Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

İntizar, hayranlarına tepki gösterdi!


Çağlar Ertuğrul hafiften göbeklendi!

İntizar: Öyle ya da böyle sevmek, sevmek ve sevilmek!

$
0
0
İntizar ilk kez sahnede! 'Hayatım boyunca bir edepsizliğim olmadı'

Uşak'ın Sivaslı ilçesinde konser veren İntizar, şarkılarını gurbetçiler için seslendirdi. Konser arasında dinleyicilerine hitap eden İntizar, "Hayatım boyunca bir edepsizliğim kendimce olmadı. Ne kötüler sarmış dört bir yanımızı. Ne ara bu kadar kötü ve çirkin olduk? Bu filmin sonunu çok merak ediyorum" dedi.


Son dönemde özel hayatıyla gündeme gelen şarkıcı İntizar, sevilen şarkılarını Sivaslı'daki konserinde, gurbetçiler için seslendirdi. Sivaslı Belediyesi'nce bu yıl 2'ncisi düzenlenen 'Gurbetçi Festivali'nde sahneye çıkan İntizar, konser arasında dinleyicilerine hitap etti. Kendisini dinlemeye gelenlere "Siz harikasınız" diyen İntizar, şunları söyledi:

"Yağmur, çamur derken otelde sıkıldım. Yağmur yağsa da sahneye çıkacağım, dedim. Şarkılar susarsa dünya biter, insanlık biter. Aşkla sevgiyle büyük bir edeple saygıyla hepinizi kucaklıyorum. Hayatım boyunca bir edepsizliğim kendimce olmadı, bilmiyorum. Başka şansımız yok, sevmekten başka. En büyük sır; sevmek, koşulsuz sevmek. Öyle ya da böyle sevmek, sevmek ve sevilmek. Ne kötüler sarmış dört bir yanımızı. Ne ara bu kadar kötü ve çirkin olduk? Eyvahlar olsun. Hakim, savcı, yargıç oldunuz. Cennet, cehennem oldunuz. Dut oldunuz, put oldunuz. İnsan olamadınız. Bir damlacık canımla benden çok korktunuz. Oysaki yılana bile zararım dokunmaz benim, kendi kalbim şahittir. Bu filmin sonunu çok merak ediyorum."

Konser sonunda Sivaslı Belediye Başkanı Nihat Sazlıgöl, İntizar'a çilek ve çiçek verdi. İntizar ise Başkan Sazlıgöl'e teşekkür etti.

Konseri organize eden Osman Tan Ünlü ise "Yaşanan olaydan sonra İntizar Hanım, ilk kez burada sahneye çıktı. Bizler sanatçıya ve sanatına değer veririz. İntizar Hanım, sevenleriyle kavuştu. Burada konser alanında çok sayıda hayranı var. İntizar Hanım da bu tablodan dolayı çok mutlu, konserlerine devam edeceğine inanıyoruz. Sahnedeki performansını gördük, keyfi ve neşesi yerinde" dedi. DHA

http://www.milliyet.com.tr/intizar-ilk-kez-sahnede-hayatim-magazin-2720426/

Oray Eğin: Eurovision bir cinsiyet politikası pompalamıyor

$
0
0

Opera” bugünkü şartlarda Eurovision’a katılsa birinci olacağına şüphem yok. 80’lerden sonra anlamını yitiren yarışma 1998’de bütün zincirlerini kırarak İsrail’den Dana International’ı birinciliğe taşıdı. Transseksüel şarkıcının zaferi İsrail’de futbol ligi şampiyonluğuna denk geldiğinde Hapoel’in aşırı sağcı taraftarlarıyla Eurovision bağımlısı eşcinseller sokaklardaki kutlamalarda birlikte, kol kolayd. Demek ki, bu saçma yarışmanın birbirine zıt grupları birleştiren bir tarafı da var.
Eurovision bir cinsiyet politikası pompalamıyor. Sadece, camp’in, kitsch’in platformu olarak kendisinden bekleneni veriyor. Akşam televizyonda sakallı diva’yı izleyen toplumların “yoldan çıktığına” (ne demekse) dair de bir emare yok.

Kaldı ki, söz konusu kadın gibi giyinen, erkek mi kadın mı olduğu belli olmayan karakterlerle Türkiye’nin verdiği sınavsa hepimiz TRT arşivine girip yıllarca ülkeye yeni yıl mesajını kimin verdiğini hatırlayabiliriz. Bakalım, Zeki Müren de bizi görecek mi?

http://www.diken.com.tr/oray-egin-eurovision-bir-cinsiyet-politikasi-pompalamiyor/

Stockholm'deki Avrupa Onur Haftası yürüyüşüne 45 bin kişi katıldı

$
0
0
Bu yıl İsveç'in başkenti Stockholm'de düzenlenen Avrupa Onur Haftası, kent merkezindeki 45 bin kişilik yürüyüşle sona erdi.


Avrupa'daki LGBTİ+ örgütlerinin üst kuruluşu EPOA'nın önerisi üzerine bu yıl İsveç'in başkenti Stockholm'de düzenlenen Avrupa Onur Haftası, kent merkezinde gerçekleşen 45 bin kişinin katıldığı bir yürüyüşle sonlandırıldı.

Evrensel'in haberine göre; Cumartesi günü belediye binası önünde başlayan yürüyüşe katılan sendikalar, kiliseler, meslek örgütleri, göçmen grupları, kendi flama ve talepleriyle kortejlerde yer aldı. İsveç Başbakanı Stefan Löfven de elinde gökkuşağı bayrağıyla yürüdü.

LGBTİ+'ların haklarını tanımayan ülkeleri kınamak için bir grup da ağızlarına siyah bantlar takarak yürüyüşte yer aldı. Bu grupta yer alanlar, Onur Yürüyüşlerini yasaklayan ve LGBTİ+'lara polisin saldırdığı Türkiye'yi kınayan dövizler de taşıdı.

Bu arada Nazi Kuzey Direniş Hareketi üyesi ve sempatizanı bir grup, yürüyüşü sabote etme girişiminde bulundu. Polis, 12 Nazi ile onlara taş atan bir kişiyi gözlatına aldıktan sonra serbest bıraktı.

HOMOFOBİYLE MÜCADELE İÇİN YENİ YASA

Öte yandan Avrupa çapında düzenlendiği için Avrupa ve dünyanın  diğer ülkelerinden gelen katılımcıların da yer aldığı festivalde, LGBTİ+'ların sorunlarını ele alan konferans, panel ve sinema gösterimleri düzenlendi.

Eşit Cinsel Haklar Federasyonu (RFSL) tarafından düzenlenen panele de ırkçı ve göçmen karşıtı İsveç Demokratları'nın dışında parlamentoda grubu bulunan 7 partinin liderleri katıldı. İsveç Demokratları, LGBTİ+'lar ve göçmenlere yönelik olumsuz tutumlarından dolayı panele davet edilmedi.

Panele konuşmacı olarak katılan siyasi parti liderleri, toplumda hoşgörünün azaldığı, homofobinin engellenmesi gerektiği ve bunun gerçekleşmesi için de yeni bir yasanın parlamento gündemine getirilmesi üzerinde görüş birliğine vardı.

Irkçı ve Nazi örgütlerin yasaklanması da liderlerin gündemindeydi ancak bu konuda mutabakat sağlanamadı. Başbakan ve Sosyal Demokrat İşçi Partisi Başkanı Stefan Löfven, Nazilerin İsveç'te yerleri olmadığını ve yasaklanmaları gerektiğini savunurken Sol Parti Lideri Jonas Sjöstedt'in, Nazilerin örgütlenmesini "örgütlenme özgürlüğü" kapsamında sayarak bunu kısıtlayacak girişimlere karşı olduğunu söylemesi dikkat çekti.

'NAZİZM DÜŞÜNCE DEĞİL İNSANLIK SUÇUDUR'

Liberal Parti lideri Jan Björklund ise Nazileri sokaklardan uzakta tutmak için mevcut yasaların yeterli olduğunu belirtti. Nazizmin bir düşünce değil bir insanlık suçu olduğunu söyleyen Merkez Partisi Lideri Annie Lööf de faşist ve ırkçı örgütlerin yasaklanması gerektiğini ifade etti.

Hristiyan Parti lideri Ebba Busch-Thor da Nazi ve LGBTİ+ karşıtı örgütlenmeleri eleştirdikten sonra "İsveç Demokratları'nın değer yargılarımızı terk etmemiz için baskı yapmasına izin vermemeliyiz" dedi.

ORDUDAN LGBTİ+ KAMPANYASI

Onur Haftası dolayısıyla kampanya yürüten İsveç Silahlı Kuvvetleri'nin, Stockholm metro istasyonlarına astığı ve gazetelere verdiği ilanlarda, yüzlerini gökkuşağı renkleriyle boyayan kadın ve erkek askerlerin resimleri bulunuyordu.

Projenin sorumlusu Nemo Stjernström, görevlerinin tüm İsveçlileri savunmak olduğunu belirterek "Normal olarak kamuflaj yapmak için yüzümüzü boyarız. Ama bu durumda tersini yapıyor ve  görünmek istiyoruz" dedi.

FİLİSTİNLİLERDEN 'İSRAİLLİ ŞARKICI' TEPKİSİ

Bu yıl festival dolayısıyla düzenlenen konserlerde İsrailli Şarkıcı Netta Barzilai'ın Avrupa Onur Haftası kapsamında İsveç'te sahne alması tepkiyle karşılandı.

Barzilai, Portekiz'in başkenti Lizbon'da düzenlenen 63. Eurovision Şarkı Yarışması'nda 'Toy' adlı şarkısıyla İsrail'i temsil ederek birinci olmuştu. Gazetelere verdiği söyleşilerde İsrail için çalışma yapmayı bir görev olarak gördüğünü söylemişti.

Yazılı bir açıklama yapan Filistin Grupları, Barzilai'yı İsveç'e davet eden Onur Festivali yetkilileri ve konser programını organize eden İsveç Devlet Televizyonu'nu eleştirdi, konserleri iptal etmeleri çağrısı yaptı.

Filistin Grupları Başkanı Kerstin Andersson da İsveç Devlet Televizyonu'nun "Birleşmiş Milletler kararlarını hiçe sayan, bir başka ülkeyi işgal eden ve ayrımcılık yapan bir ülkeyi temsil eden" bir sanatçıya ev sahipliği yapmasının rahatsız edici olduğunu söyledi.

Barzilai'nin "her 8 saate bir çocuğu hapseden bir ülkenin" reklamını yaptığını belirten Andersson, İsveç Devlet Televizyonu yöneticilerine "Eğer 1980'li yıllarda İsveç Devlet Televizyonu en iyi yayın saatlerinde Güney Afrika'nın apartheid rejimi tarafından finanse edilen bir beyaz sanatçıya yer verseydi ne olurdu?" sorusunu yöneltti.

http://www.etha1.com/Haberler/stockholmdeki-avrupa-onur-haftasi-yuruyusune-45-bin-kisi-katildi/18/3825

45 yaşındaki Pakistanlı adam, 10 yaşındaki erkek çocuğa...

$
0
0
Arkadaşları annesine haber verdi! Vücudunu öperek...

Kocaeli'nin Darıca ilçesinde evine aldığı 10 yaşındaki erkek çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen Pakistan uyruklu Muhammed İ. (45) gözaltına alındı.

Olay bugün öğleden sonra, Kazım Karabekir Mahallesi'nde meydana geldi. 33 yaşındaki H.E. polise yaptığı şikayette, Pakistan uyruklu Muhammed İ.'nin 10 yaşındaki oğlu M.A.E.'ye cinsel istismarda bulunduğunu iddia etti. Eve dönüştürülen dükkanda yaşayan ve yürüyemeyen Muhammed İ. şikayet üzerine gözaltına alındı. Anne H.E. cinsel istismarı oğlunun arkadaşlarının haber verdiğini belirterek, şüpheli Muhammed İ.'nin bakkala gönderdiği M.A.E.'nin vücudunun bazı yerlerini öptüğünü söyledi. Anne H.E., daha sonra korkan oğlunun şüphelinin elinden kaçtığını belirtti.

Polis tarafından gözaltına alınan Muhammed İ.'nin ifadesinin alınması için tercüman arandığı öğrenildi. Soruşturma sürdürülüyor.

http://www.gazetevatan.com/arkadaslari-annesine-haber-verdi-vucudunu-operek--1189011-yasam/

Yakışıklı ve yetenekli balet Erhan Güzel, Don Kişot ile Bodrum Bale Festivali'nde!

$
0
0

Protein ağırlıklı besleniyorum ve yaptığım iş çok fazla efor gerektirdiği için çoğu insandan daha fazla yemek yememe rağmen, saat 16:00'dan sonra yemek yemiyorum. Ekmek, şeker ve gazlı içecek gibi gıdalar hayatımda hiç yok. Günlük bale derslerim olmasına rağmen, çalışmadığım tek günde de barre ya da pilates aktivitelerimi yapıyorum. Çok disiplinli bir yaşamımız var. Beslenme, spor ve uyku düzenimizin oldukça kontrollü olması gerekiyor.




"Kocam dantelli tanga giyiyor"

$
0
0
Bir otelde müdür olarak çalışan 9 yıllık kocası Ş.B.’nin evde kadın iç çamaşırları, kadın çorapları, mini etekler ve topuklu ayakkabılar giyip kadınsal davranışlar sergilediğini iddia eden ev hanımı N.B., boşanma davası açtı. N.B.’nin avukatı, “Müvekkilim evde makyajlı, külotlu çorapla ve dantelli tangasıyla eşini gördüğünde sinir krizi geçirip hastaneye kaldırılmıştır” dedi. Davalı kocanın avukatı ise cevap dilekçesinde, “Davacı N.B., kocasının farklı cinsel tercihlerinin olduğu imasında bulunmakta ve bunu şantaj konusu yapmaktadır” dedi.

Afili.

Gaziosmanpaşa Aile Mahkemesi’ne açılan davada 9 yıllık evli olan Ş.B, ile N.B.’nin bu evliliklerinden çocuklarının olmadığı belirtildi. Dava dilekçesindeki iddialara göre davalı koca Ş.B. son iki yıldır evde kadınsal davranışlar sergiliyor. Evde makyaj yapıp, kadın iç çamaşırları, mini etekler, kadın çorapları ve topuklu ayakkabılar giyiyor. İddiaya göre Ş.B., işe giderken bile gömleğinin altına kadın iç çamaşırları giyiyor.

Eşinin durumuna üzülen N.B. konuşmak istese de şiddete maruz kaldı. En son kocasını evin içinde dantelli tangası, makyajlı ve külotlu çorapla gören N.B., sinir krizi geçirdi. Hastaneye kaldırılan N.B. tekrar eve geldi. Eşiyle kavga edince son çare olarak ailesinin yanına sığındı.  Müvekkilinin bu durumuna artık katlanamadığını dava dilekçesinde anlatan N.B.’nin avukatı, “Müvekkilim psikolojik bunalıma girmiştir. Artık evliliği sürdürmek istememektedir. Tarafların boşanmalarını ve 200 bin lira tazminatın davalıdan tahsilini istiyoruz” dedi.

“ERKEKLİK ONURUNU ZEDELİYOR”

Eşinin iddialarının asılsız olduğunu cevap dilekçesinde anlatan Ş.B., karşı dava açtı. Asıl kusurlunun eşi N.B. olduğunu cevap dilekçesinde belirten Ş.B.’nin avukatı, “Davacı N.B. de bile bile sürekli olarak müvekkilime “Sen erkek misin? Bana bir çocuk dahi yapmadın” diyerek müvekkilimin erkeklik onurunu zedeleyen ağır hakaretlerde bulunmaktadır. N.B., evliliklerinin ilk yılından itibaren müvekkilim ile ailesine karşı olumsuz tutum ve davranışlar sergilemiştir. N.B. müvekkilimin işte olduğu bir saatte evde bulunan takıları ve müvekkilime ait kişisel kolyeyi de alarak evi terk etmiştir. Karşı tarafın müvekkilimi cinselliğe yönelik asılsız iddiaları kişilik haklarına ağır saldırı teşkil etmektedir. Bu nedenle 100 bin lira manevi tazminata hükmedilmesini talep esiyoruz. Davacı müvekkilimin farklı cinsel tercihlerinin olduğu imasında bulunmakta ve bunu şantaj konusu yapmaktadır. Karşı davamızın kabulüne ve tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ediyoruz” dedi.

SUÇLANAN KOCA: MADDİ DURUMU BENDEN İYİ OLDUĞU İÇİN ONU TERCİH ETTİ

Eşinin iddialarıyla ilgili Hürriyet’e açıklama yapan davalı Ş.B. şunları söyledi:

“İddiaların yalan olduğunu kanıtlayan tüm belgeleri ve eşimin sevgilisiyle çekilmiş fotoğraflarını mahkemeye sundum. Eşim N.B., cep telefonu ile sürekli gizli görüşmeler yapıyordu. Başkalarıyla mesajlaştığını da gördüm. Birkaç defa sıkıştırdığımda ailemle görüşüyorum diye cevap veriyordu. Evde nereye gitse telefonunu 5 dakika yanından ayırmıyordu. Telefonu şifreliydi. Ansızın gittikten sonra her şey açığa çıkmaya başladı. İhanete uğradığımı ulaşmış olduğum resim ve videolardan öğrendim. Bunu da mahkemeye delil olarak sundum. Ayrıca kendisi ve ailesi sürekli tarafımdan para koparmaya çalışmıştır. İddialarının hepsi yalandır. Sevgilisinin maddi durumu benden iyi olduğu için onu tercih etti” dedi.
Özge Eğrikar

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/bosanma-davasinda-sok-ifadeler-kocam-dantelli-tanga-giyiyor-40921705

Mustafa Ceceli'ye büyük şok! Mahkeme reddetti

$
0
0
İNTİZAR’ın aleyhinde aldırdığı koruma kararına itiraz eden Mustafa Ceceli, mahkemeden “ret” yanıtı aldı.


Ünlü şarkıcı, eski eşi Sinem Gedik ve İntizar’a 2 ay süreyle kendisine yaklaşmaması için karar çıkartmıştı. Ceceli’nin bu kararına karşı İntizar da 2 aylık koruma kararı aldırmıştı. İntizar’ın aldırdığı karara avukatı aracılığıyla itiraz eden Mustafa Ceceli’nin dilekçesinde şu ifadeler yer aldı: “Karşı tarafın ifadeleri yalandır. Mahkemeyi yanıltmaya çalışmıştır. Karşı taraf ile müvekkilin eşi arasındaki ilişki 3. şahıslar açısından tehlike oluşturmaktadır. Mahkemenin müvekkil aleyhine verdiği karar kaldırılsın.” Ancak mahkeme Ceceli’nin itirazını reddetti. 

Özge Eğrikar

http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/magazin/mahkeme-mustafa-ceceliyi-reddetti-40921682

Juan Betancourt

Eşcinsel lobisi TRT’ye, Newsweek Türkiye’ye karşı(Dikkat, Homofobi!)

$
0
0
“Eşcinsel lobisi” evet… Üstelik Fransa, İngiltere, İsrail ya da Amerika’daki kadar olmasa da ülkemizde de epey güçlülerdir. Moda, sinema, medya, kültür yönetimi gibi alanlarda hatırı sayılır bir etki alanları vardır.

Malum, lobi demek sadece üyeler arası dayanışma demek değildir. Bir çeşit girişkenlikle, hatta bir çeşit agresyonla karşıtlarını yıpratmaktan tutun hak etmese bile kendilerinden olanı parlatmaya kadar geniş bir çalışma alanları vardır. Ve elbette adı konulmuş, yürüyedurdukları bir hedefleri.

TRT Genel Müdürü İbrahim Eren’in içinde Eurovision’a da değindiği bir toplantının notlarını okurken “yarına kalmaz eşcinsel lobisi devreye girer” demiştim. Zaman şaştı biraz. 24 saatten fazla sürdü Eren’i söylediklerine pişman etme girişimleri.

Aslına bakılırsa çok aptalca bir girişimdi ama memleketin bu tip meselelerde hemen ayrışması o kadar kolay oluyor ki, istedikleri zemini hemen elde ettiler.

Girişimi anlatacağım tabii ama önce Eren’in sözlerini hatırlayalım: “Eurovision’a şu anda katılmayı düşünmüyoruz. Oylama sistemi gibi gerekçelerimiz var. Bir de kamu yayıncısı olarak, Avusturyalı birinci olan sakallı, etekli, cinsiyet kabul etmeyen, herhangi bir cinsiyeti olduğunu söylemeyen, ‘aynı anda hem erkeğim hem kadınım’ diyen birini saat 21.00’de, çocukların seyrettiği bir zamanda ben canlı yayımlayamam ki…”

Gelelim o acıklı girişime. Yani Eren’in sözlerinden kısa bir süre sonra TRT Çocuk Televizyonu’nda yayınlanan bir çizgi filmde “hayvana cinsel istismar” yapıldığı yaygarasına.

İlgili çizgi filmin ilgili sahnesini TRT Çocuk logosuyla defalarca izledim. Eşeğini fırtınadan kaçırmak isteyen kahramanın sahnesinden “hayvana cinsel istismar” fikri çıkarabilmek için ciddi ciddi aklınızı peynir ekmekle yemeniz gerekir. Ama ne gam! Nasıl olsa mesele TRT ve algılarını da tepkilerini de son derece kolayca manipüle edebileceğiniz bir kitleye sahip bunu haber diye yapanlar.

Birazcık insafları, vicdanları ve ahlakları olsa “çocukların cinsel oryantasyonları konusunda, güzellik anlayışları konusunda, ahlakları konusunda yapılan kimi rezillikler arayacaksanız TRT’nin değil Disney’in, Cartoon Network’un falan yaptığı kimi çizgi filmlere bakın” derdim ama boşa demiş olacağımı biliyorum. Yine de ciddiye alan olursa diye söyleyeyim. Kendini kedi zanneden ve öyle mutlu olan bir çocuk fikri mesela korkunç bir fikirdir. Cinsiyetleri bilerek tanımlanmayan karakterlerin yer aldığı Disney çizgi filmleri korkunç çizgi filmlerdir. Aşkın her çeşidinin yaşandığı Amerikan çizgi filmleri korkunç çizgi filmlerdir. Titeuf rezaletini zaten geçtik de Pokemon’a, hatta Teletabiler’e bakınca bile korkunç cinsel göndermeler bulmak mümkündür.

Eh, eşcinsel lobisi faaliyetlerine devam eder de Newsweek boş durur mu? Biri TRT’yi diğeri de Türkiye’yi açık açık tehdit ediyor.

Aslında Newsweek’de Jonathan Watchel ve Albert Watchel imzasıyla yayınlanan “Türkiye’ye acilen müdahale edilmeli” çağrısı meselenin ne olduğunu o denli net şekilde koyuyor ki ortaya.

Mesele “bizim istediğimiz gibi olmazsanız bunu size ödetiriz” meselesidir. Yani diyorlar ki “tüm dünyayı Türkiye’nin üzerine saldırtmak için elimizden geleni yapacağız. Çünkü Türkiye istediğimiz gibi davranmıyor. Global emperyalizm ile didişiyor.”

Yine işin alıştığımız yanı ise, Newsweek’in bu “diz çökme çağrısı”nı hararetle destekleyenlerin antiemperyalist (!) solcu molcu tipler olması. Emperyalistlerin ülkelerini tehdit etmeleri onlar için mutluluk kaynağı. Muazzam bir düzey kaybı, muazzam bir düşüklük içerisinde Türkiye’de sol.

Newsweek’in savurduğu tehdide gelince… Maduro’ya suikast girişimiyle bu tehdidi yan yana okumamız gerekir. Tıpkı ikinci Tahrir’le Gezi’yi yan yana okumamız gerektiği gibi. Ve sıkı durmamız gerekir. Her zamankinden daha sıkı…

NOT: Cumartesi günü bu sütunlarda yayınlanan “Amerikan Teali Cemiyeti” yazımda zararlı örgütleri sayarken Teali İslam Cemiyeti’ni de araya katmıştım. Tabii, bu tip “yeri dar” yazılarda kastınız anlaşılsın diye uğraşırken bazen başka bir gerçeği göz ardı ediyor, pas geçiyorsunuz. Teali İslam Cemiyeti “günün sonunda” verdiği resimle değil, geçirdiği tarihsel süreçle anılmayı ve ortaya konulmayı hak ediyor doğrusu. Bu yüzden iki şey yapacağım nasipse. İlki, Sadık Albayrak Ağabeyin önemli kitabı “Meşrutiyet İslamcılığı ve Siyonizm”den hareketle bir Teali İslam Cemiyeti yazısı yazacağım. İkincisi ise sonbaharda kitabın yazarıyla Cins’te bir söyleşi yapacağız nasipse. Derdimiz, hakikate sadakattir, gayrısı değil vesselam.

https://www.yenisafak.com/yazarlar/ismailkilicarslan/escinsel-lobisi-trtye-newsweek-turkiyeye-karsi-2046765

Justin Trudeau, Onur Yürüyüşü’nde bayrak salladı

$
0
0
Eşcinsellerin haklarının aramak için bir kutlama şeklinde düzenlenen Onur Yürüyüşü Kanada'nın Vancouver kentinde gerçekleşti. Geçtiğimiz yıllarda da etkinliğe katılan Kanada Başbakanı Justin Trudeau da ön sıralarda bayrak salladı, farklı kostümlerle etkinliğe gelenlerle fotoğraf çektirdi.


Kanada’nın Vancouver kenti önceki gün Onur Yürüyüşü’ne ev sahipliği yaptı. Türkiye son birkaç yıldır resmi olarak gerçekleşmeyen bu etkinliğin Kanada’da düzenlendiği sırada Kanada’nın Başbakanı Justin Trudeau da kentteydi. Onur Yürüyüşü’ne katılan Trudeau böylelikle 5. kez etkinliğe katılmış oldu.

Kanada Başbakanı, katılımcılarla selamlaştı ve sık sık fotoğraf çektirdi.
2016 yılında başbakan olarak görev sırasında Onur Yürüyüşü’ne katılan ve bu alanda ilk başbakan olan Trudeau’ya bakanları Harjit Sajjan, Chrystia Freeland ve Jody Wilson-Raybould ile birlikte vekiller eşlik etti. Katılımcılarla fotoğraf çektiren Trudeau, “Vancour’daki Onur Yürüyüşü’ne geri dönmek çok heyecan verici. Bu camia için çok önemli bir etkinlik” dedi. Trudeau, eşcinsel hakları hakkında daha fazla adımlar atmayı planladığını dile getirdi.

https://www.sozcu.com.tr/2018/dunya/justin-trudeau-onur-yuruyusunde-bayrak-salladi-2559417/

'İstenmeyen' olarak değil açık kimliğimle avukatlık yapmak istiyorum

$
0
0
24 yaşındaki trans birey Efruz, cinsiyet değiştirme ameliyatı için bir bağış kampanyası başlattı. Bu ameliyatın hayati bir mesele olduğunu söyleyen Efruz destek vereceklere, “İstemedikleri bir bedene hapsolduklarını düşünsünler” dedi.

Deniz Işık 
Fotoğraflar: Kurtuluş Arı


Beyaz dar kotunun üzerine giydiği pembe bluzu ile karşıladı bizi Efruz. Üniversite yıllarımdan tanıdığım, Toprak Cingöz'ün kampanyası ile tesadüfen değişiminden haberdar olduğum Efruz'un Nişantaşı'ndaki evindeyiz. Okulda bulunduğum dönemde her daim duyduğum ve zihnime kazınan şen kahkakasının altında neler gizli olduğunu ise bugün öğrendim. Sohbetimize arada Efruz'un kedisi Cevriye ve yavruları da dahil oldu.

24 yaşında trans bir kadın olan Efruz cinsiyet değiştirme ameliyatı için bir bağış kampanyası başlattı. Onu hayatta en çok üzen soruyu benimle paylaştığında ne kadar sarsıcı bir sohbetin içinde olduğumuzu anladım. Trans kadın topluluğunun içinde sorulan soru şuydu: “Seni bu şekilde okula alıyorlar mı?”

Sohbetimiz sırasında neredeyse gözlerimizi ayırmadan konuştuğumuz için söyledikleri fazlasıyla içime işledi. Umarım yaşananları size de aynı etkileyicilik ile aktarabilirim. Buyurun bu cesaretli kadının öyküsüne...

-Kendini okuyucularımıza tanıtır mısın?

Merhaba ismim Efruz. 24 yaşında trans bir kadınım. İlköğretim ve liseyi Malatya'da okudum. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuyorum. Trans ve LGBTİ hakları aktivistiyim. Aynı zamanda mülteci hakları için de çalışma yürütüyorum.

Biraz Malatya'da buraya gelişimi anlatayım istersen. Buraya ilk geldiğim zaman kalmaya başladığım erkek yurdunda birçok sebepten ötürü sorun yaşadım. Yurtta hiç arkadaşım yoktu, benimle konuşan bir kişi de yurt yönetimi tarafından uyarılmıştı. Sonrasında da yurttan atıldım zaten.

En eski travmatik anı: 'Bunu bir daha erkek yapalım'

Aslında üniversiteye  ilk başladığım zaman kimliğimin farkında değildim. Malatya'dayken de kimlik bunalımı yaşıyordum. Henüz daha beş yaşındayken ailem bende bir "anormallik" olduğunu düşünerek psikiyatriste danışıyor. Psikiyatrist de ben de "anormallik" olduğunu söyleyerek, "Bunu bir daha erkek yapalım" diyor. Reçete olarak da şöyle bir şey öneriyor; yanında küfür edin,  babası ve babasının arkadaşları ile maça gitsin, annesi ile ilişkisini kısıtlayın. Ailem de reçeteye ikna olarak uygulamalara başladı. Bu benim en eski travmatik hikayem.

"İstenmeyen olduğumu ergenliğimde anladım"

Sonrasında ilköğretime başladım. Orada da akranlarım tarafından farklı şekilde şiddete maruz kaldım. Ailem erkek olmam ve erkeklerle arkadaşlık etmem için çabalıyordu. "Öyle yapma, böyle oturma, onu sen giyemezsin, bununla oynayamazsın" diye uyarılar alıyordum. Ergenliğe girene kadar ne olduğunu anlamadım açıkçası. Bir sorun olduğunun farkındaydım, mutsuzdum ve istediğim şekilde yaşayamıyordum. Ne zaman ergenliğe geçtim, cinselliğimi keşfettim. O dönemde istenmeyen olduğumu, olması gerektiği gibi olmadığımı fark ettim. Tırnak içinde yine.

-Kendin ile ilgili farkındalığın ne zaman başladı?

Farkındalığım 12-13 yaşlarında başladı. O zaman anladım ki yaşamış ve yaşamakta olduğum şeyler "benim"le alakalı şeyler. Yaşamak istediğim hayat şeklim, oynamak ve giymek istediklerim şiddet ve ayrımcılığa maruz kalmama neden oluyordu. O andan itibaren gizlenmeye karar verdim.

Lise hayatımı sürekli kendime şiddet uygulayarak geçirdim. Düzenli olarak her akşam "bugün nasıl oturdun, kimlerle konuştun, yarın ne giymem gerekiyor" diye düşünüyordum. Normal olursam tüm bu sorunlarımın sona ereceğini sanıyordum.  Düzenli olarak üniversiteye kadar kendime işkence etmeye devam ettim. Şimdi dönüp bakıyorum da hiçbir heteroseksüel, hayatı boyunca böyle şeyler düşünmüyor ama ben her gece yatmadan önce dakikalarca "keşke şu kelimeyi söylemeseydim, keşke elimi öyle koymasaydım" diye düşünüp bütün gün kendime zulmediyordum. Bu korkunç bir şey aslında.

"Eğer çok güçlü olursam kimse bana zulmedemez diye düşünüyordum"

Üniversiteye ilk başladığım zaman öğrenci hareketi ve insan hakları mücadelesi ile tanıştım. (Gülümsüyor) Aslında ben avukat olmaya ortaokul son sınıfta karar vermiştim. Çünkü çocukluğum, ergenliğim ve lise hayatım boyunca sürekli içinde bulunduğum durumdan kurtulmak için çözüm aradım. Hayatımı olağanlaştırmak adına bulduğum çözümlerden biri de güçlü olmaktı. Eğer çok güçlü  olursam kimse bana zulmedemez, ne yapmam gerektiğini söyleyemez, ne istersem yapabilirim diye düşündüm.

Çocukluğumdan beri hiçbir zaman fiziksel olarak güçlü olmadım. Bu yüzden bilginin gücüne inandım, yapabileceğim başka bir şey yoktu. Sürekli başarı bursları kazanan bir çocuktum. Bu şekilde işler biraz daha kolaylaşmıştı sanırım. İnsanlardan takdir toplamaya başlamıştım. Bilgili ve bir yerlerde başarı sağlamış bir çocuk olunca insanlar daha sessiz kalıyorlar.

Avukat olan kuzenimin statü sahibi olduğunu, insanların ona saygı gösterdiğini ve çok güçlü olduğunu fark ettim. Konuştuğumuz zaman haklarının bilincindeydi, bu beni çok etkilemişti. O zaman dedim ki "ben avukat olacağım, haklarımı bileceğim, kimse benim haklarımı çiğneyemeyecek." Ezilen herkesin yanında olacağım diye bir karar aldım.

Üniversitede hak mücadelesi verirken bir süre sonra kendim, kimliğim, haklarım için  bir şey yapmadığımı fark ettim. Ezilen insanlar için mücadelede ediyordum ama kendim için bir şey yapmıyordum.

-Bastıyordun kendini?

Aynen öyle. Çünkü kimliğini kabullenmek sanıldığı gibi kolay bir şey değil. Bu transfobi dediğimiz şeyin kendisi. Doğduğumuz andan itibaren bize bu işlenmeye başlanıyor. Translar da bu toplumun bir parçası, ben de bu toplumun bir parçasıyım. Transfobi benim içime de işlenmiş bir durumdaydı. Trans olduğunuz zaman ekstra bir bilinç ile doğmuyorsunuz. O yüzden bundan azade olmuyorsunuz. Sizde bunu yeniden üretir ve sürdürür hale getiriyorsunuz. Açılmam çok kolay olmadı bu yüzden.


"Ben transım dediğin andan itibaren bütün hayatın değişiyor"

İlk dönem trans haklarının, LGBTİ haklarının insan hakları olduğunun farkındaydım. Bu alanda bir çalışma yürütülmeli ve burada mücadele edilmeli. Bir şekilde bunun içerisindeydim ve bir sürü insanla dayanışma gösteriyordum. Ama mesele kendi kimliğim olduğu zaman o çok daha sıkıntılıydı. “Ben transım” dediğin andan itibaren bütün hayatın değişiyor. Yani hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Ben kabul etmesem, transım demesem de yaşadığım bir şiddet ve ayrımcılık vardı. Çünkü 5 yaşında beni psikiyatriste götüren ailem, lisede bana şiddet uygulayan akranlarım farkındaydı. Sen ne kadar inkar edersen et pek fazla da gizleyemiyorsun açıkçası. Eğer eşcinselsen falan da bir yere kadar. Trans ise özellikle çok zor.

-Yaşadığın şiddet ve ayrımcılık karşısında tırnak içinde normal olmadığını anlamıştın. Trans kimliği kabullenme sürecin nasıl oldu peki?

Gezi Parkı eylemlerinde LGBTİ Blok oluşumu ile haşır neşir olmaya başladım. Başka translar ve LGBTİ aktivistleri ile tanıştım, anket çalışmalarına dahil oldum.

-İlk adımın o zaman Gezi ile başladı...
Evet, kendi kimliğimi kabullenmekten bahsediyorsak. Kendime şunu söyledim, "Başka bir trans için mücadale ediyorsun ama kendinin trans olduğunu kabul etmiyorsun" Bu korkunç bir öznefret. O andan itibaren kendimle barıştım. Trans olarak açılmam biraz aksadı. Önce internette okumalar yaptım. Ama ortalıkta bir sürü yalan yanlış bilgiler dolaşıyor. Okumalarımda şunu gördüm:

"Kendi bedeninle barışıksan ve hemcinsinden hoşlanıyorsan eşcinselsindir, eğer kendi bedeninden nefret ediyorsan transsındır."

Bu bilgiler ışığında düşündüm. Bedenimde bir değişiklik istiyordum ama bedenimden nefret etmiyordum. Böylece trans olmadığıma karar verdim. Heterenormatif bir dünyaya doğuyorsun, okullarda doğru düzgün cinsellik eğitimi verilmiyor, diğer bütün kimlikler yadsınıyor, tek kimlikçi bir zihniyet üzerinden ilerliyor. O yüzden insanlar trans nedir, eşcinsel nedir bilmiyorlar. Sen kendin de trans olsan bilmiyorsun. Bildiğim tek şey heteroseksüel bir erkek olmadığımdı.

Uzunca bir zaman kimlik bunalımı ve  buna bağlı depresyon geçirdim. Bedenimde değişiklik istediğim için kendimden nefret etmek zorunda değildim. Trans olduğumu kabullenmenin ardından açılmaya karar verdim. 7 ay kadar önce başladı sürecim.

"Üç buçuk ay evden hiç çıkmadım"

-Herkese karşı içindeki "beni"çıkarmaya karar vermişsin. Bu cesur adımının ardındaki değişim sürecinde neler yaşıyorsun?

Şimdi yedi aydır da bir şekilde sürecimi devam ettiriyorum. Trans olarak açıldıktan sonra bütün hayatım değişti tabii ki. Sokakta yaşadığın şiddetin ve tacizin şekli bile değişiyor. Sürece başladıktan sonra yaklaşık üç buçuk ay, belki biraz daha fazla evden hiç çıkmadım, kimse ile görüşmedim bakkala ekmek almaya bile gitmedim. Hiçbir şey yapmadım, işsiz kaldım o süreçte. Hem okuyup hem de çalışan bir öğrenciyim. Çıkmadım, çünkü dışarıda korkunç bir sosyal zorbalık var. Israrcı bakışlara maruz kalıyorsunuz. Herkes tarafından sonu gelmez bir biçimde devam ediyor. Bu bakışlar sana "Sen buraya ait değilsin, burada istenmiyorsun" mesajı veriyor. Uzun uzun bakıyorlar. Gündüz vakti kamusal alana ait değilsin. Ve yani maalesef çok ağır ve çok ikna edici bir süreç, baskı bu.

-Üç buçuk ay sonra seni evden çıkmaya ne ikna etti?

Psikoterapiye başladım. (Gülümsüyor) Psikoloğa giderken mecbur evden çıkmak zorunda kaldım. İlk etapta arkadaşlarımla birlikte psikoloğa giderken terapilerimi de akşama ayarlamıştım, çünkü gündüz vakti dışarı çıkmak benim için korkunç bir fikirdi. Bir ayın sonunda daha dışarı çıkabilir hale geldim. Politik olarak bilgili bir insanım ve kendimi ikna etmem bir nebze daha kolay oldu. “Yanlış bir şey yapmıyorsun, hatalı değilsin, kusurlu değilsin. Onlar zorbalar ve fobik insanlar, pes etmemem lazım” diye kendime telkinlerde bulunuyordum. Gündüz ilk dışarı arkadaşıma kahvaltıya gittim.

Heteroların hayatlarındaki küçük şeyler translar için büyük hikayeler

Gündüz dışarı çıksanız ayrı, akşam dışarı çıksanız ayrı. Gündüz çıktığında insanların bakışları ve arkandan konuşmaları yoruyor bir süre sonra. İnsanlar şunu görsünler istiyorum, üniversitede mesela açık kimlikli, görünür olan bir trans görmüyoruz. Neden görmüyoruz? Benim kampüsümde 50 bin kadar öğrenci okuyor, benim dışımda açık kimlikli trans birey yok. Bu dönem okula gitmedim geldiyse affola. (Gülümsüyor) Neden yok? Translarda daha mı başarısızlar, hayır.

Eşitlik yok okullarda, transların eğitimine devam edemeyeceğini telkin ediyorlar. Seni buna ikna ediyorlar. Gündüz mesela toplu taşıma kullanıyorsunuz. Siz buraya gelirken metroya, otobüse bindiniz. Bu bütün hetero insanların yaptığı olağan şeyler, akbilini basıyor geçiyor. Hiç düşünmemiştir otobüse binsem mi, binmesem mi diye. Peki hiç trans birey görüyor musunuz toplu taşımada, göremezsiniz. Çünkü translar yürürler ya da paraları varsa taksiye binerler. Toplu taşıma araçlarını neden kullanmıyorlar? Kamusal alanlarda korkunç bir şiddete maruz kalıyoruz. Etrafınız açılıyor belki fiziksel, sözsel olarak şiddet uygulamaya başlıyorlar. Yapabileceğin bir şey yok. İnsanlar bunu görsünler istiyorum. Siz hetero insanların hayatlarındaki olağan şeyler biz translar için aslında büyük hikayeler.

"Bilet alıp maç izlemek trans bir arkadaşım için bir rüya"

Bir arkadaşım var mesela fanatik Beşiktaşlı. Senelerdir de maçlarını izler. Trans bir kadın kendisi. Bilet alıp maçı stadyumda izlemek onun için bir rüya. Bu onun en büyük hayali. Her maçı yüzbinlerce insan izliyordur,içlerinde kaç trans var? Yok. Bir bilet alıp maça gitmek neden hayal? İnsanlar bunu görsünler istiyorum. Sosyal hayat öyle hızlı öyle olağan akıyor ki günlük hayatta trans görmememiz bize tuhaf gelmiyor. Belli saatlerde, belli mekanlarda transları görmeye alışmışız. Gündüz neden görmüyoruz diye sormuyor kimse.

Akşam dışarı çıktığınızda da daha farklı değil. Akşam bir yürüyüş yapmak isteseniz bin tane adam peşinize takılıp sizi taciz ediyor. Çünkü seks işçisi olduğumuzu düşünüyor. Sürekli sizinle pazarlık yapmaya çalışıyorlar, sesinizi yükseltip kovalamaya çalışıyorsunuz, pazarlığı sürdürmeye devam ediyor.

Kafasında şu var çünkü: Her trans kadının bir fiyatı vardır. Sen sesini yükseltirsen ve olay kamusal alana  taşarsa bu sefer yine sen suçlu oluyorsun. Seks işçisi olarak görünmek değil benim gocunduğum mesele. Benim problem ettiğim şey şu, kiminle tanışırsan tanış herkesin aklında şu soru beliriyor. "Seks işçiliği yapmıştır, ya da yapıyordur" Herkes transların seks isçiliği ile haşır neşir olduğunu biliyor. Neyin onları buna sürüklediğini de düşünüyorlar mı?

Translar zorunlu bırakılıyorlar. Sosyal hayatta bir işte çalışsanız ya da mesleğini yapmanız çok zor. Her yıl on binlerce öğrenci mezun oluyor. Avukat, hakim ve savcı trans kadın göremiyoruz. On binlerce insanın içinde bir trans bireyin çıkmaması mümkün mü? Ben biliyorum mesela hukuk fakültesi mezunu olup zorunlu olarak seks işçiliği yapan trans kadın. Katledilen Hande Kader, müttercim tercümanlık bölümü öğrencisiydi.

-Başlarda ailenin uyguladığı cinsiyetçi yöntemleri anlattın. Şimdi bir değişikil var mı, ailenden destek alıyor musun?

Aileme açıldım, annemle ara sıra yalnızca telefonda görüşüyoruz, kuzenim yanımda. Onun dışında kimse ile görüşmüyorum.

-Geçimini nasıl sağlıyorsun?

Küçük küçük işler yapıyorum. Başarı bursumun da biraz desteği oluyor.Bu süreçte bana çok fazla destek veren arkadaşım oldu. Yeri geldiğinde kiramı ödediler, cebime harçlık koydular. Onlar vasıtası ile buralara kadar geldim. Şu an iş arıyorum, benimle birileri irtibata geçerse çok sevinirim.

-İsmin Efruz. "Parıldayan, ışık saçan" anlamına geliyor. Özellikle mi seçtin bu ismi?

Genelde translara atanan cinsiyetlerinden ötürü ailelerin verdiği isimle hitap ediliyor. Bu kimlikle bir de bu şekilde cinsiyeti dayatılıyor. İsminizi değiştirmeniz çok zor, pahalı ve dava açmanız lazım. Herkesin kullandığı bir isim var o yüzden. Ben kendimi Ortadoğulu olarak tanımlıyorum. Kültürünü de çok seviyorum. Bu sebepten ona dair bir isim olmasını istedim. Efruz'un da kökeni Farsça. Fonetiği de hoşuma gitti.

- İstanbul Üniversitesi'nden Toprak da senin gibi bir kampanya yaptı ve sesini duyurdu. Sen de bir bağış hesabı açtın, nasıl gidiyor kampanyan?

Toprak benim arkadaşım. Beden uyum sürecine çok daha önceden başladı. Şu an kampanyasını kapattı, yeteri kadar bağış topladı. Umarım benim için de bu şekilde olur. Kampanyam başlayalı iki hafta oldu. Sosyal medya hesaplarım daha yeni. Ulaşabildiğim, irtibatta olduğum insan sayısı az. Benim için daha zor geçen bir süreç.

"İstemedikleri bir bedene hapsolduklarını düşünsünler"

Sadece kendisi için para istiyor, önemli mi diyenler olabilir. Şunu söylemek istiyorum. Bu gerçekten çok hayati bir mesele. İnsanlar aç çocuklarla, kanser hastaları ile karşılaştırıyor bu durumu. Herkese şunu söylüyorum, yaşamak istedikleri bedenin içinde yaşıyorlar ya da yaşamıyorlar. Yaşamak istemedikleri bir bedene hapsolduklarını düşünsünler. Bütün ömürleri boyunca bu hapis halinden kaynaklı şiddet ve ayrımcılık gördüklerini düşünsünler. Yani senin kabahatin değil, suçun yok ama düzenli olarak ayrımcılık yaşıyorsun. Otobüse binemiyorsun, okula gidemiyorsun, bakkala giderken bile 50 kez düşünüyorum ne giysem diye, saçıma başıma bakıyorum.Bu hayati bir mesele.

İnsanlar desteklerlese, cinsiyetimi değiştirirsem hayalim Türkiye İnsan Hakları avukatı olmak. Adliyelerde açık kimliğim ile mesleğimi yapmak istiyorum. Bu Türkiye'nin değişimi için de aslında çok önemli bir nokta. Belki başka insanların da önünü açacak. Daha eşit, daha özgür bir dünya için bir kıvılcım olmuş olacak. Sadece kişisel bir şey değil, aynı zamanda kamusal da bir mevzu bu.

-Neden kampanya başlattın?

Süreç için paranızın olması lazım. Yeni kıyafetler bile mesela çok büyük masraf. İş bulmanız sıkıntı, eğer transsanız her semtte kalamazsınız, ev sahiplerine daha fazla para ödersiniz. Devlet hastanelerinde çok uzun süren bir prosedür var. Hormonunuzun devletin karşılaması için en az 8-9 ay gerekli. Bunlar çok ucuz ilaçlar değil açıkçası. Avrupa'da mesela, saç kaynağından lazer epilasyonuna kadar karşılanıyor. Türkiye'de hiçbir şey devlet tarafından karşılanmıyor. Bir buçuk iki senelik süreci tamamlarsanız, ameliyatınızı ben yapabilirim diyorlar. Devlet hastanesindeki operasyonlar ise korkunç, çünkü bu konuda donanımlı değiller. O yüzden kimse devlet hastanesinde ameliyat olmuyor. Ayrıca devletin bu durumu nasıl savsakladığına ilişkin bir örnek verebilirim:

Buse var basından da bilirsiniz. Trans kadın hüküm giymiş durumda. Hastaneden "Ameliyat olması acil ve gereklidir" raporu aldı. Bütün hukuki ve tıbbi sürecini tamamlamasına karşın Sağlık Bakanlığı, "Çıktığın zaman ameliyatını olursun" dedi. Maalesef Buse, hapishanede yıllarca bu şekilde yaşamak zorunda. Mesele translar olduğu zaman süreç keyfi ilerliyor.

-Son olarak kampanyaya destek veren ve cesaret vereceğin diğer insanlara ne söylemek istersin?

Bu kampanyayı başlatma amacım dayanışma mekanizmaları ile birlikte biraz nefes alabilmekti. Bir yandan da bir nebze olsun trans görünürlülüğünü artırmaktı çabam . Eğer bağış yapabilirlerse benim hayatımı büyük ölçüde değiştirmiş olacaklar. Aynı zamanda hayallerimi gerçekleştirebilmek için bir adım daha atmış olacağım. Okuyan translar desteklenirse birçok şeyin değişeceğine inanıyorum. Bağış yapamıyorlarsa bile bulundukları her platformda paylaşabilirlerse çok mutlu olurum. Herkese çok teşekkür ediyorum. Başka kimliği ile çaba gösterenlere ise şunu söyleyebilirim. Ne yalnızız ne de yanlışız.

LGBTİ+ Hakları Savunucusu Hande Kader Ölümünün 2. Yılında Anılıyor

$
0
0

Bugün (8 Ağustos), tecavüze uğrayıp yakılarak öldürülen trans kadın Hande Kader’in öldürülüşünün ikinci yılı. Aynı zaman da LGBTİ+ hakları savunucusu da olan Hande Kader’in, 4 Ağustos 2016 tarihinde arkadaşlarının emniyet müdürlüğüne kendisine bir türlü ulaşamadıklarını belirterek kayıt başvurusu yapmalarından 4 gün sonra cesedi Zekeriyaköy’de ormanlık bir alanda bulunmuştu.

“KATİLLERİ HALA SERBEST”

Hande Kader’in öldürülüşünün üzerinden iki yıl geçmesine rağmen katillerine hala ulaşılamadı.
Daha önce eski CHP milletvekili Melda Onur 2014’te verdiği soru önergesi ile trans cinayetlerini TBMM gündemine taşımıştı. Son 5 yılda kaç trans bireyin nefret cinayetleriyle katledildiği ve bu nefret cinayetlerinin önlenebilmesi için hangi yasal adımların atılacağını sormuştu. Bu önergenin üzerinden tam 4 yıl geçti. Soru önergesine verilen yanıtlar ise Türkiye’de trans cinayetlerinin ne boyutlarda olduğunu gözler önüne serdi. 2010’dan bu yana yaklaşık 50 trans birey nefret cinayetine kurban gitti.

https://www.sarkpostasi.com/2018/08/08/lgbti-haklari-savunucusu-hande-kader-olumunun-2-yilinda-aniliyor/

Tüm dünyadan eşcinsel çiftler Paris Gay Oyunları dans yarışmasında hünerlerini sergiledi

$
0
0
Tüm dünyadan eşcinsel çiftler Paris Gay Oyunları kapsamındaki dans yarışmasında hünerlerini sergiledi. Yarışmacılar yaş, cinsiyet ve yeteneklerine göre farklı kategorilerde yarıştılar.

Danslar arasında waltz, tango, cha cha, samba ve rumba gibi farklı stiller yer aldı.

10 Ağustos'a kadar sürecek dans sporu yarışmasına 400'e yakın dansçı katıldı. Yarışma, Uluslararası Eşcinsel Dans Organizasyonları Federasyonu Dünya Dans Sporu Yarışması'yla birleştirildi.

Gay ve transeksüel haklarında farkındalık yaratmanın amaçlandığı 4-12 Ağustos Gay Oyunları yarışmasında; 91 ülkeden 12700'ün üstünde her yaştan, cinsiyetten ve cinsel yönelimden sporcu yer alıyor.

http://tr.euronews.com/2018/08/08/dunyadan-escinsel-ciftler-paris-gay-oyunlari-dans-yarismasinda-hunerlerini-sergiledi

Binlerce LGBTİ Sporcu Paris'te Buluştu

$
0
0
10. Eşcinsel Oyunları (Gay Games) bu sene Paris'te düzenleniyor. Spor müsabakalarının yanısıra sporda eşitlik ve çeşitliliğin de tartışıldığı etkinliğe 91 ülkeden 12 bin 700 kişi katılıyor.


91 ülkeden 12 bin 700 LGBTİ sporcu, 10. Eşcinsel Oyunları (Gay Games) için Paris’te buluştu.

4 Ağustos’ta Jean Bouin Stadyumu’nda gerçekleşen açılış törenine, Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, Spor Bakanı Laura Flessel ve modacı Jean Paul Gaultier gibi isimler katıldı.

1982’de San Francisco’da başlayan ve o zamandan bu yana her 4 senede bir farklı bir ülkede düzenlenen spor müsabakaları, ayrımcılığa karşı, sporda çeşitlilik, saygı, eşitlik, dayanışma ve paylaşımı hedefliyor.

4 Ağustos’ta başlayan ve 12 Ağustos’a kadar devam edecek 10. Eşcinsel Oyunları, Fransa Spor Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Paris Belediyesi gibi kamu kuruluşlarının yanısıra Fransa’nın BNP Paribas, Renault ve General Electric en önemli ve büyük firmaları tarafından da destekleniyor.

10. Eşcinsel Oyunları kapsamında, 36 dalda spor müsabakalarının yanısıra paneller, sergiler, rehberli turlar ve gösteriler de düzenleniyor.

Organizatörler, etkinliğin yerel ekonomiye 59 milyon Avroluk katkı sunacağını tahmin ediyor.

Fransa merkezli SOS Homophobie adlı örgütün verilerine göre, Fransa’da homofobik saldırılar 2016’dan 2017’ye yüzde 15 artış gösterdi.

Fransa evlilik eşitliğini 2013’te tanımıştı. (ÇT)

http://bianet.org/bianet/spor/199808-binlerce-lgbti-sporcu-paris-te-bulustu

Küçüklüğünden beri kendisini kız gibi hissediyordu

$
0
0
12 yaşındayken, Tayland'da tamamı erkek olan bir keşiş okuluna giden Mimi Tao'nun hayatı birkaç yıl içinde böyle değişti.




Bu okula katılma sebebi maddi olarak kötü durumda olan ailesinin yükünü azaltabilmekti. Ama kendisini oraya ait hissetmediği ve hayatıyla ilgili büyük bir değişiklik ihtiyacı duyduğu için okulu terk etme kararı aldı.

Küçüklüğünden beri kendisini kız gibi hissediyor ancak tepkilerden korktuğu için bunu ne topluma ne ailesine yansıtabiliyordu. Fakat karşısına çıkan tüm zorluklara rağmen yılmıyor ve Singapur'a taşınmaya, orada modellik dünyasına atılmaya karar veriyor.

Aradan bir süre geçtikten sonra ise Mimi'yi ve hikayesini tüm dünya öğreniyor.

Tayland'a geri döndüğünde ise kariyerinin en üst noktasına ulaşıyor ve bu dönüş genç kadının birçok fırsatın daha kapılarını aralamasını sağlıyor.

Ve işte Mimi'nin son hali.

Batwoman'da Başrolü Kapan Ruby Rose, Lezbiyen Olması Yüzünden Eleştiri Yağmuruna Tutuldu

$
0
0

DC'nin yeni dizisinde başrol oynayacak olan Ruby Rose lezbiyen olduğu için pek çok eleştiri aldı.
Dönemin parlak yıldızlarından olan Ruby Rose'un, yeni DC dizisinde Batwoman karakterini canlandırağı kesinleşti. Ancak oyuncunun aldığı aşırı doz eleştiriler sonucunda mutluluğunu paylaşması pek mümkün olmadı. Birçok kişiyi heyecanlandıran yeni dizinin başrolü, aldığı eleştiriler nedeniyle Twitter hesabını kapatmak zorunda kaldı.

Son dönemde birçok programda boy gösteren oyuncu, hem karakter gibi Yahudi olmaması hem de eşcinselliği ile linç edildi. Ayrıca Ruby'nin eşcinsel olmadığı ve bu yüzden Bathwomen karakterini oynayamayacağını söyleyen farklı bir kesim de mevcut. Bu yersiz eleştirilere dayanamayan Rose, Twitter hesabını kapatarak işine odaklanabileceğini söyledi.

Gelen tatsız yorumlara karşın birçok DC takipçisi, oyuncu seçimini tebrik etti. Kendini "Gender Liquid"  olarak tanımlayan Rose, "12 yaşımdan beri tanınıyorum. Ve son beş senedir görüntümün fazla lezbiyen olduğuna dair eleştiri alıyorum. Ne zaman biz kadınlar ve azınlıklar güçlerimizi birleştirirsek, o zaman durdurulmaz oluruz. Birbirimize karşı olduğumuz zaman, herhangi bir gruptan daha incitici olur. Ancak ben meydan okumaya bayılırım!"  açıklamalarında bulundu.

Avusturalyalı oyuncu, eşcinselliğini açıkça paylaşan ilk lezbiyen süperkahramanı oynacak. Ayrıca Rose, çok farklı şekillerde yapılan eleştirileri "en saçma şey" olarak tanımlamakta haklı gibi görünüyor.

Gülce Güney GÜL

http://www.webtekno.com/yeni-dizi-batwoman-da-basrolu-kapan-ruby-rose-un-lezbiyen-olmasi-elestiri-yagmuruna-tutuldu-h51468.html

Oha, Konya'daki fuhuş listesine bak: hepsi travesti!

$
0
0
Polis dağıttı şimdi elden ele dolaşıyor!

Kent genelinde 113 evi, 'fuhuş yapıldığı gerekçesiyle' mühürleyen polis, evleri kiralayanların listesini de emlakçılara dağıttı ve "Bu isimlere ev vermeyin." dedi.



Konya’da çoğunlukla üniversite öğrencilerinin ev tuttuğu Selçuklu ilçesinde, yaz mevsiminin gelmesiyle kiracısız kalan evler mercek altına alındı.

Mahalle sakinleri tarafından yapılan şikayetler üzerine harekete geçen Emniyet güçleri son bir ay içerisinde bölgedeki 113 evi ‘fuhuş yaptırıldığı gerekçesiyle’ mühürlendi.

Sözcü'de yer alan habere göre; söz konusu evlerin; emlakçılara, yüksek kira bedeli ve istenilen düzeyde kefil imkanı sunularak kiralandığı öğrenildi.

Mühürlenen evleri kiralayanların listesini çıkaran polis, listeyi kent genelindeki emlakçılara dağıttı ve onları bu isimlere karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı.

http://www.milliyet.com.tr/konya-da-emlakcilar-icin-kirmizi-gundem-2724053/

5 kez bis yaptı

$
0
0
BÜLENT Ersoy, 6 yıl aradan sonra Altınoluk Amfi Tiyatro’da konser verdi.



Üç saat sahnede kalan Diva, amfinin tüm ışıklarını açtırarak kendisini izlemeye gelenleri görmek istedi. Gecenin finalinde elindeki mikrofonu fırlatarak, çıplak sesle ‘Doğum Günün’ şarkısını söyledi. Dakikalarca alkışlanan Diva, 5 kez bis yapmak zorunda kaldı

http://www.gazetevatan.com/5-kez-bis-yapti-1190087-magazin/
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>