↧
Selin Ciğerci dün akşam yakın arkadaşlarının da katıldığı eğlencede sevgilisi Gökhan Çıra'dan sürpriz bir evlenme teklifi aldı.
↧
Avustralya’nın gey penguen çifti yavrularını büyütüyor
Sidney Akvaryumu’ndaki iki erkek Gentoo pengueni, Sphen ve Magic, koloninin tek gey çifti olarak geçtiğimiz aylarda kendilerinden çokça söz ettirdi. New York Times’ta yer alan habere göre, kulukça döneminde kendilerine koloninin en büyük yuvasını yapan çifte, akvaryum yöneticileri sahte bir yumurta vermişti. Dikkatli ve başarılı bir ebeveynlik dönemi geçiren penguenlere bunun karşılığında gerçek bir yumurta evlatlık verildi. 28 gün boyunca dönüşümlü olarak kuluçkaya yatan Sphen ve Magic için yumurtanın çatlamasıyla yeni bir dönem başladı. Yavrunun bakımını birlikte üstlenirken, ona şarkı söylüyor, besliyor ve uyutuyorlar.
Sphen ve Magic’in birlikteliği bir yana, Avustralya’da eşcinsel evliliğin legal olması konusunda da hararetli tartışmalar sürüyordu. Bu iki Gentoo pengueni ülke için, çevrelerindeki dini ve siyasi gerilimden habersiz, büyük bir sembole dönüştü. Sidney Akvaryumu’nun Halkla İlişkiler Müdürü Samantha Antoun, “Ziyaretçiler arasında bunu ‘anormal’ olarak gören çok fazla insan var. Bazıları onlara gey dememize itiraz ediyor” dedi. Başka bir çalışansa hiçbir pengueninin birlikteliğini engellemeyeceklerini söylerken, “Aşk aşktır” diye konuştu.
Yavrularını büyütmeye başlayan çift kimi zaman zorluklarla da karşılaşıyor. Sphen’den 3 yaş küçük olan Magic, bazen yavruyu bırakıp yüzmek isteyebiliyor. Akvaryum görevlilerinden Hannah gey penguenlerin çocuk büyütme macerasını şöyle anlattı: “Magic yavruyu beslediğinde, Sphen ona şarkı söylüyor. Böylece onun doğru bir şey yaptığını anlatmaya çalışıyor.”
Bu vaka, iki erkek penguenin ebeveynlik yaptığı ilk örnek değil. 2000 yılında, New York Central Park Hayvanat Bahçesi’nde iki çember sakallı penguen Roy ve Silo’nun, yavru Tango’yu büyüttüğü biliniyor.
Behice Uzun
https://medyascope.tv/2019/01/16/avustralyanin-gay-penguen-cifti-yavrularini-buyutuyor/
↧
↧
8 yaşında fark etti! Dünyanın en güzeli...
Norveç'in Kendall Jenner'ı olarak gösterilen genç model Emma Ellingsen'i farklı kılan özelliği trans birey olması... 7-8 yaşlarında trans birey olduğunu fark eden genç model şaşırtan hikayesi ile adından söz ettiriyor
Norveç'in başkenti Oslo'ya bir saatlik mesafe uzaklıkta yaşayan Emma Ellingsen 2001 doğumlu.
Instagram'da yakaladığı şöhreti geçtiğimiz yıl YouTube'a taşıyan sosyal medya fenomeni geçtiğimiz temmuz ayında paylaştığı video sayesinde tanındı. Çünkü videoda trans birey olduğunu açıklayarak takipçilerini şaşkına uğrattı.
Norveçli model trans birey olduğunu 8-9 yaşlarında fark etti.
Konu hakkında bir belgesel izledikten sonra kimliğinden emin olan genç model durumu annesinin yüzüne söylemekten çekindiği için mesajla anlattı.
Ailesinin desteği sayesinde cinsiyet geçiş sürecini başlatan genç kız hormon almaya henüz bu yıl başladı.
Trans birey olduğunu açıklamasıyla takipçi sayısını artıran Emma, birbiri ardına reklam anlaşmaları imzaladı ve bu yüzden şimdi mezuniyetine iki yıl kala okuluna işi yüzünde
Ailesinin okula ara vermesine hoşgörüyle yaklaştığını dile getiren Emma, sosyal medyada kendisine kötü yorum yapmamalarından dolayı mutlu olduğunu söyledi.
.
"Durumum hakkında her zaman insanlara açık oldum. Norveç'te transseksüel modellerin kabul edilmesi mutluluk verici" diyen Emma, erkek ergenliğini henüz başlamadan durdurdukları için doğuştan bir kadın gibi görünüyor.
Norveç'te yeni bir televizyon şovunda yer alan Emma Ellingsen yaşamını YouTube'tan paylaşmayı sürdürüyor.
İşte Norveç'in Kendall Jenner'ı olarak anılan Emma'nın sosyal medya paylaşımları...
https://www.haberturk.com/dunyanin-en-guzel-trans-bireyi-emma-ellingsen-2294803/3
Instagram'da yakaladığı şöhreti geçtiğimiz yıl YouTube'a taşıyan sosyal medya fenomeni geçtiğimiz temmuz ayında paylaştığı video sayesinde tanındı. Çünkü videoda trans birey olduğunu açıklayarak takipçilerini şaşkına uğrattı.
Norveçli model trans birey olduğunu 8-9 yaşlarında fark etti.
Konu hakkında bir belgesel izledikten sonra kimliğinden emin olan genç model durumu annesinin yüzüne söylemekten çekindiği için mesajla anlattı.
Ailesinin desteği sayesinde cinsiyet geçiş sürecini başlatan genç kız hormon almaya henüz bu yıl başladı.
Trans birey olduğunu açıklamasıyla takipçi sayısını artıran Emma, birbiri ardına reklam anlaşmaları imzaladı ve bu yüzden şimdi mezuniyetine iki yıl kala okuluna işi yüzünde
Ailesinin okula ara vermesine hoşgörüyle yaklaştığını dile getiren Emma, sosyal medyada kendisine kötü yorum yapmamalarından dolayı mutlu olduğunu söyledi.
.
"Durumum hakkında her zaman insanlara açık oldum. Norveç'te transseksüel modellerin kabul edilmesi mutluluk verici" diyen Emma, erkek ergenliğini henüz başlamadan durdurdukları için doğuştan bir kadın gibi görünüyor.
Norveç'te yeni bir televizyon şovunda yer alan Emma Ellingsen yaşamını YouTube'tan paylaşmayı sürdürüyor.
İşte Norveç'in Kendall Jenner'ı olarak anılan Emma'nın sosyal medya paylaşımları...
https://www.haberturk.com/dunyanin-en-guzel-trans-bireyi-emma-ellingsen-2294803/3
↧
Hindistan'da bir ilk: Eşcinseller dini festivale katıldı
Hindistan tarihinde ilk defa eşcinseller dünyanın en büyük dini festivallerinden “Kumbh Mela”ya katıldı.
Eşcinsel hakları savunucusu Laxmi Narayan Tripathi önderliğindeki grup Hinduların kutsal kabul ettiği ve günahlardan arındırdığına inandığı Ganj Nehri'nde suya girdi.
Yaklaşık 2 milyon eşcinselin bulunduğu tahmin edilen ülkede Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz yıl tarihi bir karara imza atarak ülkede eşcinsel ilişkiyi suç olmaktan çıkarmıştı.
Salı günü başlayan ve 7 hafta devam edecek Kumbh Mela'ya 100 milyondan fazla Hindunun katılması bekleniyor.
https://tr.euronews.com/2019/01/16/hindistan-da-bir-ilk-escinseller-dini-festivale-katildi
Eşcinsel hakları savunucusu Laxmi Narayan Tripathi önderliğindeki grup Hinduların kutsal kabul ettiği ve günahlardan arındırdığına inandığı Ganj Nehri'nde suya girdi.
Yaklaşık 2 milyon eşcinselin bulunduğu tahmin edilen ülkede Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz yıl tarihi bir karara imza atarak ülkede eşcinsel ilişkiyi suç olmaktan çıkarmıştı.
Salı günü başlayan ve 7 hafta devam edecek Kumbh Mela'ya 100 milyondan fazla Hindunun katılması bekleniyor.
https://tr.euronews.com/2019/01/16/hindistan-da-bir-ilk-escinseller-dini-festivale-katildi
↧
ERDOĞAN İLE GÖRÜŞMEK ÜZERE TÜRKİYE’YE GELEN O SENATÖR “GAY” Mİ?
Bir zamanlar Donald Trump’ın Cumhuriyetçi Parti içindeki en önemli muhaliflerinden biriydi Lindsey Graham…
Trump’ı, yabancı düşmanı, ırkçı ve de yobaz olmakla suçluyordu. Graham bir yandan da sürekli Rusya lideri Vladimir Putin’e çakıyordu.
O dönemde, hayatında hiçbir zaman evlenmemiş Graham’ın “gay” olduğu yolunda basında yazılar çıkıyordu.
Bir gün Donald Trump ile golf oynamaya gitti.
O gün bugündür bir numaralı Trump ve hatta Putin destekçisi.
ABD’nin saygın medya kuruluşlarında Graham’ın “gay” olduğu için Trump tarafından kendisine şantaj yapıldığı ve bu nedenle yandaş olduğu her gün konuşuluyor.
İster misiniz Graham, Recep Tayyip Erdoğan’dan Putin üzerindeki etkisini kullanarak Rusya’nın elinde olduğunu düşündüğü bazı özel kasetleri istesin…
Yoksa, öyle Suriye meselesi falan bu senatörle görüşülecek konular değil.
Bunu herkes biliyor…
https://xn--jntrk-jua8b.net/erdogan-ile-gorusmek-uzere-turkiyeye-gelen-o-senator-gay-mi
O dönemde, hayatında hiçbir zaman evlenmemiş Graham’ın “gay” olduğu yolunda basında yazılar çıkıyordu.
Bir gün Donald Trump ile golf oynamaya gitti.
O gün bugündür bir numaralı Trump ve hatta Putin destekçisi.
ABD’nin saygın medya kuruluşlarında Graham’ın “gay” olduğu için Trump tarafından kendisine şantaj yapıldığı ve bu nedenle yandaş olduğu her gün konuşuluyor.
İster misiniz Graham, Recep Tayyip Erdoğan’dan Putin üzerindeki etkisini kullanarak Rusya’nın elinde olduğunu düşündüğü bazı özel kasetleri istesin…
Yoksa, öyle Suriye meselesi falan bu senatörle görüşülecek konular değil.
Bunu herkes biliyor…
https://xn--jntrk-jua8b.net/erdogan-ile-gorusmek-uzere-turkiyeye-gelen-o-senator-gay-mi
↧
↧
Parajanov ve İsyankar İmgeleri Pera’da
Yönetmen Sergey Parajanov’un görsel sanat eserleri “Parajanov - Sarkis ile” sergisinde Türkiye’de ilk kez sergileniyor.
17 Mart’a kadar Pera Müzesi’nde gezilebilecek olan sergide şiirsel sinemanın ustalarından kabul edilen yönetmenin gelenekselden ‘pop art’a uzanan geniş bir yelpazede çok yönlü ve çok kültürlü kolaj, kostüm, desen, fotoğraf, resim, mozaik, obje, fotoğraf gibi pek çok türden yapıtı yer alıyor.
Erivan’daki Sergey Parajanov Müzesi iş birliği ile Zaven Sargsyan’ın küratörlüğünde hazırlanan sergide Parajanov’un eserleri dışında, ona tutkuyla bağlı olan kavramsal sanatçı Sarkis’in sanatçıya dair ürettiği yapıtlar da sergileniyor.
Parajanov’un fotoğrafı Yuri Mechitov, 1988
Aynı zamanda yönetmenin filmleri ve onun yapıtlarından ilham alan sanatçıların tanıklıklarına yer veren belgeseller İsyankar İmgeler: Sergey Parajanov programında gösteriliyor.
Parajanov 1947’de “eşcinsellik suçundan”, 1973’te Ukraynalı tarihçi Valentin Moroz’un davası sırasında tarihçiyi suçlamayı reddettiği için ve Sovyet rejimine muhalif duruşu nedeniyle birçok kez tutuklandı. Sinemadan alıkonulan sanatçı hapishanede bulabildiği malzemelerle tutukluları ve diğer figürleri günlük hayatın içinde betimledi.
Mona Lisa'ların sonsuzluğu
Hapishanedeyken sevdiği resimlerin görüntülerini sıklıkla yeniden hatırladığını anlatan Parajanov, hapishaneden çıktıktan sonraki eserlerine de bunu yansıttı. Vasili Katanyan’ın Parajanov hakkındaki kitabında Parajanov Mona Lisa tasavvurlarını şu şekilde anlatıyor:
“Kampta bir kez Mona Lisa’yı gördüm. Gülümsedi, sonra somurttu, sonra ağladı, sonra da güldü ve suratlar yaptı... Müthişti. Onun her zaman orada, her zaman farklı olacağını anladım. Kendini istediği formda dışa vurabilir. Bu mükemmel resim, sonsuz.
“Peki neden her zaman bu kadar farklı göründü? Bir seferinde, çok sıcaktı, üstlerimizi çıkarttık ve göğüslerimiz çıplak çalıştık, bir mahpusun sırtında Mona Lisa dövmesi gördüm. Kollarını kaldırdığında cildi gerilir ve Mona Lisa gülümserdi, öne eğildiğinde kasvetlenirdi, kulağının arkasını kaşıdığında sırıtırdı. Sürekli suratlar yapıyordu!”
1989’da İstanbul Film Festivali’ne davet edilen Parajanov İstanbul’dan ilhamla otoportreler, kolajlar üretti. Dünyaca ünlü fotoğrafçı Ara Güler ile İstanbul’un tarihi mekanlarını gezdi. Ermeni mezarlığının çizimi olan “Martiros’a Sevgilerle”yi, festivalde tanıştığı sinema tutkunu bir Ermeni’ye ithaf etti.
https://bianet.org/bianet/sanat/204592-parajanov-ve-isyankar-imgeleri-pera-da
Erivan’daki Sergey Parajanov Müzesi iş birliği ile Zaven Sargsyan’ın küratörlüğünde hazırlanan sergide Parajanov’un eserleri dışında, ona tutkuyla bağlı olan kavramsal sanatçı Sarkis’in sanatçıya dair ürettiği yapıtlar da sergileniyor.
Parajanov’un fotoğrafı Yuri Mechitov, 1988
Aynı zamanda yönetmenin filmleri ve onun yapıtlarından ilham alan sanatçıların tanıklıklarına yer veren belgeseller İsyankar İmgeler: Sergey Parajanov programında gösteriliyor.
Parajanov 1947’de “eşcinsellik suçundan”, 1973’te Ukraynalı tarihçi Valentin Moroz’un davası sırasında tarihçiyi suçlamayı reddettiği için ve Sovyet rejimine muhalif duruşu nedeniyle birçok kez tutuklandı. Sinemadan alıkonulan sanatçı hapishanede bulabildiği malzemelerle tutukluları ve diğer figürleri günlük hayatın içinde betimledi.
Mona Lisa'ların sonsuzluğu
Hapishanedeyken sevdiği resimlerin görüntülerini sıklıkla yeniden hatırladığını anlatan Parajanov, hapishaneden çıktıktan sonraki eserlerine de bunu yansıttı. Vasili Katanyan’ın Parajanov hakkındaki kitabında Parajanov Mona Lisa tasavvurlarını şu şekilde anlatıyor:
“Kampta bir kez Mona Lisa’yı gördüm. Gülümsedi, sonra somurttu, sonra ağladı, sonra da güldü ve suratlar yaptı... Müthişti. Onun her zaman orada, her zaman farklı olacağını anladım. Kendini istediği formda dışa vurabilir. Bu mükemmel resim, sonsuz.
“Peki neden her zaman bu kadar farklı göründü? Bir seferinde, çok sıcaktı, üstlerimizi çıkarttık ve göğüslerimiz çıplak çalıştık, bir mahpusun sırtında Mona Lisa dövmesi gördüm. Kollarını kaldırdığında cildi gerilir ve Mona Lisa gülümserdi, öne eğildiğinde kasvetlenirdi, kulağının arkasını kaşıdığında sırıtırdı. Sürekli suratlar yapıyordu!”
1989’da İstanbul Film Festivali’ne davet edilen Parajanov İstanbul’dan ilhamla otoportreler, kolajlar üretti. Dünyaca ünlü fotoğrafçı Ara Güler ile İstanbul’un tarihi mekanlarını gezdi. Ermeni mezarlığının çizimi olan “Martiros’a Sevgilerle”yi, festivalde tanıştığı sinema tutkunu bir Ermeni’ye ithaf etti.
https://bianet.org/bianet/sanat/204592-parajanov-ve-isyankar-imgeleri-pera-da
↧
Homofobik ve dogmatik Nihat Hatipoğlu'nun rektör olması!
Yeni rektör Nihat Hatipoğlu'nun incileri!
Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan Nihat Hatipoğlu, televizyonda yaptığı dini programlarla tanınıyor. "Teyze kızı, amca kızı, hala kızı, dayı kızı hepsi caiz olan evliliklerdir" diyen Hatipoğlu banyoda çiplak yıkanmama tavsiyesinde bulunmuştu. Eşcinselliği 'illet hastalık' olarak niteleyen Hatipoğlu, Yüzüklerin Efendisi filminin, Hz Süleyman'ın hayatından esinlendiğini iddia etmişti.
Rektör atamalarına ilişkin kararlar, Resmi Gazete'de yayımlandı. Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, iki gün önce adına 'İslam' ibaresi eklenen Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğüne atandı. Hatipoğlu, twitter'dan yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti. Hatipoğlu, "Gaziantep İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesine Rektör olarak atamam gerçekleşti.Yüce Rabbım ülkemize hayırlı hizmet yapmayı nasip eylesin. Bana bu görevi tevdi eden Cumhurbaşkanımıza, itimadından dolayı teşekkür ederim" açıkıklaması yaptı.
Daha önce yine Erdoğan tarafından YÖK üyesi yapılan Hatipoğlu hükümete yakın atv kanalında yaptığı dini programlarla biliniyor. Hatipoğlu'nun kamuoyunda tepki çeken birçok açıklaması bulunuyor. Bunlardan bazıları şöyle:
'KADINLARDAN HOŞLANIYORUM' DİYEN KADINA YANIT
20 Mayıs 2018'te atv'nin Sultanahmet Meydanı'ndan canlı yayınlanan programında mikrofonu alan kadın izleyici, "Doğuştan bayan olarak gelmişim ama kendimi erkek gibi hissediyorum. Bayanlardan hoşlanıyorum. Bunun tedavisi var mı?"şeklinde bir soru yöneltti. Durumun psikolojiyle alakalı olduğuna vurgu yapan Nihat Hatipoğlu, kadın izleyicinin sorusuna şu cevabı verdi: "Kendinizi disiplinli tutmanız ve duygularınıza hakim olmanız gerekiyor. Bu senin imtihanın olabilir hanım kızım. Mücadele etmen gerekir. Nefsine değil, inancına ve aklına teslim olman daha doğru olur."
'TEYZE KIZI AMCA KIZI HALA KIZI DAYI KIZI HEPSİ CAİZ'
22 Haziran 2017'de Nihat Hatipoğlu’na bir izleyici “Amca kızıyla evlenmek caiz midir hocam?” sorusunu yöneltti. "E ben teyzemin kızıyla evliyim. Benim hanım teyzemin kızı. 35 yıllık evliyim” diye yanıt veren Hatipoğlu şunları söyledi: “Efendim teyze kızı, amca kızı, hala kızı, dayı kızı hepsi caiz olan evliklerdir. Kuranı kerimde helal olan ve haram olan evlilikler belirtilmiştir. Bu nedenle de teyze, amca, dayı kızıyla evlenmekte hiçbir dini sakınca yoktur.Peygamberimiz kendi öz kızını kime verdi, Ali’ye. Kimdir Hazreti Ali, peygamberin amca oğlu, değil mi? Kendi öz kızını amcasının oğluna vermiştir sevgili peygamberimiz. Teşekkür ederim sorunuz için”
'YÜZÜKLERİN EFENDİSİ'NİN ESİN KAYNAĞI
Nihat Hatipoğlu, 4 Temmuz 2016'da yaptığı açıklamada Yüzüklerin Efendisi filminin, Hz Süleyman'ın hayatından esinlendiğini iddia etti. Hatipoğlu, Sultanahmet Meydanı'nda onlarca kişinin izlediği canlı yayınlanan programında Hz. Süleyman'ın hayatını anlattı. Hz. Süleyman'ın ordularının büyüklüğünü ve onun cinlere dalmayı öğrettiğini anlatan Nihat Hatipoğlu, parmağında bir yüzük olduğunu söyledi. Hz. Süleyman'ın bu yüzüğünün Yüzüklerin Efendisi filmine de ilham kaynağı olduğunu söyleyen Hatipoğlu, dünyaca ünlü yapımda bu yüzüğün gücünün konusu işlendiğini ileri sürdü.
EVLERDE YAŞAYAN MELEKLER VE ŞEYTANLAR
28 Mayıs 2017'de Nihat Hatipoğlu, programına telefonla bağlanan izleyicinin "Evimiz çiş kokuyor. Nedeni ne olabilir?" sorusuna "Evde yalnız değilsiniz." cevabını verdi. Atv'de dini program yapan Nihat Hatipoğlu'na telefonla bağlanan bir izleyici, evlerinin belirli bölgelerinde idrar oluştuğunu, idrar kokusu ve ıslaklık olduğunu söyledi. İzleyici evde Kuran okunduğunu söylese de bunun önüne geçemediklerini söyledi. Hatipoğlu, telefondaki kişiye olayla ilgili sorular yönelttikten sonra evimizde tek başımıza olmadığımıza belirterek "Evlerimizde insanlara bağlı melekler ve şeytanlar var" dedi.
RATİNG UĞRUNA GÖRÜNTÜ İZLETTİRDİ
Nihat Hatipoğlu, 11 Mayıs 2016'da reyting uğruna programında ekranları başındakilere Azerbaycan'dan gönderilen 'Melek' görüntülerini izlettirdi. Görüntülerin Azeri bir izleyici tarafından gönderildiğini belirten ve Azeri televizyonlarında da yayınlandığını vurgulayan Nihat Hatipoğlu, "İki çocuk vefat ediyor yangında. Yangın esnasında fotoğraf çekiliyor ve iki cismin yukarı doğru çıktığı görülüyor. Bu görüntülerin çocukların ruhu olup olmayacağını soruyorlar" dedi. Bu açıklamasının ardından görüntülerin yayına verilmesini isteyen Hatipoğlu'nun şaşkınlığını gizleyemediği görüldü. Görüntünün kuşa benzemediğini belirten Hatipoğlu, "Her şey olabilir. Cenabı Allah dilerse günahsız çocukların ruhunun yukarıya taşındığını gösterebilir"şeklinde konuştu.
ZİKİR ÇEKEN PAPAĞAN!
11 Mart 2016'da Nihat Hatipoğlu izleyicilerine daha önce sosyal medyada paylaşılan bir videoyu izletti. Hatipoğlu, sosyal medyada bir papağan görüntüsüne montajlanan ilahi ile "zikir çeken papağan" diye paylaşılan görüntüleri gerçek sanarak programında yayınladı.
TEPKİ ÇEKEN EŞCİNSELLİK YORUMU
Hatipoğlu'na 29 Haziran 2015'te erkek olarak yaratılıp kadın gibi davranan insanların Allah katındaki yeri nedir/" sorusu yöneltildi. Hatipoğlu eşcinselliği bunu bir hastalık illet olarak nitelelerken, "Alın tutun elinden doktora götürün. İlahiyatçıya götürün" dedi.
BANYODA ÇIPLAK YIKANMAYIN
Nihat Hatipoğlu, 18 Ocat 2015'te "Banyoda çıplak yıkanabilir mi" sorusuna Hatipoğlu, "Çırılçıplak yıkanmak mekruh görülmüştür. Çünkü o halde olmak iyi değildir" yanıtını vererek şunları söyledi: "Peki ne yapacak? Göbeğinin altından şortunu çıkarmadan yıkanacak. Son anda onu çıkarıp durulanacak. Ama hiç hayatta çıplak olmayacak diye bir şey yok. Hiç çıplak olmazsa bu adam nasıl kendini temizleyecek, mümkün değil, buna dikkat edecek."
Banyo fetvasının ardından yatak fetvası vermeyi de ihmal etmeyen Hatipoğlu, "karı koca yakınlaşırken çırılçıplak olmaz, üstlerinde bir örtü olacak" dedi.
KORSANA DESTEK
9 Ocak 2015'te Nihat Hatipoğlu'na "İnternetten müzik ve kitap indirmek helal midir?" sorusu soruldu. Sorunun zor olduğunu belirten Hatipoğlu, "Sakıncası yok desem herkes indirecek, sakıncası var desem parası olmayan ne yapacak" diyerek şu şekilde konuştu: "Parası olan alsın çünkü yazar bununla geçiniyor. Yazar satarak kazanıyor. Herkes internetten indirirse bu adam aç kalacak. Ama yazarlara tavsiyem özel bir yayınevi engel koymamışsa mesela benim kitaplarımı herkes indirebilir ben helal ediyorum. Fakat parası olmayan insanlara yazar helal etmelidir. Parası olmayan indirebilir. Müziği ticaret için indirmiyorsun dinlemek için indiriyorsun. Uygun olan şarkıları indirip dinleyebilirsiniz. Güzel olanı dinlemeye gayret edin..."
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1206228/Yeni_rektor_Nihat_Hatipoglu_nun_incileri_.html
Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan Nihat Hatipoğlu, televizyonda yaptığı dini programlarla tanınıyor. "Teyze kızı, amca kızı, hala kızı, dayı kızı hepsi caiz olan evliliklerdir" diyen Hatipoğlu banyoda çiplak yıkanmama tavsiyesinde bulunmuştu. Eşcinselliği 'illet hastalık' olarak niteleyen Hatipoğlu, Yüzüklerin Efendisi filminin, Hz Süleyman'ın hayatından esinlendiğini iddia etmişti.
Daha önce yine Erdoğan tarafından YÖK üyesi yapılan Hatipoğlu hükümete yakın atv kanalında yaptığı dini programlarla biliniyor. Hatipoğlu'nun kamuoyunda tepki çeken birçok açıklaması bulunuyor. Bunlardan bazıları şöyle:
'KADINLARDAN HOŞLANIYORUM' DİYEN KADINA YANIT
20 Mayıs 2018'te atv'nin Sultanahmet Meydanı'ndan canlı yayınlanan programında mikrofonu alan kadın izleyici, "Doğuştan bayan olarak gelmişim ama kendimi erkek gibi hissediyorum. Bayanlardan hoşlanıyorum. Bunun tedavisi var mı?"şeklinde bir soru yöneltti. Durumun psikolojiyle alakalı olduğuna vurgu yapan Nihat Hatipoğlu, kadın izleyicinin sorusuna şu cevabı verdi: "Kendinizi disiplinli tutmanız ve duygularınıza hakim olmanız gerekiyor. Bu senin imtihanın olabilir hanım kızım. Mücadele etmen gerekir. Nefsine değil, inancına ve aklına teslim olman daha doğru olur."
'TEYZE KIZI AMCA KIZI HALA KIZI DAYI KIZI HEPSİ CAİZ'
22 Haziran 2017'de Nihat Hatipoğlu’na bir izleyici “Amca kızıyla evlenmek caiz midir hocam?” sorusunu yöneltti. "E ben teyzemin kızıyla evliyim. Benim hanım teyzemin kızı. 35 yıllık evliyim” diye yanıt veren Hatipoğlu şunları söyledi: “Efendim teyze kızı, amca kızı, hala kızı, dayı kızı hepsi caiz olan evliklerdir. Kuranı kerimde helal olan ve haram olan evlilikler belirtilmiştir. Bu nedenle de teyze, amca, dayı kızıyla evlenmekte hiçbir dini sakınca yoktur.Peygamberimiz kendi öz kızını kime verdi, Ali’ye. Kimdir Hazreti Ali, peygamberin amca oğlu, değil mi? Kendi öz kızını amcasının oğluna vermiştir sevgili peygamberimiz. Teşekkür ederim sorunuz için”
'YÜZÜKLERİN EFENDİSİ'NİN ESİN KAYNAĞI
Nihat Hatipoğlu, 4 Temmuz 2016'da yaptığı açıklamada Yüzüklerin Efendisi filminin, Hz Süleyman'ın hayatından esinlendiğini iddia etti. Hatipoğlu, Sultanahmet Meydanı'nda onlarca kişinin izlediği canlı yayınlanan programında Hz. Süleyman'ın hayatını anlattı. Hz. Süleyman'ın ordularının büyüklüğünü ve onun cinlere dalmayı öğrettiğini anlatan Nihat Hatipoğlu, parmağında bir yüzük olduğunu söyledi. Hz. Süleyman'ın bu yüzüğünün Yüzüklerin Efendisi filmine de ilham kaynağı olduğunu söyleyen Hatipoğlu, dünyaca ünlü yapımda bu yüzüğün gücünün konusu işlendiğini ileri sürdü.
EVLERDE YAŞAYAN MELEKLER VE ŞEYTANLAR
28 Mayıs 2017'de Nihat Hatipoğlu, programına telefonla bağlanan izleyicinin "Evimiz çiş kokuyor. Nedeni ne olabilir?" sorusuna "Evde yalnız değilsiniz." cevabını verdi. Atv'de dini program yapan Nihat Hatipoğlu'na telefonla bağlanan bir izleyici, evlerinin belirli bölgelerinde idrar oluştuğunu, idrar kokusu ve ıslaklık olduğunu söyledi. İzleyici evde Kuran okunduğunu söylese de bunun önüne geçemediklerini söyledi. Hatipoğlu, telefondaki kişiye olayla ilgili sorular yönelttikten sonra evimizde tek başımıza olmadığımıza belirterek "Evlerimizde insanlara bağlı melekler ve şeytanlar var" dedi.
RATİNG UĞRUNA GÖRÜNTÜ İZLETTİRDİ
Nihat Hatipoğlu, 11 Mayıs 2016'da reyting uğruna programında ekranları başındakilere Azerbaycan'dan gönderilen 'Melek' görüntülerini izlettirdi. Görüntülerin Azeri bir izleyici tarafından gönderildiğini belirten ve Azeri televizyonlarında da yayınlandığını vurgulayan Nihat Hatipoğlu, "İki çocuk vefat ediyor yangında. Yangın esnasında fotoğraf çekiliyor ve iki cismin yukarı doğru çıktığı görülüyor. Bu görüntülerin çocukların ruhu olup olmayacağını soruyorlar" dedi. Bu açıklamasının ardından görüntülerin yayına verilmesini isteyen Hatipoğlu'nun şaşkınlığını gizleyemediği görüldü. Görüntünün kuşa benzemediğini belirten Hatipoğlu, "Her şey olabilir. Cenabı Allah dilerse günahsız çocukların ruhunun yukarıya taşındığını gösterebilir"şeklinde konuştu.
ZİKİR ÇEKEN PAPAĞAN!
11 Mart 2016'da Nihat Hatipoğlu izleyicilerine daha önce sosyal medyada paylaşılan bir videoyu izletti. Hatipoğlu, sosyal medyada bir papağan görüntüsüne montajlanan ilahi ile "zikir çeken papağan" diye paylaşılan görüntüleri gerçek sanarak programında yayınladı.
TEPKİ ÇEKEN EŞCİNSELLİK YORUMU
Hatipoğlu'na 29 Haziran 2015'te erkek olarak yaratılıp kadın gibi davranan insanların Allah katındaki yeri nedir/" sorusu yöneltildi. Hatipoğlu eşcinselliği bunu bir hastalık illet olarak nitelelerken, "Alın tutun elinden doktora götürün. İlahiyatçıya götürün" dedi.
BANYODA ÇIPLAK YIKANMAYIN
Nihat Hatipoğlu, 18 Ocat 2015'te "Banyoda çıplak yıkanabilir mi" sorusuna Hatipoğlu, "Çırılçıplak yıkanmak mekruh görülmüştür. Çünkü o halde olmak iyi değildir" yanıtını vererek şunları söyledi: "Peki ne yapacak? Göbeğinin altından şortunu çıkarmadan yıkanacak. Son anda onu çıkarıp durulanacak. Ama hiç hayatta çıplak olmayacak diye bir şey yok. Hiç çıplak olmazsa bu adam nasıl kendini temizleyecek, mümkün değil, buna dikkat edecek."
Banyo fetvasının ardından yatak fetvası vermeyi de ihmal etmeyen Hatipoğlu, "karı koca yakınlaşırken çırılçıplak olmaz, üstlerinde bir örtü olacak" dedi.
KORSANA DESTEK
9 Ocak 2015'te Nihat Hatipoğlu'na "İnternetten müzik ve kitap indirmek helal midir?" sorusu soruldu. Sorunun zor olduğunu belirten Hatipoğlu, "Sakıncası yok desem herkes indirecek, sakıncası var desem parası olmayan ne yapacak" diyerek şu şekilde konuştu: "Parası olan alsın çünkü yazar bununla geçiniyor. Yazar satarak kazanıyor. Herkes internetten indirirse bu adam aç kalacak. Ama yazarlara tavsiyem özel bir yayınevi engel koymamışsa mesela benim kitaplarımı herkes indirebilir ben helal ediyorum. Fakat parası olmayan insanlara yazar helal etmelidir. Parası olmayan indirebilir. Müziği ticaret için indirmiyorsun dinlemek için indiriyorsun. Uygun olan şarkıları indirip dinleyebilirsiniz. Güzel olanı dinlemeye gayret edin..."
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1206228/Yeni_rektor_Nihat_Hatipoglu_nun_incileri_.html
↧
Modern aile dönemi!
ABD’nin önde gelen aile dergilerinden ‘Parents’, kapağında gay bir çifte yer verince, Hıristiyan muhafazakarlar öfkelendi.
Fitness konusundaki motive edici konuşmaları ile bilinen Shaun T. Fitness ile kocası Scott Blokker, ikiz bebekleri ile birlikte dergi için kameraların karşısına geçti.
Derginin, taşıyıcı annelik hakkında bir de eki yayınlandı.
↧
Zeki Müren - Kahır Mektubu
↧
↧
Amerikalı yüzücü ve sinema oyuncusu Johnny Weissmuller ölümünün 35. yıldönümünde
Profesyonel ve madalyalı bir yüzücü olan Johnny Weissmuller, düzgün fiziğinin dikkat çekmesiye sinemadan aldığı teklifle oyunculuğu eleştirilse de, 12 filmden oluşan Tarzan serizine imza atmış ve bir Tarzan olarak hayat sürmüş, öyle ölmüş ve öyle anılmaktadır. 2 Haziran 1904'te Romanya'da doğan ve yaşamını Amerika'da sürdürmüş olan Johnny Weissmuller, 20 Şubat 1984'te Meksika'da ölmüştür. 1.90 boyunda olan yüzücü-oyuncu, 80 yıllık yaşamının son 20 yılında evli olmuştur!
↧
Yeni Akit: Üniversitede sapkınlık hizmeti!
Batı toplumlarında birçok toplumsal kuruluşta sorun olan LGBTİ, Türkiye’de de yaygınlaştırılmak isteniyor. Atılım Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin hazırladığı “Çocuğum trans olursa?” ve “Çocuğum eşcinsel olursa?” şeklindeki yönlendirici rehberde, eşcinselliğin gayet normal bir şey olduğu belirtilerek bununla karşılaşan öğrencilere gerekli yardım ve desteğin verilebileceği ifade ediliyor.
![Ãniversitede sapkınlık hizmeti!]()
Süresiz nafaka, çocuk icrası gibi aileyi yok eden uygulamalar devam ederken, toplumu bozmaya yönelik olarak ön plana çıkan LGBTİ çalışmaları hız kazandı. Atılım Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (KASAUM) hazırladığı ‘Çocuğum trans olursa?’ ve ‘Çocuğum eşcinsel olursa?’ şeklindeki yönlendirici rehberde eşcinselliğin gayet normal bir şey olduğu ve bu durumun karşılaşıldığı kişilerin nasıl toplumun bir parçası haline getirilmesi gerektiği yönünde bilgiler verildi. KASAUM’un internet sitesinde kuruluş amacı olarak belirtilen ‘kadın sorunları ve cinsiyet eşitsizliğine karşı toplumsal duyarlılık geliştirmek’ ilkesi ile ilgisi olmayan LGBTİ propagandası tepki çekerken, aile kurumu da yıpratılıyor.
LGBTİ normalleştiriliyor
Batı toplumlarında başta orduların yapısı olmak üzere birçok toplumsal kuruluşta sorun olan LGBTİ, Türkiye’de de yaygınlaştırılmak isteniyor. Her ay başka bir etkinlikle gündeme gelen LGBTİ hareketini birçok Batı ülkesi destekli STK açık bir şekilde benimsiyor. LGBTİ hastalığını, ‘normal bir durum’ gibi göstererek topluma benimsetmek isteyen birçok kuruluş bu yönde faaliyetlerde bulunuyor. ‘LGBTİ’ propagandası ile özellikle genç dimağlar zehirlenirken, bu duruma üniversite eliyle eşlik edilmesi ise ciddi tepki çekti. ‘Çocuğum trans olursa?’ şeklindeki yönlendirici rehberde, “Bu çok doğal. Senin için ne yapmamı istersin? Daha rahat yaşaması için yurtdışına gönderirim. Onu korurum. Gerekirse onunla giderim. Beden inşa sürecine destek olurum” ifadeleri yer alırken, ‘Çocuğum eşcinsel olursa?’ şeklindeki yönlendirici rehberde ise, “Bu çok doğal” ifadesine yer verildi.
Tahrip aile öncesine yansıdı
Genç yaştaki birçok çocukta yaşanabilecek sorunları normalleştirmek ve bu normalleşme üzerinden toplumun ve ailenin temel yapı taşları ile oynayabilecek şekilde ‘LGBT’ propagandasının üniversite eliyle yapılması tepkilere neden olurken, özellikle son zamanlarda aile üzerinden yürütülen tahrip çalışmalarının aile öncesi sürece de yansıdığı gözler önüne serildi.
https://m.yeniakit.com.tr/haber/universitede-sapkinlik-hizmeti-591979.html

Süresiz nafaka, çocuk icrası gibi aileyi yok eden uygulamalar devam ederken, toplumu bozmaya yönelik olarak ön plana çıkan LGBTİ çalışmaları hız kazandı. Atılım Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (KASAUM) hazırladığı ‘Çocuğum trans olursa?’ ve ‘Çocuğum eşcinsel olursa?’ şeklindeki yönlendirici rehberde eşcinselliğin gayet normal bir şey olduğu ve bu durumun karşılaşıldığı kişilerin nasıl toplumun bir parçası haline getirilmesi gerektiği yönünde bilgiler verildi. KASAUM’un internet sitesinde kuruluş amacı olarak belirtilen ‘kadın sorunları ve cinsiyet eşitsizliğine karşı toplumsal duyarlılık geliştirmek’ ilkesi ile ilgisi olmayan LGBTİ propagandası tepki çekerken, aile kurumu da yıpratılıyor.
LGBTİ normalleştiriliyor
Batı toplumlarında başta orduların yapısı olmak üzere birçok toplumsal kuruluşta sorun olan LGBTİ, Türkiye’de de yaygınlaştırılmak isteniyor. Her ay başka bir etkinlikle gündeme gelen LGBTİ hareketini birçok Batı ülkesi destekli STK açık bir şekilde benimsiyor. LGBTİ hastalığını, ‘normal bir durum’ gibi göstererek topluma benimsetmek isteyen birçok kuruluş bu yönde faaliyetlerde bulunuyor. ‘LGBTİ’ propagandası ile özellikle genç dimağlar zehirlenirken, bu duruma üniversite eliyle eşlik edilmesi ise ciddi tepki çekti. ‘Çocuğum trans olursa?’ şeklindeki yönlendirici rehberde, “Bu çok doğal. Senin için ne yapmamı istersin? Daha rahat yaşaması için yurtdışına gönderirim. Onu korurum. Gerekirse onunla giderim. Beden inşa sürecine destek olurum” ifadeleri yer alırken, ‘Çocuğum eşcinsel olursa?’ şeklindeki yönlendirici rehberde ise, “Bu çok doğal” ifadesine yer verildi.
Tahrip aile öncesine yansıdı
Genç yaştaki birçok çocukta yaşanabilecek sorunları normalleştirmek ve bu normalleşme üzerinden toplumun ve ailenin temel yapı taşları ile oynayabilecek şekilde ‘LGBT’ propagandasının üniversite eliyle yapılması tepkilere neden olurken, özellikle son zamanlarda aile üzerinden yürütülen tahrip çalışmalarının aile öncesi sürece de yansıdığı gözler önüne serildi.
https://m.yeniakit.com.tr/haber/universitede-sapkinlik-hizmeti-591979.html
↧
Barbaros Şansal ‘Yetti gari!’ dedi
Barbaros Şansal Karşımda ne idüğü belirli, yağma, ganimet ve işgal sefer-emirli, söven, tehdit eden, şiddet uygulayan, hedef gösteren, hakaret eden kaba ve saldırgan iftiracı bir güruh var. ifadelerini kullanarak ‘yetti gari’ diye sitem etti.
Barbaros Şansal T24'de yayımlanan ‘yetti gari’ başlıklı yazısı şöyle;
1950’lerin sonunda tesadüfen Ankara’da doğmuşum. Sırası ile Şişli Özel Dost İlkokulu, Yeşilköy Halil Vedat Fıratlı İlkokulu, İstanbul Alman Lisesi, İstanbul Site Koleji, İzmir Özel Fatih Koleji, İstanbul Vefa Lisesi, İstanbul Maltepe Lisesi ve sonunda İstanbul Fenerbahçe Lisesi’nde okumuş ve mezun olmuşum. İstanbul
İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’ne girmişim. Darbe olmuş, gitmişim Londra ve İsviçre’de eğitime devam etmişm. Dört dil okuryazarı olmuşum.
Yedi yaşında ninemin yanında tanıştığım dikiş ve moda ile 52 yıl haşır neşir kalmışım. Vakko Armağan, Barış Küce Limon, A Giyim ile geçen gençlik yıllarımın ardından sonunda 25 yıl Yıldırım Mayruk olmak üzere sektörde hep var olmuşum. Vizon Show, Podyum Show ve 2023’e Hikayeler defileleri ile de dike dike
mesleğimi sürdürmüşüm. Dünyanın bir çok kentindeki defilelerimiz ile ülkemizi temsil etmişim.
Yetmez değil mi?!
“Modanın Asi Prensi”
2006’da Habertürk/”Top’lu İğne”, 2008 Skytürk/”Ç’engelli İğne”, Sonraları Show TV/”Bugün Ne Giysem?”, Ulusal Kanal/3,2,1., Artı 1/ “Kadın Erkek” gibi TV formatlarında ekranlardan anlatmaya çalışmışım.
Nice ünlünün canlı yayınlarda sürekli sakıncalı konuğu olmuşum. Seda Sayan “Modanın Asi Prensi” adını vermiş! Sonradan sakıncalı bulup beni yasaklamışlar.
Hürriyet, Hürriyet Aile, Gazeteport, Aydınlık, Akşam, Cumhuriyet-Pazar gibi nice basın mecrasında gerek makale, gerek foto röportaj ya da köşe yazılarımla da durmamışım. 2007’de “3. Sınıf Hamur Kağıda Matbaa Mürekkebi Hayatlar”, 2017’de “Prova Odası”, 2018’de “Makam Odası”, “Linç” kitaplarımı yayınlamışım.
Durmak yok yola devam!
Hep mağdurun yanında, mağrurun karşısında
Kadir Has ve Marmara Üniversiteleri’nde yürüttüğüm eğitmenlik görevim dışında, 50’ye yakın üniversitede söyleşi, konferanslar sunmuş, 8 ayrı ulusal öğrenci kongresinde her zaman kurucu ve destekçi olmuşum.Türkiyenin ilk moda okulu sayılan Studio’yu, 80’lerde Sinametek salonunda var etmişim.
Çevre ve insan hakları söz konusu olduğunda hep meydanlarda durmuşum, Hayvan hakları, LGBTI, Cumartesi Anneleri, Gezi, Evsizler, Sendikalar, STK’lar, Sessiz Çığlık/Balyoz ayırmamışım; mağdurun yanında mağrurun karşısında durmuşum. Sayısız gencimizin okuması için de seferber olmuşum.
Yetti demeyin, yetmiyor!
Karşımda ne idüğü belirli, yağma, ganimet ve işgal sefer-emirli, söven, tehdit eden, şiddet uygulayan, hedef gösteren, hakaret eden kaba ve saldırgan iftiracı bir güruh var.
Ülkenin yarısı olduğunu söylüyorlar.
Diğer yarısı, başınıza gelsin darısı!.. 62 yaşında düşündüm de şimdi boşanma zamanı.
700 bin bedelli, kimin geçimi seçim derdi. Ezan, kubbe, bayrak, minare: Tek dil, tek millet, tek bayrak, tek vatan falan gerektirmez istişare.
Uzun lafın kısasına gelince: Tüm bu süreçte yatırım, istihdam ve katma değer üretmeyi sürdürmüşüm, asla vergi borcum olmamış ama olanlara hep af gelmiş onlar cukkalamış.
“Yetti gari”, beni affedin, sepeti koluna herkes yoluna arkadaş!..
https://www.abcgazetesi.com/guncel/barbaros-sansal-yetti-gari-dedi/haber-119169
1950’lerin sonunda tesadüfen Ankara’da doğmuşum. Sırası ile Şişli Özel Dost İlkokulu, Yeşilköy Halil Vedat Fıratlı İlkokulu, İstanbul Alman Lisesi, İstanbul Site Koleji, İzmir Özel Fatih Koleji, İstanbul Vefa Lisesi, İstanbul Maltepe Lisesi ve sonunda İstanbul Fenerbahçe Lisesi’nde okumuş ve mezun olmuşum. İstanbul
İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’ne girmişim. Darbe olmuş, gitmişim Londra ve İsviçre’de eğitime devam etmişm. Dört dil okuryazarı olmuşum.
Yedi yaşında ninemin yanında tanıştığım dikiş ve moda ile 52 yıl haşır neşir kalmışım. Vakko Armağan, Barış Küce Limon, A Giyim ile geçen gençlik yıllarımın ardından sonunda 25 yıl Yıldırım Mayruk olmak üzere sektörde hep var olmuşum. Vizon Show, Podyum Show ve 2023’e Hikayeler defileleri ile de dike dike
mesleğimi sürdürmüşüm. Dünyanın bir çok kentindeki defilelerimiz ile ülkemizi temsil etmişim.
Yetmez değil mi?!
“Modanın Asi Prensi”
2006’da Habertürk/”Top’lu İğne”, 2008 Skytürk/”Ç’engelli İğne”, Sonraları Show TV/”Bugün Ne Giysem?”, Ulusal Kanal/3,2,1., Artı 1/ “Kadın Erkek” gibi TV formatlarında ekranlardan anlatmaya çalışmışım.
Nice ünlünün canlı yayınlarda sürekli sakıncalı konuğu olmuşum. Seda Sayan “Modanın Asi Prensi” adını vermiş! Sonradan sakıncalı bulup beni yasaklamışlar.
Hürriyet, Hürriyet Aile, Gazeteport, Aydınlık, Akşam, Cumhuriyet-Pazar gibi nice basın mecrasında gerek makale, gerek foto röportaj ya da köşe yazılarımla da durmamışım. 2007’de “3. Sınıf Hamur Kağıda Matbaa Mürekkebi Hayatlar”, 2017’de “Prova Odası”, 2018’de “Makam Odası”, “Linç” kitaplarımı yayınlamışım.
Durmak yok yola devam!
Hep mağdurun yanında, mağrurun karşısında
Kadir Has ve Marmara Üniversiteleri’nde yürüttüğüm eğitmenlik görevim dışında, 50’ye yakın üniversitede söyleşi, konferanslar sunmuş, 8 ayrı ulusal öğrenci kongresinde her zaman kurucu ve destekçi olmuşum.Türkiyenin ilk moda okulu sayılan Studio’yu, 80’lerde Sinametek salonunda var etmişim.
Çevre ve insan hakları söz konusu olduğunda hep meydanlarda durmuşum, Hayvan hakları, LGBTI, Cumartesi Anneleri, Gezi, Evsizler, Sendikalar, STK’lar, Sessiz Çığlık/Balyoz ayırmamışım; mağdurun yanında mağrurun karşısında durmuşum. Sayısız gencimizin okuması için de seferber olmuşum.
Yetti demeyin, yetmiyor!
Karşımda ne idüğü belirli, yağma, ganimet ve işgal sefer-emirli, söven, tehdit eden, şiddet uygulayan, hedef gösteren, hakaret eden kaba ve saldırgan iftiracı bir güruh var.
Ülkenin yarısı olduğunu söylüyorlar.
Diğer yarısı, başınıza gelsin darısı!.. 62 yaşında düşündüm de şimdi boşanma zamanı.
700 bin bedelli, kimin geçimi seçim derdi. Ezan, kubbe, bayrak, minare: Tek dil, tek millet, tek bayrak, tek vatan falan gerektirmez istişare.
Uzun lafın kısasına gelince: Tüm bu süreçte yatırım, istihdam ve katma değer üretmeyi sürdürmüşüm, asla vergi borcum olmamış ama olanlara hep af gelmiş onlar cukkalamış.
“Yetti gari”, beni affedin, sepeti koluna herkes yoluna arkadaş!..
https://www.abcgazetesi.com/guncel/barbaros-sansal-yetti-gari-dedi/haber-119169
↧
Eşcinsel çifte çocuk satışı...
Filipin uyruklu bir kadının, kendisinin olmayan bir buçuk yaşındaki yine Filipin uyruklu bir çocuğu Güney Kıbrıs’a getirerek, biri Kıbrıslı Rum diğeri Türkiye uyruklu olduğu iddia edilen eşcinsel evli çifte vermesi skandalı Güney Kıbrıs’ta gündem oldu.
Alithia ve diğer gazeteler, Rum yetkili makamlarının aldıkları bir ihbar sonrasında 16 Ocak 2019 tarihinde başlattıkları soruşturma sonrasında ortaya çıkan olayda, Filipinli bir kadının, yine Filipinli başka bir kadının Filipin’de doğan çocuğunu sahte evraklarla Güney Kıbrıs’a getirdiği ve eşcinsel bir çifte yasal olmayan şekilde verdiğinin tespit edildiğini yazdılar.
Gazete, Rum polisi tarafından tutuklanan Filipinli kadının, arkadaşının çocuğunu Filipinlerden alarak, kendisini anne ve eşcinsel çiften Kıbrıslı Rum şahsı da baba olarak gösteren sahte evraklarla Güney Kıbrıs’a getirdiğini itiraf ettiğini yazdı.
Gazete, Kıbrıslı Rum ve Türk eşcinsel çiftin, 2015 yılında Yeni Zelanda’da evlendiklerini ve Filipinli kadından çocuğu aldıktan sonra tatile gittiklerinin anlaşıldığını iddia eden gazete, çiftin Türkiye’de bulunduğundan şüphe edildiğini savundu.
Habere göre, eşcinsel çift ve çocuk, Rum polisi tarafından aranırken dün mahkemeye çıkarılan Filipinli kadın hakkında sekiz gün tutukluluk kararı verildi.
https://www.gundemkibris.com/rum-basini/escinsel-cifte-cocuk-satisi-h268043.html
Alithia ve diğer gazeteler, Rum yetkili makamlarının aldıkları bir ihbar sonrasında 16 Ocak 2019 tarihinde başlattıkları soruşturma sonrasında ortaya çıkan olayda, Filipinli bir kadının, yine Filipinli başka bir kadının Filipin’de doğan çocuğunu sahte evraklarla Güney Kıbrıs’a getirdiği ve eşcinsel bir çifte yasal olmayan şekilde verdiğinin tespit edildiğini yazdılar.
Gazete, Rum polisi tarafından tutuklanan Filipinli kadının, arkadaşının çocuğunu Filipinlerden alarak, kendisini anne ve eşcinsel çiften Kıbrıslı Rum şahsı da baba olarak gösteren sahte evraklarla Güney Kıbrıs’a getirdiğini itiraf ettiğini yazdı.
Gazete, Kıbrıslı Rum ve Türk eşcinsel çiftin, 2015 yılında Yeni Zelanda’da evlendiklerini ve Filipinli kadından çocuğu aldıktan sonra tatile gittiklerinin anlaşıldığını iddia eden gazete, çiftin Türkiye’de bulunduğundan şüphe edildiğini savundu.
Habere göre, eşcinsel çift ve çocuk, Rum polisi tarafından aranırken dün mahkemeye çıkarılan Filipinli kadın hakkında sekiz gün tutukluluk kararı verildi.
https://www.gundemkibris.com/rum-basini/escinsel-cifte-cocuk-satisi-h268043.html
↧
↧
Türkiye’de kadın ve LGBTİ gazeteciler medyanın neresinde?
TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu Üyesi Gülfem Karataş, Türkiye’de gazetecilerin karşılaştığı sorunları kadın ve LGBTİ cephesinden değerlendirdi. Kadın gazetecilerin hem sahada hem de haber merkezinde ayrımcılığa uğradığını kaydeden Karataş, “Kadın gazeteciler olarak varlığımızı devam ettirmeye çalışıyoruz” diye
konuştu. Karataş, LGBTİ gazetecilerin karşılaştığı sorunlara değinirken ise, medyada yalnızca birkaç LGBTİ’nin cinsel yönelimini veya kimliğini açık ederek çalışabildiğini, bu yolla sektörde kalmanın neredeyse imkansız olduğunu söyledi.
10 Ocak, Çalışan Gazeteciler Günü.
Türkiye’de 1961’den bu yana kutlanan Çalışan Gazeteciler Günü’nde kadın ve LGBTİ’lerin karşılaştıkları sorunları Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ Komisyonu Üyesi Gülfem Karataş değerlendirdi.
Webiz’de Serpil Savumlu’nun konuğu olan Karataş, Olağanüstü Hal’e (OHAL) son verilmesine rağmen gazeteciler üzerindeki baskının artmaya devam ettiğini söyledi, 1 Ocak 2016’dan 29 Kasım 2018 tarihine kadar 1954 gazetecinin sarı basın kartının iptal edildiğini kaydetti.
Gazetecilerin, gazetecilik statüsünde çıkartılmaya çalışıldığını vurgulayan Karataş’ın aktardığına göre cezaevlerinde bulunan gazetecilerden 15’i kadın.
Karataş, cezaevine konan kadın gazetecilere dikkat çektiği konuşmasında, “Bakırköy Cezaevi’ne bakıldığında burası haber merkezine dönüşmüş durumda” dedi.
Yine de Karataş’ın belirttiği üzere kadın gazetecilerin karşılaştığı sorunlar yalnızca bununla kısıtlı kalmıyor.
“Düşük maaş, fazla fedakarlık talebi”
Türkiye’de yaptıkları araştırmaya göre her dört genel yayın yönetmeninden sadece birinin kadın olduğunu söyleyen Karataş, kadınların hem sahada hem de haber merkezinde ayrımcılığa maruz bırakıldığını kaydetti.
Karataş, erkeklerden istenmeyen fedakarlıkların kadın gazetecilerden istendiğini, kadın gazetecilerin meslektaşlarının tacizine, sözlü veya fiziksel şiddetine maruz kaldığını belirtti.
“Kadın gazeteciler erkeklerden farklı maaşlar alıyorlar, hatta farklı haberlere yönlendiriliyorlar. Kadın gazeteciler olarak varlığımızı devam ettirmeye çalışıyoruz.”
Karataş’ın değerlendirdiği bir diğer husus LGBTİ gazetecilerin karşılaştıkları zorluklar oldu.
Türkiye’de cinsel yönelim veya cinsel kimliklerini açık ederek sektörde yer bulabilen LGBTİ gazetecinin yalnızca birkaç kişi olduğunu belirten Karataş, cinsel kimliğe ve yönelime dayalı ayrımcılık nedeniyle LGBTİ’lerin iş bulmakta veya medya kuruluşlarında çalışmakta zorlandığını dile getirdi.
Karataş, son olarak ayrımcılığa maruz kalınması durumunda kadın ve LGBTİ gazetecilerin TGS’yle irtibata geçebileceğini söyledi.
https://ozgurdenizli.com/turkiyede-kadin-ve-lgbti-gazeteciler-medyanin-neresinde/
konuştu. Karataş, LGBTİ gazetecilerin karşılaştığı sorunlara değinirken ise, medyada yalnızca birkaç LGBTİ’nin cinsel yönelimini veya kimliğini açık ederek çalışabildiğini, bu yolla sektörde kalmanın neredeyse imkansız olduğunu söyledi.
10 Ocak, Çalışan Gazeteciler Günü.
Türkiye’de 1961’den bu yana kutlanan Çalışan Gazeteciler Günü’nde kadın ve LGBTİ’lerin karşılaştıkları sorunları Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ Komisyonu Üyesi Gülfem Karataş değerlendirdi.
Webiz’de Serpil Savumlu’nun konuğu olan Karataş, Olağanüstü Hal’e (OHAL) son verilmesine rağmen gazeteciler üzerindeki baskının artmaya devam ettiğini söyledi, 1 Ocak 2016’dan 29 Kasım 2018 tarihine kadar 1954 gazetecinin sarı basın kartının iptal edildiğini kaydetti.
Gazetecilerin, gazetecilik statüsünde çıkartılmaya çalışıldığını vurgulayan Karataş’ın aktardığına göre cezaevlerinde bulunan gazetecilerden 15’i kadın.
Karataş, cezaevine konan kadın gazetecilere dikkat çektiği konuşmasında, “Bakırköy Cezaevi’ne bakıldığında burası haber merkezine dönüşmüş durumda” dedi.
Yine de Karataş’ın belirttiği üzere kadın gazetecilerin karşılaştığı sorunlar yalnızca bununla kısıtlı kalmıyor.
“Düşük maaş, fazla fedakarlık talebi”
Türkiye’de yaptıkları araştırmaya göre her dört genel yayın yönetmeninden sadece birinin kadın olduğunu söyleyen Karataş, kadınların hem sahada hem de haber merkezinde ayrımcılığa maruz bırakıldığını kaydetti.
Karataş, erkeklerden istenmeyen fedakarlıkların kadın gazetecilerden istendiğini, kadın gazetecilerin meslektaşlarının tacizine, sözlü veya fiziksel şiddetine maruz kaldığını belirtti.
“Kadın gazeteciler erkeklerden farklı maaşlar alıyorlar, hatta farklı haberlere yönlendiriliyorlar. Kadın gazeteciler olarak varlığımızı devam ettirmeye çalışıyoruz.”
Karataş’ın değerlendirdiği bir diğer husus LGBTİ gazetecilerin karşılaştıkları zorluklar oldu.
Türkiye’de cinsel yönelim veya cinsel kimliklerini açık ederek sektörde yer bulabilen LGBTİ gazetecinin yalnızca birkaç kişi olduğunu belirten Karataş, cinsel kimliğe ve yönelime dayalı ayrımcılık nedeniyle LGBTİ’lerin iş bulmakta veya medya kuruluşlarında çalışmakta zorlandığını dile getirdi.
Karataş, son olarak ayrımcılığa maruz kalınması durumunda kadın ve LGBTİ gazetecilerin TGS’yle irtibata geçebileceğini söyledi.
https://ozgurdenizli.com/turkiyede-kadin-ve-lgbti-gazeteciler-medyanin-neresinde/
↧
İngiltere'de eşcinsellere saldıran Türklere ceza yağdı
Londra’daki Türk mahalllesi “Hackney’in sahipleri” olduğunu iddia eden Türk çete, eşcinsellere asit ile saldırırken kameralara yakalandı.
Londra’daki Türk mahalllesi “Hackney’in sahipleri” olduğunu iddia eden Türk çete, eşcinsellere asit ile saldırırken kameralara yakalandı.
Mayıs 2018'de gerçekleşen saldırıda bir kurbanın kafatası çatlamış ve gözlerinde asit yanığı oluşmuştu.
Yetkililerin verdiği bilgiye göre dokuz Türk asıllı sanık yargılanmış ve yedisi tutuklanırken ikisi hakkındaki karar ertelenmiştir.
Odatv'den Alpay Tekin'in dış basından çevirdiği habere göre olay, çete üyelerinin eşcinsellerin gittiği bir barın çıkışında arabasında oturan bir kurbanın yanına gelmeleri ile başladı. Onur Ardıç (27) kurban ile tartışmaya başladığında, diğer çete üyeleri kurbanın etrafını sardı ve Mustafa Kızıltan (30) kurbana yumruk attı.
Eşcinsel bardan çıkan kişiler araya girip engel olmak istediler ancak çete üyeleri bardan çıkanlara yönelerek bir kişiye saldırdılar. Daha sonra sokaktaki vatandaşlar ve çete üyeleri arasında arbede çıktı.
Birkaç kurban kaçmaya çalıştı ancak Hüseyin Önel elindeki asit şişesi ile kurbanlara asit attı.
Çeteciler olay mahalliden araba ile kaçarlarken eşcinsellik aleyhine sloganlar attılar.
Olayların başlamasında rol alan arabadaki şahıs bulunamadı.
Hackney mahallesinden Hüseyin Önel zararlı madde ile ağır yaralamaya sebep olan saldırdan 17 yıl hapis cezası ve olası 3 yıl uzatma cezası aldı.
Hackney’den Öner Ardıç 17 yıla mahkûm olurken, yine Hackney’li Mehmet Tekağaç (30) 14 yıl 6 ay mahkumiyet aldı. Her ikisinin mahkumiyet sebebi ağır yaralamaya sebep olan zararlı madde ile saldır. İkili hakkında ayrıca olası üç yıl uzatma cezası verildi.
Kuzey Londra’daki Barnsbury mahallesinden Güven Ulaş, huzuru bozmaktan 30 ay hapis cezası verildi.
Hackney mahallesinden Mustafa Kızıltan (30) huzuru bozmaktan 27 ay, tehlikeli araç kullanmaktan 9 ay hapis cezası alırken, Serkan Kızıltan huzuru bozmaktan 18 ay hapis cezası aldı.
Kuzey doğu Londra’daki Hoxton mahallesinden ümit Kaygısız huzuru bozmak ve telefon gasp etmeye çalışmaktan 28 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Kuzey Londra’da bulunan Canonbury mahallesinden Yaşam Erdoğan (24) ve East Ham mahallesinden Turgut Adakan huzuru bozmaktan 18 ay ceza aldılar. Aldıkları cezalar 2 yıl ertelendi.
İngiltere kanunlarına 17 yıl alan bir hükümlü 5 yıl sonra şartlı tahliye ediliyor.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/1208088/ingiltere_de_escinsellere_saldiran_Turklere_ceza_yagdi.html
Londra’daki Türk mahalllesi “Hackney’in sahipleri” olduğunu iddia eden Türk çete, eşcinsellere asit ile saldırırken kameralara yakalandı.
Mayıs 2018'de gerçekleşen saldırıda bir kurbanın kafatası çatlamış ve gözlerinde asit yanığı oluşmuştu.
Yetkililerin verdiği bilgiye göre dokuz Türk asıllı sanık yargılanmış ve yedisi tutuklanırken ikisi hakkındaki karar ertelenmiştir.
Odatv'den Alpay Tekin'in dış basından çevirdiği habere göre olay, çete üyelerinin eşcinsellerin gittiği bir barın çıkışında arabasında oturan bir kurbanın yanına gelmeleri ile başladı. Onur Ardıç (27) kurban ile tartışmaya başladığında, diğer çete üyeleri kurbanın etrafını sardı ve Mustafa Kızıltan (30) kurbana yumruk attı.
Eşcinsel bardan çıkan kişiler araya girip engel olmak istediler ancak çete üyeleri bardan çıkanlara yönelerek bir kişiye saldırdılar. Daha sonra sokaktaki vatandaşlar ve çete üyeleri arasında arbede çıktı.
Birkaç kurban kaçmaya çalıştı ancak Hüseyin Önel elindeki asit şişesi ile kurbanlara asit attı.
Çeteciler olay mahalliden araba ile kaçarlarken eşcinsellik aleyhine sloganlar attılar.
Olayların başlamasında rol alan arabadaki şahıs bulunamadı.
Hackney mahallesinden Hüseyin Önel zararlı madde ile ağır yaralamaya sebep olan saldırdan 17 yıl hapis cezası ve olası 3 yıl uzatma cezası aldı.
Hackney’den Öner Ardıç 17 yıla mahkûm olurken, yine Hackney’li Mehmet Tekağaç (30) 14 yıl 6 ay mahkumiyet aldı. Her ikisinin mahkumiyet sebebi ağır yaralamaya sebep olan zararlı madde ile saldır. İkili hakkında ayrıca olası üç yıl uzatma cezası verildi.
Kuzey Londra’daki Barnsbury mahallesinden Güven Ulaş, huzuru bozmaktan 30 ay hapis cezası verildi.
Hackney mahallesinden Mustafa Kızıltan (30) huzuru bozmaktan 27 ay, tehlikeli araç kullanmaktan 9 ay hapis cezası alırken, Serkan Kızıltan huzuru bozmaktan 18 ay hapis cezası aldı.
Kuzey doğu Londra’daki Hoxton mahallesinden ümit Kaygısız huzuru bozmak ve telefon gasp etmeye çalışmaktan 28 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Kuzey Londra’da bulunan Canonbury mahallesinden Yaşam Erdoğan (24) ve East Ham mahallesinden Turgut Adakan huzuru bozmaktan 18 ay ceza aldılar. Aldıkları cezalar 2 yıl ertelendi.
İngiltere kanunlarına 17 yıl alan bir hükümlü 5 yıl sonra şartlı tahliye ediliyor.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/1208088/ingiltere_de_escinsellere_saldiran_Turklere_ceza_yagdi.html
↧
Serpil Kemalbay, LGBTİ+lerin yaşadığı baskıları meclise taşıdı
HDP’li Serpil Kemalbay, LGTBİ+lerin sorunlarını meclis gündemine taşıdı.
Halkların Demokratik Partisi izmir Milletvekili Serpil Kemalbay, LGBTİ+ topluluğunun yaşadığı sorunları meclise taşıdı.
HDP vekili Serpil Kemalbay, son dönemde artış gösteren LGBTİ+lerin yaşadığı sorunları meclis gündemine taşıdı. İçişleri Bakanı Soylu’nun cevaplaması için soru önergesi verdi.
“Türkiye’nin de katılımcısı olduğu AGİT’e göre nefret suçu, “mağdurun, mülkün ya da işlenen bir suçun hedefinin, gerçek veya hissedilen ırk, ulusal ya da etnik köken, dil, renk, din, cinsiyet, yaş, zihinsel ya da fiziksel engellilik, cinsel yönelim veya diğer benzer faktörlere dayalı olarak benzer özellikler taşıyan bir grupla gerçek ya da öyle algılanan bağı, aidiyeti, desteği ya da üyeliği nedeniyle seçildiği, kişilere veya mala karşı suçları da kapsayacak şekilde işlenen her türlü suçtur”. Nefret suçlarının mağdurların “varoluşlarını” hedeflediği ortadadır.
Uluslararası Af Örgütü’nün çalışmaları, ayrımcılık yapmama ilkesine dayanır. Uluslararası Af Örgütü, cinsel yönelimi veya cinsiyet kimliği her ne olursa olsun bütün insanların İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde tanımlanan tüm insan haklarına erişimi olması gerektiğini savunur. Cinsel yönelimi ya da cinsiyet kimliği farklı olan kişiler sıklıkla AKP iktidarı tarafından ayrımcılık veya istismarın meşru hedefi haline getirilmektedir
AKP eski milletvekillerinden Ayşe DOĞAN’ın TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda LGBTİ+ leri kastederek “Bunların bizim toplumumuz için oluşabilecek en büyük tehditlerden biri olduğunu herkes biliyor.” şeklindeki homofobik ile iktidarın muhalif görüşlere ve farklılıklara karşı tahammülsüzlüğü ve cinsiyetçi yaklaşımı, Türkiye’de insan haklarının kötüye gidişini daha da pekiştirmektedir. Uluslararası Af Örgütü, 2011 yılının ilk aylarında görüştüğü trans kadınların hemen hemen hepsinin daha önceki yıllarda polis merkezlerinde polisler tarafından cinsel şiddet de dâhil olmak üzere yoğun biçimde fiziksel şiddete maruz kaldıklarını belirtmektedir.
“Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelli nefret suçları” mevzuat ve politikalar düzeyinde tanınmamaktadır. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusunda koruyucu ve önleyici tedbirlerin sağlanmaması, izleme ve belgeleme için gereken idari ve hukuki prosedürlerin bulunmaması ve öncelikle önyargılarla mücadeleye dair siyasal irade yokluğu, 2014 ve 2016’yıllarındaki mevzuat değişiklikleri ile giderilememiş başlıca eksiklikler arasında yer almaktadır.
Semra Güzel: Arabalara zorla Türk bayrağı astırmaya çalışmak hangi yaptırımın bir ürünüdür?
Türkiye’de LGBTİ+ leri sık sık kötü muamele ve çok yönlü cinsel şiddete maruz kalmalarından ve gündelik hayatta maruz kaldıkları ayrımcılık ve dışlanmalardan şikayetçi olmaktadırlar.
09.01.2019 tarihinde İzmir Alsancak’ta yaşayan trans kadın Hande ŞEKER’in kendi evinde bir polis memuru tarafından vurularak öldürülmesi verilecek en yakın tarihli örneklerden sadece birisidir.
Yine, 31.12.2018 yılbaşı günü Trabzon’da öğrenim gören üniversite öğrencisi A.G’nin evinde kalan kişi tarafından bıçak zoruyla cinsel saldırıya maruz kalması basında yer almıştır. A.G. bir boşluktan istifade ederek kendisini dışarı atıp yardım istemiş dışarıdaki insanlar tarafından polis çağrılmıştır. A.G.’nin ifadesinde; olay yerine gelen emniyet görevlilerinin ilgisiz ve lakayt tavırları, karakolda kötü ve aşağılayıcı muameleye maruz kalması, cinsel istismara maruz kaldığını belirtmesine rağmen doktor tarafından sadece vücudunda morluk var mı diye kontrol edilmesi, tatil günü diye rapor verilmemesi ve şikâyetçi olduğu kişiye karşı herhangi bir işlem yapılmamış olması mağdurun basına verdiği ifadelerinde yer almaktadır” denilen önergede, Soylu’nun cevaplaması için şu sorular soruldu;
A.G.’nin ifadesi doğrultusunda olay yerine gelen polis memurları ile karakolda uygulanan kötü muamele dolayısı ile ilgili polis memurları hakkında etkin ve tarafsız bir şekilde soruşturma işlemine başlanmasına dair bir talimatınız olmuş mudur?
A.G.’nin karakol görevlileri tarafından götürülen sağlık muayenesinde sadece “vücudunda morluk var mı” diye muayene edildiği ifadesi bakanlığınızca incelenmiş midir?
“Kolluk kuvvetleri arasında yaygın olan homofobi ve cinsiyetçi yaklaşımın giderilmesi amacıyla herhangi bir proje ve çalışmanız var mıdır?
Bakanlığınızca, valiliklere ve diğer müdürlüklere, ayrımcılık yapmaksızın, farklı cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine sahip bireylerin örgütlenme özgürlüğüne saygı duymaları ve korumaları yönünde yükümlülüklerini hatırlatmak, ayrımcılığı önlemek için ne gibi önlemler alınmaktadır?
LGBTİ+ lerin varlığının ve yaşanan hak ihlallerinin yok sayılmasından ne zaman vaz geçeceksiniz?
Bakanlığınızın, Onur Yürüyüşü katılımcılarının barışçıl bir şekilde yürüyüş yapmasını engelleyerek ve katılımcılara tazyikli su, biber gazlı plastik top mermileri ile haksız ve aşırı güç kullanımına maruz kalmasını sağlayarak bu tür şiddet ve cinayet suçlarının artmasını pekiştirdiğini düşünüyor musunuz?
LGBTİ+ lerin hakları alanında faaliyet gösteren derneklerle Türkiye’de yaşanan ayrımcılık ve nefret cinayetlerini önlemeye yönelik bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Bakanlığınıza polis tarafından şiddet, kötü muamele ve cinsel tacize uğramaları nedeniyle 2010-2018 yılları arasında başvuran LGBTİ+ lerin sayısı kaçtır?
https://www.gazetefersude.com/serpil-kemalbay-lgbtilerin-yasadigi-baskilari-meclise-tasidi-42565/
Halkların Demokratik Partisi izmir Milletvekili Serpil Kemalbay, LGBTİ+ topluluğunun yaşadığı sorunları meclise taşıdı.
HDP vekili Serpil Kemalbay, son dönemde artış gösteren LGBTİ+lerin yaşadığı sorunları meclis gündemine taşıdı. İçişleri Bakanı Soylu’nun cevaplaması için soru önergesi verdi.
Uluslararası Af Örgütü’nün çalışmaları, ayrımcılık yapmama ilkesine dayanır. Uluslararası Af Örgütü, cinsel yönelimi veya cinsiyet kimliği her ne olursa olsun bütün insanların İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde tanımlanan tüm insan haklarına erişimi olması gerektiğini savunur. Cinsel yönelimi ya da cinsiyet kimliği farklı olan kişiler sıklıkla AKP iktidarı tarafından ayrımcılık veya istismarın meşru hedefi haline getirilmektedir
AKP eski milletvekillerinden Ayşe DOĞAN’ın TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda LGBTİ+ leri kastederek “Bunların bizim toplumumuz için oluşabilecek en büyük tehditlerden biri olduğunu herkes biliyor.” şeklindeki homofobik ile iktidarın muhalif görüşlere ve farklılıklara karşı tahammülsüzlüğü ve cinsiyetçi yaklaşımı, Türkiye’de insan haklarının kötüye gidişini daha da pekiştirmektedir. Uluslararası Af Örgütü, 2011 yılının ilk aylarında görüştüğü trans kadınların hemen hemen hepsinin daha önceki yıllarda polis merkezlerinde polisler tarafından cinsel şiddet de dâhil olmak üzere yoğun biçimde fiziksel şiddete maruz kaldıklarını belirtmektedir.
“Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelli nefret suçları” mevzuat ve politikalar düzeyinde tanınmamaktadır. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusunda koruyucu ve önleyici tedbirlerin sağlanmaması, izleme ve belgeleme için gereken idari ve hukuki prosedürlerin bulunmaması ve öncelikle önyargılarla mücadeleye dair siyasal irade yokluğu, 2014 ve 2016’yıllarındaki mevzuat değişiklikleri ile giderilememiş başlıca eksiklikler arasında yer almaktadır.
Semra Güzel: Arabalara zorla Türk bayrağı astırmaya çalışmak hangi yaptırımın bir ürünüdür?
Türkiye’de LGBTİ+ leri sık sık kötü muamele ve çok yönlü cinsel şiddete maruz kalmalarından ve gündelik hayatta maruz kaldıkları ayrımcılık ve dışlanmalardan şikayetçi olmaktadırlar.
09.01.2019 tarihinde İzmir Alsancak’ta yaşayan trans kadın Hande ŞEKER’in kendi evinde bir polis memuru tarafından vurularak öldürülmesi verilecek en yakın tarihli örneklerden sadece birisidir.
Yine, 31.12.2018 yılbaşı günü Trabzon’da öğrenim gören üniversite öğrencisi A.G’nin evinde kalan kişi tarafından bıçak zoruyla cinsel saldırıya maruz kalması basında yer almıştır. A.G. bir boşluktan istifade ederek kendisini dışarı atıp yardım istemiş dışarıdaki insanlar tarafından polis çağrılmıştır. A.G.’nin ifadesinde; olay yerine gelen emniyet görevlilerinin ilgisiz ve lakayt tavırları, karakolda kötü ve aşağılayıcı muameleye maruz kalması, cinsel istismara maruz kaldığını belirtmesine rağmen doktor tarafından sadece vücudunda morluk var mı diye kontrol edilmesi, tatil günü diye rapor verilmemesi ve şikâyetçi olduğu kişiye karşı herhangi bir işlem yapılmamış olması mağdurun basına verdiği ifadelerinde yer almaktadır” denilen önergede, Soylu’nun cevaplaması için şu sorular soruldu;
A.G.’nin ifadesi doğrultusunda olay yerine gelen polis memurları ile karakolda uygulanan kötü muamele dolayısı ile ilgili polis memurları hakkında etkin ve tarafsız bir şekilde soruşturma işlemine başlanmasına dair bir talimatınız olmuş mudur?
A.G.’nin karakol görevlileri tarafından götürülen sağlık muayenesinde sadece “vücudunda morluk var mı” diye muayene edildiği ifadesi bakanlığınızca incelenmiş midir?
“Kolluk kuvvetleri arasında yaygın olan homofobi ve cinsiyetçi yaklaşımın giderilmesi amacıyla herhangi bir proje ve çalışmanız var mıdır?
Bakanlığınızca, valiliklere ve diğer müdürlüklere, ayrımcılık yapmaksızın, farklı cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine sahip bireylerin örgütlenme özgürlüğüne saygı duymaları ve korumaları yönünde yükümlülüklerini hatırlatmak, ayrımcılığı önlemek için ne gibi önlemler alınmaktadır?
LGBTİ+ lerin varlığının ve yaşanan hak ihlallerinin yok sayılmasından ne zaman vaz geçeceksiniz?
Bakanlığınızın, Onur Yürüyüşü katılımcılarının barışçıl bir şekilde yürüyüş yapmasını engelleyerek ve katılımcılara tazyikli su, biber gazlı plastik top mermileri ile haksız ve aşırı güç kullanımına maruz kalmasını sağlayarak bu tür şiddet ve cinayet suçlarının artmasını pekiştirdiğini düşünüyor musunuz?
LGBTİ+ lerin hakları alanında faaliyet gösteren derneklerle Türkiye’de yaşanan ayrımcılık ve nefret cinayetlerini önlemeye yönelik bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Bakanlığınıza polis tarafından şiddet, kötü muamele ve cinsel tacize uğramaları nedeniyle 2010-2018 yılları arasında başvuran LGBTİ+ lerin sayısı kaçtır?
https://www.gazetefersude.com/serpil-kemalbay-lgbtilerin-yasadigi-baskilari-meclise-tasidi-42565/
↧
"Her 10 çiftten biri aseksüel evlilik yaşıyor"
Cinsel birliktelik durumunun çiftin cinsel iletişimini, ilişki kalitesini, evlilik uyumunu ciddi şekilde etkilediğini aktaran Prof. Dr. Halim Hattat, Türkiye'de her 10 çifften birinin aseksüel evlilik yaşadığını söyledi.
Hattat, “Çift cinsel açıdan giderek uzaklaşıyor. Eğer aseksüel bir evliliğiniz varsa sorunu ciddiye alın. Erkekte sertleşme sorunu, erken boşalma, testosteron hormonu azlığı, kadında orgazm problemi, cinsel ağrı ve cinsel isteksizlik cinsel birliktelik sıklığını düşürebiliyor" dedi.
Bu tarz hastaların nasıl tedavi edildiğini anlatan Prof. Dr. Halim Hattat, "Hastalara onların cinsel hayatını düzene sokacak tüyolar veriyoruz. Altta yatan fiziksel ve psikolojik nedenlere göre ilaç, hormon tedavileri, enjeksiyonlar hatta psikolojik ve çift terapisi gibi uygun bir tedavi seçildiğinde cinsel performans olması gereken seviyeye yeniden yükseliyor" ifadelerini kullandı.
Hormonları düzenliyor
Ne kadar sık cinsel birliktelik yaşanacağından ziyade cinsel birlikteliğin düzenine dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Hattat, “Haftada bir veya iki defa cinsel birliktelik yaşayıp 2 ay ara vermektense, düzenli şekilde belli aralıklarla yaşanılan cinsel birliktelik hormonları düzenliyor. Yani eşinize ve size uyan bir cinsel rutin yaratmak sadece cinsel tatmin ve psikolojik rahatlama sağlamıyor, fizyolojik olarak da sizi daha seksüel kılıyor. 3 haftadan daha az bir sıklık tüm cinsel hormonları ve cinsel fonksiyonları altüst ediyor. Bana sorarsanız her hafta 1-2 kez cinsel birliktelik hem cinsel fonksiyonlar hem de eşinizle olan duygusal bağınızdan açısından şart" diye konuştu.
"Her çift dönemsel olarak daha fazla veya daha az cinsel birliktelik yaşayabilir. Her çiftin kendine uygun bulduğu sıklık farklıdır" diyen Hattat, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yapılan çalışmalar çiftlerin haftada 2-4 seferden ayda 2-4 sefere uzanan bir cinsel birliktelik sıklığı olduğunu gösteriyor. Cinsel birlikteliğin sıklığını etkileyen pek çok faktör var. Yaş, cinsel fonksiyon sorunları, cinsel iletişim eksikliği, stres, fiziksel, duygusal sağlık durumu, hastalıklar ve ilaçlar, vakitsizlik, yalnız kalacak zaman bulamamak, madde veya alkol bağımlılığı, ilişki durumu, ilişki problemleri, çatışmalar ve depresyon bu etkenlerin başında geliyor."
Aseksüel nedir?
Aseksüellik herhangi birine yönelik cinsel çekim eksikliği veya cinsel etkinlikteki ilgi düşüklüğü veya yokluğu. Bir cinsel yönelim eksikliği olarak veya karşıcinsellik, eşcinsellik ve çiftcinselliğin yanındaki dördüncü bir varyasyon olarak düşünülebilir. 2004'te yapılan bir çalışmada aseksüelliğin yaygınlığı %1 olarak belirlenmiştir.
Aseksüellik, davranışsal ve genellikle bireyin kişisel veya dini inançları gibi unsurların üzerinde etkili olduğu cinsel etkinlikten kaçınma ve bekarlıktan farklıdır; cinsel davranışın aksine, cinsel yönelimin "kalıcı" olduğuna inanılmaktadır. Bazı aseksüel kişiler romantik partnerlerini memnun etme arzusu ya da çocuk sahibi olma arzusu gibi çeşitli nedenler dolayısıyla, cinsel çekim veya seks arzusu eksikliğine rağmen cinsel etkinlikte bulunabilirler.
Bir cinsel yönelim olarak aseksüelliğin kabulü ve bilimsel araştırma alanı açısından halen oldukça yenidir, hem sosyoloji hem de psikoloji bakımından büyüyen bir araştırma alanı olarak gelişmeye başlamıştır. Bazı araştırmacıların aseksüelliğin bir cinsel yönelim olduğunu savunmasına karşın, bazı araştırmacılar ise aynı görüşte değildir. (DHA)
Bu tarz hastaların nasıl tedavi edildiğini anlatan Prof. Dr. Halim Hattat, "Hastalara onların cinsel hayatını düzene sokacak tüyolar veriyoruz. Altta yatan fiziksel ve psikolojik nedenlere göre ilaç, hormon tedavileri, enjeksiyonlar hatta psikolojik ve çift terapisi gibi uygun bir tedavi seçildiğinde cinsel performans olması gereken seviyeye yeniden yükseliyor" ifadelerini kullandı.
Hormonları düzenliyor
Ne kadar sık cinsel birliktelik yaşanacağından ziyade cinsel birlikteliğin düzenine dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Hattat, “Haftada bir veya iki defa cinsel birliktelik yaşayıp 2 ay ara vermektense, düzenli şekilde belli aralıklarla yaşanılan cinsel birliktelik hormonları düzenliyor. Yani eşinize ve size uyan bir cinsel rutin yaratmak sadece cinsel tatmin ve psikolojik rahatlama sağlamıyor, fizyolojik olarak da sizi daha seksüel kılıyor. 3 haftadan daha az bir sıklık tüm cinsel hormonları ve cinsel fonksiyonları altüst ediyor. Bana sorarsanız her hafta 1-2 kez cinsel birliktelik hem cinsel fonksiyonlar hem de eşinizle olan duygusal bağınızdan açısından şart" diye konuştu.
"Her çift dönemsel olarak daha fazla veya daha az cinsel birliktelik yaşayabilir. Her çiftin kendine uygun bulduğu sıklık farklıdır" diyen Hattat, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yapılan çalışmalar çiftlerin haftada 2-4 seferden ayda 2-4 sefere uzanan bir cinsel birliktelik sıklığı olduğunu gösteriyor. Cinsel birlikteliğin sıklığını etkileyen pek çok faktör var. Yaş, cinsel fonksiyon sorunları, cinsel iletişim eksikliği, stres, fiziksel, duygusal sağlık durumu, hastalıklar ve ilaçlar, vakitsizlik, yalnız kalacak zaman bulamamak, madde veya alkol bağımlılığı, ilişki durumu, ilişki problemleri, çatışmalar ve depresyon bu etkenlerin başında geliyor."
Aseksüel nedir?
Aseksüellik herhangi birine yönelik cinsel çekim eksikliği veya cinsel etkinlikteki ilgi düşüklüğü veya yokluğu. Bir cinsel yönelim eksikliği olarak veya karşıcinsellik, eşcinsellik ve çiftcinselliğin yanındaki dördüncü bir varyasyon olarak düşünülebilir. 2004'te yapılan bir çalışmada aseksüelliğin yaygınlığı %1 olarak belirlenmiştir.
Aseksüellik, davranışsal ve genellikle bireyin kişisel veya dini inançları gibi unsurların üzerinde etkili olduğu cinsel etkinlikten kaçınma ve bekarlıktan farklıdır; cinsel davranışın aksine, cinsel yönelimin "kalıcı" olduğuna inanılmaktadır. Bazı aseksüel kişiler romantik partnerlerini memnun etme arzusu ya da çocuk sahibi olma arzusu gibi çeşitli nedenler dolayısıyla, cinsel çekim veya seks arzusu eksikliğine rağmen cinsel etkinlikte bulunabilirler.
Bir cinsel yönelim olarak aseksüelliğin kabulü ve bilimsel araştırma alanı açısından halen oldukça yenidir, hem sosyoloji hem de psikoloji bakımından büyüyen bir araştırma alanı olarak gelişmeye başlamıştır. Bazı araştırmacıların aseksüelliğin bir cinsel yönelim olduğunu savunmasına karşın, bazı araştırmacılar ise aynı görüşte değildir. (DHA)
↧
↧
Lady Gaga: "Hristiyanlığın en kötü temsilcileri"
Amerikalı pop şarkıcısı Lady Gaga, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve eşi Karen Pence'i "Hristiyanlığın en kötü temsilcileri" olarak nitelendirdi.
Lady Gaga'nın tepkisinin nedeni, Karen Pence'in, eşinin Başkan Yardımcısı seçilmesinden sonra ara verdiği öğretmenlik kariyerine geri dönecek olması.
Karen Pence'in haftada 2 gün sanat dersleri vereceği Virginia'daki Immanuel Christian School, kendileri ya da aileleri eşcinsel olan öğrencileri kabul etmiyor.
Dini okulun kayıt koşullarına ilişkin açıklamasında, "Cinsel ahlaksızlığı destekleyen ya da buna göz yumanların, homoseksüel ya da biseksüel kişilerin" kabul edilmeyeceği belirtiliyor.
'Aynaya bak göreceksin'
Lady Gaga, Las Vegas'taki konserinde şunları söyledi:
"Hristiyanlara karşı ayrımcılık yapmamamız gerektiğini söylüyorsunuz. Siz Hristiyanlığın en kötü temsilcilersiniz. Ben bir Hristiyan kadınım ve benim bildiğim Hristiyanlık önyargıyı kabul etmez, herkese kucak açar. Bay Pence, bu utanç size aittir ve aynaya bakarsanız göreceksiniz."
Mike Pence, Lady Gaga'ya Hristiyan televizyon kanalı EWTN'den yanıt verdi ve "Büyük haber kuruluşlarının Hristiyanlık eğitimine saldırması kabul edilemez" dedi.
Kendisini biseksüel olarak tanımlayan Lady Gaga, aktif bir eşcinsel hakları savunucusu.
Lady Gaga, 2010'da MTV müzik ödülleri töreninde Amerikan ordusundaki LGBT karşıtı uygulamaları protesto için "etten" bir elbise giymişti.
Hayvan hakları kuruluşlarının tepkisini çeken elbise Time dergisi tarafından 2010'un "en güçlü kıyafet mesajı" olarak seçilmişti.
Lady Gaga'nın Twitter'da 77 milyondan fazla, Instagram'da 28 milyon takipçisi var.
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46945297
Karen Pence'in haftada 2 gün sanat dersleri vereceği Virginia'daki Immanuel Christian School, kendileri ya da aileleri eşcinsel olan öğrencileri kabul etmiyor.
Dini okulun kayıt koşullarına ilişkin açıklamasında, "Cinsel ahlaksızlığı destekleyen ya da buna göz yumanların, homoseksüel ya da biseksüel kişilerin" kabul edilmeyeceği belirtiliyor.
'Aynaya bak göreceksin'
Lady Gaga, Las Vegas'taki konserinde şunları söyledi:
"Hristiyanlara karşı ayrımcılık yapmamamız gerektiğini söylüyorsunuz. Siz Hristiyanlığın en kötü temsilcilersiniz. Ben bir Hristiyan kadınım ve benim bildiğim Hristiyanlık önyargıyı kabul etmez, herkese kucak açar. Bay Pence, bu utanç size aittir ve aynaya bakarsanız göreceksiniz."
Mike Pence, Lady Gaga'ya Hristiyan televizyon kanalı EWTN'den yanıt verdi ve "Büyük haber kuruluşlarının Hristiyanlık eğitimine saldırması kabul edilemez" dedi.
Kendisini biseksüel olarak tanımlayan Lady Gaga, aktif bir eşcinsel hakları savunucusu.
Lady Gaga, 2010'da MTV müzik ödülleri töreninde Amerikan ordusundaki LGBT karşıtı uygulamaları protesto için "etten" bir elbise giymişti.
Hayvan hakları kuruluşlarının tepkisini çeken elbise Time dergisi tarafından 2010'un "en güçlü kıyafet mesajı" olarak seçilmişti.
Lady Gaga'nın Twitter'da 77 milyondan fazla, Instagram'da 28 milyon takipçisi var.
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46945297
↧
Eşcinsel bir erkekle röportaj yapan Mısırlı sunucuya hapis cezası
Mısır'da televizyon sunucusu Muhammed el Gheity, geçen yıl programında eşcinsel bir erkekle yaptığı röportajdan dolayı yargılandı ve 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Televizyon sunucusu Muhammed el Gheity geçmişte eşcinselliğe karşı görüşler dile getirmişti
Gize'deki mahkeme, sahibi olduğu LTC televizyon kanalında "eşcinselliği teşvik etmektan" suçlu bulduğu El Gheity'yi ayrıca 167 dolar mukabili para cezasına çarptırıldı ve ağır işlerde çalışmaya mahkum etti.
Programda yüzü buzlanarak kimliği saklı tutulan eşcinsel bir erkek, seks işçisi olarak yaşadıklarını anlatmıştı.
Eşcinsellik Mısır yasalarında açıkça suç olarak tanımlanmıyor ama yetkililer LGBTİ bireylere yönelik baskıyı "genel ahlak"a ilişkin yasalara dayanarak giderek artırıyorlar.
Rızaya dayalı eşcinsel ilişkiler içinde olduklarından kuşkulanılan kişiler sık sık gözaltına alınıyor ve "ahlaksızlık" ya da "dine hakaret" ile suçlanıyorlar.
El Gheity hüküm giymesine sebep olan programı 2018 yılının Ağustos ayında yapmış, ünlü isimleri ahlaksızlıkla suçlayarak aleyhlerinde yüzlerce dava açmakla ünlü bir avukat olan Samir Sabri'nin şikayeti üzerine yargılanmaya başlamıştı.
Daha önce defalarca eşcinsellik karşıtı görüşlerini açıklamış olan televizyon sunucusunun konuğu, dava konusu programda, cinsel yöneliminden "pişman olduğunu" söylüyor ve seks işçisi olarak yaşamının zorluklarını anlatıyor.
Programdan sonra Mısır'da medyayı denetleyen Medya Düzenleme Üst Kurulu, "mesleki kuralların ihlali" gerekçesiyle televizyon kanalın hakkında derhal iki hafta kapatma cezası vermişti.
1 yıl süreyle de izlenecek
Devlet denetimindeki El Ahram gazetesindeki habere göre Avukat Samir Sabri, mahkemede sunucu El Gheity'yi "eşcinsellik yoluyla para kazanılabileceğini ortaya koymak" ile suçladı.
Mahkeme, hapis ve para cezasına ilaveten, Gheity'nin tahliye olduktan sonra 1 yıl süreyle izlenmesine de karar verdi.
Gheity karara itiraz edip, itirazı sonuçlanana kadar kefaletle tahliye olabilecek.
Mısır'da medyayı denetleyen kuruluş, 2017 yılında Kahire'de yapılan bir konserde gökkuşağı bayrağı açılmasından sonra eşcinsellerin medyada görünmesini yasaklamıştı.
Bunu, onlarca kişinin gözaltına alındığı, insan hakları örgütlerini ayağa kaldıran bir baskı dönemi izledi.
Yetkililer baskılara dayanak olarak fuhuşla ilgili 1961 tarihli yasayı gösteriyorlar.
Bu yasada "müzmin ahlaksızlık" diye tanımlanan suç, rızaya dayalı eşcinsel ilişki içinde olduğundan kuşkulanılan bireylere karşı kullanılıyor.
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46946987
Televizyon sunucusu Muhammed el Gheity geçmişte eşcinselliğe karşı görüşler dile getirmişti
Gize'deki mahkeme, sahibi olduğu LTC televizyon kanalında "eşcinselliği teşvik etmektan" suçlu bulduğu El Gheity'yi ayrıca 167 dolar mukabili para cezasına çarptırıldı ve ağır işlerde çalışmaya mahkum etti.
Programda yüzü buzlanarak kimliği saklı tutulan eşcinsel bir erkek, seks işçisi olarak yaşadıklarını anlatmıştı.
Eşcinsellik Mısır yasalarında açıkça suç olarak tanımlanmıyor ama yetkililer LGBTİ bireylere yönelik baskıyı "genel ahlak"a ilişkin yasalara dayanarak giderek artırıyorlar.
Rızaya dayalı eşcinsel ilişkiler içinde olduklarından kuşkulanılan kişiler sık sık gözaltına alınıyor ve "ahlaksızlık" ya da "dine hakaret" ile suçlanıyorlar.
El Gheity hüküm giymesine sebep olan programı 2018 yılının Ağustos ayında yapmış, ünlü isimleri ahlaksızlıkla suçlayarak aleyhlerinde yüzlerce dava açmakla ünlü bir avukat olan Samir Sabri'nin şikayeti üzerine yargılanmaya başlamıştı.
Daha önce defalarca eşcinsellik karşıtı görüşlerini açıklamış olan televizyon sunucusunun konuğu, dava konusu programda, cinsel yöneliminden "pişman olduğunu" söylüyor ve seks işçisi olarak yaşamının zorluklarını anlatıyor.
Programdan sonra Mısır'da medyayı denetleyen Medya Düzenleme Üst Kurulu, "mesleki kuralların ihlali" gerekçesiyle televizyon kanalın hakkında derhal iki hafta kapatma cezası vermişti.
1 yıl süreyle de izlenecek
Devlet denetimindeki El Ahram gazetesindeki habere göre Avukat Samir Sabri, mahkemede sunucu El Gheity'yi "eşcinsellik yoluyla para kazanılabileceğini ortaya koymak" ile suçladı.
Mahkeme, hapis ve para cezasına ilaveten, Gheity'nin tahliye olduktan sonra 1 yıl süreyle izlenmesine de karar verdi.
Gheity karara itiraz edip, itirazı sonuçlanana kadar kefaletle tahliye olabilecek.
Mısır'da medyayı denetleyen kuruluş, 2017 yılında Kahire'de yapılan bir konserde gökkuşağı bayrağı açılmasından sonra eşcinsellerin medyada görünmesini yasaklamıştı.
Bunu, onlarca kişinin gözaltına alındığı, insan hakları örgütlerini ayağa kaldıran bir baskı dönemi izledi.
Yetkililer baskılara dayanak olarak fuhuşla ilgili 1961 tarihli yasayı gösteriyorlar.
Bu yasada "müzmin ahlaksızlık" diye tanımlanan suç, rızaya dayalı eşcinsel ilişki içinde olduğundan kuşkulanılan bireylere karşı kullanılıyor.
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46946987
↧
Yeni Akit'ten homofobi: Yerli dizilerde 'eşcinsel sapkınlık' normalleştiriliyor!
İnsanlık neslini tehdit eden küresel bir sorun haline dönüşen eşcinsel sapkınlık, karanlık odaklar tarafından fonlanmaya devam ediyor. Dizilerde 'eşcinsel' karakterlerin açıkça teşhir edilmeye başlanması durumun ulaştığı tehlikeli boyutu gösteriyor.
Tüm dünyada ciddi bir küresel güç haline dönüşen eşcinsel sapkınlık televizyon, dergi, gazete ve internet gibi kitle iletişim araçları kullanılarak özelliklere gençlere aşılanmaya çalışıyor.
Yahudi asıllı Amerikalı finans spekülatörü George Soros’un insanlığın nüfusunu azaltmaya yönelik karanlık planlarının neticesi olarak insan neslinin devamı için büyük tehlike haline gelen 'eşcinsel yapılanma', küresel karanlık odaklar tarafından fonlanarak giderek yaygınlaştırılıyor.
Hedef İslam gençliği!
"Eşcinsellik" tarihte hiç olmadığı kadar 'cinsel tercih' etiketi ile Batı’da artık 'normalleşme' düzeyine geldi. Yeni hedef ise Türkiye olmak üzere tüm İslam coğrafyası.
Yabancı dizi furyasına Türk dizileri de ayak uydurdu!
Türkiye’de de geniş bir izleyici kitlesine sahip olan batı kaynaklı dizi ve filmlerde eşcinsellik basite indirgenerek normal bir durummuş gibi lanse ediliyor. Yabancı dizi furyası ile 'eşcinsel sapkınlığı' normalleştirme çabalarından cesaret alan Türk dizi yapımcıları da 'eşcinsel karakterleri'ön plana çıkarmaya başladı.
Eşcinseller 'şirin' gösteriliyor
Önceki yıllarda halkın tepkisinden çekinen yapımcılar, meydanı boş bulmuş olacak ki dizileri eşcinsel karakterlerle doldurdu. Her akşam diziler aracılığıyla milyonların ekranlarına yansıyan 'eşcinsel sapkın karakterler' ise genelde 'komik', 'sempatik', veya 'mağdur' olarak lanse ediliyor.
Dizilerde LGTBI karakterlere ilk olarak 'Kılıç' dizisinde yer verilmişti. Ancak kamuoyunun tepkisini alan yapımcılar ‘eşcinsel’lere bir süre dizilerde yer vermemişti. Ancak son dönem dizilerine bakıldığında dizi yapımcılarının bu eşiği aştığı görüldü.
Yerli dizilerde 'Eşcinsel' karakterler çoğaldı
Erkenci Kuş, Kiraz Mevsimi, Kiralık Aşk, Avlu, Kayıp Şehir gibi son yıllarda Star TV ve ABD merkezli Fox TV başta olmak üzere birçok ulusal kanalda ekrana gelen dizilerde çok sayıda eşcinsel karaktere yer verildi.
"Erkenci Kuş" adlı dizide 'Cengiz' (cey cey), "Kiraz Mevsimi"nde 'Olcay', "Kayıp Şehir"de trans karakter 'Duygu', "Avlu" dizisinde trans kadın 'Bade', "Kiralık Aşk" dizisindeki 'Koray' karakteri, "Mükemmel Çift" dizisinin Yiğit'i, "Bir İstanbul Masalı"nın 'Zekeriya' karakteri ve "20 Dakika"nın ise 'Özgür'ü bu tiplemelerden sadece birkaçı.
RTÜK nasıl izin veriyor?
Her akşam genç, yaşlı milyonlarca vatandaşın televizyon ekranlarında oynayan dizilerde alenen teşhir edilen bu sapkınlığa karşı RTÜK’ün ne zaman harekete geçeceği merak ediliyor. Kamuoyu televizyon yayınlarında içki, sigara ve cinsellik içeren sahnelere izin vermeyen RTÜK’ün, bilimsel olarak ‘hastalık’ olan değerlendirilen eşcinsel sapkınlığa karşı da tedbir almasını istiyor.
yeniakit.com.tr
https://www.yeniakit.com.tr/haber/yerli-dizilerde-escinsel-sapkinlik-normallestiriliyor-592611.html
Tüm dünyada ciddi bir küresel güç haline dönüşen eşcinsel sapkınlık televizyon, dergi, gazete ve internet gibi kitle iletişim araçları kullanılarak özelliklere gençlere aşılanmaya çalışıyor.
Yahudi asıllı Amerikalı finans spekülatörü George Soros’un insanlığın nüfusunu azaltmaya yönelik karanlık planlarının neticesi olarak insan neslinin devamı için büyük tehlike haline gelen 'eşcinsel yapılanma', küresel karanlık odaklar tarafından fonlanarak giderek yaygınlaştırılıyor.
Hedef İslam gençliği!
"Eşcinsellik" tarihte hiç olmadığı kadar 'cinsel tercih' etiketi ile Batı’da artık 'normalleşme' düzeyine geldi. Yeni hedef ise Türkiye olmak üzere tüm İslam coğrafyası.
Yabancı dizi furyasına Türk dizileri de ayak uydurdu!
Türkiye’de de geniş bir izleyici kitlesine sahip olan batı kaynaklı dizi ve filmlerde eşcinsellik basite indirgenerek normal bir durummuş gibi lanse ediliyor. Yabancı dizi furyası ile 'eşcinsel sapkınlığı' normalleştirme çabalarından cesaret alan Türk dizi yapımcıları da 'eşcinsel karakterleri'ön plana çıkarmaya başladı.
Eşcinseller 'şirin' gösteriliyor
Önceki yıllarda halkın tepkisinden çekinen yapımcılar, meydanı boş bulmuş olacak ki dizileri eşcinsel karakterlerle doldurdu. Her akşam diziler aracılığıyla milyonların ekranlarına yansıyan 'eşcinsel sapkın karakterler' ise genelde 'komik', 'sempatik', veya 'mağdur' olarak lanse ediliyor.
Dizilerde LGTBI karakterlere ilk olarak 'Kılıç' dizisinde yer verilmişti. Ancak kamuoyunun tepkisini alan yapımcılar ‘eşcinsel’lere bir süre dizilerde yer vermemişti. Ancak son dönem dizilerine bakıldığında dizi yapımcılarının bu eşiği aştığı görüldü.
Yerli dizilerde 'Eşcinsel' karakterler çoğaldı
Erkenci Kuş, Kiraz Mevsimi, Kiralık Aşk, Avlu, Kayıp Şehir gibi son yıllarda Star TV ve ABD merkezli Fox TV başta olmak üzere birçok ulusal kanalda ekrana gelen dizilerde çok sayıda eşcinsel karaktere yer verildi.
"Erkenci Kuş" adlı dizide 'Cengiz' (cey cey), "Kiraz Mevsimi"nde 'Olcay', "Kayıp Şehir"de trans karakter 'Duygu', "Avlu" dizisinde trans kadın 'Bade', "Kiralık Aşk" dizisindeki 'Koray' karakteri, "Mükemmel Çift" dizisinin Yiğit'i, "Bir İstanbul Masalı"nın 'Zekeriya' karakteri ve "20 Dakika"nın ise 'Özgür'ü bu tiplemelerden sadece birkaçı.
RTÜK nasıl izin veriyor?
Her akşam genç, yaşlı milyonlarca vatandaşın televizyon ekranlarında oynayan dizilerde alenen teşhir edilen bu sapkınlığa karşı RTÜK’ün ne zaman harekete geçeceği merak ediliyor. Kamuoyu televizyon yayınlarında içki, sigara ve cinsellik içeren sahnelere izin vermeyen RTÜK’ün, bilimsel olarak ‘hastalık’ olan değerlendirilen eşcinsel sapkınlığa karşı da tedbir almasını istiyor.
yeniakit.com.tr
https://www.yeniakit.com.tr/haber/yerli-dizilerde-escinsel-sapkinlik-normallestiriliyor-592611.html
↧