Can Candan’ın yönetmenliğinde ödül alan; eşcinsel, biseksüel ve trans bireylerin ebeveynlerini konu alan “Benim Çocuğum” filmine “Yeni Akit”ten ilginç yaklaşım
Geçen çarşamba akşamı GQ dergisinin dünya çapında vermekte olduğu “Yılın Adamı” ödüllerinin Türkiye ayağı sahiplerini buldu.
İkinci kez verilen Türkiye Ödülleri arasında bir tanesi dikkatimi çekti. “Yılın Farkındalık Projesi” kategorisinde ödüle yönetmen Can Candan layık görüldü.
Can Candan; “Benim Çocuğum” adlı uzun metraj bir belgesel film çekmişti. Ödülünü alırken; “Umarım günün birinde bu ülkede televizyonlar da ‘Benim Çocuğum’ gibi belgeselleri korkmadan ve gururla yayınlar” dedi Candan. Belgeselden neden korkacakmışız? Sorsak, herkes evinde belgesel izliyor. Dostlar alışverişte görsün. Ama bu belgesel; çocukları lezbiyen, gay, biseksüel, trans olan aileleri konuşturuyor. Çünkü bu anne-babalar, bu ülkede cesur olmak zorundalar ve çocuklarına sahip çıkıyorlar. Bizde yaygın biçimde görülen homofobiye, transfobiye ve bu nedenle başlarına gelen yaralanma, ölüm gibi trajik olaylara karşı çocuklarını koruyorlar. Çocuklarının özgür yaşam ve eşit vatandaşlık haklarını savunuyorlar.
Homofobiye, transfobiye ve cinsel tercihi o yönde olan bireylere karşı şiddet eğiliminin nedenlerine dair çok
çeşitli teoriler var. Bir psikolog olarak bu teorilerin bazılarının homofobik ve transfobik kişileri ne denli rahatsız
ettiğini de biliyorum. Öte yandan işin kültürel ve toplumsal boyutunu da
göz ardı etmemek lazım. Hele bu
nefretin bir de sözde “inanç” ve “muhafazakârlık” boyutu var ki, galiba en tehlikelisi o.
Yeni aktimiz bu mudur?
Bakın, “Benim Çocuğum” filmi “Yılın Farkındalık Projesi” ödülünü aldıktan iki gün sonra Yeni Akit Gazetesi’nde yayınlanan ve “haber merkezi” imzalı haber ne diyor... “Gay, lezbiyen ve translar; kendi sapkınlıklarını topluma yaymak için şimdi de ‘Benim Çocuğum’ isimli bir belgesel çekerek genç dimağları zehirlemeye devam ediyor. Belgeselde toplum ahlakı, davranışı ve kültürü ile çelişen görüntüler yer alıyor.
Belgeselde çocukları LGBT olan ebeveynlerin ahlaka aykırı davranışları
gösteriliyor...”
TDK’nın güncel Türkçe sözlüğüne göre “sapkın”, “doğru yoldan ayrılmış olan” anlamına geliyor. Oysa bu işin abecesi der ki; haberde yorum yapılmaz. Haber; toplumsal ahlak, davranış ve kültüre dair standart koymaz. Muhafazakâr haber diye bir şey olmaz. Haber; kişi, kesim ya da kurumları hedef göstermez. Haber, haberdir.
TDK tanımından yola çıkarak biz de Yeni Akit Gazetesi Haber Merkezi’ni sapkın mı ilan edelim şimdi? Mevzunun “İleri demokrasi nedir?”, “Belgesel nedir?”, “Yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevmek nedir?” gibi boyutlarına girmiyorum bile... Can Candan’ı da “adam gibi adam”lığından ötürü tebrik ediyorum.
Tolga Akyıldız - Milliyet
Geçen çarşamba akşamı GQ dergisinin dünya çapında vermekte olduğu “Yılın Adamı” ödüllerinin Türkiye ayağı sahiplerini buldu.
İkinci kez verilen Türkiye Ödülleri arasında bir tanesi dikkatimi çekti. “Yılın Farkındalık Projesi” kategorisinde ödüle yönetmen Can Candan layık görüldü.
Can Candan; “Benim Çocuğum” adlı uzun metraj bir belgesel film çekmişti. Ödülünü alırken; “Umarım günün birinde bu ülkede televizyonlar da ‘Benim Çocuğum’ gibi belgeselleri korkmadan ve gururla yayınlar” dedi Candan. Belgeselden neden korkacakmışız? Sorsak, herkes evinde belgesel izliyor. Dostlar alışverişte görsün. Ama bu belgesel; çocukları lezbiyen, gay, biseksüel, trans olan aileleri konuşturuyor. Çünkü bu anne-babalar, bu ülkede cesur olmak zorundalar ve çocuklarına sahip çıkıyorlar. Bizde yaygın biçimde görülen homofobiye, transfobiye ve bu nedenle başlarına gelen yaralanma, ölüm gibi trajik olaylara karşı çocuklarını koruyorlar. Çocuklarının özgür yaşam ve eşit vatandaşlık haklarını savunuyorlar.
Homofobiye, transfobiye ve cinsel tercihi o yönde olan bireylere karşı şiddet eğiliminin nedenlerine dair çok
çeşitli teoriler var. Bir psikolog olarak bu teorilerin bazılarının homofobik ve transfobik kişileri ne denli rahatsız
ettiğini de biliyorum. Öte yandan işin kültürel ve toplumsal boyutunu da
göz ardı etmemek lazım. Hele bu
nefretin bir de sözde “inanç” ve “muhafazakârlık” boyutu var ki, galiba en tehlikelisi o.
Yeni aktimiz bu mudur?
Bakın, “Benim Çocuğum” filmi “Yılın Farkındalık Projesi” ödülünü aldıktan iki gün sonra Yeni Akit Gazetesi’nde yayınlanan ve “haber merkezi” imzalı haber ne diyor... “Gay, lezbiyen ve translar; kendi sapkınlıklarını topluma yaymak için şimdi de ‘Benim Çocuğum’ isimli bir belgesel çekerek genç dimağları zehirlemeye devam ediyor. Belgeselde toplum ahlakı, davranışı ve kültürü ile çelişen görüntüler yer alıyor.
Belgeselde çocukları LGBT olan ebeveynlerin ahlaka aykırı davranışları
gösteriliyor...”
TDK’nın güncel Türkçe sözlüğüne göre “sapkın”, “doğru yoldan ayrılmış olan” anlamına geliyor. Oysa bu işin abecesi der ki; haberde yorum yapılmaz. Haber; toplumsal ahlak, davranış ve kültüre dair standart koymaz. Muhafazakâr haber diye bir şey olmaz. Haber; kişi, kesim ya da kurumları hedef göstermez. Haber, haberdir.
TDK tanımından yola çıkarak biz de Yeni Akit Gazetesi Haber Merkezi’ni sapkın mı ilan edelim şimdi? Mevzunun “İleri demokrasi nedir?”, “Belgesel nedir?”, “Yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevmek nedir?” gibi boyutlarına girmiyorum bile... Can Candan’ı da “adam gibi adam”lığından ötürü tebrik ediyorum.
Tolga Akyıldız - Milliyet