Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

Köln'de yüz binler hoşgörü için yürüdü

$
0
0
Almanya'da homofobiye karşı düzenlenen CSD Geçidi'ne bir milyona yakın kişi katıldı. Etkinlikte güvenliği sağlamak için 200 polis görev yaptı.


Köln'deki Christopher Street Day (CSD) yürüyüşü bu yıl da renkli görüntülere sahne oldu. Gökkuşağı renginde bayraklar taşıyan on binlerce kişi Deutz köprüsünden Köln şehir merkezine yürüyüş yaptı. Yürüyüşe Yeşiller partili milletvekili Claudia Roth da destek verdi. Köln Belediye Başkanı Henriette Reker, lezbiyen, gey, biseksüel, transeksüel ve interseksüelllerle (LGBTİ) dayanışma mesajı verdi. Birbirinden renkli kıyafetlerle yürüyüşe katılanlar dans ederek, LGBTİ bireylere daha fazla hoşgörü gösterilmesini talep etti.

 Deutschland Christopher Street Day in Köln
CSD organizatörleri Köln şehir merkezine uzanan yürüyüşe 170 yürüyüş grubunun katıldığını belirtti. Organizatör Jörg Kalitowisch etkinliğe katılanların sayısının yaklaşık bir milyon olduğunu söyleyerek, bu yılki etkinliğe ilginin çok büyük olduğunu vurguladı.

 Deutschland Christopher Street Day in Köln
Köln'de düzenlenen CSD Avrupa'daki en büyük lezbiyen, gey, biseksüel, transeksüel ve interseksüel etkinliklerinden biri olarak tanınıyor. Bu yılki etkinlikte güvenliğin sağlanmasında 200 polis görev yaptı. Gösteri barışcıl bir havada geçti.

© Deutsche Welle Türkçe

https://www.dw.com/tr/k%C3%B6lnde-y%C3%BCz-binler-ho%C5%9Fg%C3%B6r%C3%BC-i%C3%A7in-y%C3%BCr%C3%BCd%C3%BC/a-44577540

Londra'da onur yürüyüşüne yüz binler katıldı

$
0
0
İngiltere'nin başkenti Londra'da bugün London Pride Parade adıyla düzenlenen Onur Yürüyüşü'ne yüz binlerce kişi katıldı.


Katılımcılar yerel saatle öğlen 12.00'de, BBC'nin merkezinin de bulunduğu Portland Place Sokağı'nda toplanmaya başladı.

Katılımcılar 12.00'de Oxford Circus yönünde yürüyüşe başladı.

Yürüyüşe 100'den fazla BBC çalışanı da BBC Pride grubuyla katıldı.

İngiltere'de LGBT onur yürüyüşlerine büyük şirketlerin çalışanları topluca katılıyor.

Fakat toplu katılım gösteren tek grup onlar değil...

Askerler ve polisler de Onur Yürüyüşü'nde kortejlerle yürüdü.

Londra'da çok sayıda dükkan da cephelerini gökkuşağı renginde boyayarak Onur Yürüyüşü'ne destek veriyor.

Katılımcılar genellikle renkli kıyafetleri tercih ediyordu.

Bazıları ise olabildiğince az kıyafeti...

Bu yıl havanın sıcak ve yağışsız olması da katılımcıların sayısının yüksek olmasına katkıda bulundu.

Gösteriye çocuklarıyla gelenler de vardı...

Çeçenistan'da eşcinsellere yönelik baskıları protesto etmeye gelenler de.

Yürüyüşün son durağı Trafalgar Meydanı'ydı.

Yürüyüşe 12.00'de başlayanlar Trafalgar Meydanı'nı doldurduktan saatler sonra, 16.00 civarında halen başlangıç noktasından yürüyüşe katılanlar vardı.

Katılımcılar BBC'nin çatısından böyle gözüküyordu.

Bir otobüsün üzerinde ise İngiltere'de LGBT topluluğunun hak mücadelesindeki önemli tarihler yazıyordu.

İngiltere'de eşcinsel seks 1967'de suç olmaktan çıkarıldı.

LGBT hakları için yürüyüşlere 1972'de izin verildi.

2000'den itibaren LGBT'lere askere gitme hakkı tanındı.

2002 yılında evlat edinmek serbest oldu.

LGBT çiftler 2004'te sivil partnerlik yaparak evlilerin kazandığı pek çok hakkı elde etme imkanına kavuştu.

2013 yılınca ise eşcinsel evlilik hakkı tanındı.

Yürüyüşe katılan Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan da katılımcılarla selfie çektirdi.

Bir Müslüman katılımcı da elinde "Queer bir Müslümanım bebeğim, buna alışın" pankartı taşıdı.

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-44753029








Çocuk gelin fotoğrafı çekmeyip, damatla kavga eden fotoğrafçı konuştu

$
0
0
Malatya'da çocuk gelin istismarına tepki gösterip, 'Çocuk gelin çekmem' diyerek damatla kavga eden fotoğrafçı Onur Albayrak, HABERTURK.COM'a konuştu. Albayrak, “İki gündür gelen tebrik mesajlarından telefonum susmuyor. Türkiye’nin dört bir tarafından arıyorlar, teşekkür ediyorlar. Çocuk gelin konusu bu olay nedeniyle gündeme geldiği için mutluyum” dedi.


Malatya’da 16 yıldır düğün fotoğrafçılığı yapan Onur Albayrak, perşembe günü meslek hayatının en ilginç anlarını yaşadı. Albayrak, çekim için sabah saatlerinde Pınarbaşı Tabiat Parkı’na gittiğinde gelinin yaşının küçük olduğunu ve korku dolu ifadelerle kendisine baktığını görünce kıza yaşını sordu. Önce 15 diyen gelin adayı daha sonra “16” cevabını verdi. Albayrak, “Ben çocuk gelin fotoğrafı çekmiyorum” diyerek gelin-damat çekimi yapmayacağını söyledi. Bunun üzerine damatla tartışmaya giren Albayrak, yaşadıklarını HABERTURK.COM Ankara'dan Fırat Tur ve Habertürk Haber Merkezi'nden Ferdi Durdu'ya şöyle anlattı:

“Olaydan 15 gün önce damat ofisimize geldi ve evlilik hazırlığında olduğunu, gelin-damat fotoğrafı çektirmek istediklerini söyledi. Geçen hafta perşembe günü sabah saatlerinde Pınarbaşı Tabiat Parkı’nda çekim yapmak üzere sözleştik. Çekim alanına gittiğimde gelinin yaşının çok küçük olduğunu ve korku dolu ifadelerle bana baktığını fark ettim. Gelin adayına yaşını sorduğumda önce ‘15’ sonra da ‘16’ dedi. ‘Çocuk gelin fotoğrafı çekmiyorum’ dedim. Bunun üzerine damat, ‘Sen alacağın paraya bak, çekeceksin’ diye karşılık verdi. Ben çekmeme konusunda ısrar edince hakaret ve küfürler savurarak üzerime geldi, yakama yapıştı. Ben de karşılık verdim. Orada bulunan diğer meslektaşlarımız kavgayı ayırdı. Biz hiç fotoğraf çekmeden arabamıza bindik ve çekim alanından ayrıldık.

'SOSYAL MEDYADAN ÖĞRENDİM'

Damat sanıyorum 27-28 yaşlarındaydı. Aileyi tanımıyorum. Biz çekim yapacağımız zaman tanışırız. Orada bulunan ve olayın tanığı olan bazı vatandaşlar, yaşananları sosyal medyadan duyurmuşlar. Ben de konunun basına nasıl intikal ettiğini sosyal medyadan öğrendim.

'TELEFONLARIM SUSMUYOR'

Konunun sosyal medyadan duyulmasından sonra telefonlarının susmadığını belirten fotoğrafçı Albayrak, 'İnsanlardan çok güzel tepkiler alıyorum. Türkiye’nin acı bir gerçeğine bir kez daha dikkat çekmeye vesile olmaktan dolayı çok mutluyum. Telefonuma binlerce mesaj geldi. Çiçek gönderenler oluyor. 65 yaşındaki bir kadın ‘Sana sarılmak istiyorum’ diye mesaj göndermiş' dedi.

'FARKINDALIK YARATTIM'

Bir daha böyle bir olayla asla karşılaşmak istemediğini ifade eden Albayrak, 'Fotoğrafçılar çocuk gelinlerin fotoğrafını çekmese, gelinlikçiler gelinlik satmasa, düğün salonları çocuk gelinlerin olduğu düğünlere kapılarını açmasa bu sorunun çözümüne bir parça da olsa katkı sağlar. Ben de yaşadıklarımla bu konuda bir farkındalık yaratabildiysem çok mutluyum' diye konuştu.

DAMADIN BURNU KIRILDI

Albayrak, "Çocuk gelin fotoğrafı çekemem" diyerek eşyalarını topladığı esnada, damat "Çekmek zorundasın" dedi. Yaşanan tartışmada damadın burnunun kırıldığı belirtildi. Olay sonrası iki taraftan herhangi bir şikayet gelmezken çiftin durumu merak konusu oldu.

"KORKTUĞU VE TİTREDİĞİ GÖRÜLÜYORDU"

Sosyal medyada gündem olan fotoğrafçı Onur Albayrak, 16 yıldır düğün fotoğrafçılığı yaptığını kaydederek, şunları anlattı:
"Olaydan 15-20 gün önce damat adayı stüdyomuza gelip fotoğraf için randevu aldı. Daha önce gelini görmedik. Perşembe günü sabah 10.00'da çekim alanında buluşmak üzere yola çıktık. Gittiğimde gelinlik giyen bir çocuk gördüm. Bakarken korktuğu ve titrediği görülüyordu. Yaşını sordum ‘15' dedi. Ben de damada dönüp çocuk gelin fotoğrafı çekmediğimi, bir başka fotoğrafçıyla anlaşmasını söyledim. Arkamı dönüp giderken hakaret etti, yakamdan tutunca da istem dışı kavgaya tutuştuk. Etrafta piknik yapanlar ile meslektaşlarımız vardı, araya girip ayırdılar. Olayın büyümemesi adına araca binip işyerimize gittik. Sonrasında ne oldu bitti bilmiyorum. Düğün gerçekleşti mi bilmiyorum."

"TANIMADIĞIM İNSANLAR SALDIRIYA KARŞI DÜKKANIMIN ÖNÜNDE NÖBET TUTTULAR"

Albayrak, "Fotoğrafçıdan damada anlamlı dayak" haberiyle sosyal medyada karşılaştığını ifade ederek, "Fotoğrafı kim çekti hiçbir fikrim yok. Bir daha olsa yaparım. Hiçbir kuvvet bana çocuk gelin çektiremez" dedi. Olaydan sonra olumlu tepkiler aldığını belirten Albayrak herhangi bir şikayet gelmediğini, herhangi bir fotoğraf kaydı alamadıkları için de şikayet için herhangi bir belge sunamadıklarını kaydetti. Albayrak, hiç tanımadığı insanların ‘herhangi bir saldırı' olur diye dükkanının önünde birkaç gün nöbet tuttuklarını da sözlerine ekledi.

"ÇOCUKLARA DUVAK DEĞİL KIR ÇİÇEK TAÇLARI TAKILIR"

Albayrak, sosyal medya hesabında, "İki gündür bu haberi görüp gerek arayan gerek mesaj yazan tüm dostlara teşekkürler. Evet maalesef durum bu, keşke yaşanmasaydı ama yaşandı. Bir daha olsa gene çekmiyorum der miyim evet derim. Kimse kusura bakmasın, çocuk gelin de çocuk istismarıdır benim gözümde ve hiç bir kuvvet bana o çocuğun gelinlikle fotoğrafını çektiremez. Çocukların saçına duvak takılmaz, kır çiçekleri ile süslenmiş taçlar takılır ancak. Saygılarımla" açıklamasını yapmıştı.

http://www.haberturk.com/cocuk-gelini-cekmeyip-damatla-kavga-eden-fotografci-konustu-2051047

Pop Müziğinin son kraliçesi yaz single'ını çıkardı

$
0
0

Demet Akalın'ın adetidir her yaza bir single ile damga vurmak ve bu sene de "Canıma da Değsin" ile hayranlarını tatmin edecek zımba gibi bir işe imzasını atmış...

Ankara'da yasaklanan Pride filminin ekibinden mektup

$
0
0
Eşcinsellik konulu Pride filminin oyuncuları ve ekibi, filmin Ankara'da gösterime girmesinin yasaklanmasını, yayınladıkları bir mektup ile protesto ettiklerini bildirdi.


2014 yapımı Pride filminin oyuncuları ve ekibi, filmin Ankara'daki gösteriminin yasaklama kararını protesto ettiklerini bildirdi. Gönderilen açık bir mektupla yasak kınandı ve İstanbul Onur Yürüyüşü'ne damga vurdu. Mektupta yetkililere “Türk makamlarının baskıcı eylemlerini kınamak için"çağrıda bulundular.

Mektupta bulunan 22 imza, yönetmen Matthew Warchus ve Bill Nighy, Imelda Staunton, Dominic West gibi birçok oyuncuya ait. Bu kişilere ek olarak, filme ilham kaynağı olan aktivistler de imzalarını eksik etmediler.

SİYASİ OTORİTE VURGUSU
Mektupta, "2014 yapımı 'Pride' filminin yaratıcı ekibi ve bu filme ilham veren aktivistler olarak, Türkiye'de LGBT+ toplumuna yönelik artan baskıdan, geleneksel Onur Yürüyüşü'nün yasaklanmasından ve bu yasağı protesto edenlere yönelik polis şiddetinden rahatsız oluyoruz. Ankara yetkililerinin Pride filminin gösterimini yasakladığını bildiren haberler, siyasi otoritenin sanatsal ifadeyi düşman olarak gördüğü konusunda tüyler ürpertici bir hatırlatmadır.” sözleri yer aldı.

Pride film ekibi mektuplarında, filmlerinin gösteriminin yasaklanmasının "Orwellvari" bir hareket olduğunu belirtti. Üstelik bu film başta 2015 senesindeki İstanbul Film Festivali olmak üzere, çeşitli festivallerde gösterilmişti. Ekip, Türk makamlarının eylemlerinin “Türkiye'deki mevcut siyasi iklim hakkında bir işaret” olduğunu da belirtti. LGBT+ olaylarını bastırmaya yönelik hareketleri kınamak için Londra'daki büyükelçi ve ABD dışişleri bakanı Boris Johnson'a çağrıda bulunuldu.

FİLM HAKKINDA
Pride filmi, 1980'lerde uzun süren grevleri sırasında eşcinsel aktivistlerin İngiliz madencilere verdiği desteğin gerçek hikayesine dayanıyor. 2014 yılında Cannes'ın saygın bölümlerinden Director's Fortnight'ta yer alan ve Queer Palm ödülünü kazanan film, bundan başka BAFTA ödülü ve çok prestijli başka adaylıkların da sahibi oldu.

https://www.abcgazetesi.com/yasam/yasaklanan-pride-filminin-ekibinden-mektup/haber-93460

"Avlu" dizisinin Kudret'i trans kadın mı?

Onur Yürüyüşü'nde Gözaltına Alınan ve Darp Edilen Kadına, Türbanlı Kadın Polisin Lafı: "Biz Senden Daha Kadınız"

$
0
0
Onur Yürüyüşü'nde gözaltına alınan aktivistlerden ikisi darp edildi. Onur Yürüyüşü’nde gözaltında darp edilen Elvan, polislerin "Biz senden daha kadınız" diye bağırdığını, darp edilirken elbisesi açılınca kapamalarını istediğinde “Kapatsak ne olacak, zaten her yerin açık” diye bağırdıklarını anlattı.


Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan LGBTİ aktivisti Elvan, gözaltındayken darp edildiği için polislere dava açmaya hazırlanıyor.

Elvan, Cihangir’de bir kafenin girişinde kendisine “Felsefe yapma” diye bağıran polislerce gözaltına alındığını, iki polis aracının arasında darp edildiğini ifade etti.

Polisler onu yerde sürüklerken elbisesinin sıyrıldığını ve sokakta yarı çıplak halde kaldığını söyleyen Elvan, üzerini kapatmasını rica ettiği kadın polislerin “Kapatsak ne olacak, zaten her yerin açık” dediklerini ve elbisesini örtmediklerini anlattı.

Bir başka kadın polisin kendisine “Biz senden daha kadınız” gibi şeyler söylediğini belirten Elvan, gözaltına alınan 11 kişiden ikisinin gey, dokuzunun kuir kadınlar olduğunu, neredeyse tamamının kısa saçlı olduğunu; polisin eşcinsel kadın stereotipini hedef aldığını hissettiğini söyledi.

26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında 1 Temmuz’da düzenlenmesi planlanan 16. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü bu sene de gerçekleştirilemedi. Mis Sokak’ta bir basın açıklaması yapılmasına izin veren polis, gün boyunca 11 LGBTİ aktivistini gözaltına aldı. Gözaltına alınan aktivistler gece 2 gibi serbest bırakıldı.

Elvan ile Onur Yürüyüşü’nden birkaç gün sonra buluşup, gözaltı sürecinde yaşadıklarını ve polislerin yaklaşımını konuştuk.

“Felsefe yapma, diye bağırıp gözaltına aldılar”

Nasıl gözaltına alındın? Onur Yürüyüşü gününü anlatır mısın?

Arkadaşlarımla 6 kişiydik. Basın açıklamasına katıldık, sonra ‘Dağılın, dağılın’ denildi, dağıldık. Ardından Cihangir’e gidip bir yere oturduk, bira içtik.

8 gibi Cihangir’de bir basın açıklaması yapılacağını öğrendik. Etraf polis dolmaya başladı. Kalkıp yürüyelim, hep aynı yerde durmayalım, dedik. Cihangir meydanında kafeler var. Polisler yolun karşısındayken kafelerin olduğu taraftan yürümeye başladık. O sırada dönüp kafeye baktım, kahve mi alsam diye düşünüyordum. O sırada kırmızı tişörtlü bir adam geldi ve ‘Git, git, git’ diye bağırmaya başladı. Her şey 10 saniye içinde olup bitti. Polis olduğunu anladım da, kendisi bunu belirtmeden bağırmaya devam etti. ‘Kafeye gireceğim’ dedim, ‘Gireceksen gir, girmeyeceksen git’ diye tükürükler saçarak bağırdı. ‘Düşünüyorum’ dedim, bana ‘Felsefe yapma’ diye bağırıp, ‘Alın bunu alın’ diye diğer polislere bağırdı.

O anda mı gözaltına alındın?

Evet. O anda üzerime kaç kişi çullandı bilmiyorum, kadın polisler, erkek polisler yumruklayarak beni aldılar. O sırada refleks olarak ben de tekme ve yumruk savurduğumu, kendimi savunmaya çalıştığımı hatırlıyorum, gerisini hatırlamıyorum. Polislerden biri, önce benim ona yumruk attığımı söylemiş. Bir sürü kişi üzerime çullanmış beni döverken, savurdum yumrukların kimseye geldiğini ya da zarar verdiğini sanmıyorum.

Sonra beni gözaltı araçlarına doğru yerde sürüklemeye başladılar, yere düştüğümü hatırlıyorum. O sırada kafama çok darbe aldım.

“Elbisem açıldı, ‘zaten her yerin açık’ dediler”

Sonra gözaltı otobüsüne mi bindirdiler?

Hayır, iki otobüsün arasına soktular. Orada kadın polislere bıraktılar beni. Biri sağ kolumdan, biri sol kolumdan tutuyor, araçlara vura vura dövüyorlar. Gözlerine bakıyorum, nasıl nefret dolular... İnsan içinde nasıl bu kadar nefret biriktirir?

Üzerimde tulum elbise vardı, askısı yırtılmış, elbisem kafama çıkmış. İç çamaşırım görünüyor. ‘Üzerimi kapatın’ diye bağırıyorum. Tamam götürün de, üzerimi açarak götürmeyin yani.

O sırada başörtülü bir kadın polis, ‘Kapatsak ne olacak, zaten her yerin açık’ dedi. Bacaklarım ve kollarım açık, onu kastediyor.

Sonra ters kelepçe takıp otobüse götürdüler. Otobüste de biraz hırpaladılar.

Bileklerindeki kelepçe izlerinin hala görünür.

Evet, aşırı sıktılar.  Çıkartırken de, ‘Aa seninkini biraz fazla sıkmışız’ dediler.  Saatlerdir söylüyordum bunu ama dinlemediler.

Polis: Senden daha kadınız

Hem kelepçeni çok sıkmışlar hem de darp edilmişsin. Seni daha mı fazla hedef aldılar sence?

İlk gözaltına alınan benim. Bütün hınçlarını benden çıkarttılar. Gözaltı aracına bindirdiklerinde başörtülü kadın polise ‘Ya siz nasıl kadınsınız? Orada bir kadını dövdünüz, farkında mısın’ dedim. Üstüm başım açıldı, her yerim göründü. Döndü, ‘Senden daha kadınız’ dedi. Benim kadın olmakla ilgili bir problemim yok, ben senin kadınlığını sorgulamadım, vicdansızlığını suratına vurdum. Ben kadınlarla dayanışırken, bir kadının bana böyle vurması bana dokunuyor.

“Polislerden biri zevkle nasıl su sıktığını anlatıyordu”

Araçta başka polisler de var mıydı?

Gözaltı aracında sanırım 2 saat falan tek başıma bekledim. O araçta 3 polis vardı. Biri TOMA şoförüymüş, zevkle TOMA’yla nasıl insanların üzerine su sıktığını anlatıyor.

Bir tane polis de neden gözaltına alındığımı sordu. ‘Yoldan geçiyordum, alındım’ dedim. ‘Evet, boynundakinden belli’ dedi. Boynumda da düdük var. Sanki silah taşıyorum.

Ne kadar gözaltında kaldınız?

Beni saat 7.30 gibi aldılar. Cihangir’den bir tek beni aldılar, tek başımaydım. Hava kararana kadar, herhalde 2 saat gibi oluyor bu da, araçta tuttular. Sonra diğer gözaltına alınanları getirdiler. Hava karardıktan bir süre sonra bizi bir merkeze götürdüler Taksim’de.

İki saat polislerle tek başına geçirdiğin sürede başka neler oldu?

İnsan gibi iletişim kurmaya çalıştım. Regliyim, tuvalete gidip pedimi değiştirmem lazım. Regl olduğumu söylediğimde erkek olan rahatsız oldu mesela.

"Ters kelepçeyle beklettiler"

Kadın polisler yardımcı olmadı mı?

“Derdin, isteğin bitmiyor” falan dediler, izin vermediler. Karakolda, yani saatler sonra izin verdiler ama ellerim hala arkadan ters kelepçeliydi, ‘Ben bu halde ped değiştiremem, istersen gel sen değiştir, sen böyle bir şeyden rahatsız olmazsan ben de olmayacağım’ dedim. O zaman kelepçeleri açtılar.

Diğerleri nasıl gözaltına alınmış, biliyor musun?

İki kadın sokakta öpüştükleri için gözaltına alınmıştı. Altı kişi arabalarıyla müzik çalarak ilerlerken, gökkuşağı bayrağı sallamışlar. Bu nedenle gözaltına alınmışlar.

Gözaltına alınan kişi sayısından daha fazla polis var araçta ama hepsi sivil giyimli.

Sizi ne zaman biraraya getirdiler?

Beni gözaltına aldıktan 2 saat kadar sonra gözaltındakileri aynı araca koydular. Orada gey bir aktivisti çok kötü dövdüler.

Karakola ne zaman gittiniz?

Bizi iki araca ayırdılar. Önce acile gidip muayene olduk, ben darp raporu aldım. Sonra karakola gittik. Hepimizi aynı odaya koydular. En azından biraradaydık. Avukatlar geldi.

Herkesin telefonuna gözaltına alındıktan sonra el koymuşlardı. Gözaltına alınanların birçoğu genç ve ailesiyle yaşıyor, hepsinin evine davanın celbi gidecek. Telefonları olmadığı için eve neden geciktiklerini de açıklayamadılar. Çoğu ailelerine açık değil. Ama aileleri öğrenecek ya da çoktan öğrendi. Onlar için daha ağırdı. Darp edilmediler ama psikolojik olarak yaşadıkları şeyler daha ağır.

Şimdi nasıl hissediyorsun kendini?

Bu olay benim için son nokta oldu. Artık bu ülkeden gideceğim, dedim.

Gözaltına alındığın ve darp edildiğin için mi böyle hissediyorsun?

Evet ama sadece o da değil. Seçim de var. Bu sefer çok inanmıştım, köprüden önceki son çıkıştı. Çok güzel bir ülke, çok seviyorum, sevdiğim insanlar, ailem herkes burada ama artık var olamıyorum. (ÇT)

* Söyleşiyi gerçekleştirdiğimiz aktivist, güvenlik sebebiyle "Elvan" mahlasını kullanmayı tercih etti.

https://bianet.org/bianet/lgbti/199010-onur-yuruyusu-nde-gozaltina-alinan-kadina-darp-biz-senden-daha-kadiniz

Eşcinsel olduğunu 74 yaşında açıklayan Tab Hunter 86 yaşında öldü

$
0
0

74 YAŞINDA GARDIROPTAN ÇIKAN HOLLYWOOD ERKEĞİ

TAB Hunter öldü. 86 yaşındaydı.

1950’li yılların sarışın Amerikan erkeği döneminin en parlak yıldızlarındandı.

Onun, “Yanan Tepeler” filmini seyrettiğimde 11 yaşındaydım. (Film Türkiye’ye geç gelmişti.) Natalie Wood’a hafif üstten sarıldığı sahne, henüz anlayamadığım erotizmle romantizmin tam kesiştiği noktaydı.

Çevremdeki genç kızlar için, üç-beş yıl sonra Türkiye’de başlayacak olan Göksel Arsoy fırtınasının çakan yıldırımıydı o...

Hollywood’un gizli gay şokunu önce Rock Hudson ve Anthony Perkins’le yaşadık.

O da AIDS olmalarından dolayı.

Sonra 2005 yılında yazdığı otobiyografisi sayesinde Tab Hunter’ın da gay olduğunu öğrendik...

Ama asıl genç kızların daha da büyük sevgilisi, Antony Perkins’le aşk yaşadığını da öğrendik.

Gay literatüründe cinsel tercihini açıklamaya “Gardıroptan çıkma” deniyor.

Tab Hunter gardıroptan çıktığında 74 yaşındaydı...

Geriye sarışın, yakışıklı bir erkek portresi bıraktı...

Meğer gerisinde çok kapalı bir dolap varmış...

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ertugrul-ozkok/birakalim-palavrayi-24-yillik-ayibimiz-bu-bizim-40895310

NATO Zirvesi’nde ilginç görüntü; Kadın eşler arasında eşcinsel bir eş!

$
0
0
Brüksel'de devam eden NATO Zirvesi'nde liderlerin eşleri de ayrı bir program dahilinde katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın da katıldığı etkinlikte Lüksemburg'un Başbakanı'nın partneri Gauthier Destenay da yer aldı. Destenay böylelikle aile fotoğrafındaki tek erkek oldu.


Bütün dünyanın gözleri Brüksel’de… Liderlerin ikili görüşmeler ve genel toplantılarla birlikte dünya siyasetinde yeni sayfalar açması beklenirken liderlerin eşleri de Brüksel’deki etkinliklere katılıyor.

Belçika’da toplantılara devam eden liderlerin eşleri ayrı bir programda etkinliklere katılırken dün çekilen bir aile fotoğrafında ilginç görüntüler ortaya çıktı. First Lady’lerin aile fotoğrafında Emine Erdoğan, Fransız First Lady’si Brigitte Macron ve ABD First Lady’si Melania Trump yer aldı. Fotoğraf karesinde dikkat çeken bir isim oldu. Eşcinsel olduğu bilinen Lüksemburg’un Başbakanı Xavier Bettel’in eşi Gauthier Destenay da First Lady’ler arasında yer aldı.

https://www.sozcu.com.tr/2018/dunya/nato-zirvesinde-ilginc-gorundu-2516935/

Bu bir LGBT bayrağıdır

$
0
0
FELGTB'den Dünya Kupası'nın düzenlendiği Rusya'da zekice bir hamle.


1993 yılına kadar eşcinsel ilişkinin yasadışı kabul edildiği Rusya’da durumun LGBTQ topluluğu açısından pek parlak olduğu söylenemez. Zira ülkede eşcinsel ilişkinin aleni olarak yaşanması pek mümkün olmadığı gibi, eşcinsellik propagandasını engelleyen bir de yasa bulunuyor.

FIFA 2018 Dünya Kupası’nın düzenlendiği Rusya’da, St. Petersburg kentindeki bir mekânın da turnuva süresince LGBTQ taraftarları ağırlaması planlanıyordu ancak söz konusu mekân, turnuvanın başlamasına kısa süre kala kapatıldı. Takımlarını tribünlerde desteklemek isteyen LGBTQ taraftarlar da Rusya’da karşılaşabilecekleri tehlikeler konusunda çeşitli uyarılar alıyorlardı.


LGBTQ bireylerin haklar için mücadele eden İspanyol kuruluş FELGTB, zamanlaması Onur Ayı ile denk düşen Dünya Kupası’nda LGBTQ bireylerin seslerini duyurmak için zekice bir yönteme başvurdu. LOLA MullenLowe’ın da yardımıyla hayata geçirilen #HiddenFlag (SaklıBayrak) adlı projede altı farklı ülkeden altı aktivist, Rusya’da bir araya getirildi. Altı aktivist; Brezilya (sarı), Meksika (yeşil), Arjantin (mavi), Kolombiya (mor), İspanya (kırmızı) ve Hollanda (turuncu) milli takımlarının formalarını giyerek ‘çaktırmadan’ LGBT bayrağı oluşturdular.


LOLA MullenLowe ECD’si Pancho Cassis, Dünya Kupası ve Onur Ayı arifesinde FELGTB ve ElDiario.com’un Rusya’daki ayrıştırıcı yasalara dikkat çekilmesine ve söz konusu yasaların değiştirilmesi için baskı yaratılmasına yönelik bir fikir talep ettiklerini, kendilerinin ise etkili ve ilham verici olduğu kadar aktivistlerin güvenliğini de tehlikeye atmayacak bir proje yarattıklarını söylüyor.

https://mediacat.com/bu-bir-lgbt-bayragidir/

Her beş gay çiftten, üçü internet üzerinden tanışıyor

$
0
0
SOSYAL MEDYANIN BUGÜNÜ VE YARINI

Facebook, Instagram, Twitter’ın tepe yöneticilerinin katıldığı Avrupa’daki bir toplantıdan dönen arkadaşım, internet ve sosyal medyanın bugünüyle geleceği üzerine hazırlanan en güncel sunumu izletti bana.


20 dakikalık videodaki bilgiler, internet ve sosyal medyanın insanları sarmalına aldığının kanıtı. İşin uzmanları, bundan böyle binlerce yıl boyunca internet ve sosyal medyanın hayatımızda olacağı görüşünde.

Dünya nüfusunun yüzde 54’ü online… 2020’de internete bağlı cihaz sayısı 20.8 milyara çıkacak, 10 milyon şoförsüz otomobil yollarda olacak.

Sanal alemde toplanan bilgilerin veri tabanı olan DATA, bugüne kadar dünyaya yön veren petrolün yerini alacak.

2018’de siber güvenlik için 96.3 milyar dolar harcanması bekleniyor. 2020’de bunun 106 milyar dolara çıkması öngörülüyor.

Sosyal medya, kaliteli   personel bulmak isteyen şirketler için en önemli  kaynak haline gelecek.

İnternet kullanıcıları ayda ortalama 16 saat online oluyor. Nüfusunun yüzde 74’ü online yaşayan Amerika’da bu süre daha da fazla, 32 saat.

İnsanlar Google’da en çok ne arıyor?

Dünya nüfusunun yüzde 62’si sosyal medyada. 2020’de ise 5 milyarın üzerinde insan sosyal medya kullanıcısı olacak.

Belli bir hayat standardını yakalamış müşterilerin yüzde 80’i lüks alışveriş ürünlerinden çok, lüks alışveriş deneyimlerini takip ediyor.

Alışverişin yüzde 90’ı hâlâ fiziksel olarak mağazalardan yapılıyor. Sanal alışverişin payı ise yüzde 10…

İnternetten alışveriş yapanların yüzde 43’ü, şirketin özel bilgilerine ulaştığını öğrenirse, sadakatlerini kaybedeceklerini söylüyor ve “Bir daha o şirketten bir şey almam” diyor.

Dünya genelinde Google’deki aramaların yüzde 6’sı kadın ve erkek saçıyla ilgili…

Her beş çiftten biri internette tanışıyor

Sanal gerçeklik, artık gerçek gibi hissettirecek. Aileler ve çocukları için sanal gerçeklik hikayeleri oluşmaya başlayacak ve bu pazar, 2021’de 108 milyar dolara çıkacak.

Günümüzde üç kişiden biri, dünyada mahremiyet diye bir şey kalmadığına inanıyor.

Her 100 kişiden 46’sı, “İnternet daha hızlı öğrenmeye izin veriyor, ama kabiliyetlerimizi hiç olmadığı kadar hızlı kaybetmemize sebep oluyor” diyor.

2020’de internet trafiğinin yüzde 80’i video olacak.

Bu yıl siber güvenliğe harcanacak paranın 93 milyar dolara ulaşması, 2020’de ise yılda 106 milyar dolara çıkması bekleniyor.

Bundan böyle hayat, sosyal medya etrafında oluşacak.

Her beş çiftten biri, her beş gay çiftten, üçü internet üzerinden tanışıyor.

Yetişkinlerin yüzde 62’si sosyal medya kullanıyor.

Dünyada sosyal medyada en çok zaman harcayan toplum günde 4.17 saatle Filipinliler. Amerikalılar 2.6 saatle ikinci, İngilizler, 1.48 saatle üçüncü. Sosyal medyada en az zaman geçirenler ise 40 dakikayla Japonlar.

http://www.milliyet.com.tr/sosyal-medyanin-bugunu-ve-yarini/cadde/ydetay/2704922/default.htm

"Ortodoksluklar: Deneyselci bir Türk eşcinsel şiiri"

$
0
0
Ece Ayhan ve 50. yılında Ortodoksluklar şiiri üzerine

Sedat Gülmez, İkinci Yeni’nin aykırı şairi Ece Ayhan’ı ve üçüncü şiir kitabı 'Ortodoksluklar'ı yazdı.


İkinci Yeni’nin aykırı şairi Ece Ayhan’ın üçüncü şiir kitabı “Ortodoksluklar” 1968 yılında Mehmet Fuat yönetimindeki de Yayınevi tarafından yayımlandı. İlk yayımlanmasından elli yıl sonra YKY tarafından özel bir baskıyla mayıs ayında yeniden okurla buluştu. Ortodoksluklar numaralandırılmış 27 düzyazı-şiirden oluşmaktadır. “Ortodoksluklar”daki şiirler, mevcut şiire başkaldıran, doğal dili parçalayan, şiir anlayışımızı yerle bir eden bir yapı ve izleğe sahiptir.

Ece Ayhan “Ortodoksluklar” kitabıyla şairlik gömleğini tersten giymiştir. Şiir dilinin yeniden kurulması gerektiğini düşünen Ece Ayhan’ın bu kitaptaki şiirleri bir anlam-anlamsızlık savaşı veriyor. Çapraz bir dille yazılan şiirlerinde anlam zaman zaman kaybolabiliyor ve yerini ritme bırakabiliyor.

‘ORTODOKSLUKLAR’ ANLAMSIZLIĞIN ŞİİRİ Mİ?
Diğer şiir kitaplarına nazaran daha kapalı bir dil, açıklamaya ve anlamlandırmaya muhtaç daha çok sözcüğün olması yadsınamaz bir gerçektir. Bu yeni baskıda, kitabın sonuna Erden Erenel tarafından hazırlanan “Ece Ayhan Sözlüğü”nün konmasının amacı da bu anlamsızlığı alt etmek değil de nedir? Erden Erenel, bu sözlüğü oluşturma amacını söyle dile getirir: “Üç şiir kitabı çıkarmasına karşın Ece Ayhan hem okurlardan, hem de eleştirmenlerden gereken ilgiyi görmedi. Bunun nedeni, anlaşılması güç değişik bir şiir yazması.”

Ahmet Soysal, Ece Ayhan şiirinin anlaşılmamasını eleştirmenlere bağlar ve bu kapalı şiir için şöyle der: “Bu şiirin henüz karşılığını yeterince bulamadığını belirtmeliyim. Bu durum, genellikle, belli bir eleştirmen tembelliğinden ileri gelmektedir.”

Haydar Ergülen “Ece’ye Mektup” adlı yazısında, ilk kez orta ikide şiirini tanıdığı Ece Ayhan’ın yeni çıkan “Ortodoksluklar” şiiri için şöyle der: “Ortodoksluklar o yıl çıkmıştı ve doğrusu onu okumayı seviyor ama hiçbir şey anlamıyordum.”

Ece Ayhan,”Ortodoksluklar”da düzyazıları hikaye etme uğraşında olan bir şair portresiyle karşımıza çıkıyor. Bu uğraşına daha önce “Bakışsız Bir Kedi Kara” kitabında rastlamıştık. Hikâye ederek yazdığı şiirlerini kendine has bir tarza dönüştürmek için ustaca ve amansız bir çaba içine girmiştir. Şiirlerinde kendine has cümle kurma uğraşı onu İkinci Yeni şairlerinden ayırmıştır.

ŞİİRLERİNİ AYKIRI BİR BİÇEM ÜZERİNE KURAR
Ece Ayhan şiirlerini aykırı bir biçem üzerine kurar. Sözcükleri parçalar, birleştirir, değiştirir, uydurur ve eğip bükerek kendi şiiri için uygun hale getirir. Şiiri kelimelerle oluşturulan karmaşık bir yapıya dönüştürme uğraşı içerisindedir. Cemal Süreya’nın “Çağdaş şiir geldi kelimeye dayandı. Çağdaş şairler kelimeleri bile sarsıyorlar” ifadesi bu durumu özetler niteliktedir. “Ortodoksluklar” şiirinde daha önce karşılaşmadığımız; yüzükuylu, sarılıptır, dimdoğru, güzeligeliş, duruşuyoruz, dingildediği, ıssızlıksız vb. sözcüklerle karşılaşıyoruz.

Sebahattin Eyüboğlu kendisi için “Şiiri rahat bıraksın!” dese de o şiiri hiçbir zaman rahat bırakmamıştır. Ece Ayhan, kullandığı kelimelere takılanlara da şöyle cevap verir. “Karaşın sözcüğünü benim ortaya attığımı sanıyorlar, halbuki öyle değil. ‘Karaşın’ sözlükte var, ‘sarışın’ın tersi!”

 “Ortodoksluklar” geleneklerden, alışkanlıklardan, kalıplardan sıyrılan; bilinen gerçeklik dışında kendince bir gerçeklik algısı oluşturan şiirlerden oluşuyor. Ece Ayhan, bu şiirlerinde bilinçaltındakileri yüzeye çıkaran sürrealist bir şiir anlayışına yaslanmıştır. Ahlak kaygısı dışında, içinden gelen şiiri yazmıştır. “Ortodoksluklar” kutsalı darbeden bir şiirdir. “Ortodoksluklar” politik bir şiirdir, anarşist bir şiirdir. Yöneticileri, hiyerarşiyi reddeder. Saltanat karşıtıdır. Sivil şiirdir, bireycidir, öz yönetimi savunur.

“Ortodoksluklar” karanlığın ve kasvetin içinde büyüyen bir cinsel şiddet şiiridir. “Bakışsız Bir Kedi Kara” kitabına nazaran “Ortodoksluklar”da cinsellik daha alenidir. Bu şiirlerde; sado-mazoşistlik, eşçinsellik, ensestlik, zoofili, genelev kadınlarına karşı cinsel şiddet ve horlanmışlıklar, kaybolan ve fuhşa zorlanan kızlar, çocuklara uygulanan cinsel şiddet, sömürülen birey gibi temalar ağırlıklı olarak işlenmiştir. Şiirde eşcinsellik hep ön plandadır. Türkiye doğumlu Yahudi Yazar Chris King, “Ortodoksluklar”dan “Deneyselci bir Türk eşcinsel şiiri” olarak söz eder.

Ece Ayhan’ın resmi kültürün öteki algısını yıkma ve ötekilerin sesini duyurma uğraşı, bilinçli ve planlanmış bir uğraştır. Susmak yerine konuşmayı bir aydın tavrı olarak görür. Sahici bir dünyayı bütün çıplaklığıyla önümüze serer. Yaşadığımız toplumun panoramasını izlettirir şiirleriyle. Ece Ayhan, bu karmaşık erotizmden özgün sanatın estetizmini yaratmayı bilmiştir.

İKİ MEDENİYETİN İŞGALİ ALTINDADIR
“Ortodoksluklar” şiiri, iki medeniyetin işgali altındadır. Bu medeniyetler, Bizans ve Osmanlı medeniyetleridir. Bizans ve Osmanlı müzik terimlerine sıklıkla rastlıyoruz. Şiirlerde bu iki medeniyetin inanış ritüellerine göndermeler vardır. XVI. şiirde yer alan Baba Hamparsum, “Ortodoks gibi düşünüp Osmanlı gibi şakımıştır.”

“Ortodoksluklar” tarihi ve mitolojik kahramanlara ve bunların ardında yatan öykülere de sıklıkla yer vermiştir. Bu kahramanlar, başat kahramanlar değil tarihin küçük figüranlarıdır.

Enis Batur yaratıcılık sorunları üzerine yatay, dikey ve sarmal ilişkileri sorguladığı “Başkalaşımlar” adlı kitabında “Ortodoksluklar” üzerinde yaptığı metin çözümlemesi, bu şiirlerin bugün piyasada pek olmayan üç kitaptaki metinlere dayandırıldığını ortaya koymaktadır. Bu kitaplar: Bizans Tarihi, Metin And; Hayatım, Prototip Avvakum; Hoş Sadâ, İbnülemin Mahmut.

Son bir anekdot: Kendisine marjinal şair diyenlere “Ben şair değilim, tarihçi de değilim, etikçiyim.” demiştir. Metin Üstündağ, Ece Ayhan için, “Edebiyatın ters direklerinden biri” der. Ece Ayhan, hasta topluma hasta şair olarak geldi ve okuru da şiiriyle hasta ederek gitti. Hadi durmayalım. Ece Ayhan’ca düşünelim ve Ece Ayhan şiirini çözeduralım.

https://www.evrensel.net/haber/356726/ece-ayhan-ve-50-yilinda-ortodoksluklar-siiri-uzerine

Ortodoksluklar
Ece Ayhan

1.
Tek konuşulur yüzüdür bacaklarının arası.
Sakal ve bıyık da bıraktığı.
Dönmez bir sapkının.
Üzerine bir dedikodu.
Yaklaşmaz kadınlara buyurulduğu gibi.
Kışkırtır kuşkuları.
Başlarındaki sorguç ve berbername.
Gömdürülmüştür diri diri toprağa başaşağı.
Ürker ve parlar birkaç katana ötede.
Neden anlayamıyordum.
Tutunur bir utanç ince.
Bir kız limon yanığı.
Saçak altlarında dolaşır erkeğini.
Açılmıştır kapılarının kilitleri kendiliğinden.
Kıpırdanır bir kefen.
Gebelenmiştir yatarak üzerine ölünün.
Bir kilisede işlemeyen.
Bataklıklarda büyütmüştür çocuğu.
Neft dökerek yakıyordum bir mektubu da kuş zarflı balmumu.
Artık bir çocuğun yüreğindeki eğriliktir.
Bileğinde doldurulmuş ve bütün bir atmaca taşıması.
Çalışır toplamıya tüylerini.
Yazdırır göğsüne safranla.
Yinelediği bir sözcük kezlerce: Erselik!
Sevişir ısırarak kendi ağzını.
Çalar lavtasını yılgının elden düşme.
Malta Yahudisi'ni okuyordum.
Barındığım sandukanın içinde.

Çöp kamyoncularının eşcinsel ilişkisi belediyeyi karıştırdı

$
0
0
Kâğıthane Belediyesi, ilçede çöp toplama işi yapan 4 işçinin karıştığı eşcinsel ilişki ile çalkalanıyor. Belediye, 3 çöp kamyonu şoförünü, beraberlerinde çalışan çöp toplayıcısı işçi ile ilişkiye girdikleri gerekçesi ile işten çıkardı. Tazminatsız çıkarılan işçilerden ikisi işe iade davası açtı. Belediyeden Hürriyet’e yapılan açıklamada ise “İnfial duyduğumuz bir konu; taviz vermemiz mümkün değildir” denildi


HÜRRİYET’İN ulaştığı dava dosyası, savunma tutanakları, fesih kararları ve tanık anlatımlarına göre ilginç olaylar dizisi şu şekilde gelişti:Çöp kamyoncularının eşcinsel ilişkisi belediyeyi karıştırdı

İ. D. (50), A. A. (47), R. S. (42) belediyeye bağlı şirkette çöp kamyonu şoförü olarak çalışıyordu. Üçü de evli ve çocuk sahibi olan şoförlerden İ. D. aynı zamanda torun sahibi. Belediyede ortalama 10 yıla yakındır çalışan üç isim ile ilgili çöp toplayıcısı işçi M. Ş.’nin (27) anlattıkları ve verdiği ifade, yaşanılanları gün yüzüne çıkardı.

ÇALIŞTIĞI EKİP DEĞİŞİNCE ANLATTI
M.Ş., İ. D.’nin şoförlüğünü yaptığı kamyonda çöp toplayıcılığı yapıyordu. İşle ilgili ikili arasında çıkan bir tartışma sonrası, D.’nin talebiyle Ş.’nin çalıştığı ekip değiştirildi. Başka bir çöp kamyonunda çalışmaya başlayan Ş., bir süre sonra yeni ekip arkadaşına, daha önce yaşadıklarını anlattı. Daha önce birlikte çalıştığı İ. D. ile cinsel ilişki yaşadığını anlatan Ş., yaşadıklarına diğer şoförler A. A. ve R. S.’nin de tanık olduğunu anlattı. Ş.’nin konuştuğu işçi konuyu beraber çalıştığı kamyon şoförüne anlattı. Bu şoför de zaman geçirmeden bağlı bulundukları şefe durumu bildirerek, M. Ş. ile çalışmak istemediklerini söyledi.

SAVUNMALARI ALINDI
Konu bir süre sonra belediye yetkililerine iletildi. M. Ş. yaşadıklarını bu kez belediyede ilgili yöneticiye anlattı. Tutulan tutanak sonrası 3 şoför önce açığa alındı. Bu süreçte belediyede iç soruşturma derinleştirildi. Suçlanan üç ismin de savunmaları tek tek alındı. R. S., savunmasında, M.Ş. ile 2 yıl birlikte çalıştıklarını belirterek şunları kaydetti: “Ben bu arkadaşımızın herhangi bir şeyini görmedim. Bir gün İ. D. bana, iki bira içelim mi diye sordu. Ben de ‘tamam’ dedim. Yolda giderken M.’yi gördü. Ben ‘alma’ dediysem de araca aldı. 2’şer tane bira aldık içtik. İ. D. beni eve bıraktı; M. ile birlikte gitti.”

'NE OLDUYSA ONDAN SONRA OLDU...'
İ. D. ise savunma dilekçesinde “Bir gün sabah işten çıktık. R., M.’yi alma dedi. M. ‘ben de geleceğim’ dedi. Onu da aldık gidip 3’er tane bira aldık. AKOM’un oraya gittik. İki tane bira içtikten sonra ben ufak su dökmeye gittim. M., benim peşimden geldi ve bana baktı. Ben de, ‘ne bakıyorsun’ dedim” diyerek, M. Ş.’nin orada kendisi ile cinsel ilişki teklifinde bulunduğunu, kendisinin ise kızdığını öne sürdü. İ.D. dilekçesinin devamında “Oradan tekrar arabaya bindik. Birer tane biramız vardı. Onu da içtikten sonra R.’yi evine bıraktık. Ondan sonra biz ikişer tane daha bira daha aldık. Ve ne olduysa ondan sonra oldu” dedi.

İKİSİ ARASINDA YAŞANDI
İki çocuk babası A. A ise, Hürriyet’e yaptığı açıklamada olay ile hiçbir ilgisinin olmadığını iddia etti. A. “Ne yaşandıysa İ. ve M. arasında yaşandı. Sonunda biz mağdur olduk. 14 yıldır çalışıyordum. Olayı en son duyan kişi bendim” şeklinde konuştu.

İŞE İADE DAVASI AÇTILAR
Belediye yönetimi yürütülen iç soruşturma sonrası, şoförler İ. D., A. A. ve R. S. tazminatsız olarak işten çıkarıldı. Fesih bildiriminde, işten çıkarmaya gerekçe olarak, iş kanununda yer alan “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller…” maddesi gerekçe gösterildi. Çöp işçisi M. Ş.’nin ise işine devam ettiği öğrenildi. Belediyeden bir kaynak “M. Ş. bu olayın mağduru. Bu nedenle işten çıkarılmadı” dedi.

İşten çıkarılan A. A. ve R. S., geçen ay işe iade davası açtı. Dava dilekçesinde, işten çıkarmanın haksız gerekçeye dayandırıldığı savunuldu.

İNFİAL DUYDUK
KONU ile ilgili Kâğıthane Belediyesi’nden Hürriyet’e yapılan yazılı açıklamada ise “Konu, öğrendiğimizde bizim de infial duyduğumuz bir konudur” denilerek şunlar kaydedildi: "Söz konusu olay, bölgemiz dışında gerçekleşmiş. Belediyemiz dâhilinde gerçekleşmiş bir olay değil. Aynı zamanda mesai saatleri içinde de gerçekleşen bir olay değil. Gerçekleştiği söylenen bu uygunsuz olayda ismi geçenler, belediye temizlik hizmetlerinde taşeron olarak çalışan isimlerdir. Belediyemiz ile ilgileri sadece bundan ibaret. Olay, tarafımızdan öğrenildiğinde, vakit kaybetmeksizin yapılan bir iç soruşturma ile gereği yapılmış ve hemen ilgili kişiler işten çıkarılmıştır. Böylesi bir olaya hiçbir koşulda taviz vermemiz mümkün değildir.”

UZLAŞMA GÖRÜŞMELERİNDE SONUÇ ÇIKMADI
DAVACI kamyon şoförlerinden A. A. ve R. S’nin avukatları Mehmet Benan Ülgen ve Mine Begüm Işık ise, yargılaması devam eden konu ile ilgili ayrıntılı açıklama yapamayacaklarını belirterek “Biz dava öncesi davalı tarafla müvekkillerimi adına gerekli uzlaşma görüşmelerini yaptık. Müvekkillerin söz konusu olayla ilgili herhangi bir dâhillerinin olmadığını bildirdik. Ancak olumlu yanıt alamadık. Bu nedenle olay yargıya taşındı” açıklaması yaptı.

Dinçer GÖKÇE

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/cop-kamyoncularinin-escinsel-iliskisi-belediyeyi-karistirdi-40893923

Hindistan eşcinsel ilişkiyi yasallaştırmaya yaklaştı

$
0
0
Hindistan hükümeti, eşcinsel ilişkiyle ilgili kararın yüksek mahkeme tarafından verilebileceğini ve buna itiraz etmeyeceklerini açıkladı. Böylece eşcinsel ilişkinin yasal hale gelmesine yaklaşıldı.

Hindistan'da 1861'den beri uygulanan bir yasayla eşcinsel ilişki suç sayılıyor. Eşcinsellere 10 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor.

Gazeteci Sunil Mehra ve başka Hintli aktivistlerin çabalarıyla birlikte ülkede eşcinsel ilişki yasal hale getirilmeye yaklaştı.

Yüksek mahkeme konuyla ilgili karar vermeye hazırlanırken, Hindistan hükümeti kararın mahkeme tarafından verilebileceğini onaylayarak, mahkeme kararına itiraz etmeyeceklerini bildirdi.

İktidardaki sağcı Bharatiya Janata partisinin "geleneksel değerlere" verdiği önem sebebiyle karara karışabileceği düşünülüyordu. Ancak partinin bu yönde adım atmamasıyla birlikte eşcinsel ilişkinin yasal hale gelmesine bir adım daha yaklaşılmış oldu.

Geçtiğimiz yıl bir Hint mahkemesi cinsel yönelimin "özel hayatın bir parçası" olduğunu ve özel hayatın anayasayla korunduğunu duyurmuştu. Böylece eşcinsel ilişkinin suç olmaktan çıkmasının önü açılmıştı.

Hintli avukatların, hakimleri ikna etmek için Hindistan tarihini de kullandığı, hakimlere İngiliz yönetimi öncesinde Hindistan'ın eşcinsellik konusunda açık bir yer olduğunu hatırlattığı belirtiliyor.

Avukatlar, İngilizlerin gelmesiyle birlikte Viktorya dönemi ahlakının Hint ahlakının yerini aldığı ve eşcinselliğe hoşgörüyü bitirdiğini dile getiriyor.

http://haber.sol.org.tr/dunya/hindistan-escinsel-iliskiyi-yasallastirmaya-yaklasti-242674

Samsun'da eşcinsel cinayeti!

$
0
0
Zanlı yakalandı Samsun'da birlikte aynı evi paylaştığı kişiyi öldürdüğü iddia edilen şahıs polis tarafından yakalandı 


Olay, Samsun'un İlkadım ilçesi Kadıköy Mahallesi Ulugazi TOKİ Bloklarında bulunan bir apartmanın 7. katında dün akşam saat 23.45 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 24 yaşındaki Burak Avcı'nın evinden silah sesleri gelmesi üzerine olay polis ekiplerine bildirildi. Olay yerine polis ve 112 acil servis ekipleri sevk edildi. Kapıyı açarak eve giren polis ve sağlık ekipleri yatak odasında Burak Avcı'nın karnından tabancayla vurularak öldürülmüş olduğunu tespit etti. Burak Avcı'nın cenazesi otopsi için Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. 

CİNAYET BÜROSU YAKALADI

Samsun Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Bürosu ekipleri, yaptıkları araştırma sonucu Burak Avcı'yı aynı evde kalan Mecit S. (36) adlı şahsın öldürdüğünü belirledi. Olaydan sonra kaçan Mecit S. Cinayet Bürosu ekipleri tarafından bugün yakalanarak gözaltına alındı. Burak Avcı ile Mecit S.'den geriye birlikte çekilmiş fotoğrafları kaldı.  Olayla ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor.  İHA

https://www.samsungazetesi.com/samsun-haber/samsun-da-escinsel-cinayeti-zanli-yakalandi-h1119843.html

Yeni Akit: Avrupa 'eşcinsel' sapkınlığı meşrulaştırıyor! (Dikkat homofobi!)

$
0
0
Brüksel'deki NATO zirvesinde liderlere eşlik eden First Lady'lerin yer aldığı aile fotoğrafındaki tek erkek Lüksemburg'un eşcinsel sapkınlığa düşmüş başbakanın sözde eşi Gauthier Destenay oldu. Böylece 'first lady' tanımı 'first spouse (eş)' oldu.


Eşcinsel sapkınlığı dünyada yaygınlaştırmak ve meşru hale getirmek amacıyla uluslararası sinsi bir çalışma yürütülürken siyaset nezdinde de bu girişimler baş gösteriyor. Bilindiği üzere Lüksemburg'un eşcinsel başbakanı Xavier Bettel 2015’te Gauthier Destenay  isimli bir erkekle evlenmişti.

Brüksel'deki NATO zirvesinde liderlere eşlik eden First Lady'lerin yer aldığı aile fotoğrafındaki tek erkek Lüksemburg'un eşcinsel başbakanı sözde eşcinsel eşi Gauthier Destenay oldu.

LİDERLERİN EŞLERİ DE ETKİNLİKLERE KATILDI

Belçika'nın başkenti Brüksel'deki NATO zirvesinde liderler dünya meseleleriyle ilgilenirken eşleri de çeşitli etkinliklere katıldı.

AİLE FOTOĞRAFINDAKİ TEK “ERKEK” OLDU

Lüksemburg'un eşcinsel başbakanı Xavier Bettel'in 2015'te evlendiği Gauthier Destenay (39), lider eşlerinin çektirdiği aile fotoğrafındaki tek erkek oldu. Böylece 'first lady' tanımı 'first spouse (eş)' oldu

https://www.yeniakit.com.tr/haber/avrupa-escinsel-sapkinligi-mesrulastiriyor-492212.html

Yeni Akit: Akit'in LGBTİ haberi Türkiye düşmanı gazetecileri rahatsız etti (Dikkat homofobi!)

$
0
0
Toplumun ahlak yapısını korumak adına yurt dışından fonlanan LGBTİ gruplarına karşı en gür sesi çıkaran Akit, ahlaksızlığı savunan Türkiye düşmanı gazetecileri rahatsız etti.


Yeni Akit’in LGBTİ gruplarının ifsat yuvaları olması hasebiyle kapatılması çağrısı, müfsit Türkiye düşmanlarının tepkisini çekti.

SEÇİM SÜRECİ BOYUNCA ALEYHTE ÇALIŞTILAR

 “Türk İslamcı gazete” diye nitelendirdikleri Akit’in çağrısını memleket ve İslamcılardaki “bozukluğun” bir göstergesiymiş gibi paylaşanlar arasında Bloomberg’in eski Türkiye bürosu şefi Mark Bentley’di. Bentley seçim süreci boyunca Türkiye’yi kötüleyen paylaşımlarlaRecep Tayyip Erdoğan’ın başkan olamaması için çalışma yürütmüştü. Seçim sonuçlarının ardından ise “tek adam idaresi” geleceğini ifadeyle “Geçmiş olsun” mesajı paylaşmıştı.

Mark Bentley ayrıca, Erdoğan ile onun “otoriter rejimini” görüp konuşmanın çok kolay olduğunu, fakat halkın bunu onaylayıp desteklemesini anlamanın ise daha zor olduğunu söyleyerek kötülemek dışında bir şey bilmediğini de gözler önüne sermişti.

Yeni Akit paylaşımı yapan diğer gazeteci ise Frank Nordhausen oldu. Nordhausen’in Twitter hesabına bakılınca tüm işi ve mesaisinin Türkiye ile Erdoğan’ı kötülemek ve karalamak olduğu anlaşılmaktadır. Nordhausen’in yeni gelen başkanlık sisteminden de pek rahatsız olup Erdoğan’a “sultan” ve “diktatör” dediği görülmektedir. Ayrıca Frederike Geerdink gibi PKK dostlarıyla ortak paylaşımlar yapması da dikkat çekmektedir.

BARBAROS ŞANSAL ÖNCE AKİT’E YÜKLENDİ, SONRA İSRAİL GÜZELLEMESİ ÇEKTİ

Yeni Akit’in LGBTİ konusundaki çağrısı hakkında Mark Bentley ve Frank Nordhausen ile birlikte aynı paylaşımı Barbaros Şansal’ın da yaptığı görüldü. Tüm gün sosyal medya hesabında Türkiye’yi kötülemekle uğraşan Şansal, Yeni Akit ile memlekete karşı menfi (olumsuz) paylaşımlarının ardından İsrail terör devletinin Kıbrıs hesabından yaptığı ve farklı din ile etnik kökenlerle nasıl insan haklarına, demokrasiye saygılı olarak bir arada yaşadıklarını anlattığı paylaşımı aktarması da dikkat çekti.

http://www.sanalbasin.com/akit-haber-yapti-lgbtinin-agir-toplari-rahatsiz-oldu-25997813

Yeni Akit: Batı, kuklalarını fonlarla oynatıyor (Dikkat homofobi!)

$
0
0
Yarım asırdır Türkiye’yi tam üyelik için kapısında bekleten, ülkemize verdiği sözleri tutmayan, referandum ve 24 Haziran seçimleri sürecinde AK Parti kurmaylarına gurbetçilere yönelik propaganda izni vermeyen AB ve bileşenleri, oluk oluk para akıttıkları etki ajanları vasıtasıyla Türkiye’de sinsi faaliyetler yürütüyor.

Şeytani bir anlayışla hareket ederek etki ajanları vasıtasıyla dünya genelinde toplumları şekillendiren Avrupa Birliği ve Batılı ülkeler, sinsi çalışmalarını Türkiye’de de yürütüyor. 55 yıldır Türkiye’yi kapısında bekleten, verdiği sözleri tutmayan, seçimlerde AK Parti kurmaylarına gurbetçilerle buluşmalarına izin vermeyen, ihanet odaklarını besleyip semirten AB ve bileşenlerinin fonladığı etki ajanlarının foyasını Akit ortaya çıkarıyor.

Kuklalarını fonlarla oynatan Batı; Kaos GL, Mor Çatı, Hayata Destek Derneği, IPS İletişim Vakfı, Kırmızı Şemsiye Derneği gibi Türkiye’de faaliyet yürüten STK’ları AB, BM, Hollanda ve Alman vakıfları üzerinden fonluyor. Bu yıkıcı STK’ların, yeni sistemin temellerinin atıldığı mevcut dönemde “kökünün” kurutulması bekleniyor. İşte Akit’in ifşa ettiği o parasal destekler:

ENSEST YALANI

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu tarafından hazırlanan “Türkiye Ensest Atlası” adlı sözde raporu Finlandiya fonladı. Hürriyet yazarı Melis Alphan’ın “Türkiye’nin yüzde 40’ı ensest ilişki yaşıyor” zırvasına kaynaklık eden rapor için 250 bin euroluk fon aktarıldı.

PARA BATI’DAN YIKIM ÇATI’DAN

Yurtdışı desteğiyle Türkiye’de toplum ve aile yapısını bozmaya yönelik çalışmalar yürüten oluşumlar arasında Mor Çatı Vakfı öne çıkıyor. Feminist kılıf altında kadınları eşlerine ve aile yapısına karşı örgütlemek için çalışan ‘Mor Çete’, AB fonlarıyla semiriyor, Hollanda Kraliyeti ve İsveç Konsolosluğu’nun paralarıyla yol alıyor.

Avrupa Birliği, sadece “Sivil Düşün Projesi” karşılığında Mor Çatı’ya 399 bin 786 TL para aktardı. Hollanda Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu ve İsveç Başkonsolosluğu da Mor Çatı’ya parasal destek sağladı.

FETÖ’YÜ BESLEDİLER

FETÖ’nün ihanet şebekelerinden biri olan Ufuk Dialogue’un 14-16-18 Şubat 2017’de düzenlediği sözde “Sevgi ve Hoşgörü Konferansı”nı AB ve BM fonlandı. FETÖ firarisi Yavuz Baydar’ın “Türkiye Medyasında Yozlaşma ve Otosansür” isimli kitabının basımını, Alman Friedrich Naumann Vakfı yaptı. Alman vakfının bedava dağıtılan kitapta FETÖ “Cemaat” olarak nitelendiriliyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın montajlı ses kasetlerinin dökümü yer alıyor.

MÜLTECİLER DE HEDEFTE

Hayata Destek Derneği, AB ve BM fonlarıyla Türkiye’deki mülteci kadınlara boşanma dersleri veriyor. “Medeni Haklar” adlı etkinliklerde boşanma/ayrılık vurgusu yapıldı, farklı dillerde bastırılan seminer afişlerinde boşanma aşamalarının tüm hatlarıyla anlatılarak ayrılık propagandası yapıldı. AB ve BM’nin desteklediği derneğin 5 yılda kasasına 200 milyon TL para girdi.

SAPKINLARIN CEBİNİ AVRUPA DOLDURUYOR

Mardin’de IPS İletişim Vakfı’nın eşcinsel sapkınlar için düzenlediği “Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik Projesi” Avrupa Birliği Demokrasi ve İnsan Hakları İçin Avrupa Aracı’nın (DİHAA) fonu ile gerçekleştirildi. Ankara’daki LGBTİ Film Günleri Almanya Büyükelçiliği’nin desteğiyle gösterime girdi.

HOMOCU ALMANLAR

Alman vakfı Heinrich Böll Stiftung, “İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Türkiye’de Kadın Olma Halleri”, “Kapatılma Davasına karşı Kampanya Desteği, “Türkiye’de Yerel Politikaya LGBT Hakları Perspektifi Kazandırma”, “LGBT Örgütleri için Genel Destek” projelerine finansman sağladı. Feminist ve eşcinsellere destek vermek için kurulan Kırmızı Şemsiye Derneği’ne Alman Transgender Europe destek veriyor.

MÜDAHALE EDİLSİN

Sosyal dokuyu dejenere edici hamlelerini bu ve benzeri STK’lar üzerinden rahatlıkla yapabilen ahlak yoksunu Batı, hiçbir engelle karşılaşmaksızın Türkiye’nin iç işlerine müdahale etme imkanı buluyor. Yeni sistemin temellerinin atıldığı mevcut dönemde Batı’dan ülkemize “bağış/proje finansmanı” adı altında para akıtılmasının önüne geçilmesi bekleniyor.

FARUK ARSLAN/ İSTANBUL

https://www.yeniakit.com.tr/haber/bati-kuklalarini-fonlarla-oynatiyor-492287.html

Mustafa Ceceli mahkemeye başvurdu: 'Sinem Gedik ve İntizar ilişki yaşıyor'

$
0
0
Geçen yıl boşanan Mustafa Ceceli ile Sinem Gedik, skandal bir gerekçeyle yeniden mahkeme yolunda. Ceceli, eski eşinin İntizar’la özel görüşmeleri olduğu gerekçesiyle mahkemeye başvurdu; hem oğlunun velayetini istedi hem de nafaka kararının kaldırılmasını talep etti.


MUSTAFA Ceceli, kendisine bir başkası tarafından gönderildiğini iddia ettiği kamera kayıtlarıyla İstanbul Nöbetçi Aile Mahkemesi’ne başvurdu.

Bu görüntülerin eski eşi Sinem Gedik ile şarkıcı İntizar’ın özel bir beraberliği olduğunu gözler önüne serdiğini söyleyen ünlü şarkıcı, bu sebeple 7 yaşındaki oğlu Arın’ın velayetini istedi.

Ceceli ayrıca Gedik’e bağlanan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, onun kendisi, oğlu ve yeni eşi Selin İmer’e yaklaşmaması için de uzaklaştırma kararı çıkarılmasını talep etti.

İstismar suçlaması

Söz konusu yakınlaşmaların yaşandığı anlarda oğlunun da evde, hatta bazen ikilinin yanında olduğunu belirten Mustafa Ceceli, Arın’ın istismar edildiğini vurguladı.

İkili geçen yıl tek celsede boşanmış, Ceceli ayrılırken Kanlıca’daki villasını eski eşine bırakmış, ayrıca aylık 20 bin lira nafaka ödemeye başlamıştı. Ceceli, şimdi bu nafakanın kesilmesini istiyor.

İntizarla aşk yaşadığı iddia edilen Sinem Gedik cephesinden ilk açıklamaİntizar'la aşk yaşadığı iddia edilen Sinem Gedik cephesinden ilk açıklama

"YILIN SKANDALI SONUNDA PATLADI"

Cengiz Semercioğlu bugünkü yazısında olayın detaylarını kaleme aldı.. İşte o yazı;

İşte Semercioğlu'nun 'Yılın skandalı sonunda patladı' başlıklı o yazısı;

“Sonunda” diyorum, çünkü çift boşandığından beri magazin kulislerinde Sinem Hanım’ın şarkıcı İntizar’la ilişkisi olduğu konuşulup duruyordu. Hatta Ceceli’nin yakın çevresine bile “Herkes beni eleştiriyor ama durum kimsenin bildiği gibi değil” cümlesini kurduğunu biliyordum.

İntizar’la Sinem Gedik’in ilişki yaşadığı iddiasını o kadar farklı yerlerden duydum ki, bizim ekip bir ara ikiliyi kamerayla takip bile etti. Bir şey yakalayamadık ama ikilinin ilişki görüntüleri sonunda mahkeme dosyasına girdi.

Skandal da bu vesileyle patladı zaten.

Mustafa Ceceli oğlunun velayetini almak için açtığı dava dosyasına Sinem Gedik-İntizar ilişkisini açık şekilde kanıtlayan fotoğraflar, hatta videolar ekledi.

Benim izlediğim görüntülerde yok ama ikilinin çok samimi şekilde yakınlaştığı bir görüntüde Ceceli’nin oğlunun da yanlarında olduğu iddia ediliyor.

Sadece görüntüleri izlemedim, Mustafa Ceceli’nin oğlunun velayetini almak için açtığı dava dilekçesini de okudum.

Ceceli’ye bu ihbar ilk olarak tanımadığı birinden mail yoluyla gelmiş.

Ancak ünlü şarkıcı “Bunu oğlumun annesine yakıştıramam, olmaz böyle şey” diyerek iddiayı görmezden gelmiş.

Ne zaman ki ikilinin görüntüleri video olarak gönderilmiş, o zaman duruma ikna olmuş Ceceli.

Bu iddialar Mustafa Ceceli’nin dava dosyasında yer aldı. Ancak ben de gözlerimle gördüm, durum iddianın ötesinde, gerçek...

Yaklaşık 1 yıldır derin magazin kulislerinde konuşulan bu konu, Ceceli’nin İstanbul Nöbetçi Aile Mahkemesi’ne velayetin değiştirilmesi için yaptığı başvuruyla dün resmen su yüzüne çıktı.

Pandora’nın kutusunun açılmasıyla önümüzdeki günlerin en çok konuşulacak magazin bombası da patlamış oldu...

http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/magazin/yilin-skandali-sonunda-patladi-40896084

'Sinem Gedik ile İntizar ilişki yaşıyor' iddiasına ünlü şarkıcıdan ilk açıklama

$
0
0
"Benim şimdiye dek kime bir zararım dokundu? Çirkef, edepsiz, yırtık biri değilim. Tanıyanlar bilir; yalnızım garibanım. Beni bitirmeye çalışıyorlar. Çok kötüyüm. İnsanlar beni korusun"


Mustafa Ceceli'nin boşandığı eşi Sinem Gedik'in İntizar ile ilişki yaşadığı iddiası gündeme bomba gibi düştü. Cengiz Semercioğlu'nun bugünkü köşe yazısına taşıdığı olayın ardından gözler Sinem Gedik ve İntizar'a çevrildi. Vatan'a konuşan ünlü şarkıcı 'Boşanma sürecinde Sinem'e destek verdim. Çünkü üzgündü ve yaralıydı.' dedi.
İntizar'ın konu hakkında yaptığı açıklama şu şekilde;

"SİNEM ÜZGÜN VE YARALIYDI"

"Onlar boşanalı 1.5 yıl oldu. Boşanma sürecinde Mustafa'nın kamuoyu önünde güvenilirliği. prestiji kayboldu. Şimdi bu konular üzerinden kendini aklama çabasında. İnsanların mahremiyetine dil uzatılması ahlaksızlıktır, bel altı vurmaktır. Beni bu şekilde itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Üstelik yaptığı da suç. Evin içine kamera koyuyor. Sen evin içine nasıl kamera koyarsın. Üstelik o görüntülerde yayın yasağı var. Boşanma sürecinde Sinem'e destek verdim. Çünkü üzgündü ve yaralıydı. Mustafa bu yüzden intikam almaya çalışıyor. Bir insan evladının annesinin böyle bir duruma düşürür mü? Peki benim şimdiye dek kime bir zararım dokundu? Çirkef, edepsiz, yırtık biri değilim. Tanıyanlar bilir; yalnızım garibanım. Beni bitirmeye çalışıyorlar. Çok kötüyüm. İnsanlar beni korusun"

http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/magazin/sinem-gedik-ile-intizar-iliski-yasiyor-iddiasina-unlu-sarkicidan-ilk-aciklama-40896953
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>