İzmir Siyah Pembe Üçgen Derneği üyesi Erdem Gür, siyasi karar alma mekanizmalarının, LGBTİ bireyler varmışçasına düşünerek hareket etmesi gerektiğini belirtti. Gür, "'Gelin temsil edin' demek kolay ama ona erişmek çok kolay değil. Orada bir LGBTİ birey varmışçasına karar almak önemli. Çünkü ayrımcılık yapmama konusunda önemli bir başlangıç noktasıdır" dedi.
İzmir'de 2009 yılında kurulan Siyah Pembe Üçgen Derneği'nin temelleri 2001 yılına dayanıyor. Bir grup eşcinselin internet üzerinden örgütlenmesiyle İzmir Eşcinsel Kültür Grubu adı altında ilk adımları atılan dernek, Naziler tarafından pembe üçgen takılarak mahkum edilen ya da öldürülen on binlerce eşcinselin bu damgasını bir özgürlük ve mücadele ikonuna dönüştürmek istemesiyle Pembe Üçgen İzmir adını aldı.
2004 yılında sabit bir mekan olmaması nedeniyle dağılma sürecine giren topluluk, LGBT Platformu'nda Kaos GL İzmir adıyla yer aldı. 2009 yılında da Siyah Pembe Üçgen Derneği adıyla İzmir İl Dernekler Müdürlüğü'ne kuruluş başvurusu yaptı. Ancak valilik, dernek tüzüğünün ikinci maddesinin "genel ahlaka ve ailenin korunmasına aykırılığı" gerekçesiyle kapatma davası açtı. Dava, dernek lehine sonuçlandı.
Dernek üyesi Erdem Gür ile derneğin bugün geldiği noktayı, Osman Sınav'ın eşcinsellerle ilgili açıklamasını, reklam ve dizi dünyasındaki LGBTİ bireyleri ve yaklaşan yerel seçimlerde LGBTİ bireylerin beklentilerini konuştuk.
Sizi tanıyalım önce?
Siyah Pembe Üçgen Derneği'nde kuruluşundan beri gücüm yettikçe aktif yer alıyorum. 2006'tan beri LGBTİ hareketinde yer alıyorum.
Osman Sınav'ın eşcinsellerle ilgili bazı açıklamaları oldu. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bize bu tür haberler çok sık düşüyor. Sosyal medya üzerinden hemen haberdar olabiliyoruz artık. Bende bıraktığı ilk izlenim şuydu: Osman Sınav eskisi kadar iyi iş yapamıyor. Düştü, gündem bulmak için de iyi bir konu bulmuş kendine. Açıklamasını cesur buldum ama deli cesaretinden ötürü cesur buldum. Bu işin ironi kısmı. İronik olmayan gerçekçi kısmı ise bu zaman diliminde Türkiye iyi bir yöne doğru gitmeye çalışıyor. Dünya iyi bir yere gitmeye çalışıyor. Benim bakış açım. Bir gün daha iyi yerde olacağına inanıyorum. Bütün kimlikler anlamında, bütün mücadeleler anlamında, bütün özgürlükçü hareketler ve siyasetler açısından bunu istiyorum.
Böyle bir durumda Osman Sınav'ın açıklaması çok talihsiz. Sanat ile uğraşan bir insanın zihin yapısının biraz entelektüel, biraz aydın, biraz gelişmiş olmasını beklerdim. Bu kadar mı güncellikten uzakmış. Bana soracak olursanız bir gündem yaratma çabasıdır.
'BU BİR NEFRET SÖYLEMİDİR, SUÇA TEŞVİKTİR'
Peki, Sınav'ın 'eşcinsellerden iğreti duyuyorum' demesi sizi nasıl etkiledi ya da etkiledi mi?
Etki yapmadı. Herkes de Osman Sınav'la yatıp kalkmıyor. Kendisini bir sürü insan biliyorsa bir sürü insan da bilmiyordur. Ama bu bir nefret söylemidir. Çünkü topluma mal olmuş kişiler böylesi açıklamalar yaptığında biz bunun takipçisi oluruz. Bu aslında bir suça teşviktir. 'Yapın, ben de arkanızdayım' demenin dolaylı bir yoludur. Mesela bir gazeteci köşesinde yazar, travestiler temizlense ne güzel olur falan gibi onun ardından bakarsınız yaşadığınız muhitte travestiler dayak yemeye başlar.
Biz de o kadar sahipsiz değiliz artık. Hak hukuk biliyoruz. Biz onların anladığı çete dilinden anlamıyoruz belki ama hukuk biliyoruz.
Peki medyadaki cinsiyetçi ve homofobik söylemler hakkında ne düşünüyorsunuz?
O konu hakkında yapılabilecek hiçbir şey yok. Kapitalizm ve tüketim denen şey, o dönemde ne gidiyorsa onu meta yapar. İnsanların eğlenmesi, insanların gülebilmesi, bir ticari ürünü, bir metayı cezbedici kılması için illa da bunlara başvurmasına gerek yok. Biz zeki olan her şeyi, espriyi de içinde barındıran her şeyi takip ediyoruz, gülüyoruz, eğleniyoruz, paylaşıyoruz. Bunlar bana çok zekice gelmiyor. Çok da miadını doldurmaya başladıklarını görüyorum. Televizyon ya da görsel iletişim araçları okuryazarlığı artık Türkiye'de de ilerlemekte. Bunun için çalışan akademisyenler var. Kitaplar da basılıyor. Bunun da bir süre sonra geri dönüşümü yavaş yavaş olacaktır diye düşünüyorum. Sorunuzun kendisine dönecek olursak, cevabı da zaten kendi içerisinde saklı. Cinsel kimlikler keşke metalaştırılmasa. İstemiyorum, tercih etmiyorum.
GELİN TEMSİL EDİN DEMEK KOLAY, AMA ONA ERİŞMEK
Yerel seçimler yaklaşıyor. Bu yönde çalışmalar yaptınız mı? Yerel yönetimlerden ne bekliyorsunuz?
Türkiye'deki tüm LGBTİ örgütlerinin bir araya gelerek oluşturduğu beklentilerimiz var. Bunu paylaşıyoruz adaylarla. Bazı partiler Belediye Meclis üyesi adayı gösterme sözü verdiler.
İzmir'de LGBTİ aday var mı?
Bildiğim kadarıyla şu ana kadar yok. Ancak bazı partilerin aday adaylıkları tam olarak şekillenmedi. Aday listeleri açıklandığında bir daha bakalım. Belki de bize haber vermeden adaylığını koymuş insanlar vardır. Bu süreç içerisinde belki onlarla bir şeyler yaparız.
Bir de zaten kimliğini açık edememiş, ama siyasi karar alma mekanizmaları içerisinde bir LGBTİ birey mutlaka var. Önemli olan hiç yokmuşçasına düşünmek. 'Gelin temsil edin' demek kolay ama ona erişmek çok kolay değil. Orada bir LGBTİ birey varmışçasına karar almak önemli. Çünkü ayrımcılık yapmama konusunda önemli bir başlangıç noktasıdır.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Türkiye'nin yerel seçim sonuçlarını merak ediyoruz. Biz siyasi partiler ve görüşlere eşit mesafede bir yerdeyiz. Yerel yönetimlerin sonrasında genel seçimler gelecek. Zaten Türkiye'nin bu çalkantılı siyasi, politik durumu içerisinde bizim her zaman talep ettiğimiz şeyler var. Ayrımcılık konusunda çok acil talepler bunlar. Hakların korunması, güvence altına alınması. Anayasadan en küçük yönetmeliklere kadar cinsiyet kimliğinin tanınması, ayrımcılığın yasaklanması gerekiyor.
İZMİR (Mehmet Nabi Batuk)- Etkin Haber Ajansı
 |
| Erdem Gür- Siyah Pembe Üçgen Derneği |
2004 yılında sabit bir mekan olmaması nedeniyle dağılma sürecine giren topluluk, LGBT Platformu'nda Kaos GL İzmir adıyla yer aldı. 2009 yılında da Siyah Pembe Üçgen Derneği adıyla İzmir İl Dernekler Müdürlüğü'ne kuruluş başvurusu yaptı. Ancak valilik, dernek tüzüğünün ikinci maddesinin "genel ahlaka ve ailenin korunmasına aykırılığı" gerekçesiyle kapatma davası açtı. Dava, dernek lehine sonuçlandı.
Dernek üyesi Erdem Gür ile derneğin bugün geldiği noktayı, Osman Sınav'ın eşcinsellerle ilgili açıklamasını, reklam ve dizi dünyasındaki LGBTİ bireyleri ve yaklaşan yerel seçimlerde LGBTİ bireylerin beklentilerini konuştuk.
Sizi tanıyalım önce?
Siyah Pembe Üçgen Derneği'nde kuruluşundan beri gücüm yettikçe aktif yer alıyorum. 2006'tan beri LGBTİ hareketinde yer alıyorum.
Osman Sınav'ın eşcinsellerle ilgili bazı açıklamaları oldu. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bize bu tür haberler çok sık düşüyor. Sosyal medya üzerinden hemen haberdar olabiliyoruz artık. Bende bıraktığı ilk izlenim şuydu: Osman Sınav eskisi kadar iyi iş yapamıyor. Düştü, gündem bulmak için de iyi bir konu bulmuş kendine. Açıklamasını cesur buldum ama deli cesaretinden ötürü cesur buldum. Bu işin ironi kısmı. İronik olmayan gerçekçi kısmı ise bu zaman diliminde Türkiye iyi bir yöne doğru gitmeye çalışıyor. Dünya iyi bir yere gitmeye çalışıyor. Benim bakış açım. Bir gün daha iyi yerde olacağına inanıyorum. Bütün kimlikler anlamında, bütün mücadeleler anlamında, bütün özgürlükçü hareketler ve siyasetler açısından bunu istiyorum.
Böyle bir durumda Osman Sınav'ın açıklaması çok talihsiz. Sanat ile uğraşan bir insanın zihin yapısının biraz entelektüel, biraz aydın, biraz gelişmiş olmasını beklerdim. Bu kadar mı güncellikten uzakmış. Bana soracak olursanız bir gündem yaratma çabasıdır.
'BU BİR NEFRET SÖYLEMİDİR, SUÇA TEŞVİKTİR'
Peki, Sınav'ın 'eşcinsellerden iğreti duyuyorum' demesi sizi nasıl etkiledi ya da etkiledi mi?
Etki yapmadı. Herkes de Osman Sınav'la yatıp kalkmıyor. Kendisini bir sürü insan biliyorsa bir sürü insan da bilmiyordur. Ama bu bir nefret söylemidir. Çünkü topluma mal olmuş kişiler böylesi açıklamalar yaptığında biz bunun takipçisi oluruz. Bu aslında bir suça teşviktir. 'Yapın, ben de arkanızdayım' demenin dolaylı bir yoludur. Mesela bir gazeteci köşesinde yazar, travestiler temizlense ne güzel olur falan gibi onun ardından bakarsınız yaşadığınız muhitte travestiler dayak yemeye başlar.
Biz de o kadar sahipsiz değiliz artık. Hak hukuk biliyoruz. Biz onların anladığı çete dilinden anlamıyoruz belki ama hukuk biliyoruz.
Peki medyadaki cinsiyetçi ve homofobik söylemler hakkında ne düşünüyorsunuz?
O konu hakkında yapılabilecek hiçbir şey yok. Kapitalizm ve tüketim denen şey, o dönemde ne gidiyorsa onu meta yapar. İnsanların eğlenmesi, insanların gülebilmesi, bir ticari ürünü, bir metayı cezbedici kılması için illa da bunlara başvurmasına gerek yok. Biz zeki olan her şeyi, espriyi de içinde barındıran her şeyi takip ediyoruz, gülüyoruz, eğleniyoruz, paylaşıyoruz. Bunlar bana çok zekice gelmiyor. Çok da miadını doldurmaya başladıklarını görüyorum. Televizyon ya da görsel iletişim araçları okuryazarlığı artık Türkiye'de de ilerlemekte. Bunun için çalışan akademisyenler var. Kitaplar da basılıyor. Bunun da bir süre sonra geri dönüşümü yavaş yavaş olacaktır diye düşünüyorum. Sorunuzun kendisine dönecek olursak, cevabı da zaten kendi içerisinde saklı. Cinsel kimlikler keşke metalaştırılmasa. İstemiyorum, tercih etmiyorum.
GELİN TEMSİL EDİN DEMEK KOLAY, AMA ONA ERİŞMEK
Yerel seçimler yaklaşıyor. Bu yönde çalışmalar yaptınız mı? Yerel yönetimlerden ne bekliyorsunuz?
Türkiye'deki tüm LGBTİ örgütlerinin bir araya gelerek oluşturduğu beklentilerimiz var. Bunu paylaşıyoruz adaylarla. Bazı partiler Belediye Meclis üyesi adayı gösterme sözü verdiler.
İzmir'de LGBTİ aday var mı?
Bildiğim kadarıyla şu ana kadar yok. Ancak bazı partilerin aday adaylıkları tam olarak şekillenmedi. Aday listeleri açıklandığında bir daha bakalım. Belki de bize haber vermeden adaylığını koymuş insanlar vardır. Bu süreç içerisinde belki onlarla bir şeyler yaparız.
Bir de zaten kimliğini açık edememiş, ama siyasi karar alma mekanizmaları içerisinde bir LGBTİ birey mutlaka var. Önemli olan hiç yokmuşçasına düşünmek. 'Gelin temsil edin' demek kolay ama ona erişmek çok kolay değil. Orada bir LGBTİ birey varmışçasına karar almak önemli. Çünkü ayrımcılık yapmama konusunda önemli bir başlangıç noktasıdır.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Türkiye'nin yerel seçim sonuçlarını merak ediyoruz. Biz siyasi partiler ve görüşlere eşit mesafede bir yerdeyiz. Yerel yönetimlerin sonrasında genel seçimler gelecek. Zaten Türkiye'nin bu çalkantılı siyasi, politik durumu içerisinde bizim her zaman talep ettiğimiz şeyler var. Ayrımcılık konusunda çok acil talepler bunlar. Hakların korunması, güvence altına alınması. Anayasadan en küçük yönetmeliklere kadar cinsiyet kimliğinin tanınması, ayrımcılığın yasaklanması gerekiyor.
İZMİR (Mehmet Nabi Batuk)- Etkin Haber Ajansı