Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

Tabuları yıkan filmler; Bir apartman dairesinde 7 yıl seviştiler...

$
0
0
BOB & CAROL & TED & ALICE / GARİP ÇİFTLER
Yönetmenliğini Paul Mazursky’nin üslendiği film, eş değiştirme ve zamparalık kültürü hakkında…



EVERYTHING YOU ALWAYS WANTED TO KNOW ABOUT SEX / SEKSTEN KORKMUYORUM!
Yönetmen koltuğunda oturan Woody Allen’ın bir tabu olan seks ile ilgili yedi soruyu, yedi ayrı sekans halinde konu alan film, Psikiyatr Doktor David Reuben’in aynı adlı kitabından esinlenilerek sinemaya uyarlandı. Yedi sorudan biri olan “Cinsel sapkınlık nedir”e de cevap arayan filmde bir koyuna aşık olan ve bu uğurda her şeyini kaybeden doktorun hikayesine de yer veriliyor. Film, Allen’a özgü komedi anlayışıyla seyirciye aktarmaktarıldı.



FLAMING CREATURES
"Homoseksüel film" olarak adlandırılan Flaming Creatures, vizyona girer girmez yasaklandı, gösterimleri polis tarından basıldı ve tüm kopyalarının yakılması kararı alındı.



I AM CURIOUS (YELLOW)
Yönetmenliğini Vilgot Sjöman’ın üstlendiği film sarı ve mavi olmak üzere 2 bölümden oluşuyordu. Kültür ve sosyalizmin anlatıldığı 1967 İsveç yapımı erotik filmin ABD’ye girmesi yasaklanmıştı.



PINK NARCISSUS
İlk uzun metrajlı erotik film… Pek çok rahatsız edici sahnenin yer aldığı film, yedi yıl boyunca New York’ta bir dairede çekildi.




SCORE
Seks sömürüsü filmlerinin efsanevi yönetmeni Radley Metzger tarafından pornonun altın çağında beyazperdeye aktarılan filmde, biseksüellik anlatılıyor. Yönetmenin kendisinin de rol aldığı filmin gösterimi çok nadir yapıldı.



THE BED
Şair / yönetmen James Broughton tarafından çıplaklık konusundaki tabuları yıkmak için çekilen kısa film.



WR: MYSTERIES OF THE ORGANISM / ORGANİZMANIN SIRLARI
Sırp yönetmen Dusan Makavejev’in bu kurmaca belgeseli ülkesinde yasaklandı ve yönetmenin tam 17 yıl sürgün edilmesine neden oldu.


Hürriyet


Angie by Mark Segal

Youtube'un engellemesi kaldırıldı

$
0
0
Türkiye'de 27 Mart tarihinden itibaren erişime kapatılan Youtube'un engellemesi sona erdi.

Engellemeye ilişkin karar, yayımlandığı TİB sayfasından da kaldırıldı. YouTube’a engelleme kararı geçen hafta Anayasa Mahkemesi’nce ifade özgürlüğüne aykırı bulunmuş ve karar geçersiz hale gelmişti.
Kısa süre önce TİB’in sayfasından kaldırılmış ve İnternet Servis Sağlayıcı’larına bilgi verilmiş.Şu anda biz Turkcell Superonline fiber bağlantı ile yaptığımız denememizde YouTube’a proxy veya DNS kullanmadan erişmeyi başardık. Diğer internet servis sağlayıcılarında da kısa sürede erişimin açılacağını tahmin ediyoruz.
( Webrazzi )

Trans Çağla Akalın ile aşk yaşayan dizi oyuncusu ünlü kişi kim?

$
0
0
ERKEN FİNAL İÇİN BENİ AFFET!

SENİ SEVERKEN TERKEDİYORUM!

Her zaman başkalarının hayatları ile ilgili yazılar yazdım.

Kimseyi zan altında bırakmamak için isim de vermedim.

Ve bu konuyu kendimce düşündüm,

Herkesi yazıp kendimi yazmamamın doğru olmayacağına kanaat getirince de yazmaya karar verdim.

Tabi ki yine isim vermeden yazıyorum.

                                 ……..

Altı ay önce karşılaştım onunla bir gece kulübünde, O kadar doluydu ki masası, bir ara ayağa kalkınca fark ettim…

Ve herkes gibi bende ona bakmaya başladım.

Çünkü tanınmış ve sevilen biriydi.

Şu an çok önemli bir dizide başrol.

Ben kısa süre hayran hayran bakıp,
sonra kendimi toporlayıp eğlenmeye devam ettim.

                                ………

Bir kaç saat sonra WC çıkışı kafamı
çevirdim ve göz göze geldik,

İkimizde durakladık sonra gülümsemeye başladık ve arka kapıdan çıkıp taksiye binerek kaçarcasına uzaklaştık.

                              ………

Sabaha kadar benim evimde uzun uzun sohbet ettik,

O beni tanıdı, bende onu.

Ve biz kendimizden bile saklamaya yemin ettiğimiz bir ilişkinin içine girdik.

Gizli saklı buluşmalar konuşmalar,

Sürekli dizilerini izlemeler…

Çünkü onu ekranda daha çok görüyordum.

                                                  .............

Ve bu dönem içinde ismi, başka bir oyuncu ile anılmaya başladı.

Başta umursamadım…

Benim ilişkimi sonuçta kimse bilmeyeceği için zarar görmeyeceğinden emin olma duygusu bana her şeyi görmemezlikten getiriyordu.

                                  ………..

Bu olaylar böyle bir kaç ay devam etti,

Ve bir gün yine o diziyi izlerken öyle bir bakış yakaladım ki beynimden vuruldum.

Bana nasıl bakıyorsa ona da öyle bakıyordu!

Ve ben sabaha kadar oturup düşünmeye başladım.

Bana da mı rol yapıyor?

Ya da gerçekten ona mı aşık?

Bunları düşünürken kendimle de yüzleştim.

Bugüne kadar Allah'ın bildiğini kuldan gizlemeyen biri, neden bu ilişkiyi en yakınından bile gizledi?

Neden bu aşkı kendi başına yaşadı?

Neden bu kadar fedekar oldu.

Belki kandırıldım, belkide ihanete uğradım ya da belki de sevildim!

                                …………

O günden beri bana ulaşmasına fırsat vermedim. Evimi taşıdım telefonlarını engelledim,

Sessizce çıktım hayatından.

Evet bir çok kızın hayran olduğu o adamı terk ettim.

Ama sevmediğim için değil, çok sevdiğim için.

                              …………

Bugün olmasa da yarın mutlaka bu olay patlak verecekti ve çok da hoş karşılanmayacaktı.

Çünkü toplum olarak, kendimizin yaptıklarına bakmayıp karşımızdaki kişiyi yargılamayı çok severiz.

Bunları da belki denk gelir de okur diye yazdım.

ERKEN FİNAL İÇİN BENİ AFFET.

Bir başka dünyanın insanıyım (YAVRUCAĞIM)… Hoşçakal.

Çağla Akalın - Magazinkolik

Böyle çılgın parti görmedim

$
0
0
Böyle çılgın parti görmedim Dünyanın her köşesini gezmiş biri olarak bana bugüne kadar gördüğüm en çılgın partinin hangisi olduğunu sorarsanız geçtiğimiz cumartesi gecesi Viyana’da yapılan Lifeball derim. Saffet Emre Tonguç izlenimleri


‘Yaşam Balosu’ olarak adlandırılan bu organizasyon, 22 yıl önce dönemin vizyon sahibi belediye başkanı Helmut Zilk’in katkıları ile başlamış.

 Saffet Emre Tonguç, partiye katıldı.

Sharon Stone,  Elton John ve Melanie Griffith gibi ünlü isimlerin katılmasıyla da dünya çapında gittikçe ilgi çeken bir etkinliğe dönüşmüş. AIDS ile savaş için her yıl belli tarihlerde gerçekleştirilen balo, dünyada en dikkate değer yardımseverlik organizasyonlarından biri ve her yıl belirlenen farklı bir teması var. Bu yıl konu “Dünyevi zevkler bahçesi” ve slogan ise “Aşk her yerde çiçek açar” idi.


Arkadaşlarımla kendi keyfimize göre kıyafetler seçtik, profesyonel makyözlere konsepte uygun çalışma yaptırıp çiçek, böcek ve sarmaşık gibi aksesuarlarla baloya gittik.

Etkinlik, tarihi dokusuyla muhteşem kelimesini fazlasıyla hak eden Viyana’nın belediye sarayında yapılıyor. Önce davetliler ya da biletliler kırmızı halıda yürüyorlar. Etraftaki ilginç kostümleriyle farklı olmanın özgürlüğünü fazlasıyla çıkaran insanlara baktığımda kendimi öyle sıradan hissettim ki..

Katılımcılar aylar öncesinden bu balo için inceden inceye hazırlık yapmış. Rio ve Venedik karnavalları bu insanı şaşkınlığa düşüren harikulade balonun yanında sıradan kalır.

Bu balodaki renkler ve yaratıcılık hiçbir yerde yok. Bazı katılımcılar neredeyse çıplak gelmiş. Etrafta kadın kılığına girmiş çok sayıda erkek de vardı. Biz girdiğimizde baloda şarkı söyleyenlerden biri olan Ricky Martin, insanların çığlıkları arasından kırmızı halıda yürüyordu.


Önce 21.30’da başlayan danslarla renklendirilmiş inanılmaz bir gösteri yapıldı. Canlı müzik eşliğinde Christina Perri de şarkı söyledi. Bill Clinton ve Umutsuz Ev Kadınları dizisinin yıldızlarından Marcia Cross birer konuşma yaptı. Ünlü sanatçı David LaChapelle bu balo için özel tasarladığı aracı tanıttı.

En güzel kostüm yarışması yapıldı ama jürinin işi çok zordu, yüzlerce olağanüstü güzellikte tasarlanmış kostüm vardı.

Sahnede gösteriler olurken kırmızı halının bulunduğu giriş bölümünde yüzün üzerinde dansçı da dans ederek baloyu renklendiriyordu. Jean Paul Gaultier, Vivienne Westwwod, Etro ve Givenchy gibi markaların tasarımlarının olduğu defilede ise Lindsay Lohan, Courtney Love ve Carmen Carrera gibi isimler mankenlik yaptı. Defilenin konsepti “Eyes wide shut” filminden esinlenmişti.



Binanın önündeki gösteri bittikten sonra içeriye girildi. Aşağıdaki avluda bir sahne kurulmuştu. Tesadüfen en önde duruyordum. Birden sahneye Eurovision Şarkı Yarışması’nda birinciliği Avusturya’ya taşıyan Conchita Wurst çıktı. Thomas Neuwirth olarak 1988’de doğan sanatçı önce bir şarkı yarışması ile dikkatleri çekmiş. Sakallı diva geceye üç şarkıyla renk kattı.


Rathaus yani belediye binası gerçekten çok görkemli. Birçok salonunda gece boyunca New York, Londra, Barselona ve Melbourne gibi şehirlerinden gelen D.J'ler çaldı. En üst salon ise paraya kıyıp adam başı 750 Euro verenlere ve VIP misafirlere ayrılmıştı. Muhteşem yemeklere su gibi akan içkiler eşlik ediyordu.

Viyana gibi sessiz ve sakin bir şehirde böyle sıra dışı bir balo beni çok etkiledi. Şimdiden gelecek yıl için yerinizi ayırtın ama kostüm hazırlıklarına başlamayı da ihmal etmeyin.

Aklınızda olsun internet adresleri www.lifeball.org ve baloyu anlatan bir Apple uygulamaları da var.

Hürriyet

İstanbul'da bir New York'lu

$
0
0
Allen Hulsey boğazın yeni mekanı Ada Bosphorus'da 6 Haziran cuma akşamı konser verecek. 1 Haziran 2014 İstanbul'da bir New York'lu


Sanatçı İngilizce ve Türkçe şarkılardan oluşan programı ile gelenlere güzel dakikalar yaşatacak. Belirtmek de fayda var; Beatles, Bob Dylan gibi ustaların şarkıları Hulsey'in etkileyici sesinden dinlemek bir keyif. (Hürriyet)





Gecelerin yeni ikilisi: Burak - Arda

$
0
0
İspanya Ligi’nin tatile girmesiyle İstanbul gecelerinin aranan ismi olan milli futbolcu Arda Turan, önceki gece Burak Yılmaz ve Hakan Baş’la Bebek’te eğlendi


Atletico Madrid formasıyla şampiyonluk sevinci yaşayan milli futbolcu Arda Turan, tatilini Türkiye’de sürdürmeye devam ediyor. Turan, önceki akşam Galatasaraylı Burak Yılmaz’la Bebek’te bir mekanda buluştu.

Geç saatlere doğru manken Özge Ulusoy’la yaşadığı aşkla adını duyuran iş adamı Hakan Baş’ın da katıldığı grup kahkahalarıyla tüm dikkatleri üzerine çekti.  Yaklaşık 2.5 saat mekanda kalan ekipten Burak Yılmaz ve Arda Turan, birbirleriyle sık sık   şakalaştı.

ARTIK ALANI FARKLI!
Mekandan  birlikte kalkan ekipten Arda Turan, röportaj yapmak isteyen muhabirlere ilginç bir karşılık verdi. Turan, “Artık benim  alanım farklı.  Magazine röportaj vermeyeceğim.
Prensiplerimi yeniden gözden  geçirdim ve bu şekilde bir karar aldım” şeklinde konuştu.

EMRAH  AKÇAAY - MİLLİYET

Emrah Okay'a silahlı saldırı

$
0
0

İstanbul Beşiktaş’ta önceki gece saat 01.30 sıralarında bir dönem Beşiktaş Kültür Merkezi’nde (BKM) oyunculuk yapan Emrah Okay, işlettiği kafede kimliği belirsiz kişi ya da kişilerin silahlı saldırısına uğradı.

Milliyet

Article 0

$
0
0
LGBT: Devletin olmadığı yerde şiddet olmuyor


'Çapulcular Gezi'yi Anlatıyor' dosyasının bir başka 'çapulcuları' LGBT bireyler... Gezi'de attıkları sloganlardan söylemlerine kadar en çok konuşulanlar arasında oldular. O çapulculardan Şehriban ve Harun Gezi'de nasıl yer aldıklarını insanhaber.com'a anlattı.

Gezi direnişinde ezber bozanlardan biri de LGBT bireylerdi. Attıkları sologanlardan söylemlerine, barikatlardaki direnişlerinden polisin karşısına geçip kitap okumaya kadar pek  çok eyleme imza attılar.

'Öteki' olmayı bir kenara bırakıp farklı fraksiyonlarla ve ideolojilerle yan yana durup, aynı sosyalizasyonu paylaştılar. Gezi'de olmak onlar için de çok derin anlamlar içeriyordu; Pınar Selek için, Hrant Dink için, barınma hakkı elinden alınan yoksullar için... Yaşam hakkına sahip çıkmak ve iktidarın özgürlüklere müdahalesine karşı koymak için Gezi'de yerlerine aldılar. Evet, çok konuşuldular; "nerdesin aşkım, burdayım aşkım,""ayyyy ayyyyy", "dünya yerinden oynar, ibneler özgür olsa..." gibi sıradışı sloganlarla Gezi'nin önemli bir ayağını oluşturdular.

LGBT bireylerden polisin yüzüne karşı kitap okuyarak gündeme gelen Şehriban ve  direniş boyunca Gezi'de bulunan Harun'la  Gezi Parkı'nda bir araya geldik... Gezi'de teması ve empatiyi konuştuk

-Gezi sürecinde aktif rol alanlardan biriydiniz...LGBT olarak Gezi direnişi size karşı olan ön yargıları da yıktı mı?

Harun: Savaşlar sırasında kadınlar da bir nebze aktif bir rol oynuyor. Bu savaş bittikten sonra her seferinde  toplumsal cinsiyet normlarına belli bir eşik geçtikten sonra bir dönüş oluyor. Biz şimdi ki süreçte önyargıları bir nebze kırmış olarak bakabiliriz.

Ama buna bir yıllık süreç içinde bkmak gerek, Gezi eylemleri durduğu zaman bütün bu cinsiyet normlarına geri dönecek miyiz? Döneceksek bütün bunlar açısından durum ne olacak? Gerçekten LGBT bireyler hatırlnacak mı? Yoksa gündelik hayatta karşılaştığımız mağduriyetleri yeniden mi yaşayacağız? Ki yakın zamanda da Kuşadası'nda bir trans kadın nefret cinayetine kurban gitti. Ankara'da yine bir trans kadına şiddet uygulandı polisler tarafından.

-Peki siz yaşadınız mı?

Harun: Gezi'deki sosyalizasyonda öyle bir mağduriyet yaşamadım ama yine o yargılayıcı bakışa, görsel şiddete, sözlü şiddete maruz kalıyoruz.

LGBT bireylerle Gezi Parkı'nda
-Ama yine Gezi bazı şeyleri değiştirdi diyebilir miyiz?

Harun: Değişen bir şey tabii ki var, bu görünürlüğün kırdığı ön yargılar da var. Mesela nefret cinayatine karşı Gezi sürecinden önce yaptığımız yürüyüşte bize dışarıdan dahil olan bireylerin tepki verdiğini, ya da bir şekilde güldüğünü biliyoruz.. Ama bu kez yürüdüğümüzde daha fazla katılım olduğunu gördük. Meşrutiyet kazandı yürüyüşümüz. .

Şehriban:  Biz zaten hayatımız boyunca mücadele içindeydik. Hetro-seksüel doğduğunda bu mücadele içine girmiyor ama biz hep bir mücadele içindeydik. Ailenin kabul edip etmediği veya cinayetlere kurban giden LGBT bireylerin yaşadığı olaylar, ailelerin baskıcı tutumu vs...

Gezi'nin bize kattığı ise, bizim yıllardır sürdürdüğümüz aktivitizmi Gezi'de bir arada bulduk. Hazırdık ama biz de afalladık! Tökezlediğimiz yerler olabilir ama çok güzel temas ettik. Hiç bir zaman yan yana gelmeyecek gruplarla yan yana geldik. Beşiktaş'a indiğimizde, Beşiktaşlıların tepkisini duyduğumuzda, bizim bayrağın barikata asılıp sallanması bizim için çok özel duygulardı. Harun'un dediği gibi, şiddete, alaycı bakışlara maruz kalıyoruz. Hiç bilmeyen insanlar bile LGBT'nin açılımını öğrendi. Onlara epey temas ettik.

LGBT bireyler barikatların en önündeydi

-Peki LGBT'nin Gezi'ye dahil olma sürecini nasıl açıklıyorsunuz?

Harun: LGBT'nin 20 yıllık geçmişinin olmasıyla da ilgili. Neticede LGBT pek çok sol örgütle iç içe ve temas halindeydi. Dolayısıyla da Gezi'deki çıkışımız daha örgütlü bir şekilde olabildi. Ya da daha kolay kendimize yer edinebildik.

Şehriban: Biz 1992-93  tarihlerinde LGBT derneği kurmuştuk,  Derneğe 2002'de "devletimizin Türk aile yapısına uymuyor" denilerek kapatılma davası açıldı ve kabul edildi. Temyize gittiğimizde orada da karar reddedildi. O yüzden de Gezi'deydik, "hiçbir yere de gitmiyoruz, alışın" diyoruz.

Harun: Gezi Parkı her açıdan ve herkes için farklı anlamlar içeriyordu. Mesela "ibne parkı" olarak da geçiyordu. Bu bir yandan da bizi birinci elden ilgilendiren bir mesele haline geldi.

Gezi Parkın'da toplumsal barış
-Aslında Gezi sizler içinde önemliydi, bir yanıyla sosyalleştğiniz yerdi...

Şehriban: Mesela cafelerde servis açılmayan arkadaşlarımız oluyordu, trans olduğunu anladığında yaka paça atıldığını biliriz arkadaşlarımızın. Ama  Gezi bizim sosyal alanımızdı...
Bizleri toplum dışına atmaya çalışıyorlar.  Arkadaşlarımızın zamanında trene bindirip sürdüklerini de biliriz, hortum Süleyman'ın hortumlarla dövdüğünü, renkli renkli copların seçilidğini, bir transı çuvalın içine koyup içine de kedi atarak ağzını kapatıp işkence gördüklerini... Bunların hepsini biliyoruz.  O yüzden zaten en başından beri buraya gelmemizin nedeni ağaçlar ya da Gezi değildi;  Pınar Selek içinde biz buradayız, Hrant Dink içinde buradayız, Emek sineması, Haydarpaşa vs  içinde buradayız. Hayvan haklarını savunmak için hayvan olmana gerek yok, LGBT hakkını savunmak için de illa LGBT olmana gerek yok.

-Gezi'de açıkça gördük ki LGBT bireylere karşı daha ılımlı yaklaşımlar oldu. Sizlerde belki kendinizi en iyi Gezi'de anlattınız ne dersiniz?

Harun: Burada dikte edilmeye çalışılan egemen bir erkeklikten bahsediyoruz, hetro-seksüel bireyin de performasnının nasıl olması gerektiğini söyleyen, çizen bir endüstri, bir tüketim alanı olan sistemden bahsediyoruz. O yüzden hali hazırda da heteroseksüeller bunun birinci elden mağduru olduğu için LGBT bireyleri de savunuyorlar...

Dolayısıyla bir çok LGBT birey buradaydı, diğer insanlarda bize katıldı gibi düşünebiliriz aslında... Parkta ilk Topçu kışlası çıkışı başladığında Erdoğan o zaman bile "orada tinerciler var, nasıl sahip çıkarsınız o parka" diyordu ki o zaman daha Topçu Kışlası yeni gündemdeydi...

Bu sadece Gezi Parkı değil, kentsel dönüşmün bir parçası, kentsel dönüşümün hedeflediği şey ise şehir merkezlerini strelize etmektir.  Bu da çoğunluğun yaşadığı şehir merkezlerini dışarıdan gelecek bireylere karşı tek tipleştirme çabası.

Tarlabaşı'nı düşünün, zamanında Rumlar sürülmüştü şimdi Romanlar, Kürtler, Translar, siyahiler...

Şehriban: Tek tipleşetirmeye çalışıyorlar. Kendi bakış açısını dayatıyorlar. Bu ülkede çok çeşitliyiz, O yüzden ben Türk'üm demiyorum,  Türkiyeliyiz diyorum. Bu renkliliği kabul ederek, bu şekilde yaşasak hiçbir sorun olmayacak. Biz burada da onu gösterdik zaten...

LGBT Onur Yürüyüşü

-Peki Gezi'de bu yan yana duruşu ve iktidarın yaklaşımını nasıl değerlendirdiniz?

Şehriban: Gezi'ye ilk izin verdiklerinde dertleri şuydu: Bunlar zaten birbirlerini yiyecekler... Oysa biz birbirimizi yemedik. 80'lerin yapamadığı komün hayatı sürdürdük burada...

Harun: Bizim kendimizi farklı fraksiyonda ideolojileri temsil ettğimiz için bir birimize düşmemizi beklediler, oysaki devletin bütün mekanizmalarını çektği bir noktada bu homofobiden ve cinsiyetçilikten kurtulmaya başladık. Devletn olmadığı bir yerde demek ki sistematik olarak şiddete uğramayacağız.

Şehriban: Mücadele içinde olan bir grubuz, örgütlenmeyi ve yürüyüşü, nasıl yürüyüş yapacağımızı, nasıl söylemler kullanacağımızı iyi biliyoruz. Bundan dolayı  da Gezi içerisinde ki duruşumuz çok konuşuldu.

Biz istiyoruz ki, yolda yürüyen bir trans gördüklerinde insanların yollarını çevirmemeleri, o bir insan, kimse gündüzü bırakıp da geceyi seçemez hayatı boyunca, o yüzden biraz empati kurarak yaklaşınırsa  her şey değişir. Benim de içinde bulunduğum Halkevleri, Anti-kapitalist müslümanlar var, onlarla hep iç içeydik.

Taksim Meydanı direnişte
-Peki sol örgütler içinde nasıl karşılandınız?

Harun: Belli sol örgtüler LGBT bireylerle ilgili destek veriyorlardı ama hiçbir LGBT bireyle ilgili bir sosyalizasyon yaşamadılar. Bence onun da etkisi var. 1 Mayıs'ta da yaşadık biz bunları. Alana girince coşkuyla karşılandık. Zaman içinde yavaş yavaş kırılmaya başlandı.

-Burada sloganlara gelirsek mizahla, söylemlerle bir toplumun da ezberi bozuldu. Bu bir yanıyla da pasif direnişti...

Harun: Bence solun o eril, eylem yapma biçimi bozuldu. "Ayyy ayyy" diyerek de, kitap okuyarak direniş oluru gösterdi. Bunlar aslında pasif direniş olarak algılanabilir ama bizler aslında "dans ederek de direniyoruz"a da dönüştü...

Şehriban: Daha çok sloganlarda erkek sesi varken "nerdesin aşkım"da kadın sesinin hakim olduğunu gördüm. Bu direniş sırasında da "ibne Tayyip" dediklerinde "biz ibneler olarak buradayız ama Tayyip de eşcinselliğini açıkladığında bunu söyleyebiliriz" demiştim. Bu söz üzerine insanlar bir durup düşünmüştü mesela... O yüzden söylemlerin alt zemini çok sağlam gitmek zorunda değil.... "Velevki ibneyiz alışın her yerdeyiz" diyoruz. "Dünya yerinden oynar ibneler özgür olsa..." Bizim bu söylemlerimiz iktidarı da şaşırttı, o yüzden de "ibneyi ellerine aldı biz bunlara o halde ne diyeceğiz" demeye başladılar.  Çarşı da bize "delikanlı ibneler burada" diye slogan attılar, jest yapmak için:) Bu da çok güzeldi.

Gezi Parkında polislere kitap okudu

-Peki Şehriban, senin polislerle temasın nasıl oldu? Polislerin karşısında kitap okuyarak Gezi'nin simgelerinden biri haline geldin...

Şehriban: İkinci günü üçüncü güne bağlayan geceydi, ben tam uyumak için çadıra gidecektim... Birden müdahale başladı ve bize direkt attılar, çadırlarımızı yaktılar. Polisle tartışmaya başladık. Baktım olmayacak, çıktım oradan. Hiç bir şey yapamıyorum; elim ayağım bağlandı! Ayakkabımı çıkardım, çorbamı çıkardım enerjimi atmak için ayaklarımı toprağa bastım, kitabımı çıkarıp bacak bacak üstüne atarak  kitap okumaya başladım. Baktım polisler rahatsız olmuyor, sonra yanıma bir çocuk bir kız geldi... "Hadi dedim polisin barikatlarına sırtımızı vererek kitap okuyalım." Ondan sonra ben hızımı alamayarak suratlarına doğru kitap okumaya başladım, çok umursamadılar... İnatla durdum, yaslandıkça içeri doğru girdim barikattan, biri silahıyla sırtımı dürttü, "o silahı çek" dedim, birisi geldi eliyle dürttü "elini çek" dedim. Sonra amirleri geldi,  bana "biraz ileri çekilin" dedi, ben de amire "itaatsizlik eden sizin polisiniz, ben neden çekileyim" dedim ve orada kısa süreli münakaşa yaşadık. O eylem de çözümsüzlükten, elimin, ayağımın, kolumun bağlı oluşundan; çünkü bir şey yapmak istiyordum...

LGBT bireyler Gezi'yi insanhaber.com'a anlatıyor
-Bu bir yanıyla da pasif direniş örneği...

Şehriban: Aslında burada pasif direnişin kışkırtıcı yanı da var;  ben polislerin yüzüne karşı kitap okuduğumda aslında onları rahatsız ediyordum, benim amacım da buydu zaten, rahatsız etmek.

Harun: Ben de şiddetsizlik üzerinden politika üreten biriyim. Ama tabii ki direnişin bir parçası da aktif direniş oldu. Bunu da gözardı etmemek gerek. Gerçekten aktif direniş olmasaydı pasif direniş göz önüne çıkar mıydı? Polise taş atmak, ya da atılan biber gazını polise geri atmak beni çok da rahatsız etmedi. Çünkü devlet bütün gücüyle, bütün silahları ve teknolojiisyle saldırırken bazen o pasif direnişin de çalışmadığı belli başlı durumlar oluyor.

Şehriban: Şunu da söylemek isterim; devletin 'ötekileştirme' politikasını biz çok iyi biliyoruz, Gezi'de de bunu yapmaya çalıştı... Çünkü bizim üzerimizden uyguladığı politika ile aynı: Ötekileştirmek. Aslında bu devletin insanı afişe etmesi gibi bir durumdu ve devletin senelerce uyguladığı bu politikasını biz biliyoruz zaten.

Harun: İlk olarak aileler üzerinden oynadı bu oyunu, orada marjinal gruplar var diyerek çocuklarını uzaklaştırmak istediler.  O kafa karışıklığını hepimiz yaşadık sanıyorum. Devletin, kurulduğundan bu yana üzerimizde kurduğu korku mekanizmasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum.

-Aktif direnişte bulundunuz mu?

Şehriban: Barikatlarda çatıştım ama ben biraz tavuk yürekliyim, korkak biriyim. Çok ön saflarda değildim ama elimde talcidimle insanlara müdahale edip insanları sakinleştiridiğim, yabancı bir grubu alıp bir yere götürdüğüm bir çok durum oldu. İnsanlara müdahale sırasında neler yapmaları gerektiğini anlattım.  Ama bu mücedelede aktif olarak yer alanlar da vardı tabii ki.

YARIN: LGBT Avukatı Fırat Söyle

Hazırlayanlar: Gülşen İşeri, Soner Çetin

İnsan Haber

Michael Szalkowski by Whookash Guzenda

3 Haziran İkizler Burcu eşcinsel ünlüleri

$
0
0
Major Sir Wilfred Patrick Thesiger, (3 June 1910 – 24 August 2003) was a British explorer and travel writer.



Irwin Allen Ginsberg (1926–1997) Amerikalı şair ve şavaş karşıtı.



Josephine Baker (d. 3 Haziran 1906 - ö. 12 Nisan 1975), 1920'lerde Paris'te fırtınalar estiren ve Siyah Amerikan kültürünün güzellik ve canlılığının simgesi haline gelen kadın dansçı ve şarkıcı.



George Quaintance (June 3, 1902 – November 8, 1957) was a gay American artist, famous for his "idealized, strongly homoerotic"[2] depictions of men in mid-20th-century physique magazines.



Marion Eleanor Zimmer Bradley (June 3, 1930 – September 25, 1999) was an American author of fantasy novels such as The Mists of Avalon and the Darkover series.


4 Haziran İKizler Burcu eşcinsel ünlüleri

$
0
0
4 Haziran M.Ö. 470 Yunanlı Filozof Sokrates.



Angelina Jolie (d. 4 Haziran 1975, Los Angeles, ABD) doğum ismi Angelina Jolie Voight olan, Amerikalı sinema oyuncusu.



Val McDermid (4 Haziran 1955), İskoç suç romanları yazarı ve gazeteci.


Pertev Öngüner'in yeni aşkı Pamela Spence

$
0
0
Pamela Spence ve Pertev Öngüner berbaber görülmeye başlandı

Uzun yıllar birlikte olduğu Şevket Çoruh’tan geçen
yıl ayrılan Pamela Spence, son dönemde sık sık genç basketbolcu Pertev Öngüner’le görülmeye başladı.Türkiye Basketbol Ligi takımlarından Olin Edirne’de oynayan 23 yaşındaki Öngüner, geçtiğimiz gün yine ünlü şarkıcı ile objektife takıldı.

Habertürk



Yeni divamız Adore Delano dans listelerine 1 numaradan giriş yaptı

$
0
0

Gerçek adı Danny Noriega olan travesti şarkıcı Adore Delano, RuPaul'ın Drag Race ve American Idol televizyon yarışma programlarında görülmüştür ilk olarak. İlk stüdyo albümü 3 Haziran'da yayımlanan Adore'nin "Till Death Do Us Party" albümü dans listelerine 1 numaradan giriş yapmıştır.


Öldürülen "Travesti"yse, Mahkeme’den Ceza İndirimi!

$
0
0
Avcılar’da yaşayan Seda isimli trans kadının katilinin cezası, maktülün “travesti” olması gerekçe gösterilerek müebbetten 15 yıla düşürüldü.

Avcılar Meis Sitesi sakinlerinden Seda isimli trans kadının nefret cinayeti sonucu öldürülmesine ilişkin davada gerekçeli karar açıklandı. Katil Ramazan Soybozkurt, “haksız tahrik” indiriminden faydalanarak 15 yıl hapis cezası aldı.

Maktülün “travesti” olması ceza indirimi gerekçesi
Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada katil Soybozkurt, maktülün “travesti” olması ve kendisine ilişki teklif etmesi gerekçe gösterilerek “haksız tahrik indiriminden” faydalandı. Soybozkurt’un cezası müebbetten 15 yıla düşürüldü.

Dava dosyasında Soybozkurt, kendisinin alkollü olduğunu ve Seda’nın kendisine yaklaşarak ilişki teklif ettiğini iddia etti. Öldürme kastı olmadığını öne süren Soybozkurt, “O kızgınlıkla darp ettim” dedi. 26 Şubat 2014’te dava sonuçlandı. Gerekçeli karar ise yakın zamanda açıklandı.

Seda’nın tecavüze uğrama ihtimali araştırılmadı!
Dava sürecinde Soybozkurt’un iddiaları “doğru olma ihtimali” düşünülerek kararı etkilerken; öldürülen trans kadın Seda’nın kardeşinin iddiaları dikkate alınmadı. Seda’nın kardeşi ifadesinde, “Kardeşimin hastanede yoğun bakımda olduğunu söylediler. Tecavüze uğramış olabileceği söylendi” demişti. Ancak Mahkeme veya Adlî Tıp tecavüz konusunda herhangi bir inceleme yapmadı.

Katil, var olan ceza infaz sistemine göre 8 yıl 1 ay 5 gün hapis cezasını ceza infaz kurumunda çektikten sonra denetimli serbestlikten yararlandırılarak serbest bırakılacak.

Av. Söyle: Karar adaletten uzak
Avukat Fırat Söyle gerekçeli kararı kaosGL.org’a değerlendirdi. Söyle, yargının adaletten uzak kararlar verdiğini ve sanığın ifadesinin ceza almamak için sıkça kullanılan bir yöntem olduğunu söyledi:

“Türkiye’de bir eşcinsel veya bir transseksüel olmanın bu kadar basit ve sıradan olduğunun bir göstergesi de yargının adaletten uzak ve hiçbir hukuki yanı olmayan kararlarıdır. Sanığın ifadesi bizler için hiç de bilinmedik bir savunma değil. Sayın Mahkeme veya Sayın Hakimlerin önüne gelen dava dosyalarından bilmeleri gereken şey sanığın ceza almamak veya daha az ceza almak adına söyleyeceği her şeyin mübah olduğu ve sınırının olmadığıdır. ‘İlişki teklif etti, ters ilişki teklif etti, kadın olduğunu sanmıştım’ gibi ifadeleri biz yemiyoruz ama mahkemeler, hakimler bu ifadeleri o kadar makul ve gerçekçi görüyorlar ki daha az ceza veriyorlar. Katiller, suçlarını itiraf etmeseler; beraat kararlarını görebilmek imkansız değildir.

Ne olmuştu?
Avcılar Meis Sitesi’nde yaşayan translara dönük linç girişimleri ve transfobik saldırıların ardından trans kadınların evleri “fuhuş” yapıldığı iddiasıyla mühürlenmiş ve birçok trans kadın evsiz kalmıştı.

Evsiz kalan translardan biri olan Seda 1 Mart 2013 tarihinde gece 3.00 civarında katil Ramazan Soybozkurt tarafından sokakta ölümcül şekilde darp edilmiş ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmişti.

Yıldız Tar - Kaos GL

Ak Görüş: Yeşiller'in eşbaşkanı Cem Özdemir eşcinseller kulüplerinin müdavimidir

$
0
0
Oylarının çoğunu özellikle eşcinsellerden alan Almanya'daki Yeşiller Partisinin eşbaşkanları eşcinseller kulüplerinde boy gösteriyor ve yakın ilişkiler içinde oluyorlar.

BAŞBAKAN ERDOĞAN CEM ÖZDEMİR'E  ''HADDİNİ BİL'' DEMİŞTİ VE ŞÖYLE DEVAM ETMİŞTİ:

-Ancak sözde bir Türk. Orada bir partinin eş başkanı. Sen nasıl bir demokratsın. Senin oraya gitmem neden rahatsız ediyor. (Erdoğan'ın sözü Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir'e)

-Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı için nasıl böyle sözler söylersin. Biz saygıyı yerine en güzel şekilde ifade etmesini de biliriz.

-Ama önce sen kökenin itibariyle bu şekilde konuşmazsın. Nerede milletvekili olursan ol. Önce haddini bil.
-İşte bu dediğim zat, diyor ki "Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili kampanya burada yapılamaz." Kimsin sen ya, ne demek yapılamaz? Bir buçuk milyon insan orada oy kullanacak. Orada da yasal çerçevesi neyse o çerçeve içerisinde kampanyasını yapar.
-Sen buna engel koyamazsın. Türkiye'de de Almanya seçimleri için oy kullanacaklar varsa, gelirsin sen de burada böyle bir salon toplantısını yapabilirsin. Mesele farklı. Ama alışacaklar, hazmedecekler. Hiç şakası yok bu işin.

-Milletten yüz bulamayanlar Avrupa başta olmak üzere Türkiye aleyihne karalama kampanyası yürütüyor.''

İşte Başbakanın sözünğü ettiği bu kişi Türk'lerin yüzkarasıdır. Almanya'da siyaseti gaylerin üzerinden yapan bu kişi aynı zamanda eşcinsellerle yakın ilişki içindedir. Gay kulüplerinin müdavimi eşbaşkan Cem Özdemir, Almanya'da bulunan 15 bin Türk eşcinselin de sözcüsüdür.  İşte bu GAYci kişi Türkiye'nin Başbakanına laf söylüyor. Hadi oradan bay eşcinsel meraklısı.

http://www.akgorus.com/haber/yesillerin-esbaskani-cem-ozdemir-escinseller-kuluplerinin-mudavimidir/7441/

Vin Diesel eşcinsel iddialarına yanıt verdi; Özel hayatımı açık etmek zorunda değilim

$
0
0
Partide sarmaş dolaş görüntülenmişti...

Hollywood'un 'sert erkek'lerinden Vin Diesel, eşcinsel olduğuna dair basında yer alan haberlere tepki gösterdi ve "Özel hayatımı açık etmek zorunda değilim" dedi.

SESSİZLİK KANUNU

Hakkında magazin basınında çıkan ve eşcinsel olduğunu iddia eden haberler, aksiyon sinemasının yıldızı Vin Diesel'i isyan ettirdi. Hollywood'un sert adamları arasında yer almasına rağmen kariyerinin ilk yıllarından beri eşcinsel olduğu yönündeki iddialarla karşı karşıya kalan Diesel, bugüne dek bu iddiayı yalanlamak gereği hissetmemişti. Diesel, önceki gün yaptığı açıklamada "Özel hayatımı kimseyle paylaşmak zorunda değilim" derken, insanların özel hayatını merak ettiğine inanmadığını da ekledi.

'AVRUPA'YI SEVİYORUM'

Ünlü aktör, "Ben Harrison Ford, Marlon Brando, Robert De Niro ve Al Pacino gibi ustaların izinden gitmeyi tercih ediyorum. Sessizlik koduna sadık kalacağım" derken, yıldızların birlikteliklerini "İlgi açlığı" sözleriyle değerlendirdi. Diesel, Avrupa'yı ABD'ye tercih ettiğini ve orada şöhretini bir kenara bırakma fırsatı bulabildiğini de sözlerine ekledi. Diesel geçen yıl Hızlı ve Öfkeli 5 filminin Roma'da yapılan galasının ardından düzenlenen partide iki kadınla sarmaş dolaş görüntülenmişti.

http://www.kibris724.com/escinsel-iddilarina-ne-yanit-verdi-11000h.htm

Mitch Baker by Ashton Do

'Çalışmak için fazla güzelim'

$
0
0
İngiltere’nin Birmingham kentinde 25 yaşındaki transseksüel Tiffany Davies, “Çalışmak için fazla güzel” olduğunu iddia etti.


İngiliz Sun gazetesine röportaj veren Davies, geçmişte birçok kez iş bulmaya çalıştığını ancak tüm işyerlerinde güzelliğini kıskanan kadınların ona kötü davrandığını, erkeklerin ise ona sürekli asıldığını söyledi.

Davies “İki sene bir kuaför salonunda çalıştım. Ama tamamen dışlanıyordum. Kimse benimle konuşmuyor, bir yere giderken beni davet etmiyordu.  Sonunda istifa edip bir ofis işi buldum. Orada da hiçbir şey değişmedi. Transseksüel olduğumu biliyorlardı ve ofisteki erkekler bana sürekli asılıyordu. İstifa etmek zorunda kaldım” dedi.
“Sonuçta ben gerçekten de bir süpermarkette kasada oturmak için fazla güzelim” diyen genç kadın artık iş aramadığını sadece zengin sevgililerinden aldığı paralarla geçindiğini söyledi.

Henüz cinsiyet değiştirme ameliyatı olmadığını ve hala erkek cinsel organı taşıdığını söyleyen Davies, bunun sevgili bulmasında hiçbir zorluk çıkarmadığını da söyledi.

Davies “Birçok heteroseksüel sevgilim de oluyor. Bir penisimin olması onları rahatsız etmiyor. Onlar bana baktıklarında sadece güzel bir kadın görüyor ve beni kollarına takıp insanlara hava atmak istiyorlar” dedi.

Genç kadın Ekim ayında İngiliz Devlet Sağlık Teşkilatı'nın (NHS) karşılayacağı 10 bin sterlinlik bir ameliyatla tamamen kadın olacağını da açıkladı.

Birce BORA / LONDRA 5 Haziran 2014

Bülent Ersoy, erkekken çevirdiği filmlerinin yayınlanmasını istemiyor

$
0
0

Yeşilçam'ın ünlü yönetmenlerinden Melih Gülgen, yayın hakkını elinde bulundurduğu 44 filmi satmak için bir şirketle görüşmek üzereyken Bülent Ersoy'dan gelen bir telefonla ne yapacağını şaşırdı.

Habertürk'ün haberine göre; Ersoy, Gülgen'e erkek olduğu dönemde rol aldığı filmlerin televizyonlarda yayınlanmasını istemediğini belirterek bir ricada bulundu.

Türk Sanat Müziğinin Diva'sı Bülent Ersoy, Melih Gülgen'den yapımcısı olduğu, Osman F. Seden'in yönettiği 'Beddua' adlı filmi televizyonlara satmamasını istedi.


Ersoy, fabrikatörün kızı 'Perihan' ile aşk yaşayan konservatuvar öğrencisi 'Bülent'i canlandırdığı filmin yıllık yayın bedeli olan 15-20 bin lirayı da karşılayabileceğini söyledi.

Türk Sanat Müziği'nin usta ismi Bülent Ersoy kariyeri boyunca 11 filmde başrol, bir filmde ise konuk oyuncu olarak kamera karşısına geçti.
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>