* Eski Eurovision divası İsrailli Dana International out (1998’de kazanmıştı bu yarışmayı), yeni Eurovision divası Conchita Wurst in! İkisini bir çırpıda karşılaştırırsak:
Dana ne kadar şirret ve ürkütücü bir seksiliğe sahipse Conchita onun tam aksi, dokunsan ağlayacak derecedeki narinliği, kocaman çocuk gözleriyle çıtkırıldım bir pamuk prenses.
Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Vamp translık eskiyor, hassas ve narin translık trend oluyor.
* Peki o sakalı nasıl yorumlayacağız? İster ilgi çekmek için yapılan akıllıca bir şov malzemesi olarak görün ister özgürlük kapsamında bir hareket...
Sonuç değişmiyor işte: Erkeğin biricik aksesuvarı sakala, kıla bir övgü var. Artık kadınsılaşmak değil, olabildiğince erkekleşmek ve bunun altını çizmek moda.
* Conchita Wurst’ün oylama sırasındaki her yüksek puan alışında elini olanca zarafetiyle ağzına götürüp kapatması ve şaşkınlığını bu ezber hareketle belli etmesi çok Sibel Can’vari değil miydi? (Hatta ikisi beraber Günay’da sahne alsa çok fantastik olmaz mı?)
* Bizim yerli diva da sakal bırakır mı dersiniz?
* Son olarak şunu da söylemeli:
Sadece oylama kısmını takip ettiğim Eurovision hâlâ dünyanın en anlamsız ve ciddiye alınmayacak yarışması.
Her ülkenin iyi anlaştığı komşusuna yüksek puan verme kuralı hali değişmiyor, hatta gayet göstere göstere devam ediyor.
Şarkılar, şovlar deseniz ertesi gün unutulacak türden.
Ve Eurovision’u ayakta tutan en önemli şey hâlâ Avrupalı gay’lerin muazzam ilgisi.
Wurst de bunun farkında tabii. Zafer konuşmasında, “Siz kim olduğunuzu biliyorsunuz. Biz biriz ve durdurulamayız” diye mesaj yollaması da zaten bu yüzden...
Onur Baştürk - Hürriyet
Dana ne kadar şirret ve ürkütücü bir seksiliğe sahipse Conchita onun tam aksi, dokunsan ağlayacak derecedeki narinliği, kocaman çocuk gözleriyle çıtkırıldım bir pamuk prenses.
Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Vamp translık eskiyor, hassas ve narin translık trend oluyor.
* Peki o sakalı nasıl yorumlayacağız? İster ilgi çekmek için yapılan akıllıca bir şov malzemesi olarak görün ister özgürlük kapsamında bir hareket...
Sonuç değişmiyor işte: Erkeğin biricik aksesuvarı sakala, kıla bir övgü var. Artık kadınsılaşmak değil, olabildiğince erkekleşmek ve bunun altını çizmek moda.
* Conchita Wurst’ün oylama sırasındaki her yüksek puan alışında elini olanca zarafetiyle ağzına götürüp kapatması ve şaşkınlığını bu ezber hareketle belli etmesi çok Sibel Can’vari değil miydi? (Hatta ikisi beraber Günay’da sahne alsa çok fantastik olmaz mı?)
* Bizim yerli diva da sakal bırakır mı dersiniz?
* Son olarak şunu da söylemeli:
Sadece oylama kısmını takip ettiğim Eurovision hâlâ dünyanın en anlamsız ve ciddiye alınmayacak yarışması.
Her ülkenin iyi anlaştığı komşusuna yüksek puan verme kuralı hali değişmiyor, hatta gayet göstere göstere devam ediyor.
Şarkılar, şovlar deseniz ertesi gün unutulacak türden.
Ve Eurovision’u ayakta tutan en önemli şey hâlâ Avrupalı gay’lerin muazzam ilgisi.
Wurst de bunun farkında tabii. Zafer konuşmasında, “Siz kim olduğunuzu biliyorsunuz. Biz biriz ve durdurulamayız” diye mesaj yollaması da zaten bu yüzden...
Onur Baştürk - Hürriyet