Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

Erkek çift lezbiyen olarak evleniyor

$
0
0
Parma Bertoli ile Stephanie Nickles, geçtiğimiz yıl Parma'ya tedavi edilemez beyin tümör tanısı konulduktan sonra evlenebilmek için bağış toplamaya başladılar. Birbirine aşık olan iki adam, cinsiyet değişikliği operasyonu geçerek kadın oldular.

59 yaşındaki Parma Bertoli ile 43 yaşındaki Stephanie Nickles, 2004 yılında hala erkek iken tanışıp bir ilişkiye başlamışlardı. Stephanie, 2006 yılında devletin karşıladığı operasyonla kadın olmuştu. Parma, 2008'de kadın oldu.

Birlikte yaşayan çift, doğum belgelerini değiştirip kadın olduklarını belirten kimliklerini çıkarttılar. Çift, gelecek ay yapacakları düğünde beyaz gelinlikler giymeyi planlıyorlar.

Geçtiğimiz Ekim ayı, Parma'da ölümcül beyin tümörü tanısı konuldu ve hayatının 12 aydan kısa bir süre içerisinde sona ereceği bildirildi.

Çift, sınırlı vakitlerinin kaldığını bildiklerini, ve kanser tanısı konmadan önce kararını aldıklarını evliliğin ilişkileri için çok özel bir anlamı olduğu söylediler.

Çift, finansal durumlarının kötü olduğunu ve evlilik hayallerini gerçekleştirmek için bağış topladıklarını belirtti.

Vatan

Ojeli Brad Pitt

$
0
0



Uluslararası Palm Springs Festivali’nde ödül vermek için sahneye çıkan aktör Brad Pitt, parmaklarına farklı renk ve desenlerle sürdüğü ojeleriyle dikkat çekti. Geçen yıl Angelina Jolie ile evlenen oyuncunun oje seçiminde çocuklarından ilham aldığı konuşuluyor. Çocuklar, çiftin düğününde de Jolie’nin duvağını çizimleriyle süslemişti.

Hürriyet

Gizli eşcinsellik üzerine açıkça kötü bir oyun

$
0
0
Paris'in şu sıralar en gözde oyunlarında biri 'İki Çırılçıplak Adam'. Avukat Kremer, bir gün kendisini asistanıyla çırılçıplak aynı yatakta bulur. Yoksa o bir eşcinsel midir? Zerafetten yoksun demode klişelerle yüklü bu oyubaşarısını ancak kadrosuna borçlu olabilir.

Perde açılır; şık bir salonun ortasında bir divan-yatakta iki erkek çırılçıplak uyumakta. Erkeklerden biri aniden uyanır ve yanındaki adama şaşkınlıkla bakıp, orada ne aradığını sorar. Öbürü de durumu izah edemeyeceğini, nasıl olup da aynı yatağa düştüklerini anlayamadığını söyler. Her ikisi de hayretler içinde birbirlerine bakıp bu duruma bir mana veremezler. Aniden daha geçkin olanın karısı salondan içeri girer ve ikisini orada çıplak görünce, bir açıklama yapmalarını ister. Ama her iki adam da cinsel ilişki yaşayıp yaşamadıklarına dair bir şey hatırlamamaktadırlar. İkisi de ağır bir “cinsel hafıza” kaybına uğramışlardır. O andan itibaren, komedi unsuru da oyunun başrolüne oturur. Geçkin adam, düştüğü durumdan kendini kurtarabilmek için yalana dolana ve garip stratejilere başvurmaya başlar. Ona göre yaşadığı tam bir kâbustur ve ağır bir komploya kurban gitmiştir.

Çarşafına sarılmış, bir Roma imparatoru edasıyla, büyük aktör François Berléand iyi bir oyunculuk performansı sergiliyor. Düştüğü bu tuhaf ve sıra dışı durumdan sıyrılabilmek için debelenmesi seyirciyi güldürüyor.

Karşısında genç Sébastien Thiéry, başına gelenlerden bir şey anlamayan salağı hakkıyla yorumluyor. İkisinin karşısında, deneyimli oyuncu İsabelle Gélinas, aldatılan kadının ruh hallerini bütün incelikleriyle oynarken, aldatılan kadının da anlayışlı ve bağışlayıcı olabileceğini ortaya çıkarıyor.

Avukat Kramer’in (François Berléand) bürosundaki asistanı ile yaşadığı bu sıra dışı duruma anlam verememesi ve birbirlerine herhangi bir açıklamada bulunamamaları tam bir kaos. Kramer, karısına bu vaziyette yakalanınca, evliliğini kurtarabilmek için bin dereden su getiriyor. Açıklayamadığı bu durumdan sıyrılmak için bir gerçek uydurmak istiyor. Ama bu gerçek nerede? Kramer’in salonunda mı yoksa Kramer’in vicdanında mı? İnsanoğlu, iç dünyasının derinliklerini karıştırdığında nelerle karşılaşabileceğini kestirebilir mi?

TİPİK BİR VODVİL
Sébastien Thiéry, bu oyunu yazarken, teksti “En akıl almaz cinsel dürtülerimizin bilincinde miyiz?” sorusu üstüne kalem almış olsa da, bu oyun salt eşcinselliği konu alan bir piyes değil. Aksine, modern zamanların bir komedisi. Bilindik klasik karı-koca-sevgili üçlüsüne nanik yapan ama vodvilin ritmine ve dinamizmine sahip çıkan bir oyun. Bir şekilde, yazar Sébastien Thiéry, vodvil türüne saygı duruşunda bulunurken, Feydeau’nun parfümünü İonesco’nun şüphesiyle harmanlayarak, tekstine yeni bir soluk getirmeye çalışıyor.

Edouard Lang’ın dekoru minimal ama son derece şık. Ladislas Chollat’nın rejisi dinamik.

Oyunun çıkış noktası oldukça ilginç, ama oyunun sonu seyirci için büyük bir hayal kırıklığı. Perde kapandığında, seyirci ilk sahnede olup bitenlerin sebebini öğrenemiyor. Final doyurucu değil.

Bir buçuk saat boyunca oyunda avukat Kramer’in genç asistanıyla iki defa daha uygunsuz bir vaziyette karısı tarafından yakalandığını, sonrasında, karısına eşcinsel olmadığını kanıtlamak için paralı bir fahişeyi evine davet ettiğini ve karısının onları yakalaması için tezgah kurduğunu görüyoruz. Kramer, bir erkekle birlikte olabilme fikrini hep reddediyor. Asistanıyla olan bitenden ısrarla hiçbir şey hatırlamıyor; o durumuna hiçbir anlam veremiyor. Ama aynı büroda çalıştıklarına göre, birbirlerini iyi tanımaları gerekmez mi? Ya salonda yerdeki prezervatifler? Ünlü avukat ve sadık koca Alain Kramer, nasıl oluyor da bürosundaki asistanıyla yatakta yan yana çıplak yatıyor ve hiçbir şey anımsayamıyor?

Durum da, sözcükler de komik öğenin etrafında dönüp dolaşıyor.

Madeleine Tiyatrosunda seyrettiğim bu oyunun teksti, aslında çok hazin! Hikâye başlıyor ama sonuçlanamıyor. Mantıklı hiçbir açıklama getirilmiyor. Eşcinsellik ve aldatma üzerine yazılmış diyaloglar çok satıhta ve çok ucuz; öyle ki seyirciyi güldürmeye yetmiyor, ne de düşündürmeye yetiyor. Oyuncular, bu maskaralığa rağmen, rollerinin hakkını vermeye çalışıyorlar. Ama François Berléand gibi bir ustanın böyle bir oyunda oynamayı kabul etmesi beni çok şaşırttı. Oyun çok ama çok hafif, sıkıcı, duygudan, zekâdan yoksun…

Yazarın, bu oyunla vermek istediği mesaj bir türlü açığa çıkmıyor. Zarafetten yoksun bu oyunda, yazar hikâyeyi nereye bağlamak istediğini belki de kendisi bile bilmiyor. Eşcinsellik üzerine ağır ve modası geçmiş klişeler oyunu avamlaştırıyor.

Fakat eylülden beri Madeleine Tiyatrosunda devam eden bu oyun hep dolu oynanıyor. Tahminime göre, bu da kadrodaki isimlerle ilgili. Büyük aktör François Berléand’ın karşısında “Baba” oyunundaki rolüyle Molière ödülü almış İsabelle Gélinas ve oyun yazarı olarak son yıllarda yıldızı parlayan Sébastien Thiéry’nin bu oyunun tekstine imza atması ve Berléand’ın karşısında oynaması, hepsi bir arada seyirciye cazip geliyor.

İki Çırılçıplak Adam/Deux Hommes Tout Nus
TİLDA TEZMAN
Radikal

Eşcinsel olmadığını kanıtlamak için soyunacak

$
0
0
Bollywood oyuncusu: Çıplak fotoğraflarımı yayınlarım

Bollywood'un ünlü oyuncusu Sahil Khan, 'eşcinsel olmadığını kanıtlamak' amacıyla yapımcı Ayesha Shroff'la çekilmiş fotoğraflarını basına verebileceğini açıkladı.

Hindistan ’da yapımcı Ayesha Shroff tarafından dolandırıcılıkla suçlanan ve yapımcının eşcinsel olduğunu söylediği oyuncu Sahil Khan, iddiaların asılsız olduğunu göstermek amacıyla cinsel ilişki esnasında çekilmiş fotoğraflarını basına verebileceğini açıkladı.

Independent’ta yer alan habere göre, yapımcı Shroff, Khan’ın kendisini dolandırdığını belirterek dava açtı. Khan ise suçlamaları reddederek, yönetmen Jackie Shroff’un eşi Ayesha’yla bir ilişki yaşadığını ve bu parayı ilişki esnasında birlikte harcadıklarını öne sürdü. Yapımcı Shroff ise bu iddiaları, Khan’ın eşcinsel olduğunu söyleyerek yalanladı.

Hindistan’da eşcinselliğin 2013’ten bu yana yasak olduğu bilinirken, Khan, “eşcinsel olmadığını kanıtlamak amacıyla” Shroff’la cinsel ilişki esnasında çekildiği fotoğrafları yayınlayabileceğini açıkladı. Khan, “Benim Ayesha’yla samimi fotoğraflarım var. Bunları göstermek zorundayım. Ayesha benim hakkımda çok şey söyledi – eşcinselmişim, ilişki yaşamamışız – ve bu yüzden bana, bu fotoğrafları topluma göstermekten başka çare bırakmadı” dedi.

Radikal

'Toplumun intihara sürüklediği trans bireylerin ölümleri nefret cinayetidir'

$
0
0
İstanbul Boğaziçi Köprüsü'nden atlayarak intihar eden Eylül Cansın düzenlenen eylemlerde, transfobik nefretin ve şiddetin arttığına dikkat çekti

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak intihar eden 23 yaşındaki Eylül Cansın için LGBTİ dernekleri İstanbul ve Ankara’da eş zamanlı eylem yaptı.

İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde düzenlenen eylemde LGBTİ aktivistleri Tünel’den Galatasaray Meydanı’na “Trans Seks İşçilerinden Haraç Alamaz Şiddet Uygulayamazsın” yazılı pankart, ellerinde dövizler ve sloganlarla yürüdü.

Ankara Yüksel Caddesi’nde de eş zamanlı yapılan eyleme Pembe Hayat LGBTİ, İstanbul LGBTİ, Kaos GL, Siyah Pembe Üçgen LGBTİ, Yeryüzüne Özgürlük Derneği, Hayvan Hakları Koruma ve Geliştirme Derneği, Pembe Caretta LGBTQ, Kars Homofobi ve Transfobi Platformu, Malatya Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gençlik İnisiyatifi, Hevi LGBTİ, Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi ve Devrimci Liseliler katıldı.

Kötü hava koşullarına rağmen transfobik nefrete karşı yürüyen grup, Galatasaray Meydanı’nda bir basın açıklaması yaptı. Toplumsal olaylara müdahale aracı olan bir TOMA ile İstanbul Çevik Polisi’nin aldığı geniş güvenlik önlemleri ise dikkat çekti.
Grup adına basın açıklamasını LGBTİ aktivisti Yağmur Beyrut okudu.

Son günlerde trans kadınlara yönelik şiddetin arttığına dikkat çeken Yağmur Beyrut, “Trans kadınların çoğunlukla tek seçeneği olan seks işçiliği alanı 19. Yüzyıl kömür madenlerinden daha güvenli değil. Seks işçileri her gün daha fazla güvencesiz, esnek ve iş cinayetlerine açık halde çalışmaya zorlanıyor. Alanların daraltılıp baskının artmasından kaynaklı daha fazla rekabet ve istihdam sorunu ile karşı karşıya kalıyorlar” dedi.

23 yaşındaki trans kadın Eylül Cansın, geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak intihar etmişti. İntihar öncesinde çektiği bir videoda “çalışmak istedim ama izin vermediler. Artık daha fazla dayanamıyorum” demişti. Eylül Cansın, sosyal paylaşım sitesi facebook üzerinden paylaştığı bu videoda son günlerde artan “trans çeteleri” ne işaret etmişti. Kadıköy Bağdat Caddesi’nde yalnız yaşayan Eylül Cansın, intiharından kısa bir süre önce Duygu Buket, Kumsal Güldiken, Elçin Canözü ve Ali Ercan Güldiken adlı kişiler tarafından şiddete maruz kalmış ve kendisini darp edenler hakkında İskele Polis Merkezi’nde suç duyurusunda bulunmuştu.

Eylül Cansın’ı intiharından önce köprü üzerinde kendisini ikna etmeye çalışan polis memurlarına yaşadığı sorunları anlattığı ve belli isimler verdiği öğrenildi. Polis yaptığı araştırma sonucunda İskele Polis Merkezi’ndeki tutanak kayıtlarında adı geçen Duygu Buket adlı trans kadını intihara azmettirme nedeniyle gözaltına aldı.

Yankı Bayramoğlu iddiaları yalanladı

Sosyal paylaşım sitesi facebook üzerinde Eylül Cansın’ın annesi Nurcan Zengin imzasıyla bir mektup yayımlandı. Bu mektupta Nurcan Zengin olduğunu iddia eden kişi Eylül Cansın’ı intihara iten nedenleri tek tek anlatıp belli isimler vererek çeşitli iddialarda bulundu.

Bu iddialar arasında Türkiye Trans Kraliçesi Yankı Bayramoğlu’nun ismi de yer aldı. Yaklaşık iki yıl önce Yankı Bayramoğlu,  Eylül Cansın’dan 6 bin 500 TL para aldığı ve kendisini darp ettiği iddia edildi. Bu iddiaların tamamen asılsız olduğunu söyleyen Yankı Bayramoğlu, “Bunların tamamı yalan yanlış. Sosyal medya üzerinden bana pek çok küfür içerikli mesajlar geliyor. Bu iddialar ile hedef gösterildiğimi ve annesinin yazdığı söylenen mektubun bence başkaları tarafından yazıldığını düşünüyorum. Rahmetli Eylül Cansın benim eski ev arkadaşımdı ve bir süre sonra anlaşamadık ayrıldık. Annesinin acısını anlıyorum benim annem ve  da çok ağladı Eylül için. En son yılbaşı gecesi Eylül Cansın bana kutlama mesajı yolladı whats app üzerinden” dedi. Bayramoğlu, Eylül Cansın’ı ölüme sürükleyenlerin trans çeteleri ve toplum olduğuna işaret ederek sorumluların biran önce yakalanmasını istediğini sözlerine ekledi.

'Eylül Cansın uyuşturucu kullanmaya başlamıştı'

İddialar arasında yer alan bir diğer isim ise Kumsal Güldiken. Eylül Cansın’ın eski ev arkadaşı olduğunu söyleyen Kumsal Güldiken, “Eylül Cansın son günlerde psikolojik bunalıma girmişti. Çeşitli sorunlar yaşıyordu. Alkol ve uyuşturucu kullanmaya başladığını öğrenmiştim” dedi.

Yaklaşık iki ay önce Bağdat caddesi üzerinde tartıştıklarını söyleyen Güldiken, “Bizim evimizin önüne geldi Eylül Cansın bir gece. Bağırmaya başladı o esnada da soyundu. Biz de kendisiyle münakaşa ettik ve kaçmaya başladı bir apartman boşluğuna yuvarlanarak düştü. Bizden şikayetçi olduğunu öğrendik ama karakolda barışmıştık kendisiyle” dedi.

Eylül Cansın’ın intihar etmesinde kimsenin payı olmadığını belirten Kumsal Güldiken, Cansın’ın yaşadığı sorunlardan dolayı girdiği bunalım sonucu intihar ettiğini sözlerine ekledi.

İstanbul LGBTİ Derneği ise son günlerde seks işçisi trans kadınlardan gelen şikayetler üzerine yaptıkları araştırma sonucu sözde iddia edilen trans çeteler ve üyeleri hakkında Avukat Eren Keskin aracılığıyla savcılığa suç duyurusunda bulunacağı öğrenildi.

Ege Üniversitesi Legebit Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Araştırmaları Topluluğu da 07 Ocak 2015 tarihinde saat 18:30’da Alsancak Garı önünde Eylül Cansın anısına bir basın açıklaması düzenleyerek trans cinayet ve ölümleri protesto edecek.

Michelle Demishevich - T24

'LGBTİ hapishanesi projesinden endişeliyiz'

$
0
0
LGBTİ örgütleri, İzmir'de LGBTİ tutuklu ve hükümlülere yönelik kurulması planlanan özel cezaevinin devlet eliyle ayrımcılık anlamına geleceğini belirttiler

Adalet Bakanlığı'nın yapımını planladığı LGBTİ Hapishanesi'nin sakıncalarını vurgulayan LGBTİ örgütleri, Adalet Bakanlığı'na projen inşaatına başlamadan önce, konunun muhatapları olan STÖ’lerden görüş alması gerektiğini vurguladılar.

20 Sivil Toplum Örgütü'nün 'Endişeliyiz' başlığıyla Adalet Bakanlığı'na seslendiği açıklama şöyle:

Endişeliyiz!

LGBTİ Hapishanesine İlişkin Adalet Bakanlığı’na Çağrı ve Önerilerimiz

Adalet Bakanlığı, çeşitli bilgi edinme başvuruları ve soru önergelerine verdiği cevaplarda LGBTİ mahpuslara yönelik olarak özel bir hapishane inşa edeceğini açıkladı ve açıklamaya devam ediyor. Son olarak bir trans mahpusun bilgi edinme başvurusuna verdiği cevap daha net bilgiler içeriyor:

“Bakanlığımızca, lezbiyen, gay, transeksüeller ve biseksüellerin muhafaza edileceği Açık ve Kapalı Ceza İnfaz Kurumları yapımına yönelik proje çalışmaları başlatılmıştır. Söz konusu projenin 2015 yılında İzmir ilinde ihale edilerek inşaatına başlanması öngörülmüştür. İhale ve yer teslimine müteakip takriben 2 yıl içinde tamamlanacaktır.”

2 Aralık 2014 tarihli bu cevaba göre Adalet Bakanlığı, 2017 yılında Türkiye’nin bir LGBTİ hapishanesi olmasını öngörüyor.

Adalet Bakanlığı, bu konuyu her gündeme getirdiğinde aşağıda imzası bulunan kurumlar olarak birçok defa açıklamalar yaparak, gazete ve dergilere demeçler vererek, televizyon programlarına katılarak bu konudaki endişelerimizi dile getirdik. Adalet Bakanlığı’nın tüm bu açıklamaları yok sayarak bu konudaki ısrarını sürdürmesi endişelerimizi arttırmaktadır.

Bizler, aşağıdaki nedenlerle, kurulması planlanan LGBTİ hapishanesine eleştirel yaklaşıyoruz:

1- LGBTİ mahpuslar için, onların yaşantısını doğrudan etkileyecek adımlar atılırken onların, konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin ve bu alanda çalışma yapan akademisyenlerin görüşleri alınmamış, yapılan açıklamalar yok sayılmıştır.

İnsanların yaşamlarını doğrudan etkileyecek kararlar alınır, adımlar atılırken onlara danışılması, onları karar mekanizmalarına dahil edecek yapılar yaratılması demokrasinin gereğidir.

LGBTİ mahpuslara, STÖ’lere ve ilgili akademisyenlere “siz ne istersiniz” diye sorulmalı ve görüşleri alınmalı, böyle bir tartışma, danışma sürecinden sonra ne yapılacağına karar verilmelidir.

2- Yargılamanın sağlıklı yürümesi ve aileleriyle, sosyal çevreleriyle bağlarının sürebilmesi için mahpusların tutuklandıkları yerde hapsedilmeleri önemlidir. Bakanlığın Mayıs 2014 tarihli verilerine göre 95 LGBTİ mahpus tutulmakta olduğu çok sayıda farklı hapishaneden (2013 yılı Temmuz ayı verilerine göre Türkiye’nin 18 ayrı hapishanesinde 79 LGBTİ mahpus tutulmaktadır) alınıp İzmir’de inşa edilecek bu hapishaneye götürülecektir.

Mahpusları bulundukları hapishanelerden alıp tek bir hapishaneye toplamak hem yargılamayı olumsuz etkileyecek hem de onları sosyal çevrelerinden koparacaktır. Bu uygulama “sürgün” anlamına gelebileceği gibi ve hapsetmeye ek olarak mahpusu ikinci kez cezalandırmak olarak değerlendirmeye açıktır.

Mahpuslar, yargılamanın sağlıklı sürebilmesi, mahkemeye gidiş gelişlerinin bir eziyete dönüşmemesi (Başka illerdeki mahkemelerine oldukça kötü koşullar içeren ringlerle ve saatler süren yolculuklarla gitmek zorunda bırakılmak…), avukatlarıyla düzenli görüşebilmeleri ve aileleri, çocukları ve arkadaşları tarafından ziyaret edilebilmeleri için onlarla aynı ilde olmalı, Türkiye’nin tek bir iline yapılacak hapishaneye sürgün edilmemelidirler.

3- Türkiye’de LGBTİ insanlara yönelik ayrımcılık önemli bir problemdir. LGBTİ’lere yönelik saldırılar ve nefret cinayetleri bu ayrımcılığın en bariz göstergesidir. Bu ayrımcılık hapishanelerde de varlığını sürdürmekte ve hatta daha boyutlu yaşanabilmektedir. Bu nedenle hapishanelerde LGBTİ mahpuslara dair bir güvenlik sorunu olduğu doğrudur. Bu güvenlik gerekçe gösterilerek LGBTİ mahpuslar diğer mahpuslarla bir araya getirilmemekte, çoğu hapishanede ortak kullanım alanlarını kullanamamakta sosyal yaşama dahil olamamaktadır. O hapishanede tek tutulan LGBTİ mahpuslar için bu durum katı bir tecrit anlamına gelmektedir. Adalet Bakanlığı, LGBTİ mahpuslara özel hapishane inşa etme kararını bu güvenlik sorununu aşmak ve fiili izolasyon durumuna son vermek ile gerekçelendirebilir. Ancak:

- Bir LGBTİ hapishanesi açıp onları diğer mahpuslardan soyutlamak var olan ayrımcılığı kurumsallaştırmak, devlet eliyle ve mimari aracılığıyla da ayrımcılık yapmaktır.

- Bir LGBTİ hapishanesi açmak, orada tutulacak bütün mahpusları damgalamaktır. Kendi cinsel yönelimini ailesine, çevresine açıklamayan insanlar tutuklandıklarında gönderilecekleri yer bu hapishane olduğunda cinsel yönelimleri devlet eliyle ifşa edilmiş olacaktır.

- LGBTİ hapishanesi yoluyla gerçekleştirilecek olan damgalama burada tutulacak mahpusların yanı sıra bu hapishaneye gidecek olan ziyaretçileri de kapsayacaktır. Bu hapishanedeki yakınlarını, arkadaşlarını ziyarete gidecek olan insanlar da görünür, işaret edilir, parmakla gösterilir hale getirilecektir. Son yapılan hapishanelerin neredeyse tamamının şehir dışında, toplu taşıma araçlarının dahi ulaşamadığı yerlerde olduğu düşünülürse bu damgalama ve sorun daha anlaşılır olmaktadır.

- Güvenlik gerekçesi söz konusu ise LGBTİ mahpusların halihazırda hapishanelerde ayrı koğuşlarda tutuldukları, diğer mahpuslarla bir araya getirilmediği de hatırlanmalıdır. Bu nedenle LGBTİ mahpuslara yönelik taciz, tecavüz, kötü muamele vakalarının bilinenlerinin neredeyse tamamı mahpuslardan değil hapishane personelinden kaynaklıdır.[*] Ayrı bir LGBTİ hapishanesi inşa etmek bu güvenlik kaygısını ortadan kaldırmayacaktır.

- Akla gelen bir diğer çekinceli durum ise hapishanelerde tecavüze uğrayan mahpusların ve tecavüzcülerinin de “farklı cinsel yönelim” iddiasıyla buraya gönderilip gönderilmeyeceğidir. Buraya gönderilmenin kriterlerinin ne olacağı bilinmemektedir.

Tüm bu eleştiri ve çekincelerimiz nedeniyle ayrı bir LGBTİ hapishanesinin yapılmasını olumsuz bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Yapılması gerekenin ayrı bir hapishane inşa etmek yoluyla ayrımcılığı kurumsallaştırmak, mahpusları ve yakınlarını damgalamak, mahpusları sosyal yaşam alanlarının dışına taşımak, onları sürgün etmek, ek bir cezalandırmaya tabi tutmak değil onların tutulduğu hapishanelerde ayrımcılık ve güvenlik sorunlarını çözmeye çalışmak, bunun için de sivil toplum örgütlerinin sürece dahil olmasını sağlamak olduğunu düşünüyoruz. Sivil toplum örgütleri hem LGBTİ mahpuslara yönelik çalışmalar yapıp onların izole edilmiş hallerinin ortadan kaldırılmasına yardımcı olabilir hem de diğer mahpuslara ve hapishane personeline yönelik çalışmalarıyla ayrımcılığı geriletmeye katkı sunabilirler. Hapishane yönetimlerinin de bu konuda irade göstermesi ve tavır alması sayesinde LGBTİ mahpuslar güvenlik kaygısı olmaksızın ortak kullanım alanlarını kullanabilecek, diğer mahpuslar gibi sosyal faaliyetlerden yararlanabilecek ve fiili izolasyon durumu sona erebilecektir. Bunun olması için ayrı bir hapishane inşa etmeye gerek yoktur. Sorunun çözümü konusunda irade göstermek ve STÖ’leri ve ilgili akademisyenleri sürece dahil etmek önemli bir adım olacaktır.

Adalet Bakanlığı’na öneri ve çağrımızdır:

Bu projenin inşaatına başlamadan önce, konunun muhatapları olan STÖ’ler olarak Adalet Bakanlığı yetkilileriyle beraber LGBTİ mahpusları ziyaret etmek, bu projeyi onlara da anlatmak, konuya ilişkin onların da görüşlerini almak ve sonrasında kamuya da açık bir şekilde görüşlerin tartışılacağı bir süreç yürütmek istiyoruz. Demokratik tutum bunu gerektirmektedir. Adalet Bakanlığı’nı LGBTİ mahpusların yaşantısını doğrudan etkileyecek “LGBTİ hapishanesi” adımını atmadan önce bu tutumu almaya çağırıyoruz.

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST)

Flu Baykuş (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi)
Hêvî LGBTİ
İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği
KAOS GL
Kars Homofobi ve Transfobi Karşıtı Platform
Kırmızı Şemsiye Derneği
Lambda İstanbul LGBTİ
LeGeBİT Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Araştırmaları ve Dayanışma Topluluğu (Ege Üniversitesi)
Lion Queer (Galatasaray Üniversitesi)
LİSTAG
Malatya Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gençlik
Pembe Hayat
Queer Adana
Siyah Pembe Üçgen
Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPOD)
Trans Danışma Merkezi Derneği
Zeug Madi LGBT

t24

LGBTİ intiharı birer cinayettir

$
0
0
Yağan yoğun kara aldırmayan İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Mehtap Zengin'i intihara zorlayan baskı ve transfobik saldırılara karşı Tünel Meydanı'ndan Galatasaray Meydanı'na yürüdü.

Yağan yoğun kara aldırmayan İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği, Mehtap Zengin'i intihara zorlayan baskı ve transfobik saldırılara karşı Tünel Meydanı'ndan Galatasaray Meydanı'na yürüdü. “Transfobik devlet yıkacağız elbet” diye haykıran LGBTİ Örgütleri, toplumun intihara sürüklediği transların ölümlerinin birer nefret cinayeti olduğunu vurguladı.

İstanbul LGBTT öncülüğünde Tünel’de bir araya gelen LGBTİ örgütleri, intihar eden trans kadın Mehtap Zengin için Galatasaray Meydanı’na yürüdü. HDP, SYKP, DEV-Lis gibi birçok siyasi parti ve demokratik kitle örgütünün destek için katıldığı yürüyüşte, kar yağışına ve dondurucu havaya aldırmayan kitle, trans bireylerini intihara sürükleyen sistemi teşhir etti.

Mehtap Zengin’in fotoğrafları ile gökkuşağı bayraklarının taşındığı eylemde, “Çeteler aracıyla haraç alamaz, şiddet uygulayamazsınız” pankartı açıldı. “Homofobik devlet yıkacağız elbet”, “Devlet polis el ele”, “Trans intiharları politiktir”, “Nefrete inat yaşasın hayat” sloganlarını atan LGBTİ örgütleri adına açıklamayı Beyrut Avşar okudu.

Polisin ve çetelerin transfobik saldırılarına maruz kalan trans kadınlarının, var olma mücadelelerini zor koşullar altında sürdürdüğünü hatırlatan Avşar, bu trans kadınlardan biri olan Mehtap Zengin’in Cumartesi günü dayanamayıp intihar ettiğini söyledi. Son zamanlarda iyice artan transfobik saldırılarının yaşam alanlarını yok ettiğine işaret eden Avşar, hayatın her alanını kuşatan heteroseksizm zehrini LGBT’lerin üstüne akıttığını vurguladı. Aile, eğitim, istihdam, sağlık başta olmak üzere birçok alandan ve sosyal destek hizmetlerinden yoksun bırakılan trans kadınların, tek seçenek olarak seks işçiliği yapmak durumunda kaldığını hatırlattı. “Seks işçiliği alanı, 19. yüzyıl kömür madenlerinden daha güvenli değil” dedi.

Sinsi bir düşman misali hareket eden heteroseksist kültürünün LGBT toplumu içinde veya dışında yayılmasının önüne geçmek zorundayız” diyen Avşar, toplumun intihara sürüklediği transların ölümlerinin birer cinayet olduğunu vurguladı.

Kaynak : ANF

Charlie by MZ RESORT


Eşi ilişkiye girdi, kocası izledi

$
0
0
İZMİR’in Karabağlar İlçesi’nde 3 yıl önce, zihinsel engelli 16 yaşındaki A.Y. ile cinsel ilişkiye girmekle suçlanan evli N.U. ile onları seyredip mastürbasyon yaptığı öne sürülen eşi İ.U., 9’ar yıl 4’er ay 15’er gün hapis cezasına çarptırıldı.

2012 yılı Mayıs ayında, olayın yaşandığı mahalleye otomobille gelen N.U. ile eşi İ.U., iddaya göre yaşları 14 ile 16 arasında olan 4 çocuğu cinsel ilişkiye girmek için kullanılmayan bir fırına götürdü. N.U. tanınmamak için başına sarı peruk takarken, İ.U. "Piyango sana vurdu" diyerek içlerinden A.Y.’yi seçti. İddiaya göre eşi N.U., A.Y. ile ilişkiye girerken kendisi de mastürbasyon yaptı. Çift ardından mahalleden ayrıldı.

Yüzde 50 engelli raporu bulunan oğlu A.Y.’nin eve geç gelmesinden şüphelenen anne S.Y., durumu öğrenince karakola gidip şikayetçi oldu. Mağdur A.Y. olayın nasıl gerçekleştiğini, psikolog eşliğinde anlattı. Diğer çocukların verdiği araç plakasından, çift yakalanıp tutuklandı. Savcı, iki sanık hakkında, ’çocuğun nitelikli cinsel istismarı, hayasızca hareketlerde bulunma’ suçlarından 8.5 yıl ile 16 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açtı. Sanıklar yargılama sürerken tahliye edildi.

İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçen yılın sonunda yapılan son duruşmaya tutuksuz yargılanan İ.U., eşi N.U. ile tarafların avukatları katıldı. Her iki sanık da suçlamaları kabul etmedi.

Sanıkların avukatı Aslı Sanem Aksoy, her iki müvekkilinin telefon HTS kayıtlarının bulunduğu CD’nin çözümünün bugüne kadar yapılmadığını belirterek çözümün yapılmasını istedi. Dinlenen tanıkların ifadelerinde çelişkiler olduğunu, bunların yeniden dinlenmesini talep etti. Müvekkilerim yüklenen suçu işlediklerine dair delilin olmadığını, mağdurun sanıklara yönelik eşkal anlatımları dahil en ufak bir benzerliğin bulunmadığını, suç işlendiği iddia edilen fırının bu durum için uygun olmadığını belirtti. Mağdurun şikayetten vazgeçtiğini, onun ağabeyinin de çocuk mahkemesinde ’cinsel istismar’ suçundan yargılandığını, bu durumun da kafalarında şüphe yarattığını dile getirdi. Müvekkilerinin beraatlerini karar verilmesini istedi.

Cumhuriyet Savcısı Fatih Genç ise mağdur ve tanık beyanlarıyla, toplanan delillerle dosyanın bugüne kadarki aşamasında olayın aydınlandığını belirtip tüm taleplerin reddine karar verilmesini, sanıkların da cezalandırılmasını istedi.

Mahkeme Başkanı Hüseyin Yaşar Özyavuz, yargılamanın bittiğini belirtip, sanık karı kocayı önce 10’ar yıl hapis cezasına çarptırdı. Ardından cezalarını 9’ar yıl 4’er ay 15’er gün hapse indirdi ve tutuklanmarına karar verdi.

Tutuklanan N.U. ile eşi İ.U. duruşma salonunda karara tepki gösterdi. Her iki sanık da ağlayarak mahkeme heyetine, "Çocuklarımız var. Biz böyle hayal etmemiştik. Kendimiz duruşmaya geldik. Delillerin toplanmasını kendimiz talep ettik. Haketmediğimiz cezayı aldık. İşlemediğimiz suçtan tutuklandık. Adalet bu mudur? Sizin de çocuklarınız var. Sizi Allah’a havale ediyorum. Çocuklarınızdan görürsünüz inşallah" diye bağırdı.

Mahkeme Başkanı Hüseyin Yaşar Özyavuz, söylenen sözlerin, alınan cezaya ve tutuklama kararına duygusal tepki niteliğinde olduğunu, hakaret kasıtları bulunmadığını, savcılığa suç duyurunda bulunulmasına gerek olmadığını zapta geçirdi.

Duruşmada tutuklanan çift, karar sonrası elleri kelepçelenerek cezaevine götürüldü.

Bahri KARATAŞ/İZMİR, (DHA)

"Seviyorum ama sevişemiyorum; çünkü..."

$
0
0
Partnerini seviyor cinsellikten tiksiniyorlar

Her 100 kişiden en az 1-2 kişi. Daha çok kadınlar bazen de erkekler… Milliyet’in haberine göre;bazı kadınlar ve daha az sayıda olmakla birlikte bazı erkekler, herhangi bir cinsel aktivite sırasında iğrenmeden bulantıya, kusmadan bayılmaya kadar şiddetli tepkiler gösterebiliyorlar. Hatta bu durum cinselliğin tümüne karşı da yaşanabiliyor ve cinsel yaşamdan kaçınmaya dek olumsuz sonuçlara neden olabiliyor. İşin ilginç yanı, aslında bu kişilerin partnerleriyle bir sorunları yok. Çoğunlukla partnerlerine eşlerine bağlı, onlara aşık kişiler ancak bazı etkenler nedeniyle bu sevgilerini cinsellikte gösteremiyorlar. “Cinsel tiksinti bozukluğu” olarak adlandırılan bu rahatsızlığın nedenleri, kimlerde daha sık görüldüğü ve tedavi yollarını Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği Genel Sekreteri ve Acıbadem Hastanesi Cinsel İşlev Bozukluğu Merkezi psikiyatrı Doç. Dr. Cem İncesu ile konuştuk.
Günah, ayıp gibi değerlendirmeler öne çıkıyor

Cinsel tiksinti bozukluğu kişinin sürekli olarak herhangi bir cinsel aktiviteden ya da birleşmeden iğrenmesi, tiksinmesi ve buna bağlı olarak gösterdiği reaksiyonlarla ortaya çıkan cinsel işlev bozuklukları olarak tanımlanıyor. Bu aktiviteler öpüşme, oral seks, cinsel organı görme, dokunma olabileceği gibi kişi, genital salgılara, birleşmenin kendisine ya da cinsel aktivitenin tümüne karşı tiksinme hissedebilir. Bozukluğu yaşayan kişi, tiksindiği konu her ne ise bununla karşı karşıya geldiğinde şiddetli gerginlik, sıkıntı, bazen öğürme, kusma, kendini çok kötü hissetme, hatta nadir durumlarda bayılma gibi belirtiler gösterebiliyor ve cinsel etkinlik sürdürülemeyip yarım kalıyor. Durumun sürekliliği nedeniyle cinsellikten veya tiksindiği cinsel aktiviteden kaçınma davranışı gösteren kişinin cinsel yaşamı olumsuz olarak etkileniyor. Görülme sıklığı dünyada 100 kişiden 1 ya da 2 kişi olarak gösterilen bu soruna, ülkemiz gibi muhafazakar yapıdaki toplumlarda daha sık rastlandığı biliniyor. Ancak konuyla ilgili bir araştırma yapılmadığı için net bir oran yok. Sıklıkla “günah, ayıp” gibi kavramlarla ifade bulan cinselliği aşağılama, cinsellikten kaçınma, cinselliği yasaklayan ebeveyn modelleri, onu kötü bir şey gibi algılama eğilimi; cinsel tiksinti bozukluğuna sebep olan nedenler arasında ilk sıraları alıyor.
Temizlik takıntısı olanlarda görülebiliyor

bacak-iliski-seks-500Cinsel tiksinti bozukluğu yaşayan kişilere bakıldığında, sorunun sıklıkla obsesif kişilik bozukluğuyla birlikte görüldüğü, bu kişilerin aynı zamanda temizlik ve titizlik konusunda takıntılı oldukları saptanmış. Bunun yanı sıra kaygı ve panik bozukluğu, ayrıca fobik kaçınmalar da cinsel tiksinti bozukluğuyla birlikte görülebilen rahatsızlıklardan. Doç. Dr. Cem İncesu’ya göre, toplum genelinde sık olarak karşılaşılan vajinusmus (cinsel ilişkiye girememe) rahatsızlığı altında da birleşmeye dair tiksinme, kaçınma gibi olgular yatıyor olabilir.

Taciz veya eşcinsel eğilim de neden olabilir

Cinsel tiksinti bozukluğu, kişinin çocukluk çağında ya da daha sonraki yaşam dönemlerinde yaşadığı cinsel travmalar, taciz, tecavüz gibi olgular sonrasında gelişebiliyor. Çoğunlukla kadınlarda görülmesine rağmen erkeklerde de yaşanabilen tiksinti bozukluğunun altında, kadınların nedenlerine benzer sebepler bulunuyor. Bazı olgulardaysa, ifade edilemeyen eşcinsellik, sorunun altındaki ana neden olabiliyor. Eşcinsel olmalarına rağmen bunu partnerine söyleyemeyen, hatta kendisine bile itiraf edemeyen bireyler, kendilerini karşı cinsle ilişkiye zorluyorlar. Bunun doğal sonucu olarak iğrenme, tiksinme duyguları gelişebiliyor.

Tedavisi uzun sürüyor

Cinsel tiksinti bozukluğu, tedavisi 6 ay ile 1-2 yıl arasında değişen, ilaçla tedavisi olmayan ve çeşitli terapilerin bir arada kullanılmasını gerektirebilen bir rahatsızlık. İlaç, ancak bu rahatsızlıkla birlikte görülen obsesif takıntılar, kaygı bozukluğu gibi durumlar için veriliyor. Ancak bu durumların birlikte gözlendiği bir tiksinti bozukluğu tedavisinin, uzun sayılabilen bir döneme (1-2 yıl arası) yayıldığını baştan kabul etmek gerekiyor. Tiksinti bozukluğunda çoğu zaman cinsel terapiler tek başına yeterli olmuyor. Eğer kişinin düzenli bir partneri varsa, terapist cinsel terapiyi ön plana alabiliyor ancak çoğunlukla cinsel terapi tek başına işe yaramıyor. Bu durumlarda ve hastanın partnerinin olmadığı olgularda, dinamik yönelimli bireysel terapiler kullanılıyor.

http://hayat.sozcu.com.tr/seviyorum-ama-sevisemiyorum-28912/

Çünkü biz insan değiliz öyle değil mi Recep Abi? Öyle değil mi Emine Abla?

$
0
0
Eylül Cansın ve kaybettiğimiz onlarcasının anısına…

Hiç sorguladınız mı kendinizi?

Ben neden Heteroseksüelim diye?

Çünkü bize hiç sorgulatma hakkı vermediniz. Ne zaman bir şey söylesek ya bıçak boğazımızda ya da ahlak yoksunu sapkın pisliklerin teki olarak gördünüz bizi. Ne kendi evimizde oturabildik rahatça nede sokaklarda özgürce yürüyebildik.

Geçtiğimiz günlerde internette dolaşan o yürek burkan videoyu izleyenlerden biri de benim maalesef. Maalesef diyorum çünkü insan olduğumu bir kez daha unuttuğumu hatırlatıyor bana Eylül. O saf tertemiz kalbi ve gözleri bir gün benim de söyleyeceklerime tercüman oluyor gibi. Son sözleri çınlıyor kulaklarımda.

“Benim adım Eylül Cansın, bu benim son haykırışım olacak…”

Evet, hepimiz izledik ama hangimiz ders aldık? Hangimiz çevresinde gördüğü eşcinsel insanlara halen tabiri caizse ‘Öcü’ gibi bakmayı kesti? Hangimiz köstek olmak yerine destek olmak için çaba sarf etti? Hümanistiz diye ortalıkta dolaşırken hangimiz LGBTİ’ler de insan, onların da hakkı var diyerek diğerlerine karşı savundu?

Hiçbirimiz!

Çünkü bizim anladığımız tek şey “aaa biri ölmüş yazık…” diyerek videoyu paylaşarak sosyal popülarite anlamında değer kazanmak. Toplum nezdinde sanal ortamda toplumsal olaylarla ilgileniyor olarak görünmek tek derdiniz.

İki gün sonra yine unutacaksınız silecekler beyninizden. Tıpkı Ahmet Yıldız gibi Çağla Joker gibi kısacası daha nicesi gibi. Ne olacak sonra biliyor musunuz? Olan yine biz sapkın ahlak yoksunu insanlara olacak, yine öleceğiz. Hem de arkamızda tanık bırakmadan sabaha karşı bir çöp konteynırının yanında yahut kaldırım kenarında bulacaklar cansız bedenimizi.

Halen bizim için var olan bir yasa yok bu ülkede. Katillerimiz bile sokaklarda dolaşıyor hala. Nefes almak için sokağa çıkıyoruz pat yapıştır cezayı kabahatler kanunundan. Markete gir insanlar sana yiyecekmişsin gibi bakıyorlar. İşe gireceksin olmaz giremezsin çünkü sen ahlakını bozarsın işyerinin.

Bir kere bile sormadınız bu insanlar neden seks işçiliği yapıyor diye? Mecbur muydu her gün tanımadığı birine bedenini 3 kuruşa satmaya. Mecbur muydu her gün nezarethanelerde copla, ıslak odunla, zincirle dayak yemeye, bir de üstüne polisin tacizine.

Siz o sadece bakmakla yetindiğiniz gözlerinizle, bir kereliğine bile olsa görmeyi isteseydiniz bu insanları, kimse mecbur kalmazdı bu işi yapmaya.

Hiçbirimiz tercih etmedik böyle var olmayı. Doğduğumuzda da böyleydik. Kimse bir gün kalkıp da ben eşcinsel olayım demedi. Kadın veya erkek olarak siz de tercih etmediniz. Diyorsunuz ya biz doğduğumuzda da böyleydik diye işte bizim de sizden bir farkımız yok olmadı hiçbir zaman.

Delirecek gibi oluyorum düşündükçe.

Bir yandan da bakıyorum etrafıma hemen aklıma şu deyim geliyor; “İmam o….rsa , cemaat ne yapsın?” Bu ülkeyi yönetenler düzelmediği sürece insanların yatak odalarına kadar girmesi, onlara kaç çocuk yapması gerektiğini söylemesine kadar topluma yanlış yönde bulunduğu müdahaleleri nedeniyle normal bir bireyin bu ülkede asla yetişmeyeceğini de biz çok iyi biliyoruz. Konumuz işte tamda burası Eylül’ün ölümünden de diğer trans cinayetlerinde sorumlusu aslında hükümettir. Açtığı imam-hatip liselerinde ve ortaokullarında Eğitimi gericileştirerek çocuklara homofobiyi cinsiyetçiliği aşılayarak genç beyinlerini zedeleyerek sokaklardaki farklılıkları görmelerine engel olmaktadır.

Günümüz sözde aydın kesim ise halen uyumaya devam ediyor. Kendine aydın diyenler iş cinsiyet eşitsizliğine geldiğinde buz gibi soğuyarak ayılar gibi kış uykusuna yatıyorlar gündem değişince pat bir aydın kesim çıkmış ortaya bizim bilmediğimiz. Hiçbir yazar, köşe yazarı, şair, ressam, heykeltıraş, aktör eşcinsel ölümleri yaşandığı sırada sesini çıkarmıyor. Sebebi açık ve net bir şekilde ortadadır. Hükümetin en çok hoşlanmadığı bir meseledir çünkü eşcinsellik, çünkü onlara göre ayıp, günah ya da herhangi bir şey. Yani anlayacağınız kimse bana muhalif aydın(!) kesim var demesin.

O kadar çok söylemek istediğim şey var ki konudan konuya atlamak zorunda kaldım Eylül’ün de dediği gibi yapamadım. Boğazımda düğüm düğüm oldu tüm kelimeler. Bundan sonra LGBTİ’lerin yapması gereken tek şey şudur “Örgütlenmek”. Eylül’ün, Ahmet’in, Çağla’nın ve daha nicesinin hayallerini, yapmak istediklerini başarmak için elimizden başka hiçbir şey gelmeyecektir.

Tolga Rahmi Solak

http://www.sendika.org/2015/01/cunku-biz-insan-degiliz-oyle-degil-mi-recep-abi-oyle-degil-mi-emine-abla-tolga-rahmi-solak/

Rusya'da transseksüellere ehliyet yasağı

$
0
0
Rusya'da transseksüeller sürücü ehliyeti alamayacak kişiler listesine eklendi. Gerekçe ise transseksüelliğin 'akli dengesizlik' olarak sınıflandırılması.
Ülkede yapılan yeni düzenlemeyle transseksüelliğin yanı sıra fetişizm ve teşhircilik de kişilerin ehliyet alamamasına yol açacak eğilimler olarak kabul edildi.
Rusya'da çok fazla trafik kazası yaşandığını düşünen hükümet, ehliyet başvurularında sağlık kontrollerinin sıkılaştırılmasını istiyordu.
Artık kumar bağımlılığı ve kleptomani de kişilerin ehliyet almasına engel olacak 'akli dengesizlikler' listesinde.
Rusya'daki psikiyatrlar ve insan hakları savunucuları açıklanan yeni düzenlemeyi kınıyor ve atılan bu son adımı uzun süredir transseksüellere yapılan baskının devamı olarak yorumluyor.
Rusya 2013'te "gelenek dışı yaşam tarzlarının yüceltilmesini" yasa dışı ilan etmişti.
'Ayrımcılık yapılıyor'
Rusya Psikiyatrlar Birliği'nden Valery Evtushenko, ehliyet düzenlemesini BBC Rusça Servisi'ne değerlendirirken "İnsanlar ehliyet yasağına takılmamak için psikolojik destek almaktan çekinebilir ve sorunlarını gizler hale gelebilir" dedi.
Rusya'daki Avukatlar İçin İnsan Hakları örgütü ise düzenlemeyi "Ayrımcılık yapılıyor" diyerek eleştirdi. Örgüt, hükümet yetkililerinden konuya açıklık getirmelerini istedi ve durumu uluslararası insan hakları kuruluşlarına ileteceklerini vurguladı.
Ülkedeki Şoförler Sendikası ise kararı destekliyor. Sendika lideri Alexander Kotov, "Kazalarda çok insan ölüyor. Sağlık kontrollerinin daha sıkı hale getirilmesi son derece yerinde bir karar" dedi.
Ancak sendikaya göre profesyonel olmayan sürücüler için şartlar bu kadar katı olmamalı.
BBC Rusça Servisi'ne konuşan Rus psikiyatr Mikhail Strakhov, yeni düzenlemedeki 'kişilik bozukluğu' tanımlamasının çok muğlak olduğunu söyledi ve bazı bozuklukların da araba kullanmaya engel olmayacağının altını çizdi.

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2015/01/150109_rusya_lgbt

Madenci Grevi'ni anlatan 'Pride' filmine sansür mü uygulandı?

$
0
0
İngiltere'deki Madenci Grevi'ne destek veren eşcinselleri anlatan filme CBS kanalı tarafından sansür uygulandığı iddia edildi

İngiltere’de Margaret Thatcher hükümetinin ekonomik politikalarına karşı direnişin sembolü olan 1984 Madenci Grevi’ni ve eyleme destek veren LGBT’lilerin hikâyesini anlatan Pride filminin, ABD’de sansüre uğradığı iddia edildi. Avrupalı geyler için haber yayınlayan Pink News sitesi, DVD kapağında LGBT pankartı açan grubun arkasındaki “Lesbians&Gays Support The Miners/ Lezbiyen ve Gay’ler Madencileri Destekliyor” yazılı pankartın fotoğraftan silindiğini belirtti.

Taraf'ta yer alan habere göre, sansür filmin Sony ile birlikte DVD dağıtımını yapan CBS tarafından yapıldı. CBS tarafından Pink News’a yapılan açıklamada, DVD kapağındaki değişikliği yeni fark ettiklerini, ancak fotoğrafın web sitesinde aylardır olduğu gibi yayınlandığı” kaydedildi.

T24

Transseksüel (cinsiyet değiştirmiş) Genç Doğumgünü Fotoğraflarıyla Hikayesini Paylaştı

$
0
0
15 yaşındaki transseksüel erkek çocuğu Tumblr kullanıcısı Milo internette bazı sevimli çocukluk fotoğraflarını ve hikayesini paylaştı.

Her yıl Milo'nun doğum gününde ailesi onun yaşı şeklinde bir krep yaparmış.


Ve bu fotoğraflarla birlikte, Milo şu yazıyı ekledi:


"Bazı küçük kızlar sadece küçük kızlar değillerdir, sadece bunu fark etmek biraz zaman alabilir"

"Transseksüel olarak geçen yıl ailemin karşısına çıktım ve bunu yapmak benim hayatımı kurtardı" diye konuştu.



Her yılki fotoğraf mutlu bir küçük kızı gösteriyor ancak Milo'nun hikayesi bu fotoğrafları başka bir perspektife koyuyor.


Bu küçük kız aslında tüm zaman boyunca ortaya çıkmayı bekleyen bir erkek çocğuymuş.




"Resimden belli olmuyor olabilir ama 14. yaşım benim için kötü bir yıl oldu."



"Resimden belli olmuyor olabilir ama 14. yaşım benim için kötü bir yıl oldu. Benim gibi hisseden diğer çocuklara tavsiyem "lütfen sadece bekleyin, çünkü bir gün o beklemenin aslında ne kadar değer olduğunu fark edeceksiniz"

Ve o şimdi 15 yaşında ve kendisinin bir zamanlar hissettiği gibi kaybolmuş hisseden diğer trans çocuklara yardım ediyor.

Mynet

LGBTİ ve Kadın Platformu’ndan trans intiharlarına tepki

$
0
0
Kocaeli LGBTİ İnsiyatifi ve Kocaeli Kadın Platformu, trans kadın Mehtap Zengin’in Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak intiharı sonrası yaptıkları açıklamada trans intiharlarının politik bir cinayet olduğunu öne sürdü

Kocaeli LGBTİ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transseksüel, İrterseksüel) İnsiyatifi ve Kocaeli Kadın Platformu, İzmit Sabri Yalım Parkı’nda yaptıkları ortak açıklamada trans erkek ve kadın intiharlarını protesto etti. Grup adına açıklamayı gerçekleştiren LGBTİ üyesi Berkem Noyan, söz konusu intiharların tecavüzlere verilen tahrik indirimlerinden kaynaklandığını belirtti. Son olarak İstanbul’da mahalle baskısına dayanamayıp intihar ettiği söylenen Mehtap Zengin’i ve daha önce intihar eden LGBTİ bireyleri anan grup, intiharların önüne geçmek için yetkililerin hiçbir önlem almadığını belirtti.

‘MEHTAP’IN SOSYAL GÜVENCESİ BİLE YOKTU’

Trans kadın olan ve geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul’da intihar eden Mehtap Zengin’in hiçbir sosyal güvencesi olmadığını vurgulayan LGBTİ üyesi Berkem Noyan , “Mehtap’ın intihar etmeden önce annesi ile yaptığı konuşmadan ameliyat parasını biriktirmeye çalıştığını, sonrasında babasından kalan sosyal güvenceden faydalanabileceğini söylediğini biliyoruz. Yani herhangi bir sağlık güvencesi ve geliri yok. Sadece Mehtap değil, kimliğini açık yaşamak isteyen binlerce trans kadın aynı şeyleri yaşıyor. Sosyal hizmetler, sağlık hizmetleri ve önleyici destek mekanizmaları yetersiz kalıyor” dedi.

‘HETEROSEKSİST BİZİ YOK EDECEK’

Sloganlarla kadın ve erkek trans intiharlarına dikkat çekmeye çalışan grup adına konuşan Noyan, “Kadın olmanın yeterince zor olduğu ve yaşamak için mücadele gerektirdiği kadınların katillerinin tahrik indirimleri ile ödüllendirildiği bir dönemde trans kadın olmak ise bu yükün katlanmasına sebep oluyor. Son zamanlarda artan transfobik saldırılar yaşam alanlarını yok ediyor. Heteroseksist abluka hepimizi içine alarak genişlerken içindekileri veya dışındakileri durmadan çiğneyip tükürmeye devam ediyor. Herhangi bir şekilde istihdam sağlanmayan iş bulamayan özellikle trans kadınlar, seks işçiliği yapmaya mecbur bırakılıyor. Seks işçiliği yapan bu kadınların can güvenliği yok” diye konuştu.

‘TRANS İNTİHARLARI POLİTİKTİR’

Tüm açıklamalara ve çabalara rağmen translara yapılan tecavüzün ve intiharların önüne geçilmediğini belirten Noyan, “LGBTİ derneklerinin ve aktivistlerin çabasına rağmen eşcinsel, biseksüel ve translara ayrımcılığa ve şiddete karşı korumaya yönelik önlem alınmıyor. 2 Temmuz 2014’te intihar eden trans erkek Okyanus Efe Özyavuz, 24 Ağustos 2014 akşamı Mersin’de intihar eden Pembe Hayat Derneği eski Yönetim Kurulu Üyesi Figen, 3 Ocak 2015’te Mehtap Zengin’in intihara sürüklenmesine neden olan bu çürümüş kültür ve parçaları bizleriz, hepimiziz. Trans intiharları politiktir ve nefret cinayetleridir” ifadelerini kullandı.

http://www.cagdaskocaeli.com.tr/mobil/haber/lgbti-ve-kadin-platformu-ndan-trans-intiharlarina-tepki-h50093.html

LGBTİ İNTIHARLARI HER ZAMAN TOPLUMSAL BIR OLGUDUR

$
0
0
LGBTİ bireylerin intiharları her zaman toplumsal birer olgudur, çünkü LGBTİ birey yaşamı boyunca doğrudan veya dolaylı şekilde kültürel, yasal, fiziksel ve sosyal boyutlarda ayrımcılık ve şiddete maruz kalmaktadır.

BİR LGBTİ BİREYİN YAŞADIĞI UMUTSUZLUK VE ÇARESİZLİK, MARUZ BIRAKILDIĞI AYRIMCILIK VE ŞİDDETİN SONUCUDUR

Bir LGBTİ bireyin yaşadığı, kimi zaman klinik düzeyde depresyona da varan umutsuzluk ve çaresizlik, maruz bırakıldığı bu ayrımcılık ve şiddetin sonucudur. Yapılan araştırmalar, ayrımcılığa maruz kalmanın, hak ihlaline uğramanın ve aileden dışlanmanın depresyon, kaygı, travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik sağlık bozulmalarına yol açtığını, bireylerin bağışıklık sistemlerini zayıflattığını ve iyileşmeyi geciktirdiğini ortaya koymaktadır.

BİR LGBTİ BİREYİN YAŞADIĞI UMUTSUZLUK VE ÇARESİZLİK, MARUZ BIRAKILDIĞI AYRIMCILIK VE ŞİDDETİN SONUCUDUR.

Bir LGBTİ bireyin yaşadığı, kimi zaman klinik düzeyde depresyona da varan umutsuzluk ve çaresizlik, maruz bırakıldığı bu ayrımcılık ve şiddetin sonucudur. Yapılan araştırmalar, ayrımcılığa maruz kalmanın, hak ihlaline uğramanın ve aileden dışlanmanın; depresyon, kaygı, travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik sağlık bozulmalarına yol açtığını, intihar düşüncesine yatkınlık riskini arttırdığını, bireylerin bağışıklık sistemlerini zayıflattığını ve iyileşmeyi geciktirdiğini ortaya koymaktadır. Kültürel, yasal, fiziksel ve sosyal ayrımcılık ve şiddet karşısında LGBTİ bireylerle dayanışmak, toplumdaki homofobik ve transfobik tutum ve eylemlerin karşısında durmak hepimizin sorumluluğudur.

MEDYANIN SORUMLULUĞU: MEDYA ÖNCELİKLE İNTİHARI ÖZENDİRİCİ YAYINLARDAN KAÇINILMALIDIR

Bu çerçevede medya kuruluşlarına da önemli sorumluluklar düşmektedir. Öncelikle daha önce bulunduğumuz uyarıyı yinelemek isteriz: İntiharların, özellikle dün yaşanan türden bir intiharın medyada ele alınma biçimi benzer örneklerin önünü açma riski taşıması açısından kritik önem taşır.
Gündemdeki intihar notu videosunu paylaşmamak, yayımlamamak ve bu yolla daha da yaygınlaşmasına katkıda bulunmamak önemlidir. Zira intihar sürecinin ve yöntemin detaylı tarifi, özellikle ergenler ve genç yetişkinler ile depresyona ve intihara eğilimli kişiler için tetikleyici ve alevlendirici bir rol model olabilir, taklit edilme olasılığını arttırır. Pek çok bilimsel araştırma bu riskin altını çizmektedir. Bu nedenle herhangi bir intihar olayı ana başlık ya da flaş haber olarak verilmemeli, mümkün olduğunca görselleştirilmeden ve dramatize edilmeden verilmelidir. Yayımlanan haberlerde, intiharın yöntemiyle ilgili detaylı tariflerden mümkün olduğu kadar kaçınılmalı; intiharın ardında bıraktığı izleri içeren görüntüler yayımlanmamalıdır.

LGBTİ BİREYLERİN ERİŞEBİLECEKLERİ HUKUKİ, PSİKOLOJİK, SOSYAL DESTEK İMKÂNLARINA VURGU YAPILMALIDIR.

Yazar: Queer Adana

İntihar davranışının altında yatan depresyon için destek ve tedavi imkânlarının bulunduğu ve bu imkânların ne kadar hayat kurtarıcı olabileceği vurgulanmalıdır. LGBTİ bireylerin erişebilecekleri hukuki, psikolojik, sosyal destek imkânlarına, parçası olabilecekleri örgütlere ve ruh sağlığı alanında yapılan psikososyal destek çalışmalarına yer verilmeli, bu örgüt ve kuruluşlara erişim bilgileri yaygınlaştırılmalıdır.

TPD LGBTİ Çalışmaları Birimi olarak medya kuruluşlarını LGBTİ bireylerin yaşamın her alanında maruz kaldıkları şiddet ve ayrımcılığı haberleştirmeye ve LGBTİ politik hareketinin yanında durmaya davet ediyoruz.

Haber: psikolog.org

Trans intiharlarının sebebi trans mafyası mı?

$
0
0
Trans Eylül Cansın’ın annesi Nurcan Zengin’in ifadeleri intiharı aydınlatıyor mu

 Nurcan Zengin: "Sen benim çocuğumun kanına girdin"

Trans Eylül Cansın, Pazar gecesi Boğaziçi Köprüsü’nden kendini atarak intihar etmişti. Eylül Cansın’ın neden intihar ettiği soruları ise cevapsız kalmıştı. Cansın’ın intihar etmeden önce çektiği videoda ise intihara ilişkin bazı ipuçlarının olabileceği iddia ediliyor. Eylül Cansın’ın annesi Nurcan Zengin’in ifadeleri ise Eylül Cansın’ın ve diğer trans kadınların intiharlarındaki perdeyi aralıyor.

Eylül Cansın intihar mesajında “Birçok insan benim arkadaşımdı ama arkadaşım değilmiş. Herkesi vicdanı ile baş başa bırakıyorum. Ben artık yapamıyorum, bunu öğrendim. Herkesin istediği gibi istediği şeyi yapıyorum. Şu anda 24 yaşında olmam lazım ve 24 yaşımda hayatımı sonlandırıyorum. Yapamadım, çünkü insanlar bana izin vermedi, çalışamadım, bir şeyler yapmak istedim ama yapamadım, bana çok engel oldular ve beni çok mağdur ettiler” ifadelerini kullanmıştı.

Cansın'ı veda videosunda kullandığı ifadelerden yola çıkarak Trans mafyası tarafından ölüme sürüklendiği iddia ediliyor. İntihara sürükleyen trans mafyanın Travesti ve Translardan haraç aldığı iddia edilen LGBTİ Mafyası olduğuna dair önemli ipuçları var.

“HER ŞEYİNİ YAKIP SADECE İÇ ÇAMAŞIRLARIYLA SOKAĞA ATMIŞSIN”

Eylül Cansın’ın annesi Nurcan Zengin’in anlattıklarını İ. Ç. isimli bir Facebook kullancısı hesabından paylaştı. Zengin  yaşadıklarının sorumlusu olarak  Y.B.,  A.G. isimli travestileri  gösterdi. İsimleri geçen trans kadınlar anne Nurcan Zengin’in iddialarını reddetti. Anne Nurcan Zengin yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Ben Eylül Cansın’ın annesi Nurcan Zengin. Sözüm önce Y.’ye benim çocuğuma sebep olan sensin, diyeceksin ki neden? Benim çocuğum Şişli’nin göbeğinde oturuyordu, evini ben tutmuştum hiç bir şeye ihtiyacı yoktu oysa sen benim çocuğumun kanına girdin. Ben Kanada’ya gidiyorum Eylül orada yaşayacağım, evimi devredecek kişi arıyorum toplam 6.500 TL’ye evimi sana devredeceğim, burada daha güzel para kazanırsın bir iki ay içinde de ödesen olur çünkü ben hemen gitmeyeceğim Kanada’ya ,o zamana kadar sen bu parayı verirsin bana. Benim çocuğum da evindeki bütün eşyalarını sattı ‘Anne arkadaşım Kanada’ya gidiyor, ben onun evini devralıyorum’ dedi. Çocuğumla 6.500 TL’yi alana kadar aynı evde yaşadın ve çocuğum kendi üzerine olan teledünyayı da senin evine nakil yaptırdı sen kullandın çocuğumu icralık yaptın oysa borç senindir. Sen parayı aldıktan sonra yanındaki birkaç kişiyle çocuğumu dövüp elbiselerini her şeyini yakıp sadece iç çamaşırlarıyla sokağa atmışsın. Bana anlattı dedi ki ‘Anne ben seni dinlemedim evimi dağıttım sen haklı çıktın dolandırıldım. Anne senin bana aldığın elbiseleri bile yaktılar beni dövdüler sokağa attılar bir külotla ortada kaldım. Hiçbir şeyim kalmadı.’"

“GİDECEK YERİNDE YOKSA SEVE SEVE OLMAZSA S.S. ÇALIŞTIRIRIM BEN SENİ”

 Anne Nurcan Zengin anlatımlarını şöyle sürdürüyor: "A.G. ise çocuğumun bu durumundan faydalanarak ‘Ben sana yardım ederim’ diyerek yanına almış. Oysa o da çocuğumu daha çok bağa sokmuş. Evinde her gün dövüyormuş, zorla uyuşturucu içki içiriyormuş, elindeki bütün parasını da alıyormuş, ‘Anadolu yakasında kalacaksan bana çalışmak zorundasın, gidecek yerin de yoksa seve seve olmazsa s.s. çalıştırırım ben seni.’ diyormuş. Her gün evde Eylül Cansın’a zorla uyuşturucu içirerek ve döverek işkence yapıyormuş az para getiriyorsun git çalış yatma diye her gün işkence yapıyormuş. Bunu bana çocuğum 3 ay önce kendine ev tutup onlardan ayrıldıktan sonra söyledi. Neden bana daha önce söylemedin dediğimde ‘Anne senin üzülmeni istemediğim için söylemek istemedim. ben çok kötü şeyler yaşadım ama o pisliklerden kurtuldum , Allah’a çok şükür küçük de olsa başımı sokacak bir ev tuttum mutluyum rahatım’ dedi ama A.G. benimle yarı yarıya çalışmazsan seni Anadolu yakasından sileriz demiş ve ayrıca yanında çalışanlara da Eylül’ü bu dakikadan sonra artık buralarda barındırmayacaksınız diye talimat vermiş. "

“BENİ SOYUNDURUP ELEKTRO ŞOK CİHAZLARLA VE SEHPA BACAKLARIYLA BANA İŞKENCE YAPTILAR”

Anne Zengin anlatımlarına devam ediyor: "Bundan bir ay önce ağlayarak gece beni aradı çocuğum o akşamda A.G’nin anahtar isteme bahanesiyle çocuğumun canına kastetmişler. Beni gece aradığında ‘Anne beni gene dövdüler üstümü başımı gene aldılar beni soyundurup elektro şok cihazlarla ve sehpa bacaklarıyla bana işkence yaptılar beni öldürmeye çalıştılar’ dedi ama çevreden görenler burada ne oluyor deyince elbiselerimi ve paramı da alıp kaçtılar hatta çantamı da alacaklardı ama çantamdakiler ortalığa dağılınca insanları görünce de panikten korkup kaçtılar’ dedi . Hatta o gece spordan gelen bir çift çantasında pantolon vatandaşlardan bir çocukta sırtındaki tişörtünü çıkartıp Eylül’e vermiş ,al bacım, demiş. Ertesi gün ben sabahtan Eylül’ün yanına gittim her yeri mosmordu. O kişilerin yanında çalışan bayan beni arayarak ‘Sakın şikayetçi olmayın akşam geleceğim, konuşalım Eylül’den ne aldıysalar verecekler şimdi siz şikayetçi olursanız olaylar daha çok büyür’ dedi. Sonra Erçin adındaki bir kişiyle beni telefonla görüştürdü bu kişide A.G’nin kızlarından biriymiş: “Abla yarın gel Eylül’den aldıklarını ben sana vereceğim, Eylül’ün elbiseleri benim evimde gel benden al” dedi."

“O O... ANANI DA AL TOKAT’A GİT GİTMEZSEN SENİ ANADOLU YAKASINDA YAŞATMAM”

Anne Zengin anlatımlarını sürdürüyor: "Ve ben de A.G.’nin yanında temizlik yapan ara bulucu kadınla şöyle konuştum bir şartla şikayetçi olmam gidip Eylül’ün elbiselerini ve parasını alacağım ama çocuğumu rahat bırakacaksınız çocuğumun peşini bırakacaksınız, çocuğumdan haraç almayacaksınız demek için evlerine gittim ama beni evlerine çağıran insanlar kapıyı aralayıp önce dediler ki ‘Elbiseleri Hasan Paşa’daki evde’ ben kızınca da ‘Biz elbiseleri yırtıp attık’ dediler. Hasan Paşa’ya A.G’nin evine gidin biz de oraya geleceğiz orada konuşacağız diyerek kapıyı yüzüme kapattılar. Bunun üzerine biz de Hasan Paşa’ya gitmek için taksiye bindik oraya gitmekteki maksadım da çoğumun yakasında düşün artık demek içindi,biz taksideyken bir telefon daha geldi geri gelin pastanede buluşup konuşalım dediler. Biz de pastaneye gitmeyerek A.’yı aradık ve çocuğuma şöyle demiş ‘O o... ananı da al Tokat’a git gitmezsen seni Anadolu yakasında yaşatmam’ dedi. Bunun üzerine biz karakola gittik karakol bize dedi ki, bir gün önce olmuş biz hiçbir şey yapamayız kişilerin adresine gidip 155 arayın ancak öyle alırlar o şahısları, birkaç defa 155 i aradıktan sonra geldiler ve gelen memur o gece olayın üzerine gelen memurlardı Eylül’e dediler ki ‘Olay gecesi biz sana şikayetçi ol dedik neden o gece şikayetçi olmadın şimdi bir şey yapamayız’ dediler. Bunun üzerine Eylül Cansın darp edildiği yerlerini göstermek için üstünü çıkartarak ‘Görmüyor musunuz halimi o gece ben onlardan korktuğum için şikayetçi olamadım çünkü tektim kimsem yoktu burada ama şimdi annem yanımda biz şikayetçiyiz gereğini yapın’ dedi. Bizi polis otosuna aldılar şahıslar polis arabasının kapısını açarak çocuğumu dışarıya çekmeye çalıştılar ve Eylül’e ‘Sen daha akıllanmadın mı’ diye saldırdılar daha sonra polis kapısını kapatınca benim tarafımdaki kapıyı açarak beni çıkarmaya çalıştılar ben çantama bıçak koymuştum ve çocuğumla bana dokunan olursa seni öldürürüm diyerek bıçağı kaldırdım sonra kapıdan geri durdu,  polisler bu kişilere bile müdahale edemedi. Eğer ben bıçağı çıkarmasaydım ikimizi de polis otosundan çıkarmaya çalıştılar."

İsmini gizlemeyi tercih eden bir trans kadın da yaptığı açıklamada A.Ö. isimli trans kadının ismini vererek şunları ifade etti:  “Trans camia neden bir araya gelemez biliyor musunuz? Çünkü trans camiasında ve dernek başlarında yılanlar var… Bu yılanlar herkesin yapabileceği normal iyiliklerle göz boyayıp arkadan trans mafyacılık mesleklerini sağlamlaştırmanın peşindeler her zaman… Dernekler trans mafyacılığının başlıca suçlusudur (ilgisiz ve buna destekçileridir). Trans Melekler’i takibi bırakmamın en büyük nedeni Trans mafyacılığı savunan adminleri yüzündendir. Çünkü bunun tartışmalarını birkaç hafta önce özellikle A.Ö. denen şahıs, 'alanınızda bağımsız transları çalıştırmayın, hırsızlık yapıyorlar, müşteriye sert davranıyorlar ve adımızı kötülüyorlar' gibi bahanelerle (hırsızın başı, hakaretçinin başı sizsiniz, başta küçük mafyacılığınızı büyütmenin peşindesiniz) bağımsız, kendi halinde olan translara çalışmamasını sağlatıp alanlarınıza sokmayın diye bağırıyordu. E tabi analar birbirini destekler, kızları da kezbanca alkışlarlar! Çalıştığın sokağın vergisini mi veriyorsunuz? Satın mı aldınız? İsteyen istediği sokakta, caddede çalışır!!! İntihar eden arkadaşımız haricinde bir çok bağımsız trans açlık sınırında ve ölüm ile tehdit edilmektedir. Bir tanesi ile daha yakınlarda konuştum. Bu kızları haraca bağlıyorlar. Sosyalist davranan tiplemeler, bedenler üzerinde küçücük emperyalist düzenini kuruyorlar! Birisinin bedeni üzerinden para kazanmak nedir? Bedeni kullanılan kişini mağduriyetini de kullanarak onu seks kölesi yapmak (onun bağımsız çalışmasına izin vermemek ve anaların kızlarımız dışında kimseyi sokakta barındırmayalım propagandasını yaptıklarını okuyunca ne kadar derneklerin ve trans mafyacıların iç içe olduğunu anladık)."

“UYUMAYIN, BİR KONDOMLAR, GEREKSİZ TOPLANTILARLA TRANSLARIN HAYATI KORUNMUYOR RESMEN DALGA GEÇİLİYOR”

Trans kadın anlatmayı sürdürüyor: "Ortak çalışmak değil de, birilerinin o ortak kaderlerin üzerinden çıkıp kendini kraliçeleştirmeye / krallaştırmaya çalışmasına şiddetle karşı çıkıyorum! Bu aç gözlülük ve kendi seks sermayesini kurup sömürü politikasını uygulamaktır! Uyumayın, bir kondomlar, gereksiz toplantılarla transların hayatı korunmuyor resmen dalga geçiliyor!.. Kondom bakkalda da var yeterince bilgililer her LGBTİ bireyi. Trans mafyacılığını ele alsanıza? İşinize gelmiyor değil mi? Çünkü derneklerin başındaki çoğu trans aktivistlerin hepsi ana ve hepsi trans mafyadır! Ve bağımsız çalışan, kendi halinde olanı ölümle tehdit ederler, intihara sürükletirler, göç ettirirler nedeni çalıştırdığı kızlarının müşterilerini almasınlar diye! Derneklere gelen proje paraları ile bina alınır be! Dernekleri fakir süsü olarak gösterip proje belgelerini yayınlamayıp hala ‘utanmıyor musunuz dernekleri eleştirmeyi’ başarabiliyorsunuz ancak! Daha Kaos GL İsveç’ten sadece bir proje parası 500 küsür bin cebinize geçti ve daha çok proje yardımları aldınız fakat görünürde fakirlik süsü veriyorsunuz ve garibanın cebindeki 10 TL’sini bahane ederek 'yardım etmiyorsunuz' diyebiliyorsunuz? Görünürde dernekler LGBTİ haklarını savunup bunun ile anayasal hak mücadeleleri ile uğraşıyorlar buraya kadar normal ve bunun içinde AB ve diğer yardım kuruluşlarından proje desteğini alıp ceplerine paraları rahatça aktarıp, Meclis’te kendilerine konuşma hakkı verildiğinde ilk istedikleri hak genelevlerin kapatılmaması ve genel ev çalıştırmak istedikleridir! Bunları isteyen zaten baş aktivist trans mafyacı analardır!”

Gizem Kurt

Odatv.com

LGBTİ bireylere yönelik ayrımcılığı önleyelim

$
0
0
LGBTİ bireylerin ihtiyaç duydukları tüm psiko sosyal destek hizmetlerini alabilmeleri için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere çoğu kamu kuruluşunda hizmet veren sosyal hizmet uzmanlarına ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği’ne başvurmalarını” bekliyoruz.”

Sosyal hizmet mesleği insan hakları ve sosyal adaleti temel alan bir meslektir. Bu çerçevede insan haklarının bir gereği olarak ırk, etnik ve ulusal köken, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş medeni durum, siyasi görüş, dinsel inanç, zihinsel ya da fiziksel engel başta olmak üzere insana insan gibi davranılmasını engelleyen her türlü ayrımcılıkla mücadelenin mesleki sorumluluğumuz olduğunun farkında olarak;

Ülkemizde ilk kez yaşanmadığını bildiğimiz fakat son günlerde medyatik bir malzeme haline getirilen trans bir bireyin intiharı nedeniyle kamuoyunda daha fazla gündeme gelen LGBTİ bireylere yönelik ayrımcılıkla mücadeleye yönelik ülkemizin bir sosyal politikasının olmamasından dolayı büyük bir kaygı duymaktayız. Kendi bulundukları yerden, kendi inançlarına göre değil herkese insan hakları temelinde sosyal politika üretmenin kamusal bir zorunluluk olduğunu hatırlatarak yasa koyucu ve uygulayıcılardan LGBTİ bireylere yönelik ayrımcılığın önlenmesi, LGBTİ bireylerin toplumda cinsel yönelimleriyle yaşamalarının önündeki tüm engellerin kaldırılmasına yönelik bir sosyal politika oluşturulmasını talep ediyoruz. Talebimizin gerçekleştirilmesi için daha önce meslek örgütümüzden katkı istendiğinde destek verdiğimiz çalışmalara ek olarak meslek örgütü olarak toplum düzeyinde çalışmalar, meslek elemanlarının LGBTİ bireylere yönelik destek kapasitesini arttırmaya yönelik eğitim programları başta olmak üzere mesleki çalışmalar yürüteceğimizi ve her türlü ortak çalışmaya açık olduğumuzu gerek Kamu Kuruluşlarıyla gerek sivil toplum örgütleriyle paylaşmak istiyoruz.

LGBTİ yurttaşlarımızın, kendileri için verilebilecek kamusal hizmetler sosyal politikasızlık nedeniyle kısıtlı olmasına rağmen, LGBTİ bireylerin ayrımcılığa uğramasının önlenmesine yönelik model geliştirilene kadar, ihtiyaç duydukları tüm psikososyal destek hizmetlerini alabilmek için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere çoğu kamu kuruluşunda hizmet veren sosyal hizmet uzmanlarına ve Derneğimize başvurabileceklerini, haklarının korunması ve geliştirilmesi için sosyal hizmet uzmanlarının mesleki sorumluluk çerçevesinde yardımcı olabileceklerini belirtmek istiyoruz.

http://haber.rotahaber.com/LGBTI-bireylere-yonelik-ayrimciligi-onleyelim_509324.html

Justin Bieber by Karl Lagerfeld V

Kerem Bürsin'den Kıvanç Tatlıtuğ'a büyük çalım!

$
0
0
Yeni Mavi erkeği Kerem Bürsin oldu


‘Güneşi Beklerken’ dizisinin başrol oyuncuları arasında yer alan ve her geçen gün daha da genişleyen bir hayran kitlesi edinen Bürsin’in markayla yolculuğu 2015 İlkbahar-Yaz Reklam kampanyasıyla başlayacak. Önceki sezonlarda brezilyalı Francisco Lachowski gibi dünyanın en iyi modelleriyle çalışan Mavi, 2 sezondur devam eden Serenay Sarıkaya birlikteliğine bu senede ara vermeyecek. Kerem Bürsin’li reklam filminin senaryosunu Ali Taran yazarken, reklamın nisan ayında gösterime girmesi planlanıyor.

Milliyet
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>