Bir, acil durumların çok net tarif edilmesi. İki, bu yetkinin özerk bir kurula verilmesi gerekiyor.
İnternette düzenleme olmasın mı?
İnsanların özel hayatı ‘haksız, hukuksuz ve pervasız’ çiğnensin mi?
Elbette hayır, yüz bin kere hayır.
Hayır ama ‘haksız-hukuksuz ve pervasız’ olduğuna kim karar verecek?
Esas soru bu…
Hükümet yeni internet yasası ile ‘erişimi engelleme yetkisini’ TİB Başkanı’na veriyor.
Öyle bir yetki ki bu…
Ne sınırı var, ne kısıtı ne de herhangi bir sorumluluğu…
Meclis’ten geçen yasaya göre TİB Başkanı acil durumlarda 4 saat içinde istediği siteye ya da içeriğe istediği şekilde ‘erişimi engelleme’ yetkisine sahip.
Ne mahkeme kararına ihtiyacı var ne de herhangi bir şikâyete…
O canı istediği gibi engelleyecek siz gidip mahkemeden erişimi engellenen sitenizin tekrar açılması için karar çıkartmak zorunda kalacaksınız!
Dünyanın hiçbir demokratik hukuk devletinde eşi benzeri olmayan bir uygulama.
TİB Başkanı sonuçta hükümetin atadığı bir memur.
Alacak siyasi talimatı başlayacak hükümeti kızdıran siteleri kapatmaya.
Var mı önünde bir engel?
O kadar yok ki tıpkı MİT Başkanı gibi TİB Başkanı’nın yargılanması da Başbakan’ın onayına bağlı.
Dolayısıyla aldığı karar istediği kadar haksız, hukuksuz ve keyfi olsun, sitenizin erişimi engellendiği gibi, mahkeme karşısında TİB Başkanı’ndan hesap sorma şansınız da yok!
Yeni yasaya göre 2 yıllık kişisel bilgilerin TİB ile yine herhangi bir mahkeme kararı gerekmeden paylaşılmak zorunda olması da ayrı bir garabet!
Yeterince fişleme yokmuş gibi bir de internet bilgileri üzerinden fişlemeye davetiye çıkaran bir uygulama.
Konuyu teknik ve hukuki kavramların arkasına saklamaya, ‘porno lobisi’ diyerek saptırmaya kimsenin hakkı yok.
Maksat üzüm yemek yani vahşi internet ormanını akılcı ve hukuki bir biçimde düzenlemek ise her şeyden önce ‘özgürlük-güvenlik’ dengesine, Batı’da hayli yaygın uygulanan ‘uyar-kaldır’ sistemine dikkatlice bakmakta yarar var. Ama yok amaç yangından mal kaçırır gibi seçim öncesi hükümet aleyhine internete düşen tapelerle mücadele etmekse o zaman daha açık konuşalım.
Bu yasa bu haliyle Çankaya’dan geçerse…
Bir, demokrasi sicili zaten sorunlu olan Türkiye’yi Rusya, Çin ve İran ligine taşır.
İki, TİB’in keyfi ve hukuk dışı müdahalelerine rağmen dijital dünyada sansür en katı uygulamalarında bile istenen sonucu vermez. Zorlaştırır ama imkânsızlaştıramaz.
Siz birini engellerken diğeri çoktan devreye girer.
Bu yüzden dün Radikal’de herkes konuyu daha iyi görsün diye #4 saat kampanyası başlattık.
İstedik ki, yasayı çıkaranlar da itiraz edenler de uygulamanın nelere yol açabileceğini somut görsün.
Nitekim kampanya sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.
Ve en önemlisi dün tepkiler sonuç verdi hükümet TİB Başkanı’na verdiği sınırsız yetkiyi sınırlandırma kararı aldı.
Bu tartışma sadece AK Parti hükümetinin meselesi değil.
Yarın CHP ya da MHP iktidara gelse bu yetkiyi bir hükümet memuruna verdiği için en çok AK Parti kafasını duvara vurur.
Vurur ama iş işten geçmiş olur.
Olmaması için hükümetin seçim öncesi günü kurtarma telaşıyla telafisi olmayan bir yanlışa imza atmaması, muhalefetin de bu aşamada daha yapıcı bir tavır sergilemesi gerekiyor.
Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan dün hem CHP hem de MHP’nin kapısını çaldı.
TİB Başkanı’na verilen sınırsız yetkiyi sınırlamak yetmez, eğer illa da acil durumlarda erişimin engellenmesi gerekiyorsa…
Bir, acil durumların çok net tarif edilmesi…
İki, bu yetkinin bir hükümet memuruna değil, özerk bir kurula verilmesi gerekiyor.
Aksi takdirde radikal.com.tr’de yeni yasa Çankaya’da imzalanana kadar göreceğiniz “Bu haber 4 saat içinde kendi kendisini yok edecektir”
İmza: TİB
Uygulamasına hazır olun.
Sayın Cumhurbaşkanı, sevgili hükümet ve muhalefet, çok değerli internet kullanıcıları ‘Big Brother yerine TİB Birader’ tarafından sansürlenmeye hazır mısınız?
İnternette düzenleme olmasın mı?
İnsanların özel hayatı ‘haksız, hukuksuz ve pervasız’ çiğnensin mi?
Elbette hayır, yüz bin kere hayır.
Hayır ama ‘haksız-hukuksuz ve pervasız’ olduğuna kim karar verecek?
Esas soru bu…
Hükümet yeni internet yasası ile ‘erişimi engelleme yetkisini’ TİB Başkanı’na veriyor.
Öyle bir yetki ki bu…
Ne sınırı var, ne kısıtı ne de herhangi bir sorumluluğu…
Meclis’ten geçen yasaya göre TİB Başkanı acil durumlarda 4 saat içinde istediği siteye ya da içeriğe istediği şekilde ‘erişimi engelleme’ yetkisine sahip.
Ne mahkeme kararına ihtiyacı var ne de herhangi bir şikâyete…
O canı istediği gibi engelleyecek siz gidip mahkemeden erişimi engellenen sitenizin tekrar açılması için karar çıkartmak zorunda kalacaksınız!
Dünyanın hiçbir demokratik hukuk devletinde eşi benzeri olmayan bir uygulama.
TİB Başkanı sonuçta hükümetin atadığı bir memur.
Alacak siyasi talimatı başlayacak hükümeti kızdıran siteleri kapatmaya.
Var mı önünde bir engel?
O kadar yok ki tıpkı MİT Başkanı gibi TİB Başkanı’nın yargılanması da Başbakan’ın onayına bağlı.
Dolayısıyla aldığı karar istediği kadar haksız, hukuksuz ve keyfi olsun, sitenizin erişimi engellendiği gibi, mahkeme karşısında TİB Başkanı’ndan hesap sorma şansınız da yok!
Yeni yasaya göre 2 yıllık kişisel bilgilerin TİB ile yine herhangi bir mahkeme kararı gerekmeden paylaşılmak zorunda olması da ayrı bir garabet!
Yeterince fişleme yokmuş gibi bir de internet bilgileri üzerinden fişlemeye davetiye çıkaran bir uygulama.
Konuyu teknik ve hukuki kavramların arkasına saklamaya, ‘porno lobisi’ diyerek saptırmaya kimsenin hakkı yok.
Maksat üzüm yemek yani vahşi internet ormanını akılcı ve hukuki bir biçimde düzenlemek ise her şeyden önce ‘özgürlük-güvenlik’ dengesine, Batı’da hayli yaygın uygulanan ‘uyar-kaldır’ sistemine dikkatlice bakmakta yarar var. Ama yok amaç yangından mal kaçırır gibi seçim öncesi hükümet aleyhine internete düşen tapelerle mücadele etmekse o zaman daha açık konuşalım.
Bu yasa bu haliyle Çankaya’dan geçerse…
Bir, demokrasi sicili zaten sorunlu olan Türkiye’yi Rusya, Çin ve İran ligine taşır.
İki, TİB’in keyfi ve hukuk dışı müdahalelerine rağmen dijital dünyada sansür en katı uygulamalarında bile istenen sonucu vermez. Zorlaştırır ama imkânsızlaştıramaz.
Siz birini engellerken diğeri çoktan devreye girer.
Bu yüzden dün Radikal’de herkes konuyu daha iyi görsün diye #4 saat kampanyası başlattık.
İstedik ki, yasayı çıkaranlar da itiraz edenler de uygulamanın nelere yol açabileceğini somut görsün.
Nitekim kampanya sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.
Ve en önemlisi dün tepkiler sonuç verdi hükümet TİB Başkanı’na verdiği sınırsız yetkiyi sınırlandırma kararı aldı.
Bu tartışma sadece AK Parti hükümetinin meselesi değil.
Yarın CHP ya da MHP iktidara gelse bu yetkiyi bir hükümet memuruna verdiği için en çok AK Parti kafasını duvara vurur.
Vurur ama iş işten geçmiş olur.
Olmaması için hükümetin seçim öncesi günü kurtarma telaşıyla telafisi olmayan bir yanlışa imza atmaması, muhalefetin de bu aşamada daha yapıcı bir tavır sergilemesi gerekiyor.
Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan dün hem CHP hem de MHP’nin kapısını çaldı.
TİB Başkanı’na verilen sınırsız yetkiyi sınırlamak yetmez, eğer illa da acil durumlarda erişimin engellenmesi gerekiyorsa…
Bir, acil durumların çok net tarif edilmesi…
İki, bu yetkinin bir hükümet memuruna değil, özerk bir kurula verilmesi gerekiyor.
Aksi takdirde radikal.com.tr’de yeni yasa Çankaya’da imzalanana kadar göreceğiniz “Bu haber 4 saat içinde kendi kendisini yok edecektir”
İmza: TİB
Uygulamasına hazır olun.
Sayın Cumhurbaşkanı, sevgili hükümet ve muhalefet, çok değerli internet kullanıcıları ‘Big Brother yerine TİB Birader’ tarafından sansürlenmeye hazır mısınız?