Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM), Türkiye'de eşcinsellikle ilgili yürütülen faaliyetleri değerlendirerek bir rapor yayınladı.
Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) yazılı ve görsel medyanın bir bölümünde LGBT’nin olumlanması ve gündemde tutularak normalleştirilmeye çalışılması ve neticesinde toplumun temel yapı taşı aile kurumunun zedelenmesi ile tüm bu meşrulaştırma ve yaygınlaştırma girişimlerine karşı izlenebilecek politika seçeneklerinin analiz edildiği bir çalıştay düzenledi.
Çalıştaya göre;
• LGBT (Lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel) kavramıyla ifade edilen eşcinsellik; “insan doğasına ve hayatın olağan akışına aykırı, biyolojik ve/veya psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklanan ve tedavisi mümkün olan sapkın bir cinsel yönelimdir”.
• Toplum ve hukuk/devlet nezdinde kabul ettirilmeye çalışılan LGBT şeklinde bir kimlik; ne alt, ne üst ve ne de normal kimlik olarak kabul edilemez.
• Bu tarz cinsel sapkınlıklar, şu toplumsal zararları beraberinde getirir;
- Toplumun hatta insan neslinin sağlıklı bir şekilde devam etmesini engellemekte,
- Başta AIDS olmak üzere, cinsel yolla bulaşan hastalıkları artırmakta (Resmi kayıtlara göre Türkiye’de AIDS hastalığına neden olan HIV virüsü taşıyanların sayısı 8 bine ulaştı. Kayıt dışı hastaların ise 10 kat fazla olabileceği ifade edilmektedir–Haber için tıklayınız),
- Toplumun temel yapı taşı olan aile kurumunu yıpratmakta, yozlaştırmakta ve toplum yapısın bozmakta,
- Fiziki ve ruhsal açıdan sağlıklı bireylerin ve nesillerin yetişmesini engellemektedir.
• Eşcinselliği tercih etmek bir insan hakkı değildir: Uluslararası ve ulusal kampanyalarla “cinsel tercih hakkı” şeklinde, insan haklarına ilişkin uluslararası metinlerde yer almayan bir hak uydurulmaya çalışılmaktadır. Ancak sapkın ve toplum için zararlı bir cinsel yönelimi tercih hakkı şeklinde bir hak olamaz.
ULUSLARASI KAMPANYA
• Eşcinsellik, ulusal ve uluslararası kampanyalarla gerek toplum ve gerekse hukuk/devlet nezdinde kabul edilen(tanınan) bir kimlik haline getirilmeye çalışılmaktadır.
• Eşcinselliğin toplumlar nezdinde normalleşmesi ve yaygınlaşması için lobi yapan güçlerin oldukça organize ve finansal olarak güçlü oldukları görülmektedir.
• ABD’de yapılan sağlık anketi sonuçlarına göre; ABD halkı içerisinde kendilerini LGBT bireyleri olarak tanımlayanların oranları %2,3 iken (Haber için tıklayınız), LGBT haklarını savunan lobiler, ABD siyasetinde güçlü bir konumu olan Kiliseyi yenmiş ve son olarak 26 Haziran 2015 tarihinde ABD Anayasa Mahkemesinin Obergefell v. Hodges davasında 4’e karşı 5 oy ile aldığı bir kararla tüm ABD çapında eşcinsel evlilikler serbest hale gelmiştir
• Sonucunda tüm ABD genelinde eşcinsel evliliğin yasal hale geldiği Obergefell v. Hodges davasında, aralarında Wal-Mart ve JPMorgan Chase gibi firmaların yer aldığı 379 büyük ABD firmasının eşcinsel evliliği savunan avukatlara destek verdiği bilinmektedir.
TÜRKİYE’DE LGBT’Yİ YAYGINLAŞTIRMA ÇABALARI
• LGBT’yi normalleştirmek ve yaygınlaştırmak için uluslararası düzeyde gerçekleştirilen lobi faaliyetlerinin, son dönemde Türkiye’de de yoğun bir biçimde uygulandığı görülmektedir.
• ABD Başkonsolosu, eşcinsel bir evlilik gerçekleştirmiş (Ramadan isimli bir Türkle evlenmiş) ve bu evlilik hiç gizlenilme gereği hissedilmeden medyaya haber olarak servis edilmiştir.
• İngiltere Başkonsolosu Leigh Turner, LGBT derneklerinin düzenlediği Onur(suzluk) Yürüyüşüne destek yazısı kaleme almış ve bu yazı, medyaya servis edilmiştir (Haber için tıklayınız).
• Fransa’nın Başkonsolosu Muriel Domenach, Onur(suzluk) Yürüyüşü için çağrıda bulunmuş ve “Gaz atmayın, gurur duyun” buyurmuştur! Ayrıca 13’üncü düzenlenen bu yürüyüşe;
• Fransa Başkonsolosu Domenach, İngiltere Başkonsolosu Leigh Turner ve eşcinsel ABD Başkonsolosu Charles F. Hunter ile eşi Ramadan Çaysever de katılmıştır (Haber için tıklayınız).
• ABD, İngiltere ve Fransa’nın Türkiye’deki mezkur temsilcilerinin bu sapkınlığı Türkiye’de de normalleştirmek ve meşrulaştırmak için pek bir hevesli oldukları anlaşılmaktadır.
http://www.ulkehaber.com/yasam/haber/180232-escinsellik-mesrulastiriliyor-mu
Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) yazılı ve görsel medyanın bir bölümünde LGBT’nin olumlanması ve gündemde tutularak normalleştirilmeye çalışılması ve neticesinde toplumun temel yapı taşı aile kurumunun zedelenmesi ile tüm bu meşrulaştırma ve yaygınlaştırma girişimlerine karşı izlenebilecek politika seçeneklerinin analiz edildiği bir çalıştay düzenledi.
Çalıştaya göre;
• LGBT (Lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel) kavramıyla ifade edilen eşcinsellik; “insan doğasına ve hayatın olağan akışına aykırı, biyolojik ve/veya psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklanan ve tedavisi mümkün olan sapkın bir cinsel yönelimdir”.
• Toplum ve hukuk/devlet nezdinde kabul ettirilmeye çalışılan LGBT şeklinde bir kimlik; ne alt, ne üst ve ne de normal kimlik olarak kabul edilemez.
• Bu tarz cinsel sapkınlıklar, şu toplumsal zararları beraberinde getirir;
- Toplumun hatta insan neslinin sağlıklı bir şekilde devam etmesini engellemekte,
- Başta AIDS olmak üzere, cinsel yolla bulaşan hastalıkları artırmakta (Resmi kayıtlara göre Türkiye’de AIDS hastalığına neden olan HIV virüsü taşıyanların sayısı 8 bine ulaştı. Kayıt dışı hastaların ise 10 kat fazla olabileceği ifade edilmektedir–Haber için tıklayınız),
- Toplumun temel yapı taşı olan aile kurumunu yıpratmakta, yozlaştırmakta ve toplum yapısın bozmakta,
- Fiziki ve ruhsal açıdan sağlıklı bireylerin ve nesillerin yetişmesini engellemektedir.
• Eşcinselliği tercih etmek bir insan hakkı değildir: Uluslararası ve ulusal kampanyalarla “cinsel tercih hakkı” şeklinde, insan haklarına ilişkin uluslararası metinlerde yer almayan bir hak uydurulmaya çalışılmaktadır. Ancak sapkın ve toplum için zararlı bir cinsel yönelimi tercih hakkı şeklinde bir hak olamaz.
ULUSLARASI KAMPANYA
• Eşcinsellik, ulusal ve uluslararası kampanyalarla gerek toplum ve gerekse hukuk/devlet nezdinde kabul edilen(tanınan) bir kimlik haline getirilmeye çalışılmaktadır.
• Eşcinselliğin toplumlar nezdinde normalleşmesi ve yaygınlaşması için lobi yapan güçlerin oldukça organize ve finansal olarak güçlü oldukları görülmektedir.
• ABD’de yapılan sağlık anketi sonuçlarına göre; ABD halkı içerisinde kendilerini LGBT bireyleri olarak tanımlayanların oranları %2,3 iken (Haber için tıklayınız), LGBT haklarını savunan lobiler, ABD siyasetinde güçlü bir konumu olan Kiliseyi yenmiş ve son olarak 26 Haziran 2015 tarihinde ABD Anayasa Mahkemesinin Obergefell v. Hodges davasında 4’e karşı 5 oy ile aldığı bir kararla tüm ABD çapında eşcinsel evlilikler serbest hale gelmiştir
• Sonucunda tüm ABD genelinde eşcinsel evliliğin yasal hale geldiği Obergefell v. Hodges davasında, aralarında Wal-Mart ve JPMorgan Chase gibi firmaların yer aldığı 379 büyük ABD firmasının eşcinsel evliliği savunan avukatlara destek verdiği bilinmektedir.
TÜRKİYE’DE LGBT’Yİ YAYGINLAŞTIRMA ÇABALARI
• LGBT’yi normalleştirmek ve yaygınlaştırmak için uluslararası düzeyde gerçekleştirilen lobi faaliyetlerinin, son dönemde Türkiye’de de yoğun bir biçimde uygulandığı görülmektedir.
• ABD Başkonsolosu, eşcinsel bir evlilik gerçekleştirmiş (Ramadan isimli bir Türkle evlenmiş) ve bu evlilik hiç gizlenilme gereği hissedilmeden medyaya haber olarak servis edilmiştir.
• İngiltere Başkonsolosu Leigh Turner, LGBT derneklerinin düzenlediği Onur(suzluk) Yürüyüşüne destek yazısı kaleme almış ve bu yazı, medyaya servis edilmiştir (Haber için tıklayınız).
• Fransa’nın Başkonsolosu Muriel Domenach, Onur(suzluk) Yürüyüşü için çağrıda bulunmuş ve “Gaz atmayın, gurur duyun” buyurmuştur! Ayrıca 13’üncü düzenlenen bu yürüyüşe;
• Fransa Başkonsolosu Domenach, İngiltere Başkonsolosu Leigh Turner ve eşcinsel ABD Başkonsolosu Charles F. Hunter ile eşi Ramadan Çaysever de katılmıştır (Haber için tıklayınız).
• ABD, İngiltere ve Fransa’nın Türkiye’deki mezkur temsilcilerinin bu sapkınlığı Türkiye’de de normalleştirmek ve meşrulaştırmak için pek bir hevesli oldukları anlaşılmaktadır.
http://www.ulkehaber.com/yasam/haber/180232-escinsellik-mesrulastiriliyor-mu