Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

LGBTİ ONUR YÜRÜYÜŞÜ’NE SALDIRDILAR, HAKLARINDA SORUŞTURMA BİLE AÇILMADI

$
0
0
İstanbul Valiliği, Onur Yürüyüşü’ne saldıran, çok sayıda kişiyi yaralayan, gazetecileri gözaltına alan polise soruşturma açılmasına izin vermedi.

LGBTİ örgütlerinin 2015 Onur Yürüyüşü’ne polis saldırısının ardından Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü görevlilerinin yargılanmasına ilişkin suç duyurusu sonuçlandı. İstanbul Valiliği, yürüyüşe saldıran polislerin soruşturulmasına izin vermedi.

Valilik, Onur Yürüyüşü’nün ‘yasaklı’ olduğunu söyleyerek tüm gün süren polis saldırısının ‘yasal sınırlar içerisinde’ olduğunu savundu. LGBTİ örgütlerinin sunduğu delillere ve basında yer alan görüntülere rağmen, ‘polislerin görevlerini kötüye kullandıklarına dair herhangi bir bilgi, belge ve görüntü kaydı’ olmadığını öne sürdü.

LGBTİ örgütleri suç duyurusunda bulunmuştu

LGBTİ örgütleri Onur Yürüyüşü’ne polis saldırısına ilişkin İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve kanunlara aykırı emri uygulayan İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Kaos GL, Lambdaistanbul, SPoD LGBTİ ve Kırmızı Şemsiye; sorumluların kasten yaralama, işkence, eziyet, kötü muamele, cebir, zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması, görevi kötüye kullanma, kanuna aykırı emir vermek ve yerine getirmek, ifade özgürlüğünün kullanımını engelleme, toplantı ve gösteri yürüyüş hakkının kullanımını engelleme ve hürriyeti tehdit suçlarından yargılanmasını istemişti.

Onur Yürüyüşü’nde ne olmuştu?

Polis İstanbul LGBTİ Onur Yürüyüşü’ne biber gazı, tazyikli su ve plastik mermiyle saldırdı. Eylemciler gözaltına alındı, gazeteciler tartaklandı. KaosGL.org editörü Yıldız Tar ve Bianet Kadın ve LGBTİ haberleri editörü Çiçek Tahaoğlu da gözaltına alınan ve darp edilen gazeteciler arasındaydı.

HDP ve CHP’li vekiller polise el ele direndi. Tüm gün devam eden polis saldırısına rağmen gökkuşağı bayrağı Beyoğlu’nun tüm sokaklarında dalgalandı. İstanbul Valiliği, polis saldırana kadar herhangi bir sorunun yaşanmadığı Onur Yürüyüşü’ne “provokasyon” ihtimalinden ötürü polisin “müdahale ettiğini” söyledi.

İstanbul LGBTİ Onur Yürüyüşü’nün ardından Valilik açıklamasında “yaralı olmadığını” iddia ederken, çok sayıda kişinin polis şiddetine maruz kalarak yaralandığı açığa çıktı. O isimlerden biri de Sinan Önder Duman’dı. Duman, polisin hedef gözeterek attığı plastik mermiyle sağ gözünden yaralandı.

Valilik Onur Yürüyüşü’ne polis saldırısında yaralı olmadığını iddia ederken, LGBTİ aktivistleri Tophane’de de sivil giyimli kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğradı. Bir kişinin burnu, başka birinin ise kalça kemiği kırıldı.

Kaynak:Kaos GL

Yeşim Salkım Eğreti Gelin'de kadın kadın kadına öpüşüyor

$
0
0
2005 yılında Atıf Yılmaz’ın yönettiği, başrolde Nurgül Yeşilçay’ın oynadığı ‘Eğreti Gelin’ filmi çok konuşulmuştu. Nurgül Yeşilçay’ın cüretkar sahneleri filmin önüne geçmiş, sinema tarihimizin kilometre taşlarından biri olmuştu. Yakın zamanda Yeşim Salkım’ın başrolünde oynayacağı ‘Eğreti Gelin Ladik’ vizyona girecek. Film ekibi önceki gün Yeşim Salkım’ın kızı Gizem’in sahibi olduğu Etiler Akatlar’da bulunan ‘Cici Bici’ kafede bir araya geldi. Kitabın yazarı ve filmin senaristlerin Şükran Kozalı, ” Filmi yazarken aklımıza direk Yeşim Salkım geldi. Nurgül Yeşilçay’a herhangi bir teklif götürmedik. Sadece bir sene önce kendisine laf arası sormuştum. O da ilk filmde oynadığı için çok mutlu olduğunu fakat ikinci de yer almak istemediğini dile getirdi” şeklinde konuştu.
SENARYODA OLMAMASINA RAĞMEN GÖĞSÜM AÇILDI
Filmin Başrol oyuncusu Yeşim Salkım, filmdeki cüretkar sahneleri hakkında açıklamalarda bulundu. Başarılı Oyuncu, ” Filmde bir sahnede senaryoda olmamasına karşın göğsüm açıldı. Yönetmenimiz sahneyi çıkarmayı düşünse de ben engel oldum. Sinema bu, eğer böyle şeyleri oynayamıyorsanız sinema yapmayın.
Gidin dizilerde oynayın” dedi. Yeşim Salkım’ın film içinde bir de çok dikkat çekecek öpüşme sahnesi bulunuyor. Hemcinsi oyuncu İlkay Kayku’yla dudak dudağa öpüşen Salkım’ın bu sahnelerinin oldukça ses getirmesi bekleniyor.
SOZCU / Tarkan ABDULLAHOĞLU

Fırat Çelik

Bülent Ersoy'dan Rusya Devlet Başkanı Putin'e tepki

$
0
0
“Putin’e çok kızıyorum. Sorun bakalım ona Bülent Ersoy’u tanıyor muymuş”

Modacı Yıldırım Mayruk'un dün gerçekleşen defilesine Bülent Ersoy'un kürkü ve açıklamaları damga vurdu.

Yıldırım Mayruk’un ‘2023’e Hikayeler’ serisinin 24’üncü defilesi dün Conrad Hotel’de gerçekleşti. Defilede Tülin Şahin, Günay Museyeva ve Ebru Öztürk gibi başarılı modeller yer aldı. Defilenin en önemli konuğu ise Bülent Ersoy oldu.

Üzerindeki kürkün gerçek olup olmadığı sorusuna Ersoy, “Hayırlı sabahlar, gerçek tabii. Podyumdakiler de gerçek” cevabını verdi. Gazetecilerin, “Hayvanseverlerin tepkisi korkutmuyor mu?” sorusu üzerine, “Kürkle onun ne alakası var?” dedi.

Oldukça keyifli olduğu görülen Ersoy, Türkiye-Rusya krizine de değinerek, “Putin’e çok kızıyorum. Sorun bakalım ona Bülent Ersoy’u tanıyor muymuş” demesi herkesi kahkaha krizine soktu. (KELEBEK)

Rüzgar Erkoçlar'ın ilişki durumu karışık

$
0
0
Ameliyatla cinsiyet değiştiren oyuncu Rüzgar Erkoçlar, önceki akşam Cihangir’deydi.
Soruları yanıtlayan Erkoçlar, kendisine gelen yeni projeleri değerlendirdiğini söyledi: “Pek çok teklif geliyor ama ben iyi​ ​bir projeyle çıkış yapmak istiyorum.​ Bir sinema​ ​filmi olacak zaten ama dizi için menajerim​ gerekli görüşmeleri yapıyor” dedi. En son birlikte olduğu sevgilisiyle bir yıl önce ayrıldığını söyleyen Erkoçlar, “Peki yeni bir ilişkiniz var mı” sorusunu da “Yeni bir ilişki mi, sormayın abi” yanıtını verdi. (Hürriyet)

Ahmet Yıldız’ın davası 1 dakika sürdü, dava 21. kez ertelendi

$
0
0
Eşcinsel olduğu için babası tarafından öldürülen Ahmet Yıldız davasının 21. duruşması 1 dakika sürdü. Dava, 5 Nisan ertelendi. Hêvi LGBTİ'den Jinda Göksel Aşan, "Biz endişeliyiz. 6 yıldır katilin bulunmasını istiyoruz. Bir dakikalık bir duruşma, adalete olan inancımızı zedeliyor" dedi.

Ahmet Yıldız davasının 21. duruşması Kartal’da bulunan Anadolu Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davaya katılmak isteyen LGBTİ ve insan hakları aktivistlerinden 3 kişi duruşma salonuna alındı. Ahmet Yıldız adına katılan avukat olmazken, davaya Çağdaş Hukukçular Derneği’nde (ÇHD) Tamer Doğan katıldı. Dava 1 dakika sürdü.

“Eşcinsellerin katilleri niye geç yakalanıyor?”
Mahkeme heyetine “Eşcinsellerin katilleri niye geç yakalanıyor” diye sorulduğunda, sanık olmadığı için davanın yürütülmediği iddia edildi. Mahkeme heyetinden, Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) gönderilen dosyaların dikkate alınması istendi. Duruşma, 5 Nisan tarihine ertelendi.

Duruşma sonrası adliye önünde basın açıklaması yapıldı. Hêvi LGBTİ’den Jinda Göksel Aşan, insan hakları ve LGBTİ aktivistlerine davayı takip etme çağrısında bulundu. “Dernek olarak davalara müdahil olacağız” diyen Aşan, aktivistlerin BİMER’e başvurmasını istedi. Aşan, önceki duruşmalara atıfta bulunarak, katilin teknik takibe alınmasını istediklerini ancak mahkemenin “Siz gidin” diye yanıt verdiğini hatırlattı. Aşan şöyle konuştu: “Biz endişeliyiz. 6 yıldır katilin bulunmasını istiyoruz. Bir dakikalık bir duruşma, adalete olan inancımızı zedeliyor” dedi. (ETHA)

Ne olmuştu?

Ahmet Yıldız, babası Yahya Yıldız tarafından öldürülmeden önce ailesinden ölüm tehditleri aldığını savcılığa bildiren Ahmet Yıldız için yetkili kurumlar tarafından bir önlem alınmamıştı. Ahmet Yıldız, 2008’de öldürüldüğünde henüz 26 yaşındaydı. Anaakım medya, İngiltere’deki Independent gazetesinin olayı “Türkiye’deki ilk eşcinsel töre cinayeti mi?” başlığıyla duyurması üzerine konuyu gündeme getirdi. Ahmet Yıldız’ın hayatı, 2011 yılında Zenne filmiyle beyaz perdeye taşındı.

http://zete.com/ahmet-yildizin-davasi-1-dakika-surdu-dava-21-kez-ertelendi/

Jou Bellini for Rude Magazine by Carlos Khu

LGBTİ’ler, özgür internet için sosyal medya eylemi düzenliyor

$
0
0
Kaos GL, internette LGBTİ’lere yönelik sansüre karşı bugün saat 21.00-23.00 tarihleri arasında #LGBTİleriçinÖzgürİnternet hashtag’iyle eyleme çağırdı.

Geçtiğimiz günlerde “LGBTİ’lerin İnternet Yoluyla İfade Özgürlüğü” raporunu yayımlayan Kaos GL; LGBTİ birey, örgüt ve içeriklere yönelik engellemelere ve baskılara dikkat çekmiş, durumun giderek LGBTİ’lere aleyhine işlediğini kamuoyuyla paylaşmıştı.

Avukat Yasemin Öz’ün hazırladığı rapor LGBTİ’lerin İnternet yoluyla engellenen ifade özgürlüklerine dikkat çekerken, örnek vakalarla durumun vehametini de gözler önüne seriyor.

Bu yasaklamalara ve engellemelere dikkat çekmek isteyen Kaos GL tüm LGBTİ’leri, insan hakları örgütlerini ve hak savunucularını yarın akşam kampanyaya destek olmaya çağırıyor.

Kaos GL tarafından yayılnanan “LGBTİ’lerin İnternet Yoluyla İfade Özgürlüğü” raporuna ulaşmak için tıklayın

T24

KIBRIS’TA LGBTİ’LER İÇİN TARİHİ KARAR: “MEDENİ BİRLİKTELİK” YASASI KABUL EDİLDİ

$
0
0
“Geçer mi geçmez mi ?Acaba gündeme alınır mı ? Alınırsa ne zaman sonuçlanır ?” diye düşündüğümüz medeni birliktelik (civil partnership) yasası Kıbrıs’ın güneyinde yer alan Kıbrıs Cumhuriyeti temsilciler meclisinden sonunda geçti.

Civil Partnership nedir? Eşcinsel evlilik kavramının Avrupa’da benzeştiği kavramdır. Amerika’da daha çok civil union adıyla kullanılır. Evliliğin sadece kadın ve erkek arasında yaşanabileceğini ifade eden kanun metinlerine çok dokunmadan, o metinlere ek olarak böyle bir kavram getirilmiş, klisenin tepkisini almadan, herkesi mutlu etme çabasına girilmiştir. Sorumluluklar aynı, haklar eksik, kavram farklıdır. İki kavramın en önemli farklarından biri ise medeni biriktelikte evlat edinme hakkınızın olmamasıdır. Bunun gibi, eşcinsel evlilikte olan  pek çok hak, medeni birliktelikle tanımlanmamaktadır.

Dün akşam(26.11.2015)  yapılan oturumunda yasa oylama sonucu karara bağlandı. Yasa, 3 çekimser, 12 ret ve 39 olumlu oy sonucu onaylandı. Partilerin tekil katılım oyu kullanmadıkları gözlemlendi.

GZone

http://gzone.com.tr/kibrista-lgbti-tarihi-karar-medeni-birliktelik-yasasini-kabul-etti/

Ferzan Özpetek: Eşcinsellik hayatın içinde var...

$
0
0

*En benim diyen hür düşüncenin bile zaman zaman aşk ile farklı cinsel tercihleri yan yana koyamadığını görüyoruz. Bu neden böyle?

- Bana filmlerimde (ve şimdi kitaplarım için de) hep eşcinsellik temasını işlediğimi söylüyorlar. Bunun nedenini sorduklarında benim filmlerimde eşcinselliğin olmadığını söylüyorum. Ben koymuyorum, başkaları çıkarıyor. Birçok ünlü Türk ve İtalyan yönetmen tanıyorum: Kendi cinsinden birine (bakın, asla eşcinsel kelimesini kullanmıyorum) âşık olan yüzlerce insan tanırlar fakat asla filmlerine koymazlar. Yani hayatlarından çıkarırlar. Ben de diyorum ki ben koymuyorum, zaten var! Benim yaptığım şey sadece buna sansür uygulamamak.

Bunun da sadece bu ülkede böyle olduğunu düşünmenizi istemem: Özellikle ilk filmlerimde İngiltere ve Amerika’daki eleştirmenlerin yazdıklarına çok dikkat ettim; onlarda da böyle bir fobik durum söz konusu. “Film iyi ama gay filmi” diyen var. Bu İngiltere’den gelen bir eleştiriydi. Hâlbuki İngiliz ve Amerikalıları biz çok ileri topluluk olarak görürüz, gelin görün ki onlar ileriliklerini gay kategorisine koyarak gösteriyorlar. Bunun ilerici bakışla alakası olamaz, düpedüz gericiliktir! Amerika’ya ya da İngiltere’ye gittiğimde Haman ve Cahil Periler’i dvd satan bir dükkânda arayıp bulamamıştım. Birine sordum, “Neden yok burada çıktığı halde,” dedim. “O dvd’ler gay bölümünde” dediler. Bunun adı ırkçılıktır ve bu korkunç bir şey! Birçok kişide hâlâ var ve devam edecek ama bunların olması ya da olmaması beni hiç ilgilendirmiyor. Çünkü ben hayatı, hayatımı anlatıyorum ve hiçbir şeyi değiştirmedim.

ŞEBNEM SORAL TAMER

T24

Milli Gazete’den ‘bilimsel’ HIV manşeti: Zina ve eşcinsellik başımıza mikrop olarak yağıyor

$
0
0
Defalarca LGBTİ bireyleri hedef alan ve Milli Görüş’e yakınlığıyla bilinen Milli Gazete, bugünkü manşetiyle bir kez daha eşcinselliği ‘sapkın ilişki’ olarak niteleyip HIV virüsünün yayılma sebebi olarak gösterdi.

‘Dikkat! Virüs’ manşetiyle çıkan gazete, HIV’nin yayılma hızının dünyada gerilerken, Türkiye’de ise giderek yayıldığını öne sürdü. Bunun için Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Biyoloji Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hayati Demiraslan’ın ‘1 Aralık Dünya AIDS Günü’ dolayısıyla düzenlenen etkinlikteki konuşmasına atıfta bulunan gazete, haberin geri kalan kısmını ise LGBTİ bireyleri hedef alan açıklamalarla doldurdu.

Gazete, birinci sayfasından, LGBTİ bireyleri ‘cinsel sapkın’ olarak niteleyip, “İnsan yaratılışına aykırı olan ve Allah (C.C.) tarafından şiddetle haram kılınan cinsel sapkınlıkların ve zinanın serbest bırakıldığı ülkemizde bu sapkınlıklardan bulaşan hastalıklar gün geçtikçe yayılıyor. Yıllardır dernekleşen ve başta Avrupa Birliği olmak üzere belirli çevrelerden destek gören eşcinsel-homoseksüel eğilimler ve zina, mikrop (HIV virüsü) olarak insanımızın başına yağıyor” yorumunu yaptı.

“HİV virüsünün bulaşma nedeni zina ve sapkın ilişkiler” denilen haberde, bu iddia da şöyle desteklendi: “Sağlık Bakanlığı da bu virüsün cinsel ilişkiyle geçtiğini teyit ediyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde en sık HIV enfeksiyonu bulaşma yolu cinsel ilişki olduğu ifade ediliyor. El sıkışma, sarılma gibi aktivitelerle bulaşma imkânın olmadığını belirten Bakanlık, yaş dağılımına bakıldığında ise genç ve erişkinler daha fazla HİV virüsü bulaştığını ifade ediyor. Virüs ayrıca toplumu yok etmeye yönelik başka pislik olan damar içinden uyuşturucu kullanımından da kaynaklanıyor.”

Haberde, görüşlerine yer verilen Demirarslan’ınsa, HIV’den ‘evlilik dışı’ ilişkilerden uzak durarak korunabileceğini söylediği öne sürülerek, “Demiraslan, evlilik dışı ilişkilerden uzak durulmasının virüsün yayılmasında önleyici olacağını söylüyor” denildi.

http://www.diken.com.tr/milli-gazeteden-bilimsel-hiv-manseti-escinsellik-ve-zina-basimiza-mikrop-olarak-yagiyor/

Ajda Pekkan: Ben belki gizli maçoyum

Bülent Ersoy'un gözlüğü Sibel Can’ın çıktı

$
0
0

Bülent Ersoy’un Yıldırım Mayruk defilesinde taktığı gözlükleri 2 yıl önce Sibel Can’ın da kullandığı ortaya çıktı. Ersoy gazetecilere “Gözlüğü benden önce Lady Gaga taktı” demişti. Temiz Magazin’in haberine göre gözlüğü ilk olarak Sibel Can “Alkışlar” klibinde kullandı.

Vatam

Beyin nakli 30 yıl sonra

$
0
0
Humai isimli bir teknoloji şirketi, üzerinde çalıştıkları bir proje sayesinde 30 yıl içerisinde, ölümden sonra insan beyninin yapay bir vücuda transfer edilebileceğini iddia etti. ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bulunan Los Angeles kentinde Josh Bocanegra tarafından kurulan şirket, yapay zekâ vasıtasıyla insanı yeniden canlandırma üzerinde çalışıyor ve bunun 30 yıl içerisinde mümkün olabileceğini savunuyor.

Şirketin ortaya koyduğu ‘Atom & Eve’ (Atom ve Havva) adlı projeye göre, insanlara ölmeden önce silikon bir çip takarak konuşma, davranışlar, oturup kalkma, düşünme biçimi gibi şeyler hakkında bilgi toplanacak.

30 yıl sonra canlanacak

Daha sonrasında ise ölen bireyin beyni çıkarılıp yapay bir bedene nakledilecek ve daha önceden silikon çiple toplanıp biriktirilen bilgiler nano teknoloji ile beyne aktarılacak. Humai’nin kurucusu ve CEO’su Bocanegra, bu projenin ölümle savaşmadığını, ölümü sadece bir seçenek meselesi haline getirdiğini ifade etti.

Vatan

More Diego Miguel for Charlie By Matthew Zink Black Friday Sale!


HELİN AVŞAR: ERKEKLERİN ÇOĞU GAY OLDU

$
0
0

*Peki bu erkeklere ne oldu? Sizi yumurta donduracak noktaya getirdiler…
-Çoğu gay oldu kardeşim! En nefret ettiğim de tercihini gizli yaşayanlar.
*Neden bu öfke? Sevgilileriniz arasında gizli gay olan mı vardı?
-Herkesi zan altında bırakmayayım ama birinden şüphelendim. Yakalamadım ama kadınlar hisseder. Sahtekârlığı sevmiyorum. Ben erkeklerin içinde bu kadar fazla kadın hormonu taşıdığını bilmiyordum. Bu sene daha çok gördüm.
*Bu değişimin sebebi ne olabilir?
-Bir anda bu kadar çoğalamayacağına göre herhalde eskiden daha gizli saklı yaşıyorlardı diye düşünüyorum.
*Evlenecek adam da yok mu?
-Anne-babamın zamanındaki evlilikler kalmadı. Kimsenin kimseye saygısı da, müdanası da yok.

Hakan Gence
Hürriyet

Neşe evi

$
0
0
Tiyatroya hayatımdaki en büyük tutkum diyebilirim, müzik de öyle. Ama Broadway müzikali meraklısı değilim. “Neşe Evi”ni, başrolünde sesine hayran olduğum bir yakın dostum oynadığı için görmeye gittim. İyi ki de gitmişim. Başlar başlamaz, sahne ışıkları karardı. Sahnenin ortasında büyük bir delik açıldı, içinden kocaman bir tabut yükseldi. Mekan cenaze evine dönüştü.  Bunun neresi “neşe evi” diye düşündüğüm sırada, aniden neşe dolu bir müzik aydınlattı salonu. Yaşları 5 ile 11 arasında değişen üç çocuk oyuncu­­­­­, tabutun üzerinde, o yaşa ait hayat dolu enerjiyle, muhteşem bir dans ve şarkı gösterisi yaptılar. Dimdik uyandırıverdiler gün yorgunu, gevşemeye niyetli uykulu seyirciy­­­i. Oyun boyunca rollerini sahnedeki büyükleri gölgede bırakacak derecede birbirinden muhteşem gösterilerle sürdürdü çocuk oyuncular. Büyüklerin cesaret edemeyeceği replikleri, şarkıları ve bütün bunlara eşlik eden dansları, rahat, kendinden emin, duygu yükünü eksiltmeden ve aksatmadan sahnelediler.

Hiç beklemediğim anda New York’un uzun süredir taş yüreğine gömdüğü o özgür sesini duydum yine. Şehir pırıl pırıl rengarenk neonlarıyla göz kırparak döndü Broadway’de, “bir heykelden ibaret değilim” diye.  

Neşeli demek kolay değil “Neşe Evi”ne. Baş rolde Allison. Bir üniversite kitapçısında lezbiyen olduğunu anladığı anla başlayan kimlik yolculuğu konu. Allison’ın annesi ve kardeşleriyle ve özellikle de babasıyla ilişkisi üzerine kurulu oyun. Aile ve toplumsal baskının, doğum ve ölümün evrensel diliyle örülü, karikatür sanatının özü ve bir Broadway müzikaline dönüşümü hakkında. Genç bir çizgi romancının aniden ölen babasının sırlarından yola çıkarak kendisini ve ailesini, dolayısıyla sanatını anlaması üzerine bir özgeçmiş hikayesi. Neşe Evi karikatür romancı Allison Bechdel’in 2006’da yayınladığı kendi hayat hikayesi.

Çocukların gözünden ve müziğinden, cenaze levazımatçısı bir babanın kendi cinselliğiyle olan sorunları, anne ve baba arasındaki ilişkinin yorumu, ayrıca babanın rüştüne ermemiş oğlan çocuklarıyla nasıl düşüp kalktığına dair bir itiraf. Genç Allison’ın, daha rüştüne ermeden, koleje başlar başlamaz, karşısına çıkan lezbiyen arkadaşı sayesinde, çocukluğunda bir türlü anlayamadığı kimi duygularını isimlendirmeyi, aşkı ve sevmeyi dolayısıyla sanatı öğrenmesi üzerine.

Hayatı, canlı haliyle, yaşandığı yerden anlatan hikaye New York’ta, ilk olarak, iki yıl önce off-Broadway’de sahnelendi. 2014’de hem de on yaşındaki oyuncusu “En İyi Gösteri Sanatı” Obie ödülünü alınca Broadway’in düzenli yıllar sürecek oyunlarından biri oldu. Bu yıl sadece 2015 Tony En İyi Müzikal ödülü değil, Tony En İyi Müzikal Kitabı ve Tony En İyi Orijinal Beste ödülünü de aldı.

İsmini “cenaze” evinin “neşe” anlamına gelen ilk hecesinden alan oyunun özü dile, mitolojiye ve edebiyata göndermelerle dolu bir çalışma. Çizgi romandan sahneye uyarlanışı da başlı başına bir macera. Her oyunda seyirci yorumlarıyla yeniden yazıldığı gibi, bugün orijinal çizgi romandan kalan tek görüntü oyun posterinden ibaret. Arada, bir de hayatı marjinal diye etiketleyip reddederek sansür etmeye kalkanlarla mücadele var. Oyun New York’ta ödüller kazanırken, Amerika’nın pek çok yerinde kütüphanelerde raflardan indirildi, mali yaptırımlarla engellenmeye çalışıldı.  Halk kütüphanelerinin raflarına, liselerin okuma listelerine yeniden girebilmesi için oylamalar ve tartışmalara neden oldu. Oyuncuları, tartışması, ödülleri, yeniden yazımları, müziği ve seyircileriyle Broadway’e klasik bir yunan tiyatrosu işlerliği kazandıran oyunun ilk yurt dışı durağı Filipinler olacak 2016 sonunda Manila’da sahnelendiğinde.

Şebnem Şenyener
T24

Eşcinsel hakları kahramanı: Harvey Bernard Milk

$
0
0
Amerikalı politikacı ve LGBT aktivisti Harvey Bernard Milk, Kaliforniya Eyaleti’nde cinsel yönelimini açıklayarak belediye meclisine seçilen ilk eşcinsel politikacı oldu. Eşcinselliğini uzun yıllar saklamak zorunda hisseden Milk, bu kararını 1960’ların karşı kültür hareketinde yer aldıktan sonra değiştirdi.

22 Mayıs 1930 yılında New York’ta dünyaya gelen Harvey Milk, 27 Kasım 1978 tarihinde San Fransisco’da suikasta uğrayarak yaşamını yitirdi.

Harvey Milk’in yaşamında dönüm noktası 1972 yılında, New York’tan San Fransisko’ya taşınmasıyla gerçekleşti. 1970’li yıllarda San Fransisko’nun Castro Bölgesi’ne eşcinsel erkeklerin göçünün öncülerinden biri haline geldi. Cinsel yönelim ayrımcılığını duyurmak için politikaya atılmaya karar verdi. Oldukça geniş bir çevrenin politik ve ekonomik gücünü kullanmasına rağmen seçimlerde üç kez başarısız oldu. Teatral kampanyaları sayesinde popülaritesi yükseldi ve 1977 yılında şehir denetçisi olarak seçildi. İlk eşcinsel politikacı Harvey Milk, cinsel yönelim ayrımcılığının sona erdirilebileceği ve eşcinsellerin hayatın her kademesinde, cinsel kimliklerini saklamaya gerek duymadan yer alabilecekleri konularında umut oldu. Seçilmesi aynı zamanda şehirdeki sosyal değişikliklerin habercisiydi.

Milk, sadece 11 ay boyunca bulunduğu görevinde San Fransisko’daki eşcinsel haklarının geliştirilmesiyle ilgilendi. 27 Kasım 1978’de Milk ve belediye başkanı George Moscone, bir süre önce istifa etmiş fakat görevini geri isteyen bir diğer meclis üyesi Dan White‘ın suikastine uğrayarak yaşamlarını kaybettiler. Milk’in seçilmesine sebep olan liberal eğilimlerin yaşadığı anlaşmazlıklar ve eyaletteki bu değişikliklere karşı olan muhafazakar direnç, suikast ve onu takip eden olaylarda tamamen açığa çıktı. Harvey Milk ve George Moscone’nin hayatına son veren Dan White, beş yıl hapis cezası aldı. Cezasını tamamladıktan sonra San Fransisco’ya dönen White, iki yıl sonra yaşamına son verdi.

San Fransisko Üniversitesi profesörlerinden Peter Novak‘a göre politikadaki kısa kariyerine rağmen, Milk, San Fransisko’da bir ikon ve “eşcinsel hakları kahramanı” olmayı başardı. 2002 yılında, Milk, Birleşik Devletler’de seçilmiş en ünlü ve açık bir şekilde bilinen LGBT politikacı ilan edildi.

Harvey Bernard Milk 4Harvey Milk’in ölümünün altıncı yılında çekilen The Times of Harvey Milk belgeseli 1984 yılında en iyi belgesel dalında Oscar ödülü kazandı.

Harvey Milk’i geniş kitlelere tanıtan yapım ise 2008 yılında gösterime girmiş sinema filmidir. Senaryosunu Dustin Lance Black’in yazdığı, Gus Von Sant’ın yönettiği ve Sean Penn’in başrolde oynadığı Milk filmi iki tane akademi ödülü kazanandı. Film, belgeler ve gerçek olaylar örgüsü ile Harvey Milk’in yaşam öyküsünü milyonlara anlatmış oldu.

2014 yılının nisan ayında Harvey Milk için özel pullar hazırlandı. Böylece Amerikan tarihinde ilk kez eşcinsel olduğu bilinen birinin yüzü mektup pulları üzerinde kullanıldı. Bu pullar ilk kez Milk’in doğum günü olan 22 Mayıs’ta kutlanan Harvey Milk Günü‘nde kullanılmaya başlandı. Son kampanyasının yöneticisi Anne Kronenberg hakkında “Harvey’i sizden ya da ben ayıran en önemli özelliği hayal gücüydü. Kafasında olması gereken doğru bir dünya düşledi ve sonra onu, hepimiz için gerçekte yaratabilmek için çalıştı” dedi.

Özge Yıldırım
https://gaiadergi.com/escinsel-haklari-kahramani-harvey-bernard-milk/

Eşcinsel at idam edildi

$
0
0
Günün en tuhaf haberlerinden biri bu kez Suudi Arabistan'dan... Ülkede eşcinsel olduğu gerekçesiyle bir at idam edildi.

Suudi arabistan'da erkek bir yarış atı, başka bir erkek at ile cinsel ilişkiye girince idam edildi. Dünyadan birçok hayvansever, atı koruyabilmek adına satın almak istemiş ancak Suudi Arabistan hükümeti izin vermemişti.

12 milyon dolar değerindeki yarış atı, başka bir atla cinsel ilşkiye girince kazandığı ödülden de men edildi. Suudi Arabistan kanunlara göre yasak olan eşcinsel ilişki kanunu uyarınca, yarış atı 20 Kasım tarihinde idam edildi. Yetkilileri ülke topraklarında insan veya hayvan olmaları farketmeksizin eşcinselliğin bir suç olduğunu, ve cezasının idam olduğunu açıkladı.

Milliyet

Bruno Gagliasso - Joao Vicente de Castro

$
0
0


Geçtiğimiz gün gerçekleşen Brezilya GQ Men of the Year ödül törenine ünlü oyuncuların eşcinsel öpücüğü damga vurdu!

Ülkemizde de gerçekleşen GQ Men Of The Year ödül töreninin Brezilya’da gerçekleşen ayağında ünlü heteroseksüel oyuncular Bruno Gagliasso ve Joao Vicente de Castro öpüştü. Ülkede televizyondan canlı yayınlanan ödül töreninde gerçekleşen bu öpüşme tüm Brezilya’da şok etkisi yaratmasının ardından oyuncular sosyal medya hesaplarından konu ile ilgili bir açıklama yayınladılar.

”Bu öpücük dünya üzerinde ötekileştirmeye, homofobiye ve nefrete karşı bir umut anlamı taşıyor.” dyen oyunculardan Gagliasso’nun LGBT bireylere yönelik ötekileştirmeye karşı birçok kampanya yürüttüğü ve bu kampanya kapsamında bir filmde eşcinsel rolü canlandırdığı bilinmekte.

Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>