Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

Ameliyatla kadın olan babaları kendinden 47 yaş küçük kadın transvesti sevgilisiyle lezbiyen evlilik yapıyor

$
0
0
Kylie ve Kendall Jenner kardeşlerin 3 yıl önce cinsiyet değiştirerek kadın olan babaları, dördüncü evliliğini kendinden 47 yaş küçük bir transseksüel ile yapacağını açıkladı.


Televizyon yıldızı Kim Kardashian’ın üvey babası, Kylie ve Kendall Jenner’ın babası olan Amerikalı eski olimpik atlet ve televizyon yıldızı Caitlyn Jenner (68), 3 yıl önce ameliyatla cinsiyet değiştirmişti.

21 YAŞINDAKİ TRANSSEKSÜELLE EVLENECEK

Daha önce 3 kez evlenen Jenner’ın her eşinden 2’şer çocuğu bulunuyor. Jenner, bir süredir 21 yaşındaki Sophia adındaki transseksüel öğrenci ile beraberlik yaşıyor. Jenner 4. evliliğini Sophia ile yapacağını açıkladı.

DERGİYE KAPAK OLMUŞTU

Bruce Jenner, ameliyatla kadın olduktan sonra ilk pozunu Vanity Fair Dergisi’ne vermişti. “Bana artık Caitlyn diye seslenin” diyen 65 yaşındaki Jenner, Twitter’dan “Caitlyn’in dünyasına hoşgeldiniz. Beni tanımanız için sabırsızlanıyorum” yazdı. Kim Kardashian’ın kız kardeşi Khloe Kardashian da “Seninle gurur duyuyorum” yazmıştı.

https://www.sozcu.com.tr/hayatim/magazin-haberleri/kadin-olan-babalari-kendinden-47-yas-kucuk-sevgilisiyle-evleniyor/

Eşcinsel sevgilisini kadın kılığına sokup rakibini öldürttü!

$
0
0
ADANA'da Nizami K., daha önce yanında çalışan ancak sonradan kendisine ticari rakip olan Kazım Fidancı'yı, kadın kılığına soktuğu ve eşcinsel sevgilisi olduğunu iddia edilen Halil İ.'ye öldürttü. 10 ay önceki cinayet 350 güvenlik kamerası incelenerek ve eşcinsellerle görüşülerek çözüldü.


ADANA'da 10 ay önce cinayete kurban giden iş adamının faili meçhul dosyasını açan cinayet dedektifleri, kentteki 5 mahalleyi kapı kapı dolaşıp 350 güvenlik kamerasını inceleyerek katil zanlılarını yakaladı. İş adamının, eskiden yanında çalışan ancak şu an aralarında ticari rekabet yaşanan Nizami K.'nin azmettirmesiyle, eşcinsel sevgilisi Halil İ.'nin kadın kılığına girip ilgisini çektikten sonra bıçaklanarak öldürüldüğü ortaya çıktı.

22 Ağustos 2017 günü Sarıçam ilçesi Bayramhacılı Mahallesi göl kenarında devriye atan polisler, göl kenarında park halinde bulunan araçların yanına giderek kimlik kontrolü yapmak istedi. Aracın içinde bir gündür kayıp olan ve çatı işleri yapan iş adamı Kazım Fidancı (69) olduğunu ve öldüğünü belirledi. Bir gün önce eşi tarafından kayıp ihbarı yapıldığı ortaya çıktı. Olay yeri inceleme polislerinin, araçta ve Fidancı’da yaptığı incelemede, kalbine aldığı tek bıçak darbesi sonucu öldürüldüğünü belirledi.

350 GÜVENLİK MARERASI GÖRÜNTÜSÜ SANİYE SANİYE İNCELENDİ... Katiller o gün bulunamayınca dosya faili meçhul kaldı. Adana Emniyet Müdürü Selami Yıldız göreve geldikten sonra geçmişe dönük faili meçhul cinayetlerin çözülmesi için talimat verdi. Özel bir ekip kuruldu. Araştırmalar kapsamında, göl kenarında öldürülen iş adamı Kazım Fidancı cinayetinin çözülmesi için araştırma başlattı. Dedektifler ilk iş olarak Fidancı'nın öldürülmüş olarak bulunduğu otomobilin göl kenarına nasıl geldiğini tespit etmek için güvenlik kamerası taraması başlattı. Polisler olay yerinden geriye doğru tarayarak 350 güvenlik kamerası alıp bunları saniye saniye izledi.

KİM BU KADIN?.. Yapılan bu izlemelerde Fidancı'nın Yüreğir ilçesine bağlı Yenidoğan Mahallesi'nde bir kadını otomobiline aldığını daha sonra da göl kenarına geldiğini tespit etti. Bu tespit üzerine polis Yenidoğan Mahallesi'nde bu kadın üzerine yoğunlaştı. Polis kadının kim olduğunu bulduğunda cinayeti de çözeceğini anladı. İddiaya göre polis, güvenlik kamerasından kadının yakın plan alınan fotoğraflarını ekiplere dağıttı. Hem faili meçhul özel ekipleri hem de onlarca polis Yenidoğan Mahallesi başta olmak üzere buraya yakın 5 mahallede çalmadık kapı bırakmadı. Polis her çaldığı kapıya kadının fotoğrafını gösterip tanıyıp tanımadıklarını sordu. Ancak 5 mahallede binlerce kişiden bir kişi bile kadını tanımadı.

http://www.internethaber.com/escinsel-sevgilisini-kadin-kiligina-sokup-rakibini-oldurttu-foto-galerisi-1868680.htm

17 Mayıs Organizasyon Komitesinden açıklama:Ne Kavgamız Bitti Ne Sevdamız!

$
0
0
17 Mayıs Organizasyon Komitesi olarak ilk kez 2016 yılında "Toplum buna hazır değil." bahanesine karşı "Hazırık!" sloganıyla cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete karşı eylem günü olan 17 Mayıs Homofobi, Bifobi ve Transfobi Karşıtlığı Günü’nü düzenlemek adına bir araya geldik. Geçtiğimiz yıl da mücadelemizi sürdürdüğümüzü, çeşitliliğimiz ve rengimizle yine sokakta hep birlikte olduğumuzu göstermek için "Hade Gene!" diyerek yollara döküldük.

Bu yıl ise “Ne kavgamız bitti, ne sevdamız!” diyerek, coğrafyamızda da lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve intersekslerin (LGBTİ+) hak ve özgürlük mücadelesini yükseltmek için yeniden bir araya gelecek ve 17 Mayıs 1990 tarihinde eşcinselliğin Dünya Sağlık Örgütü’nün ruh hastalıkları listesinden çıkartılmasının yıldönümü olan bu günü, tüm coşkusuyla kutlayacağız. Ne ayrımcılığa karşı verdiğimiz kavga ne de özgür ve onurlu bir yaşamaya olan aşkımız bitti!

Ne yazık ki, günümüzde, ayrımcı şiddet tüm öldürücülüğüyle yayılmakta, yanı başımızda savaşlar tüm gerici karakteriyle devam etmekte, coğrafyamızda da, ifade özgürlüğü faşist saldırılara maruz kalmaktadır. Sözde hoşgörü sahibi olan toplumumuzda değil kişilerin, ilan panolarının bile gey ve lezbiyen olarak açılması sosyal medyada nefret saldırılarına maruz kalmakta, LGBTİ+’ların varlığı kâğıt üzerinde dahi ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Homofobik, bifobik, transfobik baskılar da çıkar uğruna süren savaşlar da, ayrımcı şiddet de ataerkil kapitalist sistemden köklenmekte ve birbirlerini beslemektedir.

Bu bağlamda, bizler "17 Mayıs Organizasyon Komitesi" bileşeni örgütler ve aktivistler olarak cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim çeşitliliğine ve LGBTİ+ haklarına yönelik inkar politikalarının bir kenara atılması, yasaların bu temelde revize edilmesi ve oluşturulması, yargının eşitlik ve adalet temelinde çalışması, yaptırımların takip edilmesi, homofobik, bifobik, transfobik ve diğer ayrımcı davranışlara caydırıcı cezalar getirilmesi gerektiğini bu yıl bir kez daha vurguluyoruz. Bununla birlikte yasaların ancak toplumsal bir dönüşümle karşılık bulacağını hatırlatarak, aile, sağlık, çalışma ve eğitim politikalarında da çeşitliği kabul eden, radikal değişimler gerektiğini savunuyoruz.

Bu amaçla, Homofobi, Bifobi ve Transfobi karşıtı yürüyüş, 12 Mayıs Cumartesi günü saat 17.30'da, Lefkoşa’da, Dereboyu Suitex önünden başlayacak ve Surlariçi Uray Sokak’ta son bulacaktır. Adamızın dört tarafından herkesi, hep birlikte "Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam!" demek için, homofobi, bifobi ve transfobi temelli ayrımcılıkla mücadele etmeye ve ses çıkarmaya davet ediyoruz.

http://www.detaykibris.com/17-mayis-organizasyon-komitesinden-aciklamane-kavgamiz-bitti-ne-sevdamiz-163339h.htm

İzmir'de Yeni Akit'in hedef gösterdiği LGBTİ+ etkinliği iptal edildi

$
0
0
Yeni Akit gazetesinin hedef gösterdiği LGBTİ+ etkinliği, Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından güvenlik gerekçesiyle iptal edildi.

İzmir'de Buca Kent Konseyi, Buca Belediyesi Kent Konseyi Eşitlik Meclisi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi İnsan Hakları Topluluğunun üniversite içerisinde yapmak istediği "LGBTİ+ Temel Kavramlar" etkinliği iptal edildi.

Etkinliğin iptaline gerekçe olarak gelen şikayet telefonları ve e-postalar gösterildi. Sivil saldırı olabileceği yönünde tehdit bilgilerinin geldiğini de dile getiren rektörlük, güvenliği sağlamak yerine çözümü etkinliği ipal etmekte buldu. Yeni Akit gazetesi de etkinlikle ilgili hedef gösteren haberler yapmıştı.

'YAŞANAN HAK İHLALLERİNE DAİR BİLGİ VERMEK İSTEDİK'
Konuyla ilgili Evrensel'e açıklamada bulunan Buca Kent Konseyi Eşitlik Meclisinden DEÜ Hukuk Fakültesi Öğrencisi Mahmut Şeren "Etkinlik için gereken prosedür takip edilerek izni alındı. Bize ayrıntılı bir açıklama yapılmadı ama Yeni Akit'in haberi üzerine iptal edildiğini düşünüyoruz. Bizlerin güvenliğini sağlayamacaklarını dile getirdiler. Bizim yapmayı önemsediğimiz bir etkinlikti. Hukuk Fakültesi diğer yerler gibi LGBTİ haklarının konuşulmadığı bir yer. Hukuk kuralları da tamamen erkek egemen, heteroseksit yapıda. Hakların çok konuşulduğu ama hakların öznesi olan bir grubun konuşulmadığı bir yerde LGBTİ+ kimlikleri ve yaşanan hak ihlallerinin günlük pratiklerine dair bilgiler vermek istedik" dedi. (İzmir/EVRENSEL)

https://www.evrensel.net/haber/351632/izmirde-yeni-akitin-hedef-gosterdigi-lgbti-etkinligi-iptal-edildi

Vakıfbank Avrupa Şampiyonu, Gözde Kırdar MVP

Transseksüel Sisi Saadet Partisi'nden aday oldu

$
0
0
"Sisi" lakaplı Seyhan Soylu, dikkat çeken bir çıkış yaptı.

Sisi, "İslam, insan demek olduğu için Saadet Partisi’ne üyelik için bu adımı attım" diye belirtirken, "Sayın Genel Başkan Temel Karamollaoğlu ve Saadet Parti’sinin samimi olduğu, şahsımın bu başvurusuyla da tescillenmiş olacaktır" dedi.


Sisi, neden Saadet Partisi’nden aday adayı olduğunu şu cümlelerle açıkladı:

“Ülkemizin içinde bulunduğu siyasi ve politik duruma yabancı ülke devletlerin ülkemizi rencide edici tavır ve tutumlarına karşı bende kendi benliğimle gücümün yettiği yere kadar bireysel eylemler ile ülkemize hedef alan söylevlere karşı karınca misali tarafımızı belli ederek yollara düşüyoruz.

İslam dini; affı, hoşgörüyü, iyi niyeti emreder. İslam, insan demek olduğu için Saadet Partisi’ne üyelik için bu adımı attım. Sayın Temel Karamollaoğlu genel başkanlığında; büyük bir değişim rüzgarı estirdiği, demokratik hak ve hukukları savunacağını, Atatürk ilke ve inkılâplarına yaklaşan bir çizgi ile adım atarak, 'Herkese kapımız açık. Artık din, mezhep, cinsiyet ayrımı olmaksızın açıktır’ sözünün samimi olduğuna tereddüt etmeden inandığım için bu başvuru formunu doldurarak Saadet Partisi'ni tercih ettik.

Sayın Genel Başkan Temel Karamollaoğlu ve Saadet Parti’sinin samimi olduğu, şahsımın bu başvurusuyla da tescillenmiş olacaktır. Umarım ülkemizde siyasi partilerin vatandaşın samimi duygularına tercüman olabilecek nitelikte birlik, beraberlik ülke bütünlüğü adına; önyargılar bitmiş, barışı ve kardeşliği kucaklayan ideolojik yapılar yerini alır.

Meclis makamları, devlet erkanları adına halka söylenen söylemlerin samimi olduğunun ispatının, gerçekliğinin göstergesi adına, ideolojik düşünceler çerçevesinde şahsımın aday adaylığının onanarak listelerinizde seçilebilecek bir sıralamada insana değerin fotoğrafını görmeyi umuyoruz.”

Odatv.com

http://www.habervitrini.com/gundem/transseksuel-sisi-saadet-partisi-nden-aday-oldu-928554

Eşcinsellere karşı savaş başlattılar!

$
0
0
Sağ İçinde Sağa “Mecbur” Olmak

24 Haziran’da Türkiye bir seçime gidecek.

Sandıkta ne çıkacak?

Sandıkta bir şey çıkacak mı?

Aslına bakarsak AKP/MHP ırkçı/militer ittifakı sandığa bir şey bırakmadı. Bütün hazırlık ve çalışmaları ile bu işi sandığa havale etmeden bitirmek istiyorlar. Bunun için de devlet tekelindeki bütün baskı/şiddet tekelini 7 Haziran 2015 tarihinden bu yana kullanıyorlar.

7 Haziran 2015!

Bütün baskı ve şiddete rağmen Türkiye’nin bütün “öteki”leri o sandıklarda beklenilmeyen bir sonuç ortaya çıkardılar. O gece bu ırkçı/militer ittifak işte bu ötekilerin bir daha böylesi bir görünürlük sağlamaması için süreci başlattılar. Bu da mı diyeceğimiz ne kadar şey var ise hepsini kullandılar. Türkiye halkları, emekçileri, kadınlar, LGBTİ+ bireylerine karşı bir savaş başlattılar. Bizler buna savaş demedik, anti-demokratik uygulamalar, baskı, sindirme gibi şeyler ile anlamaya, anlatmaya çalıştık. Ama hayır olan tam bir savaş ilanıydı.

O tarihten bu yana yaşananlara bir bakalım; bir darbe, ya da bir savaş hali yaşansaydı, yaşadıklarımızdan daha farklı ne yaşayabilirdik ki!

Bir “seçim”e gidilecek. Kimler aday, nasıl bir çalışma yürütülüyor, basında durum nedir? AKP+MHP“ Cumhur İttifakı”na karşı “ CHP+İyi Parti+SP+DP’nin “Milli İttifakı”.

Farklı söylenen nedir? Irkçı/militer politikalarda bir yarış var. Tayyip Erdoğan, Meral Akşener, Muharrem İnce, Temel Karamollaoğlu. Bu dört isimde özünde aynıdır. İşte bu anlamıyla Tayyip Erdoğan her şekilde kazanacağı bir seçime gidiyor. Bu dört isimden hangisi gelirse gelsin bir şey değişmeyecek. “Türkiye’nin bekası” dedikleri bütün yalanlar politikasında hepsi de bir arada duruyor.

Recep Tayyip Erdoğan kendi ekseninde kurduğu bu ırkçı/militer ittifak ile 7 Haziran 2015 tarihinde HDP diyen bütün kesimleri bir şekilde ekarte etti. Şimdi bu kesimler; HDP’ye oy veren, gönül veren, adalet, eşitlik özgürlük diyen kesimler yokmuş gibi bir süreç yaşanıyor.

Kendisine “muhalifim”, “adalet peşindeyim”, “ezilenlerin sesiyim” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si de bütün bu baskı ve şiddeti görmezden gelerek Türkiye’de demokrasicilik oynuyor.

Demokrasinin CHP, İYİ PARTİ ve SP’ne kaldığı bir Türkiye, Tayyip Erdoğan’ın başardığı bir Türkiye’dir. Milliyetçi, Tayyip, Akşener, Karamollaoğlu ya da İnce! Hiç birinin diğerinde bir farkı yok. Ama Anadolu ve Mezopotamya halklarının bir vicdanı var, devletin bütün baskı ve şiddetine, halklara, emeğe, kadınlara dönük savaşına rağmen.

Bu vicdan 7 Haziran 2015 tarihinde HDP dedi. Elbette, bizler her şeyi şu sandıklara bırakmayalım, sandıkları fazla önemseyip her şeyin sonucunun orada çıkacağını düşünmeyelim. Hele hele siyaseti asla ve asla onların siyaset denklemine terk etmeyelim, ama gene de onların sahasında onlara bir gol daha atalım. Siyaseten Türkiye’yi özgürlük ve adalet beklemiyor. Güzel günler de çok yakın görünmüyor, bu anlamda umut da!

Ancak bizler yaşamı kavga belledik, kendi sahamızda da, onların sahasında da kavgaya devam. İçerisi, dışarısı, sürgünü, bizim doğup büyüdüğümüz, sokaklarında oyunlar oynayıp aşklar yaşadığımız kentlere, kentlerin sokaklarında hayata koşan o güzel çocuklar barış borcumuz var.

Bir maratonun bir yüz metresi daha diyelim 24 Haziran seçimlerine. İdeallerimiz için daha büyük şeyler yapıyorsa ise devam edelim onlara, ama “sonuç değişmeyecek”, “sonucu zaten belli”, “onların sahasında biz asla kazanamayız” demeyelim.

Tutsak koşullarda; “En neşeli, en coşkulu halinizle 24 Haziran zaferine hazırlanın” diyen Selo’ya bir kulak verelim, elbette bir bildiği vardır.

Ercan Jan Aktaş

https://www.demokrathaber.org/sag-icinde-saga-mecbur-olmak-makale,9968.html

Tecritte tutulan LGBTİ mahpus: İntiharın eşiğine geldim

$
0
0
Erzincan T Tipi Hapishanesinde tecrit şartlarında tutulan LGBTİ mahpus, gönderdiği mektupla intiharın eşiğine geldiğini belirtti ve sevkini istedi.


Tecrit şartlarında tutulan LGBTİ mahpus, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneğine (CİSST) gönderdiği mektupta intiharın eşiğine geldiğini belirterek LGBTİ mahpusların olduğu cezaevlerine sevkinin sağlanması için yardım talebinde bulundu. 

Adli hükümlü olmasına rağmen siyasi ve ağırlaştırılmış mahpusların bulunduğu tekli koğuşlarda tutulduğunu aktaran LGBTİ mahpus gönderdiği mektupta, “Erzincan T Tipi Cezaevine geldiğim 5 gün revir odasında kaldım. Daha sonra siyasi ve ağırlaştırılmış mahkumların olduğu tekli bir hücreye konuldum. 1 saat havalandırma veriliyor. Ben siyasi ya da ağırlaştırılmış bir mahkum değilim. Ben adli bir mahkumum. Bahçem yok, Çamaşırlarımı yıkayıp asabileceğim yerim yok. Lavabo ve banyo aynı yerde. Bulaşıklarımı tuvaletin olduğu yerde yıkamaya çalışıyorum. Ben kronik astım bronşit hastasıyım. İnsan hakları ihlali yaşıyorum. Konuşacağım kimse yok, LGBTİ mahkumu yok. Psikolojim son derece bozuk. İntihar etme aşamasına geldim” ifadelerini kullandı.

‘LGBTİ MAHKUM BARINDIRMAYIZ’ REDDİ
Geçtiğimiz yıldan bu yana başka bir hapishaneye geçebilmek için sevk talebinde bulunduğunu aktaran LGBTİ mahpus, taleplerinin her defasında sonuçsuz kaldığını anlattı: “Sevkim önce Balıkesir L Tipi Cezaevine çıktı. Yalnız orada LGBTİ mahkumu olmadığı için sevkime onay çıkmadı. Daha sonra sırasıyla Rize L Tipi ve Kayseri 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi çıktı. Bu cezaevlerinden gelen cevaplar ‘Bu tarz LGBTİ mahkum barındıramayız’ şeklinde olup onay çıkmadı. Daha sonra Kayseri 2 No’lu Cezaevine iki LGBTİ arkadaşımız nakil oldu. Bana Erzincan Cezaevinde LGBTİ mahkum var dendi. Yani bana resmen oyun oynandı.” Mektubunda yaşadığı mağduriyetleri özetleyen LGBTİ mahpus, sevk ve kargo parası olarak yaklaşık 2 bin lira harcamak zorunda kaldığını söyledi. Kronik astım bronşit hastası olduğunu belirten mahpus, ağır hak ihlalleri yaşadığına dikkat çekti. Aydın Kuşadası’da yaşayan ailesinin uzaklık ve sağlık sorunları sebebiyle hapishane ziyaretine gelemediğini ifade eden mahpus, yardım talebinde bulundu: “Babam kalp ameliyatı geçirdi. Durumu ağır. Annem aynı şekilde, yaşlı insanlar. Engelli abim var o da Kayseri’de. Yani buraya gelme imkanları çok zor. Günden güne psikolojim bozuluyor. Ufacık bir odaya tıkıştırıldım. 7 yıldır iyi halli yatan biriyim. Dosyamı bozmak istemiyorum. Kalan cezamı benim konumumda olan lubunyalarla infaz etmek istiyorum. Güvenlik nedeniyle nakil olabilmem için yardım istiyorum.”

Mahpusun mektubu üzerine harekete geçen CİSST, yetkili makamlara başvurarak sevkin sağlanması için girişimlerde bulundu.

Cansu PİŞKİN
İstanbul

https://www.evrensel.net/haber/351991/tecritte-tutulan-lgbti-mahpus-intiharin-esigine-geldim

Eşcinsel katil: Tavuk bile kesemem!

$
0
0
Adana’da kadın kılığına girip eşcinsel sevgilisinin eski patronunu öldüren genç adamın ifadesi ortaya çıktı: Tavuk bile kesemem. Cesaret hapı aldım. Cinayetten sonra bayıldım

Kadın kılığına giren katil zanlısı kameralardan kaçamadı.

Filmleri aratmayacak olay 8 ay önce Adana'da meydana geldi. İşadamı Kazım Fidancı (69) otomobilinde ölü bulundu. Katili, eski çalışanı Nizami Keser'in eşcinsel sevgilisi Halil İlhan çıktı. Genç adamın, kadın kılığına girip, Fidancı'yı kandırdığı, daha sonra da bıçaklayarak öldürdüğü belirlendi. İlhan, kendisinin çok korkak biri olduğunu, sevgilisinin, Fidancı'yı öldürmesi için kendine cesaret hapı verdiğini, adamı öldürdükten sonra hap almasına rağmen bayıldığını, tavuk bile kesemeyeceğini söyledi. Keser ise Fidancı yüzünden iflas ettiğini, İlhan'in kendisine aşık olduğu için Fidancı'yı öldürdüğünü, herhangi bir plan yapmadığını, kimseye hap vermediğini ileri sürdüğü öğrenildi. Adliyeye sevk edilen ikili tutuklanarak cezaevine gönderildi.

 Ziya RAMOĞLU

https://www.takvim.com.tr/guncel/2018/05/08/tavuk-bile-kesemem

Filmdeki eşcinsel sahneler şimdiden olay oldu!

$
0
0
Hollywood yıldızı Uma Thurman, 'The Con Is On' (İngilizler Geliyor) adlı komedi filmindeki cesur sahneleri ile yapım daha vizyona girmeden gündem oldu.

James Oakley’nin yönetmen koltuğunda oturduğu ‘The Con Is On’ filminde rol alan Uma Thurman’ın, 38 yaşındaki ABD’li aktris Maggie Q ile lezbiyen ilişki sahneleri dikkati çekti.

48 yaşındaki oyuncunun ‘Harriet Fox’ karakterine hayat verdiği yapımda, Alice Eve ve Sofia Vergara gibi isimler de yer alıyor.

Yöntmen Quentin Tarantino’nun gözde oyuncusu olan Uma Thurman, 90’lı ve 2000’li yıllarda büyük bir hayran kitlesine ulaşmış, ‘Pulp Fiction’ ve ‘Kill Bill’ serisinde başrolü üstlenmişti.

https://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/filmdeki-bu-sahneleri-simdiden-olay-oldu/

"Ulan erkek o erkek!" diyene Selin Ciğerci'den cevap: Cevap alamayınca böyle yapıyorlar!

$
0
0

Cinsiyet değiştirip kadın olan sosyal medya fenomeni Selin Ciğerci, sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafa yapılan yoruma ilginç bir cevap verdi.

Geçtiğimiz aylarda kendisini aldattığı öne sürülen futbolcu sevgilisi Gökhan Çıra'yla barışan Selin Ciğerci, sosyal medya hesabından sevgilisiyle fotoğraflarını paylaşarak düşman çatlatıyor.

Evlilik hazırlığı yaptığı öğrenilen Selin Ciğerci, son paylaştığı fotoğraflardan birinin altına yapılan yoruma verdiği cevapla gündeme geldi.

Bir takipçisinin "Ulan oğlum hiç utanma kalmamış millette. Ulan erkek o erkek. Hiç mi Allah'tan korkmuyorsunuz?

Utanmadan bazıları da 'çok yakışmışlar' diyor"şeklindeki yorumu karşısında sinirlendiği gözlenen Ciğerci, verdiği cevapla adeta yorumu yazan kişiyi yerin dibine soktu.

Yorumu yazan kişinin kendisine mesaj attığını belirten Ciğerci, "Cevap alamayınca böyle yapıyorlar" ifadelerini kullandı.

Milliyet

Çukur’un Selim’i eşcinsel mi?

$
0
0

Çukur dizisiyle ilgili bir detayı sizlerle paylaşmak istiyoruz. Söylentilere göre Çukur dizisinin Selim karakteri dizide gay rolünde. Dizinin sürekli takipçisi olduğunuz halde bu ayrıntıyı kaçırdıysanız işte hatırlamanız gereken ayrıntılar..

Selim İdris Koçavalı'nın hapisteki oğlu Cumali Koçavalı'yı da sayarsak 4 oğlundan biri. Ancak babasının değerlerinin hiçbirini benimsemediği için babasının gözünda hayal kırıklığından öteye geçemez. Selim Çukur dizisinde bir köstebek.. Peki köstebek olmak için ne suç işledi hiç düşündünüz mü? Selim karakterinin dizide ailesine karşı hamleler yapmasının altında yatan nedenler var.

Ayrıntı 1: Abisi ölmeden önce otel odasında yapılan aleme Selim katılmadı, abisi tarafında aleme katılmadığı için aşağılandı, abisine yeni aldığı silahı gösterdiğinde ise abisi tarafından “kadın tabancası mı aldın kendine?” denilerek cinsel aşağılamaya uğradı, hatta abisi kurşun yağmuruna tutulurken arabanın arkasına saklanıp tabancasını da çekmeyi ihmal etmedi.

Ayrıntı 2: Türkü bar çıkışı Selim ile Celal karşılaştı, Celal adının Kahraman olduğunu söyledi. Sahte Kahraman ile Selim ne yaşadılar, Celal neyin, kimin Kahramanıydı?  Avukat Selim’e bizim görmediğimiz ama Selim’in nefesini kesen ne gösterdi? Selim'e izlettiği görüntünün Celal ile birlikte olduğu görüntülerin olma olasılığı çok yüksek.

Selim’in Türkü barda tanıştığı ve sonrasında evinde öldürdüğü adamla birlikte olmuştur. Bu görüntüler ise şuanda Beyfendi’nin elindedir. Tüm bu detaylardan sonra Selim’in GAY olduğu anlaşılmaktadır. 12 Mart akşamı yayınlanan 20. bölümde Selim Avukat Nazım’ın huyuna giderek bu görüntüleri Beyfendi’nin elinden almasını istemektedir. Selim eğer bu görüntüleri alabilirse sır olarak kalacaktı.

Ayrıntı 3: Çukur'un 5.bölüm gizli sahnesinde avukat Nazım Selim'e ne izletti? Selim, avukatın izlettiği görüntülerden sonra koşarak eve gitti, en ateşlisinden karısını öptü, kadının dudaklarından “Allah belanı versin!” nidası döküldü. Selim bunları hak edecek ne yapmıştı?

Çukur dizisinde Selim karakteri cinsel tercihi nedeni ile ailesinin gözünde iki paralık olmamak adına seçimini saklamış, aile kurup normal hayata karışmış, abisi tarafından “Karı mısın oğlum sen?” diye aşağılanmış gizli bir homoseksüeldir!

Çukur dizisinin 28.bölümünde de Selim'in gay olduğu bariz ortaya çıktı. Çukur abisini öldürdüğü Cemil'i yanına yardımcı olarak almıştı. Dizide Cemil evlenmesi Selim'i çok etkiledi. Ancak Selim, kendisinin gay olduğunu herkese anlatacağı korkusuyla Cemil'i öldürdü.

Öner Erkan Kimdir? (Selim Koçavalı)

4 Ocak 1980 İstanbul doğumlu oyuncu 9 Eylül Üniversitesi Tiyatro bölümü mezunudur. 2002-2004 sezonunda rol aldığı Kuzenlerim adlı diziyle profesyonel oyunculuk kariyerine adım atmıştır. Akabinde ise sırası ile Aşk Her Yaşta, İki Aile, Kahve Bahane, Deli Saraylı, Yalan Dünya, Analar ve Anneler ile Mutlu Ol Yeter gibi projelerde rol almıştır.

Eşcinsel (GAY) nedir?

Eşcinsellere verilen adlardan en çok kullanılanlardan biri yabancı bir dilden aktarılmış olan homoseksüel kelimesidir. Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlüğü’nde homoseksüelin karşılığı ise; cinsel isteklerini kendi cinsinden kimselerle yatıştırmak huyunda olan kimsedir. Türkiye’de eşcinsel denince çoğu kişinin aklına ağır makyajlı şarkıcılar, travestiler, kırıtarak yürüyen ve kadınsı giyinip konuşan dar blucinli genç erkekler geliyor. Tabi bu durum bir kavram karmaşasını da beraberinde getiriyor.

Eşcinsel; kendi cinsine ilgi duyan kişidir.

Biseksüel; her iki cinse de ilgi duyan kişidir.

Heteroseksüel; karşı cinse ilgi duyan kişidir.

Lezbiyen; eşcinsel kadındır. Gay ise eşcinsel erkektir.

Travesti; kendi biyolojik cinsiyetinden memnun olan ve karşı cinsin giysilerini giymekten hoşlanan kişidir.

Transseksüel; kendi biyolojik cinsiyetinden memnun olmayıp karşı cinse geçmek isteyen ya da geçmiş kişidir.

Homofobi ise eşcinsellere yönelik kaygı, korkuya da nefret olarak tanımlanabilir.

https://www.azonceoldu.com/medya/cukurun-selimi-escinselgay-mi-30286

Bilgi’de ayrımcılık isyanına saldırı

$
0
0
En ufak bir aykırı sese tahammülün olmadığı Bilgi Üniversitesi’nde de ortaya çıktı.


İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde LGBTİ bireylerden kan almayan Kızılay’ı protesto eden öğrencilere, kendilerini Milliyetçi Düşünce Kulübü ve Ülkü Ocakları Temsilcilikleri olarak tanıtan bir grup müdahale etti. Üniversitenin, santralistanbul Kampusu’nda 9 Mayıs’ta yaşanan sözlü saldırı, güvenlik görevlilerin araya girmesiyle sona erdi. Gerginlik o günün akşamında da sürdü. Öğrenciler saldırgan grubu rektörlüğe şikâyet etti. Saldırıya maruz bırakılan öğrencilerden biri olan O.S., “A3 kâğıdına ‘Artık bu ayrımcılığa dayanamıyorum’ yazdırarak ders bitiminden sonra mümkün olduğunca uzak bir mesafede durarak tuttum. Milliyetçi gruplar karşımıza geçip bozkurt işareti yaptılar. Bizi insanlara, ‘Bunlar terörist. PKK’li, hastalıklılar, Kızılay’ı nasıl protesto ederler, biz müsaade etmeyeceğiz’ diye anlattılar. Kalabalıktan biri, ‘Siz de Ensar Vakfı’nı destekleyen bir parti ile beraber yürüyorsunuz’ diyerek o grupla tartışmaya başladı. Ortam gerildi” dedi. O.S. gruba, yaptıklarının psikolojik şiddet olduğunu söylediklerinde, “Biz de pasif eylem yapıyoruz” karşılığını aldıklarını aktardı. Gerginlik üzerine eylemi bitirme kararı aldıklarını ve rektörlükten görüşme talebinde bulunduklarını belirten O.S. bir saat sonraya randevu verildiğini ancak rektörün buna uymadığını söyledi. O.S. rektör yardımcısıyla görüştüklerinde ise “Siz saygısızlık yapıyorsunuz. Ne tehdit var? Peşinizden mi koşuyorlar? Benim Kızılay konusundaki tavrımı biliyorsunuz. Tavrım devam edecek. Dilekçenizi verin gidin” diyerek azarlandıklarını anlattı. Olaya tanık olan bir diğer öğrenci C.O., sosyal medyadan da tehdit mesajları aldıklarını belirterek bu durumun uzun zamandır sürdüğünü söyledi.

‘Kan dökeriz’

Bilgi Ülkücüleri’ hesabından yapılan paylaşımda ise “Yarın santraldayız. LGBT denilen ahlaksız örgütün propagandalarına karşı Kızılay’ı korumak, haklarını savunmak boynumuzun borcudur” denildi. “Hareketinoğlu” adlı hesaptan ise “Kan dökmek gerekirse vatanımız bütünlüğü için kan da dökeriz. Devletimizi ayakta tutmak için canımızı da feda ederiz. Kendinizi düzeltin ve ülkemizin içinde bulunduğu bu milli atmosferde kararınızı verin” paylaşımları yapıldı

https://mail.google.com/mail/u/0/#inbox/1633a815a21783bf

ODTÜ ‘Onur Yürüyüşü’ yapıldı

$
0
0
Valiliğin, polisin ve rektörlüğün günlerdir süren tehdit ve yasaklarına karşın üniversiteli LGBTİ+’ler yürüdüler


ODTÜ’de 8. Onur Yürüyüşü, valiliğin ve rektörlüğün tehdit ve baskılarına rağmen coşkuyla yapıldı.

Polisin saldırmakla tehdit ettiği Onur Yürüyüşü’ne yüzlerce üniversiteli katıldı.

Tüm engellere ve yasaklara rağmen bir araya gelen LGBTİ+’ler, rektörlüğe ve valiliğe, “Alışın, buradayız!” mesajı verdi. Dün (10 Mayıs)  yapılan Devrim Yürüyüşü öncesi de polis, yürüyüş sırasında LGBTİ+ bayrağı ya da pankartı açılmaması için öğrencileri tehdit etmişti. Ancak ODTÜ’lüler, Fizik Bölümü’nden Devrim Stadı’na yaptıkları yürüyüş boyunca LGBTİ+ pankartı taşımıştı.

Eylemin başlangıcında okunan bildiride, “Bizi katlederek bitirebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Her yerde varız ve var olmaya devam edeceğiz” diyen üniversiteli LGBTİ+’ler, bildirilerini “Bizler hiçbir yere gitmeyeceğiz, direniyoruz ve direnmeye devam edeceğiz! Daha bitmedi, sürüyor o kavga ve sürecek! Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!” sözleriyle bitirdiler.

Polisin tüm tehditlerine rağmen başlayan yürüyüş, belli bir mesafenin yürünmesinden sonra iradi olarak bitirildi.

https://gazete.alinteri1.org/odtu-onur-yuruyusu-yapildi

Rüzgar Erkoçlar: Cinsel rollerimiz eşitliğimizin önüne geçemez

$
0
0
İkisinin de hayatı mücadele içinde geçti. Yıllarca önyargılarla savaştılar. Şimdi ikisi de zor günleri geride bırakmış görünüyor, kariyerlerindeki yükselişin tadını çıkarıyorlar. Bu hafta vizyona giren ‘Öğrenci Kafası: Soygun’ filminin başrol oyuncuları Rüzgar Erkoçlar ve Beril Kayar’la buluştuk. Onur Ünlü’nün henüz vizyona girmeyen filmi ‘Put Şeylere’de de karşılıklı sahneleri olan ikiliyle hayatlarının dününü, bugününü konuştuk.


Amacım, sakin bir hayat yaşamaktı

Yıllar süren bir aradan sonra hem beyazperdede hem tiyatro sahnesindesiniz... Uzun süre iş bulmakta zorlandığınıza dair haberler okumuştuk. Şimdi ne değişti?

- Zamana ihtiyaç vardı. Zaten başlarda oyunculuk yapmak istemiyordum.

 Neden?

- Kendi halimde sakin bir hayat yaşamaktı amacım. Sonra bildiğin gibi, kendi isteğim dışında kamuoyuna ifşa edildim.

Cinsel rollerimiz eşitliğimizin önüne geçemez

 Peki şimdi ne değişti?

- Zaman geçti ve “Neden kendi mesleğimi yapmıyorum” diye düşündüm. O dönem birçok proje teklifi geldi ama içime sinen olmadığı için seçici davrandım. O kırılışı Onur Ünlü’nün ‘Put Şeylere’ filmiyle yaşadık. Ardından ‘Öğrenci Kafası Soygun’ ve ‘Baba Bir Buçuk’ filmleri geldi. Bu filmin ardından artık iyi bir dizi projesiyle ekranlarda olmak istiyorum.

 Geçen altı yıl size ne öğretti?

- Hayat bana çok şey öğretti. Mesela herkesin her şeyle ilgili empati kurması gerektiğini öğrendim. İnsanız, hepimizin kusurları, hataları olabilir. Her şeyimiz alkışlanacak diye bir şey yok.

 Şimdi hayatın nasıl bir dönemindesiniz?

- Hayatım ismim gibi çok hızlı ilerliyor. Daha önce keşfedemediğim yeteneklerimi keşfediyorum. Mutluyum. Bu biraz kendini sevmekle alakalı.

 Kısa bir süre önce Tuğba Beyazoğlu’yla evlendiniz. Ani bir karardı sanırım bu. Neydi aceleniz?

- Aşk. Doğru insanmış... Duygular planla ilerlemiyor. Bu tamamen iki insanın aynı enerjide, doğru zamanda titreşmesi. Ben de Tuğba’yla bunu yaşadım.

 Evlilik hayatta neleri değiştirdi?

- Her şey yolunda, değişen bir şey yok. Sadece aynı evde yaşamaya ve birbirimizi daha iyi tanımaya başladık. Bir de evlilik yaradı, biraz kilo aldım (gülüyor).

 Nasıl tanışmıştınız?

- Ortak bir arkadaşımızın aracılığıyla... Sağolsunlar, basından arkadaşlar ilk görüşmemizi herkese duyurdu.

Romantiğim, düşünceliyim

 Siz de buluşmak için Nişantaşı’nı seçmiştiniz ama. Bu ‘bile bile lades’ değil mi?

- Ben Tuğba’ya söylemiştim orada buluşmayalım diye. Ama onun böyle bir tecrübesi yok. O sebeple orada görüntülendik. Ve görüşmeye devam ettik. Şubatta nişanlandık. Eylülde evlendik.

 Aileleriniz tepkisi ne oldu?

- Tuğba hemen ailesine gidip basının bizi çektiğini anlatmış. Bu yüzden bir sorun yaşanmadı. Ben de hayatımda ilk defa biriyle buluşmadan önce bunu aileme söylemiştim. Genelde hayatıma giren kişileri ailemle tanıştırmam ama Tuğba’yı tanıştırdım. İçime doğmuş herhalde.

 Eşinize olan aşkınızı nasıl anlatırsınız?

- Hayatıma girmesi için doğru zaman buymuş. Her şeyin bir anlamı olduğuna inanıyorum.

 Nasıl bir eş oldunuz?

- Onu Tuğba’ya sormak gerek. Ama illâ bir cevap vermem gerekirse romantiğim diyebilirim. Empati kurarım, düşünceliyim...

 Centilmen misiniz?

- Korumacıyım, düşünceliyim. Birinin bir şeye ihtiyacı varsa koşarım. Etrafımdaki kadın arkadaşlarımı kapısına kadar bırakırım.

 Bir televizyon programında “Kadınlara güven olmaz” dediniz, bu çok eleştirildi...

- Röportajlarda bir saat konuşuyorsunuz, arada saliselik bir konu büyük puntolarla başlık oluyor. Programda da öyle bir şey soruldu, esprili bir cevap verdim, büyütüldü, gündem oldu.

 Gerçek düşünceniz o değil mi yani?

- Değil. O çok cinsiyetçi bir yaklaşım olur. Kadın ve erkek benim için eşit. Cinsel rollerimiz eşitliğimizin önüne geçemez. Herkese insan olarak bakmalıyız.

http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-cumartesi/ayni-dili-konusuyoruz-40833089

"Akşener eşcinsel evlilik hakkında ne düşünüyor?"

$
0
0
Muhalif adayların seçim vaatlerinin heyecanlandırmadığını ifade eden Oray Eğin, "Meral Akşener eşcinsel evliliği hakkında ne düşünüyor? Muharrem İnce'nin yasal tıbbi esrar hakkında bir görüşü var mı?" diye sordu.
 
Günün en ilginç seçim yazısı Habertürk yazarlarından Oray Eğin'den geldi.

Muhalif adaylar arasında kendini heyecanlandıran bir isim göremediğini ifade eden Eğin, 'Bütün adaylar sınırlarını iktidarın çizdiği bir alanda hareket ediyor, iktidarın vaatlerinin benzerlerini ya da biraz değişiğini sunuyor, farklı bir perspektif açamıyor.' ifadesini kullandı.

Önümüzdeki 10 yılda dünyanın şimdiden tartıştığı pek çok konunun Türkiye'nin kapısına dayanacağını ekleyen Eğin, şunları yazdı:

Meral Akşener evlilik eşitliği hakkında ne düşünüyor, bilmiyoruz. Muharrem İnce'nin tıbbi marihuananın yasallaştırılması konusunda bir fikri var mı acaba? Üç sene sonra İzmir'de trans bireylerin kullandıkları tuvaletler yüzünden bir kriz çıktığında CHP bir çözüm bulmaya hazırlıklı mı? Goldman Sachs resmen bitcoin işlemlerine başlıyor, ekonomi kurmayları dünyanın yeni para düzeni konusuna ne kadar hâkim? “Dolar düşecek”ten daha fazlasını duymayı talep etmeliyiz.

http://beyazgazete.com/haber/2018/5/10/aksener-escinsel-evlilik-hakkinda-ne-dusunuyor-4479112.html

Eurovision'da LGBTİ bayrağını sansürleyen Çin'e yayın yasağı

$
0
0
Mango TV, İsviçre'nin performansındaki LGBTİ bayrağını buzladı. Görüntüler sosyal medyada paylaşıldı.

Avrupa Yayın Birliği (EBU), Çin'in en çok izlenen televizyon kanallarından Mango TV'nin, Eurovision'da LGBTİ sembollerini sansürlediği gerekçesiyle yayın hakkını iptal etti.

Mango TV, Salı günü düzenlenen Eurovision yarı finalinde LGBTİ sembolü olan gökkuşağı bayrağını ve dövmeli sanatçıları buzlayarak sansürledi.

Çin televizyonu ayrıca eşcinsel aşkı konu edinen İrlanda'nın performansıyla, dövmeli sanatçılarla katılan Arnavutluk'un performansını yayınlamama kararı almıştı.

Çin kısa bir süre önce dövmeli sanatçıların televizyona çıkmasını yasaklayan bir düzenleme getirmişti.

Mango TV'nin Eurovision yayın hakkını iptal eden Avrupa Yayın Birliği, sansür uygulamanın 'farklılıkları kapsayan değerlerine aykırı' olduğunu söyledi.

Birlik'ten yapılan açıklamada, "Yayıncı kuruluşla ortaklığımızı üzülerek derhal sona erdiriyoruz. İkinci Yarı Finali ve Büyük Finali yayınlamalarına izin verilmeyecek" dendi.

Çin televizyonunun uyguladığı sansür sosyal medyanın da tepkisini çekti.

'Homoseksüelliğin Sesi' adlı bir hesap, yayın kuruluşunun kararının 'geriye dönük büyük bir adım' olduğunu söyledi.

Weibo sosyal medya ağının kullanıcıları 'Mongo TV'ye boykot' paylaşımları yaptı. Bazıları da gelecek ay Mango TV'yi izlemeyeceklerini söyledi.

Eurovision'da İrlanda'yı temsil eden Ryan O'Shaughnessy BBC'ye açıklamasında Avrupa Yayın Birliği'nin kararından memnuniyet duyduğunu söyledi:

"Başından beri aşk aşktır dedik, iki erkek arasında olsun, iki kadın arasında ya da bir erkek bir kadın arasında olsun. Dolayısıyla bunun önemli bir karar olduğunu düşünüyorum."

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-44078600

Kıvılcım Arat ve arkadaşı silahlı saldırıya uğradı

$
0
0
Trans kadın Kıvılcım Arat ve arkadaşı Mehmet Dirlik evinin bahçesinde komşuları tarafından silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda Dirlik yaralandı.


LGBTİ aktivisti trans kadın Kıvılcım Arat, Beyoğlu Gümüşsuyu’ndaki evinin bahçesinde olduğu sırada karşı binasında bulunan komşuları tarafından sözlü hakarete uğradı.

Bunun üzerine Arat ve yanında bulunan arkadaşı Mehmet Dirlik ile komşular arasında tartışma yaşandı.

Sözlü tartışma sonrası komşular Arat ve Dirlik’e silahlı saldırıda bulundu.

Saldırıda yaralanan Dirlik, Şişli Enfal Hastanesi’ne kaldırıldı.

Saldırı sonrası trans aktivist Arat ve saldırıda bulunan iki kişi gözaltına alınarak, Taksim Polis Merkezi’ne götürüldü.

http://gazetekarinca.com/2018/05/kivilcim-arat-ve-arkadasi-silahli-saldiriya-ugradi/

Gökyüzü herkesindir

$
0
0
Mr. Gay Syria -  Beş üzerinden 3.5 yıldız
Yönetmen: Ayşe Toprak
Türkiye-Almanya-Malta-Fransa ortak yapımı

Suriyeli eşcinsel bir mülteci... Aslında onun için hayatın dik yokuşları, cinsel kimliği nedeniyle doğup büyüdüğü topraklarda başlamış. Lakin ülkesinin yaşadığı karmaşayla evini barkını terk edip başka topraklarda kendisine gelecek ararken dertler birken iki oluyor, yumak büyüdükçe daha da büyüyor. Hüseyin, İstanbul’da hayatını sürdürüyor. Haftada altı gün bambaşka bir rutinin peşinde; bir berberde çalışıyor, gerçek kimliğiyle buluşuyor, benzer dertlere sahip insanlarla vaktini geçiriyor. Yedinci gün annesinin, babasının, eşi ve minik kızının yaşadığı banliyöye gidiyor, ona biçilen ya da dayatılan rolü oynuyor.  



Bu ‘şizofrenik durum’ ne kadar sürdürülebilir ki? Suriyeli diğer eşcinsellerle ‘Çay ve Konuşma’ toplantılarına katılıp olası çözümlerin peşine düşüyor.

Gökyüzü herkesindir

‘Mr. Gay Syria’, Antalya’ya alternatif olarak düzenlenen ‘Ulusal Yarışma’da ‘SİYAD En İyi Film Ödülü’nü kazanmıştı.

‘Kimlikler’ lütfen!

Berlin’de yaşayan eşcinsel aktivist Mahmut Hassino ise hem mülteci krizine hem de Suriyeli eşcinsellerin meselelerine dikkat çekilmesi amacıyla Malta’da düzenlenecek olan ‘2016 Mr. Gay World’e bir temsilci göndermek için çabalıyor. Bu temsilciyi de ‘Mr. Gay Syria’ yarışması sayesinde ortaya çıkarmaya çalışıyor. Hüseyin bu yarışmada, annesine ört bas ettiği cinsel kimliğini hayali bir mektupla açıklayan bir temsil sunuyor. Performansıyla gönüllerde yer ediniyor.

Daha önce ‘Don’t Tell Us Fairy-tales’ ve ‘The Fashion Issue’ gibi kısa belgesellere imza atan Ayşe Toprak, ilk uzun metrajlı belgeseli ‘Mr. Gy Syria’da yukarıda konusunu özetlediğimiz sularda dolaşıyor. Film, bir sınır kapısında Hüseyin’i bize tanıtarak başlıyor, sonrasında altı ay öncesine dönüyor ve bu noktaya nasıl gelindiğinin öyküsünü izliyoruz.

‘Mr. Gay Syria’, sadece Hüseyin’e odaklanmıyor, denklemin içinde Ömer, Nadir, Mahmut, Ayman, Wissam gibi karakterler de var. Hepsinin ortak çabası tercihlerini açıkça yaşabilecekleri bir hayat düzeninin içinde yer almak, öte yandan mülteci kimliğinin getirdiği zorlukları dünya kamuoyuna bütün gerçekliğiyle hissettirebilmek ve birlikte çözüm yollarının bulunması için uğraş vermek. Bu konuda özellikle Almanya’da nispeten daha rahat koşullarda hayatını sürdüren Mahmut Hassino’nun çabaları dikkat çekici. Çünkü o bir tür köprü görevi üstleniyor.
Gökyüzü herkesindir
‘Cinéma vérité’ tadı...

Ayşe Toprak bu karakterler ve onların yaşadıklarını aktarırken genel bir porteye de soyunuyor. Mesela filmin bir yerinde eşcinselliğin yasak olduğu coğrafyalardan bahsediliyor, İran ve Suudi Arabistan’da cinsel tercihi bu yönde olan insanların öldürüldüğüne dair vurgu yapılıyor, sonra sıra ister istemez mültecilerin o an yaşadıkları yere, Türkiye’ye geliyor. Hoşgörünün olduğu ama nerde, ne zaman sınırların belirsizleştiği çok da bilinmeyen bu topraklara yani... Mesela ‘Mr. Gay Syra’, bazı sahnelerinde ‘Onur Yürüyüşü’nün yasaklandığı, polisin yürüyenleri dağıttığı, biber gazı attığı anlardan enstantaneler sunuyor. Oysa sistem birkaç yıl önce ‘Onur Yürüyüşleri’ne izin veriyordu; yani karar verici mekanizmaların keyfine bağlı her şey. İki üç yıl önce serbest olan bir şey, daha sonra yasak statüsüne girebiliyor. 

Toprak ‘Mr. Gay Syria’da yabancı bir eleştirmenin de belirttiği gibi ‘Cinéma vérité’ (‘Gerçek sinema’) tarzında bir yapıma imza atmış. Kimi bölümleri itibariyle karakterlerin çıkışsızlığını, umut ve umutsuzluğunu, ruh hallerini size de benzer bir hissiyatla yükleyen bir anlatım bu. Toprak’ın çalışması, Antalya’ya alternatif olarak İstanbul’da düzenlenen ‘Ulusal Yarışma’da ‘SİYAD En İyi Film Ödülü’ne uzanmıştı.

Sinemada gerçek dramlardan hoşlanıyorsanız bu özel belgeseli kaçırmayın derim...

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ugur-vardan/gokyuzu-herkesindir-40833606

"Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam" diyerek yürüdüler

$
0
0
17 Mayıs Organizasyon Komitesi tarafından dün saat 17.30'da, Lefkoşa’da, Dereboyu Suitex önünden başlayarak Surlariçi Uray Sokak’ta son bulan yürüyüş adanın dört bir yanından yoğun katılımla gerçekleştirildi.



• Homofobi, bifobi ve transfobi temelli ayrımcılıkla mücadele etmek ve bu konuda seslerini duyurmak amacıyla "Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam!" sloganı eşliğinde yürüdüler.

• 17 Mayıs Organizasyon Komitesi tarafından dün saat 17.30'da, Lefkoşa’da, Dereboyu Suitex önünden başlayarak Surlariçi Uray Sokak’ta son bulan yürüyüş adanın dört bir yanından yoğun katılımla gerçekleştirildi.

• Birçok sivil toplum örgütü, siyasi, dernek ve vakfın katıldığı yürüyüş renkli görüntülere sahne oldu.

Kıbrıs Postası - Cansu Yarışan

17 Mayıs Organizasyon Komitesi ilk kez 2016 yılında "Toplum buna hazır değil" bahanesine karşı "Hazırık!" sloganıyla cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete karşı eylem günü olan 17 Mayıs Homofobi, Bifobi ve Transfobi Karşıtlığı Günü’nü düzenlemek adına bir araya gelmişti. Geçtiğimiz yıl ise "Hade Gene!" diyerek yollara dökülmüşlerdi.

Bu yıl ise “Ne kavgamız bitti, ne sevdamız!” diyerek, coğrafyamızda da lezbiyen, gey, biseksüel, trans veintersekslerin (LGBTİ+) hak ve özgürlük mücadelesi için yeniden bir araya geldiler ve 17 Mayıs 1990 tarihinde eşcinselliğin Dünya Sağlık Örgütü’nün ruh hastalıkları listesinden çıkartılmasının yıl dönümü olan bu günü, tüm coşkusuyla kutladılar.


“Ayrımcı davranışlara caydırıcı cezalar getirilmesi gerektiğini bu yıl bir kez daha vurguluyoruz”

Günümüzde, ayrımcı şiddetin tüm öldürücülüğüyle yayıldığını ve yanı başımızdaki savaşların tüm gerici karakteriyle devam etmekte, coğrafyamızda da, ifade özgürlüğü faşist saldırılara maruz kaldığını savunan Komite, “Sözde hoşgörü sahibi olan toplumumuzda değil kişilerin, ilan panolarının bile gey ve lezbiyen olarak açılması sosyal medyada nefret saldırılarına maruz kalmakta, LGBTİ+’ların varlığı kâğıt üzerinde dahi ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Homofobik, bifobik, transfobikbaskılar da çıkar uğruna süren savaşlar da, ayrımcı şiddet de ataerkil kapitalist sistemden köklenmekte ve birbirlerini beslemektedir” şeklinde görüşlerini belirterek, yürüyüşün amacını şöyle açıkladı:

“Bu bağlamda, bizler "17 Mayıs Organizasyon Komitesi" bileşeni örgütler ve aktivistler olarak cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim çeşitliliğine ve LGBTİ+ haklarına yönelik inkar politikalarının bir kenara atılması, yasaların bu temelde revize edilmesi ve oluşturulması, yargının eşitlik ve adalet temelinde çalışması, yaptırımların takip edilmesi, homofobik, bifobik, transfobik ve diğer ayrımcı davranışlara caydırıcı cezalar getirilmesi gerektiğini bu yıl bir kez daha vurguluyoruz. Bununla birlikte yasaların ancak toplumsal bir dönüşümle karşılık bulacağını hatırlatarak, aile, sağlık, çalışma ve eğitim politikalarında da çeşitliği kabul eden, radikal değişimler gerektiğini savunuyoruz”

17 Mayıs Organizasyon komitesi

17 Mayıs Organizasyon komitesi ise şöyle; Accept–LGBT Cyprus, Akdeniz Avrupa Sanat Derneği (EMAA), Bağımsızlık Yolu, Baraka Kültür Merkezi, CTP Gençlik Örgütü, Doğu ve Güneydoğu Kültür Derneği, DAÜ-Unicorn, Halkın Partisi-TCEK, Kadın Eğitimi Kolektifi (KEK), Kıbrıs Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı, Kuir Kıbrıs Derneği, Girne İnisiyatifi, Mağusa Gençlik Merkezi (MAGEM), Toplumcu Demokrasi Partisi, Yeni Enternasyonalist Sol (NEDA),  YKP-Fem ve bağımsız aktivistler.

http://www.kibrispostasi.com/c35-KIBRIS_HABERLERI/n251189-ne-kavgam-bitti-ne-sevdamdiyerek-yuruduler-13052018
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>