Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

Bülent Ersoy'un karaciğerinde leke

$
0
0
Türk sanat müziğinin Diva'sı Bülent Ersoy'un, bir haftadır hastanede tedavi gördüğü öğrenildi.


Son olarak 11 Ekim'de sahne alan Ersoy'un daha sonra apar topar hastaneye yattığı öğrenildi. Ayağındaki yara nedeniyle tedavi olduğu konuşulan sanatçının asıl sağlık sorununun karaciğerindeki leke olduğu ifade edildi. Oluşan lekenin büyümemesi ve hayati bir hastalığa neden olmaması için Ersoy'un sık sık sessiz sedasız hastaneye gittiği belirtildi. 62 yaşındaki Ersoy'un hastane odasının kapısında 3 güvenlik görevlisi bekliyor.

Radikal

Nuri Alço: Bülent Ersoy'la o rolü kabul etmedim

$
0
0
Nuri Alço katıldığı programda bomba gibi açıklamalar yaptı...

Usta aktör Nuri Alço, konuk olduğu programında çok konuşulacak açıklamalar yaptı… Alço "Eşcinsel rolü gelse oynamam çünkü her şey para değil. Geçmişte Almanya’da Bülent Ersoy ile birlikte oynamam teklif edildi ama kabul etmedim. Şu anda her rolü oynarım ama o rol hariç…" dedi. Baba olmadığı için pişmanlık duyduğunu söyleyen ünlü yıldız şöyle konuştu: "Karşıma iyi biri çıkarsa evlenebilirim. Her işimi kendim yapabiliyorum. Yalnız da olsam her gece sokakta dolaşan bir insan değilim… Baba olmadığım için pişmanım. Keşke bir çocuğum olsaydı. Ama gerçek bir anneden çocuk isterdim.Ben bütün çocukları seviyorum, sokaktaki çocuklar da bizim."

"BENİ DAVET ETMEDİLER"

Nuri Alço sözlerini şöyle sürdürdü: "Altın Portakal’a gitmedim çünkü beni davet etmediler. Koskoca Yeşilçam’ın 100. yılında Altın Portakal gibi bir festivalde birkaç oyuncuyla yer almaması gerekir. Altın Koza’da öyle değildi. Yeşilçam’a emek veren herkesin orda olması lazımdı. Daha kadro kurulmadan dizilerdeki oyuncular aşk yaşamaya başlıyor. Bizim zamanımızda böyle şeyler mümkün değildi. Yapımcılar asla izin vermezlerdi. Kim kimle ne yapmış kimse görmezdi; ama şimdiki nesilde her şey ortada."

Habertürk

Şahin Irmak: Hayalim kadını oynamak

$
0
0

Her oyuncunun oynamak istediği, hayali olan bir sürü rol vardır. Bir manyağı da oynamak isterim, katili de, bir kadını da... Ama bir kadını oynamak gerçekten çok zordur; inandırıcı olmak lazım. Bıyıkları kesip, yapabilirim...

Milliyet

'Müjde, homofobi ve transfobinin tedavisi bulundu!'

$
0
0
Lambdaistanbul Ruh Sağlığı Komisyonu, tüm cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini kucaklamak isteyenleri kendileri ile iletişime geçmeye çağırıyor...

Yıldız Tar / KaosGL

Eşcinselliğin hastalık olmadığı ruh sağlığı otoriteleri tarafından kabul edileli çok oldu. Ancak toplumsal bir sorun olan heteroseksizm ruh sağlığı alanını etkilemeye devam ediyor. Homofobik/transfobik psikolog ve psikiyatristler LGBTİ kimliklerin hastalık olduğu yalanıyla kendilerine “pazar” açmaya çalışıyor.

Ruh sağlığı alanındaki homofobi ve transfobiyle mücadele etmek için Lambdaistanbul LGBTİ, geçtiğimiz mayıs ayında bir ruh sağlığı komisyonu kurdu. Komisyon, homofobi/transfobiden kurtulmak ve tüm cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini kucaklamak isteyenleri danisma@lambdaistanbul.org mail adresinden kendileri ile iletişime geçmeye çağırıyor. “Heterofobik olmayan” psikologlarla iletişime geçme noktasında da yardımcı olacağını söylüyor.

NEDEN RUH SAĞLIĞI KOMİSYONU?

Komisyondan Özge Güdül ve Özlem Çolak çalışmaları hakkında KaosGL.org’a bilgi verdi. Komisyona psikologlar, psikiyatristler, sosyal hizmet uzmanları gibi ruh sağlığı alanında çalışan kişiler ve LGBTİ konusunu kendisine dert edinmiş her meslekten ve her kimlikten kişinin dâhil olabileceğini belirten Güdül ve Çolak, “Komisyonu sadece ruh sağlığı çalışanları ile sınırlamamamızın sebebi homofobik/transfobik psikolog ve psikiyatristlerin günümüzde hala kendisine pazar alanı açma amacıyla ‘hasta’ olarak etiketlediği öznelerin konuya dahil olmasını sağlamak” dedi.

Komisyonu kurma nedenlerini ise şöyle açıkladılar: “Komisyonu kurma nedenimiz, ruh sağlığı alanındaki meslek alanlarında eğitim gören ya da profesyonel olarak çalışan kişileri LGBTİ hareketi ile buluşturarak ruh sağlığı alanında aktivizm alanını genişletmek. Bu bağlamda komisyonu kurarken hem homofobi ve transfobiye karşı psikologların ve psikiyatristlerin seans odasının dışında da ses çıkarmasını sağlamayı hem de LGBTİ  bireylere yönelik psiko sosyal destek çalışmalarıyla ilgili kaynak çalışmalar üretmeyi amaçladık.”

KOMİSYON NELER YAPACAK?

Komisyonun önümüzdeki dönemde bu amaçları doğrultusunda çeşitli çalışmalar yapmayı planlıyor:

“Kitabevlerinde ve yayınevlerindeki eşcinsel ve trans kimlikler üzerine yazılmış etik dışı ve aslında var olmayan kitapların satışını engellemeye çalışmak.

“Psikoloji, psikiyatri, sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin Lambda’da gönüllü staj yapmalarını sağlayarak LGBTİ bireylere karşı ön yargılarını kırmaya çalışmak ve konuyua bire bir dernekte hakim olmalarını sağlamak.

“LGBTİ bireyleri psikoterapi seanslarındaki etik kurallar ve danışan hakları hakkında bilgilendirmek ve homofobik/transfobik olmayan terapistlerle iletişime geçmelerini sağlamak.

“LGBTİ ve ruh sağlığı alanında ücretsiz yayınlar çıkarmak.

“Belediyelerle iş birliği yaparak LGBTİ ve Ruh Sağlığı alanında halk seminerleri düzenlemek.”

Kafası kesilen kardeş lezbiyen çıktı!

$
0
0
Azerbaycan'da kardeşinin kafasını kesen kız, işlediği cinayetinin sebebi olarak kardeşinin lezbiyen olmasını öne sürdü.

Azerbaycan'da, Pervane Nuriyeva'nın kardeşi Günel Nuriyeva'nın kafasını, annesinin yatağında lezbiyen ilişkiye girdiği için kestiği ortaya çıktı.

"ANNEMİN YATAĞINI KİRLETME"

Lezbiyen kardeşinin, kız arkadaşlarını defalarca eve getirmesine tahammül edemeyen Nuriyeva, annesinin yatağında kardeşini kız arkadaşıyla görünce çıldırdı. Pervane Nuriyeva, "Annemin yatağını kirletme" dediği kardeşi Günel Nuriyeva'nın başını kesti.

"İÇİME CİN GİRDİ" DEDİ

Azeri gazeteleri Pervane Nuriyeva'nın "İçime cin girdi, kardeşimi öldürmemi emretti" dediğini yazdı. Öldürülen Günel Nuriyeva'nın, Bakü'de bulunan bir müzik kolejinin ikinci sınıf öğrencisi olduğu öğrenildi.

http://www.haberler.com/kafasi-kesilen-abla-lezbiyen-cikti-6622314-haberi/

VMan

Mehmet Günsür: erkek durumum var

$
0
0

Maço bir yanınız var mı?
Yok sanırım ama bir erkek durumu var.

O ne demek?
Klasik şeyler. Biz erkekler basit yaratıklarız. Bu yüzden bizi mutlu etmek basit. Kadınlar daha komplike varlıklar.

Hakan GENCE - Fotoğraflar: Emre YUNUSOĞLU
Hürriyet

Rahipler çıplak fotoğraflarını Facebook'tan paylaştı

$
0
0
Din adamlarına yönelik cinsel taciz suçlamalarıyla savaşan Katolik Kilisesi’nde yeni bir seks skandalı soruşturuluyor.

İtalyan basınının “playboy rahipler skandalı” olarak adlandırdığı olay, ülkenin kuzey doğusundaki Albenga-Imperia piskoposluk bölgesinde patlak verdi.

Albenga-Imperia’da görev yapan bazı din adamlarının cemaat mensuplarına cinsel tacizde bulunduğu, çıplak fotoğraflarını Facebook’ta ve eşcinsel sitelerinde paylaştığı ve kiliseden para çaldığı iddia ediliyor. Bazı rahiplerinse geceleri barlarda çalıştıkları, dövme yaptırdıkları ve eşcinsel ilişki yaşadıkları gerekçesiyle cemaatin tepkisini çektiği belirtiliyor.

Bölgeden sorumlu Piskopos Marco Oliveri’nin de iddialara kulaklarını tıkadığı öne sürülüyor.

25 yıldır bölgenin piskoposluğunu yapan Oliveri’ye herhangi bir suçlamada bulunulmuyor.
Ancak piskoposun, yeni din adamlarını göreve kabul ederken “düşük standartlar” uyguladığı ve “lekeli sicile” sahip rahipleri de bölgede görevlendirdiği iddia ediliyor.

Aynı bölgede görev yapan Peder Luciano Massaferro da bir çocuğa cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle 7 yıl 8 ay hapse mahkum edilmişti.

İhbarcının şüpheli intiharı

Şubat ayında iddiaları Papa Francesco’ya bildiren bölge sakinlerinden Luisa Bonello’nun geçen ay intihar etmesi de şüpheli görülüyor.

Bonello’nun ölümü üzerine bölgeye ön inceleme için bir temsilci gönderen Papa Francesco’nun şimdi de soruşturma talimatı verdiği belirtildi.

Piskopos Oliveri iddialarla ilgili yorum yapmazken Vatikan sözcüsü de “Soruşturmanın sonunda bir karar alınırsa o zaman bir açıklama yaparız” dedi.

Papa Francesco, Mart 2013’te göreve gelmesinden bu yana kilise içindeki cinsel taciz skandallarının üzerine gitmesiyle dikkat çekmişti.

Vatikan’ın eski Dominik Cumhuriyeti Büyükelçisi Monsenyör Jozef Wesolowski, çocuklara cinsel tacizde bulunduğu iddiaları üzerine Papa Francesco’nun talimatıyla görevden alınmıştı.Cinsel tacizden suçlu bulunan Wesolowski geçen ay ev hapsine alınmıştı.

Wesolowski, Katolik Kilisesi’nde böyle bir cezaya çarptırılan en yüksek rütbeli görevli olmuştu.

Vatan

Deniz Beyaev by Yulianna Tennant

Fenerbahçe 2 - Gençlerbirliği 1

Tango festivaline karşı 'zina' diye kampanya başlattılar!

$
0
0
Adana'da her yıl düzenlenen Uluslararası Tango Festivali'ne karşı kurulan bir platform, "Zina yapıyorlar" diyerek boykot çağrısı yaptı.

Adana’da bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Uluslararası Tango Festivali, “Uslu Adana Platformu” tarafından “zina festivali” ilan edildi.
Sosyal medya üzerinde örgütlenen ve kimlerden oluştuğu bilinmeyen platform, en son yayımladığı hakaret dolu bildiride festivalin halka açık yapılmasının engellenmesini istedi.
Festivale destek veren Adana Büyükşehir Belediyesi ile ASKİ’ye de “desteğinizi geri çekin” çağrısı yapıldı.
Hazal Ocak’ın Cumhuriyet’teki haberine göre; Adana’da 23 Ekim’de başlayan ve bugün sona erecek Uluslararası Tango Festivali’ne karşı çıkan “Uslu Adana Platformu” tarafından bir bildiri yayımlandı.
“Allah’tan (c.c) korkun! Açık günaha, zinaya izin vermeyin” diye başlayan bildiride, “Müzik eşliğinde kadın - erkek arasında bedensel yakınlaşma/yapışma sağlanarak sahnede zinanın sergileneceği bir festivalin ne dinimizde ne de milli kültürümüzde yeri yoktur, olamaz. Bu yıl ‘uluslararası’ boyut kazandırılması amaçlanan ‘Tango Festivali’ iptal edilmelidir. Bu festival günahın, haramın, zinanın açıkça işlenmesine sahne olacaktır. ‘Zinanın ayakta müzikle yapılan şekli’ olan, insanları günaha davet eden bu tür erotik dansın meraklısı olabilir ama bu tür çirkinlikler toplum içinde olmamalıdır” denildi.

Radikal

Kilisenin cinsellik ve cinsiyetle sınavı

$
0
0
St. John’s College tarafından her yıl düzenlenen ‘Martin Seminerleri’nin katılımcılarından biri olan Sahak Srpazan’ın konuşması, ‘Cinsiyet Oluşumunda İnancın Etkisi: Ortodoks Kilisesi Bakış Açısı’ başlığını taşıyordu. Srpazan, cinsiyet yapılanmasında dini inançların oynadığı rolü Kutsal Kitap, gelenek, tarih ve kültür bağlamında ele aldı.

St. John’s College tarafından her yıl düzenlenen ‘Martin Seminerleri’nin katılımcılarından biri de Patrikhane Dinler Arası Diyalog Sorumlusu Sahak Episkopos Maşalyandı. Bu yıl Hong Kong Üniversitesi’nde düzenlenen seminer kapsamında 4 Ekim’de düzenlenen ve Episkopos Maşalyan’ın konuşmacı olarak katıldığı ‘Muslim-Christian Dialogue: Sexuality and Gender’ (Müslüman-Hıristiyan Diyaloğu: Cinsellik ve Cinsiyet) başlıklı panel yoğun ilgiyle karşılandı.  Panelin diğer konuşmacıları ise Türkiye’den Prof. Niyazi Öktem, Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Duncan Dormor ve etkinliğe ev sahipliği yapan Prof. Eric Chong’du.
Sahak Srpazan’ın konuşması, ‘Cinsiyet Oluşumunda İnancın Etkisi: Ortodoks Kilisesi Bakış Açısı’ başlığını taşıyordu. İngilizce yaptığı sunumda Sahak Srpazan cinsiyet yapılanmasında dini inançların oynadığı rolü Kutsal Kitap, gelenek, tarih ve kültür bağlamında ele aldı ve özellikle Ermeni Ortodoks Kilisesi başta olmak üzere Doğu Ortodoks Kiliseleri deneyiminden yola çıkarak saptama ve çıkarımlara bulundu.
Sahak Episkopos’un konuşmacı olarak katıldığı panelde, ruhanilerin ve eğitim kurumlarının cinsellik alanında etkin bir rol üstlenmesi gerektiği noktasında uzlaşıldı. Panelde, bu alanda, bilimin ve vicdanın ışığında adımlar atılarak, mevcut yanlışların ve yanılgıların düzeltilmesi gerektiği vurgusu yapıldı. Maşalyan, panelin çok canlı geçtiğini ve tartışmaların, bu alanda kat edilecek uzun bir yol olduğunu gösterdiğini ifade etti.
‘Tanrısal yasa karşısında herkes eşittir’
Sahak Episkopos Maşalyan’ın sunumundan özet alıntılar
Ortodoks Hristiyan dünyası batı Hristiyanlığıyla Doğu arasında bir köprü olarak düşünülebilir. Bir ucuyla İslam coğrafyasına dokunan ve hatta onunla iç içe var olan (Mısır Kıpti Kilisesi ve Ortadoğu Hristiyanları gibi), bir diğer ucuyla da (örneğin Rusya’yla), İran, Hindistan ve Çin’e komşu olan yaklaşık 300 milyonluk bir kitleden söz ediyoruz. Cinsiyet sorunlarını batılı gibi yaşıyor olsalar da bir doğulu gibi ketum davranmayı, az konuşmayı tercih ediyorlar. Çünkü burası batıya göre daha az seküler ve daha çok muhafazakâr bir dünya. Bu özelliği dolayısıyla Ortodoks halklar cinsel tartışmalara, Batıdaki dindaşları Katolik ve Protestan kiliseleri gibi hararetle katılmıyorlar. Daha eski muhafazakâr bir Hristiyanlığı temsil eden Ortodoks dünyası kadın ve cinsellik gibi tartışmalara akademik bazı çevrelerin dışında pek katılmıyor. Bunun tersini gerektirecek tabandan gelen güçlü bir etki olmadıkça da bu tavırlarını sürdürecekler gibi. Elbette batıda diasporası olan ya da Avrupa’daki Slav Ortodoks Kiliseleri için durum daha karışık bir hal alıyor. Velhasıl bu konularda konuşabilmek ve tartışabilmek sanki ‘batılı’ olmaya endekslenmiş gibi bir durum arz etmekte.
Cinsel ahlak konusunda inançtan bağımsız genel geçer herkesçe kabul görecek bir konsensüse varmanın mümkün olduğu kanısında değilim. Çünkü cinsel ahlak genel ahlakın bir parçasıdır. Ahlakın temeline dini, kutsal yazıları ve geleneği oturtan bir anlayışla, seküler, ateist, evrimci ve göreceli bir anlayışın cinsel ahlak konusunda uyuşmasını beklemek hayal olur. Bunun tek istisnası batıdaki bazı Protestan kiliselerinin yaptığı gibi kutsal yazılardan ve gelenekten ödün vererek, zoraki yorumlamalarla yeni bir dinsel yaklaşım oluşturulmasıdır. Lezbiyen ve gey evliliklerinin onaylanıp, dini nikâh kıyılması gibi çok tartışmalı hatta yeni bir din olma niteliğinde adımlar atılmaya başlanmıştır. Ama Hristiyanlığın ezici çoğunluğu tarafından bu yeni dinin kabul gördüğünü söyleyemeyiz, özellikle Ortodoks kiliselerince.
Dindar bilinçaltı hâlâ en çok cinsel konulardan muzdarip
Hristiyanlık günahları yarıştırmaz. Bizi Tanrı’dan ayıran her şey ruhsal sağlığımız için tehlikelidir. Günah bağımlılık yaratır ve özgürlüğümüzü kısıtlar. Bir kuşun bir iplikle ya da halatla bağlanmasının pek bir farkı yoktur. Çünkü her ikisinde de kuş uçamaz. Günahın gücü bizi uçmaktan alıkoymasıdır, büyük ya da küçük pek fark etmez. Doğunun ataerkil mirasında maalesef en büyük günahların cinsel nitelikli olduğuna ilişkin bir kanaat yerleşmiştir. Çağdaş dünyada bu bakış biraz değişse de, dindar bilinçaltı hâlâ en çok cinsel konulardan muzdariptir.
Doğuyu esir almış onca adaletsizlik, haksızlık, zulüm, kıyım, cehalet, yoksulluk ve eşitsizlik çığ gibi çoğalırken, dinsel enerjinin ve dikkatin özellikle ve en temelde cinsellik üstüne yoğunlaşması ruhsal bir yanılgıdır.
Günahların cinsiyetçi boyutu
Üstelik cinsel günahların doğuda algılanışı oldukça cinsiyetçidir. ‘Namus’un taşıyıcısı kadındır. Sadece kendisi için değil, kadın aynı zamanda ailesi, akrabaları, ait olduğu grup ve din için iffetini ve cinsel paklığını korumalıdır. Erkek ise sadece ‘kendine ait olan kadınların cinselliğini muhafaza etmek’le mükelleftir. Ayyuka çıkmadıkça erkeksi günahlara kolaylıkla göz yumulur. Evlenmeden önce kadından bakirelik beklenir, erkekten değil. Bu kesinlikle dinden kaynaklanan bir tavır değildir. Evlilik dışı cinsel perhiz hem kadın hem erkek içindir. Günahın cinsiyeti de yoktur. Tanrısal yasa karşısında herkes eşittir. Ortodoks halklar batılılaştıkça bu doğulu kalıntılardan kurtulsalar da,  bu cinsiyetçi tavrın henüz daha baskın olduğunu görüyoruz. Bu da başka bir ikiyüzlülüğe kapı aralıyor elbette.
Batıda gündemden hiç düşmeyen LGBT sorunlarının sıklıkla karıştırılan iki boyutuna değinmek istiyorum. Biri hukuksal, diğeri ideolojik. Cinsel tercih, yönelim ya da seçim, kaynakları ne olursa olsun, çoğulcu, laik ve demokratik bir düzende başkalarına zarar vermedikçe bir insan hakkı sorunu olarak savunulmalıdır. Cinsel azınlıkların hakları hukuk devleti tarafından saldırıya, aşağılama ve nefret suçlarına karşı korunmalı ve genel toplum bu konularda aydınlatılmalıdır.
Ancak mesele sadece bu değildir. Bu konuların insan hakları boyutu tartışılırken sanki cinsellik ve cinsiyet sorunlarında tek bir görüşe varmak, o da LGBT ve feminist lobilerin felsefesi ve ideolojisine boyun eğmek zorunda olduğumuz baskısıdır. Oysa medeniyetimiz bu konuların tartışılmasında henüz daha ilk evrededir. Batıdaki cinsel devrimin sonuçlarıyla henüz yeni yeni yüzleşmeye başlıyoruz. Dizginlerinden boşanmış bir cinsel özgürlüğün yol açtığı muazzam boyutlara varmış boşanma, tek ebeveynli aileler, pornografi, cinsel suçlar, hastalıklar, kürtaj, yalnızlık gibi sorunların insanlığa neye mal olduğunu ve olacağını bilmiyoruz. Tartışma devam etmeli.

Agos

Dawid Schaffranke By Florian Grey!

“Victoria’s Secret podyumunda da yürüyeceğim”

$
0
0
CEREN BÜYÜKTETİK

Yankı Bayramoğlu Haziran ayında LGBTİ Onur Haftası kapsamında ilk kez düzenlenen trans güzellik yarışmasında birinci oldu. Şimdi dünyanın en prestijli güzellik yarışmaları arasında sayılan ve tek trans güzellik yarışması olan Tayland'daki “Miss International Queen”de yarışmak için gün sayıyor. Tüm dünya ülkelerinden trans güzellerin katıldığı yarışmaya Müslüman bir ülkeden katılma hakkı kazanan ilk isim oldu. Bu nedenle yarışma onun açısından da, Türkiye'deki LGBTİ bireylerin görünür olması açısından da önem taşıyor. Mücadelesi güzelliğini kanıtlamanın ötesinde Türkiye'de hergün nefret cinayetlerine kurban giden, şiddete maruz kalan LGBTİ bireylere yönelik bu nefrete dur diyebilmek. Hatta yarışmada dereceye girerse para ödülüyle misafirhane açmayı düşünüyor. 23 yaşındaki Yankı'nın hayali de büyük: “Bir gün ben de o kanatları takacağım ve Victoria’s Secret podyumunda yürüyeceğim” diyor. Yankı ile 7 Kasım'daki yarışma öncesi biraraya geldik. Hayatını, ameliyat olmaya nasıl karar verdiğini, LGBTİ mücadelesini, gelecek planlarını konuştuk.

Biz seni Türkiye'nin ilk trans güzellik kraliçesi olarak tanıdık. Yarışmaya katılmadan önce neler yapıyordun?
Ben aslında dansçıyım. Dans eğitimleri aldım. Birçok yerde dans ettim. Birkaç dizide küçük rollerde de oynadım.

Okuyor musun?
Liseyi bitirdikten sonra hormon tedavisi gördüğüm için öğrenim hayatıma biraz ara vermiştim. Ameliyatımı gerçekleştirdikten sonra üniversiteye kaydoldum ve resim okuyorum.

Gelecek planların neler?
Öncelikli amacım Türkiye'de yaşayan tüm LGBTİ bireylerin görünür olması ve hepsinin iyi şekilde görünmesini sağlamak. Çünkü son zamanlarda LGBTİ bireylere karşı o kadar çok nefret cinayeti gerçekleşiyor ki... Bir annenin lafı var: “Koskoca dünyaya benim çocuğum mu sığmadı” diye.
Bunun suçlusu da devlet ve sistem. Birçok arkadaşımız öldürülüyor. Öldürenlerin kimisi yakalanıyor, kimisi yakalanmıyor. Anayasa'da o kadar insanın canına kıymanın cezası bu mu?

Trans bireyler iş bulmak da zorluklar yaşıyor mu?

Eskiden bütün LGBTİ bireyler okuyamıyorlardı. Ama şu an 21' inci yüzyıldayız ve birçok LGBTİ birey üniversite mezunu. Emin olun ki çok zekiler. Aslında her yerdeyiz. Okulda, mecliste, mahkemelerde... Dünyadaki birçok sanatçıya bakın LGBTİ bireylerdir. Benim çok lise öğretmeni trans arkadaşım var. Trans olan savcı arkadaşlarım var. Türkiye'de ötekileştirme çok fazla. Sen özellikle trans bir kadınsan ötekileştirmenin daha da ötesine itiliyorsun. Devlet bununla ilgili çalışmalar yaparak LGBTİ bireylere iş olanakları sunabilir.

Trans kraliçe seçildikten sonra tanınan ve görünen bir insan oldun. Bu sana zorluklar yaşatıyor mu? Hiç tehditle filan karşılaştın mı?

Tehdite maruz kalmadım ama güzel şeyler yaşadım. Üst komşum beni gazetede görmüş. “Kızım sen trans mıydın” diye şaşırdı. O dönemki erkek arkadaşım da trans olduğumu bilmiyordu. Öğrenmiş oldu.

Ne tepki gösterdi?
Ben ondan habersiz güzellik yarışmasına katılmıştım. Aradan zaman geçtikten sonra gecenin ikisinde bana pat diye bir fotoğraf gönderdi “Hakkında böyle haberler var” diye. Ona durumu anlattım. Herhangi bir zorluk yaşamadım. Zaten şu anda birlikte değiliz.

Neden ayrıldınız?
Bu nedenden dolayı ayrılmadık. Evlenmek istiyordu. Hatta ailesiyle de tanışmıştık. Ama benim kariyer planlarım vardı.

Ailesi tepki gösterdi mi?
İlk başta biraz tepki gösterdiler. Ancak modern bir aileydiler. Sonradan herhangi bir sorun yaşamadım.

Aile planların var mı? Çocuk sahibi olmayı düşünüyor musun?
Aşk nefes almak, hissetmektir. Annelik ise bambaşka bir duygu. Evlatlık almayı ya da sevdiğim erkekten taşıyıcı bir anneyle çocuk sahibi olmak isterim. Ama daha 23 yaşındayım ve yolun başındayım.

Peki bir kadın olduğunu ne zaman fark ettin?
Ben her zaman bir kadındım.

Nasıl bir çocukluk geçirdin?
Kırmızı bahçevan pantolonum, kırmızı ayakkabılarım vardı. Annem, babam, kız kardeşim, ablam ve erkek kardeşimle birlikte çok mutlu bir çocukluktu. Onlara bu nedenle her zaman teşekkür ediyorum.

Cinsiyet değiştirme ameliyatına ne zaman karar verdin?
 Ailemin desteğiyle 15 yaşında hormon tedavisi görmeye başladım. Ailem önce karşı çıktı. Psikiyatrlara filan gittik. Daha sonra Çapa Tıp Fakültesi'nde LGBTİ bireyler için bulunan bölüme gittiğimizde herşeyi aileme anlattılar. 16 yaşından beri ben de kendimde birşeyleri oturtmaya başlamıştım. Zaten o yaşlarımda derneklere
gidip geliyordum.

Ailen kararını nasıl karşıladı?
Onlara açık bir şekilde “Ya ben ya da ben yokum” dedim. Onlar benim bağım ve hayatımda olan insanlar. Beni x birisi olarak göremezler, ben de onları göremem. Kabul ettiler sonuçta. Türkiye'de birçok LGBTİ bireyin ailelerinin yanlış yönlendirmelerinden dolayı tramvalar yaşıyor. Nefret cinayetlerine kurban gidiyor. Özellikle altını çiziyorum; bu cinayetler politiktir. Almış olduğum tacı da nefret cinayetine kurban giden bütün arkadaşlarıma armağan ettim zaten.

Güzellik senin için nasıl bir kavram? Kendini hep beğenir miydin?
Ben kadın olduğumu güzellik yarışmasıyla fark etmedim. Ben zaten hep güzeldim. Şu an sadece şekil olarak da toplumun güzellik algısına uygunum. Benim için güzellik hissettiğim anın kendisidir.

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdin?
Birden gelişti aslında. Toplumda transları hep kötü lanse ettiler. Ben de transların varlıklarını görünür kılmaları için güzel bir fırsat olarak gördüm yarışmayı.

Teklif geldi mi yarışmadan sonra?
Bir Alman iç çamaşır firmasından teklif aldım. Bazı rol teklifleri aldım. Roller bana uymadığı için kabul etmedim.

Yüzü olmak istediğin markalar var mı?
Victoria Secret, Chanel, Louis Vuitton ve Mango. Tam bir iç çamaşırı hastasıyım.

Ölçülerin kaç? Victoria’s Secret meleği olabilir misin sence?
Ölçülerim 90-60-90. Neden olmasın. Vücudum da uygun. Başvurmayı düşünüyorum. O podyumda yürümek, o güzel iç çamaşırlarını üzerimde taşımak, o kanatları takmak istiyorum. Çok keyifli bir şey. Düşünsenize İslami bir ülkeden trans bir kadın Victoria’s Secret mankeni oluyor.
Hayalim o kanatları takıp o podyumunda yürümek. Türkiye'de de çalışmak
istiyorum tabii.

Modelliğe devam edecek misin?
Evet, kesinlikle devam etmek istiyorum. Zaten şu an süren görüşmelerim de var. Ayrıca 20 Kasım'da LGBTİ bireyler olarak ilk kez bir defile düzenleyeceğiz. 40 LGBTİpodyumda arkadaşlarına destek için yürüyecek. Kendi tasarladığımız ya da diktirdiğimiz kıyafetler de bir internet sitesi üzerinden açık arttırmaya sunulacak. Bu defileden elde edilen gelir de bir yıl önce açılan trans misafirhanesine verilecek. Başka şubeler de açmayı hedefliyoruz.

“MÜSLÜMAN BİR ÜLKEDEN KATILAN İLK ADAYIM”

Tayland'daki dünyadaki tek trans güzellik yarışması mı?
Evet. Tek ve en prestijli yarışma. Bütün dünya ülkeleri katılıyor. Ancak ilk defa bir Müslüman ülkeden ben gidiyorum.

Nasıl hazırlanıyorsun yarışmaya?
Yarışmada bir yetenek sergileniyor. Ben de oryantal yapmaya karar verdim. Tayland'a gidene kadar her gün günde iki saat Leyla Adalı'dan özel ders alıyorum. Tayland'daki yarışmada ülkemi en güzel şekilde temsil etmek için kıyafetlerim de özel olarak dikiliyor.

Bir iddian var mı yarışmayla ilgili?
Bir iddiam yok. Bu bir yarışma sonuçta. Ben sadece kendime güveniyorum.

Dereceye girersen aldığın para ödülüyle ne yapmayı düşünüyorsun?
Yarısını Tayland'daki LGBTİ'lere bağışlayacağım. Kalan yarısıyla da İstanbul'daki LGBTİ misafirhanesinin ikinci şubesini açacağım.

Tayland'daki dünyadaki tek trans güzellik yarışması mı?
Evet. Tek ve en prestijli yarışma. Bütün dünya ülkeleri katılıyor. Ancak ilk defa bir Müslüman ülkeden ben gidiyorum.

Bir gün bu ülkenin trans cumhurbaşkanı olacak

Yarışmaya katılma hakkı kazandıktan sonra devlet yetkililerinden herhangi bir tebrik, destek aldın mı?
Asla. Ama bu konuda Şişli Belediye Başkanı'na teşekkür ediyorum, çok destek oluyor LGBTİ bireylere. Biz varız ve herkes bunun farkına varacak. Çünkü biz küçük bir kesim değiliz. Biz hayatın her yerindeyiz ve olmaya da devam edeceğiz. Biz kötü birşey yapmıyoruz. Sadece özgürce yaşamak istiyoruz. Biz insanları hayatın dışına itmedik ama insanlar bizi hayatın dışına itiyor. Bu devlete biz de vergi veriyoruz. Okula gitmek, sağlık sisteminden yararlanmak bizim en doğal hakkımız. Bir gün gelecek bu devletin başına bir trans birey ya da gay birey geçecek. Başbakan olacak, Cumhurbaşkanı olacak.

https://mail.google.com/mail/u/0/?pli=1#inbox/1494d1eb85339d7d

İstanbul Başakşehir-Galatasaray: 4-0


Rüzgar Erkoçlar ve Hülya Avşar aynı filmde

$
0
0
Rüzgar Erkoçlar ve Hülya Avşar, Kutluğ Ataman’ın yeni filmi “Oryantalya”nın başrolünde oynayacak.

“Kuzu” filmiyle 51. Antalya Altın Portakal’da en iyi film dahil 6 ödül kazanan yönetmen Kutluğ Ataman’ın “Hiç bitmeyen bir aşk hikayesi, erotik bir masal” olarak tanımladığı yeni filmi “Oryantalya”nın başrolünde Hülya Avşar ve trans erkek oyuncu Rüzgar Erkoçlar oynayacak.

Oryantala’nın konusu şöyle:
19 yaşındaki yakışıklı Mazlum fakir olduğu için sevdiği Vicdan’la evlenmesine izin verilmez. Vicdan’ın ailesinden öç almak için en yakın arkadaşı, Vicdan’ın ikiz erkek kardeşi Civan’ı öldürdüğünde yanlışlıkla Vicdan’ı öldürdüğünü anlar. Mazlum, bu büyük ihanetinin verdiği suçluluk duygusundan kaçmaya çalışırken kendini tekrardan bu aşkın başladığı 70’li yılların savaş sonrası şehrinde bulacak, aynı hayatı sonsuza dek yaşayacaktır.

Erotik bir masal…
Yönetmen görüşü bölümünde Ataman, “Oryantalya”yla ilgili şu bilgileri verdi: “Oryantalya aşk ve tutkunun neden olduğu bir cinayetin hikayesini anlatır. Tutku, hikayenin kahramanı Mazlum’un işlediği cinayetin bir cezası olarak onun yakasını asla bırakmaz ve onu ölümsüzlüğe mahkum eder.

Mazlum sonsuza kadar sevmeye, sevdiğini yeniden öldürmeye ve onu tekrar bulup sevmeye mahkumdur. ‘Oryantalya’ aynı anda geleceğe ve geçmişe doğru ilerleyen bir hikaye anlatır. Bütün bu çıldırmışlığa rağmen hikaye, neden ve sonuç ilişkisi mantığını korur ve kendi içerisinde bütün bir erotik masal anlatır.”

Katalogtaki yapımcı görüşü bölümünde ise “Bu hikayenin ana aktörü cinselliktir. Eşcinsel ve heteroseksüel erotizm, arzu ve seks binaların duvarlarından akacak ve sıcak asfalttan yüzeye çıkacak” ifadeleri yer alıyor.

Radikal

Çıplak Erdal Beşikçioğlu

$
0
0
Cesur Erdal Beşikçioğlu Erdal Beşikçioğlu ve Sezin Akbaşoğulları’nın başrollerini paylaştığı 'Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku'nun geçtiğimiz günlerde yayınlanan fragmanı sosyla medyada çok konuşuldu.


http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/keyif/27465979.asp

Sevda Demirel trans misafirhanesini ziyaret etti

$
0
0
Trans misafirhanesinde kadınlarla biraraya gelen Sevda Demirel, 'Biraz sevgimizden biraz bütçemizden ekleyelim buraya' dedi

LGBTİ aktivisti Öykü Ay’ın trans misafirhanesi için başlattığı yardım kampanyasına ünlü isimlerden Sevda Demirel de destek verdi. Kimsesiz ve  bakıma muhtaç trans kadınların yaşadığı misafirhaneyi ziyaret eden Sevda Demirel, misafirhanede kalan kadınlarla sohbet etti ve sorunlarını dinledi.

“Gözlerinin içinde sevgi eksikliği var”

Trans misafirhanesinde yaşayan trans kadınlarla bir araya gelen Sevda Demirel, “Ben onların da iyi yaşaması gerektiğini düşünüyorum. O kadar sevgi dolular ve o kadar mazlumlar ki burada olmaktan çok mutluyum” dedi.

“Biraz sevgimizden biraz da bütçemizden verelim”

Yaklaşık bir sene önce İstanbul LGBTİ Derneği’nin girişimiyle açılan trans misafirhanesinde kalan kadınların sorunlarını dinleyen eski manken Sevda Demirel, medyada tokat atan ve fevri kadın olarak tanınsa da aslında vicdanlı bir insan olduğunu söyledi.

Demirel, “Bizler biraz sevgimizden ve biraz da bütçemizden eklersek burada yaşayanları mutlu etmiş oluruz. Burada kalan arkadaşlarımın istediği de tek şey biraz sevgi” diye konuştu.

http://t24.com.tr/haber/sevda-demirel-trans-misafirhanesini-ziyaret-etti,275226

Türkiye'nin ilk trans modeli heyecanlandırdı!

$
0
0
Türkiye’nin ilk trans modeli olan sosyetik güzel Çağla Akalın önceki gün uluslararası bir modellik yarışmasında podyuma çıkarak bir ilke imza atmanın mutluluğunu yaşadı.


Havadis Türk -Türkiye’nin ilk trans modeli olan sosyetik güzel Çağla Akalın önceki gün uluslararası bir modellik yarışmasında podyuma çıkarak bir ilke imza atmanın mutluluğunu yaşadı.

Bir ilke imza atarak transların gözdesi oldu

Hafta sonu The GreenPark Hotel Bostancı’da finali gerçekleştirilen “Perfect Model’s Of Turkey” adlı yarışmada modacı Sıddık Süren imzalı birbirinden şık kıyafetle podyuma çıkan trans güzeli Çağla Akalın ayakta alkışlandı.
 
Yarışmanın jürisi tarafından yapılan oylama da derece alamayan Türkiye’nin ilk trans modeli Çağla Akalın, zarafeti ve sempatik tavırlarıyla yarışmanın odağı, kazananı oldu.


#türkiyeninilktransmodeli #Türkiyenintransgüzli

Haber: E.Kadir Kilci
Foto: Ç.Akalın

Rüstem Batum: Tangonun zina olması bizi bozmaz

$
0
0

Rustem Batum ‏@RustemBatum
Tangonun zina olması  bizi bozmaz da asıl " Ata sporumuz"un gay seksi olması sonumuzu getirecek!
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>