Hanımefendiyi çok severim, iyi arkadaşımdı, biz gezmeye de çıkardık, yemek de yerdik. Ama bu konular benim konuşmaktan haz duyduğum konular değil, beni üzen konular, bu konuların susarak geçeceğini düşünüyorum.
O hanımefendiyle o kadar iyi arkadaşlığımız vardı ki, o kadar çok da severdim. Ama şimdi iki dünya bir araya gelse oturup selam bile vermem mesela. Çünkü bu işten çok büyük zarar gördüm ben.
Biz çok iyi arkadaştık, iyi arkadaş değildik. 7/24 görüşen ve gezen arkadaşlardık. Belki arkadaşlığın ve aramızdaki samimiyetin boyutu başka addettirilmiş olabilir. Ama benim böyle deliler gibi eğlendiğim birçok arkadaşım var. Başta Cansu Koç. (Fettah Can’ın eşi)
Bu olay olduğunda benim bir birlikteliğim vardı. Bu olaydan sonra o tamamıyla mahvoldu.
Ben 1 yıldır bir kadına sarılıp uyumuyorum. 1 yıl. Çok önemli bir eksiklik bence.
Korkuyorum.
Ben bir şey yaşadım, bu aşk bazında değil sansasyonel bazda. Bundan dolayı insanlara inancımı yitirdim.
Zona geçirmiştim sıkıntıdan.
Bu malum olay olmadan, gündeme düşmeden bir yıl önce bu resimler zaten vardı. Bu Londra’daki resmimiz vardı yani. Biz Nişantaşı’nda kol kola aylarca gezdik. Alışveriş yaptık. Bir yıl önce bu resimler geldiğinde benim avukatım, onun avukatı, hanımefendi, onun menajeri, benim menajerim kalabalık bir toplantı yaptık. Çünkü bu resimle alakalı birisi bir şey yapmak isterse, bu samimiyeti yanlış addetmek isteyebilir. İlk beyefendiye gitti zaten bu resimler. Oturduk konuştuk gayet iyi bir şekilde olayı kapattık. Sonra da arkadaşlığımıza devam ettik. Ki hanımefendi benim arkadaşım, beyefendi değil. Bir kere ya da iki kere görmüşümdür. Ve olay kapandı gitti. Hatta ben dedim ki, birisi bunu kullanmak ister, suç duyurusunda bulunalım. Beyefendinin avukatı dedi ki “Şu an da böyle bir şey yapmayalım. Çünkü suç duyurusunda bulunduğumuzda adliyeden birinin haberi olur…”
(Demet Akalın’a kızdınız mı sizin videonuzu Instagram’a koydu diye?) Yok çok tatlı ya. O gün biz çok eğlendik. Eğlenirken alkolü tükettik. Çok keyifliydi. Zaten rahat bir ortamdı. Bir senin yanında oturuyordum, bir Demet’in. Emel Müftüoğlu’nun kucağından inmedim zaten!
Özgür Aras ile bir yerde karşılaştık. Benim acayip kötü bir dönemimdi. Gece gündüz ağlıyordum. Sabahlara kadar ağlıyordum. Özgür’le ufak bir dertleşme imkanım oldu. Ondan bir hafta sonra ne kadar güzel kalpli bir adammış ki bizim şirketimize gidiyor ve diyor ki “Her ne olursa olsun, para pul hiçbir beklentim yok, ben Berkay’la çalışmak istiyorum”. Şimdi böyle diyen bir adama hem kasalarının kapısını hem gönlünün kapısını açarsın. Dilediği gibi girer çıkar.
Armağan Çağlayan ile Radikal'deki röportajından
"Gel gel" klibinden
O hanımefendiyle o kadar iyi arkadaşlığımız vardı ki, o kadar çok da severdim. Ama şimdi iki dünya bir araya gelse oturup selam bile vermem mesela. Çünkü bu işten çok büyük zarar gördüm ben.
Biz çok iyi arkadaştık, iyi arkadaş değildik. 7/24 görüşen ve gezen arkadaşlardık. Belki arkadaşlığın ve aramızdaki samimiyetin boyutu başka addettirilmiş olabilir. Ama benim böyle deliler gibi eğlendiğim birçok arkadaşım var. Başta Cansu Koç. (Fettah Can’ın eşi)
Bu olay olduğunda benim bir birlikteliğim vardı. Bu olaydan sonra o tamamıyla mahvoldu.
Ben 1 yıldır bir kadına sarılıp uyumuyorum. 1 yıl. Çok önemli bir eksiklik bence.
Korkuyorum.
Ben bir şey yaşadım, bu aşk bazında değil sansasyonel bazda. Bundan dolayı insanlara inancımı yitirdim.
Zona geçirmiştim sıkıntıdan.
Bu malum olay olmadan, gündeme düşmeden bir yıl önce bu resimler zaten vardı. Bu Londra’daki resmimiz vardı yani. Biz Nişantaşı’nda kol kola aylarca gezdik. Alışveriş yaptık. Bir yıl önce bu resimler geldiğinde benim avukatım, onun avukatı, hanımefendi, onun menajeri, benim menajerim kalabalık bir toplantı yaptık. Çünkü bu resimle alakalı birisi bir şey yapmak isterse, bu samimiyeti yanlış addetmek isteyebilir. İlk beyefendiye gitti zaten bu resimler. Oturduk konuştuk gayet iyi bir şekilde olayı kapattık. Sonra da arkadaşlığımıza devam ettik. Ki hanımefendi benim arkadaşım, beyefendi değil. Bir kere ya da iki kere görmüşümdür. Ve olay kapandı gitti. Hatta ben dedim ki, birisi bunu kullanmak ister, suç duyurusunda bulunalım. Beyefendinin avukatı dedi ki “Şu an da böyle bir şey yapmayalım. Çünkü suç duyurusunda bulunduğumuzda adliyeden birinin haberi olur…”
(Demet Akalın’a kızdınız mı sizin videonuzu Instagram’a koydu diye?) Yok çok tatlı ya. O gün biz çok eğlendik. Eğlenirken alkolü tükettik. Çok keyifliydi. Zaten rahat bir ortamdı. Bir senin yanında oturuyordum, bir Demet’in. Emel Müftüoğlu’nun kucağından inmedim zaten!
Özgür Aras ile bir yerde karşılaştık. Benim acayip kötü bir dönemimdi. Gece gündüz ağlıyordum. Sabahlara kadar ağlıyordum. Özgür’le ufak bir dertleşme imkanım oldu. Ondan bir hafta sonra ne kadar güzel kalpli bir adammış ki bizim şirketimize gidiyor ve diyor ki “Her ne olursa olsun, para pul hiçbir beklentim yok, ben Berkay’la çalışmak istiyorum”. Şimdi böyle diyen bir adama hem kasalarının kapısını hem gönlünün kapısını açarsın. Dilediği gibi girer çıkar.
Armağan Çağlayan ile Radikal'deki röportajından
"Gel gel" klibinden