Kur’anın yer verip anlattığı, toptan helak edilen iki kavmin hikayesini bir de günümüzdeki olaylarla anlamaya çalışalım.
Birinin öne çıkan günahı cinsel sapıklık,
Diğerinin ki ise ölçü ve tartıya hile karıştırmaları, ticarette aldatmaları, haksız kazanç elde etmeleri ve helal kazanca kanaat etmemeleridir.
Bu iki olaya dikkat çekmemizin asıl nedeni ise günümüzde yaşananlar ve islami camianın tepkilerindeki anormallikler…
Bir taraftan hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet ayyuka çıkmış, devleti idare edenlerin isimleri, bakanları bu olaylara karışmış olmasına rağmen, muhafazakar camiadan ciddi bir tepki gelmesini bırakın, din alimi bilinen bazı kişilerin bu yasaklara cevaz fetvası verdiği görülmüştür. (Nasıl olsa makamlar ve cukkalar geliyor)
Diğer taraftan cinsel sapıklığa düşmüş, tedaviye muhtaç ruh hastaları konumunda olan birilerine devletin en üst perdesinden kınama gelmiştir. (nasıl olsa o geliyor)
İslamda bunların cezası aşağıdaki gibidir:
Nisa suresi 16. ayette şöyle geçer.
“Eşcinselliği içinizden iki erkek yaparsa onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe
eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin. Allah Tevvab’dır, tövbeleri çok kabul eder; Rahim’dir, merhametine sınır yoktur.”
İşte hırsızlığa ait Kur’anın hükmü:
Erkek olsun kadın olsun, hırsızlık yapana gelince: kazandıkları (bu cürmün) karşılığında Allah’tan ibret verici bir ceza olarak onların ellerini kesin. Şüphesiz Allah, izzet ve ululuk sahibi, her işte üstün ve mutlak galiptir; her hüküm ve icraatında pek çok hikmetler bulunandır. (Maide 38)
Hırsızlık, ticarette aldatma umumileşmiş, devleti idare edenlerin en üst kadrolarına kadar yapılır hale gelmiş haldeyken, muhafazakar kesimin büyük bir kısmı dut yemiş bülbül gibi gıkı çıkmıyor, 5-10 ruh hastası lez ve gay’ın durumu için ise yeri göğü inletiyorlar…
işte bu durumda ki anormalliğe dikkat çekmek için iki kavmin helakini tekrar hatırlatalım dedik.
Meyden, Akabe Körfezi’nin doğundan Sina Yarımadası’nın bir bölümüne kadar uzanan ve Kızıldeniz kıyısındaki bölgeye/şehre tarihte verilen addır. Hz Şuayb a.s. peygamber olarak gönderildiği ve burada yaşayan bu kavme, ‘Meyden kavmi’ diyoruz.
Medyenliler büyük oranda ticaretle meşguldüler. Bu kavmin en önemli özelliği pek çok farklı yöntem kullanarak ticarette hile yapmaları ve ölçüye tartıya riayet etmemeleridir. Altını satarken bir kısmını çalarak tam diye satar, alırken ise tartarak alırlarmış. Alış verişte hile o kadar ilerlemişler ki bu onların helakine neden olur.
Kur’ân-ı Kerim’de ibret alınması için anlatılan ilginç örneklerden biridir Medyen Kavmi. Hz. Şuayb a.s. onlara Allah’a kulluk etmeleri, ahrete inanmaları, bozgunculuk yapmamalarını, ölçüye-tartıya dikkat etmeleri, inananları yoldan çıkarmamaları ve helâl kâra kanaat etmelerini bildirir. Medyen halkı ise Hz Şuayb s.a.’ın söylediklerini anlayamadıklarını ileri sürüp, küçümserler. Ardında da tehdit ederler.
Hz. Şuayb a.s. onlara; ‘Allah’tan daha mı üstünsünüz ki onu unuttunuz?’ diye sorar. Dünyalık, Medyen halkı için artık bir vazgeçilmez puta dönüşmüştür. Sabrının sonuna gelen Hz Şuayb s.a. onları ‘Rabbine havale eder ve başlarına gelecek felaketi beklemelerini’ söyler. Ardından çıkan büyük uğultu alışverişte haddi aşan Meyden’i helak eder.
Kur’an Kerim bu süreci şu şekilde özetliyor. ?Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. O’da onlara şöyle dedi: ‘Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, ölçüyü ve tartıyı tam yapın, insanların eşyasını/haklarını eksik vermeyin?? (Araf 85) ?Medyen’e de kardeşleri Şuayb, Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Şüphesiz ben, sizi kuşatacak bir günün azabından korkuyorum.’ (Hud 84)
Örneğin Şuara suresi 160.-175. ayetlerde bu olay şöyle geçer:
“Lut kavmi de resulleri yalancı saydı. Kardeşleri Lut onlara şöyle dedi:
‘Hala inkar ve isyandan sakınmayacak mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Bu hizmetten ötürü sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülalemindir. Neden siz bütün insanlarda sadece erkekler şehvetle varıyorsunuz? Neden Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıp da bu işi yapıyorsunuz? Siz hakikaten iyice azmış bir toplumsunuz.’ ‘Bizi dinle Lut!, dediler, bu söylediklerine son vermezsen mutlaka yurt dışına sürüleceksin’. Lut şöyle dedi; ‘Ben sizin bu yaptığınıza çok kızanlardanım. Ya Rabbi, beni ve ailemi onların yapageldiği bu kötülüğün azabından koru’. Bunun üzerine biz onu ve ailesini kurtardık. Geri kalanlar içinde yalnız yaşlı karısı vardı. Ve sonra geridekileri toptan helak ettik. Üzerlerine taş yağmuru yağdırdık. İşte bak uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağmuru ne kötüdür. Şüphesiz bunda dersler vardır. Fakat çoğu inanmamıştır. Şüphesiz Rabbin güçlüdür, merhametlidir.”
http://www.dinimizan.com/olcude-tartida-hile-yapanlarla-gay-bir-kavim/
Birinin öne çıkan günahı cinsel sapıklık,
Diğerinin ki ise ölçü ve tartıya hile karıştırmaları, ticarette aldatmaları, haksız kazanç elde etmeleri ve helal kazanca kanaat etmemeleridir.
Bu iki olaya dikkat çekmemizin asıl nedeni ise günümüzde yaşananlar ve islami camianın tepkilerindeki anormallikler…
Bir taraftan hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet ayyuka çıkmış, devleti idare edenlerin isimleri, bakanları bu olaylara karışmış olmasına rağmen, muhafazakar camiadan ciddi bir tepki gelmesini bırakın, din alimi bilinen bazı kişilerin bu yasaklara cevaz fetvası verdiği görülmüştür. (Nasıl olsa makamlar ve cukkalar geliyor)
Diğer taraftan cinsel sapıklığa düşmüş, tedaviye muhtaç ruh hastaları konumunda olan birilerine devletin en üst perdesinden kınama gelmiştir. (nasıl olsa o geliyor)
İslamda bunların cezası aşağıdaki gibidir:
Nisa suresi 16. ayette şöyle geçer.
“Eşcinselliği içinizden iki erkek yaparsa onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe
eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin. Allah Tevvab’dır, tövbeleri çok kabul eder; Rahim’dir, merhametine sınır yoktur.”
İşte hırsızlığa ait Kur’anın hükmü:
Erkek olsun kadın olsun, hırsızlık yapana gelince: kazandıkları (bu cürmün) karşılığında Allah’tan ibret verici bir ceza olarak onların ellerini kesin. Şüphesiz Allah, izzet ve ululuk sahibi, her işte üstün ve mutlak galiptir; her hüküm ve icraatında pek çok hikmetler bulunandır. (Maide 38)
Hırsızlık, ticarette aldatma umumileşmiş, devleti idare edenlerin en üst kadrolarına kadar yapılır hale gelmiş haldeyken, muhafazakar kesimin büyük bir kısmı dut yemiş bülbül gibi gıkı çıkmıyor, 5-10 ruh hastası lez ve gay’ın durumu için ise yeri göğü inletiyorlar…
işte bu durumda ki anormalliğe dikkat çekmek için iki kavmin helakini tekrar hatırlatalım dedik.
Meyden, Akabe Körfezi’nin doğundan Sina Yarımadası’nın bir bölümüne kadar uzanan ve Kızıldeniz kıyısındaki bölgeye/şehre tarihte verilen addır. Hz Şuayb a.s. peygamber olarak gönderildiği ve burada yaşayan bu kavme, ‘Meyden kavmi’ diyoruz.
Medyenliler büyük oranda ticaretle meşguldüler. Bu kavmin en önemli özelliği pek çok farklı yöntem kullanarak ticarette hile yapmaları ve ölçüye tartıya riayet etmemeleridir. Altını satarken bir kısmını çalarak tam diye satar, alırken ise tartarak alırlarmış. Alış verişte hile o kadar ilerlemişler ki bu onların helakine neden olur.
Kur’ân-ı Kerim’de ibret alınması için anlatılan ilginç örneklerden biridir Medyen Kavmi. Hz. Şuayb a.s. onlara Allah’a kulluk etmeleri, ahrete inanmaları, bozgunculuk yapmamalarını, ölçüye-tartıya dikkat etmeleri, inananları yoldan çıkarmamaları ve helâl kâra kanaat etmelerini bildirir. Medyen halkı ise Hz Şuayb s.a.’ın söylediklerini anlayamadıklarını ileri sürüp, küçümserler. Ardında da tehdit ederler.
Hz. Şuayb a.s. onlara; ‘Allah’tan daha mı üstünsünüz ki onu unuttunuz?’ diye sorar. Dünyalık, Medyen halkı için artık bir vazgeçilmez puta dönüşmüştür. Sabrının sonuna gelen Hz Şuayb s.a. onları ‘Rabbine havale eder ve başlarına gelecek felaketi beklemelerini’ söyler. Ardından çıkan büyük uğultu alışverişte haddi aşan Meyden’i helak eder.
Kur’an Kerim bu süreci şu şekilde özetliyor. ?Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. O’da onlara şöyle dedi: ‘Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, ölçüyü ve tartıyı tam yapın, insanların eşyasını/haklarını eksik vermeyin?? (Araf 85) ?Medyen’e de kardeşleri Şuayb, Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Şüphesiz ben, sizi kuşatacak bir günün azabından korkuyorum.’ (Hud 84)
Örneğin Şuara suresi 160.-175. ayetlerde bu olay şöyle geçer:
“Lut kavmi de resulleri yalancı saydı. Kardeşleri Lut onlara şöyle dedi:
‘Hala inkar ve isyandan sakınmayacak mısınız? Bilin ki ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Bu hizmetten ötürü sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan ancak Rabbülalemindir. Neden siz bütün insanlarda sadece erkekler şehvetle varıyorsunuz? Neden Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıp da bu işi yapıyorsunuz? Siz hakikaten iyice azmış bir toplumsunuz.’ ‘Bizi dinle Lut!, dediler, bu söylediklerine son vermezsen mutlaka yurt dışına sürüleceksin’. Lut şöyle dedi; ‘Ben sizin bu yaptığınıza çok kızanlardanım. Ya Rabbi, beni ve ailemi onların yapageldiği bu kötülüğün azabından koru’. Bunun üzerine biz onu ve ailesini kurtardık. Geri kalanlar içinde yalnız yaşlı karısı vardı. Ve sonra geridekileri toptan helak ettik. Üzerlerine taş yağmuru yağdırdık. İşte bak uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağmuru ne kötüdür. Şüphesiz bunda dersler vardır. Fakat çoğu inanmamıştır. Şüphesiz Rabbin güçlüdür, merhametlidir.”
http://www.dinimizan.com/olcude-tartida-hile-yapanlarla-gay-bir-kavim/