Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

HDK: LGBTİ’lerin onur ve özgürlük mücadelesinin meşruiyeti sorgulanamaz

$
0
0
HDK, “LGBTİ’lerin onur ve özgürlük mücadelesinin meşruiyeti sorgulanamaz. Kendini ezilenlerin yanında konumlandıran herkes LGBTİ’lerin yanında yerini almalıdır” dedi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Ertğrul Kürkçü, Onur Yürüyüşü’ne yönelik tehdit ve nefret söylemlerine dair açıklama yaptı.

Açıklamada, “Kalbi onurdan, emekten, vicdandan, özgürlükten, adaletten yana olan herkes bu çağrıları boşa düşürmekle yükümlüdür” denildi.

Açıklamada, şunlar ifade edildi:

“Heteroseksist ve ataerkil sistem, her gün LGBTİ’ lerin varoluşunu hedef alıyor, taciz, tecavüz, nefret söylemi ve nefret cinayetlerine varan şiddet biçimleriyle kendini ortaya koyuyor. En temel hak olan yaşam hakkı türlü biçimlerde gasp ediliyor, LGBTİ’lerin barınma,eğitim, sağlık, sosyal hizmetlere erişme, çalışma gibi çeşitli hakları ihlal ediliyor.

“Onur ve özgürlük mücadelesinin meşruiyeti sorgulanamaz”

“Tıpkı emek, ekoloji, kadın, halklar ve inançlar temelli tüm mücadelelerin meşruiyeti gibi LGBTİ’lerin de onur ve özgürlük mücadelesinin meşruiyeti sorgulanamaz.

“Kendini ezilenlerin yanında konumlandıran herkes LGBTİ ‘lerin yanında yerini almalıdır.

“LGBTİ’lerin özgür olmadığı bir dünya, hepimizin karanlıkta olduğu bir dünya demektir.

“IŞİD zihniyetinden farklı olmayan oluşumlar hedef gösterdi”

“Dünyanın en barbar çetelerinden IŞİD, Orlando’da gerçekleştirdiği katliamla tekçi faşist zihniyetin LGBTİ mücadelesine karşı olduğunu gösterdi. Çok geçmeden, IŞİD zihniyetinden farklı olmayan ancak kendilerini türlü isimlerle adlandıran oluşumlar LGBTİ’leri hedef gösterdi, onur yürüyüşlerini bir katliam provasına dönüştürmek istediğini açıkça belirtti. Kalbi onurdan, emekten, vicdandan, özgürlükten, adaletten yana olan herkes bu çağrıları boşa düşürmekle yükümlüdür.

“LGBTİ mücadelesinin taleplerini sahipleniyoruz”

“1969 Stonewall Ayaklanması’ndan bugüne dek süren mücadeleyi selamlıyoruz. Yan yana olduğumuz her mücadele gibi yan yana olacağımız LGBTİ mücadelesinin taleplerinin de bizim taleplerimiz olduğunu ifade ediyor ve sahipleniyoruz.

“ABD’nin Florida eyaletinin Orlando kentinde gerçekleştirilen katliamı bir kere daha lanetliyor, katliamda yaşamını yitiren LGBTİ’lere adanan bu yürüyüşlere en güçlü biçimde katılımı talep ediyoruz.

“19 Haziran Trans Onur Yürüyüşü’nde, 26 Haziran LGBTİ Onur Yürüyüşü’nde kol kola yürümek için, omuz omuza direnmek için tüm halklarımızı davet ediyoruz. Birlikte çok daha güçlüyüz!”

http://www.imctv.com.tr/hdk-lgbtilerin-onur-ozgurluk-mucadelesinin-mesruiyeti-sorgulanamaz/

MMSCENE JULY ’16 ISSUE OUT NOW ft ALESSIO POZZI

IŞİD, LGBTİ yürüyüşüne saldıracakmış

$
0
0
İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri terör örgütü IŞİD'in geçtiğimiz pazar günü Taksim'deki LGBTİ Onur Yürüyüşü'ne saldırı yapacağı yönündeki ihbar üzerine 2 ilçede düzenlediği operasyonda 3 kişiyi gözaltına alındı. Şüphelilerin adreslerinde, canlı bomba intihar yeleği, askeri kamuflaj, askeri bıçaklar, lazer mesafe ölçer ele geçirildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüpheliler sevk edildikleri mahkeme tarafından tutuklandı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) ekipleri geçtiğiliz pazar günü Taksim'de yapılması plananan LGBTİ Onur Yürüyüşü'ne terör örgütü IŞİD'in saldırı yapacağı yönündeki bir ihbar üzerine çalışma başlattı. TEM ekipleri 17 Haziran cuma günü Başakşehir ve Pendik'te bulunan adreslere eş zamanlı operasyon düzenledi. Yapılan operasyon kapsamında 2'si Dağıstanlı toplam 3 şüpheli gözaltına alındı. Polis ekipleri adreslerde yaptığı aramalarda canlı bomba intihar yeleği, askeri kamuflaj, askeri bıçaklar, lazer mesafe ölçer ile çok sayıda basılı ve dijital örgütsel doküman ele geçirdi.

Çağatay KENARLI / İstanbul DHA

Antik Roma’nın Transseksüel Kabul Edilen İmparatoru Elagabalus

$
0
0
Antik Roma’nın en sıradışı imparatorlarından olan Elagabalus, transseksüel kabul ediliyordu ve kısa süren hükümdarlığı oldukça olaylı geçmişti.

203 yılında doğan Elagabalus 218 yılında Roma İmparatoru olarak tahta geçti. Caracalla’nın öldürülmesinden sonra, Elagabalus’un annesi ve büyükannesi, Elegabalus’un İmparator Caracalla’nın gayrimeşru çocuğu olduğunu iddia etti ve böylelikle Elagabalus tahta çıktı. Roma dinsel geleneklerine ve cinsel tabularını önemsememesiyle ün salan Elagabalus’ın dört yıllık hükümdarlığı büyük bir çalkantıyla geçti.

203 – 222 yılları arasında yaşamış olan Elagabalus, 218 yılında imparator olduğunda 14-15 yaşlarındaydı. Kısa süren imparatorluğu süresince adından sık sık söz ettirdi. Birçok dinsel tartışmaya konu oldu, zalim bir imparator olduğu, misafirlerini uykuda aslanlara boğdurduğu, yemeklere zehir ve böcek koydurduğu söylenir. Sadece erkeklerin girebildiği Roma senatosuna annesini sokması da dönemin skandallarından sayılmakta.

Elagabalus, toplam beş kadınla evlilik yaptı ve boşandı fakat Elagabalus, dönemin tarihçilerinin günümüze ulaşan yazılarına göre farklı bir yönelime sahipti. Tarihçi Cassius Dio’nun iddialarına göre uzun ilişkisini Karyalı bir araba sürücüsü olan sarışın köle Hierocles ile yaşamıştı. Herodian’ın yorumuna göre ise, zaten güzel olan yüzüne aşırı makyaj yaparak kendini daha da çekici hale getirmeyi alışkanlık edinmişti.

Modern yazarlar ve sanatçılar tarafından Elagabalus cinsiyet değiştirmiş olarak kabul edildi, transeksüel şekilde betimlendi. Hirocles’in karısı ve kraliçesi olarak çağrılmaktan zevk alan biri olarak tanımlanmış ve Roma İmparatorluğu’ndaki doktorlara kimin onu bir kadın cinsel organı ile donatabileceğini sordurduğu da iddialar arasında.

Elagabalus aynı zamanda 19. yüzyılda Fransa’da natüralistlere karşı sembolizm akımı öncülerinden olan Dekadan’lara ilham kaynağı oldu. O güne kadar süregelen edebiyat akımlarının, toplumsal ve sanatsal düzenin dışına çıkmayı planlamış ve alışılmamış imgelere yer veren bu akım, Elagabalus’u kahramanlaştırmaktadır. Elagabalus birçok resme ve şiire toplumsal normların dışında bir estetikle konu olmuştur.

http://arkeofili.com/?p=15342

Amerika’da Gay Bar’daki Terör Saldırısında Hayatını Kaybedenler..

$
0
0

ABD’nin Florida eyaletine bağlı Orlando kentinde eşcinsellerin gittiği bir kulübe silahlı saldırı düzenlendi. Orlando Valiliği, saldırıda 50 kişinin öldüğünü, 53 kişinin de yaralandığını açıkladı. Kentte olağanüstü hal ilan edildi. Saldırı, ABD tarihinin en çok can kaybına yol açan silahlı saldırısı. ABD Başkanı Barack Obama, düzenlediği basın toplantısında saldırıyı ‘terör eylemi’ olarak niteledi. Saldırıyı IŞİD üstlendi.

http://bosnamm.com/ohahaber/2016/06/17/amerikada-gay-bardaki-teror-saldirisinda-hayatini-kaybedenler/

SODOM VE GOMORE ARTIKLARI

$
0
0
Üstad Necip Fazıl’ın Destan şiirinde “Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!” şeklinde geçen  “Çatla Sodom-Gomore”, şehir adlarıdır.

Pazar günü İstanbul’da, Konya tabiriyle “itneler” yüyüyeceklermiş. Onlar bu cesareti Türkiye’nin de altında imzası olan Kopenhang Kriterleri’ndeki ‘İnsan Hakları’ndan alıyorlar.

Batsın sizin Kopenhang Kriterleri’niz!

Avrupa Birliği’nin de canı cehenneme!

***

Şimdi size, bu Sodom ve Gomore’nin başına gelen son günkü felâketi anlatmam gerekiyor ki, konunun mahiyetini iyi kavrayasınız ve sapık güruhun başımıza açacakları belâ ve musibetleri önceden sezmeniz, ona göre tedbirinizi şimdiden almanız içindir.

Hz. İbrahim'in amcasının oğlu olan Hz. Lût aleyhisselâm, Arap yarımadasında puta tapıcılarla mücadele etmek ve onları tek bir Allah (C.C.) inancına iman etmelerini sağlamak için diğer peygamberler gibi Tevhid inancını aşılamak için ne büyük mücadeleler vermişti. Ömrü ve peygamberliği günümüzdeki Ürdün devletinin sınırları içinde bulunan ve o dönemler gayet verimli bir vadi olan Lut Gölü ve çevresinde  geçen Hz. Lut, şer ile imtihan edilmişti. Öyle bir kavmi vardı ki, onlar Şezum (Sodom) ve Omore (Gomore) şehirlerinde yaşıyorlardı.

Âdemoğlu, doğru yoldan bir kere çıkmaya görsün; düşmeyeceği sapıklık ve yuvarlanmayacağı uçurum yoktur. Hz. Mevlâna’nın “Şehvete kul olan, Allah katında köleden, esir edilmiş kullardan beterdir” dediği gibi. Yeryüzünde ilk cinayetini işleyen Hz. Âdem’ın oğlu Kâbil, şehvet hırsıyla öz kardeşini öldürmüştü. Kâbil, şehvete kul olunca, Allah katında köleden daha beter hale gelmişti.. Bu şehvet hırsı, Hz. Lût'un kavmini büsbütün başka ve yüz kızartıcı bir ahlâk düşkünlüğüne sürüklemişti. Erkek erkeğe cinsi birleşmeyi (livata) vazgeçilmez, sapıkça bir huy haline getiren bu ahlâksız ve edepsiz kavmine karşı Hz. Lût, yorulmak bilmez bir gayret göstererek yaptığı bütün ikazlar ve verdiği bütün acı-tatlı öğütler bu ahlâk düşkünlerine zerrece bir tesir etmeyince; herşeyi bilen Yüce Allah'ın kesin ve değişmez hükmünün günü gelip çatmıştı. Hz. Lût'un sapık kavmi, Allah'ın başlarına vereceği karşı durulmaz bir felaketle, toptan mahvolacaklardı. Cenab-ı Hakk, elçisine durumu bildirmek ve kaldığı günahkâr Sodom şehrinden ayrılmasını söylemek için genç ve yakışıklı kılığında üç meleği yeryüzüne indirerek görevlendirmişti. Şehvet sapıkları, kudurmuş köpekler ve ağıran eşekler misali o genç ve yakışıklı delikanlıları görmek için yollara düşmüşlerdi. Tap taze erkek kılığına girmiş meleklere bakarken hepsi şehvet kudurganlıkları içinde kıvranıyor; ağızlarından salyalar akıyordu. Azgın kalabalığın arasında yollarına devam eden melekler, Peygamber Lût'un evine vardılar. Ahlâksız adamlar, Lut aleyhisselamdan o üç yakışıklı genci kendilerine vermelerini isteyecek kadar ileri gittiler. Bunun üzerine evinin kapısına çıkan Hz. Lût, kudurmuş kalabalığa “ey azgınlar, soysuzlar, gelenler benim olduğu kadar kendinize de aziz misafirlerdir; yani hepinizin misafirleridir. Bu kadar da mı insanlığınızı unuttunuz? Bir parça olsun kendinize geliniz.” diye konuşmaya başladı. Kalabalıktan homurtulu gülüşmelerin geldiğini duyunca “size iki tane genç ve güzel kızımı vereyim. Gözlerinizi bürüyen şehvetinizi onlarla tatmin edin de tek beni misafirlerim karşısında rezil etmekten vazgeçerek buradan uzaklaşın” diye teklifte bulundu. Azgın ve sapkın kalabalık bu teklifleri kabul etmediler.

***

Hz. Lût’a kendilerinin Allah tarafından görevli melek olduklarını söyleyen yakışıklı geçler; “Allah'ın emri artık kesindir. Yıllardan beri söz dinletemediğin bu beyinsiz halkın artık sonu gelmiştir. Birkaç saat sonra topuna gökten ateş ve ölüm yağacak ve şehirleri ile birlikte yokluğa kavuşacaklardır. Onların başlarına gelmek üzere olan bu felaket, ısrarla Allah'ın emirlerine karşı gelenlere ve Peygamberler'in verdiği öğütlerine arka dönen sapıklara bütün devirler boyunca ibret dersi olacaktır. Allah'ın sana emri böyledir” dediler. Allah'ın emri üzere Hz. Lût (a.s) ile inanmış yakınları meleklerin dediklerine uyarak Sodam ve Gomere'yi o gece yarısı, sezdirmeden terkettiler. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte lânetlik şehirlere ve sapık halkına gökyüzünden görülmemiş bir Allah gazabı boşalmaya başlamıştı. Ahlâksız soysuzlar neye uğradıklarını anlayamadılar. Bu azgın ve sapık kavmin üzerine Yüce Mevlâ yakıcı kükürt alevleri ile taşlar yağdırıyordu. Sodom ve Gomore şehirleri, içindeki azgın ve sapık halkla birlikte bir kaç saniye içerisinde ilerdeki insanlığın gözleri önüne bir ibret misali olmak üzere yerle bir olmuştu.

Esirgeyen ve bağışlayan Allah Celle Celalühû cümlemizi görünür, görünmez ve aniden bastıran felâketlerden korusun.

Amerika'daki GAY (İTNE)'ların gittiği bir diskoda meydana gelen katliam üzerine; yabancı tanınmış pop starlar dahil bizim bilinen popüler sanatçılar, twitter hesaplarından bu vahşeti kınayan açıklamalar yaptılar.

Söz konusu cinayetlerin işlendiği ülke Amerika, ve Lut kavmi artığı ahlaksızlar, edepsizler ve soyu bozuklar olunca mangalda kül bırakmayan ve telin eden popüler yerli ve yapancı sanatçı(!)lar; Suriye’de, Irak’ta, Miammar’da, Doğu Türkistan’da vahşice öldürülen masum çocuklar söz konusu olduğu zaman dut yemiş bülbül kesiliyorlar.

***

Şimdi bu Sodom-Gomore kalıntısı sapık GAY (İTNE) bozuntuları, şu mübarek Ramazan-ı Şerif’te İstanbul sokaklarında ellerini kollarını sallaya sallaya yürüyecekler(miş).  Bir de afiş yapmışlar; yazdıkları sloganı ne yazmaya elim, ne de söylemeye dilim varmıyor.

Uyuyan Müslüman ahaliyi daha fazla tahrik etmeyim diye. Nasıl olsa o işi anlı şanlı medyamız provoke etmek suretiyle yapıyor zaten. Müslümanları provoke etmek isteyen ve bunları yönlendiren emperyalist güç odakları ile bilmem neleri bozuk bu soysuzlar güruhuna karşı Mevlânaca cevap vermek isterim.

Hz. Mevlâna, “Hışım, şehvet ve hırs rüzgârı, namaz ehli olmayan kişiyi silip süpürür!” diyor. Hani bir ilahiyatçı prof, “namaz kılmayan hayvandır” dedi ya… TRT Kurdi’de program yapan bir kişi de; “üç mezhebin imamına göre namaz kılmayanın cezası idamdır” fetvasını veriyor ya… Bunların sözlerine bakarak Hz. Pîr’in o güzel kelâmları ne kadar lâtif, ne kadar düzgün ve insanın mayasına ne kadar da uygun: “Namaz ehli olmayan kişiyi, hışım, şehvet ve hırs rüzgârı silip süpürür.”

Bir eğitimci olarak Mevlâna Celâleddîn Rûmî’den bu kişilerin alacakları elbette büyük dersler var. Tasavvuf ehli insanların rahle-i tedrisinden geçmeyen odunları, Yunus gibi Taptuk’un karşısına düzgün odunlarla çıkmalarını beklemek beyhudedir. Bizim en büyük problemimiz de bu ya..

Hür olmak… Hür olmak… Ve özgür kalmak…

Türkiye’nin en büyük problemi insan olmak ve özgürlüktür.

***

Duygularını kontrol edebilen tasavvuf ehli insanların inşa ettiği Selçuklu Medeniyetinin manevi mimarlarından olan Hz. Mevlâna, Mesnevî’sinde geçen hikâyesinde heva ve hevesi ‘horoz’a benzetir. O hikâyeyi okumalı ve idealist eğitimcilerimiz de ahlâk terbiyesi ile şahsiyet gelişiminde bunu kullanmaları gerekir.

Mevlâna hazretleri buyuruyor ki:

“'Allah'ın ipi' nedir? Heva ve hevesi terk etmek. Bu heva ve heves, Ad kavmine bir kasırga kesilmiştir. Halk, heva ve heves yüzünden zindanda oturmaktadır. Kuşun kanadı, heva ve heves yüzünden bağlanmıştır. Balık, heva ve heves yüzünden kızgın tavaya düşer. Namuslu adamlardan utanma, arlanma; heva ve heves yüzünden gider. Şahne'nin gözü, heva ve hevesten bir ateş yalımıdır. Çarmıha gerilmek ve darağacının korkunçluğu heva ve heves yüzündendir. Yeryüzünde beden şahnelerini gördün ya, can âleminin hükümlerini yürüten şahneleri de gör. Ruha gayb âleminde işkenceler vardır. Fakat sen sıçrayıp kurtulmadıkça bu işkenceler, gizlidir. Kurtuldun mu işkenceyi, azabı görürsün. Çünkü zıt, zıddıyla görünür. Kuyuda ve kara su içinde doğan, ovanın letafetiyle kuyunun zahmetini ne anlasın? Allah korkusuyla heva ve hevesten geçtin mi 'Allah tesnimi'nden bir "sağrak" elde edersin. Heva ve hevesine uyup dolaşma. Bırak o yolu. Hak kapısına, selsebil ırmağına doğru gel. Heva ve hevese uyup ot gibi yelin geldiği tarafa eğilme. Şüphe yok arş gölgesi, çerden çöpten yapılma kulübelerden yeğdir.”

Hz. Pîr, Mesnevî-i Şerifinde “şehvet kokusu, söz söylerken soğan kokusu gibi duyulur” diyor. İstanbul sokaklarını saran bu günah kokularından rahatsız olan ALPERENLER, şehvet, kibir, tama ve hırs kokan bu kötü kokuları dağıtmak için Allah’ın yoluna râm oluyorlarsa, ne mutlu onlara, ne mutlu bizlere ve ne mutlu Müslüman ümmetine!

AZİZİM DİYOR Kİ…

“Hz. Lût’un düşmanları üzerine taş yağdırdığını ve onları kapkara suyun içinde dalgaların yuttuğunu, boğulup gittiklerini bilmiyor musun?”  (Mevlâna Celâleddîn Rûmî)

Şimdi buradan fetva makamındaki hocalara soruyorum: Bu Lût Gölü’ne girmek, yüzmek, yıkanmak, bu kara sudan, toprağından Yahudi tarafından elde edilen şeyleri (tuz) yemek, içmek kullanmak, satın almak caiz midir?..

Mustafa Balkan

http://www.pusulahaber.com.tr/sodom-ve-gomore-artiklari-1-4926yy.htm

Dışarıda kötülük var

$
0
0
Öldürülen 49 kişi bizim arkadaşlarımız, akrabalarımız, kardeşlerimiz.
Yaklaşık 20 sene önce New York'ta 10. Sokak'ta açılan G Lounge isimli bar gaylerin tarihi açısından bir dönüm noktasıydı. Eşcinsellere hizmet veren diğer kulüplerin aksine karanlık yeraltlarından, korunaklı sokak aralarından çıkıp camlarını sokağa açmış, saklanmaya gerek olmadığına karar vermişti. Görünürlük özgürlük yolunda önemli bir adımdır; son 20 yılda özellikle ABD'de eşcinsel haklarında alınan mesafenin eşi benzeri yok.
Epey bir zamandır Post-Gay bir dünyada yaşadığımızı iddia edebilirdim. Dünyanın en büyük şirketinin başında eşcinsel bir erkek var (Tim Cook), Amerika'nın en güvenilir habercilerinden biri (Anderson Cooper) ve gündüz kuşağının kraliçesi (Ellen DeGeneres) eşcinsel. Birçok şehrin eşcinsel belediye başkanı var. ABD'de eşcinsel evliliğine Cumhuriyetçilerin bir kısmı da destek verdi; çünkü kendi akrabaları, çocukları eşcinseldi. Amerikan Yüksek Mahkemesi'nin muhafazakar kanadından Yargıç Kennedy'nin oyu eşcinsel evliliğinin kanunlaşmasında belirleyici oldu. Donald Trump bile geçtiğimiz gün eşcinseller için mücadele edeceğini açıkladı.
Kanada'da eşcinsel çiftlere halkın yüzde 80'i, ABD'de yüzde 60'ı destek veriyor. Modern dünya tarihinde eşcinsel olmak için daha iyi bir zaman olamaz.
Advocate'in haberine göre 2016'da Los Angeles, San Francisco ve New York'ta toplam 26 gay bar ya kapandı, ya da kapanmanın eşiğine geldi. Post-Gay dünyada atık eşcinsellerin tehlikeden uzak, güvenle sığınabilecekleri, kendilerini rahat hissedebilecekleri ayrılmış özel alanlara ihtiyaç ortadan kalktı.
Ta ki Cumartesi gününe kadar.
Amerika'nın 11 Eylül'den sonra yaşadığı en büyük terör saldırısı Orlando'daki Pulse isimli gay kulüpte son anda İŞİD'e bağlılığını bildiren terörist tarafından gerçekleştirildi. Afgan asıllı terörist iki erkeğin birbiriyle öpüşmesinden rahatsızlık duyduğunu söylemiş daha önce babasına.
Katliamın yaşandığı Pulse adlı kulüp Orlando gece hayatının en popüler duraklarından biriydi.
Katliamın yaşandığı Pulse adlı kulüp Orlando gece hayatının en popüler duraklarından biriydi.
Teröristin gizli bir eşcinsel olduğu, Pulse'a da sık sık gittiği iddiaları ortaya atıldı. Hatta kimi app'lerde profili olduğu da. Time dergisinin haberine göre Pulse'la teröristin evinin mesafesi 2 saat; git-gel dört saat. Evinin yakınındaki bir başka gay kulübe hiç gittiğini gören olmamış. Jack'd isimli app.'in yaratıcıları da henüz teröristin profilini tespit edememişler.
Nefret saldırısı olduğuna şüphe yok, ama başkalarından mı yoksa kendisinden de mi nefretin sonucu henüz bilmiyoruz.
Gay bar, kuşkusuz bir simge. Yıllarca yeraltında, gizli saklı köşelerdeki gay barlar kendi kimliğiyle barışmaya çalışan, kendini bulmak isteyen gençlerin huzur içinde gidebilecekleri, cinsel yöneliminden dolayı yargılanmadan kendileri gibi insanlar arasında kalabilecekleri güvenli mekanlardı. “Benim gibi başkaları da varmış” demek için. Eşcinsel hareketinin New York'taki Stonewall Inn adlı bir barın polis tarafından basılmasının ardından hız kazanması da tesadüf değil.
Belki büyük bir yanılsama içindeydik ve Cumartesi gecesinden sonra gerçeklikle yüzleşmek zorunda kaldık.
Hayat tarzımız, özgürlüğümüz, yaşamımız hiç olmadığı kadar tehdit altında. Öldürülen 49 kişi bu tehdidi davet edecek, kötülüğü üzerlerine çekecek hiçbir şey yapmadı.
Türkiye'de saldırının eşcinsellere yönelik olduğunu bir türlü dile getirmeyen politikacılar Orlando'daki terörün asıl hedefini de kaçırıyor: Yıllarca büyük mücadeleler sonucunda elde ettiğimiz özgürlüklerimiz elimizden alınmak isteniyor ve hiçbir zaman olmadığı kadar kendi kaderimiz başkalarının tehdidi altında.
Ölen 49 kişi arkadaşlarımız, kardeşlerimiz, akrabalarımız, yakınlarımız ama aynı zamanda hepimizin birer yansımasıydı. Eşcinsel ya da değil, hep birlikte inşa ettiğimiz ve bir şekilde iyi bir yere gittiğini düşündüğümüz bu dünya yıkılmak isteniyor. Ve bana bu savaşı kötü adamlar kazanacakmış gibi geliyor.

TÜRK SİYASETİNİN ORLANDO SESSİZLİĞİ

KAÇAN BÜYÜK FIRSAT

Orlando anmalarına keşke Türk siyasetiler de katılsaydı İslam'ın ılımlı yüzünü göstermek için.
Orlando anmalarına keşke Türk siyasetiler de katılsaydı İslam'ın ılımlı yüzünü göstermek için.
Sadece birkaç cümle… Hükümetten, ya da Saray'dan Orlando katliamına yönelik ciddi bir kınama mesajı gelseydi ve eşcinsel kelimesini ağızlarına almaktan kaçınmasalardı. Öyle ya da böyle işleyen bir İslam demokrasisi olan Türkiye'yi yönetenlerin giderek yıpranan imajlarını tamir etmek için bundan iyi bir fırsat olabilir miydi?
Ne yazık ki her şeyi Türkiye'den oy alabilecekleri kahvehanede oturan seçmene yönelik tasarlıyor büyük siyaset ustaları. Zannediyorlar ki eşcinsellere yönelik saldırıyı kınasalar tepki toplayacaklar. İçten içe eşcinsellerin hedef olmasına da sevinenler var; paçavra İslamcı gazetelerin manşetlerinde yansıdığı gibi.
Türkiye'deki siyasetçilerin, başta da Erdoğan'ın dünyada imajı ayaklar altında. Uluslararası basın ona bir zamanlar Kaddafi'ye davrandıkları gibi yaklaşıyor; kibarcası ‘olağandışı bir figürmüş' gibi. Sözleriyle dalga geçiliyor, sürekli olarak en absürt yorumları büyütülüyor. Erdoğan da kadınlara yarım demek gibi demeçleriyle malzeme konusunda hiç sıkıntı vermiyor zaten.
Ancak bu süreçte daha beş-altı sene öncesinde konuşulan Türkiye'nin ılımlı İslam ülkesi, model demokrasi rolü de iyice unutuldu.
Ne olurdu “Eşcinsellere yönelik bu katliamı kınıyoruz” deselerdi. Herhangi bir sansüre gerek duymadan.
Rüzgar öyle bir dönerdi ki… Erdoğan bile şaşırırdı, bir an kendisini demokrat sanırdı. Ama daha da önemlisi bir İslam ülkesinden böyle bir çıkış İslamofobi tartışmalarının seyrini de değiştirirdi. Ama Türk siyasetinin benzini demokrasi ya da özgürlük değil işte.

Oray Eğin

http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/oray-egin/disarida-kotuluk-var-1281283/

HAKAN PEKER: "DANSÇIYKEN BİZİ GAY SANIYORLARDI"


"Gayleri üzmek istemem ama bu bir palavra..."

$
0
0

* “Daha kaç vücut gerek seni unutmama...” Şarkı sözlerinizde bolca erotizm var, vücut var. Peki, o vücutlar hep kadın vücudu mu? Hiç erkek vücudu ve ruhu sizi çekmedi mi? Sizce cinsel kimliklerimiz öğrenilen, öğretilen bir şey mi? Hepimiz özümüzde doğamız gereği biseksüel miyiz?

- Benim aklımdakiler kadın vücudu.

* “Hepimiz özümüzde doğamız gereği biseksüeliz” teorisi, gay’lerin heteroları yatağa atmak için pek sevdikleri bir teori. Gay’leri üzmek istemem ama bu bir palavra. Yine de toplumda göründüğünden daha çok gay ve biseksüel olduğuna inanıyorum, gizlemek zorunda kalıyorlar birtakım anlaşılabilir nedenlerle.

- Şarkılarda erotizmi kullanmamın çok önemli bir nedeni var. Bir şarkı yazarı bence stil olarak kendini anlatmayı seçiyorsa, hayatındaki önemli konulara değinmeli. Cinsellik gibi insan hayatının en önemli olgularından birini dışarıda tutarsanız, anlatıcılığınız eksik kalır, herkesin aklı fikri ondayken.

http://t24.com.tr/haber/teoman-turkiye-zivanadan-cikti-cumhuriyetin-ilk-yillarinda-yapilan-sacmaliklari-simdi-muhafazakarlar-yapiyor,345983

Ayşe Özek Karasu: Orlando’daki Kırmızı Pazartesi

$
0
0
Evet Orlando’daki gece kulübünde 49 can alan terörist bir Müslüman’dı. Madalyonun görünen yüzü bu. Ama şimdi liberal sivil toplum örgütleri, kentte yıllardır süregelen, aşırı görüşlü Hıristiyan grupların yaydığı nefret iklimini sorguluyor. Kimlere karşı mı? Eşcinsellere

Her şey 1991 yılında Disney World’deki “Gay Günleri” girişimiyle başladı. Eşcinsel ailelere tema parkta eğlence günü düzenlenmesiyle birlikte Orlando’daki muhafazakar kesimde şafak attı. Malum Orlando demek, Disney’in dünyası demek. Disney World, kentin en ünlü markası. Şirketin kendi organizasyonu olmayan, bağımsız grupların düzenlediği ilk gay günü gelenlerin sayısı 3 bin kişi kadardı, yıllar geçtikçe etkinlik genleşip bir haftaya yayıldı ve ziyaretçi sayısı da 150 bini buldu. Tema parka eşcinsel akınına Hıristiyan grupların tepkisi de aynı oranda büyüdü, o gruplar nezdinde gay günü “sapkınlığa övgünün zirvesi” olup çıktı.
LGBT bireylere karşı nefret dili giderek kök saldı, “ailenizin şirketi” Walt Disney ticari çıkar uğruna Hıristiyan değerlerini aşağılamakla suçlandı. Güney Baptist Kilisesi’ne göre şirketin yaptığı Hıristiyanlara düpedüz hakaretti; kilise meclisi “Disney geleneksel aile değerlerine hizmet ilkesini çiğneyerek eşcinselliği teşvik etmektedir. Şirket, personel politikasında da eşcinsel ilişkilere kucak açmaktadır” şeklinde bir karar tasarını kabul etti.
1996 yılında kabul edilen bu kararla birlikte Disney’e boykot başladı, Katolik Birliği’nden Amerikan Aile Birliği’ne birçok muhafazakâr grup da destek verdi. Disney’in aile dostu filmleri iyice mercek altına alındı; “My Best Friend’s Wedding” Disney’in örtülü eşcinsellik propagandasının kanıtı ilan edildi. Yetmedi, 101 Dalmaçyalı ve Bambi’ye bile boykot uygulandı.
Sonra ünlü televizyon vaizi Pat Robertson, yılda bir kez düzenlenen gay günleri yüzünden Orlando’yu kasırgaların vurabileceği kehanetinde bulundu ve “Eşcinsellik terör bombalarıyla Orlando’nun sonunu getirecektir” de dedi. Bir ay sonra Florida Eyaleti’ni kasıp kavuran orman yangınının da gay günlerine bağladı.
2008’e gelindiğinde, İslam karşıtı bir kuruluş olan Hıristiyan Eylem Birliği, gay günlerini tehditkâr bir dille hedef alan yeni bir kampanya başlattı. Florida Aile Birliği “Gay günlerine dikkat” afişi taşıyan uçaklar uçurdu.
HANGİ PROPAGANDA
Ve bugüne gelindi. Hıristiyan aktivistlerin Orlando’da ektiği nefret tohumlarının, terör katliamında payı olabileceği söyleniyor şimdi. Eşcinsellerin gittiği Pulse gece kulübünde 49 kişiyi katleden Omar Mateen’in Hıristiyan propagandasından etkilendiği yazılıp çiziliyor.
Hatta Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği’nin (ACLU) iki avukatı, terör eyleminden direkt Hıristiyanları sorumlu tutan açıklamalar yaptı. Chase Strangio adlı avukat, kurban ailelerine başsağlığı dileyen Hıristiyan grupları kınayan zehir zemberek tweet’ler attı; onları İslamofobik olmak ve eşcinsel karşıtı zehirli bir iklim yaratmakla suçladı; “Birey haklarını budamak için son 6 ayda 200 adet LGBT karşıtı yasa teklifi verecek, sonra da İslam’ı suçlayacaksınız. Hayır!” diye yazdı. Diğer bir ACLU üyesi Eunice Rho da “LGBT karşıtı yasaları geçiren Cumhuriyetçi Partili milletvekillerini terör eyleminden sorumlu tuttu.
Hıristiyan kanaat önderleri bu suçlamaları topyekûn reddediyor. Genel olarak ileri sürülen argüman şu: “Biz tabii ki eşcinsel evliliğini onaylamıyoruz ama insan hayatı ve onurunu, cinsel yönelimine bakmaksızın savunuyoruz...”
Olabilir. Ama yıllar içinde derinlere işleyen nefret ikliminin “geliyorum” diyen bir katliam ortamı, bir Kırmızı Pazartesi yaratmış olması da ihtimaldir.

Ayşe Özek Karasu - HABERTÜRK

http://www.haberturk.com/yasam/haber/1255856-ayse-ozek-karasu-orlandodaki-kirmizi-pazartesi

İstanbul'daki Trans Onur Yürüyüşü'ne polis müdahalesi

$
0
0
20-26 Haziran Onur Haftası kapsamında İstanbul Taksim'de yapılması planlanan 7. Trans Onur Yürüyüşü'ne katılmak isteyenlere, polis göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi ile müdahale etti.
Taksim ve çevresine sabah saatlerinden itibaren çok sayıda polis ve TOMA (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı) yerleştirildi, bazı sokaklara giriş yasaklandı.

Taksim Meydanı'nda Cumhuriyet Anıtı'nın çevresi de bariyerler ile kapattı.

LGBTİ dernekleri gözaltına alınan üyeleri olduğunu duyurdu.

Polis, saat 17'de yapılması planlanan Trans Onur Yürüyüşü öncesi İstanbul LGBTİ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks) binası önünde basın açıklaması yapan bireylere, ardından da Mis Sokak'ta toplanan gruba müdahale etti.
Öte yandan yürüyüşü bir grup da Taksim'deki yürüyüşü protesto etmek istedi. Doğan Haber Ajansı, tekbir getirerek Taksim'e yürüyen gruptan yaklaşık 11 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.
Polisin Taksim Meydanı ve çevresindeki güvenlik önlemleri sürüyor.

Gökkuşağı bayrağının kökeni nereye dayanıyor?
Valilik güvenliği gerekçe göstermişti
İstanbul Valiliği Onur Haftası kapsamında yürüyüşlere izin vermediğini açıklamıştı.

Valiliğin cuma günü yaptığı açıklamada "19-26 Haziran günleri LGBT üyeleri tarafından Taksim'de düzenleyecekleri bir yürüyüşe çağrı yapıldığı anlaşılmaktadır... bu yönde bir toplantı ve gösteri yürüyüşü tertip edilmesine izin verilmeyecektir" denilmişti.

Açıklamada yasağın gerekçesi ise "Başta katılımcılar olmak üzere vatandaşlarımızın güvenliği ve kamu düzeninin gözetilmesi" olarak belirtildi.
Alperen Ocakları'nın İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican, Salı günü bir basın toplantısı düzenlemiş ve "Sayın devlet yetkilileri bunlarla bizi uğraştırmayın. Ya gereğini yapın ya da biz gereğini yapacağız. Biz her şeyi göze aldık direk yürüyüşü engelleyeceğiz. Biz şimdi uyarıyoruz. Önceden olacakları bildirdik, bundan sonra olacakların sorumlusu biz değiliz" demişti.
LBGTİ dernekleri ise 26 Haziran'da planladıkları gibi 14. Onur Yürüyüşü'nü yapacaklarını duyurdu.
İstanbul LGBTİ+Onur Haftası grubu geçen yıl da Valilik'ten yürüyüşe izin verilmediğini, buna rağmen sokağa çıktıklarını ve yürüyüşe katılmak isteyenlere polisin müdahale ettiğini hatırlattı.

BBC Türkçe

AİLEM LEZBİYEN OLDUĞUMU KABULLENDİ

$
0
0
* Lezbiyen olduğunuzu ilk açıkladığınız zamanı hatırlıyorum, büyük olay olmuştu. O zamandan bu yana nasıl bir yol aldınız?
- Yolumuz çok uzun ve zor. Yavaş yavaş da olsa iyiye gidiyor. Anne ve babam ben çok küçükken boşandı. Babam aşırı korumacı bir insan. Ben lezbiyen olduğumu açıkladığımda kariyerimde önemli yerlere gelmiştim. Kabullendiler ve destek oldular. Eğer bir şeyleri başaramasaydım nasıl tepki verirlerdi hiç bilmiyorum. Birçok kişi ailesine söyleyemiyor, saklıyor. Sadece biraz anlamaya çalışmak bile büyük destek sayılır.

http://www.hurriyet.com.tr/ikinci-filmi-yillardir-bekliyordum-40119505

Sodom Gomore olma yolunda LGBT eylemleri

$
0
0
Bizde “Şuyuu vukuundan beterdir” diye bir söz vardır. Yani duyurulması bile yanlış şey demek. Ancak artık duymayan kalmadı, kapı zorlanmaya başladı. LGBT (Lezbiyen, gay, biseksüel, transgender) her türlü cinsel sapkınların bir araya gelip örgütlendikleri derneğin adıdır ve gökkuşağı renklerinde bayrakları vardır. Amaçları her türlü cinselliğin (eski tabirle namussuzluğun) özgürce yaşanmasıdır. 2oo5 yılında beri her 28 Haziran gününde “onur yürüyüşü” (!) dedikleri bir etkinlik yaparlar. Bu sene Ramazan ayına denk gelmesiyle millette fena homurdanmalar başladı. Çünkü bunlar daha önceki yürüyüşlerde Ramazanı eleştiren pankartlar da taşımışlardı. Bu yıl İstanbul Valiliği yürüyüşe izin vermedi.

Yürüyüşte kullandıkları sloganlara bakarsak gayelerini daha iyi anlarız; “Velev ki ib….z, Susma haykır, eşcinseller vardır, Susma haykır, lezbiyenler vardır, Eşcinseller susmayacaklar, susmayacaklar, susmayacaklar, Ayşe Fatma’yı, Ahmet Mehmedi; birbirlerini sevebilmeli, Teşhirci değil travestiyiz, Okulda, işte, mecliste. Eşcinseller her yerde; Kabul et ya da etme, eşcinseller her yerde, Faşizme karşı bacak omuza, Homofobik devlet, yıkacağız elbet”. Yani 1960’larda anarşist, çiçek çocukları ya da Hippilerin “Harp yapma aşk yap” diye kurulu her türlü değere karşı çıkan hareketin başka bir versiyonu.

Nedir bu onur yürüyüşü, niçin 28 Haziran? Her türlü melanetin merkezi ABD’de New York yakınlarında, bu tiplerin toplandığı Stonewall isimli, bunların sırtından para kazanan polis ve mafyanın kontrolünde bir bar var. Burada her zaman toplanıp, içip sızıp her türlü melaneti yapıyorlardı. Bunların Judy Garland isimli bir ikonları olan müzisyen ölüyor. 28 Haziran 1969 gecesi bu ölüme hüzünlü ekip uyuşturucuyu çekip, efkardan her türlü melaneti yerken, kendilerini tacize gelen polise karşı çıkıp 5 gün direniyorlar ve olaylar başka şehirlere de yayılıyor. Bu zamana kadar ABD’de eşcinsellik bir psikiyatrik hastalık olarak kabul ediliyordu. Bu olay bir dönüm oluyor ve başlattıkları bu direniş sonunda 1973 yılında eşcinsellik bir hastalık olmaktan çıkıp normal bir vaka sayılıyor.

İşte 28 Haziran’daki bu yürüyüşün onur yürüyüşü olma nedeni budur. Hani Osmanlı’da gavura gavur denmenin yasaklandığı gibi. ABD’de i….lere i…. demenin yasaklanması gibi bir şey. Tabi arkalarında derin küresel güçlerin basın ve her şeye özgürlük kahramanı olmak için atlayan sanat camiasının desteğiyle. Neymiş efendim bu sapkınlık değilmiş, doğal bir şeymiş ve genlerden gelirmiş. Adamların ne suçu varmış. Ve başladı bunların ne kadar insancıl, topluma yararlı, onurlu, namuslu insanlar olduklarını anlatan manipülasyon dolu o meşhur Hollywood filmleri yapılmaya. Bizde de Şener Şen’li “Kabadayı”, Mahsun Kırmızı Gül’lü “Güneşi gördüm” filmleri. Eşcinselliği normal sağlıklı bir durum olarak göstermek için, ilk ortaya çıktığında asıl adı “Eşcinsellikle İlişkili Bağışıklık Sistemi Bozukluğu-Gay Related Immun Disorder” GRID olan hastalığın adı bile, AIDS “Edinilmiş Bağışıklık Sistemi Bozukluğu” olarak değiştirildi. ABD’de 2005 yılında AIDS virüsü taşıyanların % 71’inin eşcinsel erkek olmasına rağmen… Ülkemizde, Dünya Bankasının bunlara verdiği karşılıksız para desteği ile anneler gününde “Anne! Ben Eşcinselim” kitabı yayınlandı. Bir sürü sanatçı geçinenin ve CHP’nin desteğini aldılar. Şimdilik HDP aynı zamanda bunların partisi durumunda.

Bunları negatif gösterecek araştırmaların yapılması yasaklandı ve nefret suçu kapsamına alındı. Yani “GAVURA GAVUR DEMEK” yasak oldu. Maalesef bu baskı tüm dünyada etkili olmakta ve muhafazakar hükümetimiz bile buna boyun eğmiş, 2011 yılında İstanbul sözleşmesi ile ilk kez eşcinsellik koruma altına alınmıştır. Bu sözleşmeye göre; her türlü ırk, renk, dil, din, soy,  siyasi ve siyasi olmayan görüş, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel kimlik, yaş, sağlık, medeni hal, mülteci ve göçmen …… diye meşru ve doğru şeylerin içinde, zehrin balla sunulması işte böyle oluyor. Maalesef yanlışı bir sürü doğruların içine sokuşturup bize yedirmektedirler. AB yasalarıyla zinanın suç olmaktan çıkması gibi... Şimdi de çocuk pornosu ve PEDOFİL (1) sapkınlığının suç sayılmaması için uğraşıyorlar. Ne demek mi onu da siz bulun.

Gelelim işin aslına, yani insan gay olarak mı veya başka bir cinsel sapkın olarak mı doğar sorusuna? Buna onlar değil bilim adamları karar verir. Tabi Rockefeller, Soroz gibi vakıflardan beslenip yönlendirilmeyenler. Biz de yaptığımız araştırmaları yazalım. İnsan tertemiz doğar, onu toplumu şekillendirir. Yani kimse anasından babasından hakim, öğretmen, işçi, çiftçi, cani, hırsız, namussuz, o……u ve i…… doğmaz. İnsan iyiyi ve kötüyü içinde büyüdüğü toplumda görür ve KENDİ TERCİHİ SONUCUNDA olmak istediği kişi olur. Hani “Alimden zalim zalimden alim doğar” sözü tam da bunu anlatır. Eğer bir insan karşı cinsten olmak isterse, yani erkek doğan biri, kadınsı davranışlara yönelirse kişinin bu tercihi doğrultusunda beyin, dişilik-östrojen hormonu salgısını attıracak ve bu hormonların artmasıyla, kişinin vücudunda da dişiliğe doğru gelişmeler olacağı bilinen çok tabii bir sonuçtur. Hani, kız veya erkek çocuğu olmayan aile, sahip olduğu çocuklardan birini ters cinsiyette büyütür. Kız çocuğu erkek gibi. Sonunda olan bu çocuğa olur, duyan gören bilir. Olay bu kadar basittir. Yani kişi ancak kendisi zorlarsa, insan vücudunda fıtrata ters gelişmeler olur.  Ha buna rağmen vücutta hormon salgılamasında düzensizlikler olmaz mı olur, ancak bunun tedavisi vardır.

Gelelim sadede. Eğer senin medeniyetin “KAPİTALİST EGONOMİ”ye dayanıyorsa, yani her şey insana hedonizm- zevk-ü sefa dayatıyorsa, Çocuklar Freud psikolojisiyle,  Prof. Judith Butler tarafından “Queer Kuramı”, yani ‘cinsiyet doğuştan edinilmez, ileri yaşlarda toplumdan edinilir. KADIN VE ERKEK OLMAYI SEN SEÇ’ safsataları ile büyürse, varılacak dünyanın “SODOM GOMORE” veya           POMPEİ olacağına hiç şüphe yok. Sonunda ne analık, ne babalık, ne aile, ne soy ne sop kalır, ne de insanlık kalır. “Adamın tercihi” diyemeyiz. O zaman kimse neden uyuşturucu içiyor da diyemeyiz. Çünkü o da adamın tercihi. Ancak devletler toplumu, aileyi, gençliği, çocuğu yani insan soyunu korumak zorundadır. Yoksa çeşit çeşit AİDS hastalıkları devreye girecektir. Yoksa, “Eğer bir toplumda fuhşiyat artarsa daha önce görülmedik hastalıklar ortaya çıkar” hadisi devreye girecektir.

İlhan AKKURT

http://www.kayserigundem.com/sodom-gomore-olma-yolunda-lgbt-eylemleri-makale,2921.html

BARIŞ BLOKU: LGBTİ’LERİN YANINDAYIZ

$
0
0
Barış Bloku, İstanbul Valiliği tarafından 19 ve 26 Haziran günlerinde yapılacak Onur Yürüyüşlerinin yasaklanmasını kınadı, LGBTİ’lerin yanında olduklarını açıkladı.

Barış Bloku, İstanbul Valiliği tarafından 19 ve 26 Haziran günlerinde yapılacak Onur Yürüyüşü’nün yasaklanmasını kınadı.

“Homofobik, ırkçı, tekçi açıklamalar demokratik hakların tümüne, toplumun bütününe yönelik tehditlerdir, kabul edilemez” diyen Barış Bloku, geçen yılki yürüyüşün de “Ramazan ayı dolayısıyla bazı grupların hassasiyetlerini” gerekçe göstererek engellemeye çalışıldığını, onlarca kişinin yaralanmasına yol açtığını kaydetti.

İstanbul Valiliği’nin yasak kararının hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Barış Bloku,

“Faşist grupların, homofobik, ırkçı, tekçi, açıklamaları demokratik hakların tümüne, toplumun bütününe yönelik tehditlerdir ve kabul edilemez. Ses çıkarmadıkça beslenip palazlanarak dünyanın her yerinde can yakan, katliamlar gerçekleştiren bu zihniyet dünyasından fışkıran tehditler dayanak alınarak Onur Yürüyüşü’nün yasaklanmasını bu saldırıları teşvik eder nitelikte bir kışkırtma olarak görüyor ve protesto ediyoruz” diye belirtti.

“Var olmak için direnmenin gerek olmadığı bir dünya düşünün altında buluşacağız” diyenlerin çağrısının kendilerinin de barış çağrısı olduğunu söyleyen Barış Bloku, “Bu onurlu duruşu destekliyor, LGBTİ’lerin yanında olduğumuzu kamuoyuna bildiriyoruz” dedi. (ETHA)

Taksim'de cihatçılar LGBTİ'lere saldırmak istedi: Burası Osmanlı...
         
Onur Yürüyüşü'nde Taksim Meydanı'nda saldırı hazırlığı: Bariyerler, TOMA'lar, çevik kuvvet hazır beklerken bir güruh "Burası Osmanlı, ibneler defolun" diyerek Taksim'e yürümek istedi

http://siyasihaber3.org/taksimde-cihatcilar-lgbtilere-saldirmak-istedi-burasi-osmanli

LGBTİ’liler baskılara karşı öz savunma atölyesi kuruyor

$
0
0
Bu yıl yirmi dördüncüsü düzenlenen LGBTİ Onur Haftası, artan tehditlere ve Valiliğin yasaklamalarına rağmen öz savunma atölyesi kuruyor.

Homo/Transfobik saldırı, linç ve cinayetler karşısında çaresiz değiliz diyen LGBTİ bireyler, "Öncelikle bireysel olarak bu saldırılar karşısında dimdik ayakta durmanın ve bunları bertaraf etmenin tekniklerini keşfedip üzerinde çalışarak güçlenmeliyiz. Daha sonra gücümüzü, deneyimlerimizi ve becerilerimizi yanımızdakilere aktararak öz savunmamızı genelleştirmeliyiz.Toplumsal ve bireysel hayatımızda her an karşımıza çıkan toplumsal şiddet aygıtına ve şiddetin aparatları olan faşistlere, homofobiklere, eli sopalı esnaflara ve devlete karşı sürekli ayık durmak ve öz savunmamızı geliştirmek için Homo-Transfobik saldırılara karşı öz savunma atölyesi kuruyoruz." diyerek yarın saat 14.00 ile 16.00 arası Taksim’de İnfial isimli mekana herkesi mücadeleye çağırıyor.

Bunun yanı sıra Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin düzenlediği “24. İstanbul LGBTİ Onur Haftası’nda "Cinsel Şiddetle mücadele yötemlerinden biri olarak LUBUNCA” konulu atölye de yarın 17.00’da Beyoğlu Feminist Mekan’da olacak.

26 Haziran’a kadar devam eden LGBTİ Onur Haftası renkli etkinliklerle sürecek.

http://www.birgun.net/haber-detay/lgbti-liler-baskilara-karsi-oz-savunma-atolyesi-kuruyor-116784.html

Hevi LGBTİ aktivistlerine tekbirli saldırı: Allahu Ekber!

$
0
0
7.Trans Onur Yürüyüşü için her sene olduğu gibi bu senede İstiklal caddesinde toplanma kararı alan LGBTİ aktivistlerine müdahale edildi.

Hevi LGBTİ aktivistlerinin İstiklal Caddesi üzerinde yürüşüyü esnasında karşılarına 25-30 kişilik faşist grup çıkarak darp edildiler. Darp sırasında ‘Mert Optik’ isimli dükkâna sığınmaya çalışan aktivistlerin olduğu bölgeyi polis ve faşist grubun işbirliği ile abluka altına alındı. Dükkân sahipleri ‘sizi istemiyoruz bu dükkandan hemen çıkın’ sözleriyle aktivistleri dükkanın etrafında bekleyen faşistlerin ve polislerin önüne attılar. Dışarıda kalan aktivistler güvenli bir bölge ararken karşılarına bir grup daha çıkarak “Allahuekber” tekbirleriyle tekrardan darp ettiler. Bu sırada ağır darp edilen 6 aktivist İnsan Hakları Derneği (İHD) ye sığınarak sağlık ve hukuki destekte bulunuldu.
Aktivistler hak ihlalleri takip formunu doldurarak hukuki takip işlemini başlatacaklarını belirttiler.

http://hevilgbti.org/hevi-lgbti-aktivistlerine-tekbirli-saldiri-allahu-ekber/

Sang Woo Kim & Do Byungwook for Glass Magazine by Alan Clarke

Ailesi, cinsel kimliğini açıklayan LGBTİ birey için 'onur partisi' düzenledi

$
0
0
Genç kadının, partinin fotoğraflarını sosyal medya hesabından paylaşt

LGBTİ bireylerin dünyanın çoğu yerinde cinsel kimliklerini açıklamasıyla aileleri tarafından sıkıntı yaşadığı bilinirken, ABD'de yaşayan 17 yaşındaki Kinsey'nin ailesi ise bu durumu öğrendiklerinde genç kızı sürpriz bir 'onur partisi’yle karşıladı.

Kindsey'in 'onur partisi'nde her şey rengarenk; parti malzemeleri, yemekler, hatta pastalar... New Jersey'de yaşayan Kindsey'in ailesi cinsel kimliğe karşı böyle bir sürpriz yaptı.

Kinsey, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlara çok kişinin destek verdiğini belirterek "Bu ailenin bir parçası olmaktan çok mutluyum. En güzel yanı da bu partinin herkesi mutlu etmesi" dedi.

http://t24.com.tr/haber/ailesi-cinsel-kimligini-aciklayan-lgbti-birey-icin-onur-partisi-duzenledi,349118



Nit Swim 2016 Collection

Huysuz Virjin, Madam Marika'ya sahne kostümleri hediye etti

$
0
0
Huysuz Virjin'in izinden giden ve ona hayranlığını her zaman dile getiren Madam Marika'ya Huysuz'dan bayram hediyesi bir kostüm geldi



Madam Marika eğlence karakteri ile yıllardır sahne showları yapan, Bergüzar Korel'in de Yıldız Koleji'nden İngilizce öğretmeni olan Nedim Uzun, "Huysuz'un kostümü bana uğurlu geldi, şansım döndü, teklifler çoğaldı... Seyfi beye çok teşekkür ediyorum. O yaşayan bir efsane, onu çok seviyorum." dedi.

http://haftaninmodeli.com/haber/3724/huysuz-virjinden-madam-marikaya-sahne-kostumleri-hediye-etti.html
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>