Fazla kilonun sağlık problemi olduğunu artık bütün otoriteler kabul ediyor. Biriken fazla kilolar, başlarda estetik kaygılar eşliğinde dile getirilirken, sinsi bir şekilde yavaş yavaş ilerliyor, bir bakıyorsunuz ki boyut değiştirip sağlık problemi şeklini almış…
Fazla kilo problemi büyüdükçe, kurtulmak için daha çok emek ve çaba gerektiriyor, çözümü çetrefilleşiyor.
Bıkıyoruz; kilo verip almaktan, sürekli iştahımızla ve kilolarımızla savaşmaktan yoruluyoruz. “Azıcık fazla yesem hemen kilo alıyorum”, “Hep diyet mi yapacağım, istediğimi yiyemeyecek miyim?” gibi yakınmalar dilimizden düşmüyor. Bu kadar bıkmış ve çaresizken, kilo vermemizi kolaylaştıracak basit önerilerle durumu yumuşatmalı, bir şekilde adım adım sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalıyız. Olabildiğince rahat ve zahmetsiz diyet adımları atmak gerçekçi bir çözümün başlangıcı olabilir. Adım adım başarı için iki temel davranış salık vermek istiyorum. İlk adım: Susamadan su için! İkinci adım: Acıkmadan yemek yiyin!
Su, bir ihtiyaç… Vücudumuzun su oranı düştüğünde kaybolan suyu yerine koymak için susuzluk sinyalleri verir. Su içince de oluşan kayıp tamamlanır. Metabolizma, tekrar sağlıklı bir şekilde çalışmaya devam eder. Oysa susamadan, sürekli aklımıza geldikçe su içersek vücudumuzdan su kaybı olmaz. Dolaşımımız sağlıklı bir şekilde devam eder. Vücut suyumuz sürekli yeterli olur, ödem problemi yaşama riskimiz azalır. Sürekli su içmek aynı zamanda iştahı dengeler. Ölçülü ve yerinde yemeyi kolaylaştırır.
Acıkmak da metabolizmamızın çalıştığının bir göstergesidir. Ancak acıkmanın derecesi ne kadar yüksekse yani ne kadar çok acıktıysak, kilo verme programınız o öçlüde tehlikeye girer. Yediğimiz normal ölçüde bir yemeğin sindirimi ortalama üç-dört saat sürer, sindirim bittikten sonra metabolik havuza enerji akışı kesilir. Enerji akışı kesildiğinde vücudumuz bazal metabolizma hızını düşürür. Bu da şu demektir: O gün daha az enerji harcarız. Oysa kilo vermek için, harcadığımız enerjiyi yükseltmeniz, aldığınız enerjiyi düşürmeniz gerekiyordu. Bununla birlikte, açlığa bağlı olarak kan şekerimiz düşer, kan şekerinin düşmesi, halsizlik, yorgunlukla birlikte tatlı ve şeker ihtiyacını had safhalara çıkarır. Fazla kilonuz ne kadar çok, bedeniniz ne kadar geniş ve beliniz ne kadar yağlıysa şeker ve tatlı ihtiyacıyla birlikte kontrolsüz iştah da o boyutta güçlü ve zapt edilemez oluyor. Zapt edilemeyen bu durumu,”Tatlıya düşkünüm” diye açıklıyor, “Tatlı krizim tuttu” şeklinde teşhis ediyor ve kontrolsüz bir şekilde tatlı yiyecekler yiyerek taçlandırıyorsunuz. Yedikçe yiyorsunuz, yedikçe suçluluk ve mutsuzluk hissediyor ama yemeye devam ediyorsunuz. Sonu gelmeyen yeme ve tatlı ihtiyacı sonucu aldığınız fazla kalori yağ depolarını dolduruyor. Ve siz kilo verme amacındayken bir de bakmışsınız biraz daha kilo almışsınız.
“Açlık gurur tanımaz” olarak klişeleşen sözü, “Açlık diyet tanımaz” şeklinde uyarlamak istiyorum. Açlıkla bu şekilde güçsüz ve zayıf mücadeleye girmemek için mutlaka üç ana öğün yemelisiniz. Ve ana öğünleriniz; protein yönünden sağlam, yağ açısından yeterli olmalı ve yavaş emilen kompleks entegre karbonhidratlar içermeli. İki-üç saatte bir enerji alacak şekilde sağlıklı ara öğünlerle beslenmenizi tamamlamalısınız. Böylece, diyet listelerini ve öğretilerini bir bütün olarak algılamalı, beslenme şeklinizi beslenme bilimi çerçevesinde uyarlamalısınız. Beslenme kültürünüzle zayıflama diyet programınız örtüşmeli, birbiriyle uyum içinde olmalı.
Her gün 2- 3 litre suyu nasıl istiyorsanız o şekilde ama susamaya meydan vermeden için. Günde üç ana öğünde dengeli mönüler oluşturarak beslenin. 2 ila 4 ara öğünde sağlıklı atıştırmalar ilave ederek toplam 5 ila 7 öğün beslenin. Enerjik olun ve doğru süreci yakalayıp kolay ve zahmetsiz kilo verin.
Nil Şahin Gürhan - Akşam
Fazla kilo problemi büyüdükçe, kurtulmak için daha çok emek ve çaba gerektiriyor, çözümü çetrefilleşiyor.
Bıkıyoruz; kilo verip almaktan, sürekli iştahımızla ve kilolarımızla savaşmaktan yoruluyoruz. “Azıcık fazla yesem hemen kilo alıyorum”, “Hep diyet mi yapacağım, istediğimi yiyemeyecek miyim?” gibi yakınmalar dilimizden düşmüyor. Bu kadar bıkmış ve çaresizken, kilo vermemizi kolaylaştıracak basit önerilerle durumu yumuşatmalı, bir şekilde adım adım sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalıyız. Olabildiğince rahat ve zahmetsiz diyet adımları atmak gerçekçi bir çözümün başlangıcı olabilir. Adım adım başarı için iki temel davranış salık vermek istiyorum. İlk adım: Susamadan su için! İkinci adım: Acıkmadan yemek yiyin!
Su, bir ihtiyaç… Vücudumuzun su oranı düştüğünde kaybolan suyu yerine koymak için susuzluk sinyalleri verir. Su içince de oluşan kayıp tamamlanır. Metabolizma, tekrar sağlıklı bir şekilde çalışmaya devam eder. Oysa susamadan, sürekli aklımıza geldikçe su içersek vücudumuzdan su kaybı olmaz. Dolaşımımız sağlıklı bir şekilde devam eder. Vücut suyumuz sürekli yeterli olur, ödem problemi yaşama riskimiz azalır. Sürekli su içmek aynı zamanda iştahı dengeler. Ölçülü ve yerinde yemeyi kolaylaştırır.
Acıkmak da metabolizmamızın çalıştığının bir göstergesidir. Ancak acıkmanın derecesi ne kadar yüksekse yani ne kadar çok acıktıysak, kilo verme programınız o öçlüde tehlikeye girer. Yediğimiz normal ölçüde bir yemeğin sindirimi ortalama üç-dört saat sürer, sindirim bittikten sonra metabolik havuza enerji akışı kesilir. Enerji akışı kesildiğinde vücudumuz bazal metabolizma hızını düşürür. Bu da şu demektir: O gün daha az enerji harcarız. Oysa kilo vermek için, harcadığımız enerjiyi yükseltmeniz, aldığınız enerjiyi düşürmeniz gerekiyordu. Bununla birlikte, açlığa bağlı olarak kan şekerimiz düşer, kan şekerinin düşmesi, halsizlik, yorgunlukla birlikte tatlı ve şeker ihtiyacını had safhalara çıkarır. Fazla kilonuz ne kadar çok, bedeniniz ne kadar geniş ve beliniz ne kadar yağlıysa şeker ve tatlı ihtiyacıyla birlikte kontrolsüz iştah da o boyutta güçlü ve zapt edilemez oluyor. Zapt edilemeyen bu durumu,”Tatlıya düşkünüm” diye açıklıyor, “Tatlı krizim tuttu” şeklinde teşhis ediyor ve kontrolsüz bir şekilde tatlı yiyecekler yiyerek taçlandırıyorsunuz. Yedikçe yiyorsunuz, yedikçe suçluluk ve mutsuzluk hissediyor ama yemeye devam ediyorsunuz. Sonu gelmeyen yeme ve tatlı ihtiyacı sonucu aldığınız fazla kalori yağ depolarını dolduruyor. Ve siz kilo verme amacındayken bir de bakmışsınız biraz daha kilo almışsınız.
“Açlık gurur tanımaz” olarak klişeleşen sözü, “Açlık diyet tanımaz” şeklinde uyarlamak istiyorum. Açlıkla bu şekilde güçsüz ve zayıf mücadeleye girmemek için mutlaka üç ana öğün yemelisiniz. Ve ana öğünleriniz; protein yönünden sağlam, yağ açısından yeterli olmalı ve yavaş emilen kompleks entegre karbonhidratlar içermeli. İki-üç saatte bir enerji alacak şekilde sağlıklı ara öğünlerle beslenmenizi tamamlamalısınız. Böylece, diyet listelerini ve öğretilerini bir bütün olarak algılamalı, beslenme şeklinizi beslenme bilimi çerçevesinde uyarlamalısınız. Beslenme kültürünüzle zayıflama diyet programınız örtüşmeli, birbiriyle uyum içinde olmalı.
Her gün 2- 3 litre suyu nasıl istiyorsanız o şekilde ama susamaya meydan vermeden için. Günde üç ana öğünde dengeli mönüler oluşturarak beslenin. 2 ila 4 ara öğünde sağlıklı atıştırmalar ilave ederek toplam 5 ila 7 öğün beslenin. Enerjik olun ve doğru süreci yakalayıp kolay ve zahmetsiz kilo verin.
Nil Şahin Gürhan - Akşam