Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

Troye Sivan’ın Sevgilisi Jacob Bixenman; Eşcinsellik konusunda şeffaf olmak önemli


The Russian Pin-Up by Stas Vokman: Olexandr

Selda: Ben hep ünlüydüm!

$
0
0
Manyak mıyım ben kendimi böyle öveyim

Selda Bağcan iki hafta önce BBC Türkçe’ye verdiği röportajıyla sosyal medyada en çok konuşulan isim oldu. Bir anda karşımıza kendini öven, egosu tavan yapmış, sesini mükemmel bulan, alışmadığımız bir Selda Bağcan çıktı. “40 yıldır sizi böyle bilmezdik” diye dayandım kapısına. “Gel işin perde arkasını anlatayım” dedi... Aleyna Tilki’nin yaşlısı yorumlarından, 80’lerdeki yasaklı yıllara uzanan bir sohbete daldık. Tarık Akan’a aşkından, çocuk isteğine kadar uzandık. Sol kesimdeki mahalle baskısından, her kesimdeki trollere kadar meğer ne çok dertliymiş. “Yaz Gazeteci” dedi, ben de yazdım.


◊ BBC Türkçe’ye verdiğiniz röportajda kendinizi yere göğe koyamadınız, nereden çıktı bu ego böyle birden?

- Bak anlatayım bu işin aslını sana; 18 Şubat’ta Londra’da Coco adlı çok eski ve güzel bir mekanda bir konser verdim.

Konserden önce de BBC benimle bir röportaj yaptı. İşte bu röportajdan dolayı sosyal medyanın lincine uğradım.

Benim için “Aleyna Tilki’nin yaşlanmışı” dediler. Yazılanlar içinde en çok bu hoşuma gitti.

Ama ben sosyal medyada yazılanlar gibi biri değilim.

◊ Koskoca BBC yalan söyleyecek değil herhalde, bu sözleri söylemediniz mi?

- Röportajda soruları bir kadın spiker soruyordu. Ama yayınlanan videoda soru soran gözükmüyor. Sonuçta ben monolog yapar gibi kendimi metheder oldum. Halbuki orada ben kadına cevap veriyordum.

Röportajda soruları yok etmişler. Sorular yayınlanmayınca hakikaten tuhaf olmuş.

◊ “1970’lerde internet olsaydı şu anda Ay’a çıkmıştım” demediniz mi?

- Soruları soran kadın bana “Siz son zamanlarda ünlü oldunuz” dedi. Şimdi sen buna kızmaz mısın?

◊ Kızarım... Çünkü siz 1980’lerin sonunda da uluslararası festivallere giderdiniz...

- Evet, ben hep ünlüydüm. Doğru, son zamanlarda ünüm arttı ama dediğin gibi bunun öncesi var. “1986 yılında Batı Almanya’da birçok festivale katıldım, World of Music, Art and Dance festivalinden de davet almıştım o zamanlar” dedim. “Ben ünlü değilsem o zamanlar neden bu festivale çağırsınlar” dedim gazeteciye.

1980 darbesinden sonra 7 sene pasaportuma el koydular o nedenle gidememiştim. 1981’de bir kere,

1984’te de iki kere cezaevine girdim.

◊ İşkence gördünüz mü?

- Görmedim çünkü şarkılarımdan dolayı girdim. “Bu şarkılar senin mi” diye sordular. “Evet benim” dedim. İyi ki başka birinin dememişim, yanmıştım. Benim değil desem işkence görebilirdim.

◊ Cezaevinde ne kadar kaldınız?

- 1981’de “Koçero” şarkım yüzünden 40 gün gözaltında kaldım. 1984’te 2.5 ay kaldım. 1987’de World of Music, Art and Dance festivalinden beni yeniden çağırdılar. Pasaportuma el konulduğundan gidemiyordum. Pasaport sorunumu rahmetli Adnan Kahveci halletti de gidebildim.

◊ Türkiye’den çıkamadığınız dönemde yurtdışında bir albüm için şarkınızı göndermiştiniz değil mi?


- Evet, 1986 yılında. Gidemediğim halde şarkım plakta yer aldı ve o plak bütün dünya radyolarını dolaştı.

Radyolarda benim şarkım çalınınca bütün dünyadan festival davetleri almaya başladım. O zamanlar sosyal medya da yoktu.

Sosyal medya şimdi konserler için çok işimize yarıyor ama ah şu troller olmasa...

BBC SPİKERİ BENİ GAZA GETİRDİ

◊ Trollerden çok mu çekiyorsunuz?

- Lince uğradım. BBC röportajında karşımda soru soran kişi gözükmediği için sürekli kendimi övüyormuşum gibi oldu. Resmen komplo gibi. Ama sonra Londra’da verdiğim konserde 5 kere bis yaptım.

◊ “Kendi sesimi dinlediğim zaman tüylerim diken diken oluyor” dediniz mi?

- Söylediklerimin hepsi doğru ama kadın beni gaza getirdi.

Hayatta söylemeyeceğim şeyleri söyledim. Sesim evet benzersiz ama bu laf benim ağzımdan hayatım boyunca hiç çıkmamıştı. Bunu başkaları söylerdi. Doğru, birkaç kez evde kendimi dinlerken tüylerim diken diken olmuştu. Allah’tan evde oldu ama (gülüyor)...

◊ Belki de Selda Bağcan’ın ağzından hiç böyle şeyler duymadığımız için bu kadar yadırgadık.

- Gaza gelmişim. Beni herhalde biraz hırpaladı ki ben de oyum buyum diye kendimi ispatlamaya çalıştım. Herkes bana ne diyorsa ben de onları tekrar ettim. Benim aklımla söyleyeceğim şeyler değil bunlar. Dediğim gibi spikerin lafları yok. Bunların tek sebebi bu. Diyalog gibi yayınlasalardı söylediklerim batmazdı. Bir daha asla böyle bir tuzağa düşmem. Kendimi durup dururken methedecek kadar manyak mıyım?

Manyak mıyım ben kendimi böyle öveyim

 EVET SAHNEDE HİNDİ GİBİ KABARIYORUM

 ◊ 1970’lerden beri aradaki o 7 yılı saymazsak sürekli yurtdışında konser veriyorsunuz. Hollywood oyuncusu Elijah Wood mesela gelip sizden imza istiyor. Bunların hepsi sosyal medya sayesinde mi oldu?

- Elijah Wood “Selda Bağcan’ın sesini duyduğumda aklımı kaçıracak gibi oluyorum” demiş. Ben de bunu Ertuğrul Özkök’ün yazısında okudum. Sonra Ekşi Fest’te verdiğim konsere geldi. Benim sahneden inmemi bekledi. Hatta fotoğraf çektirirken bir de su şişesi var koltuğumun altında. O kadar bihaberim olaydan yani.

◊ Bu kadar ilgi sonrası siz de kendinizi başka yere mi koymaya başladınız?

- Yok, sen de öyle şeyler söyleme. Hiç öyle bir şey yok. Hatta tam tersi, çevrem hiç kendimin farkında olmadığını söyler. Gerçekten de öyle. Ne konumda olduğum umurumda değil.

◊ Umurunuzda değil mi gerçekten...

- Değil. Ne makyaj yaparım ne de doğru dürüst giyinirim. Normal bir ev kadını gibi gidip alışverişi yapar, fileleri elimde taşırım.

◊ Ya sahneye çıkarken?

- Orası başka bir şey. “Sahnede hindi gibi kabarırım” demiştim, o doğru. Günlük hayatta saat öğleden sonra 2’ye kadar evde olurum. Evde yemekleri ben yapıyorum. Haftada bir gün yardımcımız geliyor.

◊ Yalnız mı yaşıyorsunuz?

- Menajerim Ferhan Hanım’la oturuyoruz. O da maşallah hiçbir iş yapmıyor. Ben sabah kahvaltı yapıp çayımı içip gazeteleri okumayı çok seviyorum. 2’den sonra Unkapanı’ndaki ofisimize gidiyoruz. Majör Müzik adında kendi plaklarımı ve CD’lerimi yayınladığım bir şirketim var. Akşam 8’e kadar orada oluyoruz.

◊ Kendi plaklarınız ya da CD’leriniz dışında başka sanatçıların albümlerini de yayınlıyor musunuz?

- Evet. Cem Karaca’nın son albümü, Musa Eroğlu’nun “Mihriban” albümü, Seyyal Taner’in son albümü de bizden çıktı. Sevinç Eratalay da çalıştık. Özgün müzik repertuvarımız var. Yeğenim Seda ve Sonat’ın albümleri de yine bizden çıktı.

◊ Albüm yapan kaç yeğeniniz var?

- 3 ama diğerlerinin hepsi çalıp söylüyor. Fazıl Say’la çalışan Serenad Bağcan’a albüm yapıyoruz şimdi.

 ARİF SAĞ’A KATILMIYORUM ÖZGÜN MÜZİK YAPAN GARDİYANA YALVARMAZ

◊ Özgün müziğin hâlâ devam edebildiğini düşünüyor musunuz?

- Etmiyor gibi görünse de ben albümlerimi yayınlamaya devam ediyorum.

◊ Kendi tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?

- Halk müziği ve protest müzik. Çünkü ben türkü de söylüyorum.

◊ Arif Sağ ile geçenlerde röportaj yaptım. “Özgün müzikle arabesk birbirine benzer, biri meyhaneciye diğeri gardiyana yalvarır” dedi.

- Katılmıyorum. Protest ya da özgün müzik gardiyana niye yalvarsın? Tam tersine diktir. Ahmet Kaya “Başkaldırıyorum” diyor. Daha ne desin? O bunu dediği için bütün albümlerimiz toplandı. 1988 senesinde 100 bin adet bastığımız albümüm 15’inci gününde toplatılmıştı. Neler çektik...

 ALEYNA’YLA DÜET YAPMAM ÇÜNKÜ AĞZIM YANDI BİR KERE

 ◊ Sosyal medya ile aranız nasıl?

- Ben hiç bilmem. Ferhan görür, bana gösterir. Sosyal medyadaki gençler çok zeki. “Aleyna Tilki’nin yaşlısı” esprisi kırk yıl düşünsem aklıma gelmez. Çok hoş bir espri. Fakat son röportajdan sonra yazılanları görünce ben de kendi kendime “Ne antipatikmişim” dedim.

◊ Aleyna Tilki bilmiş bilmiş konuştuğu zaman size antipatik gelmiyor mu?

- Beğeniyorum onu. O da beni çok sevdiğini söylüyor.

◊ Beraber düet yapar mısınız?

- Kimseyle düet yapmıyorum artık.

◊ Neden?

- En son Mahzuni’nin tribute albümünde “Yuh Yuh”u söyledik Mabel Matiz’le. Fakat başarılı olmadı şarkı. Bir de en sona atmışlar albümde. “Ayıptır, Mahzuni’nin bir numaralı şarkısı budur. Mahzuni denilince ‘Yuh Yuh’ gelir akla, sen bu şarkıyı nasıl harcadın?” dedim yapımcıya.

◊ O zaman mı bıraktınız düet yapmayı?

- O gün noktayı koydum. Burcu Güneş benimle “Minnet Eylemem”i söylemek istedi. Dedim ki “Yavrucuğum, ben Minnet Eylemem’i bir kere stüdyoda söyledim. Bir daha da mümkün değil. ‘Sen oradan al benim sesimi, kendinle montaj yap”

◊ Niye bir daha söyleyemem diyorsunuz?

- O günkü duygularla şimdikiler farklı. Öyle bir ses yok artık.

◊ Eski sesim yok mu diyorsunuz?

- O günkü sesime göre ben kendimi yeterli görmem. Çok mükemmeliyetçiyim. En son Zülfü Livaneli’nin albümünde söyledim. Ama bak, ne söylemek! İşte burada övüneyim biraz.

 2 MiLYAR KREDiYi 44 MiLYAR ÖDEDiM, iNTiHARI DÜŞÜNDÜM

◊ Yeni albüm hazırlığınız var mı?

- “40 Yılın 40 Şarkısı 1” 2014 yılında çıktı. Şimdi 2’ye hazırlanıyoruz. İlk albüm hâlâ satıyor. Büyük bir başarı elde etti. Ramazan Bayramı’ndan 15 gün önce “40 Yılın 40 Şarkısı 2” çıkacak.

◊ Hangi şarkılar olacak?

- Yine çift CD olacak. Birinci bölüm sırf rock. Ne rock’lar söylemişim ben zamanında arada kaynamış yasaklı yıllarda. O kadar güzel rock şarkılarım var. İkinci bölümde sırf deyişler olacak. Tam ters köşe yani. İsteyen olursa bu şarkılarımı kullanabilir. Sadece MESAM, telif hakları vs. prosedürleri var.

◊ Çok para istiyor musunuz bu şarkılara?

- Asla çok para istemem. Kapanın elinde kalıyor. İstemiyorum para falan. Dizilerden isteyenler de oluyor filmlerden de.

◊ Şarkılarınız çalınsın diye mi yapıyorsunuz bunu?

- Yok. Tamamen vicdani.

◊ Ama o diziler trilyon kazanıyor...

- Neredeyse hepsi arkadaşımız. Unkapanı’ndayız. Unkapanı’nda olmasa belki bir kaşımız kalkacak ama... Hepsi arkadaş. En son Kalan Müzik’te Suat var. “Dam Üstüne Çul Serer”i istedi. Kalan Müzik istiyor diye geldi. Meğer Yılmaz Erdoğan filmi içinmiş. Adam trilyonlarla oynuyor. (Gülüyor) Bedava verdik. Ne yapayım?

◊ Peki diğer taraftan popçular bir konserden 150 bin lira falan alıyorlar.

- Bana da yazdılar 300 bin lira alıyor diye.

◊ Doğru mu bu rakamlar?

- Yok. “300 bin lirayı bir arada görmedim” dedim. Sosyal medya çalkalandı.

◊ Görmediniz mi gerçekten?

- Gerçekten görmedim.

◊ Yatırımlarınız yok mu?

- Bodrum’da evim var. Bir de Etiler’de evim var. Şu an bulunduğumuz bu ev kira.

◊ Kira mı?

- Maalesef. Böyle bir ev trilyondan başlıyor artık. Alma şansımız yok. Ben döviz kredisiyle ev aldım 1993 yılında. Döviz kredisi olduğu için 20 yıl bütün kazancım, sahip olamadığım o evin borcuna gitti. Neyse ki Etiler’deki evi kurtardık. 50 metrekare bir evimiz var orada.

◊ 20 yıl kredi ödediğiniz evi alamadınız mı?

- 2 milyar kredi almıştım döviz bazında. 44 milyar olarak ödedim. 44 milyarı ödeyebilmek için başka bankalardan borç almıştım. Bankalar sattırdı o evi bana. 20 yıl benim olmayan evin borcunu ödedim. Türkiye’de dövizzedeler bu durumda işte. Dokuz kişi intihar etti o dönemde. Ben intihar etmediysem hayata bakışım protest olduğu için. Güçlü bir kişiliğim, şuyum buyum her neyse... İntihar etmeyi düşünmedim değil.

◊ O kadar büyük ekonomik sorun yaşadınız yani.

- Çok büyük bir sıkıntıydı. Sonra albümüm de toplatıldı. Ahmet Kaya “Başkaldırıyorum” dedikten sonra “Özgürlük ve demokrasi sizin neyinize lan” diye yanıt verdiler.

Benimkini de topladılar. O gün özgün müziğe devlet nokta koydu.

“Hâlâ özgün müzik var mı” diyorsun ya... Bir tek ben varım, ben kaldım. Düşünebiliyor musun?

1972’den 1992’ye kadar 20 yıl yasaklıydım TRT’de... TRT tek kanaldı o zaman. Ben bütün bunlara rağmen o dönemde kasetlerimi sattırabildim.

Manyak mıyım ben kendimi böyle öveyim

 TRT’YE ÇEVREM YÜZÜNDEN ÇIKAMIYORUM

 ◊ O dönemde siz hep sol duruşunuzla ön plandaydınız. Hep ön saflarda yer aldınız.

- Ben dünya çapında meşhur oldum diye herkes “Aa, siyaseten döndü” dedi bana.... Niye döneyim? Türkiye döndü mü ki ben döneyim? Türkiye’de her şey eskisi gibi; özgürlük yok, demokrasi yok, adalet yok, işsizlik had safhada. Ben niye döneyim.

◊ Siz aynı yerde duruyor musunuz?

- Tabii duruyorum. Bir de ben aynı şarkıları satıyorum şimdi de...

◊ TRT 200’den fazla sanatçının şarkısını yasakladı...

- Ben var mıyım?

◊ Müjdeyi vereyim. Yoksunuz.

- Demek ki o yasaklar biraz müstehcenlikten. Benim şarkılarımda müstehcenlik yok. Tam tersine bir protest duruş var. Bütün şarkılarımda var. TRT’den davet de geldi bana.

◊ Öyle mi?

- “Harman Yeri” programına. Daha önce çıkmıştım. O kadar güzel bir programdı ki şimdi karpuz gibi bölündüğümüz için çıkamıyorum... Herkes “Aaa oraya çıkamazsın” diyor. Çevrem de “hayır” diyor. Oysa TRT her zaman iktidarın sesiydi.

Yeni bir şey değil. Ayrıca bu bir müzik programı. Müzik programında bir konuşma yok. Sadece müzik yapacağım. Halk türküleri söyleyeceğim. 3-4 sene önce çıkmıştım. Fakat o günden bugüne o kadar karpuz gibi yarıldık ki... Düşünebiliyor musun mahalle baskısını?

TRT’ye türkü programına gideceğim ama “Gitme” diyorlar. Mahalle baskısı işte.

◊ Gerçekten gitmeyecek misiniz TRT’ye?

- Gitmeyeceğim.

◊ Lütfen gidin, sizin gibi sanatçılar bu bölünmüşlüğü ortadan kaldırılabilir ancak.

- Ne yapayım, geldiğimiz nokta bu. Mahalle baskısı yüzünden gidemiyorum.

YURTDIŞI FESTİVALLERİNDEN ÇOK PARA ALMIYORUM

◊ Dünyada pek çok festivale gidiyorsunuz. İyi paralar kazanıyor musunuz?

- Oralardan çok para almıyoruz. Çünkü o festivallerde 200 sanatçı oluyor bazen. Mesela Barselona’yı düşün. Ne kadar çok sanatçı vardı. 9 ayrı sahne.

◊ Peki yabancı seyirciye söylediğiniz konserler daha mı etkili? Nasıl bir deneyim oluyor?

- Çok enteresan bir şey. Bir defa şarkıları biliyor olmaları çok önemli. Barselona’da, Primavera’da “Yaz Gazeteci”ye eşlik ettiler. Ondan sonra Krakow’da 40 bin kişiye konser verdim. Bir tek Türk yoktu. “Yaz Gazeteci” ile çıktım alkış koptu. “Mehmet Emmi” ve “İnce İnce Bir Kar Yağar” şarkılarımı da biliyorlar. İnanmazsan YouTube’da var izle.

KENDİMİ 50 YAŞINDA HİSSEDİYORUM AMA AJDA’YLA YARIŞAMAM

◊ Sanat camiasından hak ettiğiniz ilgiyi ve saygıyı görüyor musunuz?

- Görüyorum. Daha ne isteyeyim? Yine aynı şeyi söylüyorum. Kardeşim ben 1971’de çıkmışım. 2018’deyiz. 47 yıllık sanatçıyım. Ve bu arada gerçekten halkımdan çok iltifat gördüm. Beni sahiplendiler. Özellikle yasaklı yıllarda o kadar albüm milyonlar sattı. Halkın sahip çıkmasıyla olur bütün bunlar. Ama son 10 yılda dünyada ilgi görünce herkes “Şimdi oldu” diyor. Yok öyle bir şey.

◊ Kendi dünyanızda yaşayan biri gibisiniz. Doğru mu?

- Evet. Kendi dünyamda ve kalabalıklardan sıkılan biriyim. İçime kapanıktım... Açılmam da şöyle oldu: Firma var ya bizim... Orada çek senet peşinde koşmaktan açıldım. Biraz yırtıldık. O yüzden birazcık dışa dönük oldum. Firmamız açılmamış olsa yine içine kapanık biri olurdum.

◊ 70 yaşına geldiniz mi?

- Evet yeni girdim.

◊ Maşallah. Bir Ajda Pekkan değişmiyor, bir de siz...

- Asıl o değişmiyor canım, o muhteşem görünüyor her zaman. Onunla hiçbirimiz yarışamayız.

◊ Ama siz de baksanıza maşallah hiç yaşlı değilsiniz. En fazla 55 gibisiniz.

- Evet. Yaşlı gibi durmuyorum. Kendimi 50 gibi görüyorum.

◊ Kendinizi beğeniyorsunuz da...

- Ego tavan yaptı ya. (Gülüyor) Yok yok öyle birisi asla değilim.

◊ Spor mu yapıyorsunuz?

- Spordan nefret ederim. Sadece konser öncesi ciğerlerimin açılması için yürüyüş yapıyorum. 3-4 kilometre yürüyorum konser öncesi.

◊ Sigara içiyor musunuz?

- Asla. Hiç içmedim. Bir de asitli şeyler içmiyorum. Kola çok severim. Günde 10 tane olsa içerim ama içemiyorum.

Soda bile içemiyorum asitli diye. Birayı da severim ama onu da içmem. Her şey oda sıcaklığında olacak benim için. Tam bir işkence.

◊ Canan Karatay’ı dinliyor musunuz?

- Bayılıyorum ona. Çok seviyorum. Aynı benim gibi. Hart hurt bildiğini konuşuyor. )

 2.5 SENE VATAN HAİNLİĞİYLE SUÇLANDIM VEBALI GİBİ KAÇTILAR BENDEN

 ◊ Mesela Ruhi Su Türk müziğine büyük şeyler vermiş bir isim. Siz de öyle. Neden sizin arkanızdan başka Selda Bağcan’lar, Ruhi Su’lar gelmiyor?

- Faturalar pahalı ödeniyor çünkü. Bir şey yaptığında yallah içeri. Hele bu dönemde. Aman Allah’ım sorgusuz sualsiz... Ruhi Su ile tanışırdık. O dönem başka bir dönemdi zaten. O dönem gelmez bir daha geriye. Solun yükseldiği, sol potansiyelin yükseldiği...

◊ Siz de yargılandınız...

- 2.5 sene vatan hainliği ile yargılandım üstelik. Hepsinden beraat ettim. Ama o 7 yıl çektiğimi düşünebiliyor musun? Toplasan 10 tane konser yapmamışızdır.

◊ Peki gönül koymadınız mı o dönemde size sırt çevirenlere? Vebalı gibi kaçtılar sizden?

- Tam da öyle oldu, vebalı gibi kaçtılar. Gönül koymadım da kızmadım da çünkü... Ben solcu arkadaşlarıma kızdım daha çok...

◊ Arif Sağ yine bana verdiği röportajda “Dünyada 7 milyar insan var. Ne demek bütün dünya tanıyor” dedi sizin için.

- Bütün dünya nasıl tanısın? Okuma yazması olmayan birçok insan var. Açlıktan kırılıyor insanlar. Dünyada 1 milyardan fazla aç insan var. Kalkıp da kaset mi CD mi dinleyecek ya da sosyal medyaya mı bakacak? Kaç kişinin tanıdığı önemli değil. Müzikle ilgili olanlar tanıyor. Bu önemli.

TARIK AKAN’I ÇOK BEĞENiRDiM

◊ Bir kitap hazırlığınız var değil mi?

- Benim bütün yaşamımla ilgili çok güzel bir kitap yazılacak. Nehir söyleşisi gibi. İyi ki bunu ben yazmıyorum. Yoksa kendimi methetmek zorunda kalacaktım. (Gülüyor) Başka birisi yazıyor. Benimle röportaj yapmaya gelen arkadaşlara da bu çok faydalı olacak. Buradan okuyacaklar sonra takıldıkları şeyleri gelip soracaklar. Artık röportajlarda kendimi paralamayacağım kendimi anlatmak için. Mesela “Müziğe nasıl başladınız?” en kızdığım laftır. Yani sen 47 yıldır benim müziğe nasıl başladığımı bilmiyorsan ben ne diyeyim? (Gülüyor)

◊ 70 yaşına geldiniz. Geriye dönüp baktığınızda pişman olduğunuz bir şey var mı hayatınızda?

- Hiçbir şey yok ama bazı şeyleri daha farklı yapabilirdim. Plak şirketiyle ilgili... Bazı insanları gücendirdik. Gücendirmezdim şimdiki aklım olsa. Bir de Pamukbank’tan döviz kredisiyle ev almak gibi bir hata 20 yılımı kahretti. Hiç birikim yapamadım.

Şeker hastası oldum. İntihar etmedim ama şeker hastası oldum. 20 yıl tüm kazancım gitti ve dolayısıyla birikimim yok benim. 300 bin lirayı bir arada gerçekten görmedim. Bugün buldum bugün yerim...

◊ Kimleri gücendirdiniz?

- Tanınmamış bazı isimleri. Tanınmışları gücendirmek birazcık sıkar. Cem Karaca mesela benim arkadaşım. Onu nasıl gücendiririm?

◊ Sevgiliniz, erkek arkadaşınız olmadı mı hiç? Arşivlere baktım baktım bulamadım ben...

- Erkek arkadaşlarım oldu şüphesiz ama beni beğenenleri ben beğenmedim. Benim beğendiklerim de beni beğenmedi. Bir araya gelemedik. (Gülüyor) Bu çok doğru bir laf. Bir daha söyleyeyim. Bu bir slogandır. Özellikle evlenmeyen, evde kalmış kızların sloganı bu. Benim beğendiklerim beni beğenmedi.

Mesela Tarık Akan’ı çok beğenirdim ama hiç yollarımız kesişmedi. (Gülüyor) Kartpostal gibi bir adamdı. Evde her yere posterini asmıştım.

◊ Sizi beğenenlerle peki? Keşke onlarla kesişseydi.

-Beni beğenenleri de ben beğenmedim. Bir de evliydi namussuzlar.

ÇOCUK SEVGİMİ KEDİLERE VERDİM, 42 KEDİM VAR

◊ Hadi ya...

- Evet. Yüzüğünü saklamış. Ben de evlilik niyetim olmadığı için parmaklarına bakmam kimsenin.

Meğer evliymiş. (Gülüyor) Çocuk isterdim ama... Ben çok anaç biriyim. Şimdi bütün anaçlığımı kedilere vermiş durumdayım.

◊ Kaç kediniz var?

- Evde iki tane var. 20 tane de kapıda... Bodrum’da da 20 tane...

Bahçeye geliyorlar. Başıma gelene bak kediler yüzünden. Zaten ölümüm onların yüzünden olacak büyük ihtimalle. Çanakkale’ye konsere gittik.

Ben yemek topladım bunlara bir tencere. Masalarda kalıyor ya kuru etler falan tencereye doldurdum. Ertesi gün de kedilere yemek vereceğim. İndim merdivenlerden. Aman Allah’ım ayaklarıma daldılar. Ayaklarına basmayayım diye tencere bir yere gitti Bodrum’daki evde, ben yere yapıştım. Kalkamıyorum. Bağırıyorum ama kimse duymuyor.

Neyse daha sonra menajerim fark etti. Geldi aşağıya. Ama kaldıramıyor. Bahçıvanı çağırdık. Sonra ambulans geldi. Üç yerden omzum kırılmış. O gün hemen ameliyata aldılar. Platin taktılar. 5 gün hastanede kaldım.

MAHALLE BASKISI YÜZÜNDEN AVM’DE KONSER VEREMİYORUM

◊ Yakın zamanda yeni konseriniz var mı?

- 30 Mart’ta Bostancı Gösteri Merkezi’nde var. Brüksel’de 24 Mayıs’ta bir konserim olacak. Bunun dışında rock festivalleri oluyor birçok şehirde. Bir de bazı belediye konserlerine gidiyorum. Mesela AVM’lerden konser teklifleri geliyor. Ama onu da mahalle baskısı nedeniyle çıkmıyorum. Çünkü “Seni orada görmek istemiyoruz” diyorlar. Ben aslında istiyorum. Sonuçta para da kazanmam gerekiyor.

◊ Onu diyorum ya 150 bin liraya sahneye çıkıyorlar popçular...

- Bizde hiç 150 bin falan yok. Şimdi 100 bine çıkarmaya çalışıyoruz sahne ücretimi ama yemiyorlar. (Gülüyor)

◊ 100 bin değilse de 70 alıyorsunuzdur.

- O kadar da alalım. En son 80 bine çıktık. 100 bine çıkmak istiyorum. AVM olursa 100 veya 150 bin olacak. Ama popçular tamam da bizim şarkılar biraz ağır gelir AVM’ye...

◊ Yılda kaç konser veriyorsunuz?

- 30-40 civarı. Ben konser vermek istemiyorum. Hem sesimi saklamak açısından hem de ofisim için. Ofiste muhasebeye ben bakıyorum. Çaycılığı da ben yapıyorum, yerleri de ben siliyorum.

◊ Eleman alsanıza.

-Asla! Aldım dilim yandı. Artık eleman almıyorum. Bir de ona öğretirken daha zor oluyor. Yine sen yapıyorsun neticede.

Manyak mıyım ben kendimi böyle öveyim

DEMET AKALIN’I DA BEĞENİYORUM SERDAR ORTAÇ’I DA

 ◊ Kimleri dinliyorsunuz peki? Var mı beğendiğiniz isimler genç kuşaktan?

- Var tabii. Şarkıcılar değil de şarkıların bazıları çok güzel.

◊ Mesela Sıla’yı beğeniyor musunuz?

- Sıla’yı beğeniyoruz tabii. Onu beğenmeyeni döverler. Demet Akalın’ı da beğenirim.

◊ Gerçekten mi?

- Herkes de buna çok şaşırıyor. Onun söyleyişinde bir naiflik var. Kendisi apaş olabilir ama. (Gülüyor)

◊ Apaş ne demek?

- Bilmiyor musun? Sen öyle yaz anlarlar... Külhanbeyi, serseri, söylemlerinde sert olan manasında. Demet’in kendisi öyle olabilir ama sesi çok naif. Söyleyişi çok hoş. Şarkılarının bazıları çok güzel. Ben bunu dedikçe millet başlıyor mahalle baskısına...

◊ O zaman Serdar Ortaç’ı da beğenirsiniz.

- Söyledim bunu da. Ertuğrul Özkök yazdı. Aman Allah’ım. Troller yine başladı onu nasıl beğenirsin diye. Adamın bazı şarkıları güzel. Hepsi değil ama bazıları güzel. Ne yapayım?

TROLLER YÜZÜNDEN DOĞRU BİLDİĞİMİZİ SÖYLEYEMEZ OLDUK

◊ Niye Serdar’ın Demet’in şarkılarını söylemiyorsunuz o zaman?

- O kadar da olmasın artık...

◊ Kim bilir o şarkıları söyleseniz nasıl mahalle baskısı olur.

- Yandık... Bu sefer sol troller çıkar karşıma.

◊ Troller maalesef her zaman olacak...

- Saldıracaklar ama ne yapayım? Üzülmemek elde değil. “Koçero” seni çarpsın diyor. Ben her şeyi göze alarak Koçero gibi bir beste yapmışım. Troller yüzünden doğru bildiğimizi söyleyemez hale geldik. Her kesimin kendine göre trolleri var. Yeter artık bunlardan çektiğimiz.

Hepsi birden hücum ediyor bu sefer artık. Bir de şöyle zannediyorlar; dünya çapındayım ya çok para kazanıyorum, döndüm.

Cem Karaca’nın bir şarkısı var böyle. “Döndüm ulan döndüm be!” diyor. Ben asla dönmek niyetinde değilim. Tam gaz devam. Bu dönem daha lazım benim gibiler. Bu dönemin en önemli meselesi adalet.

Selda Bağcan BBC’ye bunları söylemişti

◊ Ben hep ünlüydüm. İnternet 70’li yıllarda olsaydı ben şimdi herhalde aya falan çıkmıştım.

◊ Sesim çok enteresan. Bulunmayan, hemen fark edilen, duyar duymaz insanların “işte bu Selda Bağcan’dır” diyebildiği bir ses, çok farklı...

◊ Bir de ben dişlerime falan baktırdığım zaman diyorlar ki, “ağzının içi çok küçük ya...” Ben de yeni fark ediyorum bunu. Ya diyorum, “bu ses bu ağızdan nasıl çıkıyor!” Yürekten geliyor, o yüzden.

◊ Bana diyorlar ki, “seni dinlediğimizde tüylerimiz diken diken oluyor.” Ben kendi sesimi dinlediğim zaman da tüylerim diken diken oluyor.

 ◊ Günlük hayatımda çok mütevazı birisiyim. Ama sahnede hindi gibi kabarıyorum.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/cengiz-semercioglu/manyak-miyim-ben-kendimi-boyle-oveyim-40759977

Vatikan'ı karıştıran olay! 40 eşcinsel papazı eskort deşifre etti

$
0
0
Eski bir eskort şimdiye kadar kendisiyle seks yapan 40 eşcinsel papazın listesini ve yanında 1200 sayfalık kanıt dosyasını Vatikan'a yolladı.


İtalya'da yaşayan bir eski eskort kendisiyle birlikte olan 40 eşcinsel papazın isimlerinin bulunduğu listeyi Vatikan'a gönderdi. Eskort, listenin yanında 1200 sayfalık kanıt dosyasını da yetkililere ulaştırdı.

Francesco Mangiacapra isimli eski eskort artık iki yüzlülüğe dayanamadığı için bunu yaptığını söyledi. Napoli Başpiskoposu Kardinal Cresenzio Sepe dosyayı Vatikan'a ilettiğini açıkladı. Sepe, dosyada yer alan rahiplerin hiçbirinin şehirde çalışmadığını ifade etti.

Ancak dosyayı Vatikan'a vermeye karar verdiğini açıklayan Sepe, "Yanlış olanın bedelinin ödenmesi gerektiğini ve bu tip cezaların tövbe edilmesine yardımcı olduğunu" vurguladı.

Eskort ise ifadesinde, 'suçlardan değil günahlardan bahsediyoruz' ifadesini kullandı

http://www.mynet.com/haber/dunya/vatikan-i-karistiran-olay-40-escinsel-papazi-eskort-desifre-etti-3816198-1

“Bir ilk aşk öyküsü. Ama eşcinsel türden”

$
0
0
Atilla Dorsay’dan yanıt var

Beni Adınla Çağır filmiyle ilgili Atilla Dorsay’ın Hürriyet Cumartesi’de yayınlanan şu tanımlamasına takılmıştım:
“Bir ilk aşk öyküsü. Ama eşcinsel türden”.
O yazım üzerine Atilla Bey’den bir açıklama geldi. Aynen yayınlıyorum.

“ONLARI UYARMAKLA YANLIŞ MI YAPIYORUM?”

“Beni Adınla Çağır yazıma değinmen ilk bakışta haklı gözüküyor.
Yani bir ‘ilk aşk’ öyküsünün ‘eşcinsel türden’ olduğunu belirtmemi eleştirmen.
Bir tür ayrımcılık var sanki.
O küçük ‘Eleştirmenler Zirvesi’nde yazdığımız kısacık yargılar bile bize bir sorumluluk getiriyor.
Her bir sözcüğü dikkatle seçmemiz şart.
Bu filmin temel özelliği de bence eşcinsel bir aşka büyük özen ve duyarlılıkla yaklaşması.
Ama bu herkesin bu filmi görmesini gerektirmez.
Böyle bir öykü kimi ‘hassas ruhlar’ı irkiltecekse, ben onları uyarmakla yanlış mı yapıyor olurum?
Daha da önemlisi, bu konuya özel bir ilgi duymaya aday bir kitleyi de haberdar etmem neden yanlış olsun?
Ya eşcinsel oldukları ya bu konuya hoşgörüyle baktıkları ya da sadece heteroseksüel ilişkilere kıyasla daha az olan ve sinemada da çok daha az görülen böyle bir ilişkiyi merak ettikleri için filmi görmeye hazır olanları uyarmam doğru değil mi?
Ben öyle olduğunu düşünüyorum.
Benim eşcinsel sinemaya daha geniş bir bakışımsa, şu günlerde ortakoltuk.com adlı sitede bu film için yazdığım eleştiride okunabilir”.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/onur-basturk/sosyal-hayat-trendleri-neler-40759924

Yıldız Tilbe - Kış Gülleri

$
0
0

1. Hele Bir Dokun - Hele Bir Yan - Söz-Müzik: Sezen Aksu, Aranjör: İlker Bayraktar
2. Bir Seni Tanırım - Söz-Müzik: Sezen Aksu  - Aranjör: Ozan Çolakoğlu
3. Kış Gülleri - Söz-Müzik: Yıldız Tilbe – Aranjör: Selim Çaldıran
4. Tek Çaren Olsaydım - Söz-Müzik: Yıldız Tilbe – Aranjör: Tarık İster
5. Yokluğuna Delirdiğim - Söz-Müzik: Yıldız Tilbe – Aranjör: Devrim Karaoğlu
6. Gökyüzünde Yıldızlarca - Söz: Yıldız Tilbe – Müzik: Nurhat Şensesli – Aranjör: Selim Çaldıran
7. Dağıldım Biraz - Söz-Müzik: Yıldız Tilbe – Aranjör: Tarık İster
8. Üzülmeyecekmişim - Söz-Müzik: Yıldız Tilbe – Aranjör: Devrim Karaoğlu
9. Acı Gönlüm - Söz-Müzik: Yıldız Tilbe – Aranjör: Devrim Karaoğlu


Türkiye Yahudi Toplumunda LGBTİ+: Geç Kalmış Bir Diyalog

$
0
0

Türkiye Yahudileri olarak azınlık olmaktan, ayrımcılıktan, geniş toplumda kabul görmemekten sıkça bahsediyoruz ve yakınıyoruz. Peki aramızda çifte azınlık olan, belki arkadaşımız, kardeşimiz ya da akrabamız olan lezbiyen, gey, biseksüel ya da trans kişilere nasıl davranıyoruz? Onlara destek oluyor muyuz? Yoksa Türkiye toplumunun çoğuyla beraber onları hor görüyor, Yahudi toplumdan itiyor muyuz?

Bu soruların cevaplarını tahmin etmek zor değil. Türkiye Yahudi toplumu, LGBTİ+ bireyleri genellikle yok sayma üzerine kurulu bir tavır alıyor. Sanki LGBTİ+ bireyler yabancı, bizim içimizden değilmiş gibi! Bu algıyı kırmak, arkadaşlarımızı, kuzenlerimizi, kardeşimizi, çocuğumuzu ve belki de kendimizi daha iyi anlamamızın en iyi yöntemi konuşmak, yani avlaremoz. LGBTİ+ olmayı anlamak ve LGBTİ+’lere nasıl destek olabileceğimizi öğrenmek ancak diyalog ile mümkün olur. Bunun için Türkiye Yahudileri’nden bazı LGBTİ+’lerle bir dizi röportaj yaptık. Röportajlarda Yahudi toplumuyla, cinsel kimlikle, dinle, aileleriyle ilişkilerini sorduk. Okunmasını kolaylaştırmak için cevaplarına da bir şey eklemeden derleyip tek bir parça haline getirdik.

Bu dizide konuştuğum ilk Yahudi LGBTİ+ kişi şu anda eğitim için zamanının çoğunu yurtdışında geçiren genç bir biseksüel kadın. Türkiye’de LGBTİ+ olmayı, LGBTİ+ Yahudi olmayı, açılmasını [cinsel kimliğini paylaşmak], dinle ilişkisini ve ailesindeki LGBTİ+ algısını anlattı. Sözü ona bırakıyorum.

“Biseksüellik birçok yakınımla bile paylaşamadığım önemli bir kimliğim. Çoğu arkadaşıma açığım, yurtdışında açığım. Kardeşime açığım onun dışında ailemin hiçbir ferdine açık değilim. Kız arkadaşım olursa aileme de açılmayı düşünüyorum ama yoksa bu stresi istemiyorum. Ama açıkça sorarlarsa inkâr etmem. Kız arkadaşım olmadığı için açılmaya gerek duymadım, yani böyle bir süreç olmadı.

“Cemaatin tepkisinden çekinirim”

Biseksüel olduğumu ilk söylediğim insanlar arasında bir sürü Yahudi vardı, ama o arkadaşlarım aynı zamanda okuldan tanıdığım insanlardı, bundan dolayı onları Yahudi kimliğiyle düşünmedim. Yani “Yahudi arkadaşlarım” olarak onları görmedim. Gençlik gruplarından tanıdıklarıma önce açık değildim. Dedikodu olur korkusu vardı. Oralardan tanıdığım arkadaşlarıma daha sonra açıldım. Açılırsam cemaatin tepkisinden çekinirim çünkü daha cemaatten insanların olduğu bir yerde, İstinye’de ya da Bebek’te kız arkadaşımla gezsem bir Yahudi görse hemen yayılır, aileme açık değilim onlara gidebilir. Sokakta cemaatten olmayan insanlar beni bir kızla görse en fazla o anda kötü bir şey olur, laf atabilir, ama cemaatten biri gördüğü anda orada bitmeyen bir laf oluşabilir, beni takip eder. İnsanlar ailemi tanıyor.

“Bu cemaatte bir tek LGBT birey bir tek ben mi varım?”

Türkiye’de tabi ki ayrımcılık var. Ben geniş topluma açık olmadığım için ayrımcılığa uğramadım, açık olsam uğrardım. Açık olacağım bir durum olmadı, sevgilim olmadığı için. Yani Pride’a gittik, TOMA’yla takip edildik. Tabii lisede korkum vardı, son sınıfa kadar hiç “açık” yoktu, özellikle kız. Hiç, bir yakın arkadaşım dışında, onun eşcinsel olduğunu öğrenene kadar, “bu cemaatte bir tek LGBT birey bir tek ben mi varım” diye düşündüm. Dedikodusu yapılan bile yoktu, hiç konuşulmazdı.

Onun dışında LGBT’lerle ilgili ailemle yaşadığım konuşmalar var ya da arkadaşlar arasında “ibne” gibi laflar duyuyorum rahatsız oluyorum. Mesela şunu duydum annemden: “Hayatta en çok korktuğum şey senin bir tarafa, kardeşinin öbür tarafa yönelmesi”. Cinsellik anlamında söyledi ve bu beni çok incitti, anneme açılmamamın bir sebebi bu. Ben zaten liberal bir insanım annem bunu biliyor, mesela Pride’a gittiğimi biliyordu çünkü destekçi olabileceğimi biliyor.

Annemle yaşadığım başka bir konuşmada bir gün şöyle demişti: “Sakın kızlarla bir şeyler yapma, üniversitede böyle şeylere merakın olmasın.” Amerika’da bir tanıdığımın bir kızı lezbiyenle aynı evde kalmış, sonra ona taciz etmeye çalışmış gibi laflar var. Annemin arkadaşları bir sefer şöyle bir şey dediler, bir şirkette bir lezbiyen kadın varmış, bu kadınla aynı anda tuvalete girmeye korkuyorlarmış. Onlara başka türlü bakıyormuş falan. Bir de tabii hep bir damat, erkek arkadaş muhabbeti var. Mesela ben bir kızdan hoşlanırken, ailemden onların, erkek arkadaş bile değil, damat ile ilgili hayallerini, temennilerini dinlemek, yok “Neve Şalom’da evleneceksin” falan gibi laflar duymak incitiyor tabii.

“Cemaatin çok parçası değilim”

Dine inanmıyorum, Siyonizm’e de çok bağlı değilim. Kendime Deist diyebilirim; Ateist değilim ama dine inanmıyorum. Dinden uzaklaşmamla cinsel yönelimimi fark etmem paralel olarak gelişti ama neden sonuç ilişkisi yoktu. Biseksüel olduğumu fark edip dinden uzaklaşmadım, din buna sebep olmadı. Olgunlaştığım zaman da iki konuda da ayrı ayrı farkındalığım arttı. Aynı anda hem dinsel konularda hem cinsel konularda düşünmeye ve sorgulamaya başladım, birbirinden ayrı olarak. Tabii kültürel olarak Yahudi’yim, kimliğimle gurur duyuyorum, ama cemaatin çok parçası değilim. Gençlik gruplarına gittim, ama ilkokuldayken tek Yahudi’diydim, ondan dolayı daha çok Yahudi olmayan arkadaşım vardı. Büyükada’da ya da Burgaz’da evimiz yoktu, ondan o çevrenin parçası değildim.

Sevgilimin Yahudi olması özellikle aradığım bir şey değil. Ama eğer evlenmeyi düşündüğüm biriyse, ailem çok tercih ettiği için, bu konuyu daha çok düşünürüm. Çok sevdiğim biriyse Yahudi olmayabilir, bu konuda ailemi karşıma alabilirim. Kızlar arasında seçenek daraldığı için illa sevgilim Yahudi olsun diye bir seçicilik yapmıyorum. Daha ileriki yaşlarda, evlenmeyi düşünürsem önemseyebilirim.

Arkadaş çevrem nerdeyse tamamen hetero. Daha çok LGBT arkadaşım olmasını isterim ama ben çok sosyal, dışadönük değilim ondan çevrem biraz şansa oluştu. Dating app [flört için kullanılan uygulama] kullanıyorum, hiç işe yaramıyor ama neyse. LGBT partilere gittim ama çok tanışabileceğim bir insan olmadı. Üniversitedeki LGBT kulübüyle çok bağlantı kuramadım. Aslında genel olarak insanlarla rahatça tanışamıyorum. LGBT bar ve kulüp var ama oraya gidecek arkadaş lazım. Çok yakın gey arkadaşım yok, denk gelmedi yani biraz şans.

“Ülkeye daha çok önem vermeye, ülkenin dertlerini dert edinmeye başladım”

Türkiyeli olma bilincim liseye kadar yoktu, milli maçlarda bile milli takımı tutmazdım. Türkiye’ye karşı biraz çekincem vardı, yani uzak hissediyordum. Politik bilincim azdı ve kapalı bir balonda yaşıyordum. Şöyle ki; zengin, İstanbullu, Yahudi! Ama Gezi’den sonra Türkiye’ye biraz daha uyandım, burada daha değişik bir toplum olduğunu fark ettim. Ülkeye daha çok önem vermeye, ülkenin dertlerini dert edinmeye başladım.

Türkiye’de LGBT oluşumlarından bildiğim belli dernekleri ve dergileri Twitter’dan takip ediyorum. Herhangi bir oluşuma üye değilim, zaten zamanımın çoğu yurtdışında geçiyor. Bu oluşumların varlığını destekliyorum, olmaları lazım ama çok içinde olmadığım için belirli bir fikrim yok.

Türkiye’ye şu anda geri dönmek istemiyorum, belki yüksek lisans ya da doktora yapacağım. Avrupa’da olabilir, ama politik durum düzelirse bir noktada Türkiye’ye dönmek istiyorum. Ama eğer yurtdışında bir kızla çıkmaya başlasam, Türk olsa bile, Türkiye’ye dönmek istemem çünkü orada açık yaşayamayız. Lezbiyen olsam da dönmek istemem, çünkü Türkiye’de tanışabileceğim çevre çok kısıtlı. Ama emekliliğimi Türkiye’de geçirebilirim.

“LGBT konusu hiç konuşulmuyor cemaatte, sanki hiç LGBT birey yokmuş gibi davranılıyor”

Türkiye’deki olayları takip etmeye çalışıyorum, Ankara Valiliği’nin olayını (Ankara’da LGBTİ+ etkinliklerin yasaklanması) biliyordum. Türkiye medyasından görüyorum. Cemaatte olan LGBT olaylarını da takip ediyorum. Mesela konsolosla ilgili olan olayın haberini [İsrail İstanbul Konsolosunun gey olması ve buna olan tepki] ve altındaki yorumları okudum. Bir adam “dinin kurallarına uyması gerek, ibadethanenin kuralları var” gibi bir şey yazmış, Konsolosu sinagoga çağırmamaları haklıymış gibi. Bu tabii LGBT bireyleri dinden uzaklaştırıyor. Eğer LGBT olmak bir günahsa çizgi nerede? Domuz yiyen insan da mı sinagoga çağırılmasın? Başka biri “cemaati niye kötü gösteriyorsunuz?” diye habere sitem etmiş. Burada bir sorun varsa neden üstü kapatılsın? Bunları görünce gerçekten üzüldüm. LGBT konusu hiç konuşulmuyor cemaatte, sanki hiç LGBT birey yokmuş gibi davranılıyor. Böyle bir açılma girişimi de yok, bu üzücü. Dosyanın yayınlanmasıyla, cemaatte diğer LGBT olanlar belki; “başkaları da varmış ve onlar da benim sorunlarımı yaşamıyormuş” diyebilir. Buradan birbirimize destek amaçlı kapalı bir grup oluşturulabilir.”

- NESİ ALTARAS · MART 2, 2018

http://www.avlaremoz.com/2018/03/02/turkiye-yahudi-toplumunda-lgbti-gec-kalmis-bir-diyalog/

Cengiz Bozkurt: Ahmet’le gerçekten öpüştük!

$
0
0
Ahmet Kural: Bugüne kadar kendimi sakladım. Bir erkekle ilk dudak temasım Cengiz Bozkurt'la oldu!

‘Ailecek Şaşkınız’ filminin İstanbul’dan sonraki ilk galası filmin çekildiği Bursa’da gerçekleştirildi. Yaklaşık 5 bin kişinin doldurduğu alışveriş merkezi, oyuncuların içeri girmesiyle çığlıklarla inledi.

Hayranlarına imza dağıtan ve 10 tane sinema salonunu tek tek gezerek onlarla selfie çektiren ‘Ailecek Şaşkınız' ekibi, merak edilen soruları da yanıtladı. Film için meydanı dolduran sinemaseverlere seslenen Murat Cemcir, “Ne güzel bir kalabalık , bana ‘AVM çok kalabalık dediler ama en son kendi memleketim Tokat'ta bu kalabalığı görmüştüm. Çok güzel tepkiler alıyoruz, ilk günden itibaren salonları doldurduğunuz için teşekkürler. Yağmura rağmen filmimize gittiğiniz teşekkürler. Filmi burada çektiğimiz için ilk Bursa'ya geldik” dedi.

"Ahmet'le gerçekten öpüştük"

Cengiz Bozkurt film sonunda suni teneffüs sahnesine çok güldüğünü söyleyen seyircilere, “Biz Ahmet'le gerçekten öpüştük, itiraf ediyoruz” dedi. Cemcir'in, “Dublör olarak beni düşündüler, istemedim” esprisi herkesi güldürdü.

Mikrofon uzatılan Ahmet Kura'da erkek erkeğe öpüştüklerini itiraf etti...!

"Bugüne kadar kendimi sakladım. İlk dudak teması Cengiz Bozkurt'la oldu. Anlatmak da istemiyorum aslında ama. Hatırlamak istemiyorum. Bi' de filmde sürekli görebileceğim bunu değil mi? Şaka bi' yana Hak'katen suni teneffüs sahnesi vardı bi' tane. Yani şimdi ben düşünüyorum, nası' yap'caz, prova da yapılmaz bununla ilgili. "Kırılma, ben seni hemen öpüp gidicem", "tamam," dedi, "işi uzatma zaten," dedi, "benim de işlerim var." dedi. Abi hiç uzatmayalım dedim, öptüm bıraktım, öptüm bıraktım, bitti sahne. Bazı sahneleri doğaçlama yaparsın, bazı sahnelere bodaslama girersin; bu bodaslama sahnelerinden biriydi hakketen, hiç öyle vakit kaybetmemeniz lazımdı, bir an önce öpüşmemiz lazımdı Cengiz abiyle. "

Cengiz: evet öğüştük, Ahmet'le öpüştük.

http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/magazin/cengiz-bozkurt-ahmetle-gercekten-opustuk-40763014

90.Oscar töreninde LGBTQ filmleri de ödüle uzandı

$
0
0
LGBTQ bireylerin aşkını anlatan "Call Me by Your Name" en iyi uygulama senaryo ödülünü alırken Şili’den bir transgender kadının hüzinlü hikayesini anlatan "A Fantastic Woman,"  En İyi Yabancı Film Oscarını ve Meksikalı hikayesiyle "Coco" En İyi Kurmaca Animasyon Oscar’ını aldı.

En İyi Film: Suyun Sesi / Shape of Water
En İyi Yönetmen:Guillermo del Toro, Suyun Sesi / The Shape of Water
En İyi Özgün Senaryo :Kapan / Get Out
En İyi Uyarlama Senaryo:Call Me by Your Name
Yabancı Dildeki En iyi Film:A Fantastic Woman (Şili)
En İyi Erkek Oyuncu:Gary Oldman, En Karanlık Saat / Darkest Hour
En İyi Kadın Oyuncu: Frances McDormand, Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
En İyi Yard. Erkek Oyuncu: Sam Rockwell, Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
En İyi Yard. Kadın Oyuncu: Allison Janney, I, Tonya
En İyi Animasyon:Coco
En İyi Özgün Şarkı:“Remember Me,” Coco
En İyi Film Müziği: Suyun Sesi / The Shape of Water: Alexandre Desplat
En İyi Kurgu:Dunkirk
En İyi Yapım Tasarım:Suyun Sesi / The Shape of Water
En İyi Kostüm Tasarım: Phantom Thread
En İyi Saç & Makyaj: En Karanlık Saat / Darkest Hour
En İyi Görüntü Yönetimi: Blade Runner 2049 - Roger Deakins
En İyi Görsel Efekt:Blade Runner 2049
En İyi Ses Kurgusu:Dunkirk
En İyi Ses Miksajı: Dunkirk
En İyi Belgesel:Icarus
En İyi Kısa Animasyon: Dear Basketball
En İyi Kısa Belgesel: Heaven is a Traffic on the 405
En İyi Kısa Film: The Silent Child

http://www.kibrisgazetesi.com/kultur-sanat/90-oscar-toreninde-suyun-sesi-duyuldu/37603

Adnan Oktar'ın kediciğinden Akit TV'ye eşcinsellik suçlaması

$
0
0
Kamuoyunda “Adnan hoca” olarak bilinen Adnan Oktar tarikatıyla, Akit gazetesi arasındaki kavga giderek büyüyor.

Kamuoyunda “Adnan hoca” olarak bilinen Adnan Oktar tarikatıyla, Akit gazetesi arasındaki kavga belden aşağıya indi.

Akit TV spikerinin canlı yayında, Oktar'ı kastederek, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti yöneticileri bu adama bir şey yapmayacak mısınız” deyip Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenmesi gündeme oturmuştu. Bunun üzerine Adnan Oktar, Akitçileri “homoseksüel” olmakla suçlamıştı. Akit'te yayınlanan haberlerde LGBTİ’yi temsil eden gökkuşağı renklerinin yer aldığını söyleyen Adnan Oktar, “Ya bir gün açın Kuran ayetlerini okuyun, bir kere de ‘fuhuş haramdır, şarap fabrikaları kapatılsın, rakı fabrikaları kapatılsın’ deyin” ifadelerini kullanmıştı.

Oktar'ın müritleriyle, Akitçilerin kavgası devam ederken, kavga başka bir boyuta taşındı.


"AKİT TV NASIL BİR OLUŞUM, DEVLET MUTLAKA İNCELESİN"

Oda TV'nin haberine göre Adnan Oktar’a en yakın “kediciklerden” olan Tülay Kumaşçı başta olmak üzere, Oktar taraftarları sosyal medyadan Akit'i "eşcinsellikle" itham etti. Oktar'ın müritleri, Akit TV spikeri Caner Karaer'e ait olduğu iddia edilen, kadın elbiseli pembe fotoğrafları sosyal medyada paylaştı.

Kumaşçı, kişisel sosyal medya hesabından, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, RTÜK'ü ve AKP'li isimleri etiketleyerek, "Akit TV nasıl bir oluşum, devlet mutlaka incelesin" yazılı bir fotoğraf paylaştı.

http://www.sanalbasin.com/oktarin-kediciginden-akit-tvye-escinsellik-suclamasi-23937363

Almanya'da 'cinsiyetsiz milli marş' tartışması

$
0
0
Almanya Aile Bakanlığı'nın toplumsal cinsiyet eşitliği vekili Kristin Rose-Möhring, Almanya milli marşının daha 'cinsiyet eşitlikçi' hale getirilmesi için yeniden düzenlenmesi önerisinde bulundu.

Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi olan Rose-Möhring, milli marşta geçen "Vaterland" ifadesinin cinsiyet eşitliğine aykırı olduğunu ileri sürdü. Türkçe'deki 'anavatan' ifadesinin karşılığı sayılabilecek olan, ancak Türkçe'ye birebir çevrildiğinde 'babavatan' anlamına gelen ifadenin 'cinsiyetçi' olduğunu belirtti.

'NE ZARARI VAR?'

Marşa bu kavram yerine 'özyurt' olarak çevrilebilecek olan 'Heimetland' ifadesinin eklenmesini öneren Möhring şöyle konuştu:

"Neden ulusal marşımızı toplumsal cinsiyete duyarlı hale getirmeyelim? Bunun bir zararı olmazdı, değil mi?"

Rose-Möhring, düzenlemenin İçişleri Bakanlığı'nın yeni yapısına da daha uygun olacağını savundu.

SOSYAL MEDYA İKİYE BÖLÜNDÜ

Möhring'in açıklamaları sosyal medyayı ikiye böldü. Kimi kullanıcılar öneriyi desteklerken, kimileri de bu mantığın 'anadil' gibi pek çok kelimeyi ortadan kaldıracağını savundu.

​Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Thüringen eyaleti sözcüsü Steffan Möller de, Twitter mesajı üzerinden paylaştığı mesajda duruma "Çift soyada sahip olan kadınlar, milli marş gibi yüz yıllık bir şahesere kastetmek istediklerinde  sinirlenen bir tek ben değilimdir umarım" diyerek tepki gösterdi.

'LGBTİ BİREYLERİ DE KAPSAMALI'

Bazı kullanıcılar ise düzenlemeyi yetersiz buldu. Bir kullanıcı LGBTİ bireyleri de kapsayan bir düzenleme talebinde bulundu; "Açıklık ve çok kültürlülük/Rengarenk bir 'özyurt' için/ Haydi bunun için uğraşalım hepimiz" diye başlayan bir milli marş önerdi.

http://www.sanalbasin.com/almanyada-cinsiyetsiz-milli-mars-tartismasi-23938988

Uğur Pektaş artık öpüşmeyecekmiş!

$
0
0
Uzun süredir ekrandan uzak kalan Uğur Pektaş, oyunculukla ilgili kriterlerini değiştirdi. Aktörün tekliflere, ‘öpüşmeme’ şartı koyduğu öğrenildi



Gamze Özçelik’le geçen yaz tekrar bir araya gelen Uğur Pektaş, maneviyata yöneldikten sonra oyunculuktaki kriterlerini de değiştirdi.

Hac ve Umre organizasyonları yapan bir şirket açarak turizm işine giren Uğur Pektaş’ın, gelen oyunculuk tekliflerine, bir şart koyduğu iddia edildi.

Geçen yıl yaptığı Umre ziyaretinde sarık ve cübbe giyerek, gözlerine sürme çektiği fotoğrafları ortaya çıkan oyuncu, uzun zamandır mesleğini de askıya almıştı.

Uğur Pektaş’ın gelen dizi ve sinema filmi tekliflerine “Öpüşme sahnesi varsa oynamam” diyerek, Türkan Şoray Kanunları’nı şart koştuğu öğrenildi.

Posta

AKİT'çiler Mikanos'a gitmişler, kediciklerin dediğine göre!

$
0
0
Kavga belden aşağı indi: Akit TV'ye eşcinsel ithamı

Kamuoyunda “Adnan hoca” olarak bilinen Adnan Oktar tarikatıyla, Akit gazetesi arasındaki kavga belden aşağıya indi.


Akit TV spikerinin canlı yayında, Oktar'ı kastederek, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti yöneticileri bu adama bir şey yapmayacak mısınız” deyip Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenmesi gündeme oturmuştu.

Bunun üzerine Adnan Oktar, Akitçileri “homoseksüel” olmakla suçlamıştı. Akit'te yayınlanan haberlerde LGBTİ’yi temsil eden gökkuşağı renklerinin yer aldığını söyleyen Adnan Oktar, “Ya bir gün açın Kuran ayetlerini okuyun, bir kere de ‘fuhuş haramdır, şarap fabrikaları kapatılsın, rakı fabrikaları kapatılsın’ deyin” ifadelerini kullanmıştı.

Oktar'ın müritleriyle, Akitçilerin kavgası devam ederken, kavga başka bir boyuta taşındı.

"AKİT TV NASIL BİR OLUŞUM, DEVLET MUTLAKA İNCELESİN"

Adnan Oktar’a en yakın “kediciklerden” olan Tülay Kumaşçı başta olmak üzere, Oktar taraftarları sosyal medyadan Akit'i "eşcinsellikle" itham etti. Oktar'ın müritleri, Akit TV spikeri Caner Karaer'e ait olduğu iddia edilen, kadın elbiseli pembe fotoğrafları sosyal medyada paylaştı.

Kumaşçı, kişisel sosyal medya hesabından, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, RTÜK'ü ve AKP'li isimleri etiketleyerek, "Akit TV nasıl bir oluşum, devlet mutlaka incelesin" yazılı bir fotoğraf paylaştı.

Kumaşçı'nın paylaşımında, "RTÜK kanunun birçok maddesini sürekli çiğniyor, ancak ceza verilemiyor. Pembe peruklu, etekli erkeklerle birlikte eşcinsellerin gittiği Mykonos adasına tatile giden, homoseksüel barlarda eğlenen sunucular Akit TV'de ekrana çıkıp insanlara ahlak dersi vermeye kalkıyor" gibi ifadeler yer aldı.

Kumaşçı başka bir paylaşımında ise, "Akit TV'de pembe peruklu, mini etekli adamlarla Mikanos adasına tatile mi gidenler dersin, trencilik oynayanlar mı? Bizim saf insafımızda onları dindar sanıp savunuyor" diye yazdı.

İşte Kumaşçı'nın o paylaşımları:










Sezen Aksu'nun menajeri Yaşar Gaga hayatını kaybetti

$
0
0
Dört yıl önce by-pass ameliyatı olan Yaşar Gaga, bir aydır Çapa Tıp Fakültesi'nde çoklu organ yetmezliğinden dolayı yoğun bakımda tutuluyordu.


Yaşar Gaga uzun bir dönem Sezen Aksu’nun menajerliğini yaptı. Bir ara Şarkı Söylemek Lazım isimli yarışmada jürilikte yapan Yaşar Gaga özellikle Sezen Aksu’nun seslendirdiği Bile Bile isimli şarkı ile tanındı. 1997 yılında Betonova isimli bir albüm çıkardı. 2017 yılında 'Yaşar Gaga Alakasız Şarkılar' isimli albümü çıkardı.

50 yıl sonra insanlar yüzünden Kutup Ayısı diye bir şey kalmayacak

$
0
0
Kutup Ayıları Yaşam Mücadelesini Kaybediyor

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu, buzulların hızla erimesi ve açlık nedeniyle soyları beklenenden hızlı tükenmeye başlayan kutup ayılarının mücadelesini görüntüledi. Araştırmacılar "Kutup ayıları kaybettikleri bir savaş için mücadele veriyorlar" yorumunu yaptı.


Kutup ayılarının soylarının önümüzdeki 50-100 yıl arasında tükenebileceği konusunda uyarılar yapılırken, tahmin edilen süreç, iklim değişikliğinin artması ve kutup ayılarının açlıkla başbaşa kalmasıyla beklenenden de hızlı ilerliyor.

Tehditler bununla da sınırlı kalmıyor; çevre kirliliği, gemicilik dolayısıyla verilen rahatsızlık, eğlence amaçlı izleme, gaz ve petrol araştırmaları ve yasal ve yasadışı avlanma dünyayı kutup ayıları için yaşaması neredeyse imkansız bir hale getiriyor.

Nüfusları 10 yılda yarı yarıya düştü
ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu'nun yaptığı araştırma verilerine göre Kuzey Alaska'daki kutup ayılarının nüfusu 2001 ile 2010 yılları arasında neredeyse yarı yarıya düştü.

Araştırmacılar kutup ayılarının mücadelesini ortam kameralarıyla kendi gözlerinden kaydetti ve bu çalışma sonucunda "Kutup ayıları kaybettikleri bir savaş için kavga vermeye çalışıyorlar" yorumunu yaptı. Aşağıdaki videoda kutup ayıları kendi mücadelelerinin notunu kendileri düşüyor.


Yayınlanan bu deneysel videoda kutup ayıları, yılın en iyi zamanında, yeterli yiyecek bulmaya çalışıyor ve genellikle başarısız oluyor.

Buz parçalarına binip av arayamıyorlar
En çok balık ve foklarla beslenen ve aç kaldığı zamanlarda buz parçaları üzerine binip kilometrelerce uzaklarda gıda arayan kutup ayıları küresel ısınmayla buz parçalarının erimesiyle avlanma olanaklarından yoksun kalıyor.

Aynı zamanda fok avcılığı nedeniyle besin bulamıyor ve yağ tabakaları inceliyor.

https://bianet.org/bianet/hayvan-haklari/194951-kutup-ayilari-yasam-mucadelesini-kaybediyor

AYM'nin 'eşcinsel öğretmen' kararına iki üyeden karşı oy: Devletin cinsel yönelimi yoktur

$
0
0
Anayasa Mahkemesi (AYM), sadece eşcinsel olduğu gerekçesiyle meslekten atılan din dersine öğretmenine karşı ayrımcılık yapılmadığı iddiasını içeren bir karara imza attı. AYM Başkanvekili Engin Yıldırım ve üye Muharrem Topal bu karara katılmadı ve şerh yazısında devletin resmi bir cinsel yönelimi olmadığını belirtti.


AYM Başkanvekili'nden eşcinsel asker kararına şerh: Ne devleti ne de başkalarını ilgilendirir
Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ihraç edilen bir askerin başvurusunu 'eşcinsellik askerliğin onurunu zedeler' iddiasıyla reddeden AYM, aynı gerekçeyle görevinden atılan din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenine karşı da 'ayrımcılık' yapılmadığına karar bir karar yayımladı.
BirGün'den Nurcan Gökdemir'in haberine göre kararda, “Küçük çocukların eğitilmesinde öğretmen olarak çalışmak isteyenlerin diğer kişilerin tabi olmadığı bazı sınırlamalara tabi olmaları doğaldır” denildi.

Karara, Başkanvekili Engin Yıldırım ile üye Muharrem Topal katılmadı. Yıldırım, yazdığı karşı oy yazısında, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşme ve tavsiye kararlarında cinsel yönelim ayrımcılığının yasaklandığını bildirdi.

Kararın anayasaya aykırılığının altının çizildiği karşı oy yazısında dile getirilen gerekçeler özetle şöyle:

Anayasa’da devletin resmi cinsel yönelimi yoktur ve devlet tüm cinsiyetler, cinsel kimlikler, cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimler karşısında eşit ve tarafsız kalmalıdır.
Cinsel yönelim ayrımcılığı kimi hayatların daha az saygıya ve haysiyete sahip olduğunun kabulü anlamına gelip LGBTİ+’lerin eşit fırsat ve haysiyetle toplumsal yaşama katılmalarının engellenmesi sonucunu doğurmaktadır.
Devletin temel görevlerinden biri insan haysiyetini koruyarak belli bir insan topluluğunu meydana getirenlerin haysiyetine zarar verecek, onları damgalayacak politikalardan, uygulamalardan ve hukuki düzenlemelerden kaçınmaktır.

https://tr.sputniknews.com/turkiye/201803081032549438-aym-escinsel-ogretmen-karar-serh-cinsel-yonetim/

Beyoğlu'nda apart otelde İranlı transseksüel cinayeti

$
0
0
İstanbul Beyoğlu'ndaki apart otelde İran uyruklu bir kişi boğazı kesilmiş halde ölü olarak bulundu.Polis, olay sonrası kaçan kişiyi yakalamak için çalışma başlattı.



Olay, Beyoğlu Tarlabaşı Altın Bakkal Sokakta bulunan 3 katlı bir apart otelin bodrum katında meydana geldi. İddialara göre, bir süredir apart otelde kalan İran uyruklu kişinin odasından sabah saat 05.00 sıralarında seslerin geldiğini duyan apart görevlileri odanın kapısını açınca korkunç bir manzarayla karşılaştı.

BOĞAZI KESİLMİŞ HALDE BULUNDU

Yerde kanlar içerisinde bir kişinin yattığını gören görevliler durumu polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri yaptıkları ilk incelemede kafasında darp izleri ve boğazımda kesikler olan kişinin hayatını kaybettiğini belirledi. Üzerinden kimlik çıkmayan kişinin akşam saatlerinde otele geldiği ve İran uyruklu müşteriyle aynı odada kaldığı öğrenildi.

KAÇAN İRANLI ARANIYOR

Apart yetkililerinin biri transseksüel iki İran uyruklu kişinin aynı odada kaldığını daha sonra bu kişilerden birinin ayrıldığını söylemesi üzerine polis, otelin güvenlik kameralarını incelemeye aldı. Ekipler, kaçan kişiyi yakalamak için çalışma başlattı. Olay yeri inceleme ekipleri ve Cumhuriyet Savcısının incelemelerinin ardından transseksüel olduğu öne sürülen kişiye ait ceset, İstanbul Adli Tıp Kurumu Morguna kaldırıldı.

https://www.sabah.com.tr/webtv/yasam/beyoglunda-apart-otelde-iranli-cinayeti

Barilla’dan işyerinde ayrımcılıkla mücadele sözü!

$
0
0
Küresel gıda lideri Barilla, BM’nin işyerinde ayrımcılıkla mücadele girişimini destekleyen ilk İtalyan şirketi oldu.


Tüm çalışanlarına eşit destek ve fırsat sağlamayı, tüm paydaşlarına saygı göstermeyi ve şirketi zenginleştiren bireyler arasındaki farklılıkları kucaklamayı taahhüt eden Barilla Grup, İnsan Kaynakları politikaları ile fark yaratmaya devam ediyor.

Barilla Grup, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) tarafından LGBTİ bireylere karşı ayrımcılıkla mücadele amacıyla sunulan ve bugüne kadar 51 büyük uluslararası şirket tarafından imzalanan ‘İş Dünyası için Davranış Standartları’nı destekleyen ilk İtalyan şirketi oldu.

İş Dünyası için Davranış Standartları, şirketlerin LGBTİ çalışanlarına, tedarikçilerine, müşteri ve distribütörlerine yönelik benimsemeleri gereken belirli kuralları tanımlıyor. Bu standartlar arasında kurumların faaliyette bulundukları yerlerde LGBTİ bireylerin insani haklarına saygı göstermesi ve destek vermesi, işyerlerinde bu konudaki ayrımcılığı ortadan kaldırılması, LGBTİ bireylere iş imkanı tanınması gibi kurallar yer alıyor.

Kurumsal Eşitlik Endeksi
LGBTİ haklarının korunması için çalışan bir Amerikan kuruluşu olan Human Rights Campaign Foundation (İnsan Hakları Mücadelesi Vakfı) tarafından geliştirilen Kurumsal Eşitlik Endeksi, LGBTİ çalışanları ilgilendiren kurumsal faaliyetler açısından bir kıyaslama aracı sunuyor.

Yürüttüğü çalışmalarla Kurumsal Eşitlik Endeksi’nde üst üste dört yıl 100 puan alan Barilla, 2017’de çalışanlarına yönelik olarak yürüttüğü “Çeşitlilik ve Katılım” konulu eğitimlerin kapsamını genişletti.

Barilla’nın çeşitlilik ve katılım yönetim kurulu
Çeşitlilik ve katılım ilkesinin odağında insan ve gezegene saygı kavramlarını barındıran Barilla için iki önemli gündem maddesi olduğunu vurgulayan Barilla Çeşitlilik Üst Yöneticisi Kristen Anderson, şunları söyledi:

“Her iki konuda da 2013 yılından bugüne global bir yönetim kurulumuz bulunuyor. Çeşitliliğin kapsanması, kimliğimizin ayrılmaz bir parçası. Bu, hem Barilla çalışanları için hem de dış ilişkilerimiz aracılığıyla toplumla ilgili daha derin bir anlayışa sahip olmamız açısından geçerli. Kapsayıcı bir şirketin daha düzgün kararlar verdiğine, tüketicileri, toplumları ve müşterileri daha iyi anladığına inanıyoruz. Barilla özellikle tüm personelini desteklemek, eşit fırsatlar sunmak, ticari ortakları ile tüketicisine saygı göstermek, farklılıkların yaşamlarımıza ve şirketimize getirdiği zenginliği kabul ederek insanlar arasındaki farklılıkları kucaklamak istiyor. Bu taahhüdümüz sayesinde dört yıl üst üste, Kurumsal Eşitlik Endeksi’nde 100 üzerinden 100 puan aldık. Çalışanlarımıza yönelik ‘Çeşitlilik ve Kapsayıcılık’ üzerine eğitim programlarımızı güçlendirdik.”

https://www.gidahatti.com/barilla-isyerinde-ayrimcilikla-mucadele-98677/

70 yaşındaki adamdan 17 yaşındaki çocuğa taciz!

$
0
0
Taksim'de taciz suçundan gözaltına alınan kişi serbest bırakıldı

Taksim Meydanı’nda konuşma bahanesiyle yaklaşarak 17 yaşındaki çocuğu taciz ettiği iddia edilen 70 yaşındaki adam, güven timleri tarafından suçüstü gözaltına alındı. Taciz iddiaları kameralara yansırken, mahkemeye sevk edilen 70 yaşındaki zanlı adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.


Taksim Meydanı’nda yaşanan olay iddialara göre şöyle gerçekleşti. İstanbul dışından arkadaşını ziyarete geldiği öğrenilen lise öğrencisi Taksim Meydanı’nda bulunan banklarda oturduğu sırada yanına 70 yaşındaki V.A. (70) geldi. Bir süre sonra sohbet etmeye başlayan V.A., çocuğa çeşitli sorular sorarak yaklaşmaya başladı.

Sohbet sırasında lise öğrencisine evli olup olmadığını soran V.A., bir süre sonra Gezi Parkında yürüyüş yapacağını söyleyerek çocuğu kendisine eşlik etmesi için davet etti. Daveti geri çevirmeyen lise öğrencisi ve V.A. banklardan kalkarak yürümeye başladı. Yürüyüş esnasında V.A., eliyle önce çocuğu omzunu tutarak kendine çekmeye çalıştı. Bir süre sonra çocuğun kalçasına elini atan V.A.’dan uzaklaşmaya çalıştı. Bu sırada durumu fark eden vatandaşlar olayı polis ekiplerine haber verdi.

İhbar üzerine sivil ekipler ikiliyi bir süre takip etti. Bu takip sırasında 70 yaşındaki yaşlı adamın lise öğrencisini taciz ettiğini gören sivil ekipler olaya müdahale etti. Lise öğrencisinin şikayeti üzerine yaşlı adam gözaltına alındı. Karakoldaki ifadesinin ardından adliyeye sevk edilen 70 yaşındaki V.A., adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

https://www.birgun.net/haber-detay/taksim-de-taciz-sucundan-gozaltina-alinan-kisi-serbest-birakildi-206991.html

Beyoğlu’nda öldüren transseksüel bireyin cinayet zanlısı Bursa’da yakalandı

$
0
0
İstanbul Beyoğlu’nda İran uyruklu transseksüel kişiyi öldürerek kayıplara karışan şüpheli Bursa’da yakalandı.



İstanbul Beyoğlu’nda İran uyruklu transseksüel kişiyi öldürerek kayıplara karışan şüpheli Bursa’da yakalandı. İstanbul’a getirilen şüpheli Ashkan K., hakim karşısına çıkarılmak üzere adliyeye sevk edildi.


Beyoğlu, Tarlabaşı Bulvarı Altın Bakkal Sokak üzerinde bulunan apart otelde meydana gelen olay, iddialara göre şöyle gerçekleşti. Sokak üzerinde bulunan apart otelin bodrum katında sabaha karşı seslerin yükselmesi üzerine çalışanlar odanın kapısını açarak içeri girmiş ve İranlı şahsın kanlar içinde yerde yattığını görünce durumu sağlık ve polis ekiplerine haber vermişti. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri İranlı şahsın hayatını kaybettiğini tespit etmiş, polis ekipleri de olayla ilgili inceleme başlatmıştı.

Yürütülen soruşturmada otel odasında kalan yine İranlı olduğu öğrenilen bir başka şahsın olaydan kısa bir süre önce otelden ayrıldığı ortaya çıktı. Bunun üzerine ekipler otelden ayrılan şahsın kimliğini tespit etmek ve şüpheliyi yakalamak amacıyla güvenlik kamera kayıtlarını inceleme altına aldı.

Beyoğlu’nda bulunan apart otelden ayrılan şahsın ticari taksiyle Bursa’ya kaçtığı öğrenildi. Şahsın kaçtığını öğrenen ekipler şüphelinin yakalanması amacıyla çalışma başlattı. İstanbul’dan ticari taksiyle Bursa’ya kaçan şüphelinin Osmangazi Köprüsünü geçtikten sonra aracı durdurarak, taksi şoförünü bıçakladığı ve araç gasp ederek yoluna devam ettiği ortaya çıktı. Bir süre bu aracı kullanan şüpheli dikkat çekmemek amacıyla bir başka aracı gasp etmek için harekete geçti. Nilüfer ilçesine giden şüpheli bilinçli olarak M.S.Y isimli kadın sürücünün otomobiline çarptı. Otomobilden inen kadını yumruklamaya başlayan şüpheliye o esnada çevrede bulunan vatandaşlar müdahale ederek etkisiz hale getirdi. Vatandaşlar tarafından yakalanan şüpheli polis ekiplerine teslim edildi. Ekipler tarafından gözaltına alınan şüpheli ifadesi alınmak üzere karakola götürüldü.

"Ben onu kadın zannettim, Travesti olduğunu öğrenince gitmesini istedim"

Gözaltına alınan şüphelinin Beyoğlu’nda işlenen cinayetin zanlısı Ashkan K. olduğu ortaya çıktı. Karakolda yapılan işlemlerin ardından şüpheli Ashkan K., İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerine teslim edilerek İstanbul’a gönderildi. Cinayet Büro Amirliğine getirilen şüpheli buradaki ifadesinde, "İstiklal Caddesi’nde gezerken karşılaştım. 200 liraya anlaştıktan sonra otele geldik. Ben onu kadın zannediyordum. Travesti olduğunu öğrenince gitmesini istedim. Para isteyince tartıştık ve öldürdüm" dediği öğrenildi. Şüpheli Ashkan K.’nın bir süre önce İran’dan İstanbul’a turistik amaçla geldiği kaydedildi. Cinayet Büro Amirliğinde tamamlanan işlemlerin ardından şüpheli hakim karşısına çıkarılmak üzere adliyeye sevk edildi.

Cinayet öncesi ve sonrası güvenlik kamerasında

Şüpheli Ashkan K. ve öldürülen transseksüel bireyin apart otele gelişleri güvenlik kamera kayıtları tarafından kaydedildi. İkilinin gece saat 02.00 sıralarında otele girdikleri görülüyor. Gece saat 04.30 sıralarında ise Ashkan K.’nın resepsiyona uğrayarak bir süre konuşması ve ardından otelden ayrılması kameralar tarafından kaydediliyor.

http://www.mynet.com/haber/yasam/beyoglunda-olduren-transseksuel-bireyin-cinayet-zanlisi-bursada-yakalandi-3840904-1
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>