Bu mülakatın yeniden yayınlanması, gelecek haftalarda yayınlanacak olan iki yazı dizisine bir taban oluşturmasıdır. Gelecek haftalarda yayınlanacak olan neden toplumsal cinsiyet ve LGBTQI haklarından bahsediyoruz? LGBTQI hareketi kendi içine mi ödnük ve muğlak doğruluk kıskacında mı: yani sadece belli doğrular ve belli sınırlar içinde mutlak doktrinle mi var olacak? Yoksa hareket farklı bir formda mı gelişiyor?
Geçtiğimiz haftadan devam...
‘İlk günlerde sessizlik vardı’
• Enver Ethemer: Bu hareketin karşılaştığı sorunlar nelerdir? Tepkiler aldınız mı?
Hüseyin Çavuşoğlu: Örgütlenme çalışmalarını başlattığımız ilk günlerde büyük bir sessizlik hakimdi. Bunun bilinçsizlikten mi korkudan mı yoksa duyarsızlık mı olduğunu pek kestiremiyorum. İnisiyatif oluşturulurken, topluma ileteceği olumlu imaj göz önünde tutularak, toplumun benimsediği kişilerden destek istenildi. Bu da olumsuz olabilecek tepkiler için büyük bir kalkan oluşturdu. İçinde yaşadığımız topluluk genel olarak homofobik olmasına karşın yeniliklere de açıktır. Doğal olarak insan bilmediği, tanımadığı kendisine yabancı olan şeylerden korkar. Bu korkular da kişinin tepkisel davranmasına yol açar. Bu korkuyu ancak bilgiyle yenebileceğimizi düşünüyorum. Daha doğrusu eşcinselliğin korkulacak bir şey olmadığını, doğal olduğu gerçeğini, bir hastalık olmadığını ve tedavi gerektirmeyeceğini öğreterek toplum olarak korkuların üstesinden gelebileceğimize inanıyor ve ümit ediyorum. Bu güne kadar yürüttüğümüz çalışmalarla ilgili, özellikle yasa değişimi sırasında gerek sosyal medyada gerek de yazılı medyada bazı kişi, örgüt ve kuruluşların homofobik ve transfobik tutumlarına tanık olduk. Günümüzde kuşkusuz en çok karşımıza çıkan kavramlardan birisi homofobi ve transfobi. Kişinin, eşcinsel kişilere ve eşcinselliğe karşı olumsuz bakış açısının, ön yargısının ve hatta kendini kabullenemeyişinin tek kelimede ifadesi. Olumsuz görünen ve algılanabilecek bu tepkilerin, yürütülen çalışmalara bir hareket alanı açtığı için yine de katkısı olduğuna inanıyorum.
Beni en çok hayrete düşüren tepkiler arasında, bazı LGBT bireylerin, örgütlenme içerisinde en önlerde görev alan, yardım ve desteğini esirgemeyen heteroseksüel kişilerin varlığından dolayı çekimser kalarak ya da örgütlenmeye bu sebepten katılmamaları olmuştur. ILGA-Avrupa gibi örgütlerin bir ideal olarak gördüğü bu yapılanmayı bizler en başında yapmayı becerebilmişken bu çekimserlik bana heptuhaf gelmiştir.
• Enver Ethemer: LGBT Hareketi neden istenilen noktaya gelemedi veya LGBT hareketinin gelmiş olduğu noktadan memnun musun? Şu anda ceza yasası değişmiş durumda? Sence bunun LGBT hareketi açısından önemi ne?
Hüseyin Çavuşuğlu: Bana göre en büyük etken LGBT bireylerin toplum içerisindeki görünürlüğünün azlığı ve yürütülen mücadeleye aktif olarak katılamamalarıdır. Mücadelenin en başında toplumun henüz buna hazır olmadığı yanılsamasını içimde yaşadım, ancak zamanla farkettim ki aslında hazır olmayan toplum değil, biz LGBT bireyleriz. Hedeflenen toplumsal değişimin, verilecek ortak mücadele ile daha etkin sonuçlar getireceğini düşünmekte ve savunmaktayım. Bunu yapmayı başardığımız zaman, mücadelemizde daha çabuk ve etkili yol alabileceğimize inanıyorum.
Olaylara yasal boyutundan bakarak, eşcinsellere karşı uygulanan baskının sadece cinsel ilişki ile sınırlandırılmış olarak algılanmasını sağlamış oluruz. Eşcinselliğin sadece cinsellikten ibaret olmadığı gerçeğini, bir yaşam biçimi olduğunu, iki insanın birlikte yaşama ve hayatlarını bu doğrultuda kurma hakkını gözardı etmiş oluruz. Aynı zamanda toplumun genel anlamda heteronormsal yaklaşımının cinsel yönelimi heteroseksüelden farklı olan kişileri zan altında bıraktığı gerçeğini de gözardı etmiş oluruz. Elbette dışa açılım korkusuna sebep olan, LGBT özgürleştirme etkinliklerinin oluşmasını imkansızlaştıran, herhangi örgütlenmiş bir hareketi, daha en başında öldüren bir kısır döngü yaratan yasanın kaçınılmaz olarak değişmesi gerekmekteydi. Yasa değişiminin LGBT bireylerin örgütlenebilmesinin önünü açan ve hızlandıracağına inandığım önemli bir ilk adım olduğunu düşünüyorum. Ancak yasa değişimi tek başına yeterli değildir. Toplumun bilinçlendirilmesine yönelik, LGBT kişiler ve eşcinsellikle ilgili önyargıların kırılabilmesi için resmi ve gayrı resmi kurumlar tarafından özenle hazırlanan kampanyalara da ihtiyaç hissedilmektedir.LGBT hareketi ve gelmiş olduğumuz noktada hala pek çok hayal kırıklıklarım olsa da, örgütlenme çalışmalarına başladığımız ilk zamanlardan bu güne küçümsenemeyecek büyük bir yol aldığımız yadsınamaz. Kapalı kapılar ardında fısıltılarla başlayan mücadelemiz, kamusal yaşamın her alanında ki buna Meclis gündemi, paneller, seminerler, eğitim çalışmaları, protestolar ve yürüyüşler de dahil olmak üzere hayatın ve toplumun her alanında sesini yükselterek varlığını göstermeye devam etmektedir.
• Enver Ethemer: Kendinle ilgili olarak aktarmak istediğin tecrübelerin var mı? Mesaj niteliğinde
Hüseyin Çavuşoğlu: Pek çok LGBT kişi toplumdaki görünürlüğünü artıramadığı için ve kendi içlerindeki korkuya ya da toplumsal baskıya karşı direnemedikleri için çekimser kalmıştır. Aslında bu noktadan hareketle LGBT kişilerin görünürlüklerini artıramadıklarından dolayı toplum onların varlıklarından haberdar olmamakta ve yok saymaktadır. Bu durum eşcinsellerin küçük bir azınlık olduğu tablosu ortaya koyarken gerçeğin böyle olmadığı ve eşcinsellerin toplumda daha büyük bir kesimi oluşturduğu ise bilinmemektedir. Bunun değişmesi en büyük arzumdur.Yürütülen mücadelede haklı olduğumuzun bilincinden şaşmadan, uluslararası hukuku ve insan haklarını da arkamıza alarak, karşılaşabileceğimiz bütün zorlukların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Bu mücadele içerisinde, bir çeşit toplumsal yüzleşme yaşayacağımızı düşünüyorum. Bu yüzleşme aynı zamanda belki aile içinde ve belki de kendimizle de olacak. İyi bir sonuca ulaşabilmek için bu yüzleşmeye de ihtiyacımız olduğuna ve bunun da çok önemli ve gerekli olduğuna inanıyorum.
Enver ETHEMER - Kıbrıs Postası
http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/1/col/220/art/23387/PageName/KIBRIS_POSTASI
Geçtiğimiz haftadan devam...
‘İlk günlerde sessizlik vardı’
• Enver Ethemer: Bu hareketin karşılaştığı sorunlar nelerdir? Tepkiler aldınız mı?
Hüseyin Çavuşoğlu: Örgütlenme çalışmalarını başlattığımız ilk günlerde büyük bir sessizlik hakimdi. Bunun bilinçsizlikten mi korkudan mı yoksa duyarsızlık mı olduğunu pek kestiremiyorum. İnisiyatif oluşturulurken, topluma ileteceği olumlu imaj göz önünde tutularak, toplumun benimsediği kişilerden destek istenildi. Bu da olumsuz olabilecek tepkiler için büyük bir kalkan oluşturdu. İçinde yaşadığımız topluluk genel olarak homofobik olmasına karşın yeniliklere de açıktır. Doğal olarak insan bilmediği, tanımadığı kendisine yabancı olan şeylerden korkar. Bu korkular da kişinin tepkisel davranmasına yol açar. Bu korkuyu ancak bilgiyle yenebileceğimizi düşünüyorum. Daha doğrusu eşcinselliğin korkulacak bir şey olmadığını, doğal olduğu gerçeğini, bir hastalık olmadığını ve tedavi gerektirmeyeceğini öğreterek toplum olarak korkuların üstesinden gelebileceğimize inanıyor ve ümit ediyorum. Bu güne kadar yürüttüğümüz çalışmalarla ilgili, özellikle yasa değişimi sırasında gerek sosyal medyada gerek de yazılı medyada bazı kişi, örgüt ve kuruluşların homofobik ve transfobik tutumlarına tanık olduk. Günümüzde kuşkusuz en çok karşımıza çıkan kavramlardan birisi homofobi ve transfobi. Kişinin, eşcinsel kişilere ve eşcinselliğe karşı olumsuz bakış açısının, ön yargısının ve hatta kendini kabullenemeyişinin tek kelimede ifadesi. Olumsuz görünen ve algılanabilecek bu tepkilerin, yürütülen çalışmalara bir hareket alanı açtığı için yine de katkısı olduğuna inanıyorum.
Beni en çok hayrete düşüren tepkiler arasında, bazı LGBT bireylerin, örgütlenme içerisinde en önlerde görev alan, yardım ve desteğini esirgemeyen heteroseksüel kişilerin varlığından dolayı çekimser kalarak ya da örgütlenmeye bu sebepten katılmamaları olmuştur. ILGA-Avrupa gibi örgütlerin bir ideal olarak gördüğü bu yapılanmayı bizler en başında yapmayı becerebilmişken bu çekimserlik bana heptuhaf gelmiştir.
• Enver Ethemer: LGBT Hareketi neden istenilen noktaya gelemedi veya LGBT hareketinin gelmiş olduğu noktadan memnun musun? Şu anda ceza yasası değişmiş durumda? Sence bunun LGBT hareketi açısından önemi ne?
Hüseyin Çavuşuğlu: Bana göre en büyük etken LGBT bireylerin toplum içerisindeki görünürlüğünün azlığı ve yürütülen mücadeleye aktif olarak katılamamalarıdır. Mücadelenin en başında toplumun henüz buna hazır olmadığı yanılsamasını içimde yaşadım, ancak zamanla farkettim ki aslında hazır olmayan toplum değil, biz LGBT bireyleriz. Hedeflenen toplumsal değişimin, verilecek ortak mücadele ile daha etkin sonuçlar getireceğini düşünmekte ve savunmaktayım. Bunu yapmayı başardığımız zaman, mücadelemizde daha çabuk ve etkili yol alabileceğimize inanıyorum.
Olaylara yasal boyutundan bakarak, eşcinsellere karşı uygulanan baskının sadece cinsel ilişki ile sınırlandırılmış olarak algılanmasını sağlamış oluruz. Eşcinselliğin sadece cinsellikten ibaret olmadığı gerçeğini, bir yaşam biçimi olduğunu, iki insanın birlikte yaşama ve hayatlarını bu doğrultuda kurma hakkını gözardı etmiş oluruz. Aynı zamanda toplumun genel anlamda heteronormsal yaklaşımının cinsel yönelimi heteroseksüelden farklı olan kişileri zan altında bıraktığı gerçeğini de gözardı etmiş oluruz. Elbette dışa açılım korkusuna sebep olan, LGBT özgürleştirme etkinliklerinin oluşmasını imkansızlaştıran, herhangi örgütlenmiş bir hareketi, daha en başında öldüren bir kısır döngü yaratan yasanın kaçınılmaz olarak değişmesi gerekmekteydi. Yasa değişiminin LGBT bireylerin örgütlenebilmesinin önünü açan ve hızlandıracağına inandığım önemli bir ilk adım olduğunu düşünüyorum. Ancak yasa değişimi tek başına yeterli değildir. Toplumun bilinçlendirilmesine yönelik, LGBT kişiler ve eşcinsellikle ilgili önyargıların kırılabilmesi için resmi ve gayrı resmi kurumlar tarafından özenle hazırlanan kampanyalara da ihtiyaç hissedilmektedir.LGBT hareketi ve gelmiş olduğumuz noktada hala pek çok hayal kırıklıklarım olsa da, örgütlenme çalışmalarına başladığımız ilk zamanlardan bu güne küçümsenemeyecek büyük bir yol aldığımız yadsınamaz. Kapalı kapılar ardında fısıltılarla başlayan mücadelemiz, kamusal yaşamın her alanında ki buna Meclis gündemi, paneller, seminerler, eğitim çalışmaları, protestolar ve yürüyüşler de dahil olmak üzere hayatın ve toplumun her alanında sesini yükselterek varlığını göstermeye devam etmektedir.
• Enver Ethemer: Kendinle ilgili olarak aktarmak istediğin tecrübelerin var mı? Mesaj niteliğinde
Hüseyin Çavuşoğlu: Pek çok LGBT kişi toplumdaki görünürlüğünü artıramadığı için ve kendi içlerindeki korkuya ya da toplumsal baskıya karşı direnemedikleri için çekimser kalmıştır. Aslında bu noktadan hareketle LGBT kişilerin görünürlüklerini artıramadıklarından dolayı toplum onların varlıklarından haberdar olmamakta ve yok saymaktadır. Bu durum eşcinsellerin küçük bir azınlık olduğu tablosu ortaya koyarken gerçeğin böyle olmadığı ve eşcinsellerin toplumda daha büyük bir kesimi oluşturduğu ise bilinmemektedir. Bunun değişmesi en büyük arzumdur.Yürütülen mücadelede haklı olduğumuzun bilincinden şaşmadan, uluslararası hukuku ve insan haklarını da arkamıza alarak, karşılaşabileceğimiz bütün zorlukların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Bu mücadele içerisinde, bir çeşit toplumsal yüzleşme yaşayacağımızı düşünüyorum. Bu yüzleşme aynı zamanda belki aile içinde ve belki de kendimizle de olacak. İyi bir sonuca ulaşabilmek için bu yüzleşmeye de ihtiyacımız olduğuna ve bunun da çok önemli ve gerekli olduğuna inanıyorum.
Enver ETHEMER - Kıbrıs Postası
http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/1/col/220/art/23387/PageName/KIBRIS_POSTASI