıyoruz.
Yenal Bilgici - Hürriyet