Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

Yeni Akit'ten homofobi; Yetmez ama evet! Darısı diğer ülkelerin başına: LGBT’ye bir tokat daha

$
0
0

Sapkınlığı teşvik edici sahnelerin olduğu dünyaca popüler sitcom dizisi Friends’i Çin sansürledi. Çin’in bu hamlesi “Yetmez ama evet! Darısı diğer ülkelerin başına” yorumu yapıldı.

Çin'de bu kez de popüler sitcom dizisi Friends, sansürlenerek yayınlandı. Friends izleyicileri sapkın LGBTİ+ sahneleri ve çeşitli sözlerin sansürlendiği yayına tepki gösterdi. Sapkınlığın yayılmasının önüne geçilmesi nedeniyle Çin yetkililerine yönelik ise yoğun destek mesajları gittiğine dikkat çekiliyor. 

Reuters'ta yer alan habere göre, Tencent, Baidu's IQiyi Inc, Youku ve Bilibili gibi büyük yayın platformları, popüler sitcom dizisi Friends'in ilk sezonunu Çin'de yayınlamaya başladı.

Dizinin sözde hayranları, yıllar sonra yeniden yayınlanan dizideki sansür sahnelerini fark etti. 

Dizide LGBTİ+ sahnelerinin silindiği görüldü. Örneğin, ana karakterlerin Ross'un eşinin lezbiyen olduğundan bahsettiği sahne silindi. Dizideki çeşitli konuşmaların da altyazılarda sansürlü bir şekilde aktarıldığı tespit edildi.

Çin'de geçen haftalarda Fight Club (Dövüş Kulübü) filminin son sahnesi de değiştirilmişti. Toplum yapısını olumsuz etkileyen film, dizi gibi tüm yayınların kaldırılması veya sansürlenmesi Çin vatandaşları arasında da büyük sevinçle karşılandı

https://www.yeniakit.com.tr/haber/yetmez-ama-evet-darisi-diger-ulkelerin-basina-lgbtye-bir-tokat-daha-1627227.html


Article 2

Küba’nın ilk “LGBTİ+ oteli” yeniden açıldı

$
0
0

Küba, 2019 yılında ilk kez açtığı, daha sonra koronavirüs pandemisi nedeni ile kapatmak zorunda kaldığı LGBTİ+ otelini yeniden açtı. Rainbow (Gökkuşağı) Hotel’in yeniden açılması ile turistlerin ve LGBTİ+’ların otele yeniden ilgi göstermesi de bekleniyor.

Küba LGBTİ hakları konusunda ülke genelinde hak savunucularına set çekmesi ile biliniyordu. 2015 yılında Havana’daki Onur Haftası yürüyüşünde sembolik LGBTİ+ evlilikler yapılmış olsa da birkaç yıl sonra Onur Yürüyüşü’ne de izin verilmedi.

Turistler tarafından eleştirilere maruz bırakılan Küba bir LGBTİ+ otelinin kapılarını yeniden açtı. Cayo Guillermo’daki, Küba’nın ilk LGBTİ+ oteli olarak bilinen Rainbow (Gökkuşağı) Hotel, Aralık ayında yeniden açıldı.

Kanada’dan otele giden Kevin McGarth, “Kendimiz olmaya teşvik edildiğimiz ve bu şekilde kabul edildiğimiz bir yerde olabilmek çok güzel. Bu otel Karayipler’de bir vaha gibi” ifadelerini kullandı.

McGarth, “Buraya geldiğimizde bize toleransın buradaki tek çıkış yolu olduğunu ve tolerans göstermediğimiz anda buradan çıkarılacağımızı belirten bir kağıt imzalattılar” dedi.

https://tele1.com.tr/kubanin-ilk-lgbti-oteli-yeniden-acildi-564476/

Pembe tezkere

$
0
0

Türkiye’de zorunlu askerlik hizmeti, kimlik hanesinde erkek yazan herkes için zorunlu. Ancak askeri mevzuata göre, eşcinsel veya trans olmak “cinsel kimlik ve davranış bozukluğu” olarak değerlendiriliyor ve askerlikten muaf olmayı gerektirecek haller arasında sıralanıyor. LGBTİ+'lar zorunlu askerlikle ilgili deneyimlerini DW Türkçe ile paylaştı.

https://www.dw.com/tr/pembe-tezkere/av-60556188

İsrail’den "eşcinsellik dönüşüm terapisi"ni yasaklama kararı

$
0
0

İsrail, "eşcinsellik dönüşüm terapilerini" yasaklama kararı aldı. İsrail Sağlık Bakanı, "Bu suistimale ortak olanların cezalandırılacağını" belirtti.

İsrail, tartışmalı "eşcinsellik dönüşüm terapisi" uygulamasını yasaklama kararı aldı. İsrail Sağlık Bakanı Nitzan Horowitz, derhal yürürlüğe girmesi planlanan düzenlemenin, genç LGBT toplumunun bu tehlikeli suistimaline ortak olanların cezalandırılmasını da öngördüğünü belirtti.

Sosyal medya hesabından düzenlemeyi duyurarak, cinsel yönelimin tedavi gerektiren bir problem olmadığını, "dönüşüm terapilerinin" de tedavi olmadığını vurgulayan Horowitz; “Lezbiyenler, geyler, trans ve heteroseksüeller, siz olduğunuz gibi güzel ve harikasınız" diye yazdı.

İsrail, son yıllarda eşcinselliğe karşı çok daha liberal bir tutum benimsiyor. Ancak eşcinsel evlilikler ülkede hala yasal değil.

Almanya’da 2020’de yasaklandı

Almanya da 2020 yılında dönüşüm terapilerine kısmi yasak getirmişti. Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada; eşcinselliğin "tedavi" edilmesini amaçlayan bu terapilerin reşit olmayanlar için tamamen, reşit olanlar içinse kısmen yasaklandığı kaydedilmişti. Almanya’da reşit kişilerin "tedavi" olarak tanımlanan uygulamalara katılmaya zorlanmaları, bunun için tehdit edilmeleri, kandırılmaları veya terapinin "zararları" konusunda yanıltılmaları durumunda da ceza verilmesi söz konusu. Bu tür terapilerin reklamının yapılması, sunulması ve hakkındaki bilgilerin aktarılması da yasak kapsamında.

DW,dpa/ SÖ,SB

© Deutsche Welle Türkçe

https://www.dw.com/tr/israilden-e%C5%9Fcinsellik-d%C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%BCm-terapisini-yasaklama-karar%C4%B1/a-60772360

STK, LGBTİ sığınmacıların Avrupa’da ‘çifte tasarımla’ karşı karşıya geldiği konusunda uyarıldı

$
0
0

Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biber, Trans ve İnterseks Derneği’nin (ILGA) Avrupa ve Orta Asya’daki LGBTİ Kişilerin İnsan Hakları Durumuna İlişkin Yıllık İncelemesi, LGBTİ sığınmacılarla birlikte bulunan “belirli öğrenci ve adaletsizlik” ile karşı karşıya karşıyasızlık olumlu amaçlarda, sıralarda yer alan unsurlarından oluşur.

arasında bunlar arasında Yunanistan, Fransa, Almanya, Yunanistan, Malta, Hollanda, Portekiz, İspanya, İspanya ve ILGA’nın “LGBTİ sığınmacıları çifte ayrımcılığa maruz kalmak” olduğu görülüyor.

Danimarka’da eylemciler, translara özgü sağlık hizmetlerinine yönelik olmayan veya tacize uğrayan trans sığınmacı vaka belgelediler; Yaşadığımız konusunda uyardı. sevenler tahammül etmek zorunda ve sosyal ve sağlık hizmetlerine tatbik etmek.

Almanya, “sığınmacıların kendi işlerini yürütüyor ve onları dışlama gibi yok olmayan uygulamalar” işaretlendi.

Fransa, Malta ve Yunanistan’ın da bulunduğu yerlerde bulunan ülke, daha önce LGBTİ’ler için önceden uygulanmamış olan “güvenli öğrenciler” potansiyelle suçlandı.

Yunanistande, Türkiye şu anda yok olarak görülmektedir. İdari yargı için yüksek görevi görmekte olan Fransa Danıştay Mart’ı sığınmacıların suç belgesi veya ziyarete gelen bir kararne karar verdi. LGBTQI+ kişilerine otomatik olarak itibar gösterilmemelidir

Malta ve İsveç, bu arada, sığınmacıların iş bulmasını veya Akdeniz aramasından kalıcı olarak yararlanmayı zorlaştıran ve “güvenli” gelen sığınmacılara izin verilmeyen yeni bölümden işaretlendi. Türkiye, Türkiye’deki geçici inşaat izinleri için kabul edilebilir hale gelmelerini ve herhangi bir ülkede daimi sanayi inşaatı zorlaştıran düzenlemeleri kabul etme, inşaatlarından ilk dokuz ay boyunca çalışma.

‘ Gerçek insanların hayatları endişede’

Genel olarak, rapor’in resmi LGBTİ anketinde bir nefret suçu dalgasını körükleyen bir onun yapacağı konusunda uyardı Avrupa’daki her ülkede – ve sadece kısıtlama tarafından belirlenmiş veya “LGBT’den kaldırılmış durumda” nedeniyle azarlanan Macaristan ve Polonya’da değil.

ILGA, kaydettiği ile birlikte, Haziran’da 15’ın “doğumdaki çekilditen farklı askeri planın ve kontrolini ve kontrolü. 18 çevreler için.

Almanya’da LGBTİ suçlarında suçlarında %39 bitirmek, Fransa’da, tüketiciler LGBTİ iddialarını suçlarını bildirebileceği yeni bir uygulama, rapor raporla ilgili topladı. ILGA’nın ilk yılı olduğunu söyledi.

“Bu raporda özetlenen LGBTİ gösterim ve trans dışlayıcı nasıl anlatılır. İcra’dan Evelyne Paradis’i yerleştirme, yerleştirmeye yönelik kullanımları ve çok ihtiyaç amaçlanan genel amaç olarak” dedi.

“Şu anda, itfaiyecilere, medyaya, akademisyenlere ve ne yazık ki az ki sivil toplum aktör – siyasi olaylara onun küçük günlerine küçük bir gün içinde olabilecektemiz çok önemli.

LGBT’den sınava alınıra karşı ‘ttefik bitirmeliği’

Ancak daha bir tahmin göre rapor, LGBT ifadeleri ve nefret suçlarının kullanılmasına yönelik, özellikle ve Avrupa Birliği’nin yargılanacaklarına, kesinlikle ve Avrupa Birliği’nin sorgulanması eğitimden nefret ve dışlanmayla mücadele etmek için artan bir kurumsal anlayışla daha fazla zorlanmaktadırlar

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin nefret suçları, toplanma özgürlüğü, LGR ve aile haklarına kararlarını, Avrupa’nın AB’deki LGBT haklarına olumluna ve Avrupa Komisyonu’nun Hem hem de Polonya’ya karşı ” dönüm noktası” tanıtım.

“Bu rapor, ve800703) “Bu rapor, ülke çapındaki ve eğitimlerin, LGBTİ kişilerden hedefinsallaştırmanın artık çok net bir şekilde hedeflendiği bir plan, LGBTİ hedeflenen insan hedeflerine yönelik nihai nihai değerlendirme Avrupa’da eşi olmayan bir şekilde sizi anlatıyor. ILGA-Europe Savunuculuk yazısı Katrin Hugendubel,” dedi. (98004)

. anket, Macarların yaklaşık dörtte üçününden ibaretgey ve lezbiyenlerin kişiliklerinden veya tatbik edilenlerden verilen ki yanlış iddiasını bakış açısıyla, %59’unun ise taraftarlığını ortaya koydu. t evlilikle. iki aileden

https://www.finansdunyam.com/stk-lgbti-siginmacilarin-avrupada-cifte-tasarimla-karsi-karsiya-geldigi-konusunda-uyarildi/

Homofobi ve devlet

$
0
0

Siyaset bilimi literatürü uzun süre cinsellik meselesini görmezden geldi, düzene aykırı cinsel yönelim ve kimlikten insanların maruz kaldığı şiddeti siyasal bir olgu olarak değerlendirmedi. 1990’lı yıllarda akademik alanda feministler, 2010’lu yıllardan itibaren de LGBTİ+ siyaset bilimciler mesleki örgütlerdeki marjinalleştirilmeye karşı ses çıkarmaya başladılar. Yeni dergiler, kitaplar, mesleki platformlar ortaya çıktı. Bu çalışmaların önemli isimlerden biri devlet şiddeti üzerine uzmanlaşmış ve 1990lardaki HIV/AIDS krizi sırasındaki eylemlerin hafızasını taşıyan Amerikalı siyaset bilimci Michael Bosia’dır. Bosia’nın ayırt edici özelliği, siyaset bilimi literatüründeki hak mücadelesi, hukuki gelişmeler ve toplumsal hareketler gibi konuları tamamlayıcı bir şekilde devletin şiddet aygıtları üzerine yoğunlaşmasıdır.

“Devletler neden harekete geçerler? Homofobi ve kriz” (*) adlı makalesinde Bosia, devlet aktörlerinin neden homofobik politika ve söylemlere başvurdukları sorusunu sorar. Böylece özellikle “devlet homofobisine” (state homophobia) ve homofobinin siyasal stratejik etkilerine yoğunlaşır. Devlet homofobisinin LGBTİ+’ların toplumsal bir hareket olarak örgütlü olup olmadığından bağımsız bir şekilde, çok farklı bölgesel, dinsel, kültürel bağlamlarda, farklı rejimlerde, farklı tarihsel tecrübe ve kapasiteye sahip devletlerde benzer özelliklere sahip (modüler) olduğuna dikkat çeker. Bu bağlamda devlet aktörlerinin eylemlerini kişisel inanç, gelenek-görenek veya LGBTİ+ taleplerinin yükselmesiyle açıklamaz. Tersine Bosia’ya göre esas soru devletin inancı, geleneği ve kimlikleri nasıl yarattığı, tanımladığı ve şekillendirdiğidir. Yani, incelemenin odak noktası devlet-kurucu bir strateji olarak homofobidir. Bosia, konuyu üç boyutta ele alır

1- Cinsel egemenlik: Birinci boyut, uluslararası sistemdeki büyük dönüşümlerin tetiklediği ve egemenlik ve aidiyetin sorgulandığı şiddet olaylarında otorite kurmaya çalışan bir ulusal güvenlik aparatının başvurduğu homofobidir. Bu durumlarda homofobi devlet aktörleri ve müttefikleri için etnik temizlik ve cinsel saldırının yanında aidiyet ve otorite kurucu bir şiddet aracı işlevi görür. 1992’de Bosna’nın bir köyünde Sırp paramiliterler tarafından yüz kişinin önünden soyunup birbirlerine oral seks yapmaya zorlanan Müslüman babalar ve oğullar Bosia’nın bahsettiği çarpıcı örneklerden biridir. Bosna Savaşı sırasında dört bine yakın Bosnalı Müslüman erkeğin hadım etme, cinsel organları yaralama ve tecavüz gibi çeşitli cinsel işkenceye uğradığı tahmin ediliyor. İkinci örnek ise 2003’te Amerikan işgal altındaki Irak’ta Ebu Gureyb cezaevindeki işkence. Bosia her iki örnekte de cinsel şiddetin askeri ve paramiliter aktörler tarafından otorite ve egemenlik kurmak için kullanıldığını ve böylece yeni güvenlik konseptinin insan bedenlerine ve bunlar üzerinden topluma kazındığını, nakşedildiğini, tescillendiğini vurguluyor. “Eşcinsellendirilmiş işkence” bedeni bir ulusal güvenlik projesi olarak kontrol etmenin bir aracı ve hem işkence mağdurlarını hem de işkencecileri dönüştürüyor. Eşcinselliği bir güvenlik tehdidi olarak algılayan devlet aktörleri milli/heteronormatif cinselliği inşa ederken gayrimilli cinselliği bir şiddet aracı olarak kurguluyor: “Devletin ajanları tam da devlet tarafından varlığı reddedilen bu suçu işleyerek devlet düşmanlarını sembolik olarak iğdiş ve yok ediyor”. (39)

2- Kriz: İkinci boyut homofobinin devlet aktörleri ve müttefikleri açısından işlevsel hale gelmesini sağlayan baskılar ve krizlerdir. Bosia, Mısır, Zimbabve ve Malezya örnekleri üzerinden, neoliberal reformların ekonomik politikaların manevra alanını kısıtladığı ve muhaliflerin cesaretlendiği durumlarda devletin şov davalarla eşcinselliği yargıladığını öne sürüyor. 1997’de Zimbabve’de ülkenin ilk başkanı Canaan Banana’nın ve Malezya’da başbakan yardımcısı Anwar İbrahim’in livata suçlamasıyla yargılanması, 2001’de Kahire’deki bir klüpte basılan erkeklerin yargılandığı meşhur Queen Boat mahkemesi bu başlıkta ekonomik krizin siyasi etkilerine karşı uygulanan homofobi örneklerini oluşturuyor. Bosia bu mahkemelerde yargılananların sadece livatayla suçlanan kişiler değil eşcinselliğin kendisi olduğunu öne sürüyor. Nitekim, bu yargılamaların etkileri davaların ardından yeni yargılamalar, kovuşturmalar, tehdit ve şantajlarda yıllarca etkisini sürdürüyor. Ayrıca, bu mahkemeler içtihatlarıyla yeni (geleneksel olduğunu öne sürülse de aslında modern!) bir cinsellik modeli icat ediyor. Bu yerli ve milli cinsellik modelinde eşcinsellik Batı, kapitalizm ve emperyalizmle özdeşleştiriliyor.

3- Kapasite artırımı: Bosia son olarak neoliberal reformlar döneminde kaynak yetersizliği çeken stratejik ittifakların devlet kapasitesini arttırmak için homofobiyi nasıl kullandığına odaklanıyor. Apartheid (ırk ayrımı) rejiminin sona ermesinin ardından eşcinsellere eşitlik tanıyan Güney Afrika’ya karşı Uganda’daki Musenevi rejimi bu bağlamda ilginç bir kontrast oluşturuyor. Uganda örneğinde homofobi devlete sadakati sağlamanın değil, bütçeye katkı sağlamanın bir aracı. Amerika’daki bazı kiliselerin başı çektiği homofobik sağcı hareketlerin Afrika’yı bir muharebe alanı olarak belirledikleri ve Uganda gibi rejimlere hem (köktenci ve homofobik) “uzmanlık” hem de finansal kaynak sağladıkları gözlemleniyor. ABD’de alan kaybettikçe eşcinsellerle mücadeleyi sınır ötesine taşıyan bu hareketlerin emperyalist manevralarının Afrika rejimleri tarafından milli ve yerli olarak yutturulması (üstelik sömürgecilik öncesi döneme dair cinsel çeşitlilik alenen bilinirken) ayrıca dikkat çekici bir nokta. Sermaye birikimini eleştirmeyen, emeğin özgürlüğü savunmayan bir Üçüncü Dünya milliyetçiliğinin ne gibi saçmalıklara imza atabileceği cümlemizin malumu. Bosia’nın katkısı Üçüncü Dünyacılığın homofobiyi uygun koşullarda nasıl sermayeye dönüştürebileceğini göstermesi.

Bosia’nın ele aldığı boyutlar homofobinin devletin şiddet aygıtı olarak nasıl farklı işlevler görebildiğini açıklıyor. Bu uygulamaların ülkeden ülkeye taşınabilen “modüler” özelliği hem devlet kuramındaki önemli bir boşluğu dolduruyor, hem de LGBTİ+ hareketinin kazanımlarının çantada keklik sayılmamasını gerektiğini hatırlatıyor. Bu minvalde Bosia’nın siyaset biliminde erkek eşcinselliği üzerinden açtığı tartışmanın LGBTİ+ içindeki diğer cinsel yönelim ve kimlikleri içerecek biçimde geliştirilmesi gerekiyor. Böylece erk ve erkeklik arasındaki kurucu ilişkiyi de daha net görebilir hale geleceğiz. Bunun yanında dünya ekonomisinde 2008 krizinden itibaren gerçekleşen dönüşümün Bosia’nın tezleri açısından nasıl bir değişime yol açtığına da ölçmemiz lazım. Her halükarda Bosia’nın incelemeleri homofobiyi siyasi bir mesele olarak tanımlamak ve siyasi stratejiler geliştirmek açısından büyük önem taşıyor.

(*) “Why States Act? Homophobia and Crisis,” Global Homophobia, States, Movements, and the Politics of Oppression içinde, Meredith L. Weiss ve Michael J. Bosia (Der), Urbana, University of Illinois Press, 2013.

M. Sinan Birdal

https://www.evrensel.net/yazi/90390/homofobi-ve-devlet

Şiddet gören trans kadınlar İHD’ye başvurdu

$
0
0

 TARLABAŞINDA ERKEK ŞİDDETİ

Tarlabaşı'nda trans kadınlara cinsel şiddet ve tehdit

Tarlabaşı’nda trans kadınlara haraç, cinsel şiddet ve tehdit yargıya taşınıyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi LGBTİ+ Hakları Komisyonu, Tarlabaşı’nda trans kadınlara haraç, cinsel şiddet ve tehdide ilişkin bugün (15 Şubat) dernek binasında basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, Tarlabaşı’nda polis karakoluna 20 metre uzaklıktaki Bahriyeli Pub denilen kulübün yöneticilerinin “cadde parası” adı altında kadınlardan haraç kestiğini, cinsel şiddet uyguladığını ve tehdit ettiğini söyledi.

“Haraç kesenleri uyarıyoruz: Vazgeçin!”

Kadınların, komisyona başvurduğunu belirten Keskin, “İHD LGBTİ+ Hakları Komisyonu olarak ilgilendiğimiz gibi, vekaletlerini de üstlendik. Suç duyurusunda bulunacağız, koruma talep ettik. Mahkemelerden transfobik olmayan kararlar bekliyoruz” dedi. 

Keskin şöyle dedi: 

“Hiç kimsenin cadde parası adı altında haraç istemeye hakkı yok. Hem de karakolun dibinde. Bunu yapamazlar, böyle bir şey yok! Cinsel şiddete maruz bırakmak, tehdit etmek gibi çok fazla suç var ve elimizde deliller var. Bu işi yapanları uyarıyoruz: Vazgeçin. Hemen yanıbaşındaki karakolu da uyarıyoruz. İşinizi yapın, ayrımcılık yapmayın.”

“Polis, devlet ve kulüp yöneticilerinden öyle bir baskı var ki”

Kaos GL'deki habere göre, daha sorna toplantıda baskı ve şiddete maruz bırakılan kadınlar söz aldı. Güvenlikleri sebebiyle isimlerine yer vermediğimiz kadınlar, yaşadıklarını söyle anlattı:

“Polis, devlet ve kulüp yöneticilerinden öyle bir baskı var ki… Geçen gün o adamlardan birisi arkadaşımı bıçaklayacaktı ve bekçi gülerek yanından geçti. Hiç yaşamak istemediğimiz olaylar var, ağır geliyor bize. Kimi arkadaşımızı dövüyorlar, kiminden haraç alıyorlar. Ne devlet arkamızda ne başka bir kurum. Bekçilerle de sorun yaşıyoruz. Biz bunları hak etmiyoruz, kendi ülkemizde özgür bir şekilde yaşamak istiyoruz. Kimse de bizi baskıya maruz bırakamaz.”

“Arkadaşlarımızla birbirimize sahip çıkmaya çalışıyoruz. İnsanlar bizi hep üçüncü sınıf insan olarak görüyor. İstediklerini yapmadığımızda bizi taciz ediyorlar.

"Onların kurallarına uymazsak ya şehri terk ettiriyorlar ya da istediğini yapmazsak bizi yaralıyorlar. İstedikleri parayı vermezsek ya dayak yiyoruz ya da caddeye çıkamıyoruz. Sürekli diken üstünde yaşamak istemiyoruz. Hepimizin aileleri var ve ailelerimize kötü haber gitsin istemiyoruz. Karakola gittiğinde polis seni kaale almıyor, çünkü transsın.”

(EMK)

https://m.bianet.org/kadin/lgbti/257768-tarlabasi-nda-trans-kadinlara-cinsel-siddet-ve-tehdit


Şiddet gören trans kadınlar İHD’ye başvurdu

Bir grup erkek tarafından şiddet gören, tehdit edilen ve bekçilerin baskısına maruz kalan trans kadınlar, İHD’ye başvurdu.

İstanbul Beyoğlu’nda bir grup erkek tarafından şiddet gören, tehdit edilen ve haraç vermeye zorlanan trans kadınlar, avukatlarıyla birlikte İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’ne başvurdu. Ardından konuya dair İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in de katılımıyla basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıda konuşan Keskin,  İHD LGBTİ+ Komisyonu olarak trans kadınların vekaletini aldıklarını ve bu hafta içinde suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Ayrıca koruma kararı talep ettiklerini ifade eden Keskin, mahkemelerden transfobi olmayan kararlar beklediklerini kaydetti.

KESKİN: YASALARI UYGULAYIN 

Anayasa’nın 122’nci maddesinde yer alan “ayrımcılık ilkesine” dikkat çeken Keskin, “Avrupa Konseyi’nde (AK) LGBTİ+’lar için yeni bir karar çıktı. Maalesef bu karar ne yazılı hukukta uygulanıyor, ne de toplumsal davranışlarımıza yansıyor. Artık bunun değişmesini istiyoruz. Bu arkadaşlarımız toplumun her kesiminden gelen bir şiddetle karşı karşıyalar. Bu şiddet ailelerinde başlıyor. Tüm toplumun uyguladığı şiddetle devam ediyor. Hiç kimsenin ‘cadde parası’ adı altında başka birinden haraç isteme hakkı yok. Hem de polis karakolunun tam yanında bunu yapamazlar. Cinsel şiddete maruz bırakmak, tehdit etmek bir suçtur. Buradan uyarıyoruz;  bunu yapmaktan vazgeçin. Karakolları da uyarıyoruz; yasaları doğru uygulayın, ayrımcılık yapmayın” ifadelerini kullandı. Keskin, yaşanılanların takipçisi olacaklarını belirtti.

DEVLET KORUMUYOR 

Birçok alanda baskı gördüklerini dile getiren trans kadınlardan E. T., tehdit ve fiziki şiddete maruz kaldıklarını ifade ederek, baskılara ilişkin şunları söyledi: “Bize şiddet uygulayan erkeklerden biri arkadaşıma bıçak çekti. Olaya tanık olan bekçi gülerek yanımızdan geçti. Biz sürekli böyle olaylarla karşı karşıya kalıyoruz. Kimi arkadaşlarımız çalıştıkları yerlerde dövülüyor ve arkadaşlarımızdan haraç alınıyor. Ne devlet bizi koruyor, ne de bizi koruyacak birileri var. Lütfen gerekli kurumlar bir şeyler yapsın. Özelikle devletin bekçileri yönünden de çok sıkıntı yaşıyoruz. Kamusal alanda özgürce gezme hakkımız olmasına rağmen, biz yoldan geçerken bile ‘bir daha buradan geçme’ diye hakaret ediyorlar.  Kendi ülkemize özgürce yaşamak istiyoruz.”

İ.P. ise, “Bizi tehdit eden bu kişilerin istediğini yapmadığımız takdirde bize cinsel şiddet uyguluyorlar. Onların belli kuralları ve ceza sistemleri var. Eğer dediklerini yapmazsak ya şehri terk etmek zorunda kalıyoruz, ya da yüklü para cezaları kesiyorlar, bazen de yaralıyorlar. Mesela şikayet etmekten çekiniyoruz, etsek de çok işe yaramıyor” diye konuştu.

MA

https://politikahaber.org/siddet-goren-trans-kadinlar-ihdye-basvurdu/


Yeni Akit'ten Tunç Soyer ve Ekrem İmamoğlu'na karşı homofobi!

$
0
0


Eşcinsel destekçisi Tunç Soyer'in törenine SP Genel başkan yardımcısı da katıldı!

LGBT desteğiyle ön plana çıkan CHP'li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in metro temel atma törenine Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Kılıç da katıldı!..

İzmir'de Buca Metrosu’nun temeli CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından atıldı. Tören, Kılıçdaroğlu'nun siyasi mitingine döndü. Törende konuşan Kılıçdaroğlu, bir metro ağı üzerinden, "Türkiye'yi ayağa kaldıracağız" mesajı verdi.

Törenin en ilginç ayrıntısı ise katılımcılar oldu. LGBT destekçisi CHP'nin törenine Saadet Partisi'nden de katılım gerçekleşti!.. 28 şubat'ın azılı militanlarından Tuncay Özkan da törene katılırken, dindar karşıtı Kani Beko da yerini aldı. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Kılıç da törene katıldı ancak İYİ Parti adına açılışa katılan Müsavat Dervişoğlu gibi, ön safta kendisine yer bulamadı.

https://www.yeniakit.com.tr/haber/escinsel-destekcisi-tunc-soyerin-torenine-sp-genel-baskan-yardimcisi-da-katildi-1627830.html


Dindarlığı seçime kadar!

Seçimden önce türbe türbe dolaşıp, Eyüp Sultan Camii’nde Yasin-i Şerif okuyan CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun makyajı akmaya devam ediyor. Koltuğa oturur oturmaz, cami ve mescitleri yıkmaya çalışan, Müslümanlara taziye yemeğini kesen, mütedeyyin vakıfların yurtlarına kilit vuran, Ayasofya’nın ibadete açılmasını “gereksiz” bulan İmamoğlu, LGBTİ’li sapkınlar ve gayrimüslimler için ise kesenin ağzını sonuna kadar açıyor.

Kendisini “İyi bir Müslüman olma arzusunda bir insan” olarak lanse eden ve seçimden önce türbe türbe gezen CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, göreve gelir gelmez mukaddesat düşmanlarını aratmayan uygulamalara imza atmaya başladı. İslam’ın lanetlediği LGBTİ sapkınları İBB’de istihdam eden, sık sık ziyaret ettiği Fener Patriği Bartholomeos’un hayır duasını alan, Türkiye’de yaşayan papazlara ‘portakal soslu karidesli’ Noel Bayramı yemeği ikram eden İmamoğlu, şimdi de İstanbul’da yaşayan gayrimüslimler için ‘Haç’ ve ‘Davut Yıldızı’ siparişi verdi.

Müslüman'a ibrik Hristiyan'a haç

Göreve geldiği 2.5 yıllık süre zarfında reklamlarla ve peşkeşlerle İBB’nin bütçesini sıfırlayan, borçlanma limitini 7 milyar 142 milyon 545 bin TL aşarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin borcunu 44 milyar liraya çıkaran CHP’li Ekrem İmamoğlu, Müslümanlara yönelik harcamalarda tasarrufu hatırlarken, sıra gayrimüslimlere gelince kesenin ağzını açıyor. Müslüman mezarlıklarına ‘ibrik’ koyarak insanların aklıyla alay eden İmamoğlu, söz konusu Hristiyanlar ve Museviler olunca çok hassas davranıyor. Daha önce papazlara ‘portakal soslu karides’ eşliğinde zengin menülü bir Noel yemeği ikram eden CHP’li İmamoğlu, bir kez daha masraftan kaçınmadı. İmamoğlu’nun talimatıyla, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Destek Hizmetleri Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen 3 Ocak 2021 tarihli ihalede, Hristiyanlar için 150 adet ‘haç’, Museviler için ise 150 adet ‘Davut Yıldızı’ siparişi verildi. Müslümanlara karşı ceberut bir tavır takınan İmamoğlu’nun, sıra gayrimüslimlere gelince kamunun kaynaklarını seferber etmesi, ikiyüzlülüğün bu kadarına pes dedirtirken, akıllara geçmiş icraatlarını getirdi.

Ayasofya'ya 'gereksiz' dedi

İşte CHP’li İmamoğlu’nun, bu kadarını ancak “Papaz oğlu yapardı” dedirtecek türdeki icraatlarından bazıları: Mütedeyyin insanların oylarıyla İBB Başkanlığı koltuğuna oturan CHP’li İmamoğlu, fethin sembolü Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasını “gereksiz” buldu. İBB’nin resmi sitesinde kutlu mabedi müze olarak lanse eden İmamoğlu bu inadından, gelen baskılar üzerine ancak 1,5 yıl sonra geri adım attı. İBB iştiraklerinden BELTUR bünyesindeki Gazhane tesislerinde konser düzenlenmesine izin veren İmamoğlu, 27 yıl sonra yeniden alkol satışı başlattı. Her fırsatta “öğrenci dostu” imajı çizen İmamoğlu, Mülkiyeti İBB’ye ait kiralık taşınmazlarda faaliyet gösteren Ensar Vakfı, Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı, TÜRGEV ve TÜGVA gibi mütedeyyin vakıfların yurtlarını ise kapattı.

İyi bir Müslüman bunları yapmaz

Kendisini “İyi bir Müslüman olma arzusunda bir insan” olarak tarif eden Ekrem, İBB bünyesinde “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Şube Müdürlüğü” kurulmasını teklif etti. Bu talebi, AK Partili ve MHP’li Meclis Üyelerinin oylarıyla reddedilen İmamoğlu, personele zorunlu cinsiyet eşitliği dersleri dayatmasında bulundu. İmamoğlu ayrıca, İslam’ın lanetlediği eşcinsel sapkınları belediyede istihdam etti. Türkiye’de yaşayan Hristiyan papazlara, “Amuse-bouche, portakal soslu karides, kabak çiçeği dolması, pirinç yufkasında kinoa tabule” gibi lüks yemeklerin yer aldığı mükellef bir Noel yemeği ikram eden İmamoğlu, cenaze sahiplerinin acısını bir nebze de olsa dindiren ve 25 yılı geride bırakarak gelenekselleşen taziye yemeğini iptal etti. Ateist destekçisi Nesin Vakfı ile kol kola giren İmamoğlu, Rabıta Vakfı tarafından Çatalca’da inşa edilen 49 metrekarelik mescidin kapısına kilit vurarak, yıkımı için çalışma başlattı. Çamlıca Camii’ne verilen belediye desteğini kesen İmamoğlu, Eyüpsultan Belediyesi’nce inşa edilen caminin kapısına ise 3 kez mühür vurarak yükselmesine engel oldu.

https://www.yeniakit.com.tr/haber/dindarligi-secime-kadar-1628153.html

Kadıköy Belediye Başkanı: LGBTİ+’ların haklarını sonuna kadar koruyacağım

$
0
0

Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, Kadıköy Belediye Meclisi AKP Grup Başkan Vekili Ahmet Koyunoğlu’nun Belediye Meclisi’ndeki ayrımcı ifadelerine tepki gösterdi. Odabaşı, "LGBTİ+’ların haklarını sonuna kadar koruyacağım" dedi.

Kadıköy Belediye Meclisi AKP Grup Başkan Vekili Ahmet Koyunoğlu belediye meclisinde yaptığı konuşmada Yerel Eşitlik Eylem Planı’nda LGBTİ+’ların yer almasını eleştirerek “Şerdil başkanın gözlerinin içine bakarak bir sualim olacak bu konuyla ilgili. Kadıköy Belediyesi, Belediye Meclisi’nde Yerel Eşitlik Eylem Planı’nda 6 yerde LGBT’yi kurumsallaştıran broşür ve afişlerle bunu normalleştiren, hedefler yer almaktadır. Bu hedefler toplumsal kültür, ahlak ve örflerimize aykırıdır” ifadelerini kullandı.

Koyunoğlu ayrımcı sözlerine “Sapkın tercihlerin normal şeylermiş gibi gösterilmesinin ötesinde yeni üçüncü bir cinsiyet gibi sunularak bunun meşrulaştırılma çabasını reddediyoruz. Ayrıca Şerdil başkan bu LGBT merakı nedir? Sayın başkan LGBT merakı nedir?” ifadeleriyle devam etti.

Odabaşı tepki gösterdi

Koyunoğlu’nun ayrımcı ifadelerine önce oturduğu yerden tepki gösteren Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, ardından konuşması sırasında da bu sözlere tepki gösterdi ve “LGBT’lere özel merakın mı var” sorusuna “Evet, var” diye cevap verdi.

Şerdil Dara Odabaşı’nın konuşmasının tamamı şu şekildeydi:

“LGBT’lere özel bir merakın mı var?” Evet var. Kadıköy’de kim dezavantajlı ise, Kadıköy’de kimin yardıma ihtiyacı varsa, Kadıköy’de kim ayrımcılığa uğruyorsa ben onun yanındayım. Bunların yanında durmaktan onur duyarım, şeref duyarım. Biz CHP’li bir belediye olarak, sosyal demokrat bir belediye başkanı olarak hiç kimsenin dini, dili, ırkı, cinsel tercihinden dolayı ayrımcılık yapmayız. Yapmam, yaptırmam. Biz ayrımcılık yapamayız. Yerel Eşitlik Eylem Planımızda ortaya koyduğumuz hedef ve faaliyetler, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden doğan, farklı gelişen ihtiyaçlara çözüm bulabilmek adına eşitlik temelli eylemlerdir.

“Üretim hatası olarak hiç kimseyi değerlendiremezsiniz. Sapkın olarak hiç kimseyi değerlendiremezsiniz. Haddiniz değil, haddimiz değil. Belediye; haksızlığa uğrayan, eşitsizliğe uğrayan, bu tür tanımlamalarla suçlanan herkesin yanındadır, yanında olmaya devam edecektir. Sizin makbul bulmadığınız, sapkın bulduğunuz, hatta daha da ileriye giderek üretim hatası olarak nitelendirdiğiniz tüm tabirler insan haklarına aykırıdır. Burada kalkıp başkanın gözünün içine bakarak “LGBT’lere özel merakın mı var”… Gözünün içine bakarak söylüyorum: Evet, var! Onlar da insan, onların yanındayım. Haklarını sonuna kadar koruyacağım. Ben senin gibi cinsel tercihlerinden dolayı onlarla ilgilenmiyorum. İnsan oldukları için ilgileniyorum. Mağdur oldukları için ilgileniyorum.”

AKP’li üyenin konuşması da, Şerdil Dara Odabaşı’nın konuşması da hem belediyenin hem de Odabaşı’nın sosyal medya hesabından “Hiç kimsenin dini, dili, ırkı, cinsel yöneliminden dolayı ayrımcılık yapmayız, yapmam, yaptırmam! Kadıköy'de kim dezavantajlı ise, kimin yardıma ihtiyacı varsa, kim ayrımcılığa uğruyorsa @kadikoybelediye olarak onun yanındayız ve yanında olacağız” dedi.

https://halktv.com.tr/gundem/kadikoy-belediye-baskani-lgbtilarin-haklarini-sonuna-kadar-koruyacagim-664943h

GLAAD Raporuna Göre, TV Yayınlarında LGBTİ+ Temsili Tüm Zamanların En Yüksek Seviyesine Ulaştı

$
0
0

GLAAD’ın yıllık Where We Are on TV raporuna göre, televizyonda LGBTİ+ temsili 2021-2022 sezonunda tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. LGBTİ+ topluluğu tarafından kurulan bir medya gözlem kuruluşu olan GLAAD’a göre, geçtiğimiz sezonda LGBTİ+ karakterlerin dizi karakterleri arasında oranı %11.9 oldu ve geçen yıla göre %2.8’lik bir artışla televizyon tarihinde rekor seviyeye ulaştı.

Bu yılki çalışma, 1 Haziran 2021 ile 31 Mayıs 2022 tarihleri arasında dizilerde yer almış veya alacak olan 775 dizi karakterinden 92 karakterin LGBTİ+ olduğunu ortaya çıkardı. GLAAD, dizilerden 49 LGBTİ+ tekrar eden/yan karakter daha sayarak, toplam 141 LGBTİ+ karakter olduğunu açıkladı.

Bu yıl konvasiyonel ve dijital medyada trans karakterlerin sayısı geçen yılki 29’u geçerek dan 42’ye ulaştı. Bu karakterler (20 trans kadın, 14 trans erkek ve 8 nonbinary trans) 25 drama ve 11 komedide yer alıyor. GLAAD, trans olmayan ilave 17 non-binary karakterin de ekranda olduğunu belirtti.

Dijital yayın platformlarr tarafında, GLAAD bu yıl raporunu yalnızca Netflix, Hulu ve Amazon Prime Video’yu değil, aynı zamanda Apple TV Plus, Disney Plus, HBO Max, Peacock ve Paramount Plus’ı da içerecek şekilde genişletti. Bu sekiz platformdaki diziler arasında GLAAD, 245 LGBTİ+ ana karakter ve 113 LGBTİ+ yan karakter olduğunu belirtti.

Where We Are on TV raporunun tarihinde ilk kez, geçen sezona göre altı puan artarak LGBTİ+ yayın karakterlerinin çoğunluğunu (56 karakter) lezbiyen karakterler oluşturdu. Geçen yıla göre beş puanlık bir düşüşle gay erkekler %35 (49 karakter), biseksüel temsili ise bir puan artarak %19’a (27 karakter) ulaştı.

Rapor ayrıca LGBTİ+ karakterlerinin ırksal çeşitliliğinin dijital yayın platformalarında arttığını, ancak kablolu yayında azaldığını ortaya koyuyor. %58 ile poc* LGBTİ+ karakterler, yayındaki beyaz LGBTİ+ insanlardan daha ağır basıyor. Poc LGBTİ+ insanların temsili ise dijitalde %49’a yükseldi ve GLAAD’ın tüm platformların LGBTİ+ karakterlerinin en az yarısının aynı zamanda poc olmasını sağladığına ilişkin kriterine yaklaştı.

Geçen yıl platformlarda HIV ile yaşayan üç karakter bulunurken (tümü FX’in “Pose” programında yer aldı), GLAAD bu yıl sadece iki karakter saydı: Netflix’in “Dear White People”ında Michael ve NBC’nin “Ordinary Joe”sunda Sai.

https://episodedergi.com/glaad-lgbti/

Juliantina dizisinin incelemesi.

$
0
0

Dizinin konusu ve IMDb puanıyla ilgili detaylar.. Yeni bir dizi önerisi ve incelemesiyle karışınızdayız. Dizinin adı şu sıralar gündemde olan Juliantina. Dizinin konusu ve analiziyle ilgili birçok ayrıntılı detaylar haberimizde… 17 Şubat 2022 Perşembe 22:58 Takip Et: Dizinin baş karakterlerinden olan Valetina geleceğini idealist bir gazeteci olarak kurmak ister. Ayrıca çok zengin bir aileden gelmektedir. Ailesinin onu biricik olarak görmesi kendi ayakları üzerinde durmasına izin vermez. Ta ki bu olay babasının bir suikaste giderek bıçaklanıp öldürüleceğe kadardır. Bu durumu kaldıramayan genç ve güzel kız kendini yıpratarak alkol gibi kötü alışkanlıklara yönelerek acısını sindirmeye çalışır. Sevgili Lucho yanında olması gerekirken daha çok başıboş bir kişilikte bizlere yansımaktadır. Dizinin başka bir baş karakterlerinden olan Juliana ise Valentina’dan daha farlı bir hayatı yaşamaktadır. Babası uyuşturucu satıcısı ve kiralık katil yapmaktadır. Bu nedenle birçok tehlikeli olaylara ailesini de dahil etmektedir. Son olayla beraber işleri daha çok sıkıntılı bir duruma düşürmeyi başarmıştır. Parasız ve ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalan anne-kız, çareyi Meksika’ya kaçmakta bulur. Böylelikle hayatlarına yeni bir sayfa açabilecek ve sorunsuz bir yaşam sürebilecektirler. Hayat tesadüflerle doludur. Kader dediğimiz olguyla kiminle karşılaşacağımız belli olmaz. Valentina ve Juliana da tam da böylesi bir anda karşı karşıya gelirler. İkili arasında bir sıcak yakınlaşma meydana gelir. İlişkilerindeki bu başlangıç, önce dostluğa sonra bir aşk hikayesine dönüşecektir. Juliantina dizi konusu yorumu Film akıcı bir şekilde ilerlemesi beklenirken olaylarda yaşanan dönüşümler peki iyi lanse edilmez. Bu karakterleri oldukça iyi bir şekilde yansıtır fakat tek düzeylikten kurtaramaz. Filmin konunsun itibariyle iki genç kızı özgürlükleriyle farklı kişilik tarzlarıyla öne çıkmaktadırlar. Zorluklar, ölümler, kaçamaklar, aldatmalar, kartel ya da en basiti kıskançlık, sevgi ve bunun gibi birçok tema gerçeklik boyutuna ulaşır. Yapmacık değil doğal; kurgusal değil içten gelir. Yönetmenliğini Carlos Cock’un senaristliğini ise Leonardo Padrón yaptığı Juliantina, 10 üzerinden çok fazla bir puan alamaz ama birçok kişinin hoş bulmadığı eşcinsel ilişkisine sade ve iyi bir boyutta sunmuştur. Bölümlerin fazlalığı sizleri korkutmasın kısa zamanlarıyla yer edinmektedirler. Farlı birçok duyla kedinizi iç içe bulabileceğiniz bir film sizleri beklemektedir.

https://www.gursesgazetesi.com/medya-tv/juliantina-dizisinin-incelemesi-dizinin-konusu-ve-imdb-puaniyla-ilgili-detaylar-h81724.html

Çalışanıyla Girdiği Eş Cinsel İlişki Gizlice Kaydedilen Evli Adamın İşlediği Cinayetten Kan Donduran Detaylar

$
0
0

Nergis

Onedio Editörü

Hindistan'da bir iş yeri sahibi eş cinsel ilişkiye girdiği 22 yaşındaki çalışanını öldürdü. Genç adam kendisini gizlice çekip bu görüntüleri yaymakla tehdit edince, iş yeri sahibi 2 yeğeniyle birlikte kan dondurucu bir cinayet işledi. Detaylar aşağıda...👇

Geçtiğimiz günlerde Hindistan’da hepimizin kanını donduran bir olay yaşandı.

Delhi’de yaşayan bir iş insanı, ilişkiye girdiği erkek çalışanını şantaj yaptığı gerekçesiyle vahşice öldürdü.

Sarojini Nagar polis merkezinin yaptığı son açıklamaya göre, genç adamın cansız bedeni parçalara ayrılmış bir şekilde çöp konteynerında bulundu.

Bir tekstil firmasının sahibi olan zanlı evli, ve iki çocuk babasıymış.

Kendisi, 22 yaşındaki çalışanı ile eşcinsel ilişki yaşarken genç çalışan birlikteliği gizlice kaydetmiş.

22 yaşındaki genç, iş insanının bu özel görüntülerini yaymakla tehdit edip para talep etmiş.

Ancak bu talebe sinirlenen iş yeri sahibi, iki yeğenini de çağırıp genç çalışanı öldürmüş ve maktulün cansız bedenini parçalara ayırıp bir çöp kutusuna koyduktan sonra Sarojini Nagar metro istasyonuna atmış.

Cesedin bulunmasının ardından, kolluk kuvvetleri kamera görüntülerinden de yararlanarak iki yeğenin kimlik tespiti yapmış ve bu korkunç cinayetin detayları aslında bu şekilde ortaya çıkmış.

İsmi açıklanmayan iş yeri sahibi, önce cinsel ilişkiye gireceği evi iki yeğenine haber vermiş.

Akabinde genç çalışanı bu köy evine çağırarak çalışanı uzağa düşürmüş ve bu kan donduran cinayeti işlemiş.

Olay hakkındaki soruşturma dosyası hala devam ediyor olsa da, isimleri açıklanmayan iş yeri sahibi ve iki yeğen tutuklandı.

Ne diyebiliriz ki, gerçekten kanımız dondu… Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

https://onedio.com/haber/calisaniyla-girdigi-es-cinsel-iliski-gizlice-kaydedilen-evli-adamin-isledigi-cinayetten-kan-donduran-detaylar-1046647

Günün homofobileri

$
0
0

 "Süper güç" ABD "süper nonoş"a dönüyor

Sapkınlık ABD'de hızla yayılıyor... Ülkede kendini LGBT'li olarak tanımlayanların sayısı rekor seviyeye ulaştı.

Araştırma şirketi Gallup tarafından yapılan ankete göre 2012 yılında yüzde 3,5'yi gösteren oran, yaklaşık 10 yılda iki kat artarak yüzde 7,1'e çıktı.

Geçen sene yapılan ankette 12 bin kişiyle telefonda görüşüldü.

Sonuçlar, 1997 ile 2003 arasında doğan ve yetişkinliğe erişen Z kuşağı üyelerinin yüzde 21'inin kendilerini LGBT+ kategorisinde gördüğünü ortaya koydu. Bu oran, Y kuşağının yaklaşık iki katı.

Oran 42-57 yaşlardaki X kuşağında 4,2, 58-76 yaşlardaki Bebek Patlaması kuşağında 2,6 ve 1946'dan önce doğan Sessiz Nesil üyelerinde 0,8 oldu.

Ankete göre LGBT'li sapkınların yüzde 57'si biseksüel. Kendini gay olarak tanımlayanlar yüzde 21, lezbiyen olarak tanımlayanlar yüzde 14 ve trans olarak tanımlayanlar yüzde 10.

Gallup ankete dair şu rezil ifadeleri kullandı:

"Genç yetişkinlerin cinsellikleri ya da cinsiyet kimliklerini kabullenerek reşit olması, Amerikalıların geyleri, lezbiyenleri ve trans bireyleri giderek daha fazla kabul ettiği ve LGBT bireylerin yasal güvencenin artmasından yararlandığı bir dönemde gerçekleşiyor."

https://www.yeniakit.com.tr/haber/super-guc-abd-super-nonosa-donuyor-1629475.html


Ali Rıza Demircan Hoca'dan sapkınlıkla mücadele için Diyanet'e çağrı! Neden hutbelerde yer verilmiyor?

İlahiyatçı Yazar Ali Rıza Demircan, Diyanet'in sapkınlıkla mücadelede yetersiz kaldığını, hutbelerde bu tür konulara yer verilmediğini söyleyerek önerilerde bulundu.

Eşcinsel sapkınlığın meşrulaştırıldığı bu dönemde vatandaşların bilinçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Demircan, Diyanet'in bu konuda harekete geçmesi gerektiğini belirtti. 

''Soralım, biz milletimizin gençlerine eşcinselliğin haramlığı ve zararlarını öğretiyor muyuz?'' diyen Demircan şunları söyledi;

''Diyanetin bir asırlık geçmişinde bir eşcinsellik hutbesi okutulmuş mudur? Bir kürsü dersi yapılmış mıdır? İlahiyat ve tıp fakültelerimizde bir doktora tezi hazırlanmış mıdır?

Onlarca yıldır ne faiz hutbesi, ne eşcinsellik hutbesi ne de işkence hutbesi var. İlgililer ve yetkililer imanlarını nasıl kurtaracaklar?

Müslümanların, gençlerin gittikleri Cuma namazlarında, Cuma hutbelerinde bile zina ve eşcinsellik haramlarına değinilmiyorsa onlar ve onları uyarmayan başta Diyanet ve İlahiyat hocaları olmak üzere ilgili yetkililer mânen büyük tehlike altındadır

Eşcinsellikle mücadeleyi de Recep Tayyip Beyden mi bekliyoruz?

Kültürel alanda muhalefet bile olamadık ama olsun, 20 yıldır siyaseten iktidardayız ya, eşcinsellikle mücadeleyi de Recep Tayyip Bey kardeşimizden bekleyebiliriz!

Zerre kadar şüphe etmiyorum; Recep Tayyip Bey, takip edeceği bir emir verse, Diyanet eşcinsellik konusunda hutbeler hazırlar.

YÖK de devreye girer, İlahiyat ve Tıp Fakültelerimizde yüksek lisans ve doktora tezleri hazırlatılır.

TRT, ATV, Kanal 7 ve benzeri kanallarımızda eşcinsellik karşıtı filmler bulunur ve yayınlanır.

Maddî ve manevî konumlarımızı, siyasetin belirlediğine inandığımız için siyasî liderlerin buyruğunu Allah’ın buyrukları üzerine çıkardık.

Düşünüyorum da, günahların en azîmi olan Allah’a ortak koşmak bundan başka nedir ki?

LGBTİ seviciler Diyanet'i hedef almıştı

Öte yandan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, eşcinsel sapkınlığın İslam'da kabul edilmediğini belirten Cuma hutbesi verilmişti. 

LGBTİ sevici barolar ve bazı kesimler, Diyanet'i ve Başkan Erbaş'ı hedef alarak suç duyurusunda bulunmuştu.

https://www.yeniakit.com.tr/haber/ali-riza-demircan-hocadan-sapkinlikla-mucadele-icin-diyanete-cagri-neden-hutbelerde-yer-verilmiyor-1629645.html

Bu Charlotte Papazı, Tüm LGBTQ Komşularını Karşılayan Bir Hristiyanlığa İnanıyor

$
0
0

 Carolina'da bir papaz, eyaletinin LGBTQ+ sakinleri için ayrımcılığa karşı koruma sağlamadığını söylüyor.

18 Mayıs'ta başyazı içinde yayınlandı Charlotte Postası , South Tryon Topluluğu Birleşik Metodist papazı Rev. Ray McKinnon, LGBTQ+ topluluğunun cemaatindeki ve ulustaki yerini vurgulayarak dile getirdi. Hristiyan inancımızın bir parçası olarak komşularımızı kendimiz gibi sevmemiz gerektiğini vaaz ediyorum. Bu, LGBTQ olanlar da dahil olmak üzere tüm komşularımız anlamına geliyor, diye yazıyor. Ne yazık ki devletimiz ve bu ülke, LGBTQ topluluğunu olması gerektiği gibi tam olarak aynı şekilde tutmuyor - henüz değil.

McKinnon, Kuzey Carolina'nın 29 eyaletten biri olduğuna dikkat çekiyor. eksiklik LGBTQ+ kişileri diğer alanların yanı sıra istihdam ve barınma alanlarında marjinalleşmeden koruyan ayrımcılık yapmama politikaları. Rahatsız edici gerçek şu ki, Kuzey Carolina'daki ve ülke çapındaki milyonlarca LGBTQ insanın günlük yaşamlarında ayrımcılığa maruz kaldığını bildiriyor. Siyahi bir adam olarak siyahi insanlar için sivil haklar ve adalet için savaşırken, bu çağrıları diğer marjinal gruplara yaymaktan nasıl vazgeçebilirim?

Rahip, LGBTQ+ haklarının her zaman bu kadar ateşli bir destekçisi olmadığını açıklamaya devam ediyor; Aslında, bir zamanlar LGBTQ insanlara karşı yıllarca kayıtsızdı. Devam ediyor: Muhafazakar bir Baptist evinde büyüdüğüm için, bana sunulduğu şekliyle kutsal yazının ötesine bakmadım. Yine de sevdiği biri ona açıldıktan sonra, McKinnon, onu queer topluluğunun kamu savunucusu olmaya götürecek görüşlerini derinlemesine yeniden değerlendirmeye başladı.

McKinnon'ın LGBTQ+ halkının kilisedeki yerini vurgulu bir şekilde savunması, Birleşik Devletler hükümetinin queer insanlar için medeni hakların korunmasını yıkmak için dini muafiyetleri giderek daha fazla kullandığı bir zamanda geliyor. göre bildiri Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği, Amerikan İlerleme Merkezi ve Hareketi Geliştirme Projesi tarafından, Trump İdaresi, ayrımcılık için bir lisans yaratan yasal müdahaleleri sürdürmek için dini özgürlüğü bir toplanma çağrısı olarak kullandı.

Bu daha geniş siyasi eğilimler bağlamında, McKinnon'ın organize dini bir marjinalleştirme uygulamasından ziyade bir kabul ve dahil etme yeri olarak ortaya koyması çok daha değerlidir. McKinnon, bu zorlu zamanlarda, Kuzey Carolina ve federal hükümetin eyalet çapında ayrım gözetmeme korumasından geçmesinin özellikle önemli olduğu sonucuna varıyor.

https://tr.gautamblogs.com/this-charlotte-pastor-believes-christianity-that-welcomes-all-lgbtq-neighbors-32319


ABD’den flaş İddia: Rusya'nın Ukrayna işgali sonrasında öldürecek ve kampa gönderilecek listesi elimizde!

$
0
0

ABD'de, Rusya'ya yönelik inanılmaz iddialar da bulunmaya devam ediyor. Alınan bilgiye göre Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletler'e Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi durumunda öldürülecek ve kampa gönderilecek Ukraynalılar listesini ele geçirdiklerini bildirdi.

Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan gerilime ABD'de dahil oldu. Son günlerde Rusya'nın Ukrayna’nın işgaline ilişkin çok sayıda iddiada bulunan ABD bu defa da Birleşmiş Milletler'e Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi halinde öldürülecek veya kampa gönderilecek Ukraynalılar listesini ele geçirdiklerini bildirdi. The Washington Post gazetesi, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi durumunda işkence, insanların yaygın acı çekmesi ve zorla kaybetmeler gibi planlar yaptığını öne sürdü. ABD'nin bu konuda güvenilir kaynaklardan istihbaratlar ile geçirdiği öne sürülürken kaynak belirtilmeli.

Öldürülecek isimler belirlendi

ABD’nin BM Cenevre Daimi Temsilcisi Bathsheba Crocker, Birleşmiş Milletler'e gönderilen mektubu imzalarken mektupta ise listedeki isimlerin Rusya'nın Ukrayna'da yapacağı hamleye karşı çıkacağı düşünülen isimler olduğunu öne sürdü. Bu isimlerin işgali sonrasında Hedef alınarak öldürüleceği iddia edildi. Ayrıca mektupta Rusya'nın Hedef alacağı isimler arasında Rusya'dan ve Belarus’tan Ukrayna'ya kaçan gazeteciler, muhalifler, yozlaşma karşıtı aktivistler, dini ve etnik azınlıklar ile LGBTİ+'ler olacağı iddia edildi.

Bazı isimler kampa gönderilecek

Birleşmiş Milletler'e önemli bir mektup gönderen ABD temsilcisi, aynı zamanda Rusya'nın öldürülecek isimler yanında kampa gönderilecek Ukraynalıları da belirlediğini öne sürdü. ABD temsilcisi, ellerinde buna işaret eden önemli ve güvenilir bilgiler olduğunu iddia etti. İddialar karşısında Rusya'nın vereceği cevap ise merak konusu oldu.

https://www.ilan365.net/abdden-flas-iddia-rusyanin-ukrayna-isgali-sonrasinda-oldurecek-ve-kampa-gonderilecek-listesi-elimizde

Fransa'nın''first lady'' si transseksüel iddiaları nedeniyle 2 kadına dava açtı

$
0
0

Brigitte Macron, Jean-Michel adında bir erkek olarak dünyaya gelen trans bir kadın olduğu söylentisini internette yayan kadınlarla mahkemede yüzleşecek. 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un eşi Brigitte Macron, transseksüel olduğunu iddia eden 2 kadına dava açtı.  

Mahremiyet ve temel kişilik haklarının ihlal edildiği ve imajının yasa dışı kullanıldığı iddiasıyla davanın ilk duruşması 15 Haziran'da Paris'te yapılacak.  

Davanın, Macron'un önceki evliliğinden 3 çocuğu ve erkek kardeşi tarafından birlikte açıldığı bildirildi.

Brigitte Macron'un, Nisan ayında Fransa'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ailesine olumsuz bir tanıtım yapabilecek bir kararla, kendisini suçlayanlarla mahkemede yüzleşmeyi seçtiğine dikkat çekiliyor.  

Son aylarda sosyal medya, ''First Lady''nin (eski adıyla Brigitte Trogneux) doğumdaki adı Jean-Michel olan trans bir kadın olduğu iddialarıyla sarsıldı.  

68 yaşındaki eski öğretmen Macron'un dava açtığı kadınlardan biri bir medyum, diğeri ise bağımsız bir gazeteci.

Çift, söylentileri First Lady ve ailesinin resimleriyle birlikte Aralık ayında YouTube'da yayınlamıştı.

Gönderi, Twitter ve diğer ağlarda #JeanMichelTrogneux hashtag'indeki bir artışla aynı zamana denk geldi.

Emmanuel Macron'un öğretmenken tanıştığı ve henüz gençken kendisinden 24 yaş büyük olan eşiyle ilişkisi, Fransa'da ve yurtdışında medyanın ilgi odağı olmuştu.

Ayrıca çiftin cinsiyet veya cinsel yönelim hakkındaki söylentilerin hedefi olması da ilk değil.

2017 başkanlık kampanyası sırasında Emmanuel Macron, eşcinsel olduğu iddiasıyla ilgili iddiaları reddetmişti.

https://bidinle.com/@bidinle-haber-merkezi/fransaninfirst-lady-si-transseksuel-iddialari-nedeniyle-2-kadina-dava-acti

“Misantropik” mi? Kadın kotası kontenjanındaki bir transseksüel hakkında Federal Meclis tartışması

$
0
0

AfD Milletvekili Beatrix von Storch, 8 Mart Kadınlar Günü ile ilgili Bundestag tartışması sırasında transseksüel ideoloji hakkında eleştirel yorumlar yaptı. Storch, trans milletvekili Ganserer’in fiziksel bir erkek olarak kadın kotası yardımıyla Federal Meclis’e yasal olarak girip girmediği konusundaki yasal endişelerini dile getirdi.

Kendini kadın olarak tanımlayan Bundestag üyesi Tessa Ganserer (Bündnis 90/Die Grünen) hakkında çıkan tartışma, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir Bundestag tartışmasında AfD üyesi Beatrix von Storch ile diğer partiler arasında hararetli tartışmalara neden oldu. düne getirildi.

leylek fırlattı konuşmasında Mevcut parlamenterlerin çoğunluğu “kadın kölelik karşıtı” “çünkü siz, buradaki neredeyse herkes cinsiyet ideolojisine bağlısınız”. İdeolojinin kadınları ve kız çocuklarını riske attığını sözlerine ekledi ve kadınların soyunma odasında trans bir kadın tarafından penisini soktuktan sonra taciz edildiğini hissettiklerini aktardı. çıplak olurdu.

Von Storch da konuyu, kadın kotası yardımıyla Federal Meclis’e seçilen trans politikacı Ganserer’e dikkat çekmek için kullandı. Bu bağlamda, “Cinsiyet Sayımı” girişimi, Ganserer’in Federal Meclis’e girmesini “Kadın kotasının kötüye kullanılması” Yeşiller içinde eleştiriliyor ve hatta Ganserer cinsiyeti işlevsel olarak ayarlamadığı ve medeni durumu asla resmi olarak değiştirmediği için seçim sahtekarlığından bahsetti. Bu anlamda, von Storch ayrıca şunları savundu:

“Meslektaşım Markus Ganserer etek, ruj, topuklu ayakkabı giyiyorsa, sorun değil. Ama bu onun özel meselesi. Biyolojik ve yasal olarak o bir erkek ve öyle kalacak. Ve yeşil kadın kotası yoluyla Federal Meclis’e bu şekilde girerse ve burada bir kadın olarak listeleniyor, bu kesinlikle yasa dışı.”

AfD politikacısı, toplumsal cinsiyet ideolojisinin savunucularının “cinsiyetin biyolojiyle hiçbir ilgisi olmadığını ve herkesin bir şekilde kendi cinsiyetini belirleyebileceğini iddia edeceklerini” kaydetti. Bu ideolojiyi eleştirenlerin şu anda zulme uğradığı nefret dolu tavırdan yakınıyordu. Von Storch’a göre, trans sorunu artık “totaliter” nitelikler kazanmıştır. İnsan anatomisine bakarak ekledi:

“Doğayı, hakikati bu kadar açık bir şekilde inkar eden, hakikatin kendisini suç ve hakikati söyleyen herkesi de suçlu ilan etmelidir.”

AfD milletvekillerinin konuşması, özellikle Bündnis 90/Die Grünen partisinin Bundestag milletvekilleri arasında anlaşılmaz karşılandı. Grubun çok sayıda üyesi, konuşmayı homurdanarak böldü. Ancak von Storch, Ganserer’in Yeşiller’in kadın kotasını anlamsız bulduğunu açıklamaya devam etti: “Robert Habeck doğru zamanda kendisine Roberta adını vermiş olsaydı, Roberta muhtemelen şimdi Şansölye olurdu.” Milletvekilinin dediğine göre Ganserer davası, “kadın kılığına girip girmemenin ya da kadın olman”ın bir fark yarattığını gösteriyor.

Tartışma sırasında von Storch, “herkesin özel olarak istediğini yapabileceğini açıkça söylediğini” vurguladı. Ancak, “cinsiyetinizi yasal olarak değiştirebileceğiniz” bazı koşullar vardır. Von Storch, Ganserer’in geçmişte bunu yapmamak için bilinçli bir karar verdiğini belirtti.

Yasal olarak, Ganserer bir erkek ve geçen Eylül ayındaki federal seçimlerde erkeksi doğum adı Markus altında yarıştı. Politikacı, transeksüel yasasında belirtilen prosedürün “aşağılayıcı” olduğu gerekçesiyle cinsiyetini erkekten kadına değiştirmeyi reddediyor. Ganserer haftalık taz gazetesine şunları söyledi: “Penis başlı başına bir erkek cinsel organı değildir.” Ganserer kendisi bir kadınla evli. Çiftin birlikte iki çocuğu var.

Sağlık Bakanı Karl Lauterbach (SPD), Storch’un açıklamalarını “utanç” olarak nitelendirdi ve “AfD dışındaki tüm partilerin” AfD politikacısının “insanlık dışı konuşmasına” karşı çıkacağını duyurdu.

AfD dışındaki tüm partiler insanlık dışı söylemlere karşı çıkıyor @Beatrix_vStorch AfD’den Federal Meclis’te Dünya Kadınlar Günü’nde. Yeşil milletvekillerine itiraz etti @GansGruen aşağılayıcı, alaycı bir şekilde kendi cinsel kaderini tayin etme hakkını alenen kınıyorlar. Utanç

Federal hükümetin “Queer Komiseri” Sven Lehmann, trans kadınların kadın olduğunu ve Ganserer’in de bir kadın olduğunu söyledi. “queer memuru” pozisyonu, federal hükümet tarafından “queer politikası” projelerinde yer alan tüm kişilerle birlikte çalışmak için yılın başında oluşturuldu.

Trans kadınlar kadındır ve @GansGruen Bayan von Storch bugün neyim #Bundestag dışarı verdi misantropik ajitasyondur. #trafik ışığı koalisyonu transseksüellik yasasının kaldırılmasını engellemeyeceği garanti edilmiştir. Özellikle şimdi!

Beatrix von Storch, transseksüel ideolojiye yönelik eleştirilerinde yalnız değil. Harry Potter kitaplarının yazarı Joanne K. Rowling, eleştirilen son yıllarda, transeksüel konularda artan tartışmalar arttı. Rowling, konuyla ilgili tartışmalı açıklamaları nedeniyle eleştirildi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı’nın geçmişte geleneksel cinsiyetlere nasıl davrandığını da eleştirdi. Geçen yılın sonlarında bir demişti basın toplantısı:

“Birisi kadın ve erkeğin aynı olduğunu düşünüyorsa, tamam. Ama sağduyu var.”

Putin’in gözünde Rusya, Batı’nın bu “karanlıkçılığına” karşı geleneksel değerlerin yardımıyla kendini savunabilir. Rusya’nın tüm halklarının Batı’nın “karanlıkçılığına karşı belirli bir iç ahlaki korumaya” sahip olduğunu söylemeye devam etti:

“Bırak istediklerini yapsınlar. Gelişmemiz için ilerici ve iyi olan her şeyi benimsemek zorundayız. Ama umarım halkımızın böyle bir gericiliğe karşı derin bir iç bağışıklık sistemi vardır.”

Konuyla ilgili daha fazla bilgi – “Kadın kotasının kötüye kullanılması” mı? Yeşil trans politikacı eleştirisinden sonra Emma dergisi için sorun

https://tr.detv.us/2022/02/19/misantropik-mi-kadin-kotasi-kontenjanindaki-bir-transseksuel-hakkinda-federal-meclis-tartismasi-rt-de/

Komplo Teorisyenleri Artık YouTube Shooter'ın Transseksüel Olduğunu İddia Ediyor

$
0
0

Salı öğleden sonra erken, üç kişi yaralandı YouTube'un San Bruno, CA'daki merkezindeki bir çekimde. Şüphelinin, polis olay yerine gelene kadar intihar etmiş 38 yaşındaki İranlı mülteci Nasim Najafi Aghdam olduğu belirlendi. Birçok medya kuruluşu ve San Bruno polis departmanı, Ağdam'ı bir kadın olarak tanımladı. Kimliği tespit edildikten kısa bir süre sonra, birkaç saçak web siteleri , alternatif sağ ve muhafazakar eleştirmenler ve radikal feministler, saldırganın bir trans kadın olduğunu öne sürmeye başladılar.

Youtube saldırganı bir erkekti. Bu erkek şiddetiydi, tweetlendi İngiltere'deki trans kadınları görevden uzak tutmak için bir kampanyaya öncülük eden eski bir Birleşik Krallık İşçi Partisi üyesi olan Jennifer James. Muhafazakar gazeteci Laura Loomer işaret etti Ağdam'ın çok kaslı kalçaları ve devetüyü kolları ve iddia edilen Nasim İran'da bir erkek ismidir. Yazar Kaeley Thriller-Haver, İran'ın toplumsal cinsiyet geçişine izin veren yasalarına da atıfta bulundu. destek Ağdam'ın trans olduğu iddiası.

Bu, internet komplolarının şiddet içeren bir kişiyi transseksüel olarak resmettiği ilk sefer değil - 2015'te, diğer sağ çıkış The Gateway Pundit rapor edildi Planlanan Ebeveynlik tetikçisi Robert Dear, kadın olarak oy kullanmak için kayıtlıydı, Ted Cruz bile bir söylenti ile koştu ondan önce çürütülmüş . Ve Ağdam'ın transseksüel olduğuna dair hiçbir kanıt yok. San Mateo Adli Tıp Kurumu'ndan bir temsilci, Ağdam'ın orada biyolojik olarak kadın olarak kayıtlı olduğunu telefonla doğruladı. Ağdam'ın adı için yapılan bir California veraset kaydı araması sonuçsuz döndü, bu da eyalette kişinin adını veya yasal cinsiyetini değiştirmek için gereken bir mahkeme kararının dosyalanmadığını gösteriyor. Ve resimler ve videolar Artık temiz olmayan sosyal medya hesaplarından, Aghdam'ın siyah ve turkuaz fırfırlı bir elbise içinde bir çocuk olarak görülmesi, genç bir kız olarak yetiştirildiğini gösteriyor.

Ancak atıcının trans olup olmadığı konunun dışında. Bu tür iddialar tehlikeli çünkü trans kadınların doğaları gereği şiddete meyilli olduklarına dair yanlış, transfobik söylentilerle oynuyorlar ve trans kadınların kendilerinin de şiddete maruz kaldığı gerçeğini görmezden geliyorlar. endemik seviyeler ABD'de şiddet.

https://tr.gautamblogs.com/conspiracy-theorists-are-now-claiming-youtube-shooter-is-transgender-32425

İHD LGBTİ+ Komisyonu’ndan Tarlabaşı açıklaması: “Yaşanacak tüm ihlallerin sorumlusu artık Beyoğlu Karakolu’dur”

$
0
0

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi LGBTİ+ Hakları Komisyonu, Bahriyeli Pub isimli kulübün yöneticilerinin Tarlabaşı’nda trans kadınlardan haraç kestiğini ve kadınları şiddete maruz bıraktığını açıklamıştı. Konuya ilişkin yasal süreç başlatan LGBTİ+ Hakları Komisyonu, İstanbul 2. Aile Mahkemesi’nden, şiddete maruz bırakılan trans kadınlar için koruma kararı çıktığını açıklayarak “Yaşanacak tüm ihlallerin sorumlusu artık Beyoğlu Karakolu’dur” uyarısı yaptı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi LGBTİ+ Hakları Komisyonu, 15 Şubat’ta açıklama yaparak Tarlabaşı’nda trans kadınların şiddete maruz bırakıldığını duyurmuştu. Toplantıda konuşan İHD Eş Genel Başkanı Av. Eren Keskin, Tarlabaşı’nda polis karakoluna 20 metre uzaklıktaki Bahriyeli Pub isimli kulübün yöneticilerinin “cadde parası” adı altında kadınlardan haraç kestiklerini, cinsel şiddete maruz bıraktıklarını ve tehdit ettiklerini dile getirmişti.

Konuya ilişkin yasal süreç başlatan LGBTİ+ Hakları Komisyonu bugün (21 Şubat) İstanbul 2. Aile Mahkemesi’nden koruma kararı çıktığını duyurarak, emniyet yetkililerini, “Tarlabaşı’nda şiddete maruz kalan trans kadın müvekkillerimiz adına yaptığımız başvuru sonrası İstanbul 2. Aile Mahkemesi’nden ‘koruma kararı’ çıktı. Yaşanacak tüm ihlallerin sorumlusu artık Beyoğlu Karakolu’dur” sözleriyle göreve çağırdı.

Senem Büyüktanır

https://medyascope.tv/2022/02/21/ihd-lgbti-komisyonundan-tarlabasi-aciklamasi-yasanacak-tum-ihlallerin-sorumlusu-artik-beyoglu-karakoludur/

Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>