Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all articles
Browse latest Browse all 15058

Seher Şeniz'in hikayesi

$
0
0

Sahnede ya da beyazperde karşımızda hep çıplak bir kadın vardı. Yüzünün kıpkırmızı kesildiğini belli etmemeye çalışıyordu. Soyunmaktan, çıplaklıktan o kadar utanıyordu ki hayatı boyunca asla aydınlıkta sevişemedi. Dönemin ünlü dansözü Seher Şeniz, mutsuz hayatını “Ben fahişe olmak için yaratılmamışım, hassas ve duygusalım” yazılı bir intihar mektubuyla sonlandıralı 22 yıl oluyor. Birinin onu striptize, seks filmlerine ve oryantalliğe zorlayıp zorlamadığı bugün hâlâ meçhul. maNga grubunun solisti Ferman Akgül, yeni albümleri ‘Işıkları Söndürseler Bile’ için “Yalnız yaşantısı ve çektiği acı o kadar belli ki” dediği o mektuptan ilham alarak ‘Eriyorum Nihayete’ isimli bir şarkı yazdı. Seher Şeniz’i anmanın tam vaktidir…

Tek istediği bu dünyadan göçüp gitmekti. Ertesi gün için evinde randevu verdiğini unu¬tup aşırı dozda uyku hapı aldı. Gazeteciler, ısrarla açılmayan kapıyı mahalle muhtarı ve komşularla kırdığında, ölmesine ramak kalmıştı. Hastaneye kaldırıldıktan ancak 12 saat sonra gözlerini açtı. Nerede olduğunu sordu ve tek bir şey söyledi: “Ölmek istiyo¬rum.”

Magazin gazetelerinde bu intihar girişiminin körkütük âşık olduğu evli bir ‘hayırsız’ yüzünden olduğu yazıldı. Rivayete göre yaklaşık beş aydır birliktelerdi ama adam ne ondan ne de karısından vazgeçiyordu. Yıllar sonra bir gün komşusuna “Avrupa’ya gidiyorum” dedi ve abisine vermesi için evinin anahtarını teslim etti. Üç gün sonra, 14 Mayıs 1992 günü evinde cansız bedenini buldular. Yüzlerce morfin hapı ve iki şişe viski alarak intihar etmiş, başucuna bir de mektup bırakmıştı: “Nihayet bu iğrenç dünyadan gitmeyi başardım. Ölmenin, ölmeye çalışmanın bu kadar zor olduğunu söyleselerdi alay ederdim. 15 yaşında anladım insanların ne mal olduğunu. Ben fahişe olmak için yaratılmamışım, hassas ve duygusalım. Öldüğümü kimse bilmesin.

Peruklarımı yakıp, küllerini savurun. Müslüman geleneklerine göre gömülmek istemiyorum. Beni beyaz bir bornoza sarıp her yerimi kapatın o kadar.”

Seher Şeniz’in yaşam öyküsü, bundan tam 22 yıl önce, 44 yaşındayken noktalandı. Döneminin en ünlü dansözlerinden biriydi ve ne yapsa haber oluyordu. Striptizciliğini, dansözlüğünü, oynadığı avantür ve seks filmlerini, mecmualarda boy boy yayımlanan çıplak pozlarını herkes biliyordu. Ancak çıplaklıktan ölesiye utandığını hiç kimse…

‘Bir ailem hiç olmadı’ 1948’de İzmir, Narlıdere’de doğdu. Yalnızlık duygusunu ilk kez, daha çok küçükken babası onları terk ettiğinde tattı... Bir daha ondan ne haber aldılar ne de gördüler. Annesi, ablası ve abisiyle de hiçbir zaman kuvvetli aile bağları olmadı, kendini hep tek başına hissetti. Ortaokulu bitirdi, Çapa Kız Sanat’tan Fatih Lisesi’nin orta bölümüne geçti. Ailesiyle olan sorunlarını göz önüne alarak reşit olmaya karar verdi. Bunun için okulu bıraktı. Çünkü biri kulağına “Bak kızım” diye fısıldamıştı: “Ülkemizde rüşt yaşı 18’dir. Ama kızlar evlenme ile rüştlerine kavuşur. Başından bir evlilik geçerse, özgürlüğüne kavuşursun.” Seher hiç durur mu, hemen İzmir’de evlendi o hiç sevmediği genç adamla. Nikâhları kıyıldığında henüz 16’sında bir bebek. Öyle ki henüz kadınla erkek arasındaki biyolojik farkı bile bilmiyor.

“Utançtan ölüyordum.” Yıllar sonra verdiği bir röportajda ilk gecelerini anlatmaya böyle başlıyor: “Tam 2.5 saat banyodan çıkamadım. İlk gecem tam bir felaketti. Ben tecrübesiz, o tecrübesiz. Öyle felaketti ki, tam 25 yaşıma kadar, 10 yıl bir daha seks düşünemedim. Erkeğe el süremedim. Bir ara kendimden şüphe etmeğe başladım... ‘Acaba lezbiyen miyim, kadınlardan mı hoşlanıyorum’ diye... Allaha şükür değilmişim... O 10 yıl süren bunalım, çok gerilerde, hayal gibi kaldı şimdi. Ama bakın, utangaçlığım geçmedi. Bugün bile bir erkeğin yanında soyunamam. Soyunurken yüzüm kızarır. Bunu gizlemek için de karanlıkta soyunurum. Hayatıma giren erkekler içinde, benimle aydınlıkta sevişen yoktur. Yatak odam daima karanlıktır. Aslında, gene şaşıracaksınız ama seks benim için o kadar önemli değil.”

Dünyanın en romantik insanlarından biri olduğunu söylüyor; sevişmektense, saatlerce elele tutuşup oturmayı seviyor: “Şovlarımda, kovalarla gül yaprağını sahneye döken hovardalar bilseler ki, ben aslında, zamanında verilmiş bir tek gülden daha büyük zevk alırım, bu beni daha fazla etkiler...”

Evlilik mi? O topu topu bir ay sürdü. Çocuğun ailesi, bir akrabalarının kızları mirasa konunca Seher’in boşanma talebi iki edilmedi. Hakim genç çifti tek celsede boşadı; çocuk zengin geline, Seher de ‘özgürlüğüne’ kavuştu. İkinci evliliğini de çok sonra Amerikalı Antony Wilkins’le yapacaktı.

Seher Şeniz'in hikayesi
1964 ya da 65’te Artist dergisinin yarışmasına girdi Seher, bir umut. Finale de kaldı. Ama arka kapakta yayımlanan fotoğrafını annesinden gizli göndermişti. Bu yüzden bir türlü cesaret edip yarışmadan bahsedemedi. İzin alamayınca da finale katılamadı. Ailevi meseleler onu o kadar boğuyordu ki, daha 17’sinde kimseye muhtaç olmadan, kendi ayakları üzerinde durmaya karar vermek zorunda kaldı. Başdaş olan soyadını, ışıltılı sanat dünyasına uygun bulmuyordu bir kere. Hemen bir arkadaşıyla kafa kafaya verip Şeniz’i buldular. Yeni soyadıyla, 1965’te Caddebostan Plaj Gazinoları’nda düzenlenen güzellik yarışmalarından birine katıldı. Plaj güzeli seçilince şansı nihayet açıldı. Hemen bir yıl sonra da Türkiye Güzellik Yarışması’nda ikinci seçildi. Ancak sonuca kızıp boynundaki kurdeleyi jürinin suratına fırlatınca, flaşlar kraliçeye değil, ona döndü. O artık magazin basının ve müzikhollerle çalışan organizatörlerin gözbebeğiydi.

Film dünyasının kapıları açıldı hemen önüne. Muhterem Nur’un başrol oynadığı bir filmde küçük bir rol kaptı. Bir yıl sonra da İstanbul’daki Parizyen Gece Kulübü’nde ilk kez sahneye çıktı. ‘Zora’ takma adıyla, striptizci olarak... Yaşı küçük olduğundan kendi adıyla çalışma izni alamamış ve böyle bir çare bulunmuş. Onu oraya kim çıkardı, bugün hâlâ bilinmiyor.

Seher Şeniz'in hikayesi
İlk ücreti gecede 150 lira. Bir hafta sonra 175. Bir ay sonra, revünün en büyük starı olan Seher, gecede 500 lira kazanıyor. O yıllarda bu, orta halli bir memur maaşı.

Striptizden dansözlüğe

Bir gün Parizyen’in müdavimlerinden komedyen Celal Şahin’le tanıştılar: “Soyunmakta iş yok. Dansöz olsana.” Sahne ışıkları yüzüne vurduğu için salonu görmeyen Seher, soyunurken kendini yalnız zannediyor. Bütün o utangaçlığına rağmen striptizi ancak böyle yapabiliyor. Üstelik onun için oryantal dans, çok daha ayıp, çok daha yüz kızartıcı bir iş. Bu yüzden dansözlüğe hiç sıcak bakmadı. Ancak Celal Şahin’in ısrarları bir türlü dinmedi. Hatta gazinocular kıralı Fahrettin Aslan’ı aldı yanına, birlikte ikna etmeye uğraştılar. Seher, Melike Cemal ve Nadya’dan aldığı özel derslerden sonra, adını Maksim Gazinosu’nun neonlarına ‘dansöz’ olarak yazdırdığında 1971’in sonlarındayız… İlk altı yıl, yaptığı işten iğrendi. Para kazanmak için bu işi yaptığından dolayı kendinden utandı, dans ederken yüzü kıpkırmızı kesildi. Ama zamanla alıştı. Ha bu arada hayır, onun için oryantal dansın, seksle ilgisi yoktu: “Arap dansözlerin özellikle yer bölümünde tam bir sevişme canlandırdıklarını duydum. Ama ben böyle bir şeyi aklıma bile getirmedim. Zaten benim dansımda, yer bölümü pek yoktur.”

1962’de ‘Kelle Koltukta’ filmiyle Yeşilçam’a girmiş, 1965’te Yılmaz Güney’le ‘Tehlikeli Adam’ filminde başrolü paylaşmıştı Seher Şeniz. 1970-76 yılları arasında da birçok filmde vamp kadın olarak oynatıldı. Ancak 70’lerin sonuna gelindiğinde işler değişti… 60’larda al¬tın dönemini yaşayan or¬yantal dans iyide iyiye düşüşe geçmiş, sahnelerde oryantal dansözlere uvertür muamelesi yapılmaya başlanmıştı. Yeni moda seks filmleriydi... Seher Şeniz, bu ortamdan kaçabilmek için sevgilisi Teknur Kiraz’la Paris’e kaçtı. 1984’ten 1989’a kadar orada yaşadılar. Bu süre içinde Moulin Rouge dahil Paris’in en moda striptiz kulüplerinde çalıştı. Yine o dönemde Playboy’da fotoğrafları yayımlandı ve Playboy’da fotoğrafı çıkan ilk Türk oldu.

Paris’ten İstanbul’a döndüğünde ise ona artık ‘geçkin’ gözüyle bakılıyordu. Zaman zaman oryantal, bazen striptiz yaptı, ha bir de bir sürü ucuz film... Bir İran filminde başrol oynamışlığı bile var ama yine de beyazperdeyi sevemedi.

Seher Şeniz'in hikayesi
Özel hayatında ise son derece saklı ve patırtısız olmaya çabalıyordu.

Beraberlikleri fazla dillere düşmedi. Gece hayatına düşkün olmadığı için, fazla afişe olmuyordu. 80’lerde adı Traktörcüler Kralı Osman Hattat, Gazinocular Kra¬lı Fahrettin Aslan’ın veliahtı Sacit Aslan ve Elmas Kralı Tosunyan’la anıldı ancak iddia edildiği gibi fırtınalı aşklar yaşamamıştı. Sahne dışında, ne makyaja ilgisi vardı, ne giyime kuşama... Öyle ki onu tanıyanlar “Sokakta rastladığınızda, onun ünlü bir sahne sanatçısı olduğunu düşünmeniz güç” diyordu. Erkekler onu vamp imajıyla seviyordu ama o, sürekli bir ilişki kurmak isteyen evcimen bir kadındı. Son derece romantikti, kendi deyişiyle her zaman 17’lik bir kız gibiydi. Kendine göre çok hata yapmıştı. Amerika’ya yerleşebilirdi ama insanların yardımlarını kabul etmek istemezdi çünkü çok gururluydu. Şundan da eminiz: Parada pulda gözü yoktu. Parayı düşünmeden gezeceğini, yeyip içip dans edeceğini, gördüklerinin, duyduklarının yanına kar kalacağını söylüyordu. Tanrı’ya da inanıyordu, yeniden dünyaya gelmeye de... “Ve bir dahaki sefere dünyaya erkek olarak geleceğimi de biliyorum” demişti ölmeden önce.

15 Mayıs 1992 tarihli gazetelerde, “Oryantal dansın 1960 gelenekleriyle yetişmiş en önemli dansözlerinden biri olan Seher Şeniz, İstanbul Nişantaşı’ndaki evinde 100 küsur sentetik morfin hapı ve iki şişe viski içerek intihar etti” diye yazdılar. ‘Dansözün trajik akıbeti’ herkesin ilgisini çekmiş, Mehmet Altan, Hasan Pulur, İlhan Selçuk gibi yazarlar yazılarını ona ithaf etmişti.

Ölümünden 21 yıl sonra “En yalandan gülümsememle yasaklı bir kahraman yarattım. Siyah beyazdım sonra renklere boyandım” dizelerine konu oldu Seher Şeniz. maNga grubunun solisti Ferman Akgül, yeni albümleri ‘Işıkları Söndürseler Bile’de yer alan ‘Eriyorum Nihayete’ şarkısını, intihar mektubundan ilham alarak yazmıştı. “Yalnız yaşantısı ve çektiği acı o kadar belliydi ki. Ama bir o kadar da boynu dikti o mektupta” diyen Akgül’ü, Şeniz’in hayata çektiği restin kendisi yazmaya itmiş: “Yaşadıklarımı ondan alıntılar yaparak kurgulamaya çalıştım. Tabii ki kendi anlayabildiğim şekliyle... Hayat hikâyesinin filmi yapılmalı bence. Bu kesinlikle bir sanat borcu!”

15 yaşındayken insanların ne mal olduğunu anladığını söyleyen Seher Şeniz’in film gibi hayatı, bedeninin ve duygularının sömürülmesiyle geçti. Küçücük yaşında artis olmaktan anladığı seks filmlerinde oynatılmak ya da striptiz yapmak değildi şüphesiz.

Renkli ışıkların altında, kalabalıkların arasına karışıp yalnızlığını unutmak istemişti sadece… O filmlerde oynayan erkek oyuncular hiçbir zaman seks sembolü olarak anılmadı. Seher Şeniz ise Figen Han, Feri Cansel, Mine Mutlu, Arzu Okay ve diğer onlarca kadın gibi, ‘ışıklar söndürüldükten sonra’ ömrünü bir gölge gibi geçirmek, kendini hep saklanmak zorunda hissetti. Üstelik duygusal yorgunluğunu kendi eliyle bitirdikten sonra da tahrip edilmeye devam etti. Yaşadıklarının izlerini ve ölümü seçmesinin nedenini açıklayan vasiyeti yerine getirilmedi… Ne peruklarını yakıp küllerini savurdular, ne de beyaz bir bornoza sarıp her yerini örttüler… Öldüğünde de yalnız, başkalarının kararlarıyla hayattan itilmiş bir ruh olarak ağlamaya devam ediyordu.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 15058

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue



<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>