Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

Justin Bieber eşcinsel rolünü reddetti

$
0
0
22 yaşındaki Kanadalı pop yıldızı Justin Bieber, 'Uber Girl' filmi için kendisine teklif edilen rolü reddetti. Bieber, senaryo gereği bir erkekle birlikte olması gereken sahnenin değişmesi gerektiğini, aksi halde filmde yer almayacağını söyledi. 

New York Post’tan Richard Johnson’ın haberine göre, yazar Pete O’Neill’in kaleme aldığı ‘Uber Girl’ filminde bir popstarı canlandırması için Justin Bieber’a teklif götürüldü.  Ancak Bieber, senaryoda değişiklik yapılmazsa bu yapımda yer almayacağını söyledi.

Senaryoda Bieber’ın başka bir erkekle birlikte olduğu bir sahne yer alıyor. Yazar O’Neill, ‘Final sahnesinde bir erkek dansçıyla birlikte olması gerekiyordu, ancak Bieber bunu reddetti’ açıklaması yaptı.

ESKİ SEVGİLİSİNE DE TEKLİF GİDECEK

Projede yer alması planlanan diğer isimler arasında Bieber’ın eski sevgilisi Selena Gomez, Ariana Grande ve Mad Men’de Sally Draper rolüyle hafızalara kazınan aktris Kiernan Shipka da var.

Justin Bieber eşcinsel rolünü reddetti

Justin Bieber 2010 yılında CSI: Crime Scene Investigation diziside iki bölümde rol almıştı. 2011’de de Ben Stiller’ın ‘Zoolander No:2’ filminde görünmüştü.

Hürriyet

Saville Dorfman by Marco Ovando LoveSexo

Kristen Stewart, kız arkadaşına aşık olduğunu ilk kez açıkladı

$
0
0
‘Alacakaranlık’ serisinde canlandırdığı Bella karakteriyle tanınan 26 yaşındaki dünyaca ünlü ABD’li aktris Kristen Stewart, kız arkadaşı Alicia Cargile’e deli gibi aşık olduğunu ilk kez açıkladı.

Eski asistanı Alicia Cargile ile 2015 yılından beri birlikte olduğunu ve ekim ayında ayrıldıktan sonra kısa zaman içinde yeniden bir araya geldiklerini söyleyen Kristen Stewart, artık ilişkisini saklamak istemediğini söyledi. Elle dergisinin İngiliz edisyonuna konuşan ünlü oyuncu, bir kız arkadaşı olduğunu ilk kez itiraf etti.

Kristen Stewart, kız arkadaşına aşık olduğunu ilk kez açıkladı

Stewart ve sevgilisi, Kaliforniya'da kahve alırken görüntülendi.

Mayıs ayında Fransız aktris ve müzisyen Soko ile kısa bir ilişki yaşayan Stewart, ilişkisini ilk kez açık etti. ‘Sanırım kız arkadaşıma gerçekten aşığım. Birkaç kez ayrıldık ama sonra yeniden bir araya geldik ve bu kez tamam dedik’ diyerek ilişkisini itiraf etti.

'SAKLAMAK UTANMAK GİBİ OLUYORDU, BUNU İSTEMEDİM'

Kristen Stewart, kız arkadaşına aşık olduğunu ilk kez açıkladı

Kristen Stewart, bir dönem 'Alacakaranlık'taki rol arkadaşı Robert Pattinson'la da aşk yaşamıştı.

‘Alacakaranlık’ dizisindeki rol arkadaşı Robert Pattinson’la da bir ilişki yaşayan Stewart, kız arkadaşının onu çok daha fazla mutlu olduğunu söyledi: ‘Bir erkekle birlikte olduğum zaman ilişkiye ait özel detayların basitleştirilmesinden hoşlanmıyordum. Ancak bir kızla birlikte olduğumda iş değişti. Bunu saklmaak sanki bu ilişkiden utanıyormuşum gibi göründü. Bu nedenle artık bunu saklamak gerektiğini düşünmüyorum’ dedi ve ekledi: ‘Hayatımı açık yaşamak beni daha mutlu biri yapıyor.’

Hürriyet

Robbie Williams'tan çıplak poz: Hayaller Kardashian, gerçekler Doğuş!

$
0
0
Ünlü şarkıcı Robbie Williams’ı Türk asıllı eşi Ayda Field bu halde kameraya çekti. Wiliams'ın bu hali, bir zamanlar şarkıcı Doğuş'un elinde saksıyla çıplak poz verdiği halini hatırlattı. 


Elinde bir doğum günü pastasıyla çırılçıplak odada gezinerek 'Ben görünmezim!' diye bağıran Williams’ı videoya çeken ve Instagram'a yükleyen Field, eşine ‘Kendini görünmez sanıyorsun ama ben pek çok şeyi görüyorum’ diye karşılık veriyor. İkilinin şakalaşması sırasında Robbie Williams, ‘Ben de çıplak pozlarımla Kim Kardashian gibi interneti sallamak istiyorum’ dedi. Ama Williams’ın elindeki pastayla olan pozu, Kardashian’dan ziyade Doğuş’un meşhur saksı pozunu hatırlattı.

Hürriyet

Gui Fedrizzi For Victor Magazine!

İlk Arapça LGBTQ Dergisi Ürdün’de Basıldı

$
0
0
Ürdün LGBTQ odaklı online dergisi My. Kali Arap LGBT topluluğu talepleri doğrultusunda farkındalığın genişletilmesi amacıyla ilk kez Arapça basım yaparak bu yaz tarihe geçti.

My. Kali 8 yıl önce İngilizce olarak yayına başladı. Fakat aynı zamanda Arapça yayın yapma adımını attıklarında, derginin editörleri kendilerine yönelik eleştiri ve hatta şiddet saldırılarına karşı hazırlanmak zorunda olduklarını biliyorlardı. Sıfır bütçelerini referans gösteren grup, “Sürekli toplu olarak değişen Arap ve Kuzey Afrikalı düzcinsel ve LGBTQIA gençliği” için kendi dillerindeki haberlere ve hikâyelere odaklanma kararı almış. Böylece köklü sorunlara daha katılımcı çözümler üretmeyi amaçlıyorlar.

1544705692-2_640x345_acf_cropped

Eşcinsellik Ürdün’de yasalken, derginin Arapça versiyonu tepkiye yol açtı. Fakat The Times of Israel dergisinin kurucusu ve adaşı Khalid Abdel-Hadi’nin ‘’Dergiye doğrudan yapılan herhangi bir şiddet oluşturacak tehdidin oluşunu reddettiğini’’ raporladı.

Khalid Abdel-Hadi, Facebook’tan ‘’Biz uluslararası medyada rapor edildiği gibi ölüm tehditleri almıyoruz.’’ şeklinde bir mesaj yazdı. O, durumun sadece Facebook yerel medya sayfalarında yapılan bazı olumsuz yorumlardan ibaret olduğunu iddia ediyor.

GMag

Kim Kardashian olmak isteyen erkekler eşcinsel değildir de nedir?

$
0
0
Kim Kardashian olmak için 600 bin TL harcadı

25 yaşındaki Jordan James Parke ve 22 yaşındaki James Holt, Facebook üzerinden ‘Hangimiz en çok Kim Kardashian’a benziyoruz’ kavgası başlattı.

James Holt, hakkında çıkan bir haberi paylaşarak ‘Hakkımda çıkan bu makale beni çok mutlu etti ama niye Jordan’ı da olaya dahil etmişler anlamadım’ yazdı.

Jordan bunun üzerine ‘Biri sizi kıskanıyor ve nefret ediyorsa, ışığınızı çalmaya çalışır. Git kendine doğru dürüst burun yaptır. Hatta önce benim işlerimi takip et’ dedi.

İkilinin arasındaki ‘Hangimiz daha çok Kardashian’a benziyoruz’ kavgası şu sıralar İngiliz magazin basınını oldukça meşgul ediyor.

James, idolü Kardashian’a benzemek için 10 bin sterlin (yaklaşık 40 bin TL) harcayarak dudaklarını büyüttü. 3 bin sterlin (yaklaşık 12 bin TL) Botox’a, 2 bin pound (yaklaşık 8 bin TL) yanak doldurmaya gitti.

Hatta kaburgalarını Kardashian’ın kum saati vücuduna benzeyebilmek için aldırdı!

Jordan ise Kim olabilmek için 50 kez estetik ameliyat geçirdi ve sadece 4 yılda 150 bin sterlinin (yaklaşık 600 bin TL) üstünde para harcadı.

Çene implantı, iki kez burun ameliyatı, botox, 50 kez dudak botoxu, kaş dövmesi gibi sayısız operasyon geçirdi.

Hürriyet

Sergey Lazarev


Erkek kuzenlerine tecavüz eden çocuklara 13- 20 yıl hapis istemi

$
0
0
ERZURUM’da tümü erkek olan A.K. (17), kardeşi V.K. (15) ile kuzenleri O.K. (14) ve V.K. (12) hakkında, diğer erkek kuzenleri  12 yaşındaki K.K.’ya tecavüz ettikleri iddiasıyla 1’nci Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Kuzenlerden A.K.’nın 20 yıla kadar, diğerlerinin ise 13 yıla kadar hapsi isteniyor.

Olay, 28 Nisan 2014 günü meydana geldi. Suça sürüklenen çocuklardan V.K., iddiaya göre kuzeni K.K.’yı tehdit ederek halasının evine götürdü. V.K. kuzeni K.K.’yla fiili livata yoluyla ilişkiye girmek isterken halası B.Ş. eve geldi. Yeğeni V.K. ile K.K.’yı telaşlı halde görünce durumu anlayan hala B.Ş., K.K.’nın annesiyle birlikte polise başvurdu.

Şikayet üzerinde A.K., kardeşi V.K., diğer kuzenler O.K. ve V.K. hakkında 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. İddianamede A.K.’nın ’çocuğun cinsel istismarı’ suçundan 12 yıla kadar, ’kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan da 1 yıl 8 aydan 8 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep edildi. Diğer kuzenler V.K., O.K. ve V.K.’nın ise ’çocuğun cinsel istismarı’ suçundan 7 yıla kadar, ’kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan ise 1 yıl 3 aydan 6 yıl 3 aya kadar hapis cezası verilmesi istendi.

’RUH SAĞLIĞI BOZULMUŞ’ RAPORU

İddianamede, suça sürüklenen çocukların işlemiş oldukları fiillerin hukuki anlam, sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin bulunduğunun rapor edildiğine vurgu yapıldı. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından mağdur çocuk K.K. için verilen raporda ise ruh sağlığının bozulduğu tespit edildi.

HEYET, SALONDAKİLERİ ÇIKARIP MAĞDURU DİNLEDİ

1’nci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada suça sürüklenen çocuklar suçlamaları kabul etmedi. Mağdur K.K.’nın başından geçenleri anlatabilmesi için mahkeme heyeti, dinleyici olarak duruşmaya katılanları duruşma salonunun dışına çıkardı. K.K., duruşmada yaşadıklarını şöyle anlattı:

"O.K. ilk olarak evlerinin çatı kısmında yaptı. Diğerleri de öğrendi. Babamla, abime söylemekle tehdit etti ve ilişkiye girdiler. Babam sinirli olduğu için korkumdan aileme anlatamadım. Son olarak 28 Nisan günü dışarıda top oynarken babam ve abim de olay yerinden geçiriyordu. V.K. babamı göstererek ’diyeyim mi?’ diye tehdit etti ve böylece B.Ş.’nin evine gittik. V. camdan girip kapıyı açtı, beni içeri aldı. V.’nın halası B.Ş. eve gelince bizi gördü. Annemi aradı ben de tüm olanları aileme anlattım."

Mahkeme, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi

DHA

http://www.gazetevatan.com/erkek-kuzenlerine-tecavuz-eden-cocuklara-13-20-yil-hapis-istemi-971691-yasam/

O ülkeyi ikiye bölen eşcinsellik yasası onaylandı!

$
0
0
İtalya’da uzun zamandır tartışılan eşcinsel birliktelikleri tanıyan yasanın mecliste kabul edilmesi, ülkeyi adeta ikiye böldü.

Başbakan Matteo Renzi’nin lideri olduğu iktidarın büyük ortağı Demokrat Parti tarafından hazırlanan ve aylardır ülke gündemini meşgul eden “medeni beraberlik kanun tasarısı”, parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisi’nde güvenoyuna doğal olarak tutuldu. 630 sandalyeli mecliste 372 evet, 51 hayır ve 99 çekimser oy kullanılan tasarı, bu sonuçlara göre yasalaşmış oldu.

Muhalefetteki 5 Yıldız Hareketi milletvekilleri, yeterli bulmadıkları ve bazı noktalarda ayrımcı olduğunu öne sürdükleri tasarı için “çekimser oy kullanmayı tercih etti. Yoğun tartışmalar sonucu çeşitli değişikliklere uğramış olan söz konusu tasarı, şubat ayında parlamentonun üst kanadı Senato’dan da onay almıştı.

EŞCİNSEL ÇİFTLERE YASAL HAKLAR VERİLDİ

Eşcinsel çiftlere, birbirlerinin çocuklarını evlat edinme hakkı tanıyan madde ise, muhafazakar kesimin tepkisi üstüne tasarıdan çıkarılmıştı. İtalya, Batı Avrupa ülkeleri içinde eşcinsellere yönelik herhangi bir yasal düzenlemesi bulunmayan tek ülkeydi.

Adını, yasanın mimarı olan PD üyesi Senatör Monica Cirinna’dan alan “Cirinna Yasası, medeni beraberlik içinde olan çiftlere, partnerinin ölmesi halinde emekli maaşından ve mirasından faydalanma, aynı soyadı taşıma şeklinde haklar ile evli çiftlerin vergi mesuliyetlerini veriyor.

Yasa, evlenmeden birlikte yaşayan çiftler konusunda da düzenlemeler içeriyor.

LGBTİ örgütleri, tasarıda yapılan değişikliklerden dolayı kısmen bu yasadan memnun. Yasanın çıkarılmasından memnun olmayan birçok sağ parti ise, bu konuda referanduma gidilmesi için girişimde bulunacaklarını açıklarken, yasanın kabul edilmesini sevinçle karşılayan aktivistler meclisin önünde ve Roma sokaklarında kutlamalar yaptı.

Başbakan Matteo Renzi ise, bugünün (dün) nihayet kabul edilmiş ve seneler sonra medeni haklar edinmiş birçokları için bir bayram bulunduğunu ifade etti. Yasaların ideolojiler için değil, insanoğlu için yapıldığını belirten Renzi, böylece İtalya’da mühim bir sayfa daha açıldığını söyledi.

Senato Başkanı Pietro Grasso ise, “Uzun zamandır inkar edilen hakların teyidi için önemi bir adım açıklamasında bulundu.

KATOLİK KİLİSESİ’NDEN VE MUHAFAZAKARLARDAN TEPKİ

Öte yandan, Katolik Kilisesi ve muhafazakarlar yasaya tepkilerini ortaya koydu. Twitter’da “#renziciricorderemo (Renzi bunu hatırlayacağız) etiketiyle başbakana karşı yorumlar yapıldı.

Birçok Katolik topluluk, toplumsal medyada Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’ya yasayı onaylamama çağrısı yaptı.

Katoliklerin lideri Papa Francesco ise daha önce yapmış olduğu açıklamalarda, eşcinsellere Kilise kapılarının kapatılamayacağını belirterek, “Ben kimim ki onları yargılayayım” ifadeleriyle çarpıcı bir söylemde bulunmuş, doktrinleri değiştirmeden onlara karşı anlayışlı olunması icap ettiğini dile getirmişti. Papa, eşcinsel evliliklere ilişkin karşı duruşunu, “Tanrı’nın istediği aile ile başka birliktelikleri karıştırmamak gerek sözleriyle ifade etmişti.

http://www.netdhaber.com/o-ulkeyi-ikiye-bolen-escinsellik-yasasi-onaylandi-18738

ABD tarihinde ilk kez bir transseksüel, parti kongresinde konuştu

$
0
0
ABD'de yapılacak seçimler öncesi düzenlenen Demokrat Parti'nin kongresinde transseksüel aktivist Sarah McBride konuşma yaptı.

Sarah McBride, Demokrat Parti kongresinde LGBT’ye karşı yapılan ayrımcılık hakkında konuştu. Sarah McBride bu konuşmasıyla ABD’de ana partiler kongresinde konuşma yapan ilk transseksüel kişi oldu. Türkiye'de de Trans kadın aktivist İpek Kırancı HDP'den milletvekili aday adayı olmuş, LGBTİ bireylerinde mecliste temsil edilmeleri gerektiğini söylemişti.

ABD'de yapılacak seçimler öncesi düzenlenen Demokrat Parti'nin kongresinde transseksüel aktivist Sarah McBride konuşma yaptı.

McBride’in konuşmasından satır başları şu şekilde:

“Değişimin mümkün olduğunu gördük. Beyaz Saray’daki ve kendi memleketim olan Delawere’deki değişikliklere şahit oldum. Fakat bu ilerlemelere rağmen daha çok iş var. Tek çeşit sevmeyi bilen, tek çeşit yaşamayı bilen bir millet mi olacağız? Yoksa herkesin özgürce yaşadığı ve düşündüğü bir millet mi olacağız? Gerçekleşecek olan seçimin asıl sorusu budur.”

“Bugün ABD’de hala LGBT insanları yasalarla ve insanların düşünceleriyle nefretin merkezinde. Fakat inanıyorum gelecek farklı olacak. Gelecekte saygı göreceğiz ve korunacağız. Özellikle Hillary Clinton başbakanımız olursa."

McBride bunlara ek olarak ABD hala 30 eyalette işe alımlarda ve diğer konularda ayrımcılık yapıldığını dile getirdi.

Kaynak: AjansHaber

Rüzgar Erkoçlar setlere geri dönüyor

Cinsiyet akışkanlığı, fıtrat, eşitlik…

$
0
0
Geçen gün metroda bir genç insan girdi görüş alanıma, nefis bir gey adam dedim kendime, dar blucin giymiş, hoş kıvrımlarıyla endamı güzel bir kadın gibiydi, hereketleri akıcı ve zarif; sonra tereddüte düştüm, yoksa gerçekten kadın mıydı?

Bu tereddüte düşüp, bu soruyu sorduğunuz anda, akışkan cinsiyet alanında buluyorsunuz kendinizi. İnsanlığın geleceği böyle bir yere işaret ediyor. Dünyada giderek daha çok genç insan, ne kadın ne erkek olmak istiyor, ikisinin arasında, ikisinin karışımı olan, hatta her ikisinden de farklı bir cinsiyet kimliği arayışında. Neredeyse cinsiyeti  hepten reddediyorlar.

Derken, 2014 Kasım ayı biterken, Türkiye’de kadın hareketi ayaklanıyor; Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınla erkeği eşit konuma getirmek fıtrata terstir demiş. Erkeğin yaptığı her işi kadın yapamaz, narin yapısına uymaz, dinimiz kadına annelik makamını vermiştir diye devam ediyor; eşitlik kavramı yanlıştır, bunu feministlere anlatamazsınız, eşitliğe takılıp adaleti ıskalıyorlar, asıl adalet önemli demiş.

Metrodaki genci ve cinsiyet akışkanlığını düşünüp, bu sözlere de, karşılığında Internet’i dolduran protesto mesajlarına da gülümsemek geldi içimden.

Dünyanın bir kısmı başka yerde, eşitliği çoktan aşmış, cinsiyet akışkanlığı peşinde; bir başka kısmı hala cinsiyet eşitliği konusunda mücadele etmek zorunda; Türkiye gibi bir ülkeye bakın, bir bölümü eşitliği neredeyse yakalamak üzere, onun da ötesini hayal etmeye başlamış; bir bölümü fıtrat yahut yaratılış diye bir şeyle kendini sınırlıyor. Dünya nasıl farklı hızlarda gelişiyorsa, Türkiye de çifte hızda gelişen bir toplum, zor da gelse bu gerçeği kabul etmeliyiz, çeşitli insan grupları, çok farklı hızlarda ilerliyorlar.

Ben bunu üniversite eğitimine bağlayacağım. Tamamen ilgisiz gibi duruyor, biliyorum, ama biraz sabır.

                                     *    *    *    *

Osmanlı İmparatorluğu’nda kadınların üniversiteye gitme hakkını 1914 yılında kazandıklarını daha yeni öğrendim. Yüz yıllık bir hak. Oy kullanmak kadar belirleyici bir değişim. “İnas Darülfünunu” yani “Kadın Üniversitesi” 1914’te kurulup o yılın Ekim ayında öğretime başlamış.

1919’da ilk karma eğitim hareketleri görülüyor, 1920’lerde, hemen Cumhuriyet öncesi, üniversite eğitimi tamamen kadın-erkek karışık hale gelmiş. Ki hatırlayın, erken Cumhuriyet dönemi dahi, liselerin kız ve erkek ayrı olabildiği bir dönemdi. Benim çocukluğumda bile vardı hala, İstanbul Kız Lisesi, Nişantaşı Kız Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi gibi.

Ben kendim Amerikan Kız Koleji’nde okudum. Annemle babamın derdi cinsiyet ayırımı değil, okulun kalitesiydi elbette. 1970’lerde okulun karma eğitime geçmesi de, ideolojiyle ilgisizdi, ekonominin dayattığı bir değişimdi.

Sonra da, garip bir tesadüfle, Amerika’da bir kadın üniversitesine gittim. Kadın erkek ayrı eğitime inandığım için değil, tam tersine; her tür ayırım beni sinir eder – zenciler giremez, kadınlar giremez, erkekler giremez türünden şeylere fena huylanırım. Burs kazanabildiğim  üç üniversite arasında en iyi ortamı ve en kaliteli eğitimi sunduğu için gittim Wellesley’e.

Sonradan öğrendim ki, Hillary Clinton ve Madeline Albright gibi iki dışişleri bakanı çıkartan, uzay yolculuğundan parçacık fiziğine, yüksek mahkeme üyeliğine kadar başarı kazanmış kadınlar yetiştiren bir okula gitmişim meğer.

Sırf o nedenle kadın-erkek ayrı eğitime inanacak değildim elbette. Amerika’da hala kadın üniversiteleri olması beni şaşırtır, ben ayrı kadın üniversitesi olmasını savunmam, ama kendim deneyimleyince Amerika gibi bir toplumda yararlı bir işlevi olabileceğini gördüm.

Önceleri, tıpkı bizde olduğu gibi, üniversiteler kadın öğrenci almayı reddettiği için, kadınların devam edeceği özel üniversiteler kurulmuş Amerika’da, feminist ve girişimci bir ruhla. Ama büyük oranda hukuk eşitliği sağlandıktan sonra, kadın üniversitelerinin, daha az sayıda bile olsa, varlığını sürdürmesi, ilginç. Bir zamanlar sayıları 300 civarındayken, şimdi elli kadar kadın üniversitesi var Amerika’da ve kendim de bunlardan birinde eğitim aldığım için, mantığını görebiliyorum.

Kadın ve erkeğin toplumun her köşesini, eğlenceyi ve işi, kahveyi ve sofrayı, plajı ve oteli, her şeyi zaten ortak paylaştığı ve kaç-göç olmayan bir kültürde, ama feministlerin ücret eşitliği, istihdam ve eğitim eşitliği, fırsat eşitliği için büyük mücadele verdiği  bir toplumda, arzu eden kadınlara ayrı bir kadın üniversitesinde kendilerine güvenmeyi aşılamak, erkeklerle rekabet etmeden kişiliklerini bulma fırsatı vermek, sadece kadınların lider konumunda olduğu ve rol modeli oluşturduğu  bir ortamda onları yetiştirmek, feminist açıdan, anlaşılabilir bir hedef. Amerika’da hala kadın üniversitelerinin olması tek nedene dayalı, o da feminizm; fıtratla bir alakası yok.

Nüfusun yarıdan fazlası için, kadınla erkeğin birlikte kahveye bile gidemediği, kaç-göç üzerine kurulu bizimki gibi bir toplumda, kadınların ayrı eğitim görmesini, asla savunmam. Diyarbakır’da kız lisesi açılsın mı diye saçmasapan sorular duyduğumda, yaşadığım toplumun çifte hızda ilerlediğini hatırlayıp üzüntüme hakim oluyorum. Üniversiteye gitme hakkını yüz yıl önce kazanmışken, başörtüsü uğruna o haktan vazgeçebilen yahut mahrum edilen kadınların trajedisini düşündüğümde de, gene çifte hızda gelişmeyi hatırlayıp üzüntümü bastırıyorum.

Fakat geçenlerde, o farklı hızda ilerlemenin ne anlama geldiğini bana dramatik şekilde hatırlatan bir haber duydum. Amerika’daki, benim feminist okulumdaki  o ileri feminizmin bile modası geçmiş gibi durduğu bir gelişmeyle hem mezun olduğum okul sarsılmış, hem de ben sarsıldım: Bizim kampüste artık sayıları düzinelere ulaşan “trans- erkek” yahut cinsiyeti belirsiz öğrenci okuyormuş meğer!

Doğuştan kadın olan ve okula müracaat ettikleri zaman hala kendilerini büyük ölçüde kadın olarak tanımlayan bu genç kadınlar, zaman içinde cinsiyetlerini farklı tanımlamak istemeye başlamışlar.

Her biri cinsiyet akışkanlığının farklı bir aşamasında; kiminin hedefi erkeğe dönüşmek, kimi  herhangi bir şeye dönüşmek peşinde değil, sadece kesin kalıplara göre erkek yahut kadın diye tanımlanmak istemiyorlar; istisnasız hepsi, cinsiyetle deney yapmak, cinsiyetin sınırlarını zorlamak peşindeler. Hiç birisi klasik anlamda travesti yanut trans-seksüel değil bunların. Kendilerini en rahat hissettikleri tanımlama “cinsiyet akışkanlığı”. Son olarak bunlara, erkek doğup kadınlaşmaya doğru giden “trans-kadın” öğrenciler de eklenmiş. Gökkuşağı misali, cinsiyet akışkanlığı hareketi, fıtrat denilen şeye meydan okuyor.

Ve biz bütün eski mezunlar  geçenlerde üniversitemizin başkanından bir mektup aldık. Kendini cinsiyet olarak akışkan, yahut belirsiz, yahut kararsız, yahut her tür cinsiyete karşı diye tanımlayan öğrenciler konusunda okulun gelecekteki tavrına ilişkin bir bilgi arama komitesi kurduğunu haber veriyordu. Ama sonuç bence şimdiden belli. Başka kalburüstü kadın üniversiteleri, kendini yasal olarak hala erkek diye tanımlayanlar dışında her cinsiyet kategorisindeki  insana kapılarını açmışlar bile. Bir çok konuda olduğu gibi, cinsiyet akışkanlığı denilen geleceği hazırlamakta da, kadınlar ve özellikle feministler, gene devrimci öncüler olacaklar bence.

Devrimin de ne olduğu belli: Fıtrat denilen şeye karşı çıkmak. İnsanın özü değil mi zaten, fıtratı zorlamak?

Biz gene de zaman makinemize binelim ve dönelim bizim fıtrat kurbanı ülkemize.

Cumhurbaşkanı Erdoğan devrimci bir insan değil, onun fıtrata karşı çıkmasını beklemeyeceğiz elbette. Kendini fıtratla sınırlayanların sevgili lideri olmaya devam edecek. Fıtratta eşitliğe inanmadığına göre, fırsatta eşitliğe de inanmıyor.  Eşitlik olmadan adalet olamayacağını unutmuş olabilir mi acaba?

Bu arada Türkiye’de son dört yılda 800 kadın öldürülmüş; o buna cevap olarak, bu cinayetleri işleyenler müslüman olamaz, dinimizde böyle şey yok diyor. Demek ki cinayetleri önlemek için, dinden medet umacak. Daha akla yatkın başa bir şey yapacak mı, emin değiliz.

Ya biz, kendini fıtratla sınırlamayanlar ne yapacağız? Cinsiyet akışkanlığını düşüneceğiz elbette. Bir yandan da kadın-erkek fırsat eşitliği için mücadele etmeye devam edeceğiz. Zihnimizi bütün olasılıklara açık tutacağız. Belki bir gün metroda birisi beni görüp, kadın mı erkek mi olduğuma karar veremeyecek ve ben bunu fark edince gülümseyeceğim.

Türkiye iki ayrı hızda yol almaya devam edecek ve bu çifte hız yüzünden bazen alıştığımız sürtüşmeler, hatta kazalar olacak.

Ama şurası kesin, geleceği hiç kimse durduramayacak.

Nilüfer Kuyaş - T24

http://t24.com.tr/yazarlar/nilufer-kuyas/cinsiyet-akiskanligi-fitrat-esitlik,10693

Louis Vuitton Menswear Special for GQ Australia

Stockholm'deki Lgbti Yürüyüşüne 50 Bin Kişi Katıldı

$
0
0
Bir haftadır devam eden LGBTI haftası 50 bin kişinin katıldığı 'Pride Yürüyüşü' ile son buldu. Başta Başbakan ve Sosyal Demokrat Parti Başkanı Stefan Löfven ile birlikte diğer parti liderleri de kortejde yer aldılar. Yabancı düşmanlığı ve ırkçı görüşleriyle tanınan İsveç Demokratları partisinin katılmadığı yürüyüşte Hıristiyan Demoktrat Partisi ilk kez parti başkanı Ebba Busch Thor ile temsil edildi.


Bayraklar ve pankartlarla süslenmiş 200 aracın katıldığı 'Pride Yürüyüşü' nde polis, askeriye ve itfaiye kurumlarında çalışan LGBTİ mensuplarının yanı sıra hemen tüm resmi kurumlarda çalışan LGBTİ mensupları da kurumlarının pankartı altında yürüdüler. Türkiyeli eşcinseller de kortejde "Barış ve Demokrasi İçin Türkler" pankartı altında yer aldılar.


Kortej güzergahı boyunca zaman zaman yağan yağmura karşın 200 bine yakın kişi de 'Pride Yürüyüşü' nü izleyerek destek verdiler. Yürüyüş sonuna doğru yürüyüşü sabote etmeğe çalışan ırkçı bir grup polis tarafından dağıtıldı, iki ırkçı ise gözaltına alındı.

http://www.haberler.com/stockholm-deki-lgbti-yuruyusune-50-bin-kisi-8662094-haberi/

Cristiano Ronaldo havuz başında ojeleriyle

$
0
0
Milyonlarca kadın hayranını şoke etti! Havuz başında oje
Tatilini sürdüren Real Madrid’in yıldız futbolcusu Cristiano Ronaldo’nun havuz başındaki görüntüsü büyük yankı uyandırdı.
Koray DURKA


Miami’de bulunan Setai Otel’in havuzunda ayaklarındaki siyah ojelerle dikkat çeken Ronaldo’nun bu görüntüsü sosyal medyada da en çok konuşulanlardan biri oldu.

Havuzda dinlenirken görüntülenen Portekizli yıldızın ojeleriyle yeni bir akım başlatmaya çalıştığı konuşulurken, bazı kesimler ise bu boyamanın sakatlığı iyileştirmek için modern tekniğin bir parçası olduğunu iddia etti.

Arkadaşlarıyla bir süre eğlenen Ronaldo’nun daha sonra sarışın bir güzelle birlikte salata yediği görüldü.

Hüriyet



Bu arada Ronaldo'nun 2010 yılında New York'ta tatil yaparken çekilen bu fotoğrafında da ayak parmaklarının ojeli olduğu görülüyor.


Engin Can'dan kürklü terlik

$
0
0
Engincan Ural'ın terlikleri 2 bin 650 TL!



Giyim tarzı ile her daim adından söz ettiren Engincan Ural'ın yaz ortasında giydiği kürklü terlikleri dikkat çekti.

Hürriyet

Milli Gazete: Stockholm’de 50 bin sapık!

$
0
0
Bir haftadır devam eden “LGBTI haftası” 50 bin sapığın katıldığı ‘Pride Yürüyüşü’ ile son buldu.

Başta sapıkların destekçisi Başbakan ve Sosyal Demokrat Parti Başkanı Stefan Löfven ile birlikte diğer parti liderleri de kortejde yer aldılar. Yabancı düşmanlığı ve ırkçı görüşleriyle tanınan İsveç Demokratları partisinin katılmadığı yürüyüşte Hıristiyan Demoktrat Partisi ilk kez parti başkanı EbbaBuschThor ile temsil edildi. Bayraklar ve pankartlarla süslenmiş 200 aracın katıldığı ‘Pride Yürüyüşü’ nde polis, askeriye ve itfaiye kurumlarında çalışan LGBTİ mensuplarının yanı sıra hemen tüm resmi kurumlarda çalışan sapık LGBTİ mensupları da kurumlarının pankartı altında yürüdüler.  Kortej güzergahı boyunca zaman zaman yağan yağmura karşın 200 bine yakın sapıklık yanlısı kişi de ‘Pride Yürüyüşü’ nü izleyerek destek verdiler. Yürüyüş sonuna doğru yürüyüşü engellemeye çalışan duyarlı bir grup polis tarafından dağıtıldı, iki kişi de gözaltına alındı.

Bir haftadır devam eden “LGBTI haftası” 50 bin sapığın katıldığı ‘Pride Yürüyüşü’ ile son buldu.

Başta sapıkların destekçisi Başbakan ve Sosyal Demokrat Parti Başkanı Stefan Löfven ile birlikte diğer parti liderleri de kortejde yer aldılar. Yabancı düşmanlığı ve ırkçı görüşleriyle tanınan İsveç Demokratları partisinin katılmadığı yürüyüşte Hıristiyan Demoktrat Partisi ilk kez parti başkanı EbbaBuschThor ile temsil edildi. Bayraklar ve pankartlarla süslenmiş 200 aracın katıldığı ‘Pride Yürüyüşü’ nde polis, askeriye ve itfaiye kurumlarında çalışan LGBTİ mensuplarının yanı sıra hemen tüm resmi kurumlarda çalışan sapık LGBTİ mensupları da kurumlarının pankartı altında yürüdüler.  Kortej güzergahı boyunca zaman zaman yağan yağmura karşın 200 bine yakın sapıklık yanlısı kişi de ‘Pride Yürüyüşü’ nü izleyerek destek verdiler. Yürüyüş sonuna doğru yürüyüşü engellemeye çalışan duyarlı bir grup polis tarafından dağıtıldı, iki kişi de gözaltına alındı.

http://www.milligazete.com.tr/stockholm%E2%80%99de_50_bin_sapik/417998

Hayrullah: 'Milli takıma seçilince 5 tane amcam çıktı'

Selda Bağcan: Hayatıma giren insanlar oldu ama kime rastladıysam evli çıktı

$
0
0
Festivallerde verdiği konserlerle yurtdışında rüzgâr gibi esen Selda Bağcan, söz Türkiye’ye gelince “Halkımızın ve sanatçılarımızın bir kısmının şimdi dilindeyim” dedi ve ekledi: “Ben sizi hep çok sevdim. Siz beni niye şimdi sevdiniz?”


Marifet duyguyu geçirebilmekte mi yani? O yüzden mi bu kadar seviyorlar sizi?
Yurtdışında hakkımda çıkan birçok eleştiri “Şarkıların sözlerini bilmesek de ne anlatmak istediğini anlıyoruz” şeklinde. Bir de şu var. Benim ‘Türkülerimiz 2’ adlı albümüm 2006’da İngiltere’de çıktığında çok meşhur oldu. İngiltere’deki şirket benden izinsiz Amerika’ya satmış. Elime sadece 10 bin lira gibi bir para geçti ama faydası şu oldu, oradan tüm dünyaya yayıldı. Türkiye’de tutan bir albüm değildi rock olduğu için. Türkücüyüz ya, benden türkü bekliyorlardı. ‘İnce İnce Bir Kar Yağar’, ‘Mehmet Emmi’, ‘Yaylalar’ ve ‘Yaz Gazeteci’ başka dillere çevrildi, İspanyolca söyleyen de var, İbranice de. İşin ilginci ‘İnce İnce Bir Kar Yağar’ı çok tizden söylemişim. En beğenmediğim şarkımdı, en meşhur şarkım oldu dünyada. Hayatın böyle garip cilveleri var. O ses, o türküdeki o tiz çıkışlar, onları şoke etti.

Türkiye’den de “İkinci baharını yaşıyor” sesleri yükseliyor sizin için...
Ben hep bahar yaşıyorum zaten, anlayana... Demek bazıları baharı yakalamakta geç kalmış. Benim şimdi mi farkıma vardılar, yeni mi fark ettiler beni? Geçmişte beni tu kaka ilan eden sanatçılar ve halkımızın bir kısmının şimdi dilindeyim. İnsan üzülüyor. Ben sizi hep çok sevdim, siz beni niye şimdi sevdiniz?

31 Temmuz’da (bugün) İngiltere’deki WOMAD’de sahne alacaksınız. Heyecanlı mısınız?
Ülkemizde yaşanan darbe girişimi nedeniyle çok üzgünüm. Biz bunu hiç hak etmedik! Bu nedenle motivasyonum ancak uçaktan indiğimde yerine gelecek sanırım. Cumhuriyet tarihinde ilk defa ordunun bir kısmı halka ateş açtı. Bir yanda halka ateş açanlar, diğer yanda yakaladıklarını linç edenler! Böyle bir vahşet var mı? Bu büyük travma herkesin aklını başına getirir umarım. Toplumu gere gere ipler koptu neredeyse, umarım bundan sonra germezler!

Dile kolay tam 20 yıl yasaklı olmak ne hissettirdi size?
Hırsımdan çatladım çünkü albüm yapıyorsun ama duyurma şansın çok az. Rakibin olan sanatçılarsa tek kanallı ekrana çıkıyor ve ertesi gün hurra satış yapıyor. Türkiye’de hiçbir sanatçı benim çektiğim eziyeti çekmedi. ‘Koçero’ albümüm burada yasaklıyken, Almanya’da yok satıyordu. Türkiye’ye korsan kasetleri geliyordu ve ben karşıdan bakmak durumundaydım. Yasaklara rağmen albümlerim yürüdü ama çektiğim maddi sıkıntı çok büyüktü.

Günümüzde de hedef gösterilen sanatçılar var.
Sanatçının söylediği tek bir laf ses dalgaları gibi büyüye büyüye yayılır ve halkı etkiler. Bu yüzden sanatçının üzerine giderler, hedef gösterirler. Beni de sırf o yüzden attılar içeri. O dönemde şarkılarımla çok etkiliydim.

Evlenmeyi hiç düşünmediniz mi? Ve bu anaçlıkla anne olmayı?
Sadece sen değil, beni kim tanısa “Anaç” diyor. Öyle bir yanım var. Yedirmeyi, içirmeyi çok severim mesela. Çocuk hep istenir. Hayatıma giren insanlar oldu ama kime rastladıysam evli çıktı. Bir keresinde biriyle çıktık, ben “Çocuğum olursa ikiz olsun, bir kız, bir erkek” dedim. Adam o sırada bıyık altından gülüyormuş çünkü meğer evliymiş ve zaten ikizleri varmış. Öğrenir öğrenmez ayrıldım. Erkekler çok madrabaz bu konuda.

Habertürk
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live