Quantcast
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

Oğlum ruj sürmek istiyor, eyvah!


Anne saçıma toka tak diye tutturan ya da ruj sürmek isteyen bir oğlunuz mu var? Kız çocuğunuz yaşıtlarının aksine pembeden nefret edip etek giymek istemiyor mu? Peki bu sizi neden endişelendiriyor? Uzmanlara göre rahat olmalı, istekleri oyuna çevirmeli ve gözlemlemelisiniz? Üzerinde baskı kurar isteklerine karşı çıkarsanız ruh sağlığı bozulabilir, ilerleyen yıllarda toplum baskısı ile birleşince intihar riski artabilir. Şimdi bir kere daha düşünme zamanı, çocuğunuzu kaybetmeye değer mi?

5 gündür etkisinden kurtulamadığımız bir fotoğraf var.  Brangelina çiftinin kızları 8 yaşındaki Shiloh Jolie-Pitt’in fotoğrafı. Önce güzelliğine vurulduk. Sonra kız çocuğu değil erkek çocuğu gibi görünmesini uzun uzun konuştuk.  Los Angeles’da Unbroken filminin galasına erkek kardeşleri Pax ve Maddox gibi takım elbise giyerek katılmıştı.  Annesi Jolie’ye göre bu onun tercihiydi. Daha önce bazı röportajlarında kızı Shiloh’un erkek çocuğu olmak istediğini söylemiş onun isteklerine saygı duyduklarını anlatmıştı. Hatta Brad Pitt bir röportajında Shiloh'un kendisine bu isimle hitap edilmesini istemediğini anlatmıştı: 'Eğer ona Shi…dersek bizi susturuyor ve benim adım John, bana John deyin’ diyordu. Biz de ona John demeye başladık.'

Türk toplumu için fazla özgürlükçü bir örnek değil mi? Şahsen ben beş yaşındaki oğlum tişörtünün üzerine benim sutyenimi takmaya çalıştığı zaman bile gözüne araba farı tutulmuş tavşan gibi kalakalıyorum. Aralıklarla aldığım pedagog destekleri sayesinde üzerine varmamam, sakın, ayıp, yasak dememem gerektiğini biliyorum ama beynimin içindeki Meksika dalgasını dindiremiyorum. Daha doğrusu tavrım ne olmalı, ne demeliyim onu tam olarak kestiremiyorum.

Açıkçası Shiloh araştırmak soruşturmak için iyi bir örnek oldu. Önce Klinik Psikolog Pınar Mermer’in kapısını çaldım.

“Bu konu da endişeli o kadar çok anne var ki Sibel” dedi ve anlatmaya başladı:  “Geçenlerde bir anne üç yaşındaki oğlunun ruj sürmek için nasıl tutturduğunu anlattı. Konuşmamızın sonucunda çocuğun inadının tek nedeninin babası olduğu ortaya çıktı. Çünkü her ruj süreceğim dediğinde baba sert bir şekilde erkek adam ruj sürmez diye bağırıyormuş. Halbuki deneyebilirsin deyip çok üstünde durmadan bunu komik bir oyuna getirmeliyiz. Baba sürmüyor, erkekler sürmez demek yerine anne sürüyor değil mi bunu diye sormak yeterli olacaktır. Çocuklar pek çok şeyi gözlemleyerek öğreniyorlar o kadar anlatmanıza gerek yok. Benim tavrım bırakınız yapsınlar tavrı. Neyle rahat hissediyorsa odur. Ama anne baba bu konuda zorlanıyorsa bir uzmandan gereken duygusal desteği alabilirler.”

Pınar Mermer’e göre  çocuklar kız gibi mi erkek gibi mi hissettiği konusuna 10 yaşına kadar emin olamıyor. Ergenliğin hemen öncesinde çiziliyor duyguların haritası.

Mermer: “10 yaşına gelmiş bir çocuğun anatomik cinsiyetinin tersi gibi davranmasının bir bilimsel açıklaması var tabii. Çocuğun kendini karşı cinse ait hissetmesi ve bu yönde davranışlar sergilemesine cinsiyet kimlik disforisi denir. Bu artık günümüzde bir bozukluk yani hastalık değil bir uyumsuzluk. Kitaplara göre bu sık görülen bir durum değil ancak ailelerin yardım alması gereken bir durum.  Yani artık eskisi gibi, ‘şu tedaviyi olun çocuğunuzda bu sıkıntı kalmasın’, demek yerine bu sıkıntıyı yaşayan kişileri toplum baskısından nasıl koruruz, gerekirse cinsiyet değişimi gibi müdahaleleri nasıl kolaylaştırır gibi konular konuşulmakta.”

CİNSİYET KİMLİK DİSFORİSİ BELİRTİLERİ NELER?

* Eğer bir çocuk 9-10 yaşlarına gelmiş olmasına rağmen kendini doğuştan getirdiği anatomik cinsiyetine ait hissetmiyorsa, kendisi de karşı cinsiyete ait olduğunu hissediyorsa
* Kendi cinsel organlarına karşı iğrenme gibi hisleri varsa
* Karşı cinsiyet gibi giyinmek davranmak istiyorsa ve o cinsiyetten kişilerle arkadaşlık yapmak o oyunları oynamak istiyorsa…

Pınar Mermer bu kriterleri saydıktan sonra  ona “Peki ailedeki stres, travmatik deneyimler gibi nedenlerden çocuk böyle hissedemez mi?” diye soruyorum.
İşte bu noktada mutlaka bir uzman gözü gerektiğini söylüyor. Ve bir vaka ile örneklendiriliyor. Son derece homofobik bir annenin oğlunun sadece annesinin aşırı tepkilerinin üzerine gitmek için bir yıl boyunca kız çocuğu gibi davrandığını anlatıyor: “Ne zaman ki anne bu konu da tedavi gördü, çocuk düzeldi.”

RAHAT OLUN AKIŞINA BIRAKIN

Çocuk yetiştirirken her konuda olduğu gibi bu konuda da rahat olmanın faydalı, endişeli olmanın zararlı olduğunu hatırlıyorum bir kez daha. Çocukları özgür bırakmak, hissettikleri gibi davranmalarını sağlamak en doğrusu. Klinik psikolog Pınar Mermer konuşu rahatlatıcı bir şekilde bakın nasıl özetliyor:  “Çocuğunuzun karşı cinse ait eşyaları kullanması onu karşı cinse ait yapmaz. Erkek adam şunu yapar bunu yapar, sakın böyle davranma, kızlar böyle yapar gibi müdahaleleri sık yapmak da pek bir işe yaramaz. Çocuklar belli yaş dönemlerinde farklı cinsiyet oyuncaklarıyla oynamak isteyebilirler. Bu son derece normaldir. Zaten oyuncakların bu kadar kız ve erkek oyuncağı olarak keskin çizgilerle ayrılması da çocuk gelişimi açısından doğru değildir. Erkek çocuklar ruj, oje, sütyen takmayı isteyebilirler. Kız çocukların erkek gibi davranmaları o kadar sıkıntı yaratmaz ancak erkekler bu davranışları gösterdiğinde hemen uzmana başvurulur veya çocuklar ciddi şekilde cezalandırılır. Cezalandırma asla işe yaramaz. Önemli olan gerçekten neler olduğunu anlamaya çalışmaktır. Eğer bu durum bir çevresel faktörden kaynaklanıyorsa örneğin aşırı cezalandırıcı bir baba, okuldaki tüm erkek çocukların agresif olması, çocuğun bu sebeple daha az agresif olan kızlarla oynamayı tercih etmesi gibi, bu durumda yapılacaklarla, biyolojik, genetik faktörler sebebiyle gerçek anlamda karşı cins gibi hissetme durumunda yapılacaklar farklıdır. En önemlisi çocukları olduğu gibi kabul etmek, ne olurlarsa olsunlar sevmeye ve destek  olmaya devam etmektir. Farklı çocuk veya yetişkinlerin, toplum baskıları nedeniyle ruh sağlığının bozulduğuna hatta intihar riskinin bu kişilerde arttığına şahit oluyoruz. Şimdi bir kere daha düşünme zamanı, çocuğunuzu kaybetmeye değer mi?”

Ebeveyn koçu Talyaa Vardar anlatıyor:

ÇOCUKLAR HANGİ YAŞTA NE HİSSEDER?

0-3 YAŞ ARASI UTANDIRMAYIN
Bebeklikten itibaren, çocuklar bedenlerini keşfetmek isterler. Kendi bedenleriyle sağlıklı bir ilişki geliştirmelerini istiyorsak kucaklamalı, sarılmalı, sevgi göstermeliyiz. 0-3 yaş arasında çocukta yavaş yavaş cinsiyet farkındalığı gelişiyor ve diğer cinsin ayırdına varıyor. Bu yaşlardaki çocuk çıplak dolaşmaktan da keyif alıyor. Utandırmayın! Giyinmesi için destek olun ve dikkatini dağıtın. Nasıl tepki verdiğiniz, ses tonunuz, yüz ifadeniz, onaylamayan sözcükleriniz ona bedeninden utanmayı öğretir. Cinsiyet bilinci, hem genetik hem de çocuğun yetiştiği ortam ile ilişkilidir.

3 YAŞ
3 yaş civarında çocuk tercihlerini- kız veya erkek olmakla ilgili- belirten oyunlar oynar. Bu yaşlarda bir merak da başlar ve sorular sorarlar. Ben nasıl doğdum? gibi. Kaçmayın, henüz detaylarıyla anlatmayın ama annenin bedeninden geldiğini bilsin.

SEKS ORYANTASYONU

Okul yaşındaki çocuklar, karşı cinse ilgi duymaya başlayabiliyorlar. Bazı çocuklar ise, hem cinslerine ilgi duyduklarını bu yaşlardan itibaren fark edebiliyorlar. Bazı çocuklar 7 yaş civarı bunu fark ederken anlamlandırmakta zorluk çekebiliyor zira kafaları, duyguları karışıyor; Çoğu gey ise 10’lu yaşlarda fark ettiklerini söylüyorlar. Genellikle bu farkındalık farklı olmanın utancı ve suçluluk duygusuyla beraber yaşanıyor. Aile red, inkar, olayına girerse, çocuk için olay iyice zorlaşıyor. Bazı ailelerde ise sevgi ağır basıyor ve çocuk kabul görüyor.

CİNSEL EĞİLİMİMİZİ SEÇİYOR MUYUZ?
Kadın, erkek, gey veya biseksüel olmak bir insanın seçebileceği bir şey değil. Tahminen insanların %10’unun gey olduğu sanılıyor. Hiç kimse bir insanın cinsel tercihini tam olarak neyin belirlediğini bilemiyor, ancak biyolojik ve genetik faktörlerin yanı sıra çocuğun yaşadığı ortamın ve erken yaştaki sevgi+haz deneyimlerinin etkisi olduğu tahmin ediliyor. Amerikan Pediatristler Derneği ve Amerikan Psikologlar derneği cinsel tercihin mizacın bir parçası olduğunu söylüyor. Ayrıca, bu kurumlar gey olmanın bir kişilik bozukluğu veya hastalık olmadığını da vurguluyor. Tüm varsayımlara rağmen, cinsel eğilimin ebeveynlik tarzından kaynaklandığına dair net bir kanıt yok.

Sibel ARNA - Hürriyet

Manchester United, Gareth Bale'i istiyor

Premier Lig'de sezona kötü başlangıç yapan ancak aldığı üstüste 6 galibiyetle zirveye tekrardan ortak olan Manchester United'ın Gareth Bale'i transfer etmek istediği belirtildi.



Geçtiğimiz sezon David Moyes'la büyük hayal kırıklığı yaşayan ve İskoç teknik adamla yolları ayırdıktan sonra bu sezon başı Hollandalı teknik adam Louis Van Gaal'e emanet edilen Manchester United, ligde tekrardan zirveye ortak oldu. 6 maç üstüste kazanıp uzun bir aradan sonra ilk defa bu hafta Aston Villa'yla berabere kalan Manchester United'ın gelecek sezon için müthiş bir kadro kurmak istediği belirtildi.

İngiliz gazetelerinden The Guardian'da yer alan habere göre; Kırmızı Şeytanlar'da ilk hedef Real Madrid'in geçen sezon başı 100 milyon euroya Tottenham'dan aldığı Galli oyuncu Gareth Bale. 25 yaşındaki oyuncu için United'ın kulüp tarihinin en yüksek bonservis bedelini ödemesi gerekeceği belirtilirken, herhangi bir rakam telaffuz edilmedi.

STROOTMAN'A DA 38 MİLYON EURO!
Teknik Direktör Van Gaal'in ayrıca Roma'nın Hollandalı orta saha oyuncusu Kevin Strootman, bir başka Real Madrid'li oyuncu, sol bek Fabio Coentrao ve Borussia Dortmund'lu stoper Matts Hummels'i istediği de haberde yazıldı.

İtalyan La Gazzetta Dello Sport'un haberine göre ise; United Kevin Strootman için Roma'ya tam 38 milyon euro önerecek...

Hakan Ateşler / Fanatik.com.tr

LOPEZ’iN YENi GÖZDESi: Ryan Guzman

‘The Boy Next Door’ filminde Ryan Guzman ile sevişme sahneleri dikkat çeken Jennifer Lopez, “Ryan’da hem çocuksu hem de erkesi bir şey” dedi





Jennifer Lopez, ‘The Boy Next Door’ filminde başrolü paylaştığı Ryan Guzman ile ‘Latina’ dergisi için objektif karşısına geçti. Filmde Guzman ile birlikte sevişme sahnelerinde rol alan 45 yaşındaki iki çocuk annesi şarkıcı, çekimlerde de samimi pozlar verdi. Lopez, röportajında Guzman’ın çekiciliğiyle ilgili şunları söyledi: “Onda hem çocuksu hem de erkeksi bir şey vardı. Bu da çok seksiydi.”

O SAHNELERDE ÇOK UTANDIM
Guzman ise Lopez ile seks sahnelerini şu sözlerle anlattı: “Kendimi en rahatsız hissetiğim anlardı. Her sahnenin kareografisini yaptık. Yönetmenimiz Rob Cohen’in ‘Kafanı sola çevir’, ‘Biraz eğilir misin’ diye direktif vermesi utanç vericiydi.”

MÜKEMMEL KADIN LOPEZ
Rol arkadaşı Lopez’e övgüler yağdıran genç oyuncu, sözlerine şöyle devam etti: “Amerikan Müzik Ödülleri için hazırlanıyordu, ‘American Idol’ yarışmasında jüri üyeliği yapıyordu, ‘Gerçek Aşk’ adlı kitabını yetiştirmeye çalışıyordu ve bizim filmimiz dışında bir filmle daha ilgileniyordu. Ancak o dikkatini hiç kaybetmedi.”

"Unchain My Heart" hayatını kaybetti :(

Transseksüel hastayı muayene etmek istemedi

İstanbul’da bir jinekoloğun, muayene etmediği istemediği transseksüel için açtığı şikayet davasının görülmesine başlandı.

Bir jinekoloğun transseksüel bir kişiyi muayene etmediği iddiası mahkemeye taşındı. Bianet’in haberine göre; doktor F.H.’nin muayene etmek istemediği transseksüel H.Ç.’ye açtığı hakaret davası, 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, Sağlık Bakanlığı’nın sağlık çalışanlarını koruma yönetmeliği üzerinden yaptığı müdahillik talebini kabul etti. F.H., H.Ç’nin istediği ilaçları kadın doğumcu olarak yazma yetkisi olmadığını iddia etti. H.Ç.’nin avukatları söz konusu ilacın bir kadın doğum uzmanı tarafından verilip verilmeyeceğine dair bilirkişi raporu talep etti. H.Ç.’nin tanıklarının da dinleneceği bir sonraki duruşma, 30 Nisan 2015’te yapılacak.

‘Müdahil olmasına şaşırdık’

H.Ç.’nin avukatı Rozerin Seda Kip, Sağlık Bakanlığı’nın davaya müdahillik talebini eleştirerek, “Burada bir art niyet hissediyoruz. Bakanlığın böylesi bir davada müdahil olmasına şaşırdık. Önümüzdeki duruşmada biz de SPoD LGBTİ olarak müdahillik talebinde bulunacağız. Doktorun kötü niyetli bir biçimde ve kendini korumaya yönelik açtığı bu davada bilirkişi raporu sunmayı da düşünüyoruz” diye konuştu.

Muayene etmeyi reddetti

Özel bir hastanede cinsiyet geçiş ameliyatı olan H.Ç., ilaçlarını yazdırmak için Beyoğlu ilçesindeki bir hastaneye gitti.

H.Ç.'nin verdiği bilgiye göre; sevk edildiği kadın doğum servisinde çalışan doktor F.H., cinsiyet değişimini tasvip etmediğini belirterek, “Uzmanlık alanımda değil, ben sizi muayene etmem” dedi. H.Ç. kendisini muayene etmek istemeyen doktordan şikayetçi olacağını söyledi. H.Ç. avukatıyla başhekimliğe giderek tutanak tutturdu. F.H. ise H.Ç. hakkında hakaret suçlamasıyla suç duyurusunda bulundu. 15 Eylül’de H.Ç. doktor hakkında “ayrımcılık, hakaret, tedavi hakkının engellenmesi ve doktorluk görevini ihmal” suçlamalarıyla şikayette bulundu. Doktor F.H.’nin şikayeti değerlendirilip dava açıldı. Ancak H.Ç.’nin suç duyurusu hala savcılıkta.

Akşam

LGBTİ’ye Gelincik desteği

Şiddet mağduru kadın ve çocuklara ücretsiz hukuki danışmanlık ve avukatlık desteği veren Ankara Barosu Gelincik Merkezi; lezbiyen, gay, biseksüel, transgender, interseks (LBTİ) bireylere de ücretsiz hizmet verileceğini duyurdu.

Türkiye’de kadın ve çocukların yanı sıra LGBTİ bireylerin de cinsel tercihlerinden ötürü fiziki şiddete ve tehdite maruz kaldığına dikkat çeken Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, bu çerçevede Gelincik Projesi Yönergesi’nde değişikliğe giderek Proje’nin kapsamını LGBTİ’ler için genişletmeye karar verdiklerini söyledi. Canduran şöyle devam etti:

ŞİDDET MAĞDURLARI 7/24 ULAŞABİLECEK
“Projenin çıkış gayesi, insan haklarının getirdiği eşitlik ilkesi ve sosyal devlet ilkesidir. LGBT bireylere yönelik şiddetin önemli bir kısmı bizzat aile içerisinde gelişiyor; okulda, işyerinde, sokakta devam ediyor. Bu nedenle, şiddetle mücadelede Gelincik Projesi ile edindiğimiz deneyimi LGBTİ bireyler için de kullanmak istedik. Bu çerçevede, şiddet mağduru LGBTİ’ler, 444 43 06 numaralı “Alo Gelincik Hattı”ndan bize 7 gün 24 saat ulaşabilecekler.”

Hürriyet

Apple’ın Patronundan Gay Hakları İçin Büyük Bağış

Ekim ayı sonunda verdiği bir röportajda gay olduğunu resmen itiraf eden ve bu hediyesi için tanrıya teşekkür ettiğini açıklayan Apple’ın başkanı Tim Cook, gay haklarını savunan bir kampanya için büyük miktarda bağışta bulundu.

İlk kez 2011 yılında gay olduğuna dair bilgilerin medyada yer almasına rağmen özel hayatı hakkında açıklama yapmayan Tim Cook, geçtiğimiz Ekim ayı sonunda cinsel tercihini açıklamıştı. Uzun yıllardır gay, biseksüel ve lezbiyen örgütlerine bağışlar yapması ile tanınan iş adamının bu kez de önemli bir gay hakları kampanyası için bağışta bulunduğu açıklandı. 8.5 milyon dolar toplam fona sahip olan kampanyaya ne kadar bağış yaptığı açıklanmasa da Washington merkezli insanl hakları organizasyonun avukatı miktarın çok önemli miktarda olduğunu vurguladı.

Kampanya, Alabama, Arkansas ve Mississipi bölgelerinde gay’lerin haklarının anlatılması için çaba sarf edecek. Tim Cook’un kampanyaya bağış yaptığı bilgisini Apple’ın sözcüsü Kristin Huguet da doğruladı ve “Bu Tim’in kişisel tasarrufuyla yaptığı bir bağış,” ifadesini kullandı. Böylece yardımın Apple bütçesinden değil, Tim Cook’un cebinden çıktığı anlaşıldı.

Alabama, Arkansas ve Mississipi eyaletlerindeki yerel yasalara göre, bir işveren, çalıştırdığı işçisini cinsel tercihlerini bahane ederek işten çıkartabiliyor. Tim Cook’un bağış yaptığı kampanya ise bu yasanın değiştirilmesi için bilinçlendirme çalışması yapacak.

http://www.scroll.com.tr/haber/applein-patronundan-gay-haklari-icin-buyuk-bagis/

MİT 'fişlemesi' yasal oluyor

76 milyon Türk’ün yasal olarak fişlenmesinin önünü açan tasarı TBMM’ye geldi. Fişleme yetkisi verilecek üç kurum MİT, jandarma ve emniyet bize sormadan tüm verilerimizi, genetik bilgilerimizi ve hatta kişi kendisi bir şekilde kamuoyunda açıkmışsa, cinsel tercihini, dinini, mezhebini bile fişleyebilecek. Tartışmaya çok açık tasarıdaki en hassas bölümlerden biri ise, bu fişlemeden haberimizin olmayacağı. Yani tasarı, vatandaşa “Benimle ilgili hangi veriler depolanıyor” diye sorma hakkını tanımıyor. İşte o tasarıyla ilgili çarpıcı ayrıntılar.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27850263.asp

Eşcinsel mahkûmlar tepkili: Kuran kursu bize yasak

CHP Cezaevi İnceleme ve İzleme Komisyonu üyeleri, Eskişehir H Tipi Cezaevi’ndeki mahkûmlarla görüştü

Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde CHP’li vekillerle görüşen LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks) mahkûmlar, cezaevindeki Kuran kursuna cinsel tercihleri nedeniyle gönderilmemekten yakındılar.

CHP Cezaevi İnceleme ve İzleme Komisyonu üyeleri, 9 Aralık’ta çıkan isyanla gündeme gelen Eskişehir H Tipi Cezaevi’ndeki mahkûmlarla görüştü. Bülent Sarıoğlu’nun Hürriyet’teki haberine göre, rapor hazırlayan CHP heyetinin bazı tespitleri şöyle:

Bizim de Allah’ımız var: “LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel ve interseksüel) mahkûmlar, kendilerine sevk çıkmadığını ve açıkcezaevi haklarının kullandırılmadığını, yalnızca izin haklarını kullanabildiklerini belirtiyorlar. Bazıları Kuran kursuna gitmek istediklerini, ancak cinsel kimlikleri sebebiyle gönderilmediklerini ifade ediyorlar. ‘Müslümanız, Kuran kursuna gönderilmiyoruz. Sanki bizim Allah’ımız yokmuş gibi davranıyorlar’ diyorlar. Tehdit edildiklerini ve kendilerine küfredildiğini ifade ediyorlar. 112 servisinden ambulans çağırma hakkının sadece kendilerine tanınmadığını belirtiyorlar.”

Eşcinselsen spor yasak: “Berber olan bir LGBTİ mahkûm, eşcinsel olduğu için kendi mesleğini yaptırmadıklarını ifade ediyor. ‘Eşcinselsen aşçılık, berberlik kursu ve spor yapmak yasak’ diyorlar. Sinemaya diğer mahkûmlar gidebildiği halde kendilerine izin verilmediğini ifade ediyorlar.”

Çocukların oyuncakları yok: “Cezaevinde 1470 mahkûm ve 70 tutuklu olmak üzere 1540 mahpus var. Mahpusların 82’si kadın ve 7 de çocuk bulunuyor. Kadın mahkûmlar, ekonomik durumları iyi olmadığı için kadın pedi ve çocuk bezi alamadıklarını ifade etmişlerdir. Çocukların aşılarının düzenli yapıldığını, ancak çocuk kıyafeti ve oyuncak temin edemediklerini, çocuklara ayrı yemek çıkmadığını söylüyorlar.”

Yağlı yemekleri yıkıyorlar: “Yemekleri yağlı ve sağlıksız olması sebebiyle yıkayarak yediklerini belirtiyorlar. Bütün bir yıl hiç balık yemediklerini söylüyorlar. Yün ve örgü de yasak.”

http://t24.com.tr/haber/escinsel-mahkumlar-tepkili-kuran-kursu-bize-yasak,281771

Cezaevindeki LGBTİ tutuklulara sinema yasağı

Kursların kendilerine yasak olduğunu söyleyen LGBTİ mahkumlar, aşçılık, berberlik kurslarına 'durumlarından dolayı'çıkamadıklarını söylüyor

CHP Cezaevi Komisyonu'nun hazırladığı raporda, LGBTİ bireylere dönük ayrımcı uygulamalar dikkat çekti. LGBTİ bireylerin sinemaya gitmesi engelleniyor

CHP Cezaevi İnceleme ve İzleme Komisyonu üyesi milletvekilleri Veli Ağbaba, Özgür Özel, Nurettin Demir ve Muharrem Işık, 9 Aralık'ta çıkan isyan ile gündeme gelen Eskişehir H Tipi Cezaevi'ne 19 Aralık'ta yaptıkları ziyareti raporlaştırdı. Soruşturma devam ettiği için isyan eden tutuklularla görüşemeyen komisyon üyelerinin kadın tutuklular ve LGBTİ bireyler ile görüşerek hazırladıkları raporda çarpıcı tespitler yer aldı. Diğer tutuklular sinemaya gidebildiği halde LGBTİ tutukluların bu tür etkinliklere katımasına izin verilmiyor. Rapora göre, Eskişehir H Tipi Cezaevi'nde toplam bin 540 tutuklu bulunuyor.

Birgün gazetesinden Sebahat Karakoyun’un haberine göre, kadın tutuklular, durumları iyi olmadığı için kadın pedi, bebeklerine mama, çocuk şampuanı, pişik kremi alamadıklarını belirtiyorlar. Çocukların aşılarının düzenli yapıldığını ancak çocuk kıyafet ve oyuncak temin edemediklerini söylüyorlar. Çocuklara ayrı yemek çıkmadığını ve beslenmelerinin yetersiz olduğunu söyleyen kadınlar, yemekler çok yağlı olduğu için çocuklarına yıkayarak verdiklerini ifade ediyorlar. Kendilerine ayrımcılık yapıldığını ifade eden LGBTİ'liler, diğer tutukluların müdür görüşüne çıkmasına karşın kendilerine bu hakkın verilmediğini dile getiriyorlar. LGBTİ tutuklu, eşcinsel olduğunu söylediği için kendi koğuşlarına verilen bir erkek mahkumun kendileriyle ilişki yaşamaya çalıştığını, bazı tutukluların kendileriyle ilişki yaşamak için koğuşlarına gelmeye çalıştıklarını belirtiyor.

Etkinlik izni yok

Bir LGBTİ tutuklu, berber olduğu halde kendi mesleğini yaptırmadıklarını ifade ediyor. Kursların kendilerine yasak olduğunu söyleyen LGBTİ mahkumlar, aşçılık, berberlik kurslarına "durumlarından dolayı"çıkamadıklarını söylüyor. Diğer tutuklular sinemaya gidebildiği halde kendilerinin gidemediklerini ifade eden LGBTİ tutuklular, toplu hiçbir etkinliğe katılmalarına izin verilmediğini belirtiyor.

T24

İngiltere ordusunda transseksüel pilot

İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetlerinde görev yapan ilk transseksüel pilot.

Arama kurtarma pilotu Ayla Holdom, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetlerinde görev yapan ilk trans-seksüel birey olarak tarihe geçti. Erkek olarak dünyaya gelen ancak içinde bulunduğu bedende mutlu olamayan Holdom, cinsiyet değiştirebilmek için 3 önemli operasyon ve bir çok başka prosedür geçirdi.

Haber ile ilgili metin girin!.

İngiltere’nin ilk trans-seksüel  ordu pilotu olan Ayla Holdom, geçirdiği süreçte en büyük desteği gördüğünü söylediği iş arkadaşlarına teşekkür etti. 34 yaşındaki pilotun 2 yıl süren cinsiyet değiştirme süreci boyunca  pilot arkadaşları hep destekçisi oldular ve ona cesaret verdiler.

Erkek bedeninde bir kadın olarak kabul edilmesinin çok zor olduğunu belirten Holdom, geçen 2 yıl boyunca iş arkadaşları olan  ordu pilotlarının kendisine destek olduğunu ve kurdukları empati sayesinde işine devam edebildiğini belirtti.

http://www.acunn.com/haber/ingiltere-orduda-transseksuel-pilot/190183

Lezbiyen eşimin şiddetinden koruyun

İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat M.İ., fuhuş yaptığı ve lezbiyen ilişkisi olduğunu öne sürdüğü Ukraynalı eşi M.M.İ.’nin, kendisine ruhsal şiddet uyguladığı gerekçesiyle savunma isteğinde bulundu. Mahkeme kocayı haklı buldu.’Yaklaşamaz’davacı kocanın avukatı, “Davalı, eşinin bulunduğu sitedeki kafede fuhuş ve ücret karşılığı işler yaptığını zannettiğimiz başka kadın arkadaşlarıyla ile vakit geçiriyor. Erkeklerle samimi ilişkilerde bulunuyor. Emeli boşanma davasının seyrini değiştirmektir. Davalı eşin, ruhsal şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama ya da minik düşürmeyi içerir laf ve davranışlarda bulunmamasını ve müvekkilimin yer aldığı sahaya 300 metre yaklaşmamasını istek ediyoruz” dedi. Mahkeme ise, bayanın kocasına ‘1 ay süreyle şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama ya da minik düşürücü davranışlarda bulunmama’ ve yaklaşmama kararı verdi

http://www.theoysterbayenterprisepilot.com/lezbiyen-esimin-siddetinden-koruyun.html

Eşcinsel Müslüman olamaz mı?

Türkiye'de Allah'a inanan, onun merhametine mazhar olmak isteyen eşcinsel insanlar var. 'Yeni Türkiye'de onların yeri neresi ya da onlara yer var mı, yok mu?..

Sürekli tekrarlar olduk, ‘Yeni’ Türkiye tam bir ‘kültürel’ ayrışma ve çatışma zemini… Yaşam biçimi açısından çoğunlukçuluğa evet, çoğulculuğa hayır; benzerliklere evet, farklılıklara hayır; birörnekliğe evet, aykırılığa hayır denilen bir bağnazlık cenneti… ‘Evet’lerin ölçüsünün taassubî ve kendi bildiğince bir dindarlık olarak konulduğu; ‘hayır’ların ise bu kendi bildiğince dindarlığın dışında kalan herkesi, ister inançsız olsun isterse inançlı, topyekûn kapsadığı yakıcı bir dışlayıcılık rejimi…

Önceki gün, yılbaşını Noel’le hemhal sayıp toplumu sıkboğaz etme arzusuna karşı, İslâm bünyesinde Hristiyanlıktan köken alan veya onunla etkileşimli ritüeller de bulunduğunu hatırlatarak böylesi yasakçılıkların her şey bir yana dinin müsamaha ruhu ile bağdaşmadığını vurgulayan bir yazı yazdık. 12’inci yüzyıldan itibaren görülen Mevlid kutlamalarının Hristiyanlıktan etkileşimle çıkış bulduğuna dair görüşlerin de altını çizerek…

Okuduğunu anlamaktan aciz bazı çevreler, bu yazdıklarımızı Mevlid’in de yasaklanmasını istediğimiz şeklinde yorumlayarak bir cahiliye ordusunu seferber edip küfür, hakaret ve tehdit yağmuruna uğramamıza yol açtılar.

Devam etsinler! Fışkı ve dışkı, tarlaya gübredir!..

Ve onları devam ettirmesi kuvvetle muhtemel mahiyette üzerinde durmak istediğim, dün gündeme gelen bir başka gelişme de şu: Eskişehir H Tipi Cezaevi’ndeki LGBTİ mahkûmlar, maruz kaldıkları baskı ve haksızlıkları dile getirirken, Kuran kursuna gitmek istedikleri halde cinsel kimlikleri nedeniyle diğer mahkûmlara tanınan bu imkândan yoksun bırakıldıklarını da belirtmişler. “Müslümanız, Kuran kursuna gönderilmiyoruz. Sanki bizim Allah’ımız yokmuş gibi davranıyorlar” diyerek…

Buyurun cevap verin! Dindar-muhafazakâr ‘Yeni Türkiye’de inançlı bir Müslüman-eşcinsel olmak, olarak yaşamak mümkün mü, değil mi? Cinsel yönelim, inanca engel mi? Bu insanlar içtenlikle Allah’a inansalar bile İslâm dairesinin dışında mı tutulacak?..

Malûm olduğu üzere bu konuda en bilindik ve aynı ölçüde de üstünkörü tavır, hemen Lût kavminin başına gelenleri hatırlatmaya yönelik olur. Fakat sorun şu ki alabildiğine çeşitlilik, karmaşıklık ve melezlik arz eden bugünün dünyasında bu konuya bu kadar yalınkat yaklaşma imkânı yok. Ayrıca atlanan bir nokta var ki bu da Lût kavminin eşcinsellikten öte ve önce, Allah’ı ve peygamberleri inkâr ettiği için lânetlendiği…

Burada ise durum farklı ve başka bir yaklaşım gerektiriyor. Karşımızda gey, lezbiyen, biseksüel, transseksüel ve aynı zamanda inançlı insanlar var. Hatta toplumda öne çıkmış, saygın üne sahip, hemen herkesçe sevilen ve dillerinden Allah adını düşürmeyen isimler var onların aralarında…

Bu insanlar Kuran’ı okumak-öğrenmek istiyorsa ne yapacaksınız? Ruhunu, duygusunu, arzusunu değiştirmesini mi talep edeceksiniz? Sen ‘hasta’sın, önce tedavi ol, yoksa sana inanç düşmez mi diyeceksiniz? Hayır hasta değil ‘farklı’yım ve de inançlıyım diye ısrar ederlerse ‘mürted’ mi ilan edeceksiniz?..

Türkiye’de ne ‘kitabî İslâm’ın ne de ‘kültürel İslâm’ın eşcinselleri, inançlı-Müslüman olsalar dahi bağrına basacak bir noktaya gelebildiği söylenebilir. Bu bakımdan dünya ölçeğinde verilebilecek çarpıcı bir örnek, Müslüman eşcinsel hareketi ‘Al-Fatiha’dır. Ancak Amerikalı Müslümanlar tarafından kurulup zamanla başka ülkelerde şubeler açan bu oluşum da bazı radikal örgütlerden gelen tehditler karşısında giderek çözülme sürecine girdi. Dünyada da durum çok farklı değil yani...

Yine de onların çabaları zikredilmeye değer. Mesela Kuran ve Hadisleri yeni bir yoruma tâbi tutarak eşcinselliğin İslâm’da lanetlenip yasaklandığı, ölüm cezasıyla yaptırımlandığı şeklindeki değerlendirmelere karşı fikirler geliştirmişler. Ondan öte, inandıkları, ‘sevgi ve merhamet dolu’ Allah’ın kendilerine cinsel tercihleri yüzünden söylenildiği kadar acımasız olamayacağını ileri sürmüşler. Ahirette ilk sorulacak sorunun kimle ilişkiye girildiği değil, Hakk’a inanılıp inanılmadığı ve İslâm’ın beş şartının yerine getirilip getirilmediği olacağını vurgulamışlar.

Haksız olduklarını söyleyebilir misiniz?! Ve işte karşınızda dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Allah’a inanan, onun merhametine mazhar olmak isteyen eşcinsel insanlar var ve var olmaya, üstelik İslâm üzere var olmaya devam etmek, Kuran’ı da okumak-öğrenmek istiyorlar.

‘Yeni Türkiye’de onların yeri neresi ya da onlara yer var mı, yok mu?..

Tayfun Atay - Radikal

2014'ün sembolü gay başkonsolos

GEÇEN yılın eylül ayında Washington'ın semtlerinden Palisades'de bir davetteydim.

Amerika'nın eski büyükelçilerinden Frances Cook, İstanbul Başkonsolosluğu'na atanan Charles Hunter'ın onuruna bir veda partisi veriyordu. Ve yaklaşık 15 kişilik bir grup, 4 Eylül akşamı Cook'un evinde hem yaza veda ediyor hem de Hunter'ın Türkiye'de başlayacağı görevini kutluyorduk.
O akşam Hunter'la ilk defa sohbet etme imkânı bulmuştum. Son derece nazik, donanımlı bir diplomat olduğu belliydi. Ama doğrusu yine de biraz şaşırmıştım. Çünkü o akşamki konuşmamız sırasında Türkiye'yi çok da yakından bilmediğini fark etmiştim. Elbette bir Ankara pozisyonu olmayacaktı onunki ama... Bir Amerikalı diplomatın genel çerçeveye daha fazla hâkim olması gerektiğini düşündüğümü çok iyi hatırlıyorum.
İşte o davetten bir yıl sonra Türk basınında Hunter'la ilgili çıkan haberleri görünce... Amerikalı başkonsolosun bir eşcinsel olduğunu ve bir Türk'le evleneceğini... O zaman Obama Yönetimi'nin dünyada eşcinsel hakları için diplomasiyi daha aktif kullanma konusunda belirlediği politikayı aktarmam gerektiğine karar verdim.

*

BUGÜN dünyada eşcinselliği suç sayan yaklaşık 80 ülke var. Hatta Yemen, Suudi Arabistan, Maldivler gibi ülkelerde eşcinsellere yasalar gereği ölüm cezası bile verilebiliyor. İşte bu nedenle Obama Yönetimi de uzun süreden beri eşcinsel haklarının bir temel insan hakkı olduğunun dünyaya anlatılması için bir mücadele yürütüyor. Bu konuda da ABD Dışişleri Bakanlığı'nı kullanıyor. Öyle ki, bu nedenle Amerikalı eşcinsel diplomatlara, önceki yönetimlere göre daha fazla üst düzey görevler veriyor.

*

ZİRA Obama'dan önce eşcinsel olduğu bilinerek büyükelçiliğe atanan sadece iki kişi olmuştu Amerikan Dışişleri tarihinde. Biri eski başkan Bill Clinton'ın 1999'da Lüksemburg'a atadığı James Hormel. Diğeri de eski Başkan Bush'un 2001'de Romanya için aday gösterdiği Michael Guest. Ama Senato'daki Cumhuriyetçilerin Lüksemburg'daki Katolik kilisesinin itirazını gerekçe gösterip Hormel'in Senato onayını engellemeleri üzerine Clinton atamayı Senato'yu bypass ederek gerçekleştirmek zorunda kalmıştı. Böylece Amerikan tarihinin eşcinsel olduğu bilinerek Senato'dan onay alan ilk büyükelçisi de Guest olmuştu.
Fakat o zamanki Dışişleri Bakanı Colin Powell, 11 Eylül saldırılarının bir hafta sonrasında yapılan yemin törenine Guest'in partnerini de davet edince öyle sert eleştiriler gelmişti ki… Sonrasında Guest'e karşı öyle bir kampanya başladı ki... Bir kariyer diplomatı olan Romanya büyükelçisi de, o atamadan altı yıl sonra Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nda eşcinsellere yönelik ayrımcılık uygulandığını dile getirerek emekliliğini isteyecekti.

*

İŞTE Obama, önce bu konuda içeride oluşan önyargıları kırmaya çalıştı. 2009'dan sonra da şimdiye kadar yedi eşcinsel büyükelçi ataması gerçekleştirdi. Ayrıca Hunter gibi pekçok eşcinsel diplomatı da başkonsolosluk, maslahatgüzârlık gibi önemli pozisyonlara atadı.
Üstelik Lüksemburg gibi bir Avrupa ülkesine değil, Katolik geleneğin çok daha güçlü olduğu ve din adamlarının televizyonlarda her gün eşcinsellere küfürler ettiği Dominik Cumhuriyeti gibi ülkelere yaptı bu atamaları. Toplumları bu konuda son derece muhafazakâr olan Vietnam ve Kazakistan'ı seçti bu iş için. Ve diğer atamalar Yeni Zelanda, Avustralya, Danimarka, İspanya ve Viyana'daki AGİT Daimi Temsilciliği gibi bu konunun daha özgür biçimde ele alındığı bölgelere yapılmış olsa da, Amerikan Başkanı, eşcinsel haklarının dünyaya anlatılması için diplomatları daha aktif kullanma kararını başından itibaren taviz vermeden uyguladı.

*

ELBETTE bunların hepsinin bir katkısı oluyor. Avrupa'nın en geniş, en önemli LGBT topluluklarından birine evsahipliği yapan İstanbul'daki bu görevlendirmenin de bu açıdan ben sembolik yanının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bir büyükelçilik pozisyonu olmamamasının etkisiyle Hunter'ın durumu Dominik Cumhuriyeti'ndeki gibi diplomatik skandala dönüşen tartışmalara neden olmadı belki Türkiye'de. Ama konunun basında ele alınış şekli, bu meselede Türkiye'nin de gideceği daha epey bir yol olduğunu gösterdi.
İşin başka bir boyutu da… Türk-Amerikan ilişkileri açısından çok zor bir yıldı 2014. Hatta krizlerle geçen 2010'dan hiç de aşağı kalır yanı olmayan, Fethullah Gülen gerginliğinden IŞİD meselesine pekçok konunun iki başkent arasında derin farklılıklara dönüştüğü, ikili ilişkilerin çok sancılı yaşandığı bir seneydi. İşte Başkonsolos Hunter'ın durumu, bu açıdan da iyi bir özet oldu bana kalırsa. Çünkü hikâye, iki ülkenin olayları nasıl değişik açılardan ele aldığının bir yansıması gibiydi.

Tolga Tanış - Hürriyet

The Sexiest Beards (Out)























































James Franco'dan bir Cindy Sherman çıkar mı?

Hollywood’un yakışıklı oyuncusu James Franco Paris’teki “New Film Stills” sergisinde kadın kılığında sürreel bir kişilikte karşımıza çıkıyor.

Oscar'ları sunduğunda anlamıştım ortada bir zeka pırıltısı olduğunu. Amerikalı "Dude"ların anlayamayacağı türden espiriler patlatmıştı gecede. Tamam çok ince bir sınırda gidip gelmişti söyledikleri ve bazılarına göre kafası hayli güzeldi ama bana kalırsa doğal hali bu. Paris'te Le Marais’de sokakta yürürken karşıma çıkan Opera Sanat Galerisin’de sergilenen fotoğraflarını gördüğümde bir kez daha dedim ki James Franco farklı bir kişilik. Sergideki işler daha önce çağdaş sanatın farklı isimlerinden Cindy Sherman'ın olmak istediği kült film karelerine atıfta bulunarak yaptığı Untitled Film Stills serisine bir gönderme. Bu seriyi farklı kılan en önemli detay, Hollywood'un yakışıklı jönü olan Franco'nun Cindy olucam derken bütün karelerde pespaye bir kadın kılığında olması.

Tombul Tombul memeler...

Fotoğraflarda makyajlı, etekli, sürreel kişilikle ortada takılıyor Franco. Sergideki tek video işi de, Alfred Hitchcock'un Sapık filmindeki banyo sahnesinden esinlenmiş. İzlerken, kafasındaki perukla duşta takılan Franco'nun memelerine takıldım. Baya baya vücudunu okşuyor ve en çok mesaiyi de memelerinde harcıyor. Maşallah James Franco'da neredeyse 90 beden meme var.

Tuba Ünsal - Vatan

Trans Kadını Muayene Etmeyen Jinekolog Davacı Oldu

Jinekologun trans olduğu için muayene etmediği ve ardından şikayetçi olduğu H.Ç.'nin davası bugün görüldü. H.Ç.'nin "ayrımcılık, tedavi hakkının engellenmesi ve doktorluk görevini ihmal”den yaptığı suç duyurusu ise henüz sonuçlanmadı.

Jinekolog F.H.’nin transseksüel olduğu için tedavi etmeyi reddettiği ve hakkında hakaret davası açtığı H.Ç. davası bugün 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Mahkeme, Sağlık Bakanlığı’nın sağlık çalışanlarını koruma yönetmeliği üzerinden yaptığı müdahillik talebini kabul etti.

F.H., kendisine hasta olarak yönlendirilen H.Ç.’ye “siz erkeksiniz” diyerek tedavi etmeyi reddettiğini söylerken, H.Ç.’nin istediği ilaçları kadın doğumcu olarak yazma yetkisi olmadığını iddia etti.

H.Ç.’nin avukatları söz konusu ilacın bir kadın doğum uzmanı tarafından verilip verilmeyeceğine dair bilirkişi raporu talep etti.

H.Ç.’nin tanıklarının da dinleneceği bir sonraki duruşma 30 Nisan 2015’te görülecek.

SPoD LGBTİ çalışanı olan H.Ç.’nin avukatı Rozerin Seda Kip, Sağlık Bakanlığı’nın davaya müdahillik talebini haksız değerlendirdiklerini söylerken, “Burada bir art niyet hissediyoruz. Bakanlığın böylesi bir davada müdahil olmasına şaşırdık. Önümüzdeki duruşmada biz de SPoD LGBTİ olarak müdahillik talebinde bulunacağız. Doktorun kötü niyetli bir biçimde ve kendini korumaya yönelik açtığı bu davada bilirkişi raporu sunmayı da düşünüyoruz” diye konuştu.

“Siz erkeksiniz” deyip, muayene etmedi

Bir buçuk ay önce özel bir hastanede cinsiyet geçiş ameliyatı olan H.Ç., ilaçlarını yazdırmak için 31 Mart 2014’te Beyoğlu İlçesi Prof.Dr. Reşat Belger Göz eğitim Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Ünitesi'ne gitti.

H.Ç.'nin anlatımına göre, Genel Cerrahi, H.Ç.’yi Kadın Doğum Servisine yönlendirdi. Ancak kadın doğum servisinde çalışan doktor F.H., “Benim uzmanlık alanımda değil, ben sizi muayene etmem. Siz erkeksiniz, ben sizin durumunuzu tasvip etmiyorum” diyerek, H.Ç.’yi muayene etmeyi reddetti. Bunun üzerine H.Ç. doktordan şikayetçi olacağını söylerken, doktor F.H. “Git istediğin yere şikayet et” dedi.

H.Ç. avukatıyla başhekimliğe giderek tutanak tutturdu. F.H. ise H.Ç. hakkında hakaret suçlamasıyla suç duyurusunda bulundu.

15 Eylül’de ise H.Ç. söz konusu doktor hakkında “ayrımcılık, hakaret, tedavi hakkının engellenmesi ve doktorluk görevini ihmal” suçlamalarıyla şikayette bulundu.

Doktor F.H.’nin şikayeti değerlendirilip dava açıldı ancak H.Ç.’nin suç duyurusu hala savcılıkta. (ÇT)

Çiçek Tahaoğlu - Bianet

Trans Oyuncak Bebekler Anneleri Kızdırdı

Arjantin’de satılan, dünyanın ilk transseksüel oyuncak bebeklere bazı anneler tepki gösterdi. Çocuk psikoloğu Ricardo Rodulfo, oyuncakların genital organlarının çocuklar için değil, yetişkinler için sorun olduğunu hatırlattı.

Arjantin’de satılan oyuncak bebekler, dünyanın ilk transseksüel oyuncakları unvanını kazandı.

Ancak “peri kızı” oyuncaklarının erkek cinsel organına sahip olduğunu sonradan fark eden bazı anneler, Facebook’tan tepki gösterdi.

Çin’de üretilen ve Buenos Aires’te popüler bir ucuzluk dükkanında satılan oyuncakların, tüllü elbiseleri, kanatları, göğüsleri ve penisleri bulunuyor.

Daily Mail gazetesi, oyuncakların bilinçli olarak mı transseksüel olarak üretildiği yoksa bir üretim hatası mı olduğunun bilinmediğini yazdı. Daily Mail’e konuşan çocuk psikoloğu Ricardo Rodulfo, “Bir oyuncağın kadın ya da erkek genital organına sahip olması çocuk için önemli değildir. Bu fikir yetişkinler arasında daha büyük bir rahatsızlığa sebep olur” dedi. (ÇT)

Bianet

Dolce&Gabbana Summer 2015 Advertising Campaign

Julio Uller photographed by Kacio Lira!

Viewing all 15059 articles
Browse latest View live