Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

Eşcinselliğin artık suç olmadığı Hindistan’daki ilk Onur Yürüyüşü’nde insan seli

$
0
0
Geçtiğimiz sene Eylül ayında, Hindistan anayasa mahkemesi “eşcinselliğin yasak olması” durumunun insan haklarını ihlal ettiğine karar vermişti.



Hindistan’ın İngiltere sömürgesi olduğu zamanlardan kalma olan yasa doğrultusunda, eşcinsellere sadece eşcinsel oldukları için ömür boyu hapse varan cezalar verilebiliyordu.

Eşcinselliğin artık suç olmadığı Hindistan’da yapılan ilk Onur Yürüyüşü’nde insan seli yaşandı.

India Culture Lab yöneticisi Parmesh Shahani, etkinliğe 15 binden fazla kişinin katıldığını belirtti.

https://www.birgun.net/haber-detay/escinselligin-artik-suc-olmadigi-hindistandaki-ilk-onur-yuruyusunde-insan-seli.html

İşte CHP’nin renkleri! Sapkınlığın hamileri CHP’nin gözdesi

$
0
0
İşte CHP’nin renkleri! Sapkınlığın hamileri CHP’nin gözdesi



PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile kol kola giren CHP, yaklaşan yerel seçimler öncesi LGBTİ’li sapkınlara da yeşil ışık yaktı. Türk aile yapısının temelini hedef alan ve gençliğimizi ifsad eden LGBTİ’li sapkınlara kol kanat geren CHP’li belediye başkanları yeniden aday gösterildi. Nilüfer Belediyesinde LGBTİ’li sapkınlara 5’te 1 oranında kota ayıran Mustafa Bozbey’in ismi Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olarak açıklandı. LGBTİ’li sapkınların belediyeleri daha iyi sömürmesi için ‘LGBTİ dostu belediye projesi” ifsadını ülkemize taşıyan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve İzmir’in Karabağlar ilçesi Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu yeniden aday yapıldı. Ataşehir Belediye başkanlığı yaptığı süreçte belediyenin imkanlarını homolara peşkeş çeken Battal İlgezdi yeniden aday gösterilirken, Büyükçekmece Belediyesi’ne bağlı konferans salonlarında ‘cinsiyet eşitliği’ seminerleri düzenleten Hasan Akgün de koltuğunu korudu.

Homolarla kol kola
Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde cami yaptırmak isteyenlere olağanüstü zorluklar çıkartan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak gösterildiğinde ise cami cami dolaşan CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun yoldaşları da homolardan oy dileniyor. Bursa’nın Nilüfer ilçesinin CHP’li belediye başkanı Mustafa Bozbey, LGBTİ’li homoları kollamasının mükafatını büyükşehir belediyesine aday gösterilerek aldı. Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi’ne, 5’te 1 oranında homo kotası getiren Bozbey, kamuoyunda büyük tepki çekmişti.

LGBTİ seviciler yeniden aday
Belediyelerin imkanlarının sapkın homolara peşkeş çekilmesine zemin hazırlayan  “LGBTİ Dostu Belediye İçin Belediye Eşitlik Endeksi Projesi” fesadının uygulanabilirliği noktasında adım atan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de, yeniden aday gösterildi. Dört dönemdir Eskişehir’i yürüten Büyükerşen’in ilerlemiş yaşına rağmen yeniden aday gösterilmesi, CHP’deki yetişmiş adam kıtlığını da gözler önüne serdi. Aynı projede emeği olan Karabağlar Belediyesi Başkanı Muhittin Selvitopu da aday gösterilerek ödüllendirildi.

Ataşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde yaptığı yolsuzluklar nedeniyle görevinden alınan ve belediyenin resmi hesaplarından LGBTİ’li sapkınların sözde onur haftasını kutlayan Battal İlgezdi de yeniden aday gösterildi. Hakkında yürütülen onlarca yolsuzluk soruşturmalarına rağmen İlgezdi’nin tekrardan aday gösterilmesi ise devlete meydan okuma olarak yorumlandı. Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün de, belediyenin konferans salonlarında ‘cinsiyet eşitliği seminerleri’ düzenlemesinin karşılığı olarak koltuğunu korudu.

https://m.yeniakit.com.tr/haber/iste-chpnin-renkleri-sapkinligin-hamileri-chpnin-gozdesi-601831.html

Muhafazakar Polonya'da değişim isteyen eşcinsel politikacı parti kurdu

$
0
0
İnsan hakları ihlallerinden ötürü Avrupa Birliği'nin hedef tahtasında bulunan Polonya'da değişim rüzgarları estirmeye çalışan eşcinsel ve ateist Polonyalı politikacı Robert Biedron, merkez sol çizgide yer alan ve "Bahar" olarak adlandırılan yeni bir parti kurdu.


Polonya'nın 90 bin nüfuslu Slupsk kentinin eski Belediye Başkanı Robert Biedron Avrupa Birliği yanlısı olduklarını ve Katolik Kilisesi'ne yakın olan iktidardaki muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisi'ne karşı bir güç oluşturmaya çalıştıklarını ifade etti.

AP seçimlerine katılacak
Robert Biedron'un Mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aday olması bekleniyor.

Bir kamuoyu yoklamasına göre Robert Biedron'un hareketi ülkenin üçüncü büyük partisi olma yolunda ilerliyor.

Dİn/Devlet ayrımına büyük önem veriyor
Din/Devlet ayrımına büyük önem veren 42 yaşındaki Robert Biedron muhafazar ve Katolik Polonya'da büyük değişiklikler yapmak istiyor ancak herhangi bir seçimi kazanması için tek başına hareket etmesinin yeterli olmayacağı belirtiliyor.

İktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi, sosyal yardımları artırma ve vergi indirimleri vaadinde bulunmuştu.

Avrupa Komisyonu insan hakları ihlallerinden ötürü Polonya hakkında soruşturma başlattı ve demokrasinin tehdit altında olduğunu dile getirdi.

Robert Biedron Polonya'da açıkça eşcinsel olduğunu açıklayan ilk siyasetçi konumunda bulunuyor.

https://tr.euronews.com/2019/02/04/muhafazakar-polonya-da-degisim-isteyen-escinsel-politikac-parti-kurdu

'Eşcinseller insan değil, tükürün' diyen homofobik papaza ceza

$
0
0
Yunan ortodoks bir papaz, bir blog yazısında takipçilerine 'eşcinsellere tükürün, onlar insan değil, doğanın reddidir' telkininde bulundu. Papaz bu sözlerinden dolayı yedi ay hapis cezasına çarptırıldı, cezası üç yıl ertelendi.


1978’den beri Yunanistan'ın batısındaki Kalavryta ve Aigialeis kasabalarının piskoposluğunu sürdüren Papaz Amvrosios Ambrose'un, üç yıl önce yazdığı bir blog yazısı yeniden gündeme geldi.

Papaz söz konusu yazıda takipçilerine, eşcinsellerin insan olmadığını, doğanın reddi anlamına geldiklerini, eşcinsellerden uzak durulması ve eşcinsellere tükürülmesi gerektiğini telkin etmişti.

Attitude Magazine dergisinin internet sayfasındaki habere göre, yurttaşların şikayeti üzerine yazı dava konusu haline geldi. Papaz Ambrose, 28 Ocak günü, nefretten ve dini büronun kötüye kullanılmasından dolayı suçlu bulundu.

Yedi ay hapis cezasına çarptırılan papazın cezası üç yıl ertelendi.

http://haber.sol.org.tr/dunya/escinseller-insan-degil-tukurun-diyen-homofobik-papaza-ceza-255671

Zackarias Nygren

İyi insan olmanın 7 ortak özelliği

$
0
0


Empati yetenekleri güçlüdür

Bu kişilerin empati yeteneği oldukça yüksektir. Çoğu kişinin gözardı ettiği durumlara dikkat kesilebilirler. Örneğin sokak çocukları, açlık, savaş gibi durumlar karşısında diğer insanlara oranla daha fazla üzülürler. Duygusal olarak zayıf değillerdir ancak hassastırlar. İnsanlara yardım konusunda ellerinden geleni yapmak isterler. Diğer insanların yerine kolayca kendilerini koyabilir, onları iyi anlarlar.

Karşılarındaki insanı gerçekten dinlerler. Konuştukları kişinin eğer bir sorunu varsa bu soruna yardım edebilmeyi içtenlikle dilerler. Öylesine ve geçiştirmek için yapılan sohbetler onlara göre değildir. Sohbetlerinde derinlik ararlar ve bu sebeple kısa ve üstünkörü sohbetler onlara pek zevk vermez. İnsanlarla manalı konuşmalar içinde bulunmak isterler.


Yaptıkları iyilikleri göstermeye çalışmazlar

Yaptıkları iyilikleri göstermeye çalışmazlar. Eğer birine bir yardımda bulunmuşlarsa, bunu kendilerine saklamak isterler. Gösteriş için yapılan yardım onlara göre değildir ve bu durumu yanlış bulurlar. Bunun yanı sıra yardımda bulundukları kişiyi mahçup duruma düşürmekten de imtina ile kaçınırlar. Sadece maddi değil, duygusal ve manevi yönden yapılan yardımlarda da aynı tavrı takınırlar ve iyi sır saklarlar. Verdiğiniz sırrın onlarda güvende olduğunu bilirsiniz.


Çevrelerindeki insanlarla çatışmaya girmezler

Fanatiklikten hoşlanmazlar. Gündelik hayatta, sporda veya siyasette hiçbir takıma, kişiye ya da gruba fanatikçe bağlanmazlar. Destekledikleri bir takım ya da bir figür mutlaka bulunur ancak bunu fanatizm boyutuna dökmek onlara saçma gelir. Hayatın gelip geçiciliğinin farkında olduklarından bu tarz dünyevi şeylerle çevrelerindeki insanlarla bir çatışma ortamına girmeyi sevmezler. Onlar için karşılarındaki insanın özünde iyi bir insan olması yeterlidir.


Diğer insanalrın kusurlarını yüzlerine vurmazlar

Diğer insanların kusurlarını örtme eğilimleri vardır. Örneğin çevrelerinden bir kişi zor bir duruma düştüğünde bu durumu normalleştirerek onu mahcubiyetten kurtarmaya çalışan kişiler hep bu gruptadır. Diğer insanların zayıflıkları ve zaaflarıyla alay edilmesinden veya o insanlara yukarıdan bakılmasından keyif almazlar. Aksine bu durumu örtmeye çalışırak o kişiye yardımcı olurlar.


Haklının yanında yer alırlar

Haklının yanında olmak onlar için daha önemlidir. Gerek sosyal ortamlarında gerekse iş hayatında kalabalığın yanında olmaktansa, haklı olanın yanında yer almayı yeğlerler. Eğer bir konu hakkında inandıkları şeyin doğru olduğuna kesin olarak eminlerse, diğerleri ne derse desin ve ne kadar kalabalık olursa olsun, onlar yine de haklı olan tarafta yer alırlar. Bu sebeple sanılanın aksine iyi insanların seveni olduğu kadar sevmeyeni de vardır.


Sezileri inanılmaz güçlüdür

Sezgileri garip bir biçimde kuvvetlidir. Bu insanların kendilerininde tam olarak açıklayamadığı sezgisel bir yönleri vardır. Örneğin, akıllarından geçirdikleri bir kişiyle karşılaşmaları ya da düşündükleri birinin birkaç saat sonra onları araması gibi durumları sık sık yaşarlar. Ya da zihinlerinden geçirdikleri şarkıyı bir süre sonra yakınlardaki bir radyodan veya televizyondan duymaları gibi enterasan durumlarla karşılaşırlar.


Hayvanlarla güçlü bir iletişimleri vardır

Hayvanlarla aralarında özel bir ilişki olur. Örneğin sokak hayvanlarının etrafta onca kişi dururken bu insanlara yanaşması gayet olasıdır. Özellikle kediler ve köpekler bu kişilerle göz kontağı kurmayı severler. Aslında bunun sebebi oldukça basittir. Hayvanlar içgüdüsel olarak iyi niyetli kişileri kolayca ayırt edebilmektedir. Bu sebeple bu tarz insanlara daha çabuk yönelirler ve onlarla daha kolay iletişime geçerler.

(eş)Cinsel yolla bulaşan 4 yeni ve tehlikeli hastalık

$
0
0

Cinsel yolla bulaşan yeni hastalıklar uzmanları endişelendiriyor.

Yeni hastalıklar her zaman ortaya çıkar. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar da buna bir istisna değil.

Aşağıda kamu sağlığı için büyük tehdit oluşturan 4 yeni bakteriyi inceledik.

1. Neisseria menenjiti

Oral seks ölümcül Neisseria menenjitinin bulaşmasına neden olabiliyor.

Meningokok olarak da bilinen Neisseria menenjiti beynin ve omurganın koruyucu zarlarının enfeksiyonuna neden olan ölümcül bir hastalık.

Bu hastalık gittikçe ürogenital enfeksiyonların nedeni olarak görülüyor.

1970'li yıllarda bir araştırmada kendisine oral seks yapan erkek bir şempazenin burun ve boğazından bir bakteriyi penisine geçirmesi incelenmişti.

Araştırmada "Bu hayvan sıklıkla kendisiyle oral-genital temasa giriyor"denilmişti.

Yetişkin insanların yüzde 10'nunda burun ve boğaz arkasında Neisseia menenjit mikrobu bulunuyor. Araştırmalar bu kişilerin cinsel partnerlerine oral seks, dillerin kullanıldığı öpüşme ya da enfeksiyonlu damlalarla temasla bulaştırabildiklerini gösterdi.

Araştırmacılar bu bulaşma yollarından hangisinin Avrupa, Kanada ve ABD'de eşcinsel ve biseksüel erkeklerde hastalığın yayılmasına neden olduğundan emin değil.

Ancak heteroseksüel erkekler üzerinde yapılan araştırmalarda bu hastalığın oral seks yoluyla bulaştığı anlaşıldı.

Bilim insanları 2015 yılında bir kaç ABD kentinde görülen hastalığın DNA'sını aldıklarında Neisseria belsoğukluğu mikrobunun bir akrabası olduğunu fark ettiler.

Bu mutasyon cinsel yolla bulaşan enfeksiyonun yayılmasını hızlandırdı.

Neisseria menenjitinin beş çeşidi var ancak sadece iki tür aşısı bulunuyor.

2. Mikroplazma genitalium

Mikroplazma genitalum klamidyayı taklit edebiliyor ve kadınların kısır olmasına yol açabiliyor.

Bilinen en küçük bakterilerden biri olan mikroplazma genitalium cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında daha çok adı anılır oldu.

1980'li yıllarda bulunan bu bakterinin enfekte ettiği insanların oranı yüzde 1 ya da 2. Özellikle de ergenler ve gençler arasında yaygın.

Bu hastalığın genital bölgelerde tahriş dışında pek bir belirtisi yok ancak klamidya ya da bel soğukluğu belirtileriyle benzerlik gösteriyor.

Kadınların üreme sisteminde pelvis enfeksiyonuna neden olduğu için kısırlık, düşük yapma, erken doğum hatta bebeklerin ölü doğmasına da neden olabiliyor.

Prezervatif kullanımı enfeksiyonu önleyebiliyor ancak mikrop antibiyotiklere karşı direnç geliştirmeye başladı.

Mikroplazma genitalum süper mikrobunu engellemek için daha fazla test yapılması gerekiyor.

3. Shigella flexneri

Shigella flexneri karın ağrılarına ve kanlı ishallere neden olan bir hastalık.

Shigellosis ya da Shigella dizanterisi insan dışkısıyla doğrudan temasla bulaşıyor.

Enfeksiyon şiddetli karın kramplarına, kanlı ishallere neden oluyor ve bu yolla bakterinin bulaşma şansı artıyor.

Hastalık genel olarak küçük çocuklarda ya da düşük gelirli ülkelerdeki gezginlerde görülüyor. Ancak araştırmacılar shigellosisi 1970'li yıllarda eşcinsel ve biseksüel erkeklerde incelemeye başladı.

Bilim insanları shigella flexnerinin anal-oral seks yoluyla yeni bir yayılma alanı bulduğunu ve dünyada o tarihten bu yana salgınlar görüldüğünü açıkladı.

New York City Sağlık ve Akıl Hijyeni bölümünde görevli Demetre Daskalakis cinsel yolla bulaşan bu hastalığın belsoğukluğu için kullanılan azitormicin ilacına direnç geliştirdiğini söyledi.

Kamu sağlığı yetkilileri shigellanın belsoğukluğu mikrobunu bir süper mikroba çevirmesinden endişe duyuyorlar bu yüzden farklı tedaviler deniyorlar.

4. Lenfogranüloma venerum (LGV)

Pek çok cinsel yolla bulaşan hastalığı prezervatif kullanarak önlemek mümkün.

Bu hastalık klamidyanın sıradışı türlerinden oluşuyor ve korkunç bir enfeksiyona neden oluyor.

ABD'nun San Francisco kentindeki doktor Christopher Schiessl LGV'nin önce genital bölgede geçici bir sivilceye, kabarcık ya da ülsere neden olduğunu sonra vücudun lenfatik sistemini işgal ettiğini söylüyor.

Son 10 yılda LGV Avrupa ve Kuzey Amerika'da özellikle eşcinsel ve biseksüel erkekler arasında salgınlar görüldü.

Klamidyada olduğu gibi LGV de HIV virüsünü kapma riskini arttırıyor.

Vajinal ve anal sekste prezervatif kullanmak enfeksiyon riskini azaltıyor ve LGV'de 3 haftalık antibiyotik tedavisi gerekiyor.

*Bu makale ilk olarak bilim ve sağlık sitesi Mosaic'te yayınlandı.

Bryn Nelson

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-47115865

Beşiktaş'ın eski futbolcularından John Carew; Futbolcu eşcinsel çiftler var

$
0
0
Beşiktaş'ın eski futbolcularından John Carew, Norveç basınına verdiği röportajda çarpıcı açıklamalarda bulundu.


Norveçli eski futbolcu, ''Futbolculuk dönemimde gay futbolcu çiftlerine rastladım. Ama bunun hakkında konuşmuyorlardı. Aslında bunu açık bir şekilde söyleyememeleri utanç. Sevgilerini içinde tutmak zorunda kalıyorlar.'' diye konuştu.

2004-2005 sezonunda Beşiktaş forması giyen Carew, kariyerinde Valencia, Roma, Olimpik Lyon, Aston Villa, Stoke City ve West Ham gibi takımların formalarını giymişti.

https://kralspor.ensonhaber.com/john-carew-futbolda-gay-ciftler-var-2019-02-05.html

Hande Yener'in Murat Dalkılıç'a 'gurur' hatırlatması yapmasına gerek var mıydı?

$
0
0

Polat Yağcı'nın sahibi olduğu Poll Production bünyesinde önemli şarkıcılar var. Bu isimlerin başında da, Türkçe popun kraliçelerinden Hande Yener geliyor. Ancak şirkette geçen yıl yaşanan 'İntizar' meselesi ,çeşitli ihtilaflara sebebiyet vermişti..

'İntizar' meselesi

Poll Production'a bağlı olan İntizar hakkında çıkan bir iddia vardı. Ünlü bir erkek popçunun eşiyle yakınlaştığı iddiası günlerce konuşulmuştu. İşte bu olaydan sonra, Poll Production'ın sahibi Polat Yağcı çok eleştirilen bir açıklama yaptı. İntizar ile çalışmama kararı aldı.

'Güven problemi'

Eleştirilere yanıt veren Polat Yağcı, konunun LGBTİ-feminizm çerçevesinde değil 'güven problemi' olarak değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Ama bu açıklamaya da tepki geldi, İntizar'ın yalnız olmadığı tweet'lerle, post'larla dile getirildi.

İntizar'ı destekleyenler arasında çok sayıda ünlü vardı ama en enteresan isim Murat Dalkılıç'tı.

"Gurur duyamadım ve duyamayacağım"

Çünkü Murat Dalkılıç da bir Poll Production sanatçısıydı. Ve  tepkisini şirketine "Maalesef seninle aynı çatı altında olmaktan gurur duyamadım ve duyamayacağım" diye duyurdu. Bunun üzerine de kulislerde Dalkılıç'ın Poll Production'la yollarının ayrılacağı yazıldı, çizildi. Tam da İntizar olayının yaşandığı dönemde bir single yayınlayacağı söylenen Dalkılıç, sonrasında herhangi yeni bir çalışmayla karşımıza çıkmadı.

'Son Liman'şarkısı Poll Production'dan çıktı

Ama şimdi Dalkılıç, sözü ve müziği Ara Akan imzalı olan 'Son Liman' adlı yeni bir single çıkardı. Üstelik Poll Production etiketiyle!

Buram buram yaz parçası olan 'Son Liman'ın klibi de hızlıca yayına girdi. Ama neden bir yaz şarkısı şubatta yanınlanır ki?


"Murat'ı severim ama..."

Poll Production etiketiyle çıkması zaten ayrı olay... Hande Yener de böyle düşünmüş olacak ki, enteresan bir tweet'le 'Son Liman'ı paylaştı. Tweet'inde Murat Dalkılıç'ın şirketiyle arasındaki soruna değindi.

Hemen ardından ortalığı karıştırmasıyla nam salan Arto devreye girip sağlam bir gol attı Hande Yener'e...


"Neden Demet Akalın'ı nikah şahidi yapmak istiyor?"

Arto'nun yukarıda gördüğünüz cevabından sonra Hande Yener geri vites yapıp tweet'i sildi ama Arto boş durur mu? Ekran görüntüsü aldı, Instagram'dan paylaştı. Böylelikle birkaç saatliğine duran bu tweet'in gündeme gelmesini sağladı.

Bu tweet Arto sayesinde unutulmayacak

Arto'ya istediğiniz kadar kızın ama sırf bu minik 'cımbız'lama bile kendisine sevgi duymama vesile oldu. Çok rahat arada kaynayacak olan bu enteresan gerginliğe müdahil olup müzik sektörünün arşivine katkıda bulunması bence gayet tatlı bir detay... Bu gereksiz bilgi, olay, durum, gelecek nesillere Arto sayesinde kalacak...

Hande Yener'in böyle bir tweet'i attığını sonra da geri vites yaptığını Arto sayesinde fark ettik, ona bir teşekkür borçluyuz. Çünkü neden? O geri vites olayı önemli!

"Murat Dalkılıç'la aynı düşünmen gerekmiyor mu?"

"İntizar konusunda senin de Murat Dalkılıç'la aynı şekilde düşünmen gerekmiyor mu?" tepkisi alan Hande Yener, tatmin edici bir tepki koyamadı ortaya.

Birçoklarının "Hande Yener tabii ki elektronik müzik dönemindeki gibi bir 'hassasiyet' göstermeyecek. Şirketiyle problem yaşamak istemiyor" argümanını haklı çıkardı.

Aradan aylar geçti ve Hande Yener, tam da 'yeni dönem'inden beklenildiği gibi kendi şirketini savunduğunu itiraf etti.

Önce söylüyor, sonra siliyor

Ama ne hikmetse bu lafının da arkasında durmadı ve tweet'i sildi. Belki şirketini zor durumda bırakmak istemediği için ya da kendisine "Bu tür polemiklerle şirketin marka değerini zedelemeye gerek yok" uyarısı da gelmiş olabilir. Ama gerek var mıydı gerçekten tüm bunlara?

Murat Dalkılıç'ın son single'ı enteresan bir şekilde Poll Production'dan çıkmış. Bu zaten birçoklarının kafasında soru işareti yaratmış durumda.

Belki de konunun kapanması isteniyor

Dalkılıç'ın bu single'ının da aslında İntizar tartışmalarının göbeğinde çıkacağı ancak enteresan bir şekilde bu zamana kadar ertelendiği de akıllara gelen başka bir iddia. Aylar önce gerginlik yaşadığı Poll Production'dan single çıkartması zaten teknik olarak konuşulacak bir şeydi. Hande Yener'in kendisini ateşe atmasına, şirketini savunmasına, sonra da geri vites yapıp hop en başa dönmesine ne gerek vardı?

Bu yaptığı sadece konunun gereksiz yere uzamasına vesile oldu. Belki de şirket konunun ancak bu şekilde kapanacağını düşünüyordu ama Hande Yener fevriliğini konuşturdu ve kendisine hakim olamadı. Olamaz mı?


Lahmacun dükkanı açmak bile istemem

Diyelim 'Son Liman' o dönemde çıkacaktı ama "Şarkıya zeval gelmesin" diyerek ertelendi. Ortalık sakinleşince yayınlandı. Birçok insan Murat Dalkılıç'ın tweet'ini unuttu belki. Ama Hande Yener hâlâ daha konuyu ısıtıyor sonra da çöpe atıyor... Hande gibi gayet zeki bir kadına bu tarz enteresan zigzaglar ne yakışıyor ne de oturuyor. Olmuyor, olamıyor.

Açıkçası bu son olayla beraber Hande Yener'in markasını iyi yönetemediğini bir kez daha düşünmeye başladım. Aşırı gaza geliyor, sonra pişman oluyor. Ben Hande Yener'le ortak olup lahmacun dükkanı açmak bile istemem. "Beni yarı yolda bırakır kesin" diye kafamda soru işaretleri olur hep...

Keşke fevri adımlar atmaktan vazgeçse. Zaten radyolar artık onu seviyor, çalıyor. Bu gazla zirveye çıkacağına, küçük hatalar yaparak tekrar başa dönüyor. Hiç gerek yok halbuki...

Mayk Can Şişman - Milliyet

http://www.milliyet.com.tr/hande-yener-in-murat-dalkilic-a--gurur--hatirlatmasi-yapmasina-gerek-var-miydi--molatik-10884/?Sayfa=3

Yeni Doğan Bebeklerin Nüfus Cüzdanlarına Üçüncü Cinsiyet Yazılabilecek!

$
0
0
New Jersey'de Çıkan Yasaya Göre Yeni Doğan Bebeklerin Nüfus Cüzdanlarına Üçüncü Cinsiyet Yazılabilecek!

Bununla birlikte, ilişkisi hissettiği cinsiyete uymayıp toplumsal cinsiyet kavramının kargaşasında boğulan insanlar için durum daha da kötüdür.

New Jersey, yeni çıkan yasayla birlikte yeni doğan bebeklerin cinsiyet ayrımı gözetmeden kaydedilebileceği dördüncü eyalet oldu. Artık New Jersey'de yaşayan ebeveynler, bebeklerini erkek ya da kız olarak belirtmek zorunda değiller. Burada artık ebeveynler çocuklarının cinsiyetini belirtirken üç ayrı seçeneğe sahipler. Detayları Unilad'ten sizler için derledik.

Yasayla birlikle, transseksüel kişilerin cinsel kimliklerini istedikleri gibi yaşamaları ve cinsiyet değiştirmeleri de kolaylaşacaktır.

Bu bireyler için, doğum belgelerinde devlet tarafından tanınmayan bir tanımlamanın olması insaflı bir şekilde sona erecektir.

New Jersey'de okulların tercih ettikleri cinsiyete göre öğrencilere başvurmalarını ve buna göre davranmalarını gerektiren yasalar olmasına rağmen bazı okullar hala ayrımcılık, zorbalık ve taciz ile karşı karşıya olduklarını bildirmiştir.

Babs Siperstein tasarısından kaynaklanan bu mevzuat, 2012'de Edison'da bulunan Demokratik Ulusal Komite'nin ilk seçilmiş transseksüel üyesi Phil Murphy tarafından geçtiğimiz temmuz ayında imzalandı.

Babs Siperstein tasarısından kaynaklanan bu mevzuat, 2012'de Edison'da bulunan Demokratik Ulusal Komite'nin ilk seçilmiş transseksüel üyesi Phil Murphy tarafından geçtiğimiz temmuz ayında imzalandı.

Garden State Equality grubundan Ashley Chiappano, News12 New Jersey'ye verdiği demeçte: ''Doğumda size atanan cinsiyetiniz, hayatınız boyunca bu cinsiyete tutarlı olarak hareket etmenizi gerektirmez. Cinsiyet daha çok bir etiket gibidir. Eğer cinsiyet hakkında konuşuyorsak bu atama bir doktor tarafından yapılır. Cinsel kimlik, içinizde nasıl hissettiğiniz ve kendinizi nasıl ifade etiğiniz ile alakalıdır. Kıyafetleriniz, davranışlarınız ve kişisel görünümünüz cinsel kimliğiniz ile şekillenir.''

22 yaşındaki DJ, Jaimie Wilson, Unilad'e insanın hissettiği gibi yaşadığı zaman kendisini özgür hissedebileceğini söyledi.

Cinsiyet değiştirme ameliyatı geçiren Jaimie ekledi: ''Fiziksel olarak geçiş yapmak benim için en iyi duyguydu. Uzun saçlarımı kestiğimi hatırlıyorum. Dünya aynı kaldı ama ben yenilenmiştim. Duygusal olarak kendimi çok iyi hissettim. Sosyal kaygımın ve stresimin kaybolduğunu fark ettim. Daha mutlu bir insan oldum. Başlangıçta aldığım hormonlar beni oldukça rahatlattı. Hayatımın 19 yılını başka biri olarak yaşamış gibiydim. Her zaman hayal ettiğim şeye ulaşmıştım.''

Bununla birlikte, ilişkisi hissettiği cinsiyete uymayıp toplumsal cinsiyet kavramının kargaşasında boğulan insanlar için durum daha da kötüdür.

Çünkü çoğu zaman yetkililer, resmi belgelerde gerçek cinsiyeti tanımazlar.

New Jersey; Oregon, California ve Washington'a katıldı. Hepsi de benzer mevzuatı onayladı. New York'ta sadece doğum sertifikaları değişti.

https://onedio.com/haber/new-jersey-de-cikan-yasaya-gore-yeni-dogan-bebeklerin-nufus-cuzdanlarina-ucuncu-cinsiyet-yazilabilecek-860317

Erkek çocukları öpüştüren fenomenin tahliye talebine ret

$
0
0
İZMİR'de, para karşılığında erkek çocukları öpüştürüp bu görüntüleri sosyal medya hesabından paylaşan ve müstehcenlik suçu işlediği gerekçesiyle tutuklanan sosyal medya fenomeni 'Gagabulut' lakaplı Bulut Altuğ'un yargılanmasına devam edildi. Duruşma savcısının sanık için tahliye talebi, mahkeme heyeti tarafından reddedildi.


İzmir'de, sosyal medya fenomeni olarak bilinen 'Gagabulut' lakaplı Bulut Altuğ, özellikle Kordon Boyu'ndaki çimlerde oturan erkek çocuklarına para verip birbirleriyle öpüştürdükten sonra bu anların görüntülerini de sosyal medya hesabından paylaştı. Paylaşılan bu görüntüleri izleyen çok sayıda sosyal medya kullanıcısı, duruma tepki gösterdi. Olayla ilgili İzmir Emniyeti Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri 15 Ekim 2018 tarihinde harekete geçti. Müstehcenlik suçu işlediği gerekçesiyle gözaltına alınan Bulut Altuğ ve görüntüleri çeken F.B.B., ifade için emniyete götürüldü. Adliyeye sevk edilen iki şüpheliden Altuğ tutuklandı, görüntüleri çeken F.B.B., tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Altuğ ve F.B.B. hakkında dava açıldı.

KAMERA ARKASI GÖRÜNTÜLERİ MAHKEMEYE SUNDU

İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasına tutuklu sanık Bulut Altuğ, tutuksuz sanık F.B.B. ile tarafların avukatları katıldı. Altuğ'un avukatı, sosyal medyada yer alan görüntülerin kamera arkasını mahkemeye sundu. Sanık avukatı görüntülerde müvekkilinin mağdurların öpüşmesi yönünde zorlamada bulunmadığını öne sürerek, tahliye talebinde bulundu. Sanık Bulut Altuğ da suçsuz olduğunu belirterek tahliyesini istedi. Duruşma savcısı da mütalaasında sanık Altuğ'un tahliye edilmesini talep etti.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/erkek-cocuklari-opusturen-fenomenin-tahliye-talebine-ret-41107947

2019 Oscar Ödül Töreni sunucusuz olur mu?

$
0
0
Sinema tutkunlarının her yıl merakla beklediği Oscar Ödül Töreni'nin adayları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Ama asıl bomba şimdi patladı! 24 Şubat Pazar gecesi düzenlenecek olan Oscar Ödül Töreni'nde bu yıl sunucu yokmuş meğer... Peki neden? Sunucusu olmayan bir ödül törenine gerçekten hazır mıyız?


Oscar için geri sayım başladı. Birkaç hafta içinde bu yılki Oscar ödülleri sahiplerini bulacak. Ancak bu sene çok enteresan bir yenilik söz konusu. Akademi'den yapılan açıklamada, Oscar'larda 30 yıl sonra ilk defa resmi bir sunucu olmayacağı duyuruldu.

Yani bu ne anlama geliyor? Oscar'lar yine canlı yayınlanacak. Ancak ödül töreninde, 'dış ses'e başvurulacak. Sahnede resmi bir sunucu olmayacak.

"İçtenlikle özür diliyorum"

Bu yıl için oyuncu ve komedyen Kevin Hart'ın sunuculuk yapacağı açıklanmıştı. Ancak Kevin Hart'ın sosyal medyadaki LGBTİ karşıtı tweet'lerinden dolayı sosyal medya karıştı, pek çok kişi Kevin Hart aleyhinde tweet attı. Yoğun tepkilerden ötürü açıklama yapan Hart, "İçtenlikle LGBTİ bireylerden özür diliyorum" dedi. Ve Oscar'da sunucu olmaktan vazgeçtiğini söyledi. Hart'ın görevi bırakması da bir kez daha kafalarda soru işareti yarattı.

Nasıl bir karar?
Pek çok kişi Kevin Hart'ın özür dilemesini 'politik doğruculuk' kapsamında değerlendirdi ancak özür dilemesini dikkate değer buldu. O tarihten itibaren havada kalan Oscar sunuculuğu için de çeşitli teoriler ortaya atıldı.

Meraklı bekleyiş artık son buldu. Töreni bir komedyene ya da aktör/aktrise emanet etmek yerine, 'sunucusuzluk' tercih edildi. Bana sorarsanız yanlış bir karar.

Oscar'ın 'toplanmaya' ihtiyacı var

Oscar gibi büyük ve görkemli bir organizasyonun 'toplanmaya' ihtiyacı var. Uzun bir şovdan bahsediyoruz. Kırmızı halısından son saniyesine kadar ışıltılı. Bütün dünyanın gözü ödül töreninde. En ufak bir pürüz bile kaos yaratabilir. Hal böyle olunca 'sunucusuzluğun' tercih edilmesi bence büyük risk. Diyelim ki teknik bir aksaklık yaşanırsa, top çevirecek 'resmi' bir sunucu olmadığı için boşa giden saniyelerin telafisi güçleşebilir.

Ödülün prestijini zedeledi

İşin bir de Kevin Hart tarafı var... Bir şekilde Akademi, onu bu göreve layık gördü. Sonradan pişmanlık duyduğu bir paylaşımla gündeme gelmesi, sadece onun değil, Akademi Ödülleri'nin de prestijini olumsuz etkiledi. Halihazırda 'cinsel taciz' skandallarıyla boğuşan Hollywood tam her şeyi unutmuşken bir kriz daha yaşanması, ödülün ve törenin niteliğini zedeledi.

Kevin Hart'ın lehinde bir gelişme

Kevin Hart'tan sonra bu görev için başka bir sunucu arayışına girilmemesi, ya da en azından son tahlilde bir sunucuyla anlaşmama kararı alınması ise Kevin Hart'ın lehine bir gelişme.

Şayet Kevin Hart yerine başka bir isimle anlaşılsaydı, o zaman herkesin bilinçaltına şu mesaj itelenirdi: "Kevin Hart zaten Oscar sunucusu olabilecek kadar nitelikli ve prestijli bir isim değildi. İşte size bu törenin hakkını verebilecek isim..."

"Kevin Spacey neler neler yapmış..."

Hart'ın yerine başka bir sunucu gelmediği için, o kadar da suçlu olmadığı ya da yarım ağız bir özürle her şeyi tatlıya bağladığı gibi bir sonuç çıktı ortaya.

"Kevin Spacey geçmişte neler neler yaptı, Kevin Hart'ın dediklerine mi takıldın?" demeyin. Spacey hakkındaki taciz iddiaları konuşuluyor. Ama Hart'ın yaptığı da taciz... Sözlü bir taciz!

Lekeleri çiteleseler bile...

Sözlü, yazılı, fiziksel... Taciz, tacizdir. Sonuç değişmez. Ve sosyal medya hafızası diye de bir şey var. Bu saatten sonra ne Kevin Spacey ne de Kevin Hart, geçmişteki karanlık lekeleri silebilir. Çiteleseler bile yok, kurtarmaz. 

Gelmiş geçmiş kurcalanıyor

Oscar sunucusu olmak gibi bir hedefinizin olduğunu sanmıyorum. Ama sizin de başka hedefleriniz var. Mevki sahibi olmak isteyebilirsiniz mesela. Ama düşünsenize; bir pozisyon sahibi olmak ne kadar ateşten gömlek bir durum! Gelmişiniz geçmişiniz kurcalanıyor. Sizi tanımayanlar, hakkınızda en ufak bir fikri olmayanlar, ortaya saçılan kirli gömlekleriniz hakkında konuşuyor. Geçmişi de değiştiremediğiniz için, sabırla bu sürecin sona ermesini diliyor ve bekliyorsunuz.

Hayatın 'bug'ıymış meğer...

Kevin Hart açısından üzgünüm. "Keşke Oscar sunuculuğu için seçilmeseydi" diyorum. Bu saatten sonra Oscar'lık bir performansa imza atsa bile yeri belli benim için. En fazla aktörlüğünü takdir ederim, hepsi bu. Ha bu kişi Kevin olur, Ahmet olur, Ayşe olur. Kişilerden bağımsız düşünmek lazım.

Asıl mesele, bazı hataların göz önündeyken ortaya çıkması. Ve özür dilense dahi her şey için çok geç olması... Hayatı seviyor olabilirim ama bu acımasızlığı kabullenmek çok zor. Resmen hayatın 'bug'ı, defosu bu!

Siz siz olun aleyhinizde kullanılabilecek en küçük şeyleri yazıp çizerken 384 kez düşünün. Oscar sunucusu olmazsınız belki ama hayat bu, başka şeyler olmak istersiniz. Sonra hevesiniz kursağınızda kalmasın...

http://www.milliyet.com.tr/2019-oscar-odul-toreni-sunucusuz-olur-mu--molatik-10906/

Harvey Milk ve adaletin cinsiyeti

$
0
0
Objektif bir biçimde izlerseniz "Harvey Milk" filminin içinde bir çok soruyu barındırdığını ve bu soruları yanıtsız bırakmadığını görebilirsiniz. Belki aşk gerçekten örgütlenmektir.


Türünün en iyi filmleri arasında olmayı uzun yıllar daha hak edecek gibi görünen “Milk”, bağımsız sinemacılardan bildiğimiz Gus Van Sant’ın yönetmenliğinde Amerika Birleşik Devletleri’nin 1970’lerdeki San Francisco’sunda politikaya başlayarak ilk eşcinsel hak savunucularından biri olan Harvey Milk’in hayatının son 8 yılını post-modern bir görsel anlatıyla yansıtıyor.

Filmde Milk’i, çoğunlukla mafyatik rollerde gördüğümüz Sean Penn’in canlandırması bir noktada ilgi çekici. Çünkü canlandırdığı karakter daha önceleri oynadığı karakterlerden farklı bir alanda ve mizaçta duruyor. Bu gibi roller alışılmışın dışında performans gösterilmesini beklediği için oyuncu açısından zor ve önemlidir. Öyle ki bu karakteri canlandırmasıyla Sean Penn ikinci Oscar’ını kazanıyor. Milk’in dışa dönük, alaycı ve attığı adımlardan zeki bir eylem insanı olduğunu rahat bir biçimde perdenin diğer tarafına aktarmakta zorlanmadığını -izlerseniz- sizinde anlayacağınızı düşünüyorum.

Kendi yaşamının işaretlerini takip etmekte tereddüt etmeyen, ana akımın dayattığı aile yapısı ve birey profilini reddeden, mücadelesinde inançlı ve kendi haklarını kazanmak için çabalayan eşcinsellerin kolektifleşme hareketlerinin psikolojik ve sosyal süreçlerini yakından izleyen biyografik bir film duruyor karşımızda.

EŞCİNSEL CİNAYETLERİ DEVLET POLİTİKALARI KAYNAKLI

Film, Harvey Milk’in suikaste uğrayabileceği düşüncesi ile kendi politik süreçlerini ve mücadelelerinin amaçlarını ses kaydına alması ile başlar. Elbette halk arasında daha da tanınmaya başlamasıyla ve eşcinseller için birçok hak elde etmesinin de sebebiyle hedef haline geleceğini ve bunun ölümünü getireceğini ön görmesinin bir sebebiydi bu sahne. Eşcinsel  cinayetlerinin politik olma durumu görüldüğü gibi yalnızca ülkemiz ve içinde bulunduğumuz zamanla sınırlı değil. Süresiz zamandır, sayısız ülkede işlenen cinayetlerin hepsi nefretten ve nefreti insanlara aşılayan devletlerin güttüğü iç politikalardan kaynaklıdır. Harvey Milk tam olarak bununla mücadele etmiş ve mücadele sebebi tarafından da 48 yaşında “özgürlükler ülkesi Amerika”da yaşama hakkı elinden alınmıştır.

Belgesel üslubuyla film, 1970’ler Amerika’sının dokusunu oldukça gerçekçi biçimde aktarması, karşı kültür hareketi olarak tanımlayabileceğimiz San Francisco’ya olan eşcinsel göçünü net biçimde gözler önüne serer. Milk’in sigorta firmasından ayrılarak sevgilisi Scott’la Castro bölgesine taşınması ve açtıkları fotoğrafçı dükkanında eşcinsellere yapılan şiddet yüklü saldırılara ve devletin ırkçı tutumlarının oluşturduğu baskıya karşı örgütlenmesiyle üç başarısız denemenin akabinde San Francisco Şehir Konseyi’ne girmeyi başararak tarihte bir ilki gerçekleştirir.

‘SİZİ ÖRGÜTLEMEK İSTİYORUM’

Konuşmalarına hep şu cümleyle başlar: “Ben Harvey Milk, sizi örgütlemek istiyorum.” Bu cümle artık bir motto haline gelmiştir. Ve eşcinsellerin kimliklerini saklamalarına gerek duymadan yaşayabilecekleri, cinsel ayrımcılığın son bulacağı gibi konularda önemli gelişmelerin yaşanmasına neden olmuştur. Çünkü azınlık olmadıklarını, hatta heteroseksüel görünen aile yapılarının içindeki birçok bireyin aslında eşcinsel kimliklerini bu şekilde sakladıkları düşüncesindeydi. Eğer örgütlenebilir ve haklarını savunurlarsa sosyal adaletsizliğin değişebileceğine inandı. Diğer insanların da buna inanmalarını teşvik ederek eşcinsel mücadelenin ikonu haline geldi.

Aktif politikacı olmasının ardından, belediye meclisindeki muhalifi idari denetmen Dan White, yollara dökülen binlerce insanın ellerinde mumla Harvey Milk’i uğurlamalarına sebep olan tetiği çekti. Ve yaşama hakkını elinden aldı. Daha sonraları cinayet suçundan dolayı girdiği hapisten, “yediği abur cubur gıdaların akli dengesinde bozulma meydana getirdiği ve cinayetleri bu sebepten işlediği savunması” ile hapisten çıkarak özgürlüğüne kavuştu. Ve dünya hala, yalnızca bazılarımız için özgürlükle dolu.

Filmde de sık sık tartışılan diğer konu heteroseksüel aile yapılarının toplumun ahlaksal gelişimi açısından önemli olduğu tartışmasına yönlendirilebilecek önemli bir argüman olabilir bu cinayet. Sonuç itibariyle Dan White’ın da gözünü kırpmadan iki kişiyi öldürebilecek bir katil olarak heteroseksüel bir ailede yetiştiği bilinen bir gerçek. Öte yandan bir eşcinsel olan Harvey Milk’te heteroseksüel bir ailede büyüdüğünü vurguluyor. Eşcinselliğin bir tercih değil yönelim olduğu fakat katil olmanın doğrudan bir tercih olduğu gerçeği ne yazık ki göz ardı edildi ve ediliyor.

Objektif bir biçimde izlerseniz “Harvey Milk” filminin içinde bir çok soruyu barındırdığını ve bu soruları yanıtsız bırakmadığını görebilirsiniz. Belki aşk gerçekten örgütlenmektir.

Erdal Erdem

https://www.gazeteduvar.com.tr/sinema/2019/02/06/harvey-milk-ve-adaletin-cinsiyeti/

2019’da İzleyebileceğiniz LGBTQ Temalı 12 Film

$
0
0
Geçtiğimiz yıl, LGBTQ sineması için kayda değer bir yıl oldu. The Shape of Water, The Miseducation of Cameron Post, Disobedience gibi filmler 2018 deyince ilk solukta akla gelen LGBTQ temalı başarılı filmlerdi. Bu yıl da önümüzde pek çok farklı türden LGBTQ temasını işleyen filmler var. Biz sizin için 12 tanesini seçtik. iyi seyirler:
 
 Kız (Girl, 2018)
Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde dünya prömiyerini yapan Girl’ün yönetmen koltuğunda Lukas Dhont oturuyor. Film Nora Monsecour adlı balerinin gerçek öyküsünü anlatıyor. Victor Polster’in Lara karakterine hayat verdiği film ne mutlu ki ülkemizde vizyon şansı buldu. Lara çocukluğundan beri balerin olmanın hayalini kurar ve sadece kadınların kabul edildiği bir bale okuluna kabul edilir. Sorun ise 15 yaşındaki Lara’nın bir erkek bedeninde doğmuş olmasıdır.

 Happiest Season (2018)
Oyuncu Clea DuVall ve Mary Holland'ın senarist koltuğuna oturduğu ve Clea DuVall'un yönettiği filmin başrolünde Kristen Stewart yer alıyor. Happiest Season, kız arkadaşına aile toplantısında evlenme teklif etmek için hazırlık yapan genç bir kadının yaşadıklarını anlatacak. Sevgilisinin ailesinin muhafazakar olduğunun ortaya çıkması üzerine işler karışacaktır.
 
 Mapplethorpe (2018)
Film, 1989 yılında vefat eden fotoğrafçı Robert Mapplethorpe’un hayat hikayesini konu alıyor. Filmde fotoğrafçının 1970’lerde şöhret kazanmasından, 1989 yılında zamansız ölümüne kadar olan süreç anlatılıyor. İlk fotoğraflarını polaroid makinelerle çekmeye başlayan Mapplethorpe, zaman içerisinde sadist ve mazoşist eylemler içeren nü fotoğraflar, homoseksüellik, cinsiyet ve ırkçılık arası ilişkiyi ele alan portre çalışmaları ile dönemin tartışmalı fotoğrafçılarından biri oldu. Eşcinsel fotoğrafçı, sanatının doruk noktasında olduğu bir dönemde AIDS'ten hayatını kaybetti. Filmde ünlü fotoğrafçının cinselliğinin keşfi ve bu uğurda verdiği mücadele anlatılıyor.
 
 Rocketman (2019)
Film, müzik sektörünün önemli isimlerinden ölümsüz parçalara imza atan Elton John'un Royal Müzik Akademisi'nden bir dahi olarak çıkıp süperstarlık basamaklarını tırmanması ve söz yazarı Bernie Taupin ile olan iş birliği sürecini konu alıyor. Dexter Fletcher'ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmin başrolünü genç oyuncu Taron Egerton üstleniyor. Filmde Bernie Taupin'i Jamie Bell canlandırırken, Elton John'un sevgilisi ve menajeri John Reid rolünde ise Richard Madden var.


 Tell It to the Bees (2019)
Film, kocası tarafından terk edilmiş bekâr bir anneyle yakın zamanda eski kasabasına geri dönen bir doktorun aşkını anlatıyor. Evliliğini trajik bir şekilde sonlandıran Lydia, çocuğu Charlie’nin okulda saldırıya uğraması sonucu Jean’in kapısını çalıyor. Başrollerini Anna Paquin ve Holliday Grainger‘ın paylaştığı Tell It To The Bees, prömiyerini Toronto Film Festivali‘nde gerçekleştirdi.

 Kalpteki Bıçak (Knife+Heart, 2018)
Etkileyici kısa filmleri ve ilk uzun metrajlı çalışması You and the Night ile dikkatleri üzerine çeken Fransız yönetmen Yann Gonzalez, prömiyerini Cannes Film Festivali’nde gerçekleştiren ikinci filmi Knife + Heart ile çıtayı iyice yükseltiyor. 70’lerde porno endüstrisinde yaşanan gizemli cinayetleri konu alan Knife + Heart bol kanlı ve mizah soslu bir anlatım tercih ediyor. Simon Beaufils’in muhteşem sinematografik imajları ve M83 imzalı elektronik müzikleriyle film 70’li yılların retro atmosferini her anıyla hissettirmeyi başarıyor.
 
 Portrait Of A Lady On Fire (2018)
Celine Sciamma imzalı film 18. Yüzyıl Fransa’sında bir öykü anlatıyor. Evlenmeye gönülsüz olan bir kadın ile çiftin düğün resimlerini yapacak kadın ressamın yakınlaşmasını konu alan filmin yönetmeni, 2007’de çektiği Water Lilies filminde de bir LGBT konusunu işlemişti.

 Beğen, Sev ve Hemen Kaç (Sorry Angel, 2018)
Fransız yönetmen Christophe Honoré’nin Cannes’da dünya prömiyerini yapan son filmi, kuşaklar arası aşkı mercek altına alan hüzünlü bir hikaye. Honoré’nin "imkânsız bir aşkın değil imkânsız bir hayatın filmi" sözleriyle anlattığı film, 1990’larda Paris’te geçiyor ve Jacques ile Arthur’un yakınlaşmasını merceğine alıyor: Jacques 40’ına basmak üzere olan bir yazar, Arthur ise sinemacı olmayı düşleyen bir öğrenci. Sorry Angel, sevgi ve kaybetmek, gençlik ve yaş almak, flört ve cinsellik gibi temalar arasındaki çelişkileri derin bir duygusal süzgeçten geçirmeyi başarıyor. Başrolde Göldeki Yabancı’dan tanıdığımız Pierre Deladonchamps’ı izliyoruz.

 Wild Nights With Emily (2018)
Madeleine Olnek imzalı film, komedi türünde ve şair Emily Dickinson’ın hayatına odaklanıyor. Ünlü şairi Molly Shannon, sevgilisini ise Amy Seimetz canlandırıyor.
 
 Vita and Virginia (2017)
Eileen Atkins’in aynı adlı oyunundan uyarlanan film ünlü yazar Virginia Woolf ile Vita Sackville-West’in gerçek aşk öyküsünü anlatıyor. Woolf’un Orlando adlı mizahi biyografik romanının da esini olan konuyu sinemaya aktaran yönetmen Chanya Button. Woolf’u Elizabeth Debicki canlandırırken Vita’ya ise Gemma Arterton hayat veriyor.

 Rafiki (2018)
Wanuri Kahiu’nun yönetmenliğini üstlendiği filmin başrollerinde Samantha Mugatsia ve Sheila Munyiva var. Film Kena ve Ziki’nin yaşadıklarına odaklanıyor. Onlar, Kenya Nairobi’de yaşayan birbirinden oldukça farklı olan iki genç kızdır. Aileleri arasındaki siyasi rekabete karşı olan ve birbirlerine sevgiyle yaklaşan gençler, muhafazakar bir toplumda hayallerini gerçekleştirmek için birlikte mücadele edecekler, zor seçimler yapmak zorunda kalacaklardır.
 
 Baby Jane (2018)
Katja Gauriloff imzalı film Sofi Oksanen’in aynı isimli romanından uyarlanmış. Roosa Söderholm ve Maria Ylipää bir gay barda tanışıp tutkulu bir aşkı yaşayan iki kadını canlandırıyor.

Melis Zararsız

https://www.sinemia.com/sosyal/sinema-galeriler/2019da-vizyona-girecek-lgbtq-temali-filmler

Eşcinselleri eşcinsel tanışma sitesi Hornet’ten tuzağa düşürdüler

$
0
0

İstanbul’da bir gasp çetesi, eşcinsellerin buluşma alanı olan sosyal ağ Hornet’te hesaplar oluşturdu. Çete, arkadaşlık için kendileriyle bağlantıya geçen kişilere randevu verdi. Randevu yerine gelen kişi bıçak ve silah tehdidiyle gasp eden çetenin 9 üyesi düzenlenen operasyonla gözaltına alındı.

İstanbul’da yaşayan bir kişi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, Hornet sosyal ağı üzerinden bağlantıya geçtiği kişilerce gasp edildiğini söyleyerek şikayette bulundu. Şikayet üzerine başlatılan soruşturma kapsamında polis araştırma başlattı. Yapılan araştırmada, gasp olayını 9 kişilik bir çetenin gerçekleştirdiği belirlendi. Yapılan araştırmaya göre, çete Hornet sosyal ağında hesaplar oluşturdu. Bu hesaplar üzerinden kendileriyle bağlantıya geçen eşcinsellere randevu verildi. Randevu yerine giden kişi, karşısında buluşacağı kişiyi beklerken, elleri sopalı bıçaklı silahlı bir grupla karşılaştı. Çete tuzağa düşürdüğü kişileri darp da ederken, silah ve bıçak tehdidiyle yanlarında bulunan cep telefonları, cüzdanlarındaki paralar ve kartları da aldı.

Yapılan araştırmada, çetenin mağdur ettiği kişilere ulaşılırken, çok sayıda kişinin deşifre olma endişesiyle şikayetçi olmadığı belirtildi.

Polis yaptığı tespitlerin ardından operasyon başlattı. Eş zamanlı düzenlenen operasyonda 9 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 5’inin 16-18 yaş grubunda yaşları küçük kişiler olduğu belirlendi. 9 kişi yapılan sağlık kontrollerinin ardından sorgulanmak üzere Emniyete götürüldü. Çeteden şikayetçi olan kişilerin de Emniyete gelerek çete üyelerini teşhis ettikleri de  belirtildi. Soruşturmanın sürdüğü bildirildi.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/hornetten-tuzaga-dusurduler-41108725

Lahanayı seviniz!

$
0
0

1. Lahana kilo verdirir; bir kase lahanada sadeec 22 kalori vardır.
2. Kalbi korur; İçeriğindeki;
antisoyaninler iltihaplanmayı önleyip kalp ve damar hastalıklarından korur,
polifenol de kan basıncını düşürür,
potasyum da felç ihtimalini azaltır.
3. Beyin sağlığınızı korur. İçeriğindeki; 
İyot beyni hızlı çalıştırır, sinir sistemini düzenler, hafıza kaybını önler.
K Vitamini, konsantrasyonunuzu arttırır.
4. Sindirim sisteminizi düzenler.
Çözünemeyen lifler barındırması, barsaklarınızın düzgün çalışmasını sağlar ve kabızlığı önler.
İltihap önleyici özelliğinden dolayı mide ekşimeisni de önler.
5. Kan şekerini düzenler.
İçeriğindeki antioksidanlar ve lifler sayesinde kan şekerinin emilmesini sağlar.
6. Vücut toksinlerinin atılmasını sağlar.
İçeriğindki sülfür ve lifler toksinleri bağlayıp dışkı yoluyla atılmasını sağlar.
7. Ülsere iyi gelir.
Mideye giden kanı arttıran aminoasitlerin üretimini tetikleyerek, mide çeperini güçlendirir. İçeriğindeki C vitamini de iltihapları önler.
8. İltihapları önler.
İçeriğindeki Glutamin başta eklem iltihabı olmak üzere, iltihapları en aza indirger.
9. Meme şişliğini giderir.
Memenin üzerine lahana yaprağı koyarak...
10. Burkulmalara iyi gelir.
Burkulmuş yereke lahanaları ezerek sarın.

Ali Poyrazoğlu, yeniden Madam Arşaluz!

$
0
0
Ali Poyrazoğlu, 2007’de kendisine Afife Tiyatro Ödülleri’nde en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü kazandıran “Tak Tak Takıntı”yı yeniden sahneye koydu. Oyunda Madam Arşaluz’u canlandıran usta tiyatrocu, bu projeyle kendini sınadığını söyledi.


Bu yıl tiyatroda 3 bin kişinin katıldığı bir anket yaptık, “Eski oyunlarımızdan hangisini görmek istersiniz?” diye sorduk. Bir numarada “Kobay”, iki numarada “Tak Tak Takıntı” vardı. “Kobay”ı gelecek yıl sahneye koyacağımız için oturup “Tak Tak Takıntı”yı güncelledim.

Seyirciler de sahnede

Bu bir grup terapisi öyküsü. O nedenle hepimizin takıntılarla yüzleşmesi gerektiğini düşündüm, bazı seyircileri de sahneye almaya karar verdim. Aslında yıllar sonra aynı oyunla kendimi sınamış olacağım.

http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/magazin/kendimi-sinayacagim-41108386

Eşcinsel Rodrigo Alves, 62. estetiğini gerçekleştirdi!

$
0
0

Oyuncak bebek Ken'e benzemek için geçirmediği operasyon kalmayan 35 yaşındaki Rodrigo Alves, hayatının en büyük operasyonu için geçtiğimiz günlerde İran'a gitti.
Geçirdiği estetik operasyonlar ile bambaşka birine dönüşen Rodrigo Alves, tam bir estetik bağımlısı.
Rodrigo Alves, İran'da gözkapaklarını kaldırttı, çene implantı yaptırdı, burun düzelttirme operasyonları yaptırdı.
Alves'in geçirdiği tüm bu operasyonlar 5 saat sürdü.

Milliyet

Beyaz TV'nin eşçinsel sunucusu kim? Barbaros Şansal'dan flaş iddia!

$
0
0

Beyaz TV'nin eşçinsel sunucusu kim? Geçtiğimiz gün Beyaz TV'de yayınlanan bir programda, tarihte zaman yolculuğu yapan bazı insanların var olduğundan ve bu insanların eşcinsel olup atalarının da Leonardo Da Vinci olduğu iddia edildi. Bu iddianın ardından Barbaros Şansal Twitter hesabından bir paylaşımda bulundu ve “Beyaz TV’de de Eşcinsel sunucu arkadaşımız var bizim!” sözlerini kullandı. Bu paylaşımın ardından Beyaz TV'nin eşcinsel sunucusu var mı, varsa kim sorularına yanıt aranıyor...

https://www.superhaber.tv/beyaz-tvnin-escinsel-sunucusu-kim-barbaros-sansal-twitter-beyaz-tv-sunuculari-kim-barbaros-sansal-beyaz-tv-escinsel-aciklamasi-haber-173582

Latin Amerika’da eşcinsel hareketin öncüsü Pedro Lemebel’in yaşam öyküsü

$
0
0
Selanik’te belgesel zamanı

21. Selanik Belgesel Festivali’nin (1-10 Mart 2019) bu yıl ki teması özgürlük ve sığınmacılık. Uluslararası Yarışma bölümündeki belgeseller İsa peygamberin dirildikten sonra Meryem’e söylediği “Noli me tangere” (Bana Dokunma) cümlesi referans alınarak seçildi.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kultur-sanat/1237441/Selanik_te_belgesel_zamani.html


Lemebel (Joanna Reposi Garibaldi/ Şili-Kolombiya) :

1980’lerde Pinochet hükümetini sarsan, eşcinsellik ve insan haklarıyla ilgili gösterileriyle simgesel aktiviste dönüşen, yazar, görsel sanatçı, Latin Amerika’da eşcinsel hareketin öncüsü Pedro Lemebel’in (1952-2015) yaşam öyküsünü betimleyen ayrıksı bir belgesel.
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>