‘Erkekler şiddet örgütü gibi hareket ediyorlar’
Eleştirel Erkeklik İncelemeleri İnisiyatifi’nin kurucularından Yrd. Doç. Mehmet Bozok, “Erkekler kadınlara ve LGBTİ’lere şiddet uyguladıklarında ve hatta onları öldürdüklerinde bu erkekliğin doğal bir parçası olarak görülüyor” diyor
Eleştirel Erkeklik İncelemeleri İnisiyatifi'nin düzenlediği Uluslararası Erkekler ve Erkeklikler Sempozyumu 11 Eylül'de İzmir'de başlıyor. İnisiyatifin kurucularından aynı zamanda Maltepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak çalışan Mehmet Bozok'a sempozyum vesilesiyle Erkeklik incelemelerinin yaptığı çalışmaları sorduk.
>>Erkekler sadece Ağustos ayında 22 kadını öldürdü, Türkiye'de her gün beş kadın öldürülüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Erkeklerin yaptıklarını kesinlikle kabul edilemez buluyorum. Erkek egemen toplumsal yapı maalesef erkeklerin yapıp ettiklerine, cinayetlere, göreli olarak da olsa, genel bir meşruiyet sağlıyor. Geçenlerde Seda Sayan TV programına iki karısını öldürmüş olan bir katili çıkardı ve adamın yapıp ettiklerini olağan göstererek meşrulaştırmaya çalıştı mesela. Erkekler kadınlara ve LGBTQI’lere şiddet uyguladıklarında ve hatta onları öldürdüklerinde bu erkekliğin doğal bir parçası olarak görülüyor. “Ağır tahrik” gibi indirimlerle hafifletilmiş cezalar alarak kurtuluyorlar. Erkekler maalesef bir şiddet örgütü gibi hareket ediyorlar.
REYTİNG İÇİN CİNAYETE TEŞVİK
>> Hem Seda Sayan örneğinde hem de başka benzer örneklerde, sakıncalı, tehlikeli olan nedir?
Seda Sayan'ın programında olan, kadına yönelik şiddetin ve tecavüzün meşrulaştırılmasıdır. Ondan birkaç gün önce de Songül Karlı karısını kırk küsür yerinden tornavidayla bıçaklayan birini programına çıkarmıştı. Seda Sayan da aynı yoldan gidiyor. Üstelik de erkek şiddetini bu denli özendiren bir program yapan, kendisi de erkekler tarafından şiddete uğramış olduğunu belirten bir kadın. Medya rating uğruna, daha fazla kazanç uğruna sorumsuzca bunu sıklıkla yapıyor.
ERKEKLER AYRICALIK SAĞLIYOR
>>Toplumda heteroseksüel bir erkek olmak erkeklere nasıl ayrıcalıklar sağlıyor? Toplumsal cinsiyet erkekleri nasıl alanlara sıkıştırıyor? Bu iki durumun bütününden erkekler memnun mu?
Şiddet kullanma ayrıcalığı bunların en önemlilerinden biri. Erkekler kadınların ve LGBTQI’lerin daha düşük ücretler almalarından, siyasal yaşama sınırlı bir biçimde katılabilmelerinden, ve de elbette evde kendilerine kadınların hizmet etmesinden büyük ayrıcalıklar sağlıyorlar. Erkekler, kadınlar ve LGBTQI’leri iktidardan uzak tuttukları için iktidar sahibiler. Ama tabi erkeklik erkekler için de pek kolay değil. Fiilen erkek egemenliği kurma süreçlerinde yer alıp da elini pisliğe bulaştırmayan birçok erkek de sadece erkek olmaları nedeniyle toplumda yer alan erkek ayrıcalıklarından yararlanıyor. Ben birçok erkeğin durumdan memnun olduğunu, en azından buna itiraz etmediklerini düşünüyorum.
>>Pek çok erkek askere gitmek istemiyor. Vicdani ret elbette azımsanmaması gereken bir hareket ama, bu iş neden topyekün bir kalkışmaya, karşı duruşa dönüşmüyor?
Pek çok erkek askere gitmeden önce idealize ettikleri silah kullanan, militarist, üniforma giyen, bedensel olarak zinde, savaşan erkekliğin pek de kolay olmadığını görüyor. Askerlik bir erkekler dünyası. Ama askerlik yaparken erkeklerin akılları başlarına geliyor: orduda başkalarından emir almak, dış dünyadan izole olmak, ve güçsüz olduğunu ilan ettiklerini ezen militarist, homofobik ve kadın düşmanı tavırlar birçok erkeğin rahatsız olmasına yol açıyor.
ASKERLİĞİN MODASI GEÇTİ
>>Askere giden erkekler militarizmin sırlarını mı saklıyor, neden pek çok şey ifşa olmuyor?
Birçok erkek askerlik sırasında veya askerden döndükten sonra uzun süre psikolojik rahatsızlıklar yaşıyor. Askerliğe atfedilen anlamların yanı sıra yoğun toplumsal baskılar nedeniyle bunların çoğu zaman gizli kaldığı ve askerlik deneyimlerinin bazılarının çarpıtılarak erkekliğin gurur anlatıları olarak dile getirildiğini düşünüyorum. Fakat birçok erkek için erkek olma sürecinde en önemli eşik askere gitme değil artık. Mesela milliyetçi ve muhafazakar yönleriyle öne çıkan Trabzon’da erkeklik üzerine hazırladığım doktora tez çalışmamda görüştüğüm erkeklere ısrarla askerliğin önemini sorduğum halde erkeklerin tamamı kendileri için erkek olmanın en önemli aşamasının para kazanma olduğunu söylediler.
>>Erkekleri erkek egemenliğinden vazgeçmeye çağırıyorsunuz. Muktedir ne zaman iktidarı kendi eliyle bırakmış ki?
Erkekler erkekliğin, erkek egemenliğinin herkese zarar verdiğini fark ederlerse değişme yolunda irade gösterirler. Erkekler yüzünden kadınlar zarar görürken, LGBTQI’ler kabus gibi hayatlar yaşarlarken, erkeklerin mutlu olmaları imkansız. Mutluluk diyalektik bir ilişkidir. Burnunuzun dibindeki insanlar mutsuzken “iktidarın nimetlerinden” doyasıya yararlanmanız mümkün değildir. Ben şöyle diyorum: “ataerkilliğin değişmesi için erkekler de değişmelidir; değişmek mümkündür”. Erkekler mutlaka değişmek için irade kullanmalı ve değişmeliler.
ÖVGÜ BEKLEDİĞİMİZ İÇİN DEĞİL
>>Erkeklik incelemelerinde ezilenlerin lehine olan bir çalışmayı ezilmeyenler olarak yürütüyorsunuz. Bu durumun politik bir “kibir” ortaya çıkarmaması için neye dikkat ediyorsunuz?
Erkeklik incelemeleri çuvaldızı kendine batırmayı tercih eden bir alan. Bu alanın ortaya çıkma nedeni, erkeklerin kadınlara binlerce yıldır yapıp ettiklerine yönelik bir farkındalık yaşamaları ve erkekliğin değişmesinin kadınlar ve LGBTQI’lerin yanı sıra kendilerine de yarar sağlayacağının ayırdına varmaları. Ben erkeklerin kadınlar ile LGBTQI’lere yapıp ettikleri etik açıdan yanlış olduğu için erkekliklerin eleştirisini yapıyorum; bunun için övgü almak veya karşılık beklediğim için değil. Niçin kadınlar veya eşim bana hizmet etsin ki? Niçin ben egemen olayım ki? Bunun yanlış olduğunu bile bile niçin şiddet kullanayım ki? “Olmaz olsun böyle erkeklik!” yaklaşımının akademideki karşılığıdır eleştirel erkeklik incelemeleri.
***
İnisiyatifin 2012'de bu konu üzerine yayınlanan ilk dergi olan Masculinities: A Journal of Identity and Culture’a (Erkeklikler: Bir Kimlik ve Kültür Dergisi) bu adresten ulaşılabilinir: www.masculinitiesjournal.org
***
1. Uluslararası Erkekler ve Erkeklikler Sempozyumu 11-13 Eylül arasında İzmir’de Tepekule Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Jeff Hearn, Michael Kimmel (videokonferans ile), Elijah C. Nealy ve Serpil Sancar'ın konuşmacı olarak katılacağı sempozyum bu alanda Türkiye’de herkesin katılımına açık bir etkinlik olmasıyla bir ilk.
Medyadan siyasete, edebiyattan ekonomiye ve LGBTQI’lere, erkekliklerin farklı yönlerinin ele alınacağı sempozyum Özyeğin Üniversitesi, İzmir Üniversitesi, Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Merkezi, Siyah Pembe Üçgen, Açık Toplum Vakfı, AÇEV, İsveç Büyükelçiliği ve New York Devlet Üniversitesi (SUNY) desteği ile gerçekleştiriliyor. İzleyici olarak katılmak ücretsiz.
***
Maltepe Üniversitesi Sosyoloji (İngilizce) Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak çalışan Mehmet Bozok, ODTÜ Sosyoloji’de tamamladığı doktora tezinde Trabzon’da erkekliklerin toplumsal inşasını inceledi. Eleştirel Erkeklik İncelemeleri İnisiyatifi’nin kurucularından ve bu alanda Türkiye’de yayımlanan ilk akademik dergi olan Masculinities’in editörlerinden biri. 2013 yılında Türkiye’de erkeklik üzerine ilk lisans derslerinden birini açtı ve toplumsal cinsiyet, feminizm ve erkeklikler üzerine lisans ve lisansüstü düzeyde dersler vermeye devam ediyor.
***
Kadınlar, LGBTQI’ler ve çocuklar üzerinde baskı
Erkeklik incelemeleri, ya da sempozyumun konuklarından Jeff Hearn’ın önerdiği ifadeyle “eleştirel erkeklik incelemeleri”, erkek egemen toplumsal ilişkilerin failleri olan, erkek egemenliğinden en fazla yarar sağlayan erkekler ve erkekliklerin eleştirisini yapmayı hedefleyen disiplinler arası bir alan. Erkekler; kadınlar, lezbiyenler, geyler, translar, queerlar ve interseksler (LGBTQI’ler) ve çocuklar üzerinde baskı kuruyorlar, onları toplumsal yaşamın kıyılarına itiyorlar. Erkekler, ekonomik ilişkilerin merkezinde yer alıyorlar ve sahip oldukları ekonomik ayrıcalıklardan ve kazançlardan kadınlara ancak marjinal paylar almalarına izin veriyorlar. Eğer kendilerini açık ediyorlarsa LGBTQI’ler çok daha ağır baskılara maruz bırakılıyorlar. Diğer yandan gerek kamusal alan, gerekse ev içi alan ve özel alanda erkekler eşlerine çok az söz hakkı tanıyorlar. Kadınlar erkeklerle başa çıkmak, karar alma süreçlerinde yer alabilmek için stratejiler geliştirmek zorunda kalıyorlar. Gerçekten de ne yazık ki eğitimden cinselliğe, ordudan sağlık kurumlarına, zaman geçirilen mekanlardan spora, siyasetten ekonomiye kişiler arası ilişkilerden geleneklere, hep erkeklerin denetiminde. Hasılı, ataerkil ve cinsiyetçi erkeklikler herkes için başlı başına vahim sonuçları olan bir felaket.
***
Feminizm'den çok şey öğrendim
Erkek egemenliği yıkıcı sonuçları olan bir felaketten farksız. Ben birçok erkeğin, erkek egemenliği nedeniyle, yaşamları boyunca alttan alta bir rahatsızlık duydukları kanısındayım. Bizzat kendilerinin gerçekleştirdiği ve/ya yarar ve ayrıcalıklar sağladığı baskılar nedeniyle her an kadınlarla LGBTQI’ler zarar görürken erkeklerin bunun farkına varmaması mümkün değil. Pek sevdiği annesinin babasından sık sık şiddet gördüğü bir erkek çocuğun erken yaşlardan itibaren yaşadığı travmaları düşünün… Ancak erkekler bir süre sonra bunları bastırarak egemenler olan yetişkin erkeklerle özdeşim kurmaya ve kendileri de baskı kuran erkekler olmaya başlıyorlar. Sonra da egemen olmanın avantajları daha baskın geliyor ve kadınlar ile LGBTQI’lerin kendileri gibi insan olduklarının ayırdına varmaları ve onlarla gerçek bir empati kurmaları mümkün olmuyor.
Benim bu alana yönelmem, çocukluktan itibaren hakim erkeklik kimliği ile çatışmaya başlamamdan kaynaklanıyor. Mesela yemek yapmayı sevmem bile problem oluyordu arkadaşlarımın arasında. Sonra erkekliğin bana ve diğer erkeklere zarar verdiğini fark ettim. Bu farkındalığı bir akademik ilgiye çevirmeye başladığım süreçte ise feminizm ve LGBTQI çalışmalarından çok şey öğrendim. Sanıyorum erkeklerin değişme sürecinde iki yol var: bunlardan ilki kendileriyle ve erkekliğin kendilerine verdikleri zararlarla yüzleşmeleri, ikincisi de kadınlar ve LGBTQI’lere neler yaptıklarının farkına varmaları ve değişme iradesi göstermeleri.
Eleştirel Erkeklik İncelemeleri İnisiyatifi’nin kurucularından Yrd. Doç. Mehmet Bozok, “Erkekler kadınlara ve LGBTİ’lere şiddet uyguladıklarında ve hatta onları öldürdüklerinde bu erkekliğin doğal bir parçası olarak görülüyor” diyor
ÖMÜR ŞAHİN KEYİF - BİRGÜN
>>Erkekler sadece Ağustos ayında 22 kadını öldürdü, Türkiye'de her gün beş kadın öldürülüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Erkeklerin yaptıklarını kesinlikle kabul edilemez buluyorum. Erkek egemen toplumsal yapı maalesef erkeklerin yapıp ettiklerine, cinayetlere, göreli olarak da olsa, genel bir meşruiyet sağlıyor. Geçenlerde Seda Sayan TV programına iki karısını öldürmüş olan bir katili çıkardı ve adamın yapıp ettiklerini olağan göstererek meşrulaştırmaya çalıştı mesela. Erkekler kadınlara ve LGBTQI’lere şiddet uyguladıklarında ve hatta onları öldürdüklerinde bu erkekliğin doğal bir parçası olarak görülüyor. “Ağır tahrik” gibi indirimlerle hafifletilmiş cezalar alarak kurtuluyorlar. Erkekler maalesef bir şiddet örgütü gibi hareket ediyorlar.
REYTİNG İÇİN CİNAYETE TEŞVİK
>> Hem Seda Sayan örneğinde hem de başka benzer örneklerde, sakıncalı, tehlikeli olan nedir?
Seda Sayan'ın programında olan, kadına yönelik şiddetin ve tecavüzün meşrulaştırılmasıdır. Ondan birkaç gün önce de Songül Karlı karısını kırk küsür yerinden tornavidayla bıçaklayan birini programına çıkarmıştı. Seda Sayan da aynı yoldan gidiyor. Üstelik de erkek şiddetini bu denli özendiren bir program yapan, kendisi de erkekler tarafından şiddete uğramış olduğunu belirten bir kadın. Medya rating uğruna, daha fazla kazanç uğruna sorumsuzca bunu sıklıkla yapıyor.
ERKEKLER AYRICALIK SAĞLIYOR
>>Toplumda heteroseksüel bir erkek olmak erkeklere nasıl ayrıcalıklar sağlıyor? Toplumsal cinsiyet erkekleri nasıl alanlara sıkıştırıyor? Bu iki durumun bütününden erkekler memnun mu?
Şiddet kullanma ayrıcalığı bunların en önemlilerinden biri. Erkekler kadınların ve LGBTQI’lerin daha düşük ücretler almalarından, siyasal yaşama sınırlı bir biçimde katılabilmelerinden, ve de elbette evde kendilerine kadınların hizmet etmesinden büyük ayrıcalıklar sağlıyorlar. Erkekler, kadınlar ve LGBTQI’leri iktidardan uzak tuttukları için iktidar sahibiler. Ama tabi erkeklik erkekler için de pek kolay değil. Fiilen erkek egemenliği kurma süreçlerinde yer alıp da elini pisliğe bulaştırmayan birçok erkek de sadece erkek olmaları nedeniyle toplumda yer alan erkek ayrıcalıklarından yararlanıyor. Ben birçok erkeğin durumdan memnun olduğunu, en azından buna itiraz etmediklerini düşünüyorum.
>>Pek çok erkek askere gitmek istemiyor. Vicdani ret elbette azımsanmaması gereken bir hareket ama, bu iş neden topyekün bir kalkışmaya, karşı duruşa dönüşmüyor?
Pek çok erkek askere gitmeden önce idealize ettikleri silah kullanan, militarist, üniforma giyen, bedensel olarak zinde, savaşan erkekliğin pek de kolay olmadığını görüyor. Askerlik bir erkekler dünyası. Ama askerlik yaparken erkeklerin akılları başlarına geliyor: orduda başkalarından emir almak, dış dünyadan izole olmak, ve güçsüz olduğunu ilan ettiklerini ezen militarist, homofobik ve kadın düşmanı tavırlar birçok erkeğin rahatsız olmasına yol açıyor.
ASKERLİĞİN MODASI GEÇTİ
>>Askere giden erkekler militarizmin sırlarını mı saklıyor, neden pek çok şey ifşa olmuyor?
Birçok erkek askerlik sırasında veya askerden döndükten sonra uzun süre psikolojik rahatsızlıklar yaşıyor. Askerliğe atfedilen anlamların yanı sıra yoğun toplumsal baskılar nedeniyle bunların çoğu zaman gizli kaldığı ve askerlik deneyimlerinin bazılarının çarpıtılarak erkekliğin gurur anlatıları olarak dile getirildiğini düşünüyorum. Fakat birçok erkek için erkek olma sürecinde en önemli eşik askere gitme değil artık. Mesela milliyetçi ve muhafazakar yönleriyle öne çıkan Trabzon’da erkeklik üzerine hazırladığım doktora tez çalışmamda görüştüğüm erkeklere ısrarla askerliğin önemini sorduğum halde erkeklerin tamamı kendileri için erkek olmanın en önemli aşamasının para kazanma olduğunu söylediler.
>>Erkekleri erkek egemenliğinden vazgeçmeye çağırıyorsunuz. Muktedir ne zaman iktidarı kendi eliyle bırakmış ki?
Erkekler erkekliğin, erkek egemenliğinin herkese zarar verdiğini fark ederlerse değişme yolunda irade gösterirler. Erkekler yüzünden kadınlar zarar görürken, LGBTQI’ler kabus gibi hayatlar yaşarlarken, erkeklerin mutlu olmaları imkansız. Mutluluk diyalektik bir ilişkidir. Burnunuzun dibindeki insanlar mutsuzken “iktidarın nimetlerinden” doyasıya yararlanmanız mümkün değildir. Ben şöyle diyorum: “ataerkilliğin değişmesi için erkekler de değişmelidir; değişmek mümkündür”. Erkekler mutlaka değişmek için irade kullanmalı ve değişmeliler.
ÖVGÜ BEKLEDİĞİMİZ İÇİN DEĞİL
>>Erkeklik incelemelerinde ezilenlerin lehine olan bir çalışmayı ezilmeyenler olarak yürütüyorsunuz. Bu durumun politik bir “kibir” ortaya çıkarmaması için neye dikkat ediyorsunuz?
Erkeklik incelemeleri çuvaldızı kendine batırmayı tercih eden bir alan. Bu alanın ortaya çıkma nedeni, erkeklerin kadınlara binlerce yıldır yapıp ettiklerine yönelik bir farkındalık yaşamaları ve erkekliğin değişmesinin kadınlar ve LGBTQI’lerin yanı sıra kendilerine de yarar sağlayacağının ayırdına varmaları. Ben erkeklerin kadınlar ile LGBTQI’lere yapıp ettikleri etik açıdan yanlış olduğu için erkekliklerin eleştirisini yapıyorum; bunun için övgü almak veya karşılık beklediğim için değil. Niçin kadınlar veya eşim bana hizmet etsin ki? Niçin ben egemen olayım ki? Bunun yanlış olduğunu bile bile niçin şiddet kullanayım ki? “Olmaz olsun böyle erkeklik!” yaklaşımının akademideki karşılığıdır eleştirel erkeklik incelemeleri.
***
İnisiyatifin 2012'de bu konu üzerine yayınlanan ilk dergi olan Masculinities: A Journal of Identity and Culture’a (Erkeklikler: Bir Kimlik ve Kültür Dergisi) bu adresten ulaşılabilinir: www.masculinitiesjournal.org
***
1. Uluslararası Erkekler ve Erkeklikler Sempozyumu 11-13 Eylül arasında İzmir’de Tepekule Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Jeff Hearn, Michael Kimmel (videokonferans ile), Elijah C. Nealy ve Serpil Sancar'ın konuşmacı olarak katılacağı sempozyum bu alanda Türkiye’de herkesin katılımına açık bir etkinlik olmasıyla bir ilk.
Medyadan siyasete, edebiyattan ekonomiye ve LGBTQI’lere, erkekliklerin farklı yönlerinin ele alınacağı sempozyum Özyeğin Üniversitesi, İzmir Üniversitesi, Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Merkezi, Siyah Pembe Üçgen, Açık Toplum Vakfı, AÇEV, İsveç Büyükelçiliği ve New York Devlet Üniversitesi (SUNY) desteği ile gerçekleştiriliyor. İzleyici olarak katılmak ücretsiz.
***
Maltepe Üniversitesi Sosyoloji (İngilizce) Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak çalışan Mehmet Bozok, ODTÜ Sosyoloji’de tamamladığı doktora tezinde Trabzon’da erkekliklerin toplumsal inşasını inceledi. Eleştirel Erkeklik İncelemeleri İnisiyatifi’nin kurucularından ve bu alanda Türkiye’de yayımlanan ilk akademik dergi olan Masculinities’in editörlerinden biri. 2013 yılında Türkiye’de erkeklik üzerine ilk lisans derslerinden birini açtı ve toplumsal cinsiyet, feminizm ve erkeklikler üzerine lisans ve lisansüstü düzeyde dersler vermeye devam ediyor.
***
Kadınlar, LGBTQI’ler ve çocuklar üzerinde baskı
Erkeklik incelemeleri, ya da sempozyumun konuklarından Jeff Hearn’ın önerdiği ifadeyle “eleştirel erkeklik incelemeleri”, erkek egemen toplumsal ilişkilerin failleri olan, erkek egemenliğinden en fazla yarar sağlayan erkekler ve erkekliklerin eleştirisini yapmayı hedefleyen disiplinler arası bir alan. Erkekler; kadınlar, lezbiyenler, geyler, translar, queerlar ve interseksler (LGBTQI’ler) ve çocuklar üzerinde baskı kuruyorlar, onları toplumsal yaşamın kıyılarına itiyorlar. Erkekler, ekonomik ilişkilerin merkezinde yer alıyorlar ve sahip oldukları ekonomik ayrıcalıklardan ve kazançlardan kadınlara ancak marjinal paylar almalarına izin veriyorlar. Eğer kendilerini açık ediyorlarsa LGBTQI’ler çok daha ağır baskılara maruz bırakılıyorlar. Diğer yandan gerek kamusal alan, gerekse ev içi alan ve özel alanda erkekler eşlerine çok az söz hakkı tanıyorlar. Kadınlar erkeklerle başa çıkmak, karar alma süreçlerinde yer alabilmek için stratejiler geliştirmek zorunda kalıyorlar. Gerçekten de ne yazık ki eğitimden cinselliğe, ordudan sağlık kurumlarına, zaman geçirilen mekanlardan spora, siyasetten ekonomiye kişiler arası ilişkilerden geleneklere, hep erkeklerin denetiminde. Hasılı, ataerkil ve cinsiyetçi erkeklikler herkes için başlı başına vahim sonuçları olan bir felaket.
***
Feminizm'den çok şey öğrendim
Erkek egemenliği yıkıcı sonuçları olan bir felaketten farksız. Ben birçok erkeğin, erkek egemenliği nedeniyle, yaşamları boyunca alttan alta bir rahatsızlık duydukları kanısındayım. Bizzat kendilerinin gerçekleştirdiği ve/ya yarar ve ayrıcalıklar sağladığı baskılar nedeniyle her an kadınlarla LGBTQI’ler zarar görürken erkeklerin bunun farkına varmaması mümkün değil. Pek sevdiği annesinin babasından sık sık şiddet gördüğü bir erkek çocuğun erken yaşlardan itibaren yaşadığı travmaları düşünün… Ancak erkekler bir süre sonra bunları bastırarak egemenler olan yetişkin erkeklerle özdeşim kurmaya ve kendileri de baskı kuran erkekler olmaya başlıyorlar. Sonra da egemen olmanın avantajları daha baskın geliyor ve kadınlar ile LGBTQI’lerin kendileri gibi insan olduklarının ayırdına varmaları ve onlarla gerçek bir empati kurmaları mümkün olmuyor.
Benim bu alana yönelmem, çocukluktan itibaren hakim erkeklik kimliği ile çatışmaya başlamamdan kaynaklanıyor. Mesela yemek yapmayı sevmem bile problem oluyordu arkadaşlarımın arasında. Sonra erkekliğin bana ve diğer erkeklere zarar verdiğini fark ettim. Bu farkındalığı bir akademik ilgiye çevirmeye başladığım süreçte ise feminizm ve LGBTQI çalışmalarından çok şey öğrendim. Sanıyorum erkeklerin değişme sürecinde iki yol var: bunlardan ilki kendileriyle ve erkekliğin kendilerine verdikleri zararlarla yüzleşmeleri, ikincisi de kadınlar ve LGBTQI’lere neler yaptıklarının farkına varmaları ve değişme iradesi göstermeleri.