Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

LGBTİ’ler için ders zili 28 Şubat’ta çalacak!

$
0
0
Eşcinsellerin siyasi alanda güçlendirilmesi ve 2015 genel seçimleri sürecinde LGBTİ hakları mücadelesinin görünürlüğünün arttırılması amacıyla başlatılan, LGBTİ’lere yönelik 3. Siyaset Okulu, 28 Şubat Cumartesi günü, İstanbul’da başlıyor.

Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği SPoD tarafından hayata geçirilen Siyaset Okulu, 28 Şubat Cumartesi günü, İstanbul’da başlıyor. Eşcinsellerin siyasi alanda güçlendirilmesi ve 2015 genel seçimleri sürecinde LGBTİ hakları mücadelesinin görünürlüğünün arttırılması amacıyla başlatılan, LGBTİ’lere yönelik Siyaset Okulu 04 Mart’a kadar devam edecek.

lgbti-evet

Bu sene üçüncüsü yapılacak olan Siyaset Okulu’nda LGBTİ’lerin siyasete katılım mekanizmaları konusunda bilgilendirilmesine, aktif politikaya katılım konusunda cesaretlendirilmesine yönelik sunumlar ve atölyelerin yanı sıra ileriye dönük siyasi temsil ve katılım çalışmalarının planlaması da yapılacak. Katılımcıların bulundukları illerdeki genel seçimlere yönelik kampanyalarda ve izleme çalışmalarında yer almasının hedeflendiği okulda şu konular ele alınacak: Demokrasi ve özgürlükler, queer demokrasi, karar alma mekanizmalarına katılım yöntemleri, yasama süreçlerinde sivil toplum, LGBTİ hareketi tarihi ve siyasi katılım, siyasi partiler ve hak temelli politikalar, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme, LGBTİ odaklı sosyal politikalar, Yerel Siyasette LGBTİ hakları, seçim kampanyası örgütleme ve seçim izleme çalışmaları.

lgbti sandık

Katılımın 25 kişiyle sınırlı olduğu eğitimlere başvuruda bulunmak isteyenlerin biyografilerini, varsa bu alanda daha önceden yürüttükleri çalışmalar ve eğitime neden katılmak istedikleri hakkında kaleme alacakları bir metinle birlikte siyasitemsil@spod.org.tr adresine en geç 13 Şubat Cuma gününe kadar göndermeleri gerekiyor. İstanbul dışından gelen katılımcıların ulaşım ve konaklama masrafları ise SPoD LGBTİ tarafından karşılanacak.

Ayrıntılı bilgi için:
Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği
Asmalı Mescit Mh. Kallavi Sk. No:10/4 Beyoğlu – İstanbul
Tel: 0212 292 48 02

https://sanatfilan.com/lgbtiler-icin-ders-zili-28-subatta-calacak/

Habervaktim: MİLLETVEKİLİNDEN ŞOKE EDEN İSTEK

$
0
0
Halkların Demokratik Partisi HDP “sapkınların rahat fuhşu” için harekete geçti. Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, travestilerin sağlıksız koşullarda fuhuş yaptıklarından şikâyet etti, Çalışma Bakanlığı’ndan iyileştirme yapmasını istedi.

HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, travestilerin “iyi şartlarda fuhuş yapmalarının sağlanmasını” istedi. Aynı zamanda AB Uyum Komisyonu Üyesi de olan Ertuğrul Kürkçü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevaplandırması istemiyle verdiği sual önergesinde skandal değerlendirmelerde bulundu, talepler dile getirdi.

ÖZEL DÜZENLEME

Soru önergesinde, Çalışma Bakanlığı’nın travesti, homoseksüel ve lezbiyenler için hususi bir düzenleme yapmadığını vurgulayan Kürkçü, “Hükümet istihdam politikalarında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli eşitsizliği gidermeye dönük herhangi bir adım atılmayacağını belirtmektedir. Bu ayrımcılıkları gidermek için neler yapmayı planlıyorsunuz?” ifadelerine yer verdi. Kürkçü, sağlıksız koşullarda çalışan travestilerin büyük sorunlar yaşadığını iddia ederek, şu görüşleri dile getirdi:

DIŞLANMASINLAR

“İstihdam politikalarında herhangi bir çalışma yürütülmemesi hangi nedene dayanmaktadır? Bakanlığınızca uygulanan istihdam politikaları cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli eşitlik perspektifiyle ve Avrupa Birliği AB mevzuatı ile uyumlu olarak yeniden gözden geçirilerek ayrımcılık karşıtı yönetmelikler ve başkaca önlemler aracılığıyla LGBTİ’leri çalışma hayatında güçlendirecek adımlar atılacak mıdır?

POLİTİKANIZ NE?

“Bakanlığınızın LGBTİ olduğu için işten atılan, kimliği nedeniyle işe alınmayan kişilerin maruz kaldıkları ayrımcılıklar sonucu sosyal ve ekonomik olarak dışlanmalarının önüne geçecek politikalar oluşturmak amacıyla yürütülen bir çalışması mevcut mıdır?”

SORUNSUZ ÇALIŞMALARI  SAĞLANSIN

HDP’li Ertuğrul Kürkçü, sual önergesinin nihai bölümünde ise “fuhuş savunuculuğu”na soyundu. Travestilerin fuhuş konusunda muhtelif sorunlarla karşılaştığını anlatan Kürkçü, “Kayıt dışı seks işçiliği yapan, sosyal güvenceden yoksun olarak, sağlıksız koşullarda çalışmak durumunda kalan transların durumlarına dönük olarak bakanlığınızca hazırlanan projeler mevcut mıdır? Var ise bunların içeriği nedir? Yok ise nedeni nedir?” ifadesini kullandı.

Vahdet Gazetesi

Kaynak:Habervaktim

http://www.aktifmedya.com/gundem/milletvekilinden-soke-eden-istek-h387262.html

Muhalefet liderine ’eşcinsellik’ suçlaması ile hapis cezası

$
0
0
Malezya muhalefet lideri Enver İbrahim'e 5 yıl hapis cezası

Malezya Yüksek Mahkemesi muhalefet lideri Enver İbrahim hakkında, 'eşcinsel ilişki' suçlamasıyla verilen 5 yıl hapis cezasını onayladı.
Muhalefet lideri hakkında bu suçlamaya ilişkin ilk karar geçtiğimiz yıl Mart ayında verilmiş, ardından dava temyize taşınmıştı.
Enver İbrahim'in aldığı 5 yıllık hapis cezası, hapiste geçireceği ikinci dönem ceza olacak.
'Komplo'
Malezya'da iktidardaki koalisyona rakip olabilecek tek kişi olarak görülen Enver İbrahim, "Ben masumum. Bunlar siyaset hayatımı sona erdirme amaçlı ortaya atılmış siyasi komplolar, yalanlar" dedi.
Associated Press haber ajansına göre, Enver İbrahim mahkeme yargıçlarına, "Hukuki bağımsızlığın katledilmesinde suç ortağı oldunuz" dedikten sonra yargıçlar ayağa kalkıp salonu terketti.
Enver İbrahim, hakkında açılan son davada 2008'de bir erkek yardımcısıyla cinsel ilişkiye girmekle suçlanmıştı. Eşcinsellik Malezya'da yasa dışı olmakla birlikte, çok az sayıda kişi bu suçlamayla mahkumiyet alıyor.
5 yıl siyasetten yasağı
2012 yılında Yüksek Mahkeme delil yetersizliği nedeniyle muhalefet lideri hakkında açılan davayı düşürmüştü. Bunun üzerine hükümet yeniden temyize giderek beraat kararının geri çevrilmesini sağlamıştı.
Son olarak da Enver İbrahim'in söz konusu karara yönelik temyiz başvurusu reddedildi.
Halk arasında geniş desteğe sahip siyasetçi, 1998 yılında başbakan yardımcılığından uzaklaştırıldıktan sonra 6 yıl eşcinsellik ve yolsuzluk suçlamasıyla hapis yatmıştı.
2004 yılında serbest bırakılan Enver İbrahim, üç partiden oluşan ittifakın başına geçmiş ve 2008 ile 2013 seçimlerinde beklenmedik düzeyde başarı elde etmişti. 2013 seçiminde 1957'den bu yana iktidarda olan Barisan Nasional (Ulusal Cephe) tarihindeki en kötü seçim sonucunu almıştı.
Enver İbrahim 5 yıllık hapis cezasının dışında, 5 yıllık siyasi faaliyet yasağı cezasına da çarptırıldı. Muhalefet liderinin yeniden siyaset sahnesine girebilmesinin zor göründüğü, muhalefetteki Pakatan koalisyonunun da onsuz varlık

gösteremeyeceği belirtiliyor.

BBC Türkçe

Meryem Uzerli'den Numan Acar'la samimi poz

$
0
0


Meryem Uzerli, Homeland dizisinde Taliban liderini canlandıran Numan Acar ile çekilmiş fotoğrafını Instagram'da paylaştı. Samimi kare Uzerli'nin takipçileri tarafından adeta yorum yağmuruna tutuldu.
Facebook'ta Paylaş
inPaylaşın

Ozan Güven'le aralarında çıkan aşk haberleri ve gündeme gelen Meryem Uzerli, Instagram'dan paylaştığı fotoğrafla takipçilerinden yoğun ilgi gördü. Meryem Uzerli, aktör ve film yapımcısı Numan Acar'a sarılmış haldeki fotoğrafının altına ilişkiyi ima eden her bir not düşmese de bu tarz yorumlar Uzerli’nin takipçileri tarafından yapıldı.

"AŞKIN GÖZÜ KÖRMÜŞ!"

Meryem Uzerli’ninInstagram takipçileri, adeta ikiye bölündü. Kimi "Hayırlı olsun" derken, kimi "Aşkın gözü körmüş dedikleri bu olsa gerek..." gibi yorumlarda bulundu. (Radikal)





Ersoy tabuta ilk omuz verenler arasındaydı.

$
0
0
8 Şubat’ta zatürre teşhisiyle kaldırıldığı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hayatını kaybeden Türk müziğinin efsane ismi Müzeyyen Senar, dün son yolculuğuna uğurlandı.

Müzeyyen Senar ile dargın olduğu bilinen Bülent Ersoy ise dakilarca sarılıp gözyaşı döktüğü tabutun başından cenaze boyunca ayrılmadı. Cenaze camiden çıkarılırken de Ersoy tabuta ilk omuz verenler arasındaydı.

Hürriyet

Lumberseksüeller

$
0
0
'Bunlar kim, bir tarikat mı?' demeyin... İngilizce lumber yani kereste kelimesinden gelen bu yeni akım; doğayla iç içe bir yaşamı ve görüntüyü sembolize ediyor
Lumberseksüeller son dönemin en seksi, en orijinal, en stil sahibi ve en karizmatik adamları... Kelimenin çıkış noktası İngilizce 'lumber' yani 'kereste' kelimesinden geliyor. Yansıması ise 'doğayla iç içe, oduncu gömlekleri fazlasıyla kendine yakıştıran adamlar'şeklinde oluyor haliyle. Markalar onları çoktan keşfetti; gerek yurt içinde gerekse yurt dışında podyumlarda gözümüze çarpmaya başladılar. En meşhurlarından biri olan Alman model Ben Dahlhaus; Instagram'da, 40 paylaşımına rağmen 130 bin takipçiye ulaşmış durumda. Tabii bu adamlar olmazsa olmaz belli bazı özelliklere sahipler. Bir defa rahat ve tasasız görünüyorlar; beğenilme kaygıları yokmuş gibi. Gür ve uzun sakalları, dağınık saçları ve kaslı vücutlarını gözler önüne seren salaş kıyafetleriyle nerede görsek dönüp bakıyoruz... Dövmeleri, metal aksesuvarları, bereleri ve sırt çantaları da onların olmazsa olmazlarından… Bakmayın bu tasasız hallerine; aslında kendilerine gayet iyi bakıyorlar. Saçların ve sakalların bakımı ihmal edilmiyor, spor yapmayanı ise neredeyse yok! Onlara kalabalık alışveriş merkezlerinde ya da popüler gece kulüplerinde rastlamanız çok mümkün değil… Doğayla iç içeler ya da ara sokaklarda keşfe çıkmayı tercih ediyorlar. Onlara sıkça rastlayacağınız semtler ise Karaköy, Galata, Cihangir ve Çukurcuma.

Sabah

ÜMİT ERDİM: Hepmiz Engincan'ız

CHP'li Mahmut Tanal'dan LGBTİ hakları için 22 maddelik yasa teklifi

$
0
0
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, LGBTİ yurttaşların ayrımcılığa maruz kalmalarının önüne geçilmesi için 22 maddelik kanun teklifi hazırladı

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks (LGBTİ) yurttaşların insan hakları kapsamında haklarının korunması ve herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmalarının önüne geçilmesi için 22 maddelik bir kanun teklifi hazırladı.

Zete'den Hülya Karabağlı'nın haberine göre; Mahmut Tanal, TBMM Başkanlığı’na sunduğu yasa teklifinin genel gerekçesinde, LGBTİ bireylerin emek piyasaları, hastane, okul gibi kamusal alanlarda, kendi aileleri ve sosyal çevreleri tarafından kötü muamele gördüklerine, fiziksel ve cinsel saldırılara, psikolojik ve ekonomik baskılara uğradıklarına ve öldürüldüklerine dikkat çekti.

Kanun teklifi, Türkiye’nin yerine getirmekle yükümlü olduğu evrensel kriterler çerçevesinde LGBTİ vatandaşların sahip oldukları hakların iç hukuk yolu ile düzenlemesini öngörüyor ve 6284, 3924 ve 2828 sayılı yasalarda değişiklik içeriyor.

Genel gerekçede yer alan değerlendirmeler şöyle:

Cinsel yönelik ve cinsiyet temelli ayrımcılık

 “Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığa karşı gerekli ve yeterli yasal korumayı sağlamak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne taraf olan tüm devletlerin yükümlülüğüdür. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen devletler, bireyleri cinsel yönelim veya cinsiyet kimlikleri nedeni ile birçok insan hakkı ihlali ile karşı karşıya bırakmaktadır. Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans (LGBT) bireyler gerek emek piyasalarında, gerek hastane, okul gibi kamusal alanlarda gerekse kendi aileleri ve sosyal çevreleri tarafından kötü muamele görmekte, fiziksel ve cinsel saldırılara uğramakta, psikolojik ve ekonomik baskılara uğramakta ve hatta öldürülmektedirler. Devletin LGBT kişilerin maruz kaldığı ayrımcılığa karşı gerekli ve yeterli yasal düzenlemeleri yapmaması toplum temelinde homofobik ve transfobik tutumların artmasına ve LGBT yurttaşlarımızın her geçen gün daha büyük hak ihlallerine maruz bırakılmasına sebebiyet vermektedir.

Önyargılı ve homofobik tutumlar

 LGBT bireylerin devlet tarafından yasalar nezdinde korunması için uluslararası sözleşmelere uygun olarak iç hukukumuzda düzenlemeler yapılması gerekmektedir. LGBT yurttaşlarımız toplumun önyargılı ve homofobik tutumlarına, bu tutumların yol açtığı insan hakkı ihlallerine maruz kalmakta olup, devletimizin gerekli yasal düzenlemelerle bu yurttaşlarımızın haklarını koruması elzemdir. Ülkemiz vatandaşı olan her birey herhangi bir ayrıma tabi olmaksızın eşit haklara sahiptir. Zira devlete ve topluma karşı yükümlülüklerini tüm yurttaşlarımızla ayrıma tabi tutulmaksızın eşit olarak yerine getiren LGBT bireylerin, devletin yasal korumasından da diğer yurttaşlarımız gibi eşit olarak yararlanması gerekmektedir.

LGBT kişilerin toplumdan ayrıştırılması, ötekileştirilmesi genellikle aile kurumunda başlamaktadır. Aileleri tarafından ötekileştirilen ve sahipsiz bırakılabilen ve şiddete maruz bırakılabilen LGBT yurttaşlarımız toplumun ve devlet kurumlarının önyargılarıyla karşı karşıya kalmakta, istihdam, eğitim ve sağlık gibi temel haklardan diğer kişiler gibi yararlanamamaktadır. İçlerinde bulundukları bu durum LGBT bireylerin birçoğunun topluma aidiyet ve güven duygusunu yitirmesine ve yabancılaşmasına da sebebiyet vermektedir. Bu da birçok toplumsal soruna yol açmaktadır

İnsan; yapısı itibarıyla kendisine bir düşman yaratma eğiliminde iken insanların idare ettiği devletler de aynı sanrıya kapılarak düşman arayışındadırlar. Bu psikolojik travmaya sahip birey/devlet kimi zaman düşmanı dışarıda arama eğilimine sahip iken kimi zaman da içeride arama eğilimine kapılır ki bu da toplumsal krizlere ve en çok da ötekileştirmeye yol açmaktadır. Ötekileştirme, temelinde insanın kendisini başka bir bireyden daha üstün gördüğü anlamına gelip, karşısındaki insanın farklılıklarını bir dezavantaj olarak tabir etmesidir. Sonuç olarak, insan bu ‘dezavantajlara’ sahip olmayan bireylerin diğer bireylerden üstün olduğuna ve bu üstün bireylerin ise ‘normal’ olduğuna kendisini ve kendisi gibileri inandırır. ‘Normal’ kelime anlamı itibariyle ‘kurallara uygun’ anlamına gelip, normal bireylerin, ‘anormal’ (kurallara uygun olmayan) bireylere üstün olduğu zannını yaratır.”

Madde gerekçeleri

MADDE 1- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 1’inci maddesinin birinci fıkrasında teklifi yapılan değişikliğin amacı mevcut düzenlemenin, korumadan yararlanacak kişileri tüketici biçimde saymış olması, bu durumun uygulamada, niteliği tek tek sayılan kimseler dışında kalan ısrarlı takip mağdurlarının korunması önünde engele dönüşmesidir. Aile bireyleri ifadesi muğlak olup kapsayıcı değildir.

MADDE 2- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 1’inci maddesinin ikinci fıkrasının a bendi Anayasamızın 90’ıncı maddesi gereğince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarını, taraf olunan her türlü ikili veya çoklu anlaşma ile Birleşmiş Milletler veya diğer uluslararası örgütler nezdinde taraf olunan her türlü sözleşmeyi içermelidir.

MADDE 3- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 2’nci maddesinde “Toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi” ibareleri, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen tanımları ile birlikte eklenerek uluslararası sözleşmelerin iç hukuk ile de düzenlenmesi amaçlanmıştır.

MADDE 4- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının b bendinde yapılacak değişiklik ile Koruma tedbirinin saptanmasında evlilik bağının kurulup kurulmadığına bakılmaksızın birlikte yaşama esasına göre madde düzenlenmesi amaçlanmaktadır.

MADDE 5- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 5’inci maddesinin birinci fıkrasının b bendinde yapılması teklif edilen değişiklikle başvurucu veya mağdurun evli olup olmadığına bakılmaksızın koruyucu tedbirlerin alınması konusunda açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır.

MADDE 6- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 7’nci maddesinde yapılacak değişiklik ile Kanun kapsamında menfaati bulunan kişilerin haklarını savunmayı kuruluş amaçlarında belirten sivil toplum kuruluşlarının ihbarda bulunabileceği ve bu ihbarlar hakkında kamu görevlileri tarafından ivedilikle işlem yapılabilmesinin sağlanması amaçlanmıştır.

MADDE 7- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 8’inci maddesinin dördüncü fıkrasında yapılacak değişiklik ile tedbir kararının reddi veya kabulü halinde bu kararın tebliğinin ihbarda bulunan sivil toplum kuruluşuna da yapılabilmesi amaçlanmıştır.

MADDE 8- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 9’uncu maddesinin birinci fıkrasında yapılacak değişiklik ile ihbarda bulunan sivil toplum kuruluşunun da verilecek kararlara itiraz hakkının bulunduğunun açıkça belirtilmesi amaçlanmıştır.

MADDE 9- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 10’uncu maddesine ek sekizinci fıkra getirilerek tedbir kararlarının uygulanmasının takibinin sivil toplum kuruluşları ile Bakanlık ve ilgili birimlerinin işbirliği ile yapılması amaçlanmıştır.

MADDE 10- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 11’inci maddesinde yapılacak değişiklik ile kolluk kuvvetlerinin eşcinsel ve trans bireylerin insan hakları, toplumsal cinsiyet çeşitliliği ve eşitliği konularında eğitim alarak, eşcinsel ve trans yurttaşlarımıza daha gerçekçi ve etkili yaklaşım sergilenmesi amaçlanmıştır.

MADDE 11- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 14’üncü maddesinin birinci fıkrasının değiştirilmesi için verilen teklifimle, şiddete maruz kalan trans ve eşcinsel bireylerin şiddet önleme ve izleme merkezlerinde istihdam edilerek bu yurttaşlarımızın sorunları ile daha etkin bir biçimde mücadele edilmesi ve trans ve eşcinsel yurttaşlarımızın istihdam konusunda yaşadıkları problemlerin bir nebze olsun giderilmesi amaçlanmıştır.

MADDE 12- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 14’üncü maddesinin üçüncü fıkrasının değiştirilmesine ilişkin teklifim Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu yayınlarının kapsamının cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi temelli şiddet ve ayrımcılık ile mücadeleyi destekleyecek biçimde genişletilmesi ve bu sayede eşcinsel ve trans yurttaşlarımızın da bilgilendirilmesi amaçlanmıştır.

MADDE 13- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 19’uncu maddesinin ikinci fıkrasının değiştirilmesine ilişkin teklifim özellikle trans geçiş sürecinde birçok psikolojik ve sosyal sorun yaşayan trans yurttaşlarımızın bu sorunlarının çözülmesi için gerekli sağlık giderlerinin de idare tarafından karşılanması ve bu sayede trans yurttaşlarımızın trans geçiş sürecinde yaşadıkları en büyük problemlerden bir tanesi olan sağlık giderlerinin yükünün hafifletilmesi amaçlanmıştır.

MADDE 14- 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20’nci maddesinin ikinci fıkrasının değiştirilmesine ilişkin teklifim Bakanlığın eşcinsel ve trans yurttaşlarımızın davalarına da katılmasının sağlanması amaçlanmıştır.

MADDE 15- 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun 2’nci maddesinin birinci fıkrasında yapılacak değişiklikle 6284 Sayılı Kanun kapsamında verilecek koruma hizmetlerinden yararlanan herkesin, bu kanun kapsamında değerlendirileceği belirtilerek inisiyatifin doğrudan Bakanlık teşkilatına verilmesi amaçlanmıştır.

MADDE 16- 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun 5’inci maddesine üçüncü fıkranın eklenmesi ile transeksüel ve interseksüel vatandaşların topluma uyumunu kolaylaştıracak ihtiyaçlarına ilişkin psiko-sosyal destek giderleri dâhil tedavi masrafları ve HIV/AIDS hastalığı ile yaşayan kişilerin tıbbi ve psiko-sosyal ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanmıştır.

MADDE 17- 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun 1’inci maddesinin değiştirilmesi ile ayrımcılık yasağının Uluslararası sözleşmelerin ve uluslararası kuruluşların tavsiye kararlarının mevzuatımızda gerektiği gibi yer alması amaçlanmıştır.

MADDE 18- 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun 3’üncü maddesinin a bendinin değiştirilmesi ile ayrımcılık yasağının Uluslararası sözleşmelerin ve uluslararası kuruluşların tavsiye kararlarının mevzuatımızda ve sosyal hizmetlerin tanımında gerektiği gibi yer alması amaçlanmıştır.

MADDE 19 – 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun 3’üncü maddesinin f bendinin 7 numaralı alt bendinin değiştirilmesi ile kadın ve erkek konukevlerinden yararlanacak kişilerin cinsel kimliğine daha doğrusu kendisini ait hissettiği cinsiyete göre kabul görmesi ve sosyal hizmetlerden yararlanırken cinsel kimliğine ilişkin herhangi bir ayrıma maruz kalmaması amaçlanmıştır;

MADDE 20- 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun 3’üncü maddesine h bendi eklenerek taraf olunan uluslararası sözleşmeler, Birleşmiş Milletler sözleşmeleri ve tavsiye kararları doğrultusunda cinsiyet kimliği tanımının açıkça ve gerektiği gibi iç hukukumuzda da düzenlenmesi amaçlanmıştır.

MADDE 21- Yürürlük maddesidir.

MADDE 22- Yürütme maddesidir.

T24

Muhalefet liderine eşcinsellikten dolayı 5 yıl

$
0
0
Malezya’da 'eşcinsel ilişkiye girmek' suçlamasıyla yargılanan muhalif lider Enver İbrahim’in 5 yıllık hapis cezası onandı. Enver’in destekçileri kararı protesto etti.

Malezya Yüksek Mahkemesi, muhalefet lideri Enver İbrahim’i “aynı cinsle cinsel ilişkiye girmekten” suçlu bulan Temyiz Mahkemesi'nin kararını onadı. 5 yıl hapse mahkûm olan Enver kararı “yargı bağımsızlığının katli” olarak değerlendirdi.

Mahkeme 67 yaşındaki politikacıyı Mart 2014’te suçlu bulmuştu. Bunun üzerine Enver kararı temyize götürdü. Mahkeme heyeti başkanı Ariffin Zekeriya, Enver'in yardımcısı Saiful Bukhari Azlan ile ilişkiye girdiğine dair çok sayıda kanıt bulunduğunu açıkladı. Zekeriya, Enver hakkındaki suçlamaların "siyasi komplo" olduğuna ilişkin iddiaların ise ispatlanamadığını kaydetti.

Enver: Masumum

Başbakan Necip Razak hükümetinin önündeki "en büyük engel" olarak görülen Enver mahkeme çıkışı “Ben masumiyetimi koruyorum. Bu karar benim siyasi kariyerimi bitirmek için kurulmuş politik bir komplonun ürünüdür” dedi.

Daha önce yolsuzluk suçlamasıyla hapis yatan Enver “Hapishaneye üçüncü kez başım dik şekilde giriyorum” diye konuştu.

Üç muhalefet partisi ittifakına liderlik eden Enver, 2018 seçimlerine de katılamayacak.

Hükümet: Davaya müdahale etmedik

Enver'e destek veren yüzlerce kişi mahkeme binası önünde toplanarak kararı protesto etti.  Başkent Kuala Lumpur’daki gösterilerde eylemciler, 1957 yılından bu yana yönetimde olan koalisyon hükümeti Barisan Nasional’i istifaya çağırdı.

Başbakan Necip Rezak hükümeti davaya müdahale ettikleri iddialarını reddetti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Asya'dan sorumlu direktörü Phil Robertson, "Başbakan Necip Razak hükümeti, demokratik özgürlükler ve bireylerin özel hayatının korunması hakkı pahasına Enver İbrahim'e karşı siyasi amaçlı suçlamayı onadı. Bu duruma izin verilmesi, Malezya'da insan haklarına saygı ve demokrasinin daha fazla zarar görmesine neden olacaktır" dedi.

Başkent Kuala Lumpur'daki mahkeme binası önünde yüzlerce Enver taraftarı kararı protesto etti. [Fotoğraf: Reuters]

Suçlamalar 17 yıldır sürüyor

Enver İbrahim, 1993'de Malezya Başbakan Yardımcısı oldu. Ancak yaşanan ekonomik krizin ardından Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed ile görüş ayrılığına düştü. Eylül 1998’de görevden alındı.

Hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları asılsız çıktı. Ancak 1998'in Kasım ayına gelindiğinde suçlamalar cinsel içerik kazandı. 1989 - 1992 yılları arasında şoförlüğünü yapan Azizan Ebubekir, Enver ile ilişkiye girdiklerini ve Enver’in kendisini seks kölesi olarak kullandığını iddia etti.

İddialar üzerine tutuklanan ve 6 yıl hapis yatan Enver, Azizan Ebubekir'in ifadelerinin çelişkili ve yanlış olduğu gerekçesiyle Eylül 2004’te serbest kaldı.

Eşcinsellik suç

Siyasete devam eden Enver’in liderlik ettiği muhalif hareket, Mart 2008'de yapılan seçimlerde büyük başarı kazandı. Ancak seçim sistemi nedeniyle parlamentoda çoğunluğu elde edemedi.

Seçim başarısının ardından yeniden “eşcinsel eylemde bulunmak” suçlamasıyla karşı karşıya kalan Enver, 2012'de Yüksek Mahkeme tarafından aklandı.

Hükümet mahkeme kararını temyize götürdü. Temyiz Mahkemesi 7 Mart 2014’te Enver'i suçlu buldu ve 5 yıl hapse mahkûm etti.

Ülkenin en zengin eyaleti Selangor'da yapılacak ara seçimden iki hafta önce alınan Temyiz Mahkemesi kararı nedeniyle Enver, 23 Mart 2014’teki seçime katılamadı.

Müslümanların çoğunlukta olduğu Malezya'da eşcinsellik suç kabul ediliyor.

http://www.ozelhaberler.com/haber/48745/muhalefet-liderine-5-yil

Doug Inglish for Rollacoaster magazine

Tango’nun ‘Queer’ hali…

$
0
0
Tango deyince nedense aklıma nedense kırmızı uzun ve derin yırtmaçlı bir elbise giymiş hoş bir kadın ile siyahlar içinde ona eşlik eden yakışıklı bir erkek geliyor…

Aşk denilince de bir zamanlar aklıma bir kadın ve bir erkek gelirdi. Ta ki Elif isimli bir arkadaşım Gamze’ye aşık olduğunu söyleyene kadar…

Elbette ki o vakte kadar eşcinselliğe dair onlarca kez haber yapmıştım ama birebir yaşadığım bu olay beni çok etkilemiş, kafamdaki toplumun bize yüklediği ‘ilişki/aşk’ algısını yerle bir etmişti. Aşk sadece kadın-erkek arasında yaşanmıyordu. Sonra da hep anlamaya çalıştım…

Dans İstanbul'da gerçekleşen Queer Tango dersine katıldığımda da benzer bir duygu yaşadım. Kadın kadına, erkek erkeğe tango yapan gençleri gördüğüm zaman önce şaşırdım ardından “Onlar mutluysa kime ne zararı var?” dedim.

Türkiye'yi Queer Tango'yla tanıştıran Faysal Tekoğlu, klasik Tango'ya özgü kadın-erkek arasındaki rol hiyerarşisini kıran bu dansın felsefesini anlattı…

- Queer Tango nedir bize anlatır mısınız?

Queer Tango öncelikle tangodur. Queer kavramıyla birlikte LGBTİ bireylerin kendi kimlikleriyle var olduğu, rol çatışmalarının yaşanmadığı tangodur. Tangonun kendisini değiştirmiyoruz, değiştirdiğimiz şey, tangodaki ilişki biçimleri. Heteroseksist yapıdan ve söylemlerden çıkarıp her bireyin yapısı, söylemi ve eşitliği üzerine bir tango kuruyoruz.
Var olan tangonun tarihsel süreci, kadın ve erkeğe roller biçiyor. Bu rolde erkek yöneten ya da yönlendiren kadın ise takip eden. Queer tango ise tüm bu cinsiyetçi yapılara ya da yapılan tanıma karşı duruştur. Queer Tango, rolü cinsiyetlerden çıkarıp kadına da, erkeğe de, transa da, lezbiyene de hem yönetimi hem de takibi veriyor. Bu da hayata dair ciddi bir farkındalıktır. Heteroseksist sistemin çözülmesine dair de ciddi bir adımdır. Danstan kurulan heteroseksist ilişki sorgulanamaz bir kabulle halen varlıklarını sürdürüyor. Bunu sol ve feminizm sorgulamadıkça o varlığın devamına farkında olsa da olmasa da derslere girerek, katılarak katkı sağlıyor.
Sokaklara çıkıp bu sistemin karşıtı olarak yürürken, salonlarda bu sistemi devam ettiriyor. Bu devamlılık da küçümsenecek bir devamlılık değildir. Gayet sistemli ve bilinçli bir özümsemenin devamıdır. Bu özümsemenin yerine neyi koyabiliriz? Queer Tango ve dansı koyabiliriz. İyi bir rol-model ve yapıdır.

- Queer Tango’nun dünyada ilk ne zaman ve nasıl ortaya çıkmıştır?

Quer Tango dünyada gelişen ve ilerleyen bir durumda. 1800'lerde gayler ve lezbiyenler varlarsa, Queer Tango’da da varlardır diye düşünüyorum. Aksini düşünmek zor bir durum, varlıklarını reddetmek anlamını taşır. Ülkemizde de 2000'li yıllarda, LGBTİ hareketi ve mücadelesi geliştikçe tango Queer kavramı ile buluştu. İlk olarak altı, yedi yıl önce küçük denemelerle başladı. Sonra Queer Tango sınıfı doğdu. 2011'deki Onur Haftası’nda da bir aylık bir workshop yapıp Onur Yürüyüşü’ne Queer Tango grubu olarak katıldık. İstiklal Caddesi’ni tango yaparak yürüdük.

- Queer Tango kursu açmaya nasıl karar verdiniz?

Sürekli yapma koşullarını araştırıyordum, uygun zaman ve mekan doğunca da kursu açtım.

- İlk zamanlarda kursa ilgi nasıldı, şimdi nasıl?

İlk zamanlarda tanınmamanın getirdiği bir zorluk yaşadım. Onur Haftasındaki workshop tanınırlılığı sağlamış oldu. Ondan sonraki dönemlerde de artan bir taleple ders ve etkinliklere devam ettik. LGBTİ hareketi Türkiye de geliştikçe, kendine alanlar yarattıkça, Queer Tango da bu alanda var olmaya çalışıyor. Dönemsel taleplere bağlı olarak da, üniversitelerdeki LGBTİ toplulukların daveti ile orada da workshoplar yapıyoruz.

- Kurslar kapsamında katılımcılara neler öğretiyorsunuz

Temel anlamda tabii ki tango öğretiyoruz ama ilişkileri nasıl sağlayacağımızı ve bunun nasıl kullanılacağını da konuşup bir yol çıkarmaya çalışıyoruz. Tüm seksüel cinslere açık bir çalışma olduğundan dolayı ‘öteki'siz bir dansı nasıl yaratabilirizin de bir pratiği bu aslında... Bu da büyük ölçekli düşünürsek ötekisiz bir dünya ve yaşamın da bir çalışması haline gelmiş oluyor.

- Queer Tango’nun kişinin kendi bedenini ve ruhunu algılayışına olan etkisi nedir?

Bedeninin ifadesi söz söylemekten farklı çalışıyor. Bu kadar farklı cinsiyetin bir arada olması, sözel bir durumdan öte, bedensel bir gerçeklik. Söz yalan söyleyebilir. Ama beden yalan söyleyemiyor. Queer Tango da yaptığımız temel şeylerden biri de birbirimize koşulsuz ve güvenle sarılmak. ''O varsa ben varım”ın bedensel ve direkt hali. Bu sarılma da, çok direk olarak bütün kaygılarınızın ortaya çıkması ve anda çözülmesini getiriyor. Böylece ortak bir alan yaratmanın ilk yapı taşları ortaya çıkmış oluyor. Kaygıları sözel değil bedensel çözülüyor.

-  Translar Queer Tango atölyesine katılıyor mu?

Atölyeye hala çok az düzeyde katıldıkları için sanırım geçerli. Sadece trans bireyler değil, LGBTİ bireyler de görünürlülük kaygı ve sorunları yüzünden Queer Tango atölyesine katılımda zorluklar yaşayabiliyorlar.

-    Türkiye'de sizin dışınızda Queer Tango hocası var mı?

Hayır maalesef yok, keşke olsa ve gönlümden geçen her ilde bir ya da iki trans bireyin yetişip Queer Tango derslerine eğitmen olarak da başlaması.

-    Queer Tango, kursu verdiğinizi öğrendiklerinde çevrenizden gelen tepkiler neler oldu?

'' Sen gay değildin, ne oldu da gay oldun?'' gibi sorular, takılmalar gelmeye başladı.

-   Queer salsa, queer vals gibi dans çeşitleri de var değil mi… Ülkemizde veriliyor mu bu dersler?

Dünyada var evet, ama ülkemizde henüz yok, olması için çabalarımız sürüyor.

-    Queer tango öğrencilerinizden memnun musunuz?

Memnunum, memnunluğumun devam etmesini devam etmesini istiyorum. Derse gelmeleri bile büyük bir cesaret ve adım. Onlar bu adımları attıkça, hayatı biraz daha değiştirdiğimizi düşünüyorum. Adımlarımız çoğaldıkça büyüdükçe hayata dair değişimimiz daha güçlü ve kalıcı olacaktır diye düşünüyorum. Bu nedenle de gayet memnunum. Tabii ki daha çok katılım olmasını istiyorum.

Aslı Öktener Köse - T24

Şirketlerde kadınlar ve LGBT, geliri artırıyor

$
0
0
Beth Comstock, 147 milyar dolar cirolu köklü teknoloji şirketi General Electric’in (GE) ABD’deki merkezinde, CEO Jeffrey Immelt’in 6 başkan yardımcısından biri; sorumluluk alanı inovasyon ve kurumsal pazarlama.
Geçen hafta GE Türkiye CEO’su Canan Özsoy’un düzenlediği toplantı için İstanbul’a geldi ve dünyanın en etkili kadın CEO’larının bulunduğu WomenCorporateDirectors’un Türkiye Platformu’na üye, birbirinden birikimli 76 üst düzey kadın yöneticimize kendi deneyimlerini anlattı.  
Tren, uçak motoru, rüzgâr türbini, nükleer santraller yapan bir şirkette toplam 320 bin çalışanın 112 bininin kadın olması müthiş bir oran (% 35). GE’yi kadın cenneti haline getirerek belki de bugünkü hayatiyetini korumasını sağlayan kişi ise tahmin edebileceğiniz gibi şirketin efsanevi CEO’su Jack Welch.
GE’li kadınlar
Comstock, GE’deki kadın yolculuğunun başlangıcını “1997’de Jack Welch sırtımızı sıvazladı ve ‘haydi kızlar, GE’de kadınların yolunu açmak için harekete geçin’ dedi. 12 kadındık ve ne yapacağımızı bilmiyorduk,” diye anlatıyor...
Bugün dünya genelinde GE’de çalışan 112 bin kadından 80 bininin gönüllü üyesi olduğu GE Kadın İlişkiler Ağı, 18 yıl önce gönüllü bir iç organizasyonu olarak kurulmuş. Hedefleri, şirketin her kademesindeki kadının gelişimini destekleyerek, onlara mentorluk yaparak GE’de kalmalarını ve yükselmelerini sağlamak. Bu hedef doğrultusunda her yıl dünyanın dört bir yanında 2000’i aşkın etkinlik yapıyorlar.
LGBT katkısı
Pekiyi GE neden bütçe ayırıp bunu yapıyor? Bunun cevabını vermek için geçen ay Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nun tarihinde ilk kez yapılan LGBT (lezbiyen, gay, biseksüel, transseksüel) oturumuna dönmek istiyorum. ‘Diversity Dividend’ (Çeşitliliğin Kâr Payı) başlıklı bu oturumda işyerlerinde sadece kadın-erkek değil, farklı cinsel tercihler ve farklı etnik kimliklerin birarada olmasının -yani çeşitliliğin-, şirketin performansını ve kârlılığını artıran önemli bir faktör olduğu rakamlarla ortaya kondu. ABD’nin en saygın üniversitelerinden MIT’de yapılan araştırmaya göre sadece kadın-erkek çalışan oranının birbirine yakın olduğu şirketlerde bile gelirin % 40 arttığına dikkat çekildi.
Dünyada lezbiyen olduğunu açıklayan en üst düzey kadın yönetici sıfatını taşıyan Ernst&Young Başkan Yardımcısı Beth Brooke-Marciniak’i dinlemek ilginçti: “30 yıl boyunca bir duvarın arkasında gizlendim. 3 yıl önce cinsel tercihimi açıklamaya karar verdim. Evde ve işte lezbiyen olmaktan gurur duyuyorum. Dürüst davranmakla daha iyi bir lidere dönüştüm.”
GE’nin İstanbul’daki toplantısına dönersek... Hem Comstock hem de toplantıya katılan bizim kadın CEO’larımız, şirketlerde çeşitliliğin cinsiyet, LGBT ve etnik kimliklerin de ötesine geçerek genç-yaşlı, deneyimli, deneyimsiz dengesine kadar uzanması gerektiğini vurguladılar.

Meral Tamer - Milliyet

‘Cinsel yönelimim yüzünden kardeşim beni öldürmeye çalıştı’

$
0
0
Hamit ise güney Suriye’nin Dara kentinden bir eşcinsel erkek ve şu an yaşadığı Ürdün’de tehdit ediliyor ve düzenli olarak sokakta tacize uğruyor. Uluslararası Af Örgütü’ne cinsel yönelimi yüzünden erkek kardeşinin kendisini öldürmeye çalıştığını ve altı erkek tarafından tecavüze uğradığını anlattı. Ülkesine geri dönmeyi arzuluyor fakat “Suriye’de sadece ölüm var” diyor.

Taciz tehdidi olmadan açık bir eşcinsel erkek olarak yaşayabileceği Avrupa’ya yeniden yerleştirilmeyi ve bir iş bulup, aşık olup hayallerini gerçekleştirmeyi umuyor. “Eğer Avrupa’ya gidersem, yeniden doğacağım” dedi.

HIV pozitif gazeteci tedavi masrafları yüzünden intihara kalkıştı

Jamal ve Said, Suriye’deyken gazeteci ve muhalif aktivist olan eşcinsel bir çift. Siyasi aktiviteleri nedeniyle Suriye’de tutuklandılar ve alıkonuldular. Jamal HIV pozitif. Tecrit altında tutulduğu ve tedavisine izin verilmediği Suriye’deki cezaevinde sağlık durumu hızla kötüleşmiş. Lübnan’da ise tedavisi hayli pahalı. Tedavinin ne kadara mal olduğunu öğrendiğinde intihara kalkışmış. İkisi de Lübnan’da hayatlarının beklemede olduğunu düşünüyor. Delicesine yeniden başlamak, eğitimlerini tamamlamak, çalışmak ve “toplumun üretken üyeleri” olmak istiyorlar.

Kazım evi bombalandığında yaralanıp Suriye’den kaçan Filistinli bir mülteci. O ve kızı fil hastalığı (elefantiyazis) ile mücadele ediyor ve düzgün bir tedavi bulma imkânları yok. Durumu bacağının anormal bir şekilde şişmesine neden olmuş. Çaresiz bir şekilde kızının tedavi olmasını istiyor ve ekliyor, “Ben ölmeyi bekliyorum. Tedavi olmam umurumda değil, fakat kızımın tedavi edilmesi istiyorum.”

Bütün bu insanlar için, yeniden yerleştirme şu an hayatlarında çektikleri sıkıntılardan kurtulmak için elzem olan bir imkân sağlayacak.

Mültecilerin herkes gibi sıradan insanlar olduğunu vurgulayan El Sayid Ali, “Fakat hayatları çatışmanın bir sonucu olarak korkunç bir şekilde mahvolmuş ve her şeye yeni baştan başlamak zorundalar” diyor.

“Suriye hükümetinin, İslam Devleti’nin silahlı gruplarının ve diğerlerinin zulmünden kaçanlara kucak açma zamanı geldi.  İnsanlığın galip gelebileceğini göstermeliyiz”

http://t24.com.tr/haber/korunmasiz-multecilerin-soylenmemis-hikayeleri,286108

Sırp manastırında lezbiyen skandalı

$
0
0
Sırbistan’da bulunan St. Elijah Manastırı’ndaki 72 yaşınaki baş rahibe, 36 yaşındaki rahibe Milanka Konatar’a tacizde bulundu. Skandal rahibe Konatar günah çıkarırken ortaya çıktı

Sırbistan, bir manastırda yaşandığı iddia edilen seks skandalıyla sarsıldı. Bir manastırın baş rahibesi cinsel tacizle suçlandı. 36 yaşındaki rahibe Milanka Konatar, 72 yaşındaki baş rahibeye cinsel taciz suçlaması yöneltti. Konatar, yaşadıklarından ötürü duyduğu “üzüntü ve pişmanlıkla” günah çıkarmaya karar verince olay ortaya çıktı. Konatar’ın yaşadıklarını anlattığı mektubu da dava dosyasına eklendi. Patrikhane’ye gönderilen şikâyet mektubunda baş rahibenin yaşadıklarını kimseye anlatmaması için genç rahibeye yemin ettirdiği de yer alıyor.

Titreyen aletle masaj
Sırbistan ve Karabağ sınırına yakın bir manastır olan St. Elijah’ta yaşanan olayda, baş rahibenin genç rahibeye zorla lezbiyen ilişkide bulunması için taciz ettiği iddia ediliyor. Konatar’dan bacaklarına ve kalçalarına masaj yapmasını isteyen baş rahibenin genç rahibeyi ormanda yürüyüşe davet ettiği belirtiliyor. Yaşadıklarını yazdığı mektupta kaleme döken Konatar, baş rahibenin “titreyen ve trafik ışığı gibi renk değiştiren bir aletle kendisine masaj yaptırdığını; bunun iğrenç olduğunu” anlattı.
Baş rahibenin, Konatar önünde “uygunsuz bir şekilde soyunduğu ve kokulu yağlarla kendisine masaj yaptırdığı” öne sürüldü. Konatar, yazdığı mektubunda, “Ayin sırasında baş rahibe bana uygunsuz şekilde dokundu. Kiliseyi terk ettikten sonra beni kollarımdan tuttu ve yüzünde ilginç bir gülümsemeyle beni ormanda yürüyüşe çağırdı. Bu olayı düşünmek bile istemiyorum. Uyuduğumuz yerde ise rahatça giyinip soyunuyordu” ifadelerini kaleme aldı.

Milliyet

Christian Hogue For C-In2 Denim!


Vicdani retçiyi yargılamak sivil ölüm

$
0
0
Vicdani retçi ve LGBTİ aktivisti Mehmet Tarhan, AİHM'nin kararına rağmen bir kez daha hapis ve para cezasına mahkum edildi. Devlet, 'Tarhan kararıyla' kısa ve hukuksuz bir özet geçti: "Ne AİHM'yi dinlerim, ne insan haklarını önemserim ne de ötekileşmeyi sürdürmekten vazgeçerim!"


Vicdani retçi Mehmet Tarhan’a 15 ay hapis

Haber görseli2001 yılında vicdani ret kararını açıklayan Mehmet Tarhan, 2005’te zorla askere alındı. Hakkında emre itaatsizlik iddiasıyla davalar açıldı. Mahkûm oldu. Askeri hapishanede kaldığı dönemde işkence gördü. 25 Mayıs 2005 tarihli tutanağa göre, saç ve sakalı 7 asker tarafından zor kullanılarak kesildi. Fiziksel ve ruhsal olarak şiddet gördüğünü ve cinsel tacize uğradığını söyledi. O dönemde, 28 günlük açlık grevi eylemi düzenleyen Tarhan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de (AİHM) başvurdu. Mahkeme ise Türkiye’yi sözleşmesini ihlal ettiği kanaatiyle 10 bin Avro manevi tazminata mahkûm etti. Ne var ki, devlet AİHM’yi dinlemediğini göstererek Tarhan’a yeni bir ceza kesti. Sivas Askeri Ceza Mahkemesi, vicdani retçi ve LGBTİ aktivisti Tarhan’a 15 ay hapis cezası ve 9 bin TL para cezası verdi. Suçun kapsamı değişmedi: Emre itaatsizlik.

Kararı Yargıtay’a taşıyacaklarını söyleyen Tarhan, gelişmeleri ve bundan sonra yaşanabilecekleri değerlendirdi: “Türkiye, önceleri AİHM’ye karşı oyalama taktiği izliyordu. Son 1 yıldır bundan da vazgeçip inatlaşma yolunu seçti. Bu yüzden, benim için sürpriz olmadı. Aslında bu kararı bekliyorduk. Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi olmasına rağmen, yükümlülükleri yerine getirmiyor. Vicdani retle ilgili yasal düzenlemeler yapmak zorunda. Bu yapılmadığı gibi sözleşmede yer alan önemli maddelere de uyulmuyor. 3. madde, işkence ve kötü muameleden men ediyor. 6. madde, ‘adil yargılama ihlali yapılamaz’ diyor. 9. madde ise vicdani reddi korumaya alıyor.”


Hukuk sistemi bedenim üzerinden tartışıldı

Tarhan, “Benim öykümde, bu maddelerin her biri, birden çok ihlal edilmiş” durumda diyerek anlatıyor: “Yasada bir düzenleme yapılmadığı için biz vicdani retçiler hâlâ askeri mahkemelerde yargılanıyoruz. Askeri cezaevlerinin sivil olanlara göre daha denetimsiz olduğunu biliyoruz. Tutuklu olduğum süre içerisinde, uzun tecritler yaşadım, yoğun psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldım. Eşcinsel olmam nedeniyle cinsel tacize uğradım. Mahkeme süreci ise başlı başına bir işkenceydi. ‘Eşcinsel olduğum için çürük raporu al, askerlikten muaf tutalım’ dediler. Ben bir vicdani retçiyim. Çürük raporu almamam ağırlaştırıcı bir suç sayıldı. Hukuk sistemi bedenim üzerinden tartışıldı.”


Bu iş vicdanla olmuyor

Tarhan, her bedelli askerlik döneminde devlet, vicdani retçilere mesajla gözdağı veriyor diye sürdürüyor: “AİHM kararını uygulamamak, vicdani reddi bedelli askerlik tartışmasıyla gölgelemek, konunun daha toplumsal bir hal almasınıve gündem yaratmasını engellemek için. Açıkçası ‘bu iş vicdanla değil parayla olur’ diyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, vicdani ret konusuna şiddetle karşı çıkıyor. Devlet geleneği, Osmanlı’nın son dönemlerinde, ‘asker, millet’ gibi bir algı yaratmaya çalışmış. Oysa en başından beri, bu algının da içinin boş olduğunu görüyoruz. 1. Dünya Savaşı sırasında, Avrupa ortalamasındaki firari asker sayısı yüzde 5’ken, bu rakamın Osmanlı’da 20’ye dayanmış olduğu biliniyor. Bugün de Türkiye’de bir milyonun üzerinde asker kaçağı var. Sonuç olarak bizler vicdani olarak askerlikten muaf olmak istiyoruz. Devlet, bu isteği emre itaatsizlik sayıyor. Oysa, Avrupa Konseyi’nin hükümleri açık. Vicdani retçilerin yargılanmasını ‘sivil ölüm’ sayıyor. Direnmeye devam edeceğiz. Kararı Yargıtay’a taşıyacağım.”

Erk Acarer/Cumhuriyet

Üçgenlerden Yamuk Yapmak: Ölüm yiyenlerin kazandığı nerde görülmüş?

$
0
0
Nazilerin toplama kamplarında, kimin kim olduğunu anlayabilmek için işaretler takarlarmış: Yahudilere sarı, eşcinsellere pembe üçgen. Siyasi suçlulara kırmızı, “kriminal”lere yeşil, “asosyal”lere siyah… Hem herkes yerini bilsin, hem de gardiyanlar kime nasıl davranacağını. Vahşetin göbeğinde yaşanmış olmasa, gülebilirdik buna; nihayetinde bir toplama kampındasınız hep birlikte, yerinizin neresi olduğu belli değil mi?

Çok kimliklilik üzerine bir şey duyduğumda, aklıma hep bu geliyor: Nazilerin toplama kampları. Kimliğin her zaman “öyle bir şey” olmadığını, benimsenen, sahip çıkılan, saldırılara karşı savunulan bir aidiyet olduğunu tabii ki biliyorum. Ama bu bilginin arkasında hep o imaj duruyor: Göğüslerine iliştirilmiş sarı, siyah, pembe, kahverengi… üçgenlerle bir duvarın dibine dizilmiş esirler. Bu imaj, çokluğa değil, kocaman bir tekliğe işaret ediyor. Ölüm. Kamplarda “çokluk”tan bahsedebildiğimiz durumlar, her defasında, esirlerin kuşatıldıkları çerçevenin dışına çıkabildikleri anlarda ışıldıyor: Kampta düzenlenen bir futbol turnuvası, yasak olduğu halde yiyeceğini paylaşan biri, ışıklar söndükten sonra fısıltıyla anlatılan hikâyelerin çeşitliliği… Ölümün yenildiği anlar. Tekliğin.

Renkli üçgenleri ölüm yiyenlerin hizaya sokma arzularının sembolü olmaktan çıkarıp politikanın rengini değiştirmenin aracı haline getirmeye çalışanlardan bazıları, bunu adlarına yansıtmışlar: Siyah Pembe Üçgen. Naziler tarafından öldürülen eşcinselleri ve “asosyal” olarak etiketlenenleri (fahişeler, “kaytarıcılar”, alkolikler, zihinsel engelliler, barış yanlıları…) hatırlatmak üzere, pembe ve siyah üçgeni isimleri olarak seçmişler. İzmir’de 2001 yılından beri İzmir Eşcinsel Kültür Grubu, 2009’dan beri de Dernek olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Başka şehirlerde yaşayan bizler, Derneğin adını muhtemelen en çok iki konuyla ilgili işittik: Kapatma davası ve Baki Koşar Etkinlikleri.

Cumhuriyet Başsavcısı “herkes kafasına göre dernek kurarsa anarşi çıkar” diyerek, en baştan üçgenlerin ne işe yaradığını hatırlattı. Türkiye’de kurulmaya yeltenilip de kapatma davası açılmayan herhangi bir lgbti derneği yok, neyse ki Siyah Pembe Üçgen de istisna olarak anılma utancından kurtulmuş oldu böylece! Kapatılma nedeni, “genel ahlâka aykırılık” idi. Bu genel ahlâk denen şeyin insanları göğüslerinde üçgenlerle duvar diplerine sıralamakla bir ilgisi var muhtemelen. Yargıtay kapatılma kararını bozdu ama ahlâka aykırılığı teşvik edecek etkinliklerin yapılmasına karşı uyararak. Yani, bir lgbti derneğinin fıtraten ahlâka aykırı olduğunu, bu fıtratı ortaya koymaya kalkarsa düzenin yumruğunu tepesinde hissedeceğini söylemiş oldu.

Lgbti bireylere karşı işlenen nefret suçlarında devletin her türlü kurumunun bu tutumunun büyük bir etkisi olduğundan şüphem yok. Bütün vatandaşlar yasa karşısında eşittir ama bazılarının kafalarına göre iş yapmalarını da engellemek gerekir.

Üstelik “bunlar”, kafalarına göre dernek kurmaları yetmiyormuş gibi, kafalarına göre etkinlikler de yaptılar bu süre içinde- en çok da şiddetsizlik üzerine çalıştılar. Gerçi çalışma alanı seçiminin kafalarına göre olduğunu söyleyebilir miyiz, emin değilim. Ne de olsa, bir lgbti derneğinin şiddet meselesini erteleme lüksü yoktur. Bu memlekette yaşayan lgbti bireyler şiddetin her türlüsüyle başa çıkmak zorunda kalırlar.

Derneğin adını işitmemize vesile olan Baki Koşar da işte bu bireylerden biriydi. 2006 yılında öldürüldü. “Basit” bir cinayet değildi, bir nefret cinayetiydi. Katili, haksız tahrik indiriminden yararlandı ve bu aralar serbest kalacak. Siyah Pembe Üçgen Derneği, 2009 yılından beri, Baki Koşar Nefret Suçları ile Mücadele Haftası düzenliyor. Bu yıl, yedincisini yapacaklar. (link)

Baki Koşar’ı göğsündeki pembe üçgenle hatırlamak istemem. Tanışmamıştık ama yazdıklarını, haberlerini, programlarını biliyordum. Çok daha fazlası vardı. Ama biliyorum ki o pembe üçgen olduğu için öldürüldü, o üçgen olduğu için katili on yıl bile dolmadan serbest kalacak. Yani, üçgeni unutmak mümkün görünmüyor.

Göğsüne o üçgeni iliştiren, onlardı. O üçgen orada dursundu ki onunla (ona!) ne yapacaklarını bilsinlerdi. Bir insanın kiminle sevişmek istediği ölüm yiyenleri neden ilgilendirsin ki onu ve herkesi hizaya sokmak, ölümün tekliğini kutsamak arzusundan başka?

Politikanın rengini değiştirmek zor bir iş. Ölüm yiyenlerin malzemesiyle çalışmak zorundasınız çünkü. Onların kullanmayı çok iyi bildiği, sizin başka bir şeye çevirmeye çabaladığınız malzemeyle. Elinizde bu var. Neyse ki, elimizden gelen bundan ibaret değil. Siyah Pembe Üçgen’in bu yılki Baki Koşar Nefret Suçları ile Mücadele Haftası teması, “çokluk” -elimizdeki malzemeye bakacağız, bununla ne yapabileceğimize. Üçgenlerden yıldız, kare, dikdörtgenler yapmayı deneyeceğiz- tabii yamuklar da!

Aksu Bora

http://www.birikimdergisi.com/haftalik/ucgenlerden-yamuk-yapmak-olum-yiyenlerin-kazandigi-nerde-gorulmus

Kadıköy Kent Konseyi’nde LGBTİ Meclisi kuruluyor

$
0
0
Kadıköy Kent Konseyi’nde LGBTİ Meclisi kurulması için bu haftasonu yapılacak Genel Kurul’a yönerge sunulacak.Kadıköy Kent Konseyi’nde bir süredir devam eden LGBTİ toplantıları meyvesini veriyor. Kent Konseyi bünyesinde LGBTİ Meclisi kuruluyor.

15 Şubat Pazar günü yapılacak 8. Olağan Kadıköy Kent Konseyi Genel Kurulu toplantısında oylamaya sunulacak yönerge ile Kent Konseyi’nde bir LGBTİ Meclisi kurulması teklif edilecek. Kadıköy Belediyesi Meclis Binası Konferans Salonu’nda yapılacak genel kurul saat 11.00’de başlayacak.

Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan LGBTİ Meclisi’nin yerel yönetimlere LGBTİ’lerin katılımı, yerel hizmetlere erişimlerde yaşanan ayrımcılığa karşı mücadele gibi alanlarda çalışma yürütmesi bekleniyor. Yönerge genel kurulda kabul edilirse kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirme gibi görevleri olan kent konseylerinde ilk kez LGBTİ’lerin yerel yönetimlere demokratik katılımı için bir mekanizma oluşturulmuş olacak.

Yerel yönetimlerde LGBTİ ayrımcılığına karşı mücadele eden Kadıköy Belediyesi, Sosyal Politikalar Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Derneği’nin (SPoD) hazırladığı “LGBTİ Dostu Yerel Yönetimler Protokolü”ne imza atan belediyelerden de biri olma özelliği taşıyor.

www.kaosgl.com 11.02.2015

Melo Sneijder'i ısırdı

$
0
0

Galatasaray’ın Brezilyalı yıldızı Felipe Melo, Sneijder’in attığı golden sonra Hollandalı yıldızın kulağını ısırdı.

Radikal

7 Yaşındaki çocuğa tecavüze 15 yıl hapis

$
0
0
Samsun’da 7 yaşındaki çocuğa tecavüz ettiği iddia edilen 20 yaşındaki genç, yargılandığı mahkeme tarafından 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Olay, İlkadım ilçesinin Yeşiltepe Mahallesi’nde 2014 Mayıs ayında meydana geldi. İddiaya göre, aynı köyde oturan 7 yaşındaki komşusunun oğluna ormanlık alanda tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanan 20 yaşındaki M.A.’nın yargılanması sona erdi. Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen davanın son duruşmasında M.A., "cinsel istismar" suçundan 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İHA

Milliyet
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>