Quantcast
Channel: Gay Haber
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live

‘Temas’a gerilemek

$
0
0
Mehmet TARHAN

1993’ten bu yana yapılan Onur Haftası Etkinliklerinin yirmi ikincisi geçtiğimiz hafta başladı ve bugün 17:00’da Taksim’de yapılacak yürüyüşle sona erecek. Bir hafta öncesinde gerçekleştirilen Trans Onur Haftası etkinlikleri ve Trans Onur Yürüyüşü ile birlikte İstanbul iki haftadır LGBTİ etkinliklerine sahne oluyor. Bu yıl Malatya, İzmir, Antalya gibi çeşitli Anadolu kentlerinde de Onur Yürüyüşleri yapıldı; önümüzdeki yıllarda Onur Haftalarının daha görünür olacağını ve LGBTİ Hareketi’nin gündeminin daha geniş alanlara yayılacağını beklemek yanlış olmaz.
Geçtiğimiz yıl Onur Haftası’na henüz Gezi Direnişi ortada yokken ister hoş bir tesadüf, ister öngörü deyin “Direniş” teması belirlenmişti. 22. LGBTİ Onur Haftası’nın bu yılki ana başlığı olarak ise “Temas” seçilmiş. Gezi Direnişi hakkında yapılan konuşmalar, yazılanlar, çizilenler çoğunlukla Gezi’nin en büyük kazanımının birbiriyle daha önce yan yana gelmemiş birçok grubun bir temas imkanı bulduğu fikrinde birleşiyor. Onur Haftası Organizasyon Komitesi de bu fikri paylaşıyormuş gibi görünüyor. Hem etkinlik tanıtım metninde, hem de basın açıklamasında benzer vurgular göze çarpıyor. Temas’ın kurulması anlamında Gezi’nin bazı kazanımlar sağladığını inkar etmemekle birlikte; birkaç yönü ile bu savununun oldukça tehlikeli olduğu düşüncesindeyim.
Haftanın başlığı ile aynı adı paylaşan panelin çağrı metni şöyle: “LGBTİ hareket yirmi yılı geride bırakmışken, Gezi Direnişi ile taraftar gruplarından devrimci müslümanlara, toplumsal muhalefetin özneleriyle hiç olmadığı kadar temas etti. Bütün hareketler için karşılıklı bir başkalaşımın yolunu açan bu temas, yirmi yıllık çabayla birleşince LGBTİ hareketin kollektif özgüvenini hiç olmadığı kadar yükseltti. Peki şimdi ne olacak? Toplumsal muhalefette ve siyasal alanda mevcut LGBTİ temsillerle yetinilecek mi - yoksa heteroseksizme karşı, homofobi/bifobi/transfobi’ye karşı daha geniş katılımlı, daha kitlesel bir mücadelenin imkanları elde edilmeye başlandı mı? Bu panelde hem Gezi öncesi, hem Gezi sonrası temas kurduğumuz toplumsal muhalefet özneleriyle deneyimlerimizi, bu bedensel, düşünsel temasların ne ifade ettiğini ve gelecekte neler yapabileceğimizi konuşmak istiyoruz.”(Vurgular bana ait – MT)

‘LİBERAL SINIRI KABUL’ TEHLİKESİ

Burada can sıkıcı bir metin okuması işine girişmeyeceğim ancak organizasyon komitesi toplumsal muhalefetin öznelerini tanımlarken taraftar grupları ve Devrimci Müslümanlar’a vurgu yaparak aslında LGBTİ Hareketine “en uzak” olduğu varsayılan gruplar ile bir sınır belirlemiş oluyor. Daha kötü olasılık ise liberal bakışın gazetelerde, TV’lerde bolca üzerimize boca ettiği ve Gezi Direnişi’nin sınırlarını imlemekte kullandığı tanımı olduğu gibi kabul etmiş olması. Bu tanımlama Gezi direnişi içinde yer alan örgütlü muhalefeti görünmez kılmaya ve hafazanallah sosyalist-solcu olmayan bir gezi evreni yaratmaya yaradı geçtiğimiz bir yıl içinde. LGBT Hareketi de bu tanımlamalarda sıkça renk katan bir öğe olarak sunuldu. Organizasyon Komitesi’nin kastının bu olmadığını tahmin etmekle birlikte neo-liberal tanımlamalar ve kavramsallaştırmaları doğrudan alarak dolaşımını arttırmanın neye hizmet edeceğini yeniden düşünmek gerektiği kanısındayım. Gezi’nin kendisini içeriden kuramamasında LGBTİ Hareketi kadar tüm yapıların bu kolaycılığının bir katkısı olduğunu düşünüyorum.
Bu kabul, aynı zamanda Gezi’nin bir ilk “Temas” olduğu yanılgısını da yaygınlaştırıyor. LGBT Hareketi 80’ler sonundaki açlık grevlerinde de 90’larda ilk örgütlerin ortaya çıkıp kurumsal yapılarını oluşturmaya başladığı dönemde de kadın hareketi, anarşistler ve mümkün olduğu oranda sosyalistler ve Kürt Hareketi ile ilişkiler kurdu. 2001 1 Mayıs’ında Kaos GL’nin meydanlara çıkmasıyla birlikte bu ilişkiler kamusal alanda da görünür oldu. Hem 2001 1 Mayıs, hem de 2003’te ilki yapılan Onur Yürüyüşü bu ilişkiler üzerine kurulu özgüvenin bir yansıması olarak düşünülebilir. Kamusal alandaki bu görünürlük, ilişki kurulmuş olan yapıları kamusal bir işbirliğine de davet anlamı taşıyordu.

LGBTİ HAREKET YENİ BİR AŞAMADA

Tuzla tersanelerinden Ankara’da Tekel Direnişi’ne, Vicdani Red kampanyalarından Emek Sineması eylemlerine kadar LGBTİ örgütleri dantel gibi ince ince işleyerek toplumsal muhalefet ile ilişkilerini kurdu. 2003’te yapılan ilk yürüyüşteki 15-20 kişi de Gezi’den bir yıl önceki 2012 LGBT Onur Yürüyüşü’nde yürüyen 15.000 kişi de bu emeğin ürünüydü. Gezi kuşkusuz yeni temaslar sağladı; özellikle de örgütsüz LGBTİ’ler ile LGBTİ Hareketi arasında. Anadolu’da direniş kardeşliği ile kendilerine nefes alacak alanı yaratan yeni yerel gruplar için de Gezi bir kırılma noktası sayılabilir. Ancak metropollerdeki kurumsallaşmış örgütler için Gezi sadece görünürlük politikalarının amaca ulaşması anlamına gelir. Yerel seçim süreci, onur haftası organizasyonu için ana akım medya odaklı bağış kampanyaları, Hormonlu Domates ve Trans Güzellik Yarışması tartışmaları hareketin yeni bir aşamada olduğunu açık etmekte. Bu sürecin endişe verici şekilde toplumsal muhalefet ile ana akım siyaset arasında bir sıkışmayı açık ettiği ortada. LGBTİ Hareketi kitle tabanını genişlettikçe kitledeki çeşitliliğe atıfla apolitizasyonu mu; yoksa kitledeki çeşitliliği siyasal zenginleşmeye imkan verecek tartışma mekanizmalarını oluşturmayı mı seçecek göreceğiz. Bu noktada hareketin siyasi yolculuğunu yeniden konuşmakta fayda var. Aksi takdirde yeni “Temas”lara odaklanırken Gezi’de standı açacak özgüveni sağlayan ilişkileri bir yana atmak işten değil.
LGBTİ Hareketini siyasi bir özne olarak tanımanın yolu, homofobik-transfobik söylem ve davranışlardan kaçınmak kadar hareket ile siyasi tartışmaları genişletmekten geçiyor. Bugün 17:00’da “Temas”a gerilemeyi reddederek ilişkileri güçlendirmek için, şimdiye kadar birlikte yol aldığımız tüm dostlarımızı yürüyüşe bekliyoruz.

www.evrensel.net

LGBTİ'ler: Kurtuluş yok tek başına!

$
0
0
Ercan Jan Aktaş / Demokrat Haber

LGBTİ bireylerin her yıl düzenlediği Onur Haftası’nın 22.’sinde son güne gelindi. Aylarca önce bir grup LGBTİ aktivistinin yoğun çaba ve emeği ile başlayan süreç, bir haftalık etkinlikler ile devam etti. 23 Haziran günü başlayan etkinlikler devam ediyor.

Bu yılki etkinlikler geçmiş yıllara göre daha geniş bir alana dokundu. Çeşitli gündemlerle düzenlenen paneller, forumlar, film gösterimleri, atölyeler ile yoğun bir hafta geride bırakıldı.

Yarın, yani 29 Haziran Pazar günü haftanın finali, onur yürüyüşü olacak. Onur Yürüyüşü’nden bir gün önce Onur Haftası için yoğun bir çalışma içinde olan, hatta işin mutfağındaki yoğunluktan çıkıp da bir türlü salon etkinliklilerine katılamayan iki aktivist ile görüştük.

ZELİŞ DENİZ / ONUR HAFTASI GÖNÜLLÜSÜ

- Onur Haftası için nasıl bir hazırlık süreci yaşadınız?

- Fon değil, aktivist organizasyonuna dayalı bir birliktelik sağladık. Asıl yapmak istediğimiz kişilerin kendi emekleri ve de çabaları ile içinde olacakları bir birliktelik kurmaktı. Bunu gerçekleştirdik. Muhalif politik duruşumuz, kimliğimiz ile bunu geçekleştirdik.

Onur Haftası gönüllüsü olmak, yapı gruplara aidiyetin dışında bir birliktelik halidir. Diğer yandan büyük oranda hemen hemen bütün LGBTİ örgütlerini de sürece katmaya çalıştık.

- Bir hafta içinde neler tartışıldı, temel gündemleriniz neler oldu?

- Bizler hayatımızı her alanda kesen konuları içerecek şekilde bir hafta örgütlemeye çalıştık. TEMAS bu yılki buluşmanın ana teması oldu. LGBTİ hareket yirmi yılı geride bırakmışken, Gezi Direnişi ile taraftar gruplarından devrimci müslümanlara, toplumsal muhalefetin özneleriyle hiç olmadığı kadar temas etti. Bütün hareketler için karşılıklı bir başkalaşımın yolunu açan bu temas, yirmi yıllık çabayla birleşince LGBTİ hareketin kolektif özgüvenini hiç olmadığı kadar yükseltti. Bu özgüven ile bu yılı örgütledik.

Bu yıl ilk kez engelli LGBTİ'ler üzerine bir panelimiz oldu. LGBTİ mahpuslara dair ilk kez bu sene etkinlik yaptık. Gene ilk defa ayı kadınlar üzerine bir etkinliğimiz oldu.

Filmler gösterildi, tiyatro performansları oldu. Paneller, forumlar, atölyeler ile dolu dolu bir haftayı geride bırakıyoruz. Kapalı mekanlardan çıkarak bugün de tam gün Maçka Parkı'nda forum, atölyeler yapıyoruz.

- Yarın büyük yürüyüş var, neler söylemek istersiniz?

- Yarın 12. yürüyüşümüz olacak. 50 kişi ile başladı. Geçen sene Gezi'nin de etkisi ile 50 bin kişi yürüdük. Bu yıl 80 bin kişi devletin uyguladığı şiddete, baskıya ve yok sayma politikalarına karşı yürümek istiyoruz.

ELİF AVCI / ONUR HAFTASI GÖNÜLLÜSÜ

- Bu yıl ki Onur Haftası çalışmaları nasıl başladı?

İlk önce Şubat ayı başında bir çağrı yaptık. Bu çalışmaya ilgi duyan bütün bireyleri toplantıya çağırdık. Her salı saat 19.00 da LAMBDA'da toplantılar aldık. Bu toplantılar sonunda gönüllülerden oluşan çalışma gurubu oluştu. Gurupta değişiklikler de oldu, giden, gelen, kalan... En sonunda kalanlar ile bu çalışmaları yaptık.

İNTERSEKS PANELİ BİR İLKTİ

- Bu yıl ki Onur Haftası'nda geçmiş yıllara göre farklı olarak neler vardı?

- İnterseks panelimiz oldu. Bu bizim için bir ilkti. Gene Mahpus LGBTİ’lere dair ilk kez bir etkinliğimiz oldu. Lolipoplarımızda da bu yıl İnterseks arkadaşları gördük. Kürtçe, Ermenice, Türkçe lolipoplarımız var. Yerel örgütler ile panel ve de forumlar yapıldı. Bunlar çok iyi geçti. Gezi'den sonra birçok yerel örgüt oluştu. İlişkilerimiz olsa da yeterli olmuyor. Bu buluşma ile daha yakından temas etme durumumuz oldu.

- Yarınki yürüyüş için neler söylemek istersin?

Yarınki yürüyüş önemli. Aylardır yoğun bir emek içindeyiz. Bu etkinliklerin gerçekleşmesi, yürüyüş için çok büyük çabalar gösterildi. Çok geniş ve de farklı kesimler ile ilişki, iletişim içinde bütün bunları yaptık.

Geçen sene "Katil devlet hesap verecek", "Demirören yıkılsın Tayyip altında kalsın", "Polis fuhuş yap onurlu yaşa" sloganlarımız ile yürüdük. Bu yıl gene aynı şekilde politik kimliğimiz ile sokakta olacağız. Kimi birey ve de guruplar bütün bunları görmezden gelerek haksız saldırılar içindeler. Biz bütün bunlara rağmen herkesi yarınki yürüyüşe çağırıyoruz. Diyoruz ki; KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER, YA HİÇ BİRİMİZ!

http://www.demokrathaber.net/roportajlar/lgbtiler-kurtulus-yok-tek-basina-h34715.html

Acıdan Geçmeyen LGBTİ Filmleri Biraz Eksiktir

$
0
0
Filme de uyarlanan Bent kitabında, Naziler tarafından toplama kampına götürülürken homoseksüel arkadaşını katletmek zorunda bırakılan Max için iki seçenek var: Ya ölü bir küçük kızla cinsel ilişkiye girerek heteroseksüel olduğunu ‘kanıtlayacak’ ya eşcinsel olduğunu kabul edip, göğsüne pembe bir yıldız takacak. Suçlular, Komünistler, Yahudilerden oluşan kast sisteminin dibi, en azılı işkencelerin yıldızıdır pembe. Max, ölü bir kıza tecavüz eder.

Bent İngilizce’de çift anlamlı, yani ‘yozlaşmış’ veya ‘eşcinsel’ anlamına gelirken, Türkçe’ye film ‘kırık’ diye çevrilmiştir. Kırık… Ne demek kırık? Kırılmış demek, öte anlamda mağlup, mağlubiyetiyle kalmış demek, ezik demek hatta. Daha kötü tahayyüllerde; düz gidemeyen, yerinde kalamayan, kırıtkan… Bariz aşağılama, acıklı yanılsama.

Gelgelelim çeviride art niyetli bir kasıt var mı, yok mu diye sormak da tavşana niyet çektirmeye benziyor ama aynısı değil: Kaybediyoruz genelde, yaptığımız iş de sırf oyun olsun diye. Ortada sevimli bulunabilecek bir tavşan yok, sevimli herhangi bir şey de. Dilimize girmiş, içimize işlenmiş bu tanımların yerleşikliği karşısında bataklığımızdan tespitler yapıyoruz. Kısmen vicdan rahatlatıyor, denk gelirse kendimizi iyi hissediyor, karşılıklı tespitlerimizi ku(t)suyoruz sonra; entelektüel hayatın alışkanlıkları, akışkanlıkları.

Hani ‘mutsuz LGBTİ filmi’ diye bir tabir var ya, karamsarlıktır belki ama aksi pek mümkün gözükmüyor işte bana. Totoloji gibi, LGBTİ filmi zaten mutsuz olmalıdır gibi. Bent filminde onurundan taviz vererek pembe yıldız takmayan Max, özünü inkârının vicdan azabıyla yaptığından pişmanlık duyar ve başına gelecekleri bildiği halde o pembe yıldızı benimser. Çünkü ağır ya da hafif; aile, çevre, toplumla yüzleşmeyle dolu bu yolda maalesef yüzlercesi gibi İrem Okan da harcanmış, LGBTİ anne-babaların evlatlarıyla yüzleşmelerini aktaran Benim Çocuğum (2013) özellikle ona ithaf edilmiştir. Toplam 12 bıçak darbesi, boğazından karın boşluğuna kadar kesilen,  ‘travestilere ölüm’ notuyla bırakılan İrem; ne bir, ne son. Pembe bir yıldız takmasın diye insanı baskılayan, boğan, boğazlayan, bıçaklayan, hiçbir şeyin doğalında seyretmediği bir coğrafyada; yine de pembe bir yıldız seçen veya mecburen öyle var olan, yani seçme şansı bulunsa belki de aksini seçecekken içselliği nedeniyle LGBTİ olan insanlardan biriydi. Sıradan olması, ismini ve yaşadığını bilmememiz gerekirdi. Bildik. Çünkü gerekler, yapılması-edilmesi lazımlar bitmiyor. Trans cinayetleri, nefret söylemleri, politik vahşetler, tehditler, ötekileştirmeler, göçe zorlamalar, acılar, trajediler bitmiyor, bitmiyor. Suçlular cezalandırılmıyor, çanaklar arşa eriştirilmeye çalışılıyor ve bu topraklardaki ateş soğumuyor. Sinema elbette belgeliyor, gösteriyor, elinden geleni yapmaya çalışıyor ama…

Barış diyen ağızlara sussun diye güvercin tıkıştırmak adetten olsa da, bu ülkenin ekmek doğrar gibi insanları doğrayan bıçağa ve bıçağı tutan eli harekete geçiren karanlığa ihtiyacı yok. Barışa, toplumsal anlayışa, uzlaşıya var ve bunu da herkes biliyor zaten. İlla kendi sorunumuzda, canımız yandığında mı haykıracağız? Kimsenin kimseye bir yararı dokunmayacak mı? ‘Benim meselem değil’ deyip, komşumuz açken tok yatmaya devam mı edeceğiz? Tespitten gerçekten çok sıkıldım. İyi niyet ve gayretlerin güvensizlik nedeniyle hamaset/haset çizgisiyle eleştirilerek yavaşlatılmaya çalışılmasından da… LGBTİ Onur Yürüyüşü umuyorum bu sene de çok başarılı geçecek. Önümüzdeki yıllarda yürüyüşün yalnızca Beyoğlu’nda değil; Bağcılar’da, Küçükçekmece’de, Ümraniye’de ve benzeri mahallerde olmasıysa bir hayal değil. Söz veriyorum, sorunsuz geçmesi için yüreğimi çıkarıp sokağa koyacağım.

http://www.filmhafizasi.com/acidan-gecmeyen-lgbti-filmleri-biraz-eksiktir/

http://www.filmloverss.com/en-iyi-50-lgbti-temali-film/

CHP'li Tanrıkulu'ndan LGBTİ Onur Yürüyüşü'ne destek

$
0
0
23 Haziran'dan bu yana süren 'İstanbul LGBTİ Onur Haftası' bugün saat 17.00'de Taksim'de yapılacak 'Onur Yürüyüşü' ile son bulacak. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'ndan da yürüyüşe destek açıklaması geldi

LGBTİ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks) bireylerin her yıl düzenlediği Onur Haftası’nın 22’ncisinde finale gelindi. Bugün saat 17.00'de Taksim'de binlerce kişinin katılacağı 'Onur Yürüyüşü' düzenlenecek.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, İstanbul’da bugün yapılacak LGBTİ Onur Yürüşü ile ilgili açıklama yaparken, partisinin LGBTİ bireyleri ile ilgili önergelerin Meclis’te AK Parti oylarıyla reddedildiğini söyledi.

Tanrıkulu yaptığı açıklamada sadece LGBTİ bireylerin gerçek bir demokrasinin ancak ayrımcılık ve nefretin olmadığı bir toplumda yeşerebileceğini bilen herkesin, bugün özgür bir toplum yaratma özlemi ile omuz omuza verdiğini, vermesi gerektiğini söyledi. Tanrıkulu şöyle dedi:

"Son 12 yıla damgasını vuran AKP iktidarı döneminde, ne yazık ki, ayrımcılık, ötekileştirme ve kutuplaştırma anlayışı gündelik hayatımızın olağan bir parçası haline gelmiştir. Kendinden olmayanı düşman belleyen, adalet mekanizmalarını sadece kendisi için işleten zihniyet, devlet söylemi haline getirilmiştir. Yerleşik toplumsal normlar ve önyargılar nedeniyle zaten toplumsal yaşamın her alanında ayrımcılığa uğramakta olan LGBTİ bireyler, AKP’nin ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı ve baskıcı dili nedeniyle her geçen gün daha fazla ’nefret suçlarının’ hedefi olmakta, temel haklarını kullanmakta sıkıntılar yaşamaktadırlar. CHP’nin, LGBTİ bireylerin hakları ve sorunlarına dair TBMM’de verdiği araştırma önergeleri AKP tarafından ısrarla reddedilmektedir."

"BU TÜR SUÇLAR ’NEFRET SUÇU’ KAPSAMINA ALINMALIDIR"

Tanrıkulu, yazılı olarak yaptığı açıklamada Türkiye’nin LGBTİ’lere yönelik nefret cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü ülke konumunda olduğunu hatırlattı. Türk Ceza Kanunu’nun LGBTİ bireylere yönelik nefret eylemlerinin cezalandırılması konusunda işlevsiz kaldığını dile getiren Tanrıkulu şöyle dedi:

"LGBTİ bireyler aile ve okuldan başlamak ve iş yaşamında devam etmek üzere her türlü toplumsal baskı ve dışlamaya maruz kalmaktadırlar. İnsan haklarına saygı duyan hiç kimse LGBTİ bireylerin yaşadığı baskı ve ayrımcılık karşısında daha fazla sessiz kalamaz! Unutulmamalıdır ki, barış içinde, adil ve özgür bir toplumun yaratılması ancak farklılıklarla bir arada yaşama iradesinin kararlılıkla ortaya konulması ile mümkündür. Bu doğrultuda öncelikle, Anayasa’nın kanun önünde herkesin eşit olduğunu düzenleyen 10.maddesinde anılan, dil, din, cinsiyet gibi koruma kategorileri arasına cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ifadeleri de eklenmelidir. Bunun yanısıra, LGBTİ bireylere yönelik şiddetin etkin biçimde önlenebilmesi için hiç vakit kaybetmeden, bu tür suçlar ’nefret suçu’ kapsamına alınmalıdır. Bu tür önleyici tedbirlerin hiç vakit kaybetmeden alınması LGBTİ yurttaşların güven içerisinde yaşayabilmesi için elzemdir.

Fakat LGBTİ bireylere yönelik şiddet sorununun kalıcı çözümü, toplumsal bilincin yükseltilmesi ve ayrımcı zihniyetin temel eğitimden başlayarak ortadan kaldırılmasından geçmektedir. LGBTİ bireylerin de diğer tüm ezilen ve dışlanan kesimlerin de, hak ettikleri gibi eşit yurttaşlar olarak adalet ve güven içerisinde yaşayabilmeleri ancak Türkiye’nin mevcut ayrımcı, kutuplaştırıcı dikta anlayışından kurtulmasıyla ve demokratik bir toplumun inşası ile mümkün olacaktır. Bu doğrultuda mücadele etmek üzere, tüm LGBTİ bireyleri, ezilen, dışlanan toplum kesimlerini, mutlu bir geleceğin herkes için demokrasiden geçtiğine inanan tüm yurttaşlarımızı omuz omuza vermeye çağırıyorum.

Bu vesileyle tekrar Onur Yürüyüşü’ne katılacak olan tüm yurttaşlarımızı selamlıyor, eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelelerinde başarılar diliyorum."

DHA

Sneak preview: ‘EastEnders’ Johnny enjoys gay kiss

LGBTİ Onur Yürüyüşü için binlerce kişi Taksim'de

$
0
0

Beyoğlu'nda bu yıl 22. kez düzenlenen LGBTİ Onur Yürüyüşü polis engeline takıldı. Taksim'de toplanan binlerce aktivist ellerinde bayrak ve flamalarla İstiklal Caddesi'nde yürüyüşe geçerken Fransız Konsolosluğu önünde TOMA destekli çevik kuvvet polisleriyle etten duvar ören Emniyet Taksim Meydanı'na çıkılmasına izin vermedi.

Her sene istanbul 'da yapılan ve bu sene 22.'si düzenlenen LGBTI onur yürüyüşü başladı. Saat 17:00'da Taksim'de toplanan binlerce aktivist ellerinde bayrak ve flamalarla İstiklal Caddesi'nde  yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında "alışın burdayız", "velevki ibneyiz", "homofobik devle istemiyoruz" sloganları atıldı.

TOMALAR İSTİKLAL'DE

Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı eylemde çevik kuvvet ekipleri ve Toma'lar grubun Taksim Meydanı'na çıkışına izin vermedi. Aktivistlerin yürüyüşü İstiklal Caddesi' ndeki tünelin önünde yapılan basın açıklamasıyla son buldu.

KONSOLOSLUKTAN BAYRAKLI DESTEK

İngiltere Konsolosluğu’nun twitter’daki adresinden yayınlanan mesajda, İngiliz bayrağının altında eşcinselleri temsil eden gökkuşağı bayrağının dalgalandığı bir fotoğrafla birlikte, “ Bugün Taksim’de gerçekleşecek LGBT onur yürüyüşünü @UKinTurkey olarak destekliyoruz” denildi.

İDRİS EMEN - RADİKAL

Onur Yürüyüşü'nde onbinler İstiklal'i renklendirdi

$
0
0

















http://yarinhaber.net/news/12280

İstiklal Caddesi'nde renkli LGBTİ yürüyüşü

$
0
0
Binlerce kişinin katıldığı İstanbul Onur Yürüyüşü'ne Beyoğlu gökkuşağıyla kaplandı. Yürüyüş boyunca binlerce kişi “- Nerdesin Aşkım, - Buradayım Aşkım” diye haykırdı.

Bu  yıl 'Temas' başlığı altında düzenlenen 22. LGBTİ İstanbul Onur Haftası, İstiklal Caddesi’nde düzenlenen ‘Onur Yürüyüşü’ ile sona erdi.

Binlerce kişinin katıldığı İstanbul Onur Yürüyüşü'ne Beyoğlu gökkuşağıyla kaplandı. Başta İran olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinden LGBTİ üyelerinin de katıldığı yürüyüş birbirinden renkli görüntülere sahne oldu. Yürüyüş boyunca binlerce kişi “- Nerdesin Aşkım, - Buradayım Aşkım” diye haykırdı.

Lezbiyen, gay, biseksüel, trans ve interseks (LGBTİ) üyeleri, bu yıl 22. kez düzenlenen LGBTİ Onur Yürüyüşü nedeniyle saat 16.00’dan itibaren Taksim ve çevresinde toplanmaya başladı. Fransız Başkonsolosluğu önünde başlayacağı duyurulan yürüyüş öncesi, polis, Gezi Parkı, Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi ve İstiklal Caddesi’ne çıkan sokak başlarında güvenlik önlemi aldı. İki TOMA ve onlarca çevik kuvvet polisi de, kalabalığın Taksim Meydanı'na çıkmaması için Fransız Başkonsolosluğu önünde sıkı önlem aldı.

YÜRÜYÜŞ YAKLAŞIK 2,5 SAAT SÜRDÜ
ransız Başkonsolosluğu önünde açılan ‘22. LGBTİ Onur Yürüyüşü’ pankartının arkasında toplanan binlerce kişi, saat 17.00 sıralarında yürüyüşe geçti. Yürüyüşe, LGBTİ üyelerinin yanı sıra, dünyanın farklı ülkelerinden gelen gruplar, Gezi Parkı eylemleri sırasında ölenlerin bulunduğu pankartı taşıyan ayrı bir grup, çocukları eşcinsel olan anneler ile farklı sivil toplum örgütleri katıldı.

Anneler, grubun önünde yürüyerek, “Benim çocuğum trans, “Annenim, yanındayım ve “Koşulsuz sevgi mümkün yazılı dövizler taşıdı. İstiklal Caddesi’ni dolduran yürüyüşçüler arasında, birbirinden renkli kostüm ve kıyafetler giyenler ilginç görüntüler oluşturdu.

Değişik müzik gruplarının yaptığı hareketli müziklerle dans edenler ise yürüyüşün karnaval havasında geçmesi sağladı.

"BU DAHA BAŞLANGIÇ MÜCADELEYE DEVAM" VE “NERDESİN AŞKIM" SLOGANLARI
Gezi Parkı protestolarının ardından düzenlenen ve katılımın yoğun olduğu geçen yılki LGBTİ Onur Yürüyüşü’nün ardından, bu yılki yürüyüşe de Gezi Parkı eylemleri sırasında atılan sloganlar damgasını vurdu.

Farklı bayrak ve flamalar altında yürüyen grupların ortak sloganı, “Bu daha başlangıç mücadele devam ve LGBTİ ile özdeşleşen “Nerdesin aşkım sloganları oldu. Birçok farklı sloganın atıldığı ve rengarenk dövizlerin taşındığı yürüyüş yaklaşık 2,5 saat sonra Tünel Meydanı’nda son buldu.

Burada yapılan konuşmaların ardından kalabalık olaysız şekilde dağıldı.

http://www.haberedikkat.com.tr/haber/Istiklal-Caddesi-nde-renkli-LGBTI-yuruyusu/146856

İngilizler eşcinselleri neden örgütlüyor?

$
0
0
Biliyorum ki yazımda, mübarek Ramazan ayının uhrevi iklimine uygun olmayan bir muhteva mevcut. Yazsam da olmayacaktı yazmasam da. Ben de yazmayı tercih ettim. Ancak ‘Onur Yürüyüşü’ adı altında mukaddes değerlere yönelik saldırıların İngiltere İstanbul Başkonsolosluğunun himayesinde gerçekleşmesi, ilginç görünmesinin yanı sıra sanki farklı bir hazırlığın habercisi. Önce biraz geriye gidelim.

Osmanlı imparatorluğunun Ortadoğu’dan süpürülmesinde görevli, Arabistanlı Lawrence olarak bilinen, tam bir Türk düşmanı olan Thomas Edward Lawrence yani bu ünlü casus eşcinseldir. Arap çöllerinde Türklerin Araplar tarafından arkadan hançerlenmesini, binlercesinin çöllerde yok olmasını sağlayan Lawrence, hatıratında şahsının cinsel tercihiyle ilgili ayrıntılı malumatı esirgemez. Osmanlıya ihanet eden Hicaz Araplarının İngiliz altınlarıyla kendilerinden geçen hain şeyhleri, çarpık bacaklı casusun arkasında saf tutunca, Fahrettin Paşa’nın destansı direnişine rağmen Osmanlı askerleri için geri çekilmekten başka çıkar yol kalmaz.
Yakın tarihimizde Lawrens olayında yaşandığı gibi sürece etki eden başka eşcinseller var mı bilmiyorum? Rıza Nur’un demesine bakılırsa yakın tarihimize yöne vermiş bazı ünlü isimlerin cinsel tercihlerinde farklılık olduğu malûm. Ben bu tür rivayetlerin yeni kurulan devletin itibarını zedelemek için İngilizler tarafından uydurulmuş olabileceğine ihtimal veriyorum. Bu tür asılsız haberlerin yaygınlaşmasına bakılırsa İngilizlerin bu beşinci kol faaliyetlerinde başarısız oldukları söylenemez.

İngilizler dünya çapında Eşcinselliğin koruyuculuğuna soyunuyor. Bununla kalmıyor, diğer ülkelerin özellikle Asya ülkelerine meşhur eşcinsellerini göndererek, sözde eşcinsellik haklarının savunuculuğunu üstleniyor. Bu çerçevede dünyaca ünlü sanatçı Elton John, Moskova ziyareti sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşerek Rusya’daki eşcinsel hakları konuşmak niyetinde olduğunu açıkladı. Putin, daha önce, TF1 televizyonu ve Europe 1 radyosuna demecinde, Rusya’da eşcinselliğin değil, çocuklar arasında propagandasının yasak olduğunu vurgulamıştı.

İngilizler eşcinsellik üzerinden Türkiye’de yeniden operasyona hazırlanıyor. Operasyon için gerekli insan kaynaklarını, LGBT kıtalarından devşirecekleri ortada. Hatırlarsanız, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in Türkiye ziyareti kapsamında Karaköy Limanı’na demirleyen İngiliz uçak gemisi “HMS Illustrious”da görevli asker ve teknisyenler, Taksim’deki bir barda önceki gece kostüm partisi vermiş, Elizabeth’in Türkiye’den ayrılması ile birlikte başlayan ve üç gün süren partide askerler her gece farklı tarzda eğlence düzenlemişti.

Kimi zaman dansöz kılığına giren, kimi zamanda kim daha çabuk sarhoş olacağı yönünde iddiaya giren askerler alkolün dozunu kaçırınca anadan doğma soyunmuşlar, zil zurna sarhoş olan Elizabeth'in askerleri eğlencenin dozunu iyice aşıp hemcinsleriyle öpüşüp, erotik danslar sergilemişlerdi. Demek istediğim, İngilizlerin LGBT kıtalarını yönlendirebilecek bilinç ve yetenek düzeyine sahip oldukları. Onlar için hiçte zor bir iş olmadığı ortada ne de olsa genlerinde var.

Geçtiğimiz hafta sonu Ramazan ayının müminler üzerindeki manevi değerini görmezden gelen gruplar, İstanbul, Beyoğlu'nda 'Onur Yürüyüşü' adı altında yürüyüş gerçekleştirdi. Katılımcılar yürüyüş için Fransız Konsolosluğu önünde bir araya geldi. Göstericilerin Taksim Meydanı'na çıkmasına izin verilmedi. Bunun üzerine göstericiler, İstiklal Caddesi üzerinden Tünel Meydanı'na yürüdü. Yürüyüşte, Türkçe pankartlar kadar Kürtçe pankartlar da dikkat çekti.

Kürtçe pankartların bazılarında "Yaşasın eşcinsel aşk", “Bijî evîna”, “Jîn, jiyan, azadî”, gibi pankartlar yer aldı. İngiltere'nin başkenti Londra'da düzenlenen LGBT (lezbiyen, gay, biseksüel, trans) Onur Yürüyüşü'ne de Türkiye ve Kuzey Kıbrıs kökenli bir grubun da kendi bayrak ve dövizleriyle katıldığını bildiriliyor. İngiltere Konsolosluğu binasında İngiliz bayrağının yanına gökkuşağı bayrağı asıldı ve bayrağın fotoğrafı, Konsolosluk yetkilileri tarafından sosyal medyada paylaşıldı.

İngiltere Başkonsolosu Leigh Turner, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da da düzenlenen Onur Yürüyüşleri ve LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) mücadelesine destek veren bir yazı kaleme almış, Birleşik Krallık’ın eşcinsellerin yanında olduğunu belirtmişti. Bununla da yetinilmedi, İngiltere Konsolosluğu’nun twitter’daki adresinden yayınlanan mesajda, İngiliz bayrağının altında eşcinselleri temsil eden gökkuşağı bayrağının dalgalandığı bir fotoğrafla birlikte, “Bugün Taksim’de gerçekleşecek LGBT onur yürüyüşünü @UKinTurkey olarak destekliyoruz” denildi. İngilizlerden neyim eksik diye düşünen ABD İstanbul Konsolosu Charles Hunter’de, "Eşcinselim ve LGBTİ'nin onur haftasında ben de varım" açıklamasında bulundu.

Şimdi haberlerin ışığında ele alınacak olursa, eşcinsellerin yürüyüş toplanma merkezi İstanbul Beyoğlu’nda Fransa Konsolosluğu önüydü. 'Homofobik Devlet Yıkacağız Elbet', 'Tayyip Kaç Kaç LGBTİ Geliyor', sloganlarının tavan yaptığı yürüyüş sırasında İngiltere konsolosluğu binası önünde duruldu ve törenle İngiltere bayrağının yanına göndere bilumum eşcinsel grupları temsil ettiği söylenen gökkuşağı bayrağı çekildi. ABD İstanbul Konsolosu Charles Hunter’de destek verdi. Ne yapılmak istendiği ortada değil mi? Eşcinsel casuslara dikkat!

Rakamlar resmi olarak bilinmese de Türkiye'ye yılda yaklaşık 300 bin LGBT turistin geldiği tahmin ediliyor. Lezbiyen ve gay turizm pazarı konusunda araştırmaları ile tanınan Spartacus şirketinin araştırmasına göre Türkiye gay turizmi olarak adlandırılan gay, lezbiyen, biseksüel ve transgender bireylere yönelik turizm konusunda 138 ülke arasında 90’ncı sırada. Anlaşılan amaçları Türkiye’nin genleri ile oynamak. Rabbim fırsat vermesin!

Ömür Çelikdönmez
omurcelikdonmez@hotmail.com

http://www.timeturk.com/tr/makale/omur-celikdonmez/ingilizler-escinselleri-neden-orgutluyor.html#.U7FbUPl_vCs

Bu yarışma Miss Turkey’den biraz farklı!

$
0
0
Bu güzellik yarışması, Miss Turkey’den biraz farklı.

Onlar, güzelliklerinden başka bir şey göstermek için de yürüdüler o podyumda.
Bakın dediler; Biz buradayız!
Sizin kadar güzel,
Sizin kadar farklı,
Sizin kadar aynı,
Sizin kadar insan,
Sizin kadar varız!
Yankı Bayramoğlu, bu yıl 5.’si düzenlenen Trans Onur Haftası’nda, Güzellik Kraliçesi seçildi.
Kasım’da Tayland’da yapılacak Uluslararası Trans Güzellik Yarışması’nda Türkiye’yi temsil edecek.
23 yaşında.
Bakışlarından mücadele fışkırıyor.
Dirayet, güç, azim…
Kolay mı?
Bu güzel kadını, kendi doğurdu.
En büyük doğum sancılarını ruhunda yaşadı.
“Kadın doğulmaz, kadın olunur” der ya Simone de Beauvoir.

Diğer trans kadınlarınki gibi, onun hayatı da Beauvoir’ın fikirlerinin kanıtı oldu.

İlk gördüğün trans kadını hatırlıyor musun?
Hatırlıyorum, Devran Çağlar. 7 veya 8 yaşındaydım. Bizim eve  misafirliğe gelmişti. Onu gördüm ve korktum. Annemin yanına gittim,  “Anne, o erkek mi yoksa kadın mı?” diye sordum. Annem, “O, bir kadın”  dedi.

O sırada kafanda bir şeyler oturdu mu?
Oturdu. Ben doğuştan trans’tım. Kendimi bildiğim, siyah ile beyazı ayırdığım anda erkek olmadığımı anlamıştım. 5 yaşındaydım.

“VÜCUDUM KIZLARINKİ GİBİ SANIYORDUM”

Ne oldu 5 yaşında?

5 yaşına kadar kız çocuğu olduğumu düşünüyordum. Bir tane bile erkek  arkadaşım olmadı. Hep kızlarla oynardım; ip atlardım, evcilik oynardım.  Vücudumuz da aynı sanıyordum ama sonra ben de bir fazlalık olduğunu  anladım.
Ne hissettin?

Kaos. O yaşta ne gelsin elinden?

“NE DOĞURDUĞUNU BİLMEZ Mİ BİR ANNE?”

Ailen top oyna, araba yarıştır diye seni zorlamadı mı?
Hayır. Annemin, ablamın kıyafetlerini giyerdim, makyaj yapardım.  Babamın karşısına öyle çıkmazdım ama annem üzerimde baskı kurmadı. Ne  doğurduğunu bilmez mi insan? Ben onun bebeğiydim ve mutsuzdum. Ruhumun  ait olduğu bedende değildim.
Birçok transa göre şanslısın, bu yüzden cinayetler işleniyor.
Türkiye’de hayat çoğu insan için çok zor. Aşağı, yukarı, sağ, sol,  her taraf baskı. Ben o kadar zorluk çekmedim. Ailem, “sen erkeksin” diye  baskı yapmadı bana. Daha sonra da çevremdeki herkese şunu söyledim:  “Ben buyum. Kabul ediyorsanız böyle kabul edin, etmiyorsanız da  hayatımdan çıkın.”

“BİR AY BOYUNCA DERNEĞİN KAPISINDAN BAKTIM”

Ne zaman araştırmaya başladın “ne oluyor bana?” diye?

15 yaşındaydım. İnternetten LGBTİ (Lezbiyen Gey Biseksüel Trans  İnterseks) derneklerini buldum. Ama kapıdan içeri girmek bir ayımı aldı.  Bir ay boyunca her gün bir derneğin önünde gittim ve içeriye giremedim.
Korkudan mı?
Korkudan... Bilmiyorsun çünkü. Acaba ne yaşayacaksın? İçeride kimler  var? Sana nasıl davranacaklar? Derneğin karşısında bir kafe vardı; oraya  oturuyordum, durmadan gireni çıkanı izliyordum. Bir gün cesaretimi  topladım ve içeri girdim.

Ne gördün?

Toplumdaki önyargıların yanlış olduğunu anlatan o kadar çok şey gördüm  ki… Kötü, zor, saldırgan, tuhaf değillerdi. Sorduğum her soruya sabırla  cevap verdiler. O günden sonra bedenimi tanımaya başladım ve 17 yaşında  hormon tedavisine girdim.

İLK AŞK…

Ailene “ameliyat olacağım” dediğinde…
Bunu  demedim. Ailem her zaman benim için çok önemli ama bu bedeni ben  taşıyorum, benden başka kimse değil. O yüzden bu çok kişisel bir karar.  Liseden mezun olmuştum ve artık kendi kararlarımdan kendim sorumluydum.
Ameliyattan önce hiç bir kadınla birlikte oldun mı?

Asla! Ben heteroseksüel bir kadınım. Bir kez aşık oldum.

Kaç yaşındaydın?
17, henüz ameliyat olmamıştım.

“O GEYDİ, TRANS OLDUĞUMU SÖYLEYEMEDİM”

Erkek bedeninde bir kadındın yani. O da erkekti…
Evet. Uzun bir zaman platonik bir durumdu, söyleyemedim ona. Sonra sevgili olduk ama ona trans kadın olduğumu söyleyemedim.

Gey miydi?
Geydi, beni erkek sanıyordu. Trans olduğumu, ameliyat olacağımı  öğrenirse onu kaybederim diye korktum, yalan söyledim. İlk onu sevdim,  gerçekten aşık oldum. Ayrıldıktan sonra da kimseyi sevemedim bir daha…  Hoşlandığım kişiler oldu ama kimseye aşık olmadım.

VE İLK SEVİŞME…

İlk sevişmeni düşün.

Gözlerimi kapatacağım, bekle.

Tamam.

Aaaa o anı tekrar yaşadım hahaha. Başta çok korkmuştum! Bilmediğin bir  odanın kapısı açılıyor, nasıl bir his bilmiyorsun. Ondan sonra hafif bir  kanama... Ve “Tamam!” dedim, “Artık bir kadınım…”
Sıradan bir kadın gibi... Her şeyi hissediyorsun değil mi tam olarak?

Elbette. Dışarıdan takılan herhangi bir şey yok ki. Doğal, sizin gibi orgazm olabiliyoruz.
Evlenmek istiyor musun?
İleride aile kurmayı düşünüyorum. Evlenmeyi ve sevdiğim erkeğin kendi  sperminden taşıyıcı bir anne ile çocuk sahibi olmayı da istiyorum. Ama  şimdi iş zamanı! Yarışmadan sonra ünlü bir iç giyim markasından teklif  aldım. Modellik ve oyunculuk yapmak istiyorum.
“İYİ YAPTIN, AFERİN!” DER GİBİ

Yaşadığın en büyük tramva neydi?
Her gün internetteki haberlere baktığımda nefret cinayetlerine kurban giden LGBTİ arkadaşlarımı görmek çok büyük bir travma.
Bir gün bana da olur mu diye korkuyor musun?
Evet, çünkü Türkiye'de hiçbir LGBTİ bireyin can güvenliği yok. Onur  Yürüyüş’lerinde onbinlerce insan yürüyor artık. “Biz buradayız!” diyor.  Burada olduğumuzu bile bile görmüyorlar bizi. İnsan gözünün önündeki  şeyi görmez mi? İnsanlar nefret cinayeti işliyor ve bir trans öldürdüğü  için ceza indirimi alıyor! “İyi yaptın aferin!” der gibi… Bu nasıl bir  zihniyet? Bir insan trans diye ona vuramazsınız, canını yakamazsınız. O  bir insan, o bir can!

“KİM OLUYORSUNUZ DA ALLAH’IN YARATTIĞINI YARGILIYORSUNUZ?”

Muhafazakar bir ülkede doğmamış olmayı tercih eder miydin?

Çok dindar translar da var. 30 gün oruç tutan, her gün namaz  kılanlar... Onları yargılayanlara sormak istiyorum: Siz kim oluyorsunuz  ki Allah’ın yarattığını yargılıyorsunuz? Onu hakir görüyorsunuz? Allah  sevdiği kullarını sınavlardan geçirir; bu da bir sınav belki.

BÜLENT ERSOY DAHA NE YAPSIN?

Bülent Ersoy da geçen Mevlid Kandili’nde canlı yayına türbanla çıktığı için çok eleştirilmişti.
Bülent  Ersoy, Türkiye’de birçok tabuyu yıkan bir kraliçe. Türbanla canlı  yayına çıkmak da deldiği tabulardan sadece biri. O ve Zeki Müren;  Türkiye’nin en kapalı, en baskıcı zamanlarını delip geçtiler. Zeki Müren  çizgisinden çıkmadı ama Bülent Ersoy, Türkiye gibi bir yerde, “Ben  buyum ve hepiniz bunu kabul edeceksiniz” dedi. Başardı da.

Bazı translar onu translar için bir şey yapmıyor diye suçluyorlar.
Daha ne yapsın? Kadın varoluşu ile yapacağını yapmış!

AİLELERE NOT

Yankı diyor ki:
 Aileler, çocuklarının LGBTİ eğilimleri olduğunu görüyorsa hemen ilk  bulduğu doktora, psikoloğa koşmamalı. Çünkü tüm doktorlar cinsel  kimlikler konusunda uzman değil ve yanlış kararlar çok tehlikeli  sonuçlar doğurabiliyor. Listag’a (LGBTİ Aileleri İstanbul Grubu)  başvurun. Listag, LGBTİ bireylerin ailelerinin oluşturduğu bir grup; her  türlü destek için en doğru kaynak.

Işıl Cinmen - Habertürk

Travesti cinayetinde yaş indirimi!

$
0
0
Evlerine gittiği 2 travestiden 1'ini öldürmek, diğerini de yaralamakla suçlanan şüpheliye, suç işlediği tarihte 17 yaşında olması nedeniyle yaş indirimi uygulandı. Şahıs, 10 yıl 6 aydan 16 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak.

Beyoğlu'nda bir travestiyi öldüren birini de yaralayan 17 yaşındaki H.T. hakkında 16 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

"KADIN GÖRÜNÜMLÜ 2 KİŞİYLE ANLAŞTILAR"

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk Büro'da görevli savcı Nurten Altınok tarafından hazırlanan iddianamede, 17 yaşındaki H.T.'nin 22 Nisan gecesi arkadaşı T.M. ile eğlenmek için Beyoğlu'na gittiği belirtildi. İddianamede, iki arkadaşın Tarlabaşı'nda görünümleri ve davranışları itibariyle kadın olduklarını zannettikleri iki kişi ile birlikte olmak için kişi başı 50 TL karşılığı anlaştıkları kaydedildi.

"EVDE TARTIŞMA ÇIKTI"

Şüpheli H.T.'nin "Çağla", arkadaşı T.M.nin de "Esmer" adlarını kullanan kişilerle birlikte olmak için Balo Sokak'ta bir eve gittikleri belirtilen iddianamede, Çağla ve Esmer'in travesti olmaları nedeniyle tartışma yaşandığı belirtildi. İddianamede, “H.T., Çağla'nın travesti olmasını ileri sürerek parasını geri istedi. " denildi.

"TABANCA ÇEKEREK ATEŞ ETTİ"

İddianamede olayın devamı şöyle anlatıldı, "Çağla'nın parayı vermemesi üzerine tartıştılar. H.T., olay kavga boyutuna varmadığı halde üzerinde taşıdığı tabancayı çekerek, önce salon kısmında yatan üçüncü travesti "Nalan" isimli M. K.'ya ardından da Çağla isimli İ. Ö.'ye (25) ateş etti. İ.Ö., göğsünün tam ortasından girip sağ kürek kemiği üzerinden çıkan ateşli silah mermisi yaralanmasına bağlı olarak öldü" denildi.

"SİLAHI KOMŞUNUN BAHÇESİNE GÖMDÜ. BİR BAŞKA SİLAHLA YAKALANDI"

Olaydan sonra kaçan H.T.'nin iki gün sonra Cinayet Büro Amirliği'ne gelen telefon ihbarı üzerine Bahçeşehir'de oturduğu mahallede yakalandığı ve üzerinde olayda kullanılmayan başka bir ruhsatsız tabanca bulunduğu belirtildi. İddianamede, H.T.'nin olayda kullandığı silahı da oturdukları villanın karşısında bulunan komşularına ait villanın bahçesine gömdüğü belirtildi.

16 YILLA YARGILANACAK

Savcı Altınok, İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunduğu iddianamede, H.T.'nin “Kasten adam öldürme" suçundan müebbet hapis, “Kasten adam yaralama" ve “Ruhsatsız silah taşıma" suçlarından da 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanması istedi. H.T.'nin suç tarihinde 18 yaşın altında olduğu kaydedilen iddianamede yaş indirimi istendi. Savcı Altınok, indirim sonrası H.T. hakkında 10 yıl 6 aydan 16 yıla kadar hapis cezasına hükmedilmesini istedi. İddianame, mahkeme tarafından kabul edildi.

Milliyet

Robben sosyal medyayı salladı!

$
0
0
Hollanda ile Meksika arasında oynanan Dünya Kupası ikinci tur maçında maç 1-1 devam ederken uzatma bölümünde takımına penaltı kazandıran Robben'e tepkiler dinmiyor. Hollandalı yıldızın yapılan müdaheleinin ardından kendisini yere bıraktığı söyleniyor. Robben ile böyle dalga geçtiler...



Milliyet

İlkokulda 15 çocuğa öğretmenden taciz

$
0
0
Konya'da yaşları 7 ila 13 arasında değişen ilköğretim öğrencisi 6 ’sı erkek 15 öğrenciyi taciz ettiği iddiasıyla 'Çocuğun basit cinsel istismarı' suçundan yargılanan sınıf öğretmeni 42 yaşındaki H.A., 85 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı.

H.A. duruşmadaki ifadesinde 'Çocukları bir baba şefkati ile öpüyordum. Onları öperken cinsel bir amacım olmadı' diyerek kendini savundu.

Merkez Karatay İlçesi'nde İlhan Nuran Keskin İlkokulu'nda eğitim gören iki kız öğrenci, geçen yıl şubat ayında ailelerine, sınıf öğretmeni H.A.'nın tacizine uğradıklarını anlattı. Bunun üzerine iki veli, durumu okul yetkililerine bildirdi. Okul yetkilerinin bilgi vermesiyle idari soruşturma başlatan İl Milli Eğitim Müdürlüğü, durumu aynı zamanda Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na ilettii. Cumhuriyet Savcılığı’nın yaptığı adli soruşturma kapsamında H.A., yaşları 7 ila 13 arasında değişen 12’si kız 8’i erkek toplam 20 öğrencisine cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla geçen geçtiğimiz yılın Mart ayında tutuklandı. Mağdur çocuklardan bir kız ve bir erek öğrencinin 'ruh sağlığının bozulduğu' yönünde rapor verildi. Cumhuriyet Savcılığı’na pedagog eşliğinde ifade veren çocuklar, öğretmenlerinin kendilerini dudadan öptüğünü ve vücutlarını okşadığını anlattı.

'BABA ŞEFKATİYLE ÖPTÜM'

Konya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 'çocuğun basit cinsel istismarı, kasten yaralama' suçlarından tutuklu yargılanan sınıf öğretmeni H.A. karar duruşmasına çıktı. Son savunması istenen H.A. şunları söyledi: '16 yıllık öğretmenim. Bu güne kadar böyle bir suçlamaya maruz kalmadım. Öğrencilerimin benim hakkımda neden böyle suçlamada bulunduklarını anlamış değilim. Karakolda böyle bir isnatla karşı karşıya kalınca önce itiraz etmek istedim ama yapamadım. Sebebini bilmediğim bir şekilde kabul etmek zorunda kaldım. O zaman sağlıklı düşünemiyordum. O yüzden verdiğim ifadeleri kabul etmiyorum. Öğrencilerimi öptüğüm doğru. Ancak bir baba çocuğunu nasıl öperse, bir baba şefkati nasılsa öyle öperdim. Bunu yaparken cinsel bir amacım yoktu. Ben suçsuzum beraat imi istiyorum.'

15 ÖĞRENCİYE TACİZDEN 85 YIL

Mahkeme heyeti, öğretmen H.A.'nın şikayetçi 20 öğrenciden 6'sı erkek 15 öğrenciye cinsel istismarda bulunduğuna kanaat getirdi. 2 öğrencinin de ruh sağlığının bozulduğunu dikkate alan heyet H.A.'ya toplam 85 yıl 7 ay hapis cezası verdi. H.A., ayrıca bir öğrenciye de 'kasten yaralama' suçundan da 7 ay 15 hapis cezası daha aldı.

DHA

10 bin erkekle yattım!

$
0
0
Avustralyalı 36 yaşındaki escort Gwyneth Montenegro, 10 bin 91 kişiyle yattığını açıkladı. Saati 500 dolarla, bin dolar arasında ücret alan Gwyneth Montenegro, sadece seçkin müşterilere hizmet verdiğini belirtiyor.

Avustralya'da tüm şehirlerde çalıştığını, egzotik ülkelere seyahatler gerçekleştirdiğini belirten Montenegro'nun hayatı, 18 yaşında tecavüze uğradıktan sonra değişiyor.  Başına gelenleri tüm gerçekliğiyle yakın zamanda yayınlanan "10 Bin Erkek ve Saymaya Devam" adındaki kitabında anlatan Gwyneth Montenegro, 19 yaşında striptiz kulüplerde çalışmaya başladıktan sonra 21 yaşında escort olmaya karar veriyor. Ailesine model olduğunu söyleyen ve hayat hikayesiyle ünü ülke sınırlarını aşan Gwyneth Montenegro'a twitter sayfasından destek mesajları yağıyor.

10 bin erkekle yattım

Vatan

Jose Saval by Pascual İbanez


Okan Bayülgen: Gay olduğuma inanmaya başladım

$
0
0

Okan Bayülgen’in evliliğiyle ilgili söylentiler bitmek bilmiyor. 6 yıllık evliliğini sessiz sedasız bitirdiği, eşi Şirin’in başka bir eve taşındığı, Okan’ın yeni bir sevgilisi olduğu iddialar arasında. Peki Okan Bayüllgen bunlara ne diyor?

Vatan'dan Gülşen Yüksel'in haberine göre, Dün bir arkadaşım Okan’ı genç bir kadınla geçen hafta Yunanistan ’ın Kos Adası’nda gördüğünü söyledi. Hatta cep telefonuyla çektiği fotoğrafı göstererek ‘Yanındaki Şirin değildi’ diye vurguladı.

"GAY OLDUĞUMLA İLGİLİ SÖYLENTİLERE İNANMAYA BAŞLADIM"
Bunun üzerine Okan’ı aradım. Daha ‘Alo’ demeden “Boşandı haberleri için arıyorsan yok öyle bir şey” diye söze girdi. “Peki sürekli niye böyle söylentiler çıkıyor?” diye sorduğumda başladı anlatmaya: “Benim de gay olduğumla ilgili sürekli bir söylenti var. Ve ben inanmaya başladım. Boşandı söylentisini umursamıyorum. Bunu zırt pırt yazarsanız, birileri görüp çocuğuna söyler. O çocuk da bizim çocuğa söyler. Kimsenin kızıma ‘annen-baban boşanmış’ demesini istemiyorum. Belge buluncaya kadar bunlar dedikodu. Bir belge bulunsa da ‘bunlar hece hece birleştirilmiş’ derim. Şirin’le Galata’da aynı evde yaşıyoruz, gel bak.”

"İKİ İHTİMAL VAR"
Geçen hafta Yunanistan’ın Kos Adası’nda yanında olan kızı da sordum. Bayülgen “İki ihtimal olabilir. Birincisi annemi genç kız sanmış olabilirler. İkincisi de pansiyoncu Mustafa’nın kızını sevgilim sanmış olabilirler. Hangisi acaba?” diye yanıt verdi.

Radikal

Salih Bademci travestiye aşık bir eczacıyı canlandıracak

$
0
0
"Öyle Bir Geçer Zaman Ki" dizisinde canlandırdığı Hakan rolüyle ünlenen Salih Bademci, "Köpek" filmiyle sinemada boy göstermeye hazırlanıyor. 


Bademci, Esen Işıl’ın yazıp yönettiği filmde sıra dışı bir rolü canlandırdı. Genç oyuncu, rolü için “Bir travestiye aşık olan bir eczacıyı canlandırdım. Böyle enteresan roller herkesin karşısına çıkmaz. Bu nedenle hiç düşünmeden teklifi kabul ettim” dedi.

Bademci’nin yanı sıra Oğuzhan Sancar, Bekir Aslan, Beren Tuna, Çağla Akalın, Barış Atay ve Cemal Toktaş’ın rol aldığı, çekimleri kısa süre önce tamamlanan “Köpek”, vizyon öncesi Berlin Film Festivali’nde gösterilecek.

Hürriyet

"Eşcinsel evlilik Türkiye’de ne zaman?",

$
0
0
Londra’dan Hindistan’a, San Francisco’dan Meksika’ya, New York’tan İstanbul’a kadar...
Eşcinselliği terörizmle eşdeğer gören Kenya’da, eşcinsellik karşıtı yeni yasaları onaylayan Uganda’da bile...
Homofobik Putin’in Rusya’sında bile...
İstiklal Caddesi’ndeki yürüyüşe katılamadım, seneye mutlaka gideceğim.
Çünkü asıl bu yürüyüşlere gitmesi, desteklemesi gerekenler heteroseksüeller...
Bu yürüyüşü desteklemek için biseksüel ya da lezbiyen olmak gerekmiyor.
Sadece insanların cinsel tercihlerine saygı duyulması gerektiğini bilmek yeterli.
Ne yazık ki biz bu konuda yolun daha çok başındayız.
Ama olacak, bizde de olacak.
Hatta şimdiden söylüyorum gün gelecek Türkiye’de de medeni kanun değişecek ve eşcinsel evlilikler olacak! Pazar günkü yürüyüşler sırasında Amerika’da eşcinsel evliliği resmen kabul ettiğini açıklayan son eyelet Hawaii oldu...
Hawaii Valisi Neil Abercrombie yasa tasarısını onayladı, eşcinsel çiftler 2 Aralık’tan itibaren Hawaii’de evlenebilecek.
Hawaii’nin kumsal düğünleri meşhurdur, 4 yıl önce bir düğünde nikah şahidi olduğum için biliyorum.
2 Aralık’tan sonra boyunlarına çiçekten kolyeleri takmış eşcinsel çiftlerin fotoğraflarını sıkça göreceğiz medyada...
Hawaii’yle birlikte Amerika’da eşcinsel evliliğe izin veren eyalet sayısı 15’e çıktı...
Dünyada da 14 ülkede eşcinsel evliliğe izin var.
Türkiye’de ne zaman olur?
Bugün 20’li yaşlarındaki eşcinsel çiftler tahmin ediyorum 40-45’lerine geldiklerinde Türkiye’de de evlenebileceklerdir.
20 yıl toplumların değişmesi için az zaman değil...
25 yıl önce bu ülkenin gazetelerinde Kürt lafı geçemiyordu, dergiler protesto için yazılardaki Kürt lafının üzerine siyah bant atıyordu.Şimdi geldiğimiz noktaya bakın...

Cengiz Semercioğlu - Kaos GL

Bu sabah dayak yedim

$
0
0

Rüzgar Erkoçlar, cinsiyet değiştirdikten sonra yaşadığı zorluklara isyan etti. Zor bir dönemden geçiyorum
Geçen yıl ameliyatla cinsiyet değiştirerek erkek olan Rüzgar Erkoçlar, önceki gün Cihangir’de görüntülendi. Fotoğrafının çekilmesini istemeyen Erkoçlar, “Zor bir dönemden geçiyorum. Ayakta kalmaya, en önemlisi de hayatta kalmaya çalışıyorum. Anlayış bekliyorum” dedi. Cihangir’den taşındığını söyleyen Erkoçlar, “Kız arkadaşım burada oturduğu için Cihangir’e geliyorum ama saklana saklana. Beni kimse anlayamadı. Bu sabah işe giderken dayak yedim. Öyle böyle değil, bildiğiniz dayak... Nasıl zor bir hayat yaşadığımı anlayabiliyor musunuz? Bıktım artık” diye konuştu. Rüzgar Erkoçlar, artık oyunculuk teklifi almadığı için geçinmekte zorlandığını söyledi: “Orada burada çok şey yazılıyor ama bana mesleğimle ilgili hiçbir teklif gelmiyor. Hayatımı idame ettirmeye çalışıyorum. Mutlu olmaya çalışıyorum ama olmuyor.” Genç oyuncu, geçirdiği ameliyat ve gördüğü tedavinin ardından tam bir erkek görünümüne kavuştu.

Hürriyet

Burak Yılmaz'ın karizması sırılsıklam

$
0
0

Galatasaraylı yıldız Burak Yılmaz, yaşa oturdu! Bir mekandan eşiyle çıkan Yılmaz'ın karizması, ıslak kotu yüzünden çizildi!
Yeşil sahalardaki performansı kadar özel hayatı ve giyim tarzıyla da sürekli gündem olan Burak Yılmaz, önceki akşam Etiler'deki bir mekandaydı.

Galatasaraylı yıldız, kısa bir süre önce dünya evine girdiği İstem Atilla ile mekanda oturduğu sandalyenin azizliğine uğradı.

Gazetecilere tek kelime etmeyen Yılmaz, mekan çıkışı hızla VIP minibüsüne yöneldi. Yıldız futbolcu, tam minibüse binerken pantolonunun arkasındaki ıslaklık dikkat çekti.

Yılmaz'ın bu halini görenler; "Karizması çizildi" yorumu yaptı.

Kaynak: Aydın HAMZA / TAKVİM
Viewing all 15059 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>