Her ne kadar 2001 yılına kadar eşcinsellik Çin’de ruhsal bir hastalık olarak kabul edilse de Çin menşeli LGBTİ sineması etkileyici bir tarihe sahip. Aşağıda ise Çin, Tayvan ve Hong Kong yapımı LGBTİ sineması örneklerinden derlenmiş leziz mi leziz bir liste mevcut. Gelin bu filmlere birlikte göz atalım; bir yandan yeni ufuklara yelken açalım, bir yandan da seyredecek daha fazla filmimiz olsun.
1. Funeral Parade of Roses (1969)
![](http://2.bp.blogspot.com/-TdxQkVceRxE/VGPe4HKpsnI/AAAAAAABJAQ/QhyJt5y89Ok/s320/funeral-parade-of-roses-1969-sinematopya.jpg)
funeral-parade-of-roses-1969-sinematopya
Sıkı tutunun! Funeral Parade of Roses, sizi seks, uyuşturucu ve oedipal karmaşa içinde, tuhaf ve biraz korkunç çılgın bir yaşam yolculuğuna çıkarıyor. Hikaye sıradan bir komedi: Travesti bir performans sanatçısı olan Eddie (Akira Kurosawa’nın 1985 yapımlı Ran filminde soytarıyı da oynayan Peter tarafından canlandırılıyor) Tokyo’nun eşcinsel gettosu Shinjuku Ni-chōme’den başka bir drag queen ile şiddetli bir rekabete girer. Eddie, aynı zamanda annesinin ölümünün üzücü anılarını unutmaya çalışıyordur -ve tabi bunu bilen herkesi. Yunan trajedisi, daha sonra birlikte yaşayacağı bir gay bar patronunun kimliğiyle iyice ortaya çıkacaktır.
Stanley Kubrick’in Otomatik Portakalı’na direk bir etkisi olan Funeral Parade of Roses, 1960’ların Japon eşcinsel kültürünü, arsız görüntüleriyle Tokyo queer’lerinin akıllarındakileri kameraya yansıtırken tüm saygı kavramlarını da altüst ediyor.
2. Farewell My Concubine (1993)
Yönetmen: Chen Kaige
farewell-my-concubine-1993-sinematopya
Chen Kaige’in Altın Palmiye ödüllü başyapıtının kalbindeki karşılıksız eşcinsel aşk, Çin tarihinin yarım yüzyılını kapsayan filmin inanılmaz iddialı kapsamına hayran kalan kritiklerde sıklıkla gözden kaçar. Film Pekin Opera Okulu’nun sıkı eğitim şartlarındaki iki adamın arkadaşlığını anlatır. Kadın rollerinde eğitim alan Dieyi (Leslie Cheung) arkadaşı Xiaolou (Zhang Fengyi) tarafından oynanan Chu kralının cariyesini oynar. Dieyi Xiaolou’ya âşık olur, ama Xiaolou bir fahişeyle evlenir; böylelikle aşk ve ihanetin karışık destanı başlar.
Cheung, yaralanmış, kullanılmış ve Red Guards(*) tarafından tehdit edilince trajik bir ihanete başvurmuş olan Dieyi’yi canlandırırken dikkat çekici bir oyunculuk sergiliyor. Biseksüel olan Cheung, Hong Kong da başarılı bir pop star ve Wong Kar-wai’nin Happy Together(1997)’ı da olmak üzere bir çok filmde rol almış tanınmış bir aktör. Depresyonda geçen yıllarından sonra, 2003’te intihar etmiştir.
(*)Mao Zedong tarafından Kültür Devrimi sırasında kurulmuş gençlik sosyal haraket örgütü.
3. East Palace, West Palace (1996)
Yönetmen: Zhang Yuan
east-palace-west-palace-1996-sinematopya
Eşcinsel bir adamın parkta otururken tutuklanmasının ardından tüm geceyi bir polis memurunun bakışları altında geçirdiği bu ağır dramın ana fikri güç ilişkileri. Açıkça maskülen polis memurunu baştan çıkarmaya çalışan tutuklu, karmaşık hayatını onu hiç de onaylamayan memura anlatmaya başlar. Gözaltı süresi dolan adamın oradan ayrılmayı reddetmesiyle olaylar başlar. Jean Genet’in seveceği bir hikaye anlayacağınız…
Bu dikkat çekici filmi benimseyemeyen Çin Film Bürosu, Zhang Yuan’nın pasaportuna el koymuştu. Eşcinsel bir adamın özgür ruhu ve yine muhtemelen eşcinsel bir bekçinin Çin otoritesini temsil etmesi, eşcinsel adamın sado-mazoşik aşk anlayışını da hesaba katarsak riskli bir adımdı. Düşük bütçesine rağmen güzel ve provokatif bir film East Palace, West Palace. Bu arada filmin adı, Pekin’in eşcinselleri arasında popüler yerlerden biri olan Yasak Şehir’e bir atıfdır.
4. Happy Together (1997)
Yönetmen: Wong Kar-wai
happy-together-19997-sinematopya
En havalı eşcinsel filmlerden biri olan bu film, Hong Kong’da bir barışıp bir küsen, Arjantin’e Iguaza şelalelerini görmek için seyahat ederken yine çemberin sadakatsizlik ve acımasızlık tarafına geri dönen ve bir kez daha ayrılan iki adamın – Lai (Tony Leung) ve Ho (Leslie Cheung)’nun yalın ve neşeli tasviri: Lai, yakışıklı ve olası eşcinsel Chang’le tanışmasıyla birlikte sorumluluklarıyla yüzleşirken, mutluluk ve hayata yeniden başlama şansına erişir.
Wong Kar-wai 1990-2000 yılları arasında olağan dışı bir başarı sergilemişti; mükemmel bir randevu filmi olan Chungking Express (1994) ve sinemanın en iyi aşk hikayelerinden In the Mood for Love (2000). Happy Together ise Cannes’da en iyi yönetmen ödülüne layık görülmüştü. Leung’un özgüven eksikliği yaşayan ve aşk için çırpınan bir genç olarak çarpıcı performansı göz dolduruyor. Wong Kar-wai sıklıkla yaptığı gibi filmin son sahnesinde tema müziğinin gürültülü bir halini paylaşıyor.
5. Gohatto (1999)
Yönetmen: Nagisa Oshima
gohatto-1999-sinematopya
Gohatto Japon dilinde tabu demek ve bu sefer yasaklı kelimemiz eşcinsellik. 19. yüzyıl Japonya’sında yakışıklı genç bir şövalye (Ryuhei Matsuda) bir Samuray grubuna katılır. Eşcinsellik yasaklı kelime olsa da genç şövalye savaşçı arkadaşlarının ve komanda yardımcısının (Takeshi Kitano) ilgisini çeker ve seksi kıskançlıklar problem olur. Ardından ise şiddet baş gösterir…
Sıradışı erotik takıntılarıyla tanınan yönetmenin bu yönünü aynı zamanda büyük tartışmalara yol açmış Ai no corrida (1976) ve gerçekçi seks sahneleri ve hapishanede geçen homo-erotik atmosferiyle Merry Christmas, Mr. Lawrence’da görmek mümkün. Gohatta’yı ilginç kılan ise Oshima’nın Akira Kurosawa’ya yönelttiği eleştiriler. Yedi Samuray’dan farklı olarak Gohatto’nun kadınsız dünyası yıkıcı ve kirli. Gölün yanındaki son sahne ise akıl almaz derece de güzel.
6. Tokyo Godfathers (2003)
Yönetmen: Satoshi Kon
tokyo-godfathers-2003-001-sinematopya
John Ford’un pek batılı Çöl Aslanları (1948) filminin neşeli ve hareketli bir yorumlaması olan bu animasyonda, Satoshi Kon çöplerin ortasında bir bebek bulan üç evsiz insanın hikayesi ele alıyor: Bir alkolik, eski bir drag queen ve genç kadın bir kaçak. Üçlü, çocuğun annesini bulmak için bir yolculuğa çıkıyor ve geçmişlerinin gizleri, onlar karlı Tokyo’da sokaklarında dolanırken ortaya saçılıyor.
Hikayede Hanna trans bir kadın mı yoksa kadın gibi giyinen gay bir erkek mi pek açık değil. Her halükarda bebek büyütmeyi hayal eden ve üçlünün en kibarı olan fantastik bir karakter kendisi. Alkolik adamı kızının önünde küçük düşürdüğü en zalim anında bile bir iyilik görmek mümkün. Üçlü, güçlü bir birliktelik ve sağlam bağlar kurarken aile kavramını da yeniden tanımlıyor. Tokyo Godfathers, tek kelimeyle bir lubunya masalı.
7. Tropical Malady (2004)
Yönetmen: Apichatpong Weerasethakul
tropical-malady-2004-sinematopya
Festival gezileri sırasında kendini Tayland’ın önde gelen yönetmenlerinden ilan eden Apichatpong ‘Joe’ Weerasethakul, Cannes’da Uncle Boonmee Who Can Recall His Past Lives (2010) için Altın Palmiye dahil bir çok almış bir yönetmen. Şoke edici The Adventura of Iron Pussy’de de oldukça kullanılan eşcinsel temalar, kendisi de eşcinsel olan Weeraethakulun işlerine yayılmış durumda. Ama aralarında en iyisi olan Tropical Malady, anlatılmış en büyüleyici ve gerçeküstü eşcinsel aşk hikayesi olabilir…
Bir asker ve bir taşralı çocuk birbirlerine aşık olur ve birbirlerini Thai ormanında düzenli olarak ziyaret ederler. Buraya kadar her şey normal. Adamlardan birinin kaçırılmasıyla hikaye başka bir yere döner. Asker şekil değiştiren bir varlığın peşine düşer -bu varlık eski sevgilisi olabilir de olmayabilir de… Ateş böcekleriyle dolu ağaç çekimi büyülerken, kaplan ve kahramanın son karşılaşmasında hipnotize olmamak elde değil.
8. The Blossoming of Maximo Oliveros (2005)
Yönetmen: Auraeus Solito
blossoming-of-maximo-oliveros-2005-sinematopya
Kadın gibi giyinmeye merakı olan eşcinsel Filipinli bir çocuğun konu olduğu eğlenceli ve cesur, rüştünü ispat eden bir film The Blossoming of Maximo Oliveros. Genç Maximo’nun ailesi geçinmek için hırsızlık yapmaktadır ve Manila’nın fakir semtlerinden birinde yaşamaktadırlar. Maximo ailesinin suçlarını araştıran bir polis memuruna çarpılır. İkili arasındaki olağandışı arkadaşlık memurun görevinin Maximo’nun ailesini tehdit etmesiyle riske girer
The Third Man’den tanıdığımız Nathan Lopez, filmin başında dünya güzeli gibi giyinen bir çocuktan olgun cesur bir yetişkine evrilen Maximo’ya muhteşem bir sadelikle can veriyor. Hak ederek Teddy Ödülü’nü kazanan film Berlin Film Festivalinde de en iyi LGBTİ filmi ödülünü alarak adını tüm dünyaya duyurmuştu.
9. I Don’t Want to Sleep Alone (2006)
Yönetmen: Tsai Ming-liang
i-dont-want-to-sleep-alone-2006-sinematopya
Malezyalı yönetmen Tsai Ming-liang’ın filmlerinde eşcinsel karakterleri görmeye alışkınız: Vive L’amour’daki intihar eğilimli eşcinsel adam, Goodbye, Dragon Inn’de umut dolu abazan japon ve kasvetli The River’daki baba ve oğul.
Ming-liang’ın kadrolu oyuncusu Lee Kang-sheng, yönetmenin Malezya’da çekilenilk uzun metrajlı filminde iki rolde birden oynuyor; bir kadın tarafından bakılan komadaki adam ve Kuala Lampur’da dövüldükten sonra Bangladeşli eşcinsel bir adam tarafından bakılan göçmen işçi. Farklı dillerine rağmen Bangladeşli adam göçmen hastasına aşık oluyor ve olaylar başlıyor. Filmde yönetmenin diğer filmlerinden izler görmek mümkün; uzun çekimler, düşük hızlar, özlem ve yalnızlık konuları…
10. Soundless Wind Chime (2009)
Yönetmen: Kit Hung
soundless-wind-chime-2009-sinematopya
Kit Hung’un yarı otobiyografik özellikler taşıyan bu dünya gezgini filminde Hong Kong’da dağıtıcı olarak çalışan Ricky, cüzdanını çalan hırsız Pascal’a (Bernhard Bulling) aşık olur. İkili tutkulu bir aşkın pençesine düşer fakat trajedi eksik kalmaz. Bahtsız Ricky aşığının memkeleti İsviçre’ye seyahat eder ve Pascal’a çok benzeyen ve onun gibi hırsız olan Ueli’yla tanışır. Bir ilişki daha başlar ama bu benzerlik sadece tesadüf müdür?
Tek bir doğruda ilerlemeyen hikayesi ile takip etmesi zor olan Soundless Wind Chime, sırrın çözülmesi için izlemekten daha fazlasını istiyor. Bu anlaşılmaz eser, muhteşem süsleriyle oldukça etkileyici bir ilk uzun metraj film. Çin’de çekilen diğer bir değişik romantik komedi olan Speechless (2003) ile benzer konular işleniyor.
Kaynak: BFI.org