↧
Cem Adrian: Taşıyıcı anne arıyorum!
↧
Beyoğlu'nda travesti cinayeti
Beyoğlu'nda cinayetBeyoğlu'nda Esra A. ismini kullanan Serkan S. isimli transseksüel, oturduğu evin kapısında boğazı kesilmiş halde ölü bulundu- Olayla ilgili bir kişi gözaltına alındı
Beyoğlu'nda Esra A. ismini kullanan Serkan S. isimli transseksüel, oturduğu apartmanın önünde boğazı kesilmiş halde ölü bulundu.
Alınan bilgiye göre Beyoğlu Sadri Alışık Sokak'ta çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, boğazı kesilmiş halde bir ceset buldu. Cesedin Esra A. ismini kullanan Serkan S. isimli transseksüele ait olduğunu belirleyen polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.
Serkan S'nin cesedi cumhuriyet savcısının incelemelerinin ardından Yenibosna'daki İstanbul Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.
Serkan S'yi öldürdüğü şüphesiyle bir kişi, Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınırken, zanlının üzerinde Serkan S'ye ait cep telefonu bulundu.
Şüphelinin emniyetteki işlemleri sürüyor.
http://www.memleket.com.tr/beyoglunda-cinayet-1477764h.htm
İstanbul'da vahşet! Boğazı kesilerek öldürüldü
İstanbul'da travesti olduğu öğrenilen bir şahıs yaşadığı evin apartmanının girişinde bıçakla boğazı kesilmiş halde bulundu. Polis ekiplerinin yaptığı çalışmalar sonucunda zanlının yakalandığı, travestinin ise telefon ve paralarının gasp edildiği öğrenildi. Arkadaşları ise gözyaşlarına boğuldu.
Olay, saat 08.30 sıralarında Beyoğlu Taksim Kuloğlu Mahallesi Sadri Alışık Sokak üzerinde meydana geldi. İddiaya göre, sokaktaki bir apartmanda yaşayan E.A'ya(32), ulaşamayan arkadaşı evine geldi. Binanın kapısını açarak içeriye giren arkadaşı, E.A'yı kanlar içerisinde yerde yatarken buldu. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri, yaptığı tetkiklerde şahsın bıçakla boğazının kesildiğini ve hayatını kaybettiğini belirledi. Olayın ardından sokağa gelen polis ekipleri, güvenlik şeridi çekerek sokağı kapattı. Olay yeri inceleme ekipleri de delil yerlerini numaralandırarak, ölen şahsın üzerinde uzun süre inceleme yaptı.
Önce gasp edildi sonra boğazı kesildi
Cumhuriyet savcısı ve olay yeri inceleme ekiplerinin incelemelerinin ardından tabuta konulan ceset, incelenmek üzere Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Çevrede güvenlik kamera görüntülerini inceleyen polisin, zanlıyı yakaladığı öğrenildi. Öte yandan ölen şahsın arkadaşları da gözyaşlarına boğuldu. Şahsın eli bıçaklı saldırgan tarafından boğuşma sonrası gasp edilerek öldürüldüğü tespit edildi.
Polis, olayla ilgili çalışma başlattı.
Vatan Gazetesi
Beyoğlu'nda Esra A. ismini kullanan Serkan S. isimli transseksüel, oturduğu apartmanın önünde boğazı kesilmiş halde ölü bulundu.
Alınan bilgiye göre Beyoğlu Sadri Alışık Sokak'ta çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, boğazı kesilmiş halde bir ceset buldu. Cesedin Esra A. ismini kullanan Serkan S. isimli transseksüele ait olduğunu belirleyen polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.
Serkan S'nin cesedi cumhuriyet savcısının incelemelerinin ardından Yenibosna'daki İstanbul Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.
Serkan S'yi öldürdüğü şüphesiyle bir kişi, Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınırken, zanlının üzerinde Serkan S'ye ait cep telefonu bulundu.
Şüphelinin emniyetteki işlemleri sürüyor.
http://www.memleket.com.tr/beyoglunda-cinayet-1477764h.htm
İstanbul'da vahşet! Boğazı kesilerek öldürüldü
İstanbul'da travesti olduğu öğrenilen bir şahıs yaşadığı evin apartmanının girişinde bıçakla boğazı kesilmiş halde bulundu. Polis ekiplerinin yaptığı çalışmalar sonucunda zanlının yakalandığı, travestinin ise telefon ve paralarının gasp edildiği öğrenildi. Arkadaşları ise gözyaşlarına boğuldu.
Olay, saat 08.30 sıralarında Beyoğlu Taksim Kuloğlu Mahallesi Sadri Alışık Sokak üzerinde meydana geldi. İddiaya göre, sokaktaki bir apartmanda yaşayan E.A'ya(32), ulaşamayan arkadaşı evine geldi. Binanın kapısını açarak içeriye giren arkadaşı, E.A'yı kanlar içerisinde yerde yatarken buldu. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri, yaptığı tetkiklerde şahsın bıçakla boğazının kesildiğini ve hayatını kaybettiğini belirledi. Olayın ardından sokağa gelen polis ekipleri, güvenlik şeridi çekerek sokağı kapattı. Olay yeri inceleme ekipleri de delil yerlerini numaralandırarak, ölen şahsın üzerinde uzun süre inceleme yaptı.
Önce gasp edildi sonra boğazı kesildi
Cumhuriyet savcısı ve olay yeri inceleme ekiplerinin incelemelerinin ardından tabuta konulan ceset, incelenmek üzere Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Çevrede güvenlik kamera görüntülerini inceleyen polisin, zanlıyı yakaladığı öğrenildi. Öte yandan ölen şahsın arkadaşları da gözyaşlarına boğuldu. Şahsın eli bıçaklı saldırgan tarafından boğuşma sonrası gasp edilerek öldürüldüğü tespit edildi.
Polis, olayla ilgili çalışma başlattı.
Vatan Gazetesi
↧
↧
"Biseksüelim, Müslüman'ım ve gurur duyuyorum”
İngiltere’de bulunan Sunderland Üniversitesi’nde sosyoloji dersi veren akademisyen Drew Dalton, annesine Müslüman olduğunu açıklama sürecini anlattı. Biseksüel olan Dalton, “Anneme Müslüman olduğumu söylediğimde, ‘Sanırım biliyorum, geçen gün evi temizlerken Kuranlarını buldum’ cevabını aldım” dedi.
Dalton, Sunderland Üniversitesi'nde sosyoloji dersi veriyor. Aynı zamanda LGBT Müslümanlara destek amacıyla kurulmuş olan Hidayah adlı kuruluşta da yönetim kurulunda.
Gay Star News’e konuşan Dalton, dünyada radikal İslamcı terör örgütlerinin saldırılarından dolayı annesine Müslüman olduğunu bir türlü söyleyemediğini ifade ederken "Arkadaşlarıma Müslüman olduğumu anlatmak, biseksüel olduğumu anlatmaktan çok daha zordu” dedi.
Gmag’in aktardığına göre “İki kere açılıyormuşum gibi hissettim” diyen Dalton, Müslüman olduğunu açıkladıktan sonra ailesinden ve partnerinden destek gördüğünü belirtirken şu ifadeleri kullandı:
Sosyal medyada kendimi anlattıktan sonra, hemen reaksiyon aldım. ‘Gayleri öldüren insanların inandığı bir dini nasıl desteklersin’ gibi yorumlar geldi.”
Dalton, bazı arkadaşlarının Müslüman olmasından dolayı kendisi ile iletişimi kopardığını belirtirken "Bir ara Budizme meraklıydım… Hem cinselliğimi hem de dinimi koruyabildiğim bir dönemdi. Fakat içimdeki boşluk kapanmadı çünkü Budizm, Tanrı merkezli bir din değil” ifadelerini kullandı.
İslam ile tanıştığı dönemde, yakın bir arkadaşını kaybeden Dalton o zamanları anarken “İslam’a daha da yakınlaştım. En iyi arkadaşımı kaybetmiştim, boşluktaydım. Kendimi bulmaya çalışıyordum” diyor.
LGBT bireylere Müslüman olamayacaklarını söylemenin hiç bir amaca hizmet etmediğini düşündüğünü belirten Dalton, "İki kimliği de gururla taşıyabilirsiniz” ifadesini kullandı.
Dalton, LGBT topluluğunu da İslam toplumu ile dost olmaya ve onları izole etmemeye çağırıyor:
“Azınlığın içinde bir azınlığız. LGBT topluluğunda problem olarak gördüğüm bir durum var. Dinin insanları baskıya veya kapana aldığına dair bir algıya sıkışmış durumdayız. Pakistanlı bir genç düşünelim. Nereye gidecek? LGBT sırt mı çevirecek? Daha kapsayıcı olmamız gerekiyor.”
Dalton kimliğine yapılan eleştirilere alıştığını söylerken hayatı boyunca mücadele etmek zorunda kaldığı bifobi sayesinde ise dayanıklı bir mental yapı geliştirdiğini düşünüyor.
https://t24.com.tr/haber/biseksuelim-muslumanim-ve-gurur-duyuyorum,685909
Dalton, Sunderland Üniversitesi'nde sosyoloji dersi veriyor. Aynı zamanda LGBT Müslümanlara destek amacıyla kurulmuş olan Hidayah adlı kuruluşta da yönetim kurulunda.
Gay Star News’e konuşan Dalton, dünyada radikal İslamcı terör örgütlerinin saldırılarından dolayı annesine Müslüman olduğunu bir türlü söyleyemediğini ifade ederken "Arkadaşlarıma Müslüman olduğumu anlatmak, biseksüel olduğumu anlatmaktan çok daha zordu” dedi.
Gmag’in aktardığına göre “İki kere açılıyormuşum gibi hissettim” diyen Dalton, Müslüman olduğunu açıkladıktan sonra ailesinden ve partnerinden destek gördüğünü belirtirken şu ifadeleri kullandı:
Sosyal medyada kendimi anlattıktan sonra, hemen reaksiyon aldım. ‘Gayleri öldüren insanların inandığı bir dini nasıl desteklersin’ gibi yorumlar geldi.”
Dalton, bazı arkadaşlarının Müslüman olmasından dolayı kendisi ile iletişimi kopardığını belirtirken "Bir ara Budizme meraklıydım… Hem cinselliğimi hem de dinimi koruyabildiğim bir dönemdi. Fakat içimdeki boşluk kapanmadı çünkü Budizm, Tanrı merkezli bir din değil” ifadelerini kullandı.
İslam ile tanıştığı dönemde, yakın bir arkadaşını kaybeden Dalton o zamanları anarken “İslam’a daha da yakınlaştım. En iyi arkadaşımı kaybetmiştim, boşluktaydım. Kendimi bulmaya çalışıyordum” diyor.
LGBT bireylere Müslüman olamayacaklarını söylemenin hiç bir amaca hizmet etmediğini düşündüğünü belirten Dalton, "İki kimliği de gururla taşıyabilirsiniz” ifadesini kullandı.
Dalton, LGBT topluluğunu da İslam toplumu ile dost olmaya ve onları izole etmemeye çağırıyor:
“Azınlığın içinde bir azınlığız. LGBT topluluğunda problem olarak gördüğüm bir durum var. Dinin insanları baskıya veya kapana aldığına dair bir algıya sıkışmış durumdayız. Pakistanlı bir genç düşünelim. Nereye gidecek? LGBT sırt mı çevirecek? Daha kapsayıcı olmamız gerekiyor.”
Dalton kimliğine yapılan eleştirilere alıştığını söylerken hayatı boyunca mücadele etmek zorunda kaldığı bifobi sayesinde ise dayanıklı bir mental yapı geliştirdiğini düşünüyor.
https://t24.com.tr/haber/biseksuelim-muslumanim-ve-gurur-duyuyorum,685909
↧
Homofobik Haber: Sapıklıkta sınır tanımayan İhsan Eliaçık'a da operasyon yapılacak mı?
Vatandaşlar dini duyguları istismar eden FETÖ ve Adnan Oktar suç örgütünden kurtuldu ancak kendini sözde ilahiyatçı olduğunu söyleyen ve kendi sapık görüşlere sahip kişiler halen ortalıkta dolaşıyor. Vatandaşın dini duygularını zehirleyenlerin başında da İhsan Eliaçık geliyor.
İhsan Eliaçık'a operasyon mu? Sapıklıkta sınır tanımayan İhsan Eliaçık'a da operasyon yapılacak mı?
Vatandaşlar dini duyguları istismar eden FETÖ ve Adnan Oktar suç örgütünden kurtuldu ancak kendini sözde ilahiyatçı olduğunu söyleyen ve kendi sapık görüşlere sahip kişiler halen ortalıkta dolaşıyor. Vatandaşın dini duygularını zehirleyenlerin başında da İhsan Eliaçık geliyor.
Gezi kalkışma olaylarının en önemli provokatif aktörleri arasında yer alan Gezi imamı İhsan Eliaçık, Kurban kesme konusunda yaptığı açıklamayla da zehir saçtı. Sözde ilahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık, Allah’ın kelamı olan yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’e dil uzatacak kadar ileri gitmişti. Gezicilerin imanı İhsan Eliaçık, "Neİslam dinlerden bir din, ne Hazreti Peygamber bir din adamı ne de Kur'an kutsal bir kitaptır. Eğer Kur'an bir kutsal kitap olsaydı ölü metinden başka birşey olmazdı" diyerek haddi aşmıştı. "Kur'an, kutsal kitap değildir" diyen Gezi imamı Eliaçık, İslam'ın dinlerden bir din haline geldiğini ve eski dünya dinlerinin akıbetinedoğru ilerlediğini de söylemişti. İhsan Eliaçık, eşcinsellik konusunda da Kur’an’da eşcinselliği yasaklayan hükümlerin olmadığını söyleyecek kadar zırvalamıştı. İhsan Eliaçık Kur’an’da ayetler olmasına rağmen melek ve cinleri inkar etmişti. İhsan Eliaçık’ın son sapınlığı ise Kurban Bayramı oldu. Malum çevrelere
yaranmak isteyen İhsan Eliaçık yine Allah’ı ve Allah’ın emri olan kurban kesmeyi hedef aldı. Sapkınlıkta sınırları aşan Gezicilerin imamı İhsan Eliaçık, Twitter üzerinden kurban kesmeye konusundaki skandal açıklamaları şu şekilde oldu: “Kurban kesmek Allah'ın emri değildir. Kan akıtarak ibadet olmaz. İbadet sevmek,yardım etmek, bir acıyı dindirmektir. #BayramaEvetHayvanKesmeyeHayır” diye yazdı. Dini duyguları ayaklar altına alan Adnan Oktar ve örgütüne yönelik operasyon mütedeyyin kesimleri memnun etmişti. Vatandaşlar, Adnan Oktar’dan sonra karanlık güçlerin sapkın düşüncelerini anlatarak vatandaşın kafasını bulandırmaya çalışan ve dine savaş açan İhsan Eliaçık’a da operasyon yapılmasını istiyor.
https://www.yeniakit.com.tr/haber/ihsan-eliacika-operasyon-mu-sapiklikta-sinir-tanimayan-ihsan-eliacika-da-operasyon-yapilacak-mi-508447.html
İhsan Eliaçık'a operasyon mu? Sapıklıkta sınır tanımayan İhsan Eliaçık'a da operasyon yapılacak mı?
Vatandaşlar dini duyguları istismar eden FETÖ ve Adnan Oktar suç örgütünden kurtuldu ancak kendini sözde ilahiyatçı olduğunu söyleyen ve kendi sapık görüşlere sahip kişiler halen ortalıkta dolaşıyor. Vatandaşın dini duygularını zehirleyenlerin başında da İhsan Eliaçık geliyor.
Gezi kalkışma olaylarının en önemli provokatif aktörleri arasında yer alan Gezi imamı İhsan Eliaçık, Kurban kesme konusunda yaptığı açıklamayla da zehir saçtı. Sözde ilahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık, Allah’ın kelamı olan yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’e dil uzatacak kadar ileri gitmişti. Gezicilerin imanı İhsan Eliaçık, "Neİslam dinlerden bir din, ne Hazreti Peygamber bir din adamı ne de Kur'an kutsal bir kitaptır. Eğer Kur'an bir kutsal kitap olsaydı ölü metinden başka birşey olmazdı" diyerek haddi aşmıştı. "Kur'an, kutsal kitap değildir" diyen Gezi imamı Eliaçık, İslam'ın dinlerden bir din haline geldiğini ve eski dünya dinlerinin akıbetinedoğru ilerlediğini de söylemişti. İhsan Eliaçık, eşcinsellik konusunda da Kur’an’da eşcinselliği yasaklayan hükümlerin olmadığını söyleyecek kadar zırvalamıştı. İhsan Eliaçık Kur’an’da ayetler olmasına rağmen melek ve cinleri inkar etmişti. İhsan Eliaçık’ın son sapınlığı ise Kurban Bayramı oldu. Malum çevrelere
yaranmak isteyen İhsan Eliaçık yine Allah’ı ve Allah’ın emri olan kurban kesmeyi hedef aldı. Sapkınlıkta sınırları aşan Gezicilerin imamı İhsan Eliaçık, Twitter üzerinden kurban kesmeye konusundaki skandal açıklamaları şu şekilde oldu: “Kurban kesmek Allah'ın emri değildir. Kan akıtarak ibadet olmaz. İbadet sevmek,yardım etmek, bir acıyı dindirmektir. #BayramaEvetHayvanKesmeyeHayır” diye yazdı. Dini duyguları ayaklar altına alan Adnan Oktar ve örgütüne yönelik operasyon mütedeyyin kesimleri memnun etmişti. Vatandaşlar, Adnan Oktar’dan sonra karanlık güçlerin sapkın düşüncelerini anlatarak vatandaşın kafasını bulandırmaya çalışan ve dine savaş açan İhsan Eliaçık’a da operasyon yapılmasını istiyor.
https://www.yeniakit.com.tr/haber/ihsan-eliacika-operasyon-mu-sapiklikta-sinir-tanimayan-ihsan-eliacika-da-operasyon-yapilacak-mi-508447.html
↧
Büyüyen polemik: Tuvaletler, soyunma odaları cinsiyetlere göre ayrılmasın
Uluslararası LGBT+ hareketinin cinsiyetsiz alanlar oluşturulması için başlattığı kampanya dünya çapında polemiğe neden oldu. Kabinlerin, soyunma odalarının ve tuvaletlerin cinsiyetlere göre ayrılmasına karşı çıkan kampanya ABD'den Avusturalya'ya kamuoyunu ikiye böldü.
Kampanyaya destek veren Uluslararası Af Örgütü, kamu alanlarındaki bu cinsiyete yönelik ayrımın Kuir bireylerin ayrımcılığa ve cinsiyetçiliğe maruz kalmalarına neden olduğunu belirtiyor.
Azınlıkta kalan cinsiyet ve cinsel yönelimleri kapsayan şemsiye terim olan Kuir, LGBT+ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans...) bireyleri yeniden tanımlayarak bunları sadece cinsel değil, sosyolojik ve politik öğeler olduğunu savunan bilimsel bir teori.
Uygulama yüzünden kuir bireylerin bu alanları rahatça kullanamadıklarını, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldıklarını kaydeden LGBT+ aktivistleri, kamu alanlarındaki ayrımın toplumda kutuplaşma yarattığını öne sürüyor.
Kampanyaya karşı çıkanlar ise kamu alanlarındaki bu ayrımın kadınları korumak için oluşturulduğuna vurgu yaparak cinsiyetsiz tuvalet gibi uygulamaların kadınlara ve cinsel azınlık gruplarına yönelik şiddet olaylarını arttırabileceğinden endişe ettiklerini ifade ediyor.
12 yaşındaki çocuğa yönelik şiddet
Oklahama'da 12 yaşındaki trans bir kız çocuğunun kadınlar tuvaletini kullanmasından sonra bir Facebook grubunda paylaşılan nefret mesajları ise kuir bireylerin karşı karşıya kaldıkları şiddeti gözler önüne seriyor. Okul öğrencilerinin velilerinin de içinde bulunduğu grupta, kız çocuğu için "yaratık" ve "öcü" ifadelerine yer verildi.
Şubat ayında ABD Başkanı Donald Trump trans bireylerin okullarda istedikleri tuvaleti kullanmalarına izin veren yönetmeliği yürülükten kaldırmıştı.
Ancak cinsiyetsiz tuvalet uygulamasına karşı çıkan tek kişi ABD Başkanı değil. İngiltere'nin Cambridge Üniversitesi'nde bir araştırmacı trans bireylerin istedikleri tuvaleti kullanmasına yönelik yönetmeliğin kadınları riske soktuğu gerekçesiyle kaldırılmasını talep etti. Malezya'da aynı zamanda hukuk danışmanı olan bir müftü, herkesin doğduğu cinsiyete ayrılan tuvaleti kullanması gerektiğini bildirdi. Kanada'da trans bir erkek, bir barda erkekler tuvaletini kullandığı için güvenlik görevlisinin saldırısına uğradı.
İnsan hakları savunucuları bu olay ve söylemlerin homofobik, transfobik eğilimlerin yükselişinin bir göstergesi olduğunu ifade ediyor ve 2016 Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir anketi hatırlatıyor. ABD Ulusal Trans Birey Eşitliği Merkezi'nin 28 bin trans birey ile yaptığı söz konusu anket, ABD'de her 10 trans bireyden birinin tuvalette tacize veya saldırıya uğradığını ortaya koyuyor.
http://tr.euronews.com/2018/08/23/yeni-polemik-tuvaletler-soyunma-odalari-cinsiyetlere-gore-ayrilmasin
Kampanyaya destek veren Uluslararası Af Örgütü, kamu alanlarındaki bu cinsiyete yönelik ayrımın Kuir bireylerin ayrımcılığa ve cinsiyetçiliğe maruz kalmalarına neden olduğunu belirtiyor.
Azınlıkta kalan cinsiyet ve cinsel yönelimleri kapsayan şemsiye terim olan Kuir, LGBT+ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans...) bireyleri yeniden tanımlayarak bunları sadece cinsel değil, sosyolojik ve politik öğeler olduğunu savunan bilimsel bir teori.
Uygulama yüzünden kuir bireylerin bu alanları rahatça kullanamadıklarını, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldıklarını kaydeden LGBT+ aktivistleri, kamu alanlarındaki ayrımın toplumda kutuplaşma yarattığını öne sürüyor.
Kampanyaya karşı çıkanlar ise kamu alanlarındaki bu ayrımın kadınları korumak için oluşturulduğuna vurgu yaparak cinsiyetsiz tuvalet gibi uygulamaların kadınlara ve cinsel azınlık gruplarına yönelik şiddet olaylarını arttırabileceğinden endişe ettiklerini ifade ediyor.
12 yaşındaki çocuğa yönelik şiddet
Oklahama'da 12 yaşındaki trans bir kız çocuğunun kadınlar tuvaletini kullanmasından sonra bir Facebook grubunda paylaşılan nefret mesajları ise kuir bireylerin karşı karşıya kaldıkları şiddeti gözler önüne seriyor. Okul öğrencilerinin velilerinin de içinde bulunduğu grupta, kız çocuğu için "yaratık" ve "öcü" ifadelerine yer verildi.
Şubat ayında ABD Başkanı Donald Trump trans bireylerin okullarda istedikleri tuvaleti kullanmalarına izin veren yönetmeliği yürülükten kaldırmıştı.
Ancak cinsiyetsiz tuvalet uygulamasına karşı çıkan tek kişi ABD Başkanı değil. İngiltere'nin Cambridge Üniversitesi'nde bir araştırmacı trans bireylerin istedikleri tuvaleti kullanmasına yönelik yönetmeliğin kadınları riske soktuğu gerekçesiyle kaldırılmasını talep etti. Malezya'da aynı zamanda hukuk danışmanı olan bir müftü, herkesin doğduğu cinsiyete ayrılan tuvaleti kullanması gerektiğini bildirdi. Kanada'da trans bir erkek, bir barda erkekler tuvaletini kullandığı için güvenlik görevlisinin saldırısına uğradı.
İnsan hakları savunucuları bu olay ve söylemlerin homofobik, transfobik eğilimlerin yükselişinin bir göstergesi olduğunu ifade ediyor ve 2016 Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir anketi hatırlatıyor. ABD Ulusal Trans Birey Eşitliği Merkezi'nin 28 bin trans birey ile yaptığı söz konusu anket, ABD'de her 10 trans bireyden birinin tuvalette tacize veya saldırıya uğradığını ortaya koyuyor.
http://tr.euronews.com/2018/08/23/yeni-polemik-tuvaletler-soyunma-odalari-cinsiyetlere-gore-ayrilmasin
↧
↧
"Ben de" deme sırası eşcinsellerde
Hollywood'da başlayan #MeToo kampanyası bu kez eşcinsellerin sesini duyurmasının önünü açtı. Binlerce eşcinsel, karşılaştıkları sözlü taciz ve şiddeti Twitter'da #MeQueer etiketiyle paylaşıyor.
Hollywood'da kadınlara yönelik cinsel taciz ve istismara tepki olarak sosyal medyada #MeToo (#BenDe) etiketiyle başlatılan kampanya eşcinsellere de ilham verdi. Binlerce LGBTİ birey, karşılaştıkları sözlü taciz, cinsel saldırı ve fiziksel şiddete tepkisini Twitter'da #MeQueer etiketi altında gösterdi.
Twitter'daki #MeQueer kampanyasını başlatan Almanya'dan bir kullanıcı oldu. Brandenburg'da yaşayan Hartmut Schrewe adlı yazar, 13 Ağustos'ta yaptığı paylaşımda "Kocam benim kocamdır, kankam değil" yazarak #MeQueer ve #Homofobi etiketleriyle paylaşmıştı. Schrewe'nin paylaşımı kısa sürede binlerce kişiye ulaştı.
Reuters'a konuşan Schrewe, eşi ve bir iş arkadaşı arasında geçen bir telefon konuşmasına tepki amacıyla bu mesajı paylaştığını söylüyor. Bahsi geçen iş arkadaşının, kendisinden bahsederken kocasına "kankan" demesi üzerine bu mesajı yazdığını aktarıyor. "Bunu Twitter'da yazdım ve hashtag viral oldu" diyen Alman Twitter kullanıcısı, dünyanın dört bir yanından aldığı tepkiler ve cevaplar karşısında şaşırdığını belirtiyor ve "Birçok eşcinselin tecrübesini paylaşması harika" diye ekliyor.
"Daha görünür olmalıyız ve sesimiz daha yüksek çıkmalı" diyen Schrewe, "Umarım eşcinsel olmanın öldürülmenize neden olabileceği Uganda ya da eşcinsel olmanın çok tehlikeli olduğu Rusya, Endonezya, İran ve Türkiye gibi ülkelere de ulaşır" ifadesini kullanıyor.
#MeQueer etiketiyle tweet atan kullanıcılardan @homolordt, cinsel yönelimini ailesi ile paylaştığında yaşadıklarını "Babana trans olduğunu söylediğinde burnunu kanatacak kadar sert bir dayak yemek" sözleriyle anlattı.
@Flusswoelfin adlı kullanıcı ise yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti:
"#MeQueer konusunda yorumda bulunmak istemiyordum. Trollerin saldırılarını ve hakarete uğramayı kaldıracak gücüm yok. Ama cinsel yönelimi yüzünden (kapağı içeriden açılmayan) bir çöp kutusunun içine sokulan 14 yaşındaki ben sesinin duyulmasını istiyor."
İngiliz hükümetinin geçtiğimiz yıl yayınladığı bir ankete göre, her beş eşcinselden ikisi son 12 ay içerisinde sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldı. LGBTİ hakları için mücadele eden Stonewall grubu da 18 ile 24 yaşları arasındaki trans bireylerin yüzde 53'ünün son 12 ay içerisinde tacize maruz kaldığını belirtiyor.
İngiltere'de eşcinsellere yönelik şiddet ve tacizle mücadele eden örgütler arasında yer alan Galop'tan Nick Antjoule de eşcinsel bireylere yönelik şiddetin çok yaygın olduğuna dikkat çekiyor. Sosyal medyanın yükselişinin katalizör görevi gördüğünü belirten Antjoule, internette nefret söyleminin büyük bir problem olduğunu söylüyor.
Avrupa'nın her ülkesinde eşcinsellere yönelik şiddeti ortaya koyacak verilere ulaşmak mümkün değil çünkü İrlanda gibi ülkelerde nefret suçuna yönelik düzenlemeler bulunmuyor.
Brüksel merkezli LGBTİ hakları örgütü ILGA-Europe de Kuzey İrlanda, Yunanistan, Ermenistan ve Litvanya'dan yaz boyunca eşcinsellere yönelik saldırı haberlerinin geldiğine dikkat çekiyor. Örgüt, bu durumun "Avrupa çapında LGBTİ'leri de kapsayacak bir nefret suçu yasası"çıkarmanın önemini ortaya koyduğunu belirtiyor.
Hollywood'da kadınlara yönelik cinsel taciz ve istismarı gözler önüne seren #MeToo kampanyası, daha sonra farklı grupların sosyal medyada sesini duyurması için kullanılmıştı. Türkiye kökenli Alman futbolcu Mesut Özil'in ırkçılık suçlamasıyla milli takımdan ayrılmasının ardından Almanya'da yaşayan göçmen kökenliler gündelik hayatta karşılaştıkları ırkçı davranışları #MeTwo etiketiyle paylaşmıştı.
DW,rtr/ÖA,CÖ
© Deutsche Welle Türkçe
https://www.dw.com/tr/ben-de-deme-s%C4%B1ras%C4%B1-e%C5%9Fcinsellerde/a-45189134
Hollywood'da kadınlara yönelik cinsel taciz ve istismara tepki olarak sosyal medyada #MeToo (#BenDe) etiketiyle başlatılan kampanya eşcinsellere de ilham verdi. Binlerce LGBTİ birey, karşılaştıkları sözlü taciz, cinsel saldırı ve fiziksel şiddete tepkisini Twitter'da #MeQueer etiketi altında gösterdi.
Twitter'daki #MeQueer kampanyasını başlatan Almanya'dan bir kullanıcı oldu. Brandenburg'da yaşayan Hartmut Schrewe adlı yazar, 13 Ağustos'ta yaptığı paylaşımda "Kocam benim kocamdır, kankam değil" yazarak #MeQueer ve #Homofobi etiketleriyle paylaşmıştı. Schrewe'nin paylaşımı kısa sürede binlerce kişiye ulaştı.
Reuters'a konuşan Schrewe, eşi ve bir iş arkadaşı arasında geçen bir telefon konuşmasına tepki amacıyla bu mesajı paylaştığını söylüyor. Bahsi geçen iş arkadaşının, kendisinden bahsederken kocasına "kankan" demesi üzerine bu mesajı yazdığını aktarıyor. "Bunu Twitter'da yazdım ve hashtag viral oldu" diyen Alman Twitter kullanıcısı, dünyanın dört bir yanından aldığı tepkiler ve cevaplar karşısında şaşırdığını belirtiyor ve "Birçok eşcinselin tecrübesini paylaşması harika" diye ekliyor.
"Daha görünür olmalıyız ve sesimiz daha yüksek çıkmalı" diyen Schrewe, "Umarım eşcinsel olmanın öldürülmenize neden olabileceği Uganda ya da eşcinsel olmanın çok tehlikeli olduğu Rusya, Endonezya, İran ve Türkiye gibi ülkelere de ulaşır" ifadesini kullanıyor.
#MeQueer etiketiyle tweet atan kullanıcılardan @homolordt, cinsel yönelimini ailesi ile paylaştığında yaşadıklarını "Babana trans olduğunu söylediğinde burnunu kanatacak kadar sert bir dayak yemek" sözleriyle anlattı.
@Flusswoelfin adlı kullanıcı ise yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti:
"#MeQueer konusunda yorumda bulunmak istemiyordum. Trollerin saldırılarını ve hakarete uğramayı kaldıracak gücüm yok. Ama cinsel yönelimi yüzünden (kapağı içeriden açılmayan) bir çöp kutusunun içine sokulan 14 yaşındaki ben sesinin duyulmasını istiyor."
İngiliz hükümetinin geçtiğimiz yıl yayınladığı bir ankete göre, her beş eşcinselden ikisi son 12 ay içerisinde sözlü ve fiziksel şiddete maruz kaldı. LGBTİ hakları için mücadele eden Stonewall grubu da 18 ile 24 yaşları arasındaki trans bireylerin yüzde 53'ünün son 12 ay içerisinde tacize maruz kaldığını belirtiyor.
İngiltere'de eşcinsellere yönelik şiddet ve tacizle mücadele eden örgütler arasında yer alan Galop'tan Nick Antjoule de eşcinsel bireylere yönelik şiddetin çok yaygın olduğuna dikkat çekiyor. Sosyal medyanın yükselişinin katalizör görevi gördüğünü belirten Antjoule, internette nefret söyleminin büyük bir problem olduğunu söylüyor.
Avrupa'nın her ülkesinde eşcinsellere yönelik şiddeti ortaya koyacak verilere ulaşmak mümkün değil çünkü İrlanda gibi ülkelerde nefret suçuna yönelik düzenlemeler bulunmuyor.
Brüksel merkezli LGBTİ hakları örgütü ILGA-Europe de Kuzey İrlanda, Yunanistan, Ermenistan ve Litvanya'dan yaz boyunca eşcinsellere yönelik saldırı haberlerinin geldiğine dikkat çekiyor. Örgüt, bu durumun "Avrupa çapında LGBTİ'leri de kapsayacak bir nefret suçu yasası"çıkarmanın önemini ortaya koyduğunu belirtiyor.
Hollywood'da kadınlara yönelik cinsel taciz ve istismarı gözler önüne seren #MeToo kampanyası, daha sonra farklı grupların sosyal medyada sesini duyurması için kullanılmıştı. Türkiye kökenli Alman futbolcu Mesut Özil'in ırkçılık suçlamasıyla milli takımdan ayrılmasının ardından Almanya'da yaşayan göçmen kökenliler gündelik hayatta karşılaştıkları ırkçı davranışları #MeTwo etiketiyle paylaşmıştı.
DW,rtr/ÖA,CÖ
© Deutsche Welle Türkçe
https://www.dw.com/tr/ben-de-deme-s%C4%B1ras%C4%B1-e%C5%9Fcinsellerde/a-45189134
↧
‘Mültecilik durumu cinsel istismar riskini artırıyor’
Yerinden edilerek en çok kadın, çocuk ve LGBTİ’lerin etkilendiğini kaydeden KADAV gönüllüsü Özgül Kaptan, mültecilik ve göçmenlik durumunun doğrudan cinsel istismar riskini artıran bir faktör olduğunu söyledi. Kaptan, buna çözüm olarak “Kadınların güçlenmesi dışında bir yol yok” dedi ve ekledi: “Bunun için de daha çok kadın dayanışması diyoruz.”
Urfa’nın Ceylanpınar ilçesindeki Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne bağlı Telhamut Çadır Kenti’nde mülteci kadınların zorunlu ihtiyaçları karşılığında cinsel ilişkiye zorlandıkları ortaya çıkmıştı.
Kadın Dayanışma Vakfı (KADAV) gönüllüsü Özgül Kaptan da yerin edilenlerden en çok işkence ve kötü muameleye maruz bırakılanların kadın, çocuk ve LGBTİ’ler olduğunu söyledi.
2017 sonu itibarıyla geçim kaynaklarının eşit paylaşılmamasından doğan yoksulluk ve şiddet nedeniyle yerinden edilenlerin sayısının 258 milyon olduğunu kaydeden Kaplan, kampların yıllardır sivil toplum denetimine açık olmadığına vurgu yaparak şöyle konuştu:
“Kamp yaşamı, özellikle kadınlar açısından ekstra sorunlar barındırıyor. Özel alanları kalmıyor, bir çeşit kamusal alanda olmaktan kaynaklı üzerlerindeki muhafazakar baskı artıyor. Sosyalleşme ve üretme olanaklarından yararlanamıyorlar. Taşıdıkları gündelik hayatın iş yükü kamplarda daha da ağırlaşıyor.”
‘Mültecilik cinsel istismar riskini artırıyor’
Kaptan ayrıca mültecilik ve göçmenlik durumunun cinsel istismara maruz kalma riskini artırdığını söyledi, böyle olmasının nedenlerini şöyle sıraladı:
“Hak aramaya cesaret edemeyecekleri varsayımı var olan cezasız kalma ihtimaline ekleniyor ve bu durum potansiyel failleri otomatikman cesaretlendiriyor. Sınır dışı edilme, hak ararken başka ayrımcılıkla karşılaşma, dışlanma, damgalanma korkuları ve haklarını bilmeme nedenleriyle şiddeti açık edemeyecekleri bilgisi, bütün mülteci ve göçmen kadın ve çocuklar için en büyük risk kaynağıdır. ‘Evlilik’ adı altında meşrulaştırılan çocuk ve ikinci eş olarak evlendirilmeye razı edilme durumunu ayrıca konuşmak gerek. Türkiye Cumhuriyeti yasalarına ve uluslararası sözleşmelere rağmen ‘kültüre saygı’ adı altında meşru kılıfa büründürülen bu evlilikler, aslında katmerli sömürüdür. Rızaları çeşitli kültürel araçlarla inşa edilerek veya zorla evlendirilen bu kadın ve çocuklar bize göre cinselliği ve emeği sömürülen insanlardır.”
‘Çözüm kadın dayanışması’
“Cinsel istismar da dahil cinsiyet temelli her türlü şiddet, cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanır ve sadece cezai yaptırımlarla önlenemez” diyen Kaptan, “Yapılması gereken cinsel istismara karşı önleyici politikaların hayata geçmesi için uğraşmak olmalı” dedi.
Kaptan, son olarak verilmesi gereken mücadeleye ilişkin şunları kaydetti:
“Her şeyden önce, cinsiyet temelli her türlü şiddetle mücadelenin Türkiyeli, Afganlı, Suriyeli, Afrikalı, Avrasyalısı olmadığını, olamayacağını söylemek gerek. Şiddetin ana nedeni aynıdır. Sonuçlarıyla ilgili koruma önlemleri de aynı olmak durumundadır. Şiddeti önlemek denince, potansiyel faillerin eğitimine odaklanma eğiliminin arttığını gözlüyoruz. Yani erkeklerin eğitilmesi konusu daha çok dillendirilir oldu. Bunun toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin bütün cinsiyetler nezdinde artmasına katkısı elbette olabilir; ama kesinlikle yapılacak ilk iş değildir. Çünkü bahsettiğimiz toplumsal cinsiyet temelli şiddet güç ilişkileri silsilesi içerisinde oluşmaktadır. Bu yüzden de kadınların güçlenmesi dışında bir yol yok. Güçlenmeden kastımız, tabii ki sadece ekonomik değil. Bunun için de daha çok kadın dayanışması diyoruz.”
http://gazetekarinca.com/2018/08/multecilik-durumu-cinsel-istismar-riskini-artiriyor/
Urfa’nın Ceylanpınar ilçesindeki Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne bağlı Telhamut Çadır Kenti’nde mülteci kadınların zorunlu ihtiyaçları karşılığında cinsel ilişkiye zorlandıkları ortaya çıkmıştı.
Kadın Dayanışma Vakfı (KADAV) gönüllüsü Özgül Kaptan da yerin edilenlerden en çok işkence ve kötü muameleye maruz bırakılanların kadın, çocuk ve LGBTİ’ler olduğunu söyledi.
2017 sonu itibarıyla geçim kaynaklarının eşit paylaşılmamasından doğan yoksulluk ve şiddet nedeniyle yerinden edilenlerin sayısının 258 milyon olduğunu kaydeden Kaplan, kampların yıllardır sivil toplum denetimine açık olmadığına vurgu yaparak şöyle konuştu:
“Kamp yaşamı, özellikle kadınlar açısından ekstra sorunlar barındırıyor. Özel alanları kalmıyor, bir çeşit kamusal alanda olmaktan kaynaklı üzerlerindeki muhafazakar baskı artıyor. Sosyalleşme ve üretme olanaklarından yararlanamıyorlar. Taşıdıkları gündelik hayatın iş yükü kamplarda daha da ağırlaşıyor.”
‘Mültecilik cinsel istismar riskini artırıyor’
Kaptan ayrıca mültecilik ve göçmenlik durumunun cinsel istismara maruz kalma riskini artırdığını söyledi, böyle olmasının nedenlerini şöyle sıraladı:
“Hak aramaya cesaret edemeyecekleri varsayımı var olan cezasız kalma ihtimaline ekleniyor ve bu durum potansiyel failleri otomatikman cesaretlendiriyor. Sınır dışı edilme, hak ararken başka ayrımcılıkla karşılaşma, dışlanma, damgalanma korkuları ve haklarını bilmeme nedenleriyle şiddeti açık edemeyecekleri bilgisi, bütün mülteci ve göçmen kadın ve çocuklar için en büyük risk kaynağıdır. ‘Evlilik’ adı altında meşrulaştırılan çocuk ve ikinci eş olarak evlendirilmeye razı edilme durumunu ayrıca konuşmak gerek. Türkiye Cumhuriyeti yasalarına ve uluslararası sözleşmelere rağmen ‘kültüre saygı’ adı altında meşru kılıfa büründürülen bu evlilikler, aslında katmerli sömürüdür. Rızaları çeşitli kültürel araçlarla inşa edilerek veya zorla evlendirilen bu kadın ve çocuklar bize göre cinselliği ve emeği sömürülen insanlardır.”
‘Çözüm kadın dayanışması’
“Cinsel istismar da dahil cinsiyet temelli her türlü şiddet, cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanır ve sadece cezai yaptırımlarla önlenemez” diyen Kaptan, “Yapılması gereken cinsel istismara karşı önleyici politikaların hayata geçmesi için uğraşmak olmalı” dedi.
Kaptan, son olarak verilmesi gereken mücadeleye ilişkin şunları kaydetti:
“Her şeyden önce, cinsiyet temelli her türlü şiddetle mücadelenin Türkiyeli, Afganlı, Suriyeli, Afrikalı, Avrasyalısı olmadığını, olamayacağını söylemek gerek. Şiddetin ana nedeni aynıdır. Sonuçlarıyla ilgili koruma önlemleri de aynı olmak durumundadır. Şiddeti önlemek denince, potansiyel faillerin eğitimine odaklanma eğiliminin arttığını gözlüyoruz. Yani erkeklerin eğitilmesi konusu daha çok dillendirilir oldu. Bunun toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin bütün cinsiyetler nezdinde artmasına katkısı elbette olabilir; ama kesinlikle yapılacak ilk iş değildir. Çünkü bahsettiğimiz toplumsal cinsiyet temelli şiddet güç ilişkileri silsilesi içerisinde oluşmaktadır. Bu yüzden de kadınların güçlenmesi dışında bir yol yok. Güçlenmeden kastımız, tabii ki sadece ekonomik değil. Bunun için de daha çok kadın dayanışması diyoruz.”
http://gazetekarinca.com/2018/08/multecilik-durumu-cinsel-istismar-riskini-artiriyor/
↧
“Psikologlar İçin LGBTİ’lerle Çalışma Kılavuzu” heteronormatif cinselliği besleyen en yaygın mitleri sıralıyor
Cinsellik rahatça konuşulamayan ve deneyimlenemeyen toplumlarda ataerkil, heteronormatif ve cisnormatif mitler aracılığıyla sürdürülüyor.
Cinsel mitler; doğrulukları konusunda yeterince destekleyici kanıt olmadan kabul edilen, kulaktan dolma bilgilerin aktarılmasıyla yayılan, cinsellikle ilgili yanlış inanış ve önyargılardır.
Bu önyargılar birçok kişinin mutsuzluğuna, sağlıklı ve keyifli bir cinsellik yaşayamamasına sebep olur. Oysa cinselliğe dair önyargılardan kurtulmak mümkün. Bu sebeple yazımızda heteronormatif cinselliği besleyen en yaygın mitlere yer veriyoruz.
Bir kadın ve bir erkek arasında gerçekleşen tüm evliliklerde bireylerin heteroseksüel olduğunu varsaymak yanlıştır. Pek çok eşcinsel ve biseksüel toplumsal baskı, kendine açılamama, toplumsal statü gibi nedenlerle heteroseksüel evlilikler yapmayı tercih edebilir ya da yapmak zorunda kalabilir.
Evlilik; çeşitli konulara odaklanan ve iki kişi arasında yapılan bir sözleşmedir. Dolayısıyla bu sözleşmenin içeriği ve şartları iki kişinin kararına ve rızasına bağlıdır.
Çiftler kapalı ve tek eşli bir ilişkide uzlaşabilecekleri gibi; açık, çok eşli, eş değiştirmeli, vb. ilişki biçimlerinde de uzlaşabilirler.
Orgazm olmanın tek yolu ve koşulu cinsel birleşme(penetrasyon) değildir. Cinsellik; öpüşme, okşama, dokunma, sarılma, masaj, sürtünme, mastürbasyon, oral seks gibi çok çeşitli davranışları kapsar. Kişi cinsel birleşme yaşamadan da çok farklı şekillerde orgazm olabilir.
Aktiflik-pasiflik; kimin altta kimin üstte, kimin arkada kimin önde, kimin güçlü kimin zayıf olduğuna göre değerlendirilip yorumlanır. Heteroseksüel ilişkilerde kadının pasif, erkeğin aktif olduğu yönünde bir önkabul vardır. Eşcinsel ilişkiler de bu ikiliğe göre değerlendirilir.
Oysa tüm ilişkilerde bu roller değişken olabilir ya da hiç benimsenmeyebilir.
Eşcinseller sadece cinselliğe dayalı ya da cinsel ve duygusal yakınlığın bir arada olduğu, kısa ya da uzun süreli, tek ya da birden fazla partnerli birliktelikler yaşayabilirler. Heteroseksüel bireylerin cinsel ve duygusal ilişkileri tek tip olamayacağı gibi, eşcinsel bireylerin ilişkileri de tek tip değildir. Sevmek ve sevilmek, arzulamak ve arzulanmak, bir ilişkiye başlamak ve sürdürmek cinsel yönelimle ilişkili değildir.
Eşcinsellik, duygusal ve/veya cinsel olarak kişinin hemcinsine ilgi duymasıdır. Eşcinsel birliktelikler toplum tarafından yok sayılmakta, geçici/ciddiyetsiz olarak görülmekte ya da sekse indirgenmektedir. Oysa aşk, sevgi, hoşlanma gibi duygular doğal olarak tüm insanlara özgüdür; bu duyguların yoğunluğunun ve sürekliliğinin cinsel yönelimle ilgisi yoktur.
Cinselliği penis üzerinden tanımlayan ataerkil ve heteroseksist toplumsal yapı, “gerçek cinselliği” penis-vajina birleşmesine indirgemektedir. Bu nedenle, iki kadının penis olmadan zevk alamayacağı ve aralarında “gerçek” bir cinsellik yaşanamayacağı düşüncesi yaygındır. Zorlama ve baskı olmaksızın yaşanan her cinsel davranış keyif ve haz verir. İki kadının birbirini hissetmesi ya da cinsel doyumu yaşayabilmesi için penise ihtiyaçları yoktur.
Her lezbiyenin keyif aldığı cinsel davranış farklıdır, sabitlenemez. Penetrasyondan hoşlanan lezbiyen kadınlar olabileceği gibi, hoşlanmayan heteroseksüel kadınlar da olabilir. Penetrasyon; parmakla, dildo, vibratör, strapon gibi ürünlerle, çok çeşitli nesnelerle, penisle yaşanabilir.
Lezbiyenlerin cinsellikleri tek tip değildir; davranışlar kişiye, partnerlere, mekana ve zamana göre çeşitlilik gösterebilir. İki kadın arasında yaşanan cinsellik yumuşak olabileceği gibi, kişilerin rızası dahilinde, bilinçli olarak sert olabilir, şiddet ya da BDSM pratikleri içerebilir.
Lezbiyen cinselliğinin tek tip olmadığını, çok çeşitli cinselliklerin var olduğunu yukarıda belirtmiştik. Bazı kadınlar kendilerini lezbiyen olarak tanımlamakla birlikte, kadın ve erkeklerle akışkan ilişkiler yaşayabilirler. Ayrıca, birçok ülkede kadınların, eşcinsel olsun ya da olmasın, yaşamak için evlenmek ve çocuk doğurmak zorunda bırakıldığı unutulmamalıdır.
Bir erkeğin eşcinsel olması, onun cinsel sorunlar yaşadığı anlamına gelmez. Cinsel sorunlar, farklı cinsel yönelimlerden tüm bireylerde görülebilir.
Anal seks, geylere özgü bir cinsel davranış değildir; lezbiyen, biseksüel ve heteroseksüel çiftler anal seks yaşamayı tercih edebilir ve bu davranıştan zevk alabilirler.
Diğer yandan, eşcinsel erkeklerden bazıları anal seksten hoşlanırken bazıları hoşlanmayabilir.
Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim birbirinden farklı kavramlardır. Nasıl ki toplumda, natrans eşcinsel, biseksüel, heteroseksüel bireyler varsa eşcinsel, biseksüel, heteroseksüel trans bireyler de vardır.
Doyumlu bir cinsel yaşam; kişinin bedenini tanıması, bedeninin haz noktalarını bilmesi, hoşuna giden/gitmeyen dokunuşları ve cinsel davranışları keşfetmesi, partner(ler)i ile açık iletişim kurabilmesi gibi pek çok şeyle ilgilidir. Natrans bireylerin tümünün doyumlu bir cinsel yaşamı olacağı önkabulü yanlış olduğu gibi, trans bireylerin doyumlu bir cinsellik yaşayamayacağı önkabulü de gerçek dışıdır.
https://dagmedya.net/2018/08/22/psikologlar-icin-lgbtilerle-calisma-kilavuzu-heteronormatif-cinselligi-besleyen-en-yaygin-mitleri-siraliyor/
Cinsel mitler; doğrulukları konusunda yeterince destekleyici kanıt olmadan kabul edilen, kulaktan dolma bilgilerin aktarılmasıyla yayılan, cinsellikle ilgili yanlış inanış ve önyargılardır.
Bu önyargılar birçok kişinin mutsuzluğuna, sağlıklı ve keyifli bir cinsellik yaşayamamasına sebep olur. Oysa cinselliğe dair önyargılardan kurtulmak mümkün. Bu sebeple yazımızda heteronormatif cinselliği besleyen en yaygın mitlere yer veriyoruz.
Bir kadın ve bir erkek arasında gerçekleşen tüm evliliklerde bireylerin heteroseksüel olduğunu varsaymak yanlıştır. Pek çok eşcinsel ve biseksüel toplumsal baskı, kendine açılamama, toplumsal statü gibi nedenlerle heteroseksüel evlilikler yapmayı tercih edebilir ya da yapmak zorunda kalabilir.
Evlilik; çeşitli konulara odaklanan ve iki kişi arasında yapılan bir sözleşmedir. Dolayısıyla bu sözleşmenin içeriği ve şartları iki kişinin kararına ve rızasına bağlıdır.
Çiftler kapalı ve tek eşli bir ilişkide uzlaşabilecekleri gibi; açık, çok eşli, eş değiştirmeli, vb. ilişki biçimlerinde de uzlaşabilirler.
Orgazm olmanın tek yolu ve koşulu cinsel birleşme(penetrasyon) değildir. Cinsellik; öpüşme, okşama, dokunma, sarılma, masaj, sürtünme, mastürbasyon, oral seks gibi çok çeşitli davranışları kapsar. Kişi cinsel birleşme yaşamadan da çok farklı şekillerde orgazm olabilir.
Aktiflik-pasiflik; kimin altta kimin üstte, kimin arkada kimin önde, kimin güçlü kimin zayıf olduğuna göre değerlendirilip yorumlanır. Heteroseksüel ilişkilerde kadının pasif, erkeğin aktif olduğu yönünde bir önkabul vardır. Eşcinsel ilişkiler de bu ikiliğe göre değerlendirilir.
Oysa tüm ilişkilerde bu roller değişken olabilir ya da hiç benimsenmeyebilir.
Eşcinseller sadece cinselliğe dayalı ya da cinsel ve duygusal yakınlığın bir arada olduğu, kısa ya da uzun süreli, tek ya da birden fazla partnerli birliktelikler yaşayabilirler. Heteroseksüel bireylerin cinsel ve duygusal ilişkileri tek tip olamayacağı gibi, eşcinsel bireylerin ilişkileri de tek tip değildir. Sevmek ve sevilmek, arzulamak ve arzulanmak, bir ilişkiye başlamak ve sürdürmek cinsel yönelimle ilişkili değildir.
Eşcinsellik, duygusal ve/veya cinsel olarak kişinin hemcinsine ilgi duymasıdır. Eşcinsel birliktelikler toplum tarafından yok sayılmakta, geçici/ciddiyetsiz olarak görülmekte ya da sekse indirgenmektedir. Oysa aşk, sevgi, hoşlanma gibi duygular doğal olarak tüm insanlara özgüdür; bu duyguların yoğunluğunun ve sürekliliğinin cinsel yönelimle ilgisi yoktur.
Cinselliği penis üzerinden tanımlayan ataerkil ve heteroseksist toplumsal yapı, “gerçek cinselliği” penis-vajina birleşmesine indirgemektedir. Bu nedenle, iki kadının penis olmadan zevk alamayacağı ve aralarında “gerçek” bir cinsellik yaşanamayacağı düşüncesi yaygındır. Zorlama ve baskı olmaksızın yaşanan her cinsel davranış keyif ve haz verir. İki kadının birbirini hissetmesi ya da cinsel doyumu yaşayabilmesi için penise ihtiyaçları yoktur.
Her lezbiyenin keyif aldığı cinsel davranış farklıdır, sabitlenemez. Penetrasyondan hoşlanan lezbiyen kadınlar olabileceği gibi, hoşlanmayan heteroseksüel kadınlar da olabilir. Penetrasyon; parmakla, dildo, vibratör, strapon gibi ürünlerle, çok çeşitli nesnelerle, penisle yaşanabilir.
Lezbiyenlerin cinsellikleri tek tip değildir; davranışlar kişiye, partnerlere, mekana ve zamana göre çeşitlilik gösterebilir. İki kadın arasında yaşanan cinsellik yumuşak olabileceği gibi, kişilerin rızası dahilinde, bilinçli olarak sert olabilir, şiddet ya da BDSM pratikleri içerebilir.
Lezbiyen cinselliğinin tek tip olmadığını, çok çeşitli cinselliklerin var olduğunu yukarıda belirtmiştik. Bazı kadınlar kendilerini lezbiyen olarak tanımlamakla birlikte, kadın ve erkeklerle akışkan ilişkiler yaşayabilirler. Ayrıca, birçok ülkede kadınların, eşcinsel olsun ya da olmasın, yaşamak için evlenmek ve çocuk doğurmak zorunda bırakıldığı unutulmamalıdır.
Bir erkeğin eşcinsel olması, onun cinsel sorunlar yaşadığı anlamına gelmez. Cinsel sorunlar, farklı cinsel yönelimlerden tüm bireylerde görülebilir.
Anal seks, geylere özgü bir cinsel davranış değildir; lezbiyen, biseksüel ve heteroseksüel çiftler anal seks yaşamayı tercih edebilir ve bu davranıştan zevk alabilirler.
Diğer yandan, eşcinsel erkeklerden bazıları anal seksten hoşlanırken bazıları hoşlanmayabilir.
Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim birbirinden farklı kavramlardır. Nasıl ki toplumda, natrans eşcinsel, biseksüel, heteroseksüel bireyler varsa eşcinsel, biseksüel, heteroseksüel trans bireyler de vardır.
Doyumlu bir cinsel yaşam; kişinin bedenini tanıması, bedeninin haz noktalarını bilmesi, hoşuna giden/gitmeyen dokunuşları ve cinsel davranışları keşfetmesi, partner(ler)i ile açık iletişim kurabilmesi gibi pek çok şeyle ilgilidir. Natrans bireylerin tümünün doyumlu bir cinsel yaşamı olacağı önkabulü yanlış olduğu gibi, trans bireylerin doyumlu bir cinsellik yaşayamayacağı önkabulü de gerçek dışıdır.
https://dagmedya.net/2018/08/22/psikologlar-icin-lgbtilerle-calisma-kilavuzu-heteronormatif-cinselligi-besleyen-en-yaygin-mitleri-siraliyor/
↧
Birlikte olamayı reddettiğim çirkin kadınlar bana homoseksüel iftirası atıyor!
Hayatımda cinsellik çok önemli. Neticede hayvansal güdüler bunlar.
Uzun zamandır aşk yok hayatımda. Aşk kolay değil öyle. Başta güzel bir his oluyor. Ama sonra hemen, yemek yiyişinden, sigara içmesinden, rakı içmesinden nem kapıyorum. Zaten nefret ederim rakı içen kadından. Hiçbir eşim de içmezdi. Eşlerimle de hiç hadi akşam yemeğinde bir kadeh şarap içelim demezdik.
Büyük konuşmayayım ama çocuk sahibi olmasın. Benimkiler bana yeter. Bu yaşımdan sonra bir de çoluk çocukla uğraştırmasın beni. Benden olabilir ama o ayrı. Bugün evlensem yine çocuk yaparım. Ama aşk başka bir konu. O zaman işler değişiyor. Dediğin lafları yiyebilirsin de. Normalde hiç beğenmeyeceğim bir kadına da aşık olabilirsin. Belki kadın pavyondan çıkacak tövbe yarabbi. Bilemeyiz. Ama kendini beğenmiş, sonradan görme bir kadın olmasın. Güldürmeyi hep benden beklemesin, o da beni güldürsün.
Yasmin erkek arkadaşınıyla tanıştırsa asla bozulmam. Çünkü ben çok tanıştırdım onlarla. Ama Yasmin hiç kabullenmiyor benim tanıştırdıklarımı.
Ali Sadi hele, gördüğünde, “Gel tanış oğlum” diyorum. “Ne tanışacağım 100 taneden biri işte” diyor.
Yasmin bazen hakaret de ediyor, münakaşaya giriyor. Çocuklardaki savunma iç güdüsü sanırım.
http://www.hurriyet.com.tr/galeri-cocugu-olan-kadinla-evlenmem-40936776?p=1
↧
↧
Kim Kardashian’a benzemek isteyen erkek!
Kim Kardashian'a benzemek isteyen 17 yaşındaki genç Kairah Kelly, 15 bin poundluk bir dizi operasyonla kendini baştan yarattı. Kelly'nin sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafları gören şaşkınlığını gizleyemiyor.
İngiltere’nin Kuzey Yorkshire bölgesindeki Middlesbrough kentinde yaşayan 17 yaşındaki Kairah Kelly, kendisini Kim Kardashian’a benzetmek için 2 yılda tam 15 bin pounddan fazla para harcadı
17 yaşındaki transseksüel genç, Kim Kardashian’a benzemeye karar verdiğinde ise görüntüsü çok daha farklıydı ancak hiçbir zaman kendisini bir erkek gibi hissetmedi. Yalnız başına kaldığında ojeler süren, yüksek topuklu ayakkabılar giyen Kairah sonunda kararını verdi.
kimkardashian2
Görüntüsünün Kim Kardashian gibi olmasını istiyordu ve bunu hemşire olan annesine anlattı. İlk iş olarak adını değiştirdi. Saçlarını uzattı bir yandan da hormon tedavisine başladı. Görüntüsü gittikçe bir kadına benzemeye başladı. Kairah Kelly, estetik masraflarını Facebook’ta ürün tanıtımı ve satışı yaparak karşıladı ve daha devam eden ameliyatları için yine aynı kanalı kullanmakta. Şimdiden bir sosyal medya fenomeni oldu. İşte Kairah Kelly’in sosyal medya hesabından paylaştığı son hali…
İngiltere’nin Kuzey Yorkshire bölgesindeki Middlesbrough kentinde yaşayan 17 yaşındaki Kairah Kelly, kendisini Kim Kardashian’a benzetmek için 2 yılda tam 15 bin pounddan fazla para harcadı
17 yaşındaki transseksüel genç, Kim Kardashian’a benzemeye karar verdiğinde ise görüntüsü çok daha farklıydı ancak hiçbir zaman kendisini bir erkek gibi hissetmedi. Yalnız başına kaldığında ojeler süren, yüksek topuklu ayakkabılar giyen Kairah sonunda kararını verdi.
kimkardashian2
↧
'Rahip olmak isteyenleri soyup taciz ediyordu'
Papa'ya istifa çağrısı! '2013'ten beri çocuk tacizi olayını biliyordu'
İrlanda'ya üstü kapatılan 'utanç verici' suçların gölgesinde tarihi bir ziyaret yapan Papa'yı hedef alan Vatikan'ın eski Washington Büyükelçisi Başpiskopos Vigano, "Francis, örnek olmak için istifa etmek zorundaki ilk kişidir" dedi.
Vatikan'ın eski Washington Büyükelçisi Başpiskopos Carlo Maria Vigano, 2013 yılında Papa Francis'e çocuk tacizi suçlamaları sebebiyle geçtiğimiz ay istifa eden Kardinal Theodore McCarrick hakkındaki iddiaları ilettiğini söyledi. Başpiskopos Vigano "Papa Francis en az 23 Haziran 2013'ten beri McCarrick'in seri bir tacizci olduğunu biliyordu." dedi.
Papa Francis'in İrlanda gezisi devam ederken Başpiskopos Carlo Maria Vigano, Amerikalı Ulusal Katolik Kayıdı isimli medya kuruluşuna 11 sayfalık bir mektup gönderdi. Vigano mektubunda Kardinal McCarrick ile ilgili seminer verdiği kişiler ve rütbe olarak altındaki rahiplerden gelen cinsel taciz iddialarını Papa Francis göreve gelir gelmez ilettiğini yazdı.
O dönemde Vatikan ABD Büyükelçisi olan Vigano, "Papa Francis, Kardinal McCarrick'in tacizlerini örtbas eden kardinal ve piskoposlara iyi örnek olmak için istifa etmek zorundaki ilk kişidir." dedi. Vigano mektubunda kilise kurumunda eşcinseller arası bir şebekenin var olduğunun da altını çizdi.
Vatikan yetkilileri Başpiskopos Vigano'nun iddialarına hemen yanıt vermeyi reddetti.
'Rahip olmak isteyenleri soyup taciz ediyordu'
Papa Francis 28 Temmuz'da McCarick'in istifasını kabul etti. Eski Washington Başpiskoposu McCarick hakkında kilise tarafından yürütülen araştırmalarda cinsel taciz iddialarının asparagas olmadığı belirtilerek soruşturma başlatıldı. McCarick kilise tarihinde Kardinaller Koleji'nden istifa eden ilk kişi oldu. McCarick hakkındaki yargılama sonuçlanana kadar rahiplik sıfatını taşıyacak ancak hiçbir kamu görevi üstlenemeyecek.
The New York Times gazetesi kilise hiyerarşisinden isim vermeyen bir çok kişinin McCarick'in yıllardır rahip olmak isteyen kişileri soyarak onlara dokunup taciz ettiğinin bilindiğini söylediklerini yazdı. 20 Haziran'da McCarick Vatikan İskan Bakanlığındaki görevinden de alınmıştı.
Papa Francis İrlanda ziyaretinin ilk günü 25 Ağustos'da kiliselerdeki cinsel taciz ve tecavüz suçlarını "iğrenç" olarak niteleyip zamanında gereken müdahalelerin yapılmamış olmasının bir "utanç kaynağı" olduğunu söyledi.
Papa Francis daha din görevlileri tarafından cinsel tacize uğramış sekiz kişiyle bir araya geldi. Mağdurlar, 90 dakikalık toplantıda Papa'nın taciz olaylarının örtbas edilmesini "insan dışkısına" benzeterek kınadığını aktardı.
Kaynak: Euronews
İrlanda'ya üstü kapatılan 'utanç verici' suçların gölgesinde tarihi bir ziyaret yapan Papa'yı hedef alan Vatikan'ın eski Washington Büyükelçisi Başpiskopos Vigano, "Francis, örnek olmak için istifa etmek zorundaki ilk kişidir" dedi.
Vatikan'ın eski Washington Büyükelçisi Başpiskopos Carlo Maria Vigano, 2013 yılında Papa Francis'e çocuk tacizi suçlamaları sebebiyle geçtiğimiz ay istifa eden Kardinal Theodore McCarrick hakkındaki iddiaları ilettiğini söyledi. Başpiskopos Vigano "Papa Francis en az 23 Haziran 2013'ten beri McCarrick'in seri bir tacizci olduğunu biliyordu." dedi.
Papa Francis'in İrlanda gezisi devam ederken Başpiskopos Carlo Maria Vigano, Amerikalı Ulusal Katolik Kayıdı isimli medya kuruluşuna 11 sayfalık bir mektup gönderdi. Vigano mektubunda Kardinal McCarrick ile ilgili seminer verdiği kişiler ve rütbe olarak altındaki rahiplerden gelen cinsel taciz iddialarını Papa Francis göreve gelir gelmez ilettiğini yazdı.
O dönemde Vatikan ABD Büyükelçisi olan Vigano, "Papa Francis, Kardinal McCarrick'in tacizlerini örtbas eden kardinal ve piskoposlara iyi örnek olmak için istifa etmek zorundaki ilk kişidir." dedi. Vigano mektubunda kilise kurumunda eşcinseller arası bir şebekenin var olduğunun da altını çizdi.
Vatikan yetkilileri Başpiskopos Vigano'nun iddialarına hemen yanıt vermeyi reddetti.
'Rahip olmak isteyenleri soyup taciz ediyordu'
Papa Francis 28 Temmuz'da McCarick'in istifasını kabul etti. Eski Washington Başpiskoposu McCarick hakkında kilise tarafından yürütülen araştırmalarda cinsel taciz iddialarının asparagas olmadığı belirtilerek soruşturma başlatıldı. McCarick kilise tarihinde Kardinaller Koleji'nden istifa eden ilk kişi oldu. McCarick hakkındaki yargılama sonuçlanana kadar rahiplik sıfatını taşıyacak ancak hiçbir kamu görevi üstlenemeyecek.
The New York Times gazetesi kilise hiyerarşisinden isim vermeyen bir çok kişinin McCarick'in yıllardır rahip olmak isteyen kişileri soyarak onlara dokunup taciz ettiğinin bilindiğini söylediklerini yazdı. 20 Haziran'da McCarick Vatikan İskan Bakanlığındaki görevinden de alınmıştı.
Papa Francis İrlanda ziyaretinin ilk günü 25 Ağustos'da kiliselerdeki cinsel taciz ve tecavüz suçlarını "iğrenç" olarak niteleyip zamanında gereken müdahalelerin yapılmamış olmasının bir "utanç kaynağı" olduğunu söyledi.
Papa Francis daha din görevlileri tarafından cinsel tacize uğramış sekiz kişiyle bir araya geldi. Mağdurlar, 90 dakikalık toplantıda Papa'nın taciz olaylarının örtbas edilmesini "insan dışkısına" benzeterek kınadığını aktardı.
Kaynak: Euronews
↧
Kerimcan ve İdo Tatlıses
Sosyal medya fenomeni Kerimcan Durmaz ve İdo Tatlıses aynı otelde denk gelince ortalığı birbirine kattılar! Balkondan balkona atışan iki ünlü isimin paylaşımları ise olay oldu.
İdo Tatlıses ile ünlü fenomen Kerimcan Durmaz, aynı otelde denk gelince eğlenceli anlar yaşandı. Kerimcan Durmaz kaldığı odada birden İdo Tatlıses'in hit olan şarkısı "Bileklerime Kadar Acıyor"şarkısını söylemeye başladı.
"Ne demek bileklerime kadar acıyor" diyerek otel odasının balkonuna çıkıp "İdo" diye seslendi. Yan odanın balkonunda hazır bulunan İdo ise şarkısının ne anlama geldiğini espirili bir şekilde anlattı.
Çok ses çıktığını düşünen Kerimcan Durmaz "Bizi otelden kovacaklar" diyerek videosunu sonlandırdı.
"KOVULMADIN"
Kerimcan Durmaz eğlenceli videodan bir gün sonra kahvaltı beklerken ise otel çalışanlarının sürpriziyle karşılaştı. Kahvaltıyla gelen pastanın üzerine "Kovulmadın" yazısını gören Kerimcan ve arkadaşları kahkahaya boğuldu.
http://www.milliyet.com.tr/kerimcan-ve-ido-tatlises-oteli-magazin-2730975/
İdo Tatlıses ile ünlü fenomen Kerimcan Durmaz, aynı otelde denk gelince eğlenceli anlar yaşandı. Kerimcan Durmaz kaldığı odada birden İdo Tatlıses'in hit olan şarkısı "Bileklerime Kadar Acıyor"şarkısını söylemeye başladı.
"Ne demek bileklerime kadar acıyor" diyerek otel odasının balkonuna çıkıp "İdo" diye seslendi. Yan odanın balkonunda hazır bulunan İdo ise şarkısının ne anlama geldiğini espirili bir şekilde anlattı.
Çok ses çıktığını düşünen Kerimcan Durmaz "Bizi otelden kovacaklar" diyerek videosunu sonlandırdı.
"KOVULMADIN"
Kerimcan Durmaz eğlenceli videodan bir gün sonra kahvaltı beklerken ise otel çalışanlarının sürpriziyle karşılaştı. Kahvaltıyla gelen pastanın üzerine "Kovulmadın" yazısını gören Kerimcan ve arkadaşları kahkahaya boğuldu.
http://www.milliyet.com.tr/kerimcan-ve-ido-tatlises-oteli-magazin-2730975/
↧
Tarık Tarcan: İki kez hatim indirdim ama deist oldum
↧
↧
Kenan Kalav
↧
"Müslüman olduğumu anlatmak, biseksüel olduğumu anlatmaktan çok daha zordu"
Drew Dalton: İki kimliği de gururla taşıyabilirsiniz
İngiliz Drew Dalton, dünyada radikal İslamcı terör örgütlerinin saldırılarından dolayı annesine Müslüman olduğunu bir türlü söyleyemediğini belirterek "Arkadaşlarıma Müslüman olduğumu anlatmak, biseksüel olduğumu anlatmaktan çok daha zordu” dedi.
LGBT bireylere Müslüman olamayacaklarını söylemenin hiç bir amaca hizmet etmediğini düşündüğünü belirten Dalton, "İki kimliği de gururla taşıyabilirsiniz” ifadesini kullandı.
İngiltere’de bulunan Sunderland Üniversitesi’nde sosyoloji dersi veren akademisyen Dalton , annesine Müslüman olduğunu açıklama sürecini anlattı. Biseksüel olan Dalton, “Anneme Müslüman olduğumu söylediğimde, ‘Sanırım biliyorum, geçen gün evi temizlerken Kuranlarını buldum’ cevabını aldım” diye anlattı.
Dalton, Sunderland Üniversitesi 'nde sosyoloji dersi veriyor. Aynı zamanda LGBTMüslümanlara destek amacıyla kurulmuş olan Hidayah adlı kuruluşta da yönetim kurulunda.
Cumhuriyet'in Gay Star News’ten aktardığı habere göre Dalton, dünyada radikal İslamcı terör örgütlerinin saldırılarından dolayı annesine Müslüman olduğunu bir türlü söyleyemediğini ifade ederken "Arkadaşlarıma Müslüman olduğumu anlatmak, biseksüel olduğumu anlatmaktan çok daha zordu” dedi.
Gmag’in aktardığına göre “İki kere açılıyormuşum gibi hissettim” diyen Dalton, Müslüman olduğunu açıkladıktan sonra ailesinden ve partnerinden destek gördüğünü belirtirken şu ifadeleri kullandı:
Sosyal medyada kendimi anlattıktan sonra, hemen reaksiyon aldım. ‘Gayleri öldüren insanların inandığı bir dini nasıl desteklersin’ gibi yorumlar geldi.”
Dalton, bazı arkadaşlarının Müslüman olmasından dolayı kendisi ile iletişimi kopardığını belirtirken "Bir ara Budizme meraklıydım… Hem cinselliğimi hem de dinimi koruyabildiğim bir dönemdi. Fakat içimdeki boşluk kapanmadı çünkü Budizm, Tanrı merkezli bir din değil” ifadelerini kullandı.
İslam ile tanıştığı dönemde, yakın bir arkadaşını kaybeden Dalton o zamanları anarken “İslam’a daha da yakınlaştım. En iyi arkadaşımı kaybetmiştim, boşluktaydım. Kendimi bulmaya çalışıyordum” diyor.
LGBT bireylere Müslüman olamayacaklarını söylemenin hiç bir amaca hizmet etmediğini düşündüğünü belirten Dalton, "İki kimliği de gururla taşıyabilirsiniz” ifadesini kullandı.
Dalton, LGBT topluluğunu da İslam toplumu ile dost olmaya ve onları izole etmemeye çağırıyor:
“Azınlığın içinde bir azınlığız. LGBT topluluğunda problem olarak gördüğüm bir durum var. Dinin insanları baskıya veya kapana aldığına dair bir algıya sıkışmış durumdayız. Pakistanlı bir genç düşünelim. Nereye gidecek? LGBT sırt mı çevirecek? Daha kapsayıcı olmamız gerekiyor.”
Dalton kimliğine yapılan eleştirilere alıştığını söylerken hayatı boyunca mücadele etmek zorunda kaldığı bifobi sayesinde ise dayanıklı bir mental yapı geliştirdiğini düşünüyor.
https://t24.com.tr/haber/musluman-oldugumu-anlatmak-biseksuel-oldugumu-anlatmaktan-cok-daha-zordu,685957
İngiliz Drew Dalton, dünyada radikal İslamcı terör örgütlerinin saldırılarından dolayı annesine Müslüman olduğunu bir türlü söyleyemediğini belirterek "Arkadaşlarıma Müslüman olduğumu anlatmak, biseksüel olduğumu anlatmaktan çok daha zordu” dedi.
LGBT bireylere Müslüman olamayacaklarını söylemenin hiç bir amaca hizmet etmediğini düşündüğünü belirten Dalton, "İki kimliği de gururla taşıyabilirsiniz” ifadesini kullandı.
İngiltere’de bulunan Sunderland Üniversitesi’nde sosyoloji dersi veren akademisyen Dalton , annesine Müslüman olduğunu açıklama sürecini anlattı. Biseksüel olan Dalton, “Anneme Müslüman olduğumu söylediğimde, ‘Sanırım biliyorum, geçen gün evi temizlerken Kuranlarını buldum’ cevabını aldım” diye anlattı.
Dalton, Sunderland Üniversitesi 'nde sosyoloji dersi veriyor. Aynı zamanda LGBTMüslümanlara destek amacıyla kurulmuş olan Hidayah adlı kuruluşta da yönetim kurulunda.
Cumhuriyet'in Gay Star News’ten aktardığı habere göre Dalton, dünyada radikal İslamcı terör örgütlerinin saldırılarından dolayı annesine Müslüman olduğunu bir türlü söyleyemediğini ifade ederken "Arkadaşlarıma Müslüman olduğumu anlatmak, biseksüel olduğumu anlatmaktan çok daha zordu” dedi.
Gmag’in aktardığına göre “İki kere açılıyormuşum gibi hissettim” diyen Dalton, Müslüman olduğunu açıkladıktan sonra ailesinden ve partnerinden destek gördüğünü belirtirken şu ifadeleri kullandı:
Sosyal medyada kendimi anlattıktan sonra, hemen reaksiyon aldım. ‘Gayleri öldüren insanların inandığı bir dini nasıl desteklersin’ gibi yorumlar geldi.”
Dalton, bazı arkadaşlarının Müslüman olmasından dolayı kendisi ile iletişimi kopardığını belirtirken "Bir ara Budizme meraklıydım… Hem cinselliğimi hem de dinimi koruyabildiğim bir dönemdi. Fakat içimdeki boşluk kapanmadı çünkü Budizm, Tanrı merkezli bir din değil” ifadelerini kullandı.
İslam ile tanıştığı dönemde, yakın bir arkadaşını kaybeden Dalton o zamanları anarken “İslam’a daha da yakınlaştım. En iyi arkadaşımı kaybetmiştim, boşluktaydım. Kendimi bulmaya çalışıyordum” diyor.
LGBT bireylere Müslüman olamayacaklarını söylemenin hiç bir amaca hizmet etmediğini düşündüğünü belirten Dalton, "İki kimliği de gururla taşıyabilirsiniz” ifadesini kullandı.
Dalton, LGBT topluluğunu da İslam toplumu ile dost olmaya ve onları izole etmemeye çağırıyor:
“Azınlığın içinde bir azınlığız. LGBT topluluğunda problem olarak gördüğüm bir durum var. Dinin insanları baskıya veya kapana aldığına dair bir algıya sıkışmış durumdayız. Pakistanlı bir genç düşünelim. Nereye gidecek? LGBT sırt mı çevirecek? Daha kapsayıcı olmamız gerekiyor.”
Dalton kimliğine yapılan eleştirilere alıştığını söylerken hayatı boyunca mücadele etmek zorunda kaldığı bifobi sayesinde ise dayanıklı bir mental yapı geliştirdiğini düşünüyor.
https://t24.com.tr/haber/musluman-oldugumu-anlatmak-biseksuel-oldugumu-anlatmaktan-cok-daha-zordu,685957
↧
Alman basını dalgasını geçti
Alman basını dalgasını geçtiYandaş medyada yer alan ABD'nin eşcinsel bombası atacağı yönündeki yazılar, Alman medyasında alay konusu oldu.BERLİN - AKP destekçisi Sabah gazetesinde yazılar yazan ve son dönemde FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'e övgüler dizdiği görüntülerle gündeme gelen Mehmet Barlas, Almanya'da gündem oldu.
Barlas'ın geçtiğimiz hafta kaleme aldığı ve ABD'nin düşmanlarına eşcinsel bombası atmayı planladığı yönündeki yazıyı çevirerek sayfalarında yer veren Huffington Post gazetesi, Türkiye'nin sinirlerinin bozulduğunu savundu.
İnsanların cep telefonlarını çekiçlerle kırmaya başladığını hatırlatan gazete, yandaş bir yazarın da eşcinsel bombası atılabileceği gibi çılgın bir fantaziyi savunduğunu belirtti.
queer.de adlı internet sitesinde yayımlanan yorumda ise Erdoğan ideolojisinde eşcinsel karşıtlığının önemli bir yeri olduğu ifade edilerek, Mehmet Barlas'ın söz konusu yorumunun da homofobik olduğunun altı çizildi.
https://www.arti49.com/alman-basini-dalgasini-gecti-1272233h.htm
Barlas'ın geçtiğimiz hafta kaleme aldığı ve ABD'nin düşmanlarına eşcinsel bombası atmayı planladığı yönündeki yazıyı çevirerek sayfalarında yer veren Huffington Post gazetesi, Türkiye'nin sinirlerinin bozulduğunu savundu.
İnsanların cep telefonlarını çekiçlerle kırmaya başladığını hatırlatan gazete, yandaş bir yazarın da eşcinsel bombası atılabileceği gibi çılgın bir fantaziyi savunduğunu belirtti.
queer.de adlı internet sitesinde yayımlanan yorumda ise Erdoğan ideolojisinde eşcinsel karşıtlığının önemli bir yeri olduğu ifade edilerek, Mehmet Barlas'ın söz konusu yorumunun da homofobik olduğunun altı çizildi.
https://www.arti49.com/alman-basini-dalgasini-gecti-1272233h.htm
↧
Papa, cinsel istismara göz yumduğu suçlamasına yanıt vermeyeceğini açıkladı
Papa Francis, Dublin'den Roma'ya dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İrlanda ziyaretinde kilisede çocuklara cinsel istismarın örtbas edilmesi konusunda hesap sorulan Papa Francis, üstüne üstlük eski Başpiskopos Carlo Maria Vigano'nun istismara göz yumduğu gerekçesiyle istifa çağrısıyla karşılaştı. Dublin'den Roma'ya dönen Papa, Vigano'nun iddialarıyla ilgili yorum yapmayı reddetti.
Roma'ya dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Papa'ya, Vatikan'ın eski Washington Büyükelçisi de olan Başpiskopos Carlo Maria Vigano tarafından yıllardır cinsel istismara göz yummakla suçlanması da soruldu.
Francis, Vigano'nun 11 sayfalık mektubundaki iddialarla ilgili tek kelime bile etmeyeceğini söyledi.
'MEKTUBU OKUYUP KENDİNİZ KARAR VERİN'
"Size ve ilgilenen herkese içtenlikle söylüyorum: Metni dikkatle okuyun ve kendi yargılamanızı yapın. Bununla ilgili tek kelime etmeyeceğim. Bence açıklama kendi kendini açıklıyor'' diyen Papa şöyle devam etti:
''Kendi kendinize sonuca varmanıza yetecek gazetecilik kapasitesine sahipsiniz. Biraz zaman geçtikten ve siz de sonuçlarınızı çıkardıktan sonra belki konuşurum.''
MUHAFAZAKAR KANADIN SALDIRISI MI?
Katolik Kilisesi'nin ilk Latin Amerikalı ve Cizvit Papa'sı olan ve seleflerinden çok farklı bir çizgide ilerleyen Francis'in tam da İrlanda'da da sorulan hesaba 'kendince' yanıt verdiği sırada mektubun yayımlanması, Katolik hiyerarşisindeki Muhafazakar gelenekçilerin koordineli saldırısı altında olabileceğine dair soru işaretleri doğurdu.
Başpiskopos, ABD basınında yayımlanan 11 sayfalık mektubunda, Katolik Kilisesi'nin ABD'deki en önemli isimlerinden biriyken geçen ay istifa etmek zorunda kalan Kardinal Theodore McCarrick'in çocuk taciziyle ilgili iddialar konusunda Papa'yı ta 2013 yılında bilgilendirdiğini, ancak Francis'in harekete geçmek yerine sonuna dek McCarrick'in suçlarını örtbas ettiğini öne sürmüştü.
'EŞCİNSEL ŞEBEKE SORUMLU' GÖRÜŞÜ
"23 Haziran 2013'ten beri McCarrick'in seri bir tacizci olduğunu bilen Papa, McCarrick'in istismarlarını örtbas eden kardinallerle piskoposlara iyi örnek teşkil etmek için istifa etmek zorunda olan ilk kişidir'' diyen Vigano, diğer yandan çocuklara cinsel istismardan tüm kilise yapılanmasını ve hatta Katolik zihniyetini sorumlu tutmak yerine gerisinde bir eşcinsel şebekenin olduğunu iddia etmişti.
Avustralya'da din adamına istismar cezası: Katolik dünyasında cinsel istismardan suçlu bulunan en üst düzey isim
SADECE AF DİLEMEKLE OLMUYOR
Francis, İrlanda'da her durağında olduğu gibi Dublin'deki halka açık pazar ayininde de 'cinsel istismar ve gücün kötüye kullanılması için af diledi'. Beraberinde çok büyük tazminat davaları getirebilecek resmen özür dileme eyleminde bulunmayan Papa, cinsel istismarla mücadele ve sorumlularını yargılama konusunda somut bir plan sunmadığı için İrlandalıların öfkesini daha da bilemiş gözüktü.
REUTERS / MAX ROSSİ
https://tr.sputniknews.com/yasam/201808271034906869-papa-cinsel-istismara-goz-yumdugu-suclamasina-yanit-vermeyecegini-acikladi/
İrlanda ziyaretinde kilisede çocuklara cinsel istismarın örtbas edilmesi konusunda hesap sorulan Papa Francis, üstüne üstlük eski Başpiskopos Carlo Maria Vigano'nun istismara göz yumduğu gerekçesiyle istifa çağrısıyla karşılaştı. Dublin'den Roma'ya dönen Papa, Vigano'nun iddialarıyla ilgili yorum yapmayı reddetti.
Roma'ya dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Papa'ya, Vatikan'ın eski Washington Büyükelçisi de olan Başpiskopos Carlo Maria Vigano tarafından yıllardır cinsel istismara göz yummakla suçlanması da soruldu.
Francis, Vigano'nun 11 sayfalık mektubundaki iddialarla ilgili tek kelime bile etmeyeceğini söyledi.
'MEKTUBU OKUYUP KENDİNİZ KARAR VERİN'
"Size ve ilgilenen herkese içtenlikle söylüyorum: Metni dikkatle okuyun ve kendi yargılamanızı yapın. Bununla ilgili tek kelime etmeyeceğim. Bence açıklama kendi kendini açıklıyor'' diyen Papa şöyle devam etti:
''Kendi kendinize sonuca varmanıza yetecek gazetecilik kapasitesine sahipsiniz. Biraz zaman geçtikten ve siz de sonuçlarınızı çıkardıktan sonra belki konuşurum.''
MUHAFAZAKAR KANADIN SALDIRISI MI?
Katolik Kilisesi'nin ilk Latin Amerikalı ve Cizvit Papa'sı olan ve seleflerinden çok farklı bir çizgide ilerleyen Francis'in tam da İrlanda'da da sorulan hesaba 'kendince' yanıt verdiği sırada mektubun yayımlanması, Katolik hiyerarşisindeki Muhafazakar gelenekçilerin koordineli saldırısı altında olabileceğine dair soru işaretleri doğurdu.
Başpiskopos, ABD basınında yayımlanan 11 sayfalık mektubunda, Katolik Kilisesi'nin ABD'deki en önemli isimlerinden biriyken geçen ay istifa etmek zorunda kalan Kardinal Theodore McCarrick'in çocuk taciziyle ilgili iddialar konusunda Papa'yı ta 2013 yılında bilgilendirdiğini, ancak Francis'in harekete geçmek yerine sonuna dek McCarrick'in suçlarını örtbas ettiğini öne sürmüştü.
'EŞCİNSEL ŞEBEKE SORUMLU' GÖRÜŞÜ
"23 Haziran 2013'ten beri McCarrick'in seri bir tacizci olduğunu bilen Papa, McCarrick'in istismarlarını örtbas eden kardinallerle piskoposlara iyi örnek teşkil etmek için istifa etmek zorunda olan ilk kişidir'' diyen Vigano, diğer yandan çocuklara cinsel istismardan tüm kilise yapılanmasını ve hatta Katolik zihniyetini sorumlu tutmak yerine gerisinde bir eşcinsel şebekenin olduğunu iddia etmişti.
Avustralya'da din adamına istismar cezası: Katolik dünyasında cinsel istismardan suçlu bulunan en üst düzey isim
SADECE AF DİLEMEKLE OLMUYOR
Francis, İrlanda'da her durağında olduğu gibi Dublin'deki halka açık pazar ayininde de 'cinsel istismar ve gücün kötüye kullanılması için af diledi'. Beraberinde çok büyük tazminat davaları getirebilecek resmen özür dileme eyleminde bulunmayan Papa, cinsel istismarla mücadele ve sorumlularını yargılama konusunda somut bir plan sunmadığı için İrlandalıların öfkesini daha da bilemiş gözüktü.
REUTERS / MAX ROSSİ
https://tr.sputniknews.com/yasam/201808271034906869-papa-cinsel-istismara-goz-yumdugu-suclamasina-yanit-vermeyecegini-acikladi/
↧
↧
AUGUSTA ALEXANDER
↧
Papa Francis'ten eşcinsel çocuklar için psikiyatrik yardım tavsiyesi
İrlanda ziyaretinde kilisede çocuklara cinsel istismarın örtbas edilmesi konusunda hesap sorulan Papa Francis, eşcinsellik konusunda da tartışma yaratabilecek ifadeler kullandı. Ebeveynlerin çocuklarında eşcinsellik eğilimi tespit etmesi halinde ailenin çocuklarını kınamaması gerektiğini belirten Papa çocuklar için pskiyatrik tedavi önerdi.
İrlanda ziyaretinin ardından Roma'ya dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Papa'ya bir gazeteci 'ebeveynlerin çocuklarında eşcinsellik eğilimi tespit etmesi halinde ne yapmaları gerektiğini' sordu.
Papa soruya "Önce dua edin. Kınamayın. Diyalog. Anlayış. Çocuğa izin verin ki kendisini ifade edebilsin" dedi.
Papa çocuğun yaşının da göz önünde tutulması gerektiğini söyledi.
Arjantinli Papa " Bu (eşcinsellik) kendini çocukluktan itibaren gösterdiğinde psikiyatri yoluyla yapılabilecek çok şey var. Ancak eşcinsellik kendini 20 yıl sonra da gösterse de bu (psikiyatrik tedavi) uygulanabilir" ifadelerini kullandı.
Ailelere 'sessiz kalmamaları'çağrısı da yapan Papa " Eşcinsellik eğilimi olan oğlunu ya da kızını görmezden gelmek bir babalık ya da annelik hatasıdır" diye konuştu.
Papa "Bu çocuğun bir ailede olma hakkı var. Ailesinin onu dışarı atma hakkı yok" dedi.
Katolik Kilisesi'nin ruhani lideri Papa Francis, İrlanda ziyareti boyunca Katolik din adamlarının karıştığı cinsel istismar skandalları için özür dilemişti.
https://tr.sputniknews.com/avrupa/201808271034915378-papa-escinsel-cocuk-psikiyatrik-yardim-tavsiyesi/
İrlanda ziyaretinin ardından Roma'ya dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Papa'ya bir gazeteci 'ebeveynlerin çocuklarında eşcinsellik eğilimi tespit etmesi halinde ne yapmaları gerektiğini' sordu.
Papa soruya "Önce dua edin. Kınamayın. Diyalog. Anlayış. Çocuğa izin verin ki kendisini ifade edebilsin" dedi.
Papa çocuğun yaşının da göz önünde tutulması gerektiğini söyledi.
Arjantinli Papa " Bu (eşcinsellik) kendini çocukluktan itibaren gösterdiğinde psikiyatri yoluyla yapılabilecek çok şey var. Ancak eşcinsellik kendini 20 yıl sonra da gösterse de bu (psikiyatrik tedavi) uygulanabilir" ifadelerini kullandı.
Ailelere 'sessiz kalmamaları'çağrısı da yapan Papa " Eşcinsellik eğilimi olan oğlunu ya da kızını görmezden gelmek bir babalık ya da annelik hatasıdır" diye konuştu.
Papa "Bu çocuğun bir ailede olma hakkı var. Ailesinin onu dışarı atma hakkı yok" dedi.
Katolik Kilisesi'nin ruhani lideri Papa Francis, İrlanda ziyareti boyunca Katolik din adamlarının karıştığı cinsel istismar skandalları için özür dilemişti.
https://tr.sputniknews.com/avrupa/201808271034915378-papa-escinsel-cocuk-psikiyatrik-yardim-tavsiyesi/
↧
Transfobik saldırı sonucu ölen Esra Ateş evinin önünde anıldı
Transfobik saldırı sonucu ölen Esra Ateş, bugün katledildiği yerde anıldı.
İstanbul Beyoğlu’ndaki Sadri Alışık Sokak’ta yaşadığı evin önünde boğazı kesilerek öldürülen trans kadın Esra Ateş; öldürüldüğü yerde LGBTİ+ dernekleri ve trans kadınlar tarafından anıldı. Beyoğlu’nda yaşayan ve seks işçiliği yapan Esra Ateş isimli trans kadın; yaşadığı evin önünde müşterisi ile tartışmaya başlamış; tartışmanın büyümesinin ardından Ateş, üç yerinden bıçaklanacak ve boğazı kesilerek öldürülmüştü.
Esra Ateş’in öldürülmesinin ardından Nakka LGBTİ+ bir açıklama yayımlayarak bu akşam saat 20.00’de Ateş’in Sadri Alışık Sokak’taki evinin önüne eylem çağrısında bulundu. Eyleme çok sayıda trans kadın, LGBTİ+ ve hak savunucusu katıldı.
'ESRA’NIN KATİLİ, HANDE KADER’İ YAKARAK KATLEDENLERLE; EYLÜL CANSIN’ İNTİHARA SÜRÜKLEYENLERLE AYNI'
Ateş’i anmak için yapılan protestoda okunan basın açıklamasında; önceki trans cinayetlerine vurgu yapılarak “Esra’nın katilini tanıyoruz! Esra’nın katilinin daha birkaç gün önce Bursa’da işkence edilerek öldürülen Begüm’ün katiliyle; Hande Kader’i yakarak katledenlerle; Eylül Cansın’ı intihara sürükleyenlerle; Muhammed Wisam Sankari’yi kafasını keserek öldürenlerle aynı olduğunu biliyoruz!” ifadeleri kullanıldı.
'TRANS KADINLARIN CİNSİYET KİMLİKLERİ İYİ HAL İNDİRİMİ OLARAK KULLANILIYOR'
“Alışın, buradayız, gitmiyoruz” sloganlarının sık sık atıldığı eylemde Esra Ateş’in ölümüne ilişkin “Trans kadınlar kadındır! Öldürülen kadın Esra Ateş’in faili, Esra’nın trans kimliğini gerekçe göstererek onu öldürdüğünü ‘Kadın sandım, erkek çıktı; öldürdüm’ gibi nefret dolu bir cümleyle itiraf etmiştir. Bu itiraf gösteriyor ki failler, trans kadınlar sadece varoluşlarıyla nefretin, şiddetin ve cinayetin öznesi haline getiriliyor. Bu itiraf gösteriyor ki failler, trans kadınların cinsiyet kimliklerini, öldürmek ve şiddet uygulamak için gerekçe gösteriyor; cinsiyet kimliklerimizi iyi hal indirimi için kullanıyor. Bizler bir kez daha diyoruz: Trans kadınlar kadındır!” değerlendirmesinde bulunuldu.
Eylem, “Trans kadınlar vardır, alışın, buradayız” sloganlarıyla son buldu.
https://www.abcgazetesi.com/politika/transfobik-saldiri-sonucu-olen-esra-ates-evinin-onunde-anildi/haber-101571
İstanbul Beyoğlu’ndaki Sadri Alışık Sokak’ta yaşadığı evin önünde boğazı kesilerek öldürülen trans kadın Esra Ateş; öldürüldüğü yerde LGBTİ+ dernekleri ve trans kadınlar tarafından anıldı. Beyoğlu’nda yaşayan ve seks işçiliği yapan Esra Ateş isimli trans kadın; yaşadığı evin önünde müşterisi ile tartışmaya başlamış; tartışmanın büyümesinin ardından Ateş, üç yerinden bıçaklanacak ve boğazı kesilerek öldürülmüştü.
Esra Ateş’in öldürülmesinin ardından Nakka LGBTİ+ bir açıklama yayımlayarak bu akşam saat 20.00’de Ateş’in Sadri Alışık Sokak’taki evinin önüne eylem çağrısında bulundu. Eyleme çok sayıda trans kadın, LGBTİ+ ve hak savunucusu katıldı.
'ESRA’NIN KATİLİ, HANDE KADER’İ YAKARAK KATLEDENLERLE; EYLÜL CANSIN’ İNTİHARA SÜRÜKLEYENLERLE AYNI'
Ateş’i anmak için yapılan protestoda okunan basın açıklamasında; önceki trans cinayetlerine vurgu yapılarak “Esra’nın katilini tanıyoruz! Esra’nın katilinin daha birkaç gün önce Bursa’da işkence edilerek öldürülen Begüm’ün katiliyle; Hande Kader’i yakarak katledenlerle; Eylül Cansın’ı intihara sürükleyenlerle; Muhammed Wisam Sankari’yi kafasını keserek öldürenlerle aynı olduğunu biliyoruz!” ifadeleri kullanıldı.
'TRANS KADINLARIN CİNSİYET KİMLİKLERİ İYİ HAL İNDİRİMİ OLARAK KULLANILIYOR'
“Alışın, buradayız, gitmiyoruz” sloganlarının sık sık atıldığı eylemde Esra Ateş’in ölümüne ilişkin “Trans kadınlar kadındır! Öldürülen kadın Esra Ateş’in faili, Esra’nın trans kimliğini gerekçe göstererek onu öldürdüğünü ‘Kadın sandım, erkek çıktı; öldürdüm’ gibi nefret dolu bir cümleyle itiraf etmiştir. Bu itiraf gösteriyor ki failler, trans kadınlar sadece varoluşlarıyla nefretin, şiddetin ve cinayetin öznesi haline getiriliyor. Bu itiraf gösteriyor ki failler, trans kadınların cinsiyet kimliklerini, öldürmek ve şiddet uygulamak için gerekçe gösteriyor; cinsiyet kimliklerimizi iyi hal indirimi için kullanıyor. Bizler bir kez daha diyoruz: Trans kadınlar kadındır!” değerlendirmesinde bulunuldu.
Eylem, “Trans kadınlar vardır, alışın, buradayız” sloganlarıyla son buldu.
https://www.abcgazetesi.com/politika/transfobik-saldiri-sonucu-olen-esra-ates-evinin-onunde-anildi/haber-101571
↧