Edda SÖNMEZ / SÖZCÜ
Arzum Uzun, son dönemlerin en çok konuşulan ve çok satan kitaplarından biri olan ‘Bitli Pileyboy’un yazarı. O, çarpıcı kalemiyle bizleri etkilemeyi ve geniş bir kitle edinmeyi başardı… Tabir uygunsa, durduğu yerde duramıyor, kıpır kıpır. Kitabı ise şehirde yalnız bir kadın olmayı, ünlüler aleminde aşk ve insan ilişkilerini bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. İyi kurgulanmış kitap, su gibi akıyor. Uzun’la yeni kitabını konuştuk. Şimdi sizi onun çılgın dünyası ile baş başa bırakıyorum…
- Kimdir Arzum Uzun?
Arzum Uzun 1984 Antalya diye başlayalım… Marmara İletişim Fakültesi mezunuyum. 10 yıl kadar gazetecilik değil dergicilik yaptım. Yanlış bilinen bir şeyi de buradan düzelteyim. Ben hayatım boyunca gazetecilik yapmadım. Dergiler haricinde köşe yazmadım. İkisi farklı iş. 2012’de yayın yönetmenliği yaparken ikinci kitabımı yazmak için dergiciliği bıraktım. Bu yıl da dördüncü kitabım “Bitli Pileyboy”.
- “Neredesin Aşkım” kitabınız Gezi sürecinden mi esinlendi?
Onu şöyle anlatayım. “Süper Zeki Bir Kadının Über Salak Hikayesi” bir seri süper-über serisi ve onun ikinci kitabı olacaktı, yazmıştım. Bir evleneneme hikayesi anlatılıyordu. Ama araya Gezi süreci girdi. Orada LGBT’nin birleştirici tavrına selam çakmak istedim.
Dostluk var…
- Gezi’de bir çok sivil toplum kuruluşu vardı ama senin ön plana çıkardığın LGBT…
LGBT benim neredeyse çocukluğumdan beri iç içe olduğum bir oluşum. Süper-Über serisinde Erdem diye bir karakter var. Paralel hikayede gay ilişki, bir erkekle, bir kadının çok yakın dostluğu anlatılıyor.
Kıskanç değilim çok takıntılıyım
- Takıntılarınız var mı?
Çok… Ben Obsesif Kompülsifim. Raporum var. Ciddi takıntılı biriyim yani. Her şey kötü gelebilir. Ama çok çabuk iğreti olurum. Normalde bir insanın 10 sene sonra iğreti olacağı şeye ben ilk görüşte iğreti olabilirim. Böyle bir durum var.
- Kıskançlık var mı?
Kıskanç değilim ama saygısızlığı kaldıramıyorum. Ben çok sağa-sola oynayan erkekleri sevmiyorum.
Çocukluğum yalnız geçti
- Çocukluktan itibaren var mıydı ileride bir kitap çıkarma düşüncesi…
Ben kendimi şöyle hatırlıyorum. Çok uzun süre tek çocuktum, zorla kardeş yaptırana kadar. Az önce zorla yaptırdım diye söylemem ondan. Ben çok yalnız bir çocuktum. Anneannem ve babaannem büyüttü beni. Annem, babam çalıştığı için. Onları görüp bir yetişkin gibi büyüdüm. Yaşıtları ile uyum sağlamakta zorlanan bir çocuktum. Okuma-yazmayı kendi kendime öğrenmişim.
Aşka inanmam
- Aşk ilişkisine gelelim… Sevgiliniz var mı?
Maalesef yok… İki senedir düzenli bir ilişkim yok. Tabii ki flört ettiğim insanlar oldu. Ben aşk ilişkisine inanan biri değilim.
Beyoğlu herkes için yetimhane!
Beyoğlu’nu ‘herkesin birbirinin eskisini giydiği bir yetimhaneye benzetiyorsunuz. Gerçekten böyle mi?
İnsanlarda yetim psikolojisi diye bir şey var gördüğüm. Şöyle bir şey:
Anadolulu mantık
Bana bunu yaptılar, ben mağdurum psikolojisi, yani başlarına gelenlerin sorumluluğunu almak yerine karşısındakine yansıtmak isteyen insan profilinden bahsediyorum. Dolayısıyla yetimhaneye benziyor bence. Ben Antalya’da büyüdüm. İnsan kız arkadaşının eski erkek arkadaşıyla çıkmaz. Bu çok Anadolulu bir mantık olabilir.
Gerçek, maalesef güzel şey değil
Kitapta anlatmadığınız özel bir olay var mı?
Bir sürü hikaye var. Kitapta bire bir anlattığım hiçbir şey yok. Eğer anlatmış olsaydım Türkiye’de bir çok insan evinde oturamazdı. Kitapta da yazıyor zaten “Gerçeği istemeyen birine verirseniz koyacak yer bulmaz”. Gerçek, güzel bir şey değil.
n Günümüze yaptığınız bir
gönderme var mı?
Bütün yazarlık kariyerimi şekillendiren bir şey var aslında. Ben bugünü tarihe not düşüyorum teknik olarak. İnsanlar bugün ne olduğunu bu kitapla öğrenecek.