Kadınlar ve gay’ler arasındaki ezeli savaş

‘Erkeğinizi çıldırtmak için ona küçük ısırıklar atın’ dergilerinin senelerdir pompaladığı, gay’ler ve kadınlar arasında bitmeyen bir savaşın olduğuna dair bir algı var değil mi?

Böyle bir şey var mı cidden? Hadi bugün bunu masaya yatıralım.

Böyle bir savaş varsa eğer, neyi paylaşamadığımızdan başlayalım o zaman. Cevap basit: Erkekler. İki taraf da erkekleri istiyor ve aynı kulvardalar. O yüzden de birbirlerinden nefret ediyorlar.

Evet, erkekleri bölüşemiyoruz. Haklısınız. O harika, hepsi birbirinden nazik, kibar, iyi sevişen erkekleri bölüşemiyoruz. Çünkü her birinin tek yumurtası maşallah on beş okka geliyor. Neremize sürsek, yastığımızın altına koyup da mı uyusak o erkekleri ve çorap kokularını?

Beterolar. Sizsiz bir hayat olamaz sanıyorsunuz değil mi?

İnşallah canım yaaa. Eğer öyle düşünüyorsanız, o kadar aptalsınız ki keşke ölseniz.

Kendisinin bir türlü bölüşülemediğini düşünen erkekler, emin olun ki bu paylaşımın nasıl olacağına sizin olmadığınız bir gün karar verildi bile. Dünya önce bir toz bulutuydu sonra gay’ler ve kadınlar erkekleri nasıl bölüşeceklerine karar verdi ve bunu asırlardır uyguluyor. Üzgünüm ama siz sadece biyolojik bir piyonsunuz.

Tabii ki insanlık hâli, bu konuda anlaşamadığımız durumlar da oluyor. Ama bunun için heteroseksüel erkeklerin yaptığı gibi birbirimizi dövmüyoruz ya da öldürmüyoruz. Birbirimize uyguladığımız daha sinsi, daha hain, daha derin planlarımız var. Bunları size uzun uzun anlatmayacağım çünkü maalesef bu kadar komplike bir entrika düzeyine kafanızın basmayacağını da yıllar önce anladık.

Kariyer savaşı mı var mesela aramızda? Bu zamana kadar çalıştığım tüm kurumlar arasında istisnasız kadın patronların olduğu yerleri her zaman tek geçerim. O işyerleri benim için daha medeni ve iş yapması en keyifli yerlerden oldu.

Kadınlar bize çelme mi takıyor? Hiç sanmıyorum. Eşcinsel mücadele de birkaç adım ilerleyebildiysek eğer bunun en büyük sebeplerinden biri kadın destekçiler. Eğer bu konuda bir yere gelebildiysek, bunun sebebi kadınlarla eşcinsellerin birbirlerini daha iyi anlıyor olması.

Ama bu anlayışı moda ve sanat düzeyinden almayalım lütfen. Kadınlar ve eşcinseller aynı yerden geliyorlar. Onlar okulda da, işyerinde de, sokakta da, mahallede de, evde de hep ‘öteki’ oldu. Ve insanlar ötekini ezdiklerini zannetse de aslında onlar başka bir düzlemde birbirlerine sığınıyorlar. O yüzden lisede ezilen gay çocuğun tek arkadaşı kadınlar. O yüzden lisede hor görülen her ergen kızın sığınacağı tek adres diğer itilen eşcinsel. Biz birbirimize destek olmamız gerektiğini de cebir ve trigonometri gibi çok erken yaşlarda öğrendik. O yüzden birimizin başarısının diğerini daha ileriye götüreceğini çok iyi biliyoruz.

Her şeyden öte hayatta birkaç şey öğrendiysem eğer bunu kadınlardan öğrenmişimdir. Bir gün dünyadan heteroseksüel erkekler veba salgını sonucunda silinirlerse ilk başta bu duruma çok bozulacağız, kabul ediyorum. Ama sonrasında birlikte ağaç evlerimizi inşa edip, çiçek bahçeleri içinde yaşayıp, tarım ve hayvancılıkla geçinerek, hayatımızın sonuna kadar birbirimizi ‘madileyerek’ yaşayabileceğimizi de biliyorum.

Tüm o eli maşalı, dili bıçaktan keskin, evinden kaçıp ünlü olma hayali kuran, kriminalliği feminenlikle birleştiren, topuk tıkırtıları plazaları inleten, Tarlabaşı sokaklarında yeni yaptırdığı memelerini polise açan, özgürlüğü için mücadelesinden asla vazgeçmeyen... Bu skalanın her yerindeki kadınların ve benim de içimdeki o ‘party slut’ kadının 8 Mart’ı kutlu olsun.

Korkmayın kızlar. El ele verdiğimizde bizden güçlüsü yok.

Beyoncéüstadımızın da dediği gibi: Birlikte bir ulus inşa edebiliriz!

Yiğit Karaahmet - Taraf