Hırsızın Günlüğü kimin eseri? Hırsızın Günlüğü kitabının yazarı kimdir? Hırsızın Günlüğü konusu ve anafikri nedir? Hırsızın Günlüğü kitabı ne anlatıyor? Hırsızın Günlüğü kitabının yazarı Jean Genet kimdir? İşte Hırsızın Günlüğü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Jean Genet
Çevirmen: Yaşar Avunç
Orijinal Adı: Journal du Voleur
Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları
İSBN: 9789755391564
Sayfa Sayısı: 225
Hırsızın Günlüğü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Jean Genet. Çocukluğunda 'piç' ve öksüz. Büyüdüğünde 'hırsız', eşcinsel ve yazar. Babasının kim olduğu belli değildir. Annesi ise onu doğar doğmaz terk etti. Küçüklüğünü geçirdiği yetimhaneden 10 yaşında kaçtı. Tıpkı daha sonra yeleştirildiği her yerden ve katıldığı sömürge birlikklerinden kaçtığı gibi... Hayatını Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde hırsızlık, kaçakçılık gibi ünlü yazarların dikkatini çekince, bu yazarların cumhurbaşkanına verdikleri dilekçeyle cezası affedildi. Frasa'daki toplumsal hareketlerden Filstin mücadelesine, Amerika'daki Kara Panterler hareketlerden Filsistin mücadelesine, Amerika'daki kara Panterler hareketlerden Filistin mücadelesine, Amerika'daki Kara Panterler hareketine kadar çok sayıda mücadeleye, anarşizan bir tavırla destek verdi. Daha çok romanlar ve tiyatro eserleri, kaleme almış bir yazar olan Genet, Hırsızın Günlüğü'nde otobiyografik öğelere ön plana yer verilmiştir. Yaşamın en ücra köşelerine, hırsızların, fahieşelrin, eşcinsellerin, pezevenkleri dünyasına son dere ce şiirsel bir dille, derin ve incelikli ruhsal çözülmüş en edebi özgülere rastlanılan bir yapıttır.
Erkek egemen toplumun iktidarına, söylemlerine ve davranış kodlarına hem 'karşı'dan meydan okumuş, hem de bu iktidarın 'erkek' ve 'polis' nitelikleriyle özdeşleşmenin küçültücü hazzını yaşamış olan Genet, kendi deyimiyle 'korkak, hain, hırsız ve eşcinsel'dir. O, aşağılanmanın en üst mertebesinde bir 'aziz' gibi dolanırken, tamamne dışında kaldığı bizim dünyamız'a tuttuğu aynda, ahlakdışılığın, ihanetin, şiddetin imgelerini bir geçit töereni görkemli içinde seyrettirir.
Yeraltında yaşayan toplum dışı bu 'serseri'nin hayatı, birçok insanın dokunmaya bile cesaret edemediğii kimi değerlere hayatın içinden yapılan bir saldırıdır. Bu hayat Hırsızın Günlüğü'nde bir şiire, fakat vahşibir şiire dönüşmüştür. Hırsızın Günlüğü, yanıbaşımızda duran ve görmezden gelinen bir dünyanın içerden betimlenişidir.
Hırsızın Günlüğü Alıntıları - Sözleri
Bu günlükte beni hırsızlığa iten öteki nedenleri gizlemek istemiyorum; bu nedenlerin en basiti karnımı doyurma zorunluluğu idi; ama seçimime hiçbir zaman başkaldırma, acı, öfke ya da herhangi bir benzer duygu eşlik etmedi. Tam tersine, serüvenimi çılgınca bir özenle, “kıskanç bir özenle” sevişmek için bir yatak, bir oda hazırlar gibi hazırladım: Suç işlemek için kabardı kamışım.
Şiddet ortamına alışkın olanlar kendileri karışısında yalındırlar.
Düşüklüğün belirtilerini taşıdığınız sürece düşüksünüzdür ve hileciliği bilmenin pek az yararı olur. Yalnızca yoksulluğun gerektirdiği gurur kullanıldığı için, en iğrenç yaraları besleyerek acıma uyandırıyorduk. Sizin mutluluğunuzun bir kınaması oluyorduk.
Yıkım her zaman olasıdır. Biçim ve yapı değiştirme pusu kurup bizi bekler.
Bu yaşamı olduğundan başka bir şey yapmaya çabalamadım; onu süslemek, gizlemek için uğraşmadım; tam tersine, onu tam pisliği ile ortaya koymak istedim ve en pis göstergeler benim için büyüklük göstergeleri oldular.
[...] imgelemden oluşmuş zırhı içinde harikaydı.
[...] ahlâksal davranışlardan hoşlanan bir Tanrı’nın hırsızlığı yönettiğini kabul eder gibiyim.
[...] utanç pahasına, ruhumun içinin çürümüş olduğunu bildiğimi kabul ederdim, çünkü ruhum insanları burunlarını tıkamak zorunda bırakan bir koku çıkarırdı.
Yüzsüzce, hafiften gülümseyerek, ama önemsemeden benim kendisine hayran kalışımı izliyordu.
Nesnelere gülümsemeyi ve onlar hakkında düşünmeyi öğreniyordum.
[...] yazdıklarımı incelediğimde, içlerinde, aşağılık olarak kabul edilen varlıkları, nesneleri, duyguları yeniden saygınlıklarına kavuşturmak için sabırla sürdürülmüş bir istek görüyorum.
Ne yalnızca sözcükler ne de sesimin tonu coşkumu, ateşliliğimi dile getirirdi; yalnızca şarkı söylemezdim, gerçekten boğazımdan av hayvanlarının en çok âşık olanının çağrısı çıkardı.
Ama -suçlular sizden uzaktır- aşkta olduğu gibi, beni ve kendilerini dünyadan ve dünyanın yasalarından ayırırlar. Onların dünyası ter, sperm ve kan kokar. Kısacası, susamış ruhuma ve bedenime önerdiği şey bağlılıktır. Erotizmin bu koşullarına sahip olduğu için kötülüğe dört elle sarıldım.
Benim gururum utancımın kıpkırmızı rengine boyandı.
İnsan yaşadığını duyumsuyor.
Hırsızın Günlüğü İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yüce Yalancının Günlüğü: İhanet, hırsızlık, eşcinsellik ve derindeki sınırlar üzerine bir deneme Fransız düşünür ve oyun yazarı Genet, doğumundan ölümüne kadar bulaşmadık suç, sınırlarını zorlamadığı iğrençlik kalmadı. O bir başına bırakılmışlık sahasında, yaşamın ahlaki değerlerlerine çelme takan büyük ötekiydi. Hayatının yarısından çoğunu hapishanede geçirdi. Doğduğunda babası belli değildi, annesi bir fahişeydi ve onu doğurduktan sonra bakım evine bırakıp bir daha görmemek üzere terketmişti. Küçük yaşlarından itibaren hırsızlığa başladı ilk hapishane deneyimini 15 yaşındayken yaşadı. Toplumun belirlemiş olduğu bütün ahlaki ilkelere karşıydı. İnanç konusunda büyük bir karmaşanın içindeydi; "Tanrı düşüncesini bağırsaklarımda besliyorum" diye ekliyordu günlüğüne. Karanlıkta yolunu yitirmiş bir yolcuydu. Avrupanın hemen hemen her tarafını karış karış gezdi hemde sınırların çoğunu kaçak yollarla yürüyerek geçti. O da Rimbaud gibi aykırıydı ve sadece hayatında değil yazılarında da sınırları ihlal ediyordu. Karşı çıktığım dünyayla sınırlıyım, ondan kopuğum, derken kaleminde artık yabancısı olduğu kendisinin telaşı gizliydi. Onun dünyası farklıydı. "Yorgunluk, utanç, yoksulluk beni bir dünyaya, ancak içinde her olayın benim tanımlayamayacağım, ama bu dünyanın size önerdiğinden de farklı anlam taşıdığı bir dünyaya başvurmaya zorluyordu." derken tamamen dışlandığı bu yeryüzünde gerçekleştirdiği bütün iğrençlikleri insanların en derinlerinde dahi söylemekten utandığı gerçeklerine bir başkaldırıydı. Dilencilerin, çirkinlerin, eşcinsellerin tarafını tutmak ona daha ilgi çekici geliyordu. Yaptığı bütün yanlışların derinlerinde, "Şeytanı tanrı olmaya zorlamak" uğraşında olduğunu gösteriyordu. Yazdıklarını çok uçlarda görenler belki de onun çocukluğunda çektiği yalnızlığı, travmaları, dışlanmışlığı bilmeden yorum yapıyordur ama o çocukluğunu anlatırken tamamen geride bıraktığını şu sözlerle dile getiriyordu: Ama benim yok oluşumu kim engelleyecek. Yıkımımdan söz ederken "tren çocukluğumun barikatlarında durdu..."İncelemenin sonuna şunu da eklemek istiyorum herkese hitap etmeyen bir yazar, bu kitabı kimseye tavsiye etmiyorum çünkü bu kitabın okuyucusu zaten basit bir öneriyle eline alıp okuyacak bir okuyucu değildir gerçek okuyucusu zaten bu kitaba mutlaka denk gelecektir. Ve son olarak: Eğer derin bir yapıt, korkunç bir biçimde kendi içine batmış bir insanın haykırışıysa, insanların bu yapıttan uzaklaşmaları hayırlıdır... (Sisyphos)
Babası belli olmayan, annesi tarafından terk edilmiş, 10 yaşına kadar yetiştirme yurdunda yaşadıktan sonra kaçıp, sokakları mesken edinmiş hırsız ve eş cinsel olan yazarın başından geçenleri anlattığı sıra dışı bir roman. Herkesin ilgisini çekmese ve ilk sayfalarda ağır ilerlese de sonradan okuru kendine bağlayabiliyor. Yine de iyice araştırmadan başlamamakta yarar var. (Kitap okumak)
Yazarın kendi hayat hikayesini anlattığı kitap,10 yaşından itibaren hırsızlıkla başlayan ve eşcinsel kimliğiyle beraber toplum üzerinde oluşan bakış açısını ve acılarını anlatıyor . (Güneş Duygu)
Kitabın Yazarı Jean Genet Kimdir?
Jean Genet (Jan Jöne diye okunur) (1910-1986) Fransız düşünür, yazar. Daha çok tiyatro oyunlarıyla tanınır.
1910 yılında Camille Gabrielle Genet tarafından kimsesizler yurduna bırakılan yeni doğmuş bebeğe Jean adı verilmişti. Jean, yedi yaşına geldiğinde zanaatçı bir ailenin yanına yerleştirildi. 10 yaşında hırsızlığa başladı, on üç yaşında bir zanaat okuluna kaydoldu. Ancak orada da çok kalmayacaktı; 1926'da, 3 ay süren ilk hapishane deneyimini yaşadığında 15 yaşındaydı. Serbest kaldığında uslanmamıştı; bu kez reşit olana kadar kalmak üzere ıslahevini boyladı. 1930ların sertliği ile ünlü bu ıslahevi Genetyi gerçek bir suçlu haline getirdi.
Islahevinden kurtulabilmek için yazıldığı askerlikten ve ardından Fransadan firar eden Genet, pekçok ülkeyi ve hapishaneyi ziyaret edeceği bir yıllık seyahatinin sonucunda 1937de Fransaya geri döndü ve yeniden suç dünyasına daldı. Beş yıl boyunca ya hırsızlık yaptı, ya fahişelik. 1942de bir kez daha cezaevine düştüğünde olgunlaşmıştı artık. İlk şiirini yazdı, ilk kitabı Notre-Dame des Fleurs (Çiçeklerin Meryem Anası) yayımlandı. Ardından Miracle de la rose (Gülün Mucizesi) geldi. 1948 ylında yayımlanan Journal du voleur (Hırsızın Günlüğü) bir anlamda Genet'nin otobiografisi niteliğindedir. Le balcon (Balkon), oyunları ve hatta tüm eserleri içinde en çarpıcı olanı kabul edilir. Balkon adlı oyununda yeryüzü egemenlerini alaycı ve acımasız bir dille eleştirir. Bu oyun Türkçe olarak 1998 yılında Tiyatro Stüdyosu tarafından sahnelendi. Ölümünden kısa süre önce, atölyesinde ziyaret ettiği Alberto Giacometti ile yaptığı röportaj ve Giacometti'nin sanatı üzerine kendi yorumunun bulunduğu L'Atelier d'Alberto Giacometti Giacometti'nin Atölyesi adlı röportaj/sanat içerikli kitabı, Genet'nin son yapıtıdır.
Kitapları sayesinde tanıştığı André Gide, Jean Cocteau ve Jean-Paul Sartre'ın cumhurbaşkanına verdikleri dilekçe sonucu özgürlüğüne kavuşmuştur. Bu af sonrası, tekrar yeraltı dünyasına dönmemiş, kendisini tamamıyla edebiyata vermiştir. Ancak toplumsal olaylara, ezilen insanlara karşı hiç duyarsız kalmadı; 1968 mayısında öğrencilerin, Vietnam Savaşı sırasında Amerikan solunun, ırkçılığa karşı Kara Panterler'in ve İsraile karşı da Filistinliler'in yanındaydı. Bu konular hakkında yazdıkları ve röportajları Türkçe olarak Açık Düşman başlığıyla yayımlanmıştır.
1986'da Paris'te bir otel odasında ölü olarak bulunmuştur.
Jean Genet Kitapları - Eserleri
Balkon
Hırsızın Günlüğü
Hizmetçiler
Zenciler
Açık Düşman
Gülün Mucizesi
Denizci
Paravanlar
Çiçeklerin Meryem Anası
Giacometti'nin Atölyesi
Sıkı Gözetim
Cenaze Merasimi
Sevdalı Tutsak
Tek Başına
Nasıl Oynanmalı
Jean Genet Alıntıları - Sözleri
“Güzel cümleler ezberlemeliydim. Böyle şeyler öğrenilir. Ama ben kendim güzel bir cümleyim, işte bu öğrenilemez.” (Sıkı Gözetim)
Kendi kendimin heykelini yapmayı bitirmedim, kendi kendimi dantel haline getireceğim. Kendi kendimi bir virane halinde tekrar işleyeceğim, ebedi bir virane. Şu anda beni yok eden zaman değil. Beni bitiren yorgunlukta değil. Sadece ölüm içime işleyen ölüm. (Zenciler)
Bu yaşamı sürmekten, bu oyunu oynamaktan başka hiçbir çaremiz yok bizim. (Hizmetçiler)
Ama ben, kendim güzel bir cümleyim, işte bu öğrenilemez. (Sıkı Gözetim)
Sevgilimin bana yüz vermeyişi beni daha da güzelleştiriyor. (Hizmetçiler)
Geceleyin, uçsuz bucaksız bir alanın ıssızlığında, yalnız ikiniz varsınız yeryüzünde. Bedenlerinizin çifte yontusu her bir yarısında yansıyor. Yalnızsınız ve çifte yalnızlığınız içinde yaşıyorsunuz. (Denizci)
Nesnelere gülümsemeyi ve onlar hakkında düşünmeyi öğreniyordum. (Hırsızın Günlüğü)
Şimdi hoşlanıyorum kendimden. Siz hoşlanmıyor musunuz benden? (Sıkı Gözetim)
Her insanın bir kimliği vardır ama insan kendi kimliğini algılayamaz; kendisinin düşsel bir yansısını başka bir insanın gözünde görebilir. (Sıkı Gözetim)
Aranızda özgürlüğün tadını iletmek önemli. Ne var ki Beyazlar özgürlükten korkuyorlar. Onlar için fazla kuvvetli bir içki bu. (Açık Düşman)
sayesinde aşkın ne olduğunu anladığımız davranış: Bir tekten ayrılmanın bilinci, ikiye bölünmüş olmanın bilinci, benliğinizin hayran hayran sizi seyre daldığının bilinci. (Denizci)
çekicilik güzellikte değildir, bir varolma biçimindedir. (Açık Düşman)
...devlete tabi olan halk değildir, devlet halka tabidir; çokuluslu hisse senedi ortaklığına dayalı şirketlere ve onların fabrikalarına ihtiyacı olan halk değildir, halka ihtiyacı olan o pislik kapitalistlerdir... (Açık Düşman)
Kamplardaki sivil halka dokunulmayacağına söz veren Reagan, Mitterrand ile Pertini'ye inanıp Arafat ile beraber giden anne babalara şimdi bunu nasıl söyleyeceğiz? Çocukların, yaşlıların, kadınların katledilmesine ve cesetlerinin öylece başlarında bir dua bile okunmadan öylece ortada bırakılmasına kimsenin sesini çıkarmadığını nasıl söyleyeceğiz onlara? Ölülerinin nereye gömüldüğünü bilemediğimizi nasıl söyleyeceğiz? (Tek Başına)
İdam sehpasında ölmek; mutluluğumuz, şanımızdı bizim. Harcamone “başarmıştı” ve bu başarı her gün karşılaşılan işlerden olmadığından, servet ya da yüksek görevler gibi, bende şaşkınlık ve hayranlık uyandırmış, aynı zamanda da büyülü bir olaya tanık olan kimseyi altüst eden türden bir korku vermiştir bana. (Gülün Mucizesi)
"Kim ki bu yalnızlık karşında büyülenmemiştir, resmin güzelliğini anlayamaz. Anlıyorum derse, yalandır." (Giacometti'nin Atölyesi)
Çünkü Siyah-lar'ın baskıcı ve faşist bir rejimde yaşadıklarını anlayabilmek için Beyazlar'ın hayal güçlerini adamakıllı çalıştırmaları gerekiyor. (Açık Düşman)
Düşüklüğün belirtilerini taşıdığınız sürece düşüksünüzdür ve hileciliği bilmenin pek az yararı olur. Yalnızca yoksulluğun gerektirdiği gurur kullanıldığı için, en iğrenç yaraları besleyerek acıma uyandırıyorduk. Sizin mutluluğunuzun bir kınaması oluyorduk. (Hırsızın Günlüğü)
hayır, hiçbir zaman bizim için aşk olmayacak... (Zenciler)
Buralarda, gülme yalnızca bir dramdan doğar. Bu bir acı çığlığıdır. (Çiçeklerin Meryem Anası)
https://www.mardinlife.com/hirsizin-gunlugu-jean-genet-kitap-ozeti-konusu-ve-incelemesi.html